• Sonuç bulunamadı

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Ba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Ba"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kenan Turgut, dünya nüfusunun hızla çoğaldığını belirterek, üründe kalite ve verimi artıran Genetiği Değiştirilmiş Ürünlere (GDO) ihtiyaç olduğunu söyledi.Prof. Dr. Kenan Turgut, artan dünya nüfusunun beslenebilmesi ve ürünlerde kalitenin artırılabilmesi için yeni teknolojilerin kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.

MS 1700'de 600 milyon olan dünya nüfusunun, 1900'da 1,6 milyar, 1950'de 2,4 milyar, 1980'de 4,4 milyar, 2000'de 6,1 milyar, 2010'da 6,8 milyara çıktığını hatırlatan Turgut, şöyle konuştu:

"Dünya nüfusunun, 2020 yılında 7,5 milyar ve 2050 yılında 9,2 milyar olması tahmin edilmektedir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, dünya nüfusu 1700 yılından 1950 yılına kadar olan 250 yıllık dönemde 600 milyondan 2,4 milyara yükselmiştir. Yani o dönemde dünya nüfusu tam dört kat artmıştır. Do ğal olarak, artan nüfusun yeterince

beslenebilmesi için gıda üretiminin de aynı düzeyde artması gerekmektedir. Bu da ancak tarımsal üretimin artırılmasıyla mümkün olmaktadır."

Tarımsal üretimin artırılmasının üretim alanlarının genişletilmesi veya verimliliğin artırılmasıyla başarılabildiğini belirten Kenan Turgut, dünya tarımsal üretim alanlarının genişlemesinin sınırlı olmasından dolayı yapılması gereken tek seçeneğin verimliliğin artırılması olduğunu vurguladı. Nüfusun ve şehirleşmenin hızla artması ve gıda üretiminin bu artışla paralellik sağlayamamasından dolayı Yeşil Devrim hareketine gerek duyulduğunu anlatan Turgut, bu

hareketin amacının, yeni verimli çeşitler, gübreleme, sulama, tarımsal savaş, tarımsal mekanizasyon girdilerini yerinde kullanarak tarımsal üretimde verimliliğin artırılması olduğuna işaret etti. Turgut, "Bu projenin asıl amacı, ürünlerde verimliliği artırarak gelişmekte olan ülkelerde açlığı ve yetersiz beslenmeyi önlemekti" dedi.

Yeşil Devrim sürecinde birçok ürünün veriminin arttığını ancak ıslah çalışmaları sonucunda canlıların hastalık ve zararlılar ile kuraklık, tuzluluk gibi stres koşullarına karşı dirençlerinin azaldığına dikkati çeken Turgut, "Stres koşulları da, ürünlerde hem verimi ve hem de kaliteyi düşürmektedir. Ayrıca, yüksek verimli ticari çeşitlerin kullanımının yaygınlaşması ile genetik çeşitliliğin zengin olduğu yerel çeşitlerin önemli bir kısmı zamanla kaybolmuştur" diye konuştu.

Gen erozyonuna karşı önlem alınması gerektiğini ancak geleneksel ıslah yöntemleriyle türler arasında gen alışverişinde engeller bulunduğunu anlatan Kenan Turgut, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buna karşın, dünya nüfusu halen yıllık yüzde 1,3 oranı nda artmakta ve bu artışın yüzde 83'ü gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşmektedir. 2030 yılında dünya nüfusunun 8 milyar olması beklenmektedir ve bu nedenle 25 yıl içinde dünya tahıl üretiminin yıllık 2,1 milyar tondan 3,1 milyar tona çıkarılması gerekmektedir. Bu sorunu çözmek için, yüksek verim potansiyeline sahip, canlı ve cansız stres koşullarına dirençli olan ürün çeşitlerinin geliştirilmesi zorunludur. Bu noktada, genetik mühendisliğinin çok önemli olan bazı avantajları vardır. Farklı türler ve hatta

organizmalar arasında gen alışverişi yapmak olasıdır. Bu teknolojiyle sadece bir geni hedef bitkiye aktarabiliriz. Kısa sürede sonuca ulaşabiliriz. Geleneksel ıslah yöntemlerinde ise türler arasında melezleme engeli olduğu biliniyor." Dünyada GDO üretim alanı 1996 yılında 1,7 milyon hektar iken, 2008 yılında 125 milyon hektar olarak

gerçekleştiğine dikkati çeken Prof. Dr. Kenan Turgut, aynı dönemde, GDO tarımı yapılan ülkelerin sayısının ise 6'dan 25'e yükseldiğini belirtti.

AB ve ABD'de yapılan risk araştırmalarının, genetiği deği ştirilen gıdaların diğer gıdalardan farklı olmadığını ortaya koyduğunu anlatan Turgut, "Zaten bu ürünlere karşı olan asıl direnç, ekolojik risklerden dolayı kaynaklanmaktadır. Özellikle, genetiği değiştirilen bitkilerinden diğer bitkilere ve yabanıl bitki türlerine gen kaçışlarının olması

mümkündür. Herhangi bir bölgede genetiği değiştirilmiş bitkilerin tarımına karar vermeden önce bu konunun mutlaka titizlikle araştırılması gerekmektedir. Örneğin, Anadolu'nun gen merkezi olduğu veya yerel çeşitliliğin zengin olduğu bitkilerde GDO ürünlerin tarımından kaçınmakta yarar vardır" diye konuştu.

Artan dünya nüfusunun beslenebilmesi ve ürünlerde kalitenin artırılabilmesi için yeni teknolojilerin kullanılmasının kaçınılmaz olduğ unu vurgulayan Kenan Turgut, sözlerini şöyle tamamladı:

(2)

"Fakat, her teknolojide olduğu gibi gen teknolojisinde de riskler olasıdır. Avrupa Birliğinde uygulandığı gibi Türkiye'de de her bir GDO üretim ve pazarlama başvurusunun risk analizi yapıldıktan sonra değerlendirilmesi en akılcı yöntemdir. Türk üreticilerinin yeni teknolojilerden yararlanmasını engellemek doğru değildir. Burada önemli olan, çok uluslu tohum şirketlerinin tekel oluşturmasını engellemek ve Anadolu'nun bitki zenginliğini ve genetik çeşitliliğini korumaktır. Diğer bir konu da, ülkemizde GDO araştırmalarının teşvik edilerek yerli GDO ürünlerinin ortaya çıkarılmasıdır. Ne yazık ki, son dönemlerde özellikle görsel medyada konu uzmanı olmayan bilim insanlarının eksik, yanlış ve yanlı açıklamaları nedeniyle, GDO çalışmaları yapmak isteyen sınırlı sayıdaki araştırmacılarda bu konudan uzaklaşmışlardır. Kısacası bu tartışmalar çok uluslu şirketlerin işine yaramıştır."

NETGAZETE-10-09-2010 '

Referanslar

Benzer Belgeler

haftadan itibaren Endüstri Bitkileri konuları içerisinde yer alan bitkilerin genel anlamda depolanma ve muhafaza yapılabilme şartları, tohum yapıları ve

Bu dersin değerlendirmesi, kaynak kitaplar ve derste yürütülen tartışmalar esas alınarak hazırlanacak olan bir vize ve bir final sınavı aracılığıyla

Dersin İçeriği: Türk ve Dünya tarımında Bahçe Bitkilerinin yeri, Bahçe Bitkileri yetiştiriciliğinde ekolojik faktörler, Bahçe Bitkilerinin fizyolojik esasları

1.Yağ Üretiminde Hammadde Olarak Kullanımı: Hayvansal kökenli yağların üretiminin pahalı ve yeterli olmaması nedeniyle, insan beslenmesi için gereksinim duyulan

33 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde doğal yayılış gösteren Datura ve Hyoscyamus türlerinin kültüre alınması, bazı agronomik ve kalite özelliklerinin belirlenmesi üzerine

11. Fidan Ile Sebzelerin Birlikte Yetistiriciliginin Alan Kullanım Etkinligi Üzerine Etkisi Atatürk Üniversitesi Arastırma Fonu 2008 223 Yardımcı Arastırıcı 2008 , DIGER,

Uluslararası Tarım-Gıda, Bilim ve Teknolojisi Dergisi Kongresi (turjafcongress 2019),24.12.2019 Uluslararası , Özet bildiri , ÖZGİRGİN SENEM,GÖNCÜ ALİ,SARI ÖZGÜR,IVSS

Tane verimi değeri bakımından denemenin birinci ve ikinci yılında uygulamalar arasındaki fark, ayrıca iki yıl birleşik verilerde yıl, uygulama ve