• Sonuç bulunamadı

KT MİMARLIK,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KT MİMARLIK,"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C ' L ' K T U R İ Z M D E R G İ S İ

KT

2 — 1 9 6 7

X X X V I I . Y I L İ S T A N B U L F İ A T I : 1 5 , 0 0 T.L

(2)

V İ m L E X WN¥LEX WNYLEX VT\YLEX V İ m T E X J İ N ¥ L E X VİN¥LEX VİNYLEX i*

• I

V İ N Y L E X S A N A Y İ v e T İ C A R E T A . Ş . F a b r i k a l a r ı S a t ı ş B ü r o s u S i r k e c i M u r a d i y e C a d . S A F H A N 4 9 K a t 3 , T e l e f o n : 2 2 7 4 0 3

\TMTHX Vİ1WLEX W!V¥IJEX VtWLEX VİNITEX \ İ m L E X T İ m L E X T İ m L E X V İ N Y L E X S U N İ D E R İ L E R !

V E S Ü N G E R L İ S U N İ D E R İ L E R İ S u n ' i d e r i l e r i n k u l l a n ı l a c a ğ ı h e r y e r d e V İ N Y L E X m a m û l l e r i r a k i p s i z d i r , y u - m u ş a k t ı r , ç a t l a m a z v e s a t h i a ş ı n m a - l a r a k a r ş ı m u k a v i m d i r .

(3)

L ' A R C H I T E C T E • T H E A R C H I T E C T

P E R I O D I Q U E D ' A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N I S M E e t d e D E C O R A T I O N

l'ERIODICAI, PUBUCATION ON ARCHITECTURE, T O \V N P L A N N I N G A N D D E C 0 R A T I O N

No. 325 — 1267

İ Ç İ N D E K İ L E R :

• Mimarlar Odası XIII. Genel Kurul İzlenimleri, 51 • Bir ev, N. ARIKOĞLU, Mimar, 53

• Bir Sinagog, N. ARIKOĞLU, Mimar 56 • Ataköy 2. Mahalle İlkokulu, M. GİRAY, 58

• istanbul'da Bizans sarnıçları, Arkeol. E. YÜCEL, 62 • Turizm ve Mimarî, E. EVREN Mimar, 67 • EXPO 67, 69 • Yaşlılar için Bakımevleri, N. ARIKOĞLU, 70 • Uluslararası 5.

Çağdaş Seramik sergisi, 91 • Ankara Kurtboğazı barajı dinlenme tesisleri, fikir proje yarış- ması, I. ci Ödül M. HEPGÜLER, 75 • Hastane planlamasında ameliyat salonları bölümü, G. AKKOR, Mimar, 81 • Amerika'da yeni şe <irleı\ Ahmet KISMET, Mimar 83 • istanbul Vatan caddesi mevziî imar planı proje yarışması, 35 • Bibliografya, Haberler, Piyasa fiyat cetveli, 93.

C O N T E N T S :

• XIII th annual congress of the Turkish Chamber of Architects, 51 D A villa, N. ARIK- OĞLU, Arch. 53 • A Synagogue, N. ARIKOĞLU, Arch. 56 • Ataköy - a primary school, M. GİRAY, 58 • Byzantine cisterns in istanbul, E. YÜCEL Archeol. 62 • Tourism and Architecture, E. EVREN, Arch. 67 • Expo 67, 69 • Nursing Homes, N. ARIKOĞLU, 70

• International exhibition of modern Ceramics, 91 • Resting foundation of the Dam of Ankara Ku.ıtboğazı, competition of opinion project, First price, M. HEPGÜLER, Arch. 75

• Surgery rooms in the planning of Hospital, G. AKKOR, Arch. 81 • New cities in U.S.A.

A. KISMET, Arch. 83 • The project improvement about the regional plan in istanbul Vatan street, 85 • Bibliography, news, Price liste for materials of construction, 93.

S O M M A İ R E :

• XIIIe Congres annuel de la Chambre des Architectes Turcs, 51 • Une villa, N. ARIK- OĞLU, Arch. 53 • Une Sinagcgue, N. ARIKOĞLU, Arch. 56 • Ecole primaire â Ataköy, çite moderne (istanbul), M. GİRAY, Arch. ?3 • Les Citernes d'epoque Byzantine â istan- bul, E. YÜCEL, Archeol. 62 • Tourisme et architecture, E. EVREN, Arch. 67 • Expo 67, 69

• Apartements pour les vieillards, N. ARIKOĞLU, 70 • Exposition internationale de Ce- ramique, 91 • Concours d'idee pour les bâtiments de repos et de recreation pres du barrage de Kurtboğazı â Ankara, I er prix M. HEPGÜLER, Arch. 75 • Bloc operatoire dans l'Crga- nisation nouvelle des höpitaux, G. AKKOR, Arch. 81 • Nouvelles conceptions de cites aux Etats - Unis, A. KISMET, Arch. 83 • Resultats du concours pour l'amenagement des ter- raiııs en bordure de l'avenue Vatan (istanbul), 85 Q Bibliographie, nouvelles, prix des ma-

^eriaux de construction, 93.

No. 326 — 1967

No. 326 — 1967

(4)

r

S

M E R K E Z V E F A B R İ K A : T İ K V E Ş L İ Y O L U , T O P Ç U L A R , R A M İ - İ S T A N B U L m İ R T İ B A T B Ü R O S U : N E C A T İ B E Y C A D . 6 4 K A R A K Ö Y - İ S T A N B U L T E L . : 4 9 I 4 0 0 T E L . ı 2 1 2 6 7 0 - 2 I 7 1 4 0 - 2 1 3 0 7 6 - 2 1 4 6 0 8 T İ C A R E T S İ C İ L N O . : 8 S 6 9 6 * A N K A R A Ş U B E S İ : A N B A R L A R Y O L U 4 / 1 S I H H İ Y E - A N K A R A T E L - 12 19 57 T E L G R A F : S Y E D O T Ü R K - İ S T A N B U L T E L E X : A L A R K O , İ S T A N B U L - 102 • T E L E X : A L A R K O , A N K A R A - T E L G R A F : A L A R K O '- A N K A R A

5 3 Y ü k s e k M ü h e n d i s 550Mütehassıs T e k n i s y e n 1 6 0 Personel Hizmetinizde

ARK. — 778

(5)

A R K İ T E K T

İ R C I L İ K V E T U R İ Z M D E R G İ S İ

Q u a r t e r l y p u h l i o a t i o c . o n A r c l ı i t e c - Q D r e i m u n a t s z e i t s c h r i f t Tür t u r e c i t y p l a t m i a g a n d d e c o ı a t i o n b a u k u n s t . s t a e d t c b u ı ı u n t l d e k o r a t i o n

SAHİBİ VE BAŞ YAZARI : ZEKİ SAYAR. U. NEŞRİYAT MÜDÜRÜ M- İl.HAN GÖNEv;

A R K İ T E K T ANADOLU HAN No. 33 E M İ N Ö N Ü . İSTANBUL T E L E F O N : 2 2 1 3 0 7

B A Ş Y A Z I -

T. MİMARLAR ODASI XIII. GENEL KURULU İZLENİMLERİ

M İ M A R L I K , Ş E H

R e v u e t r i m e s t r i e l l e D ' a r c h i t e c t u r e - I O ' u r b a n i s m e e t d e s a r t s d Ğ c o r a ı i f s

İ M T İ Y A Z A D R E S •

K U R U L U Ş U : 1931

Cilt: 36 No. : 326

A b o n e ş a r t l a r ı :

Resmî ve özel bürolar için yıllığı 50.— T.L.

Özel kişiler için yıllığı 40.— T.L.

» Altı aylığı ... 22.50 T.L.

Bu sayı 15.— T.L.

Yabancı memleketler için 60.— T.L.

ARKİTEKT'in KOLLEKSİYONLARI : 1931 — 1935 beher cildi 45.— T.L.

1936— 1940 » » 45.— T.L.

1941 — 1950 >- » 40.— T.L.

1951 — 1966 » » 50.— T.L.

İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir.

Yazı; foto; r e s i m ve a b o n e bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil- melidir. Basılmıyan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde idarehanemizi haberdar etme- leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der- g i l e r d e n M ü d ü r l ü ğ ü m ü z m e s ' u l i y e t k a -

b u l e t m e z . Sekreter: Keti ÇAPANOĞLU.

Muhabirlerimiz :

B. Almanya: Y. Müh. Mimar Arslan TER- -ZİOĞLU — Fransa: Y. Mimar Halûk TOGAY — İsvirre •. Y. Mimar Seyfi S O N A D — B. Amerika: Y. Mimar Nezahat ARIKOĞLU — İzmir: Y. Mimar Harbi HOTAN.

Pour tout payement et demande des ren- seigneınents; ainsi qtıe pour tout envoi des documents, tels que photos, articles, annor.- ces bibliographie â inserer, s'adresser â la Direction.

Abonnements poıır l'etrangeı 1 an 5 Dollars Prix de ce numero 1.25 >

Ali subscriptions, lettcrs, photos, articles.

advertisements ete. Slıould be addressed T o : A R K İ T E K T

No. 33, Anadolu han Eminönü, İSTANBUL Subscription rates : T U R K E Y Annııal subscription Dollars 5.00

Single copv » 1-25

Mimarlar Odası XIII. Genel Kurulu 10 Şubat 1967 de Ankara'da toplanmış ve Uç gün süren görüşme ve çalışmalardan son- ra dağılmıştır.

Kongre başkanlığına Maruf Önal, baş- kan yardımcılıklarına Şevki Vanlı ve Muhit- tin Güreli seçilmişlerdir.

İlk konuşmayı XII. devre yönetim ku- rulu başkanı Halûk Baysal yapmış, planlı kalkınmada teknik güçten gerektiği kadar faydalanılmadığını izah etmiş, inşaat sek- türü içinde mimarlık gücünün yatırımların

% 30 una tekabül ettiğini açıklamıştır.

Komisyonların seçiminden sonra, yöne- tim kurulu raporunun eleştirilmesine geçil- miştir. Bu münasebetle birçok mimarlar söz almışlar, bu arada bazı genç konuşmacılar Oda - Hükümet ilişkilerine değinerek yöne- tim kurulunun, memur mimarların meslekî konular sebebiyle, idarî yönden uğradıkları baskıya, görevlerinden uzaklaştırılmalarına karşı ilgisiz kaldığından yakınmışlardır.

Bazıları her yıl olduğu gibi yıllık rapo- run komisyon çalışmalarının çokluğu ve da- ğınıklığından şikâyetçi olmuşlardır. Kongre- de en ilginç konuşmaları Turgut Cansever ve Şevki Vanlı yapmışlardır. Cansever genel yerleşme planlaması konusunda şunları söy- lemiştir :

Genel yerleşme planlaması konusunda is:, «Yönetim Kurulumuz Genel Yerleşme Planlaması adı altında yararlı çabalarda bu- lunmuş. Dünyanın hangi memleketinde böy- le bir planlama yapılmaktadır? Nüfusun da- ğılışına ait planlama sosyo-ekonomik planla- manın alanına girer. Fransa ve İtalya'da uy- gulanan «territeire» planlaması ise, bütün ül- keyi ka^sa' an bir nüfus, sermave ve fizikî tesislerin dağılması ile ilgili olmayan ve böl- ge sahaları kadar bile olmayıp, metropoliten saha d:n:bilec-k dar arazi parçalarının plan- lamas'na verilen isimdir. Eğer arkadaşları- mızın buhs;tt:k!eri n l a n ' a m o b:: ise, bu plan-

lama bütün memlekette nüfusun nasıl dağıla- cağını gösteren planlama olamaz. Nüfusun şehirlere akımını kontrol etmek de böyle bir planlamayla olamaz. Arkadaşlarımızın hangi dünya tecrübesinden ve hangi literatürden hareket ederek böyle bir planlamayı mimar- lık camiasına mal etmek istediklerini öğren- mek isterdim. Ayrıca mimarlık mesleğinin şehir planlaması mesleği olmadığını da bil- meleri lâzım. Bu çok özel bir meslektir.

Sosyo-ekonomik planlama alanında söz sa- hibi arkadaşlarımla görüştüm. Onlar da böy- le bir genel yerleşme planlamasına dünyanın hiç bir yerinde bulunmadığını belirttiler.

Odamızın bu kadar hususî teknik bir mese- leyi camiamıza mal edebilmesi için, bu iko- nunun bir teknik kongre sonucunda bir po- litika olarak karara bağlanması gerekirdi.

Odamız bazı teşebbüslerinde destek bulama- mışsa bu, gerçeğe dayanmayan fikirlerle or- taya çıkmış olmasındandır.» demiştir.

Şevki Vanlı'nın yazılı olarak yaptığı konuşmayı aynen aşağıda veriyoruz:

Sayın arkadaşlarım...

Mimarlar Odası XIII. Genel Kurul top- lantısına girerken, elimizde yüklü bir rapor var. Bu raporun içindeki çalışmaları hazır- layan ve Odamızın bugüne kadar ortaya koyduğu gelişmelere katkısı bulunan arka- daşlarımızı tebrik ederim...

Konuşmalar ve tartışmaların sağlam bir seviyeye oturtulmasının ilk şartı, muhakkak ki düşünce özgürlüğüdür... Düşüncelerimizin ise kişilere değil, konulara yönelmesi de, ala- cağımız. sonuçlarda seviye temin edecektir...

Düşünce özgürlüğüyle konulara yönelinme- sinde büyük fayda olduğunu bildiğimiz kon- gremizi, Oda Başkanımız bir konuşmasıyle açtı... Bu konulmasında, yıllardır başkan- lığımızı yapan arkadaşımız, «... Kongre üye- lerinin şahsî meselelerini Oda meseleleri ha- line getirmemelerini..., Odamızın şahsî ve pr!!:'k çıkarlara a'et edilmemesini... dile-

(6)

mekte, bunun önlenmesinin de kongremizce yeterli tedbirlerin alınmasına bağlı olduğunu, ifade etmektedir.

Sayın arkadaşlar... Bu konuşma yazılı- dır... İrticalen yapılmış olsa idi, heyecan ve- ya sürçü lisan teşhisleriyle üzerinde durma- mayı tercih ederdik... Sayın Başkan, kamu oyunda, yasama ve yürütme organları nezdin- deki itibarımızın (ki buna kendisi de pek inanmıyor) sarsılabileceği tehlikesine işaret ederek, ithamlarına sebep aramaktadır...

Bir kongrenin böyle peşin endişeler, pe- şin hükümlerle başlatılması, saygı dozunda endişe verici bir eksikliktir!..

Sayın arkadaşlar!.. Toplantılarımızda konularımızı, düşüncelerimizin bütün sami- miyetiyle tartışacağız... İyiyi, doğruyu veya eksiği, yanlışı bulmaya çalışacağız...

Bu tartışmaların gereksizliğini ileri sü- ren ve hattâ «kırılan kol yende kalır» gibi her türlü düşünceyi örtbas etme eğiliminde savunanlar olabilir... Eğer bu istek doğru ise hepimizin hareketini düzenleyecek bir esastır.

Fakat doğru değilse artık tamamen ortadan kaldırılması ve buna uymayan kişflerin ca- miamızı kötüler duruma düşürülmekten vazgeçilmesi gerekmektedir...

Sayın arkadaşlar... Tarihin bütün de- virlerinde okumuş küçük grupların, daha az okumuş büyük kitlelerden ileride olduğunu ve onu itici veya çekici olarak görev aldığını biliyoruz. Eskinin olaylara seyirci okumuşları yanında hareketli kişiler kahraman sayıla- gelmiştir... Fakat 20. asrın okumuşları ara- sında bu kişiler kahraman kimliğini alma- maktadırlar... Çünkü seyirci okumuşlar pek küçük bir azınlık kalmıştır. Günümüzde ay- dın olmanın ilk şartı öncü olmaktır...

Kaldı ki mimar, gerek şehirci gerek ya- pıcı olarak toplum hayatının önemli bir yö- nünü, yani fizikî bünyesini düzenleyici ki- şidir. Bu fizikî düzenin ekonomik, sosyal ve idari olaylarla yakından ilişkisi olduğunu biliyoruz. Bunun için gerek bir mimarın, gerekse mimarlıkla ilgili örgütümüz olan Odamızın yurdumuzdaki olaylarla ilgilen- memesi düşünülemez... Aksine ne kadar çok ilgilenirse meslekî icraatını, daha çok şümullendirmiş demektir. Fakat bu ilginin de tarifini yapmak, sözlerimizi açıklığa kavuş- turmak faydalı olacaktır...

Bu ilgilenme,, bir mimarın Oda örgütü içinde görevli olarak, kendi düşüncelerine en yakın bir siyasî kuruluşun davranışlarına uyması anlamına gelmemektedir. Böyle bir peşin karar, ileride haklı çıksa dahi, meslek faaliyetlerine yararlı olsa dahi, gayeye yö- nelmiş en iyi davranış değildir. Çünkü bu davranış arkada gitmeyi öngörür... Halbuki gerçek aydının öncü olduğunu kabul eden- ler, önde gitmeyi de kabul etmiş demektir...

Böylece bizim yerimiz siyasî kuruluşların arkasında değil, önünde olacaktır... Birçok arkadaşlarım niçin siyasî kuruluşlardan söz açtığımı sorabilirler. Hemen söyliyeyim ki,

her icraat sahasının yurdun idaresiyle yani siyasî kuruluşlarıyle yakından ilgisi vardır.

Nitekim XII. devre Oda idare heyetimizin Başbakanlıkla olan ilişkileri de bunu göster- mektedir... Başbakanlık, diğer bakanlıklar- dan farklı olarak, tamamen iktidardaki hü- kümetin siyasî merkezidir... Demek ki si- yasî kuruluşlarla ilişiğimiz vardır, fakat bu ilişkinin nasıl olması gerektiği tesbit edil- melidir.

Tesbit ile ilgili görüşümüzü yukarıda biraz açıkladık: Öncü olmak!... Yani hiç bir siyasî kuruluşun ne uydusu ne de pa- ralelinde değil... Bütün siyasî kanunî kuru- luşlara kendi ihtisasımızda yol göstermek...

Evet mimarlar camiası böyle bir örgüt kur- muş olduğuna inanmalı ve örgütünün eksik- lerini tamamlamalıdır...

Tabiîdir ki Odamız bir akademik kuru- luş ölçüsünde akademik, idarî kuruluş ölçü- sünde yetkili araştırmalar yapamaz... Nite- kim D.P.T. ihtisas komisyonlarında gör- düğüm kadarıyle, Odamızın katkısı bütün çalışmaların küçük bir parçası olmuştur...

Fakat konumuzda yapılan bütün çalışmala- rın temelinde üyelerimiz bulunduğuna göre, çeşitli analiz, sentez ve tekliflerin Oda miğ- ferinde bir yön kazanması meselelerimizi güçlendirecektir...

Bu bölümü özetleyecek olursak, düşün- ce özgürlüğü esası içinde, her türlü eleştir- meleri ve teklifleri avnı nitelikle değerlen- direlim veya cevaplandıralım... Ortak örgü- tümüz olan Odanın gücüne inanalım ve ge- rektiği seviyeye ve etkiliğe ulaştıralım...

Bütün siyasî kuruluşların önünde ve asrımı- zın en gelişmiş düşüncelerimizin peşinde ola- lım... Bundan, ne kamu, ne yasama ne de yürütme organlarının gocunmaları için bir sebep yoktur!...

Odamızın 1966 yılı çalışmalarını da di- ğer yıllardan ayırıp eleştirmeye imkân yok- tur... Fakat, son yıllardaki gelişmenin, bü- tün oda çalışmaları içinde kendisini hisset- tiriş şekli vardır!... Bunu ele alacağız!..

Oda çalışmaları yıllardır programlan- maya çalışılmış, hangi konulan kapsaması gerektiği araştırılmış ve mesleğimizle ilgili pek çok konuya uzanmış bulunuyoruz. Ör- neğin, bir şehrin imar talimatnamesinden, D.P.T.nin komisyonlarına. Varto depremin- den - genel yerleşme planlamasına kadar pek çek ilgiler kurulmuştur.

Bu sevindirici bir durumdur...

Fakat hemen hiç bir konuda istenilen sonuca ulaşılamaması, bir eksik yönümüz olduğunu ortaya koymaktadır...

Örneğin, istanbul imar talimatnamesine yapılan müdahale yerinde olmakla beraber, birkaç usul meselesini kapsamaktan ileriye gitmemektedir... Odamız kurulduğundan be- ri, büyük şehirlerimizin olsun gereği şekilde planlanabilmesi için ilgilileri harekete ge- çirmeyi başaramamıştır...

Şehirlerimiz gerçekten berbat, insanı

kahredici yapılarla dolarken, kanunî hak- kımız olan ihtisas ayırımı gerçekleştirileme- miştir... Meslekdaşlarımızın daha seviyeli çalışmalar yapabilmeleri için. şartlar değiş- tirilememiştir...

Gayesine hizmet edemediği gibi, gele- cekte de büyük çıkmazlar getiren bir gece- kondu kanununa engel olamamıştır... Tabiî asıl görevimiz yanlış bir kanunun çıkmasına engel olmaktan önce, doğru bir kanunun çıkmasına sebep olmaktır...

Bu örnekler uzayabilir... Geçen kurul- larda da, gelecek bazı kurullarda da böyle sıralamalar yaptık ve yapabileceğiz...

Cdanın bu kadar çalışmalarına rağmen senuç alınmasında görülen fakirlik sebeple- rinden birisinin, programların sivriliklerini kaybetmesi olduğu düşüncesindeyim...

Yaygın bir programın her noktasına bir- den dağıtılan ağırlık, hiç bir meselede delici, sonuç alıcı güç bırakmamaktadır...

Böyle düzenlenen bir faaliyetin hareket kabiliyetinin zayıflığı ortada iken, en ufak detayın usullere bağlanması... Devamlı yö- netmelikler hazırlayarak, çalışmaların usul meseleleriyle daha çok ağırlaştırılmasıdır...

Odamızın mevcut, hazırlanmakta ve hazırlanması düşünülen ne kadar yönetmeliği olduğunu merak ediyorum... Bunun başka örgütlerle karşılaştırılması da ilgi çekici olabilir...

En önemli meselemiz herhalde kamu ile ilişkilerimizdir...

Faaliyet raporu incelendiğinde Oda ilişkilerinin hemen tamamının resmî kuru- luşlarla olduğu görülmektedir...

Raporda bir taraftan kamu, yasama ve uygulama organları nezdindeki saygıdan bahsedilmekte, diğer taraftan söz geçirile- mediğinden yakınılmaktadır... Odaya, bele- diyeler ve bazı örgütlerce başvurulmasında, örneğin, bazı müracaatların artmasındaki se- bebin, varlığından biraz daha fazla haberdar clunmasındandır... Yani on yılın etkisi ol- muştur...

Fakat, örneğin, bir gecekondu kanunu ile ilgili olarak, yasama ve uygulama organ- larına yapılan müracaatlardan ne sonuç alın- mıştır?...

Biz, bu yanlışı eskiden beri yapageldik...

Kamu oyunu hep ihmal ettik... Ona mes- leğimizi, meselelerimizi duyurmak için çok az çalıştık... Hele demokrasilerde, yasama organlarının da, uygulama organlarının da yine kamu oyunu temsil ettiklerini, ondan etkilendiklerini, yeteri kadar göz önünde tut- madık... Şehirlerimiz bunun için böyle, işle- rimiz bunun için herkese yabancı... Kamuca desteklenmedikçe bu hep böyle olacak!...

Kurultay çalışmalarında kamuyla ilgili meseleler üzerinde önemle durmalıyız...

Yeni idare heyetlerinin başlıca görevlerin- den olmalıdır...

(7)

Nezahat ARIKOĞLU Mimar D. G. S. A.

Bir ev

Amerika Birleşik Devletlerinde bir aile- lik ev anlamına, çevre, yapı sistemi kolay- lığı, en az işçilik masraflarına uyarak hazır- lanan plan 5 ayda realize edilmiştir. İnşaat çelik iskelet esasına göre bir plan ve karak- ter göstermiştir.

İki aore (800C m- kadar) lık oldukça meyilli ve çok güzel bir orman ve manza- raya sahip olan bu arazi bir mimar için vazgeçilmesi güç bir topraktı. Platonun dar- lığı bizi yıldırmadı. Ev alanını genişletme çaresi arandı. Çelik iskelete gidilerek gü- neyde 4 kuzeyde 2 feet lik konsollar ile is- tenilen bina yamaca yerleşti. Çalışma ve sonııç eğlenceli ve zevkli oldu.

Güneye ve manzaraya açılan geniş ve çift camlı duvarlar evin en rahat yaşama köşelerini verdi. Kuzeyde ise pencere anla- mında hemen hemen bir açıklık bırakılmadı.

Mutfağa, misafir yatak odası ve giyinme odasına birer ince uzun ışıklık verildi. Böy- lece evin azamî hususiyeti sağlandı. Isı kaybı da en aza indirildi.

Hizmetçisiz denebilecek ve fertleri çalı- şan 4 kişilik bir ailenin kendine ve yatılı

~ isafirlerinin ihtiyaçlarına cevap olarak şun- lar yapıldı: Mutfak geniş ve yemek yenile- bilecek çapta tutuldu. Acele yemek ve tatlı- tlar için fırın ve eviye çift yapıldı. Çöp öğü- tücü ilâve edildi, bulaşık makinesi ve elek-

trikli bütün araçlar kullanıldı. Dolapların yapımı bu iste uğraşan bir firmaya verildi.

En az zaman ve iş ile gıda hazırlanması sağ- landı.

Temizleme işi de merkezî bir (vacum) aracı ve 5 yerdeki bağlama boruları ağzı yardımı ile sıhhî ve az zahmetli bir hale so- kuldu. Çöp deposu egzcsu açıkhavaya veri- len bu sistemle tozsuz bir temizleme müm- kün oldu. Depo taşımak ve sık sık boşalt- maktan kurtulundu.

Banyolarda sıra bekleme ve zaman kaybı, 4 kişiye 3 yıkanma imkânı verildi- ğinden ortadan kalktı. Diğer elektrikli araç- ların kullanılması ile iki üç işi birden yap- mak dömestik konuda az uğraşmış olmak

(8)
(9)

: sağlandı. Isıtma soğutma aracı gürültü yap- mayacak kadar yatak kısmından uzakta bıra- kıldı. Böylece bina en az ile en çoğun anlaş- tığı modern bir yapı örneği olmuş oldu.

Yapı Eratları: 1 inci katta dış duvar- lar çıplak tıığla kaplama, izolasyon, beton blok ve lambri üst katlarda çelik iskelet ara- ları ahşap bölme dışarıda çimento sıva ve renksiz (suya karşı) badana, içeride, alçı prese levha, lambri, fayans, plâstik kumaş.

Döşsnıe: Esas kirişler çelik. Tâli kiriş- ahşap. Üzeri (1 inch) lik kontrplak, halı vinyl veya mozaik seramik ile bitirilmiştir.

İşıklandırma: Tavana gömülü (Eye bali) lâmbaları.

Renk: Bütün duvarlar beyaz - tavan- lar beyaz. Banyolar ve yatak odası kısım- larının halıları: Kanarya sarısı. Salonda yaprak yeşili.

Ahjap renkleri: Tabiî ceviz (mutfak dolapları, lambri ve oturma kısmındaki ah- şaplar).

Eşya: Kısmen (Knoll) firmasından alınmıştır.

Ev Arıkoğlu ailesi için yapılmıştır. (Mi- marı olarak) 2 - 3 senelik tecrübeden sonra görülen kusurları şunlardır: Batı pencereleri fazla tutulmuştur, panjur lüzumludur. Açık çelik inşaat her iki senede bir boya ister.

Pek yakında boya istemeyen ve paslanmayan inşaat çeliği piyasaya çıktı.

Diğer bakandan tavsiye edebileceğimiz iki şey: Çöp öğütücü (aracın işe çok yara- ması bakımından), çatıya açılan plâstik kub- beli pencerelerin evin koridor ve banyola- rına güzel bir gündüz ışığı sağlamasından, ısı kaybı ve sızıntı yapmamasından arkadaş- lara kullanmalarını tavsiye ettiğimiz iki araç olacaktır.

N. ARIKOĞLU

Kesit

ü ü ü ü ü a

WOQJ>

-JSÛF.V

(10)

•2i

B î r S i n a g o g ( B a l t i m o r e )

U. S. A.

Avanproje :

Nezahat ARIKOĞLU Mimar D. G. S. A.

Bu bina 1961 senesinde avanprojesi ta- rafımızdan hazırlanan inşaatı da 1963 de bi- tirilen Baltimore «Beth Jacob» sinagogudur.

Zannederim bizler için yeni bir konu örneği- dir. Kcntrolunu yapacak kadar hazırlandığı- mız scnradan birtakım, politik sebeplerle vapı projeleri, detayları başka bir mimara devredilen bu sinagog iç görünüşlere kadar cti'ıd edilmiş idi. Pek tabiî yapı esnasında ufak (!) değişikliklere uğradı, fakat esas değişmedi.

İnşaat şskü :

Çelik iskelet üzerine prefabrike beton- arme plâk, yerine göre içi hafif beton kap- lama, tuğla ve ahşap bölme duvarları.

Döşeme: Çelik kirişler üzerine oluklu saç kalıp, ve beton döşeme, plâstik kapla- ma. halı.

İnşaatından ziyade burada size bahset- mek istediğim şey bu çeşit dinî binaların, fonksiyon bakımından ne derece zamanın ihtiyaçlarına uyarak planlandığı konusudur.

(Synagogııe) ların yapı tarihi çok eskidir.

Hattâ Anadolu'da yapılan son kazılar esna- sında bunlardan birinin temelleri bulunmuş, ayrıca yeni konulara yol açmıştır. Lydıa'nın merkez şehri olan Sard'da Kral Antiok'un akrabası Achecus tarafından M.S. 2 1 5 - 2 1 3 s^neierindî yapılan bu sinagog - Jimnasyu- mıın yanmda bulunuyor. Uzunluğu (60 Feet) i aşan binanın ilk önce 400 senelerin- de yapılmış ayrıca 2 - 3 üncü asırlarda ta- mir görmüş veya büyütülmüş olduğu çeşitli iç yazılar ve panolardan anlaşılıyor. Geniş bir sahayı kaplayan bu dinî binanın ne se- beplerle jimnasyıımun hemen yanına yapıl- dığı. han;-j fonksiyonun bu iki çeşit yapıyı yaklaştırdığı inceleme konusu oluyor.

Baltimore'daki diğer (synagogue)larda olduğu gibi eski Beth Jacob bir jimnastik- h anîye sahiptir. Genç Yahudi çocukları bu- rada ç:°it!i sporlar yaparak eğlenir, vücut yapılarını geliştirirler.

Yine sinagog bir kütüphane, bir toplantı salcını, bir büyük merasim salonundan başka, salın:si olan ve azalara piyes ve konser, kon- ferans geceleri imkânını sağlayan bir salo- na sahiptir.

Binada nişan v.s. merasimleri, eğlence- ler tertiplmek, yüzlerce davetliyi yedirip eğ- Imdirmek bu geniş salonlarla mümkün ol- maktadır. Binanın irinde küriik bir sergi ga- lerisi bil 1 düşünülmüştür. Çoğunlukla aza- ları tarafından güdülen sosyal hareketler binada hayatı canlı bir halde tutmaktadır.

Bultimere'da yüzlerce sinagog olduğu, kimi- sinin nek cok itina ve masraflarla meydan,' getirilmekte devam ettiği düşünülürse. Ya

(11)

Sinagog'un kat planları

nudi ecmaatinin ne kadar çok dine bağlı ol- dukları sonucuna varılır. Halbuki halkı ora- ya çeken sebeplerin biri din konusu ise 10'u diğer, medenî toplum konularıdır. Gelmek istediğim sonuç şudur: Güzel ve asîl yapı- ları ile bomboş camilerimizin hali! Tabiî mimarlıkla bir ilişiği olmayan bu konuyu incelemek alâkalılara düşer. Ben yapı güzel- liğinin yaşanmayan bir güzellik olmadığını, bir tablo, bir heykel güzelliğinden başka an- lamda olduğunu bildiğim için üzülerek yazı- yorum. Camilerimizin güzelliği içinde yaşı-

" 6

yamaz mıyız, onları modern ihtiyaçlarımıza faydalı bir hale getiremez miyiz?

Cami avlusunda yemek dağıtıldığı, sün- net düğünlerinin yapıldığını duyarız, bunlar kâfi mi? Kültür dinden ayrı mıdır? Hangisi üstündür, hangisi diğerini tesiri altma ala- bilir ve ni^in bu bizde tabiî karşılanmasın?

Gölgeli, serin cami avluları çeşmeleri ve gü- vercinleri ile Venedik San Marco meyda- nından aşağı bir zevkte mi yapılmış ve kul- lanılagelmiştir? Bucak bucak, resimlerini, eserlerini sergileyecek yer arayan genç isti-

datları düşünüyorum. Ve boş kalan avlu- ları... Müzik; ney, flüt, kuartet, klasik mü- zik geceleri ve halk... Senelerce süren uzun uykusundan uyanan bu güzel şahane, vakur binaları yaşayan bir halde görmek kim iste- mez. Hangi mimar yaptığı binanın emekliye ayrılmasını arzu eder? Ve böyle baha biçil- mez binaya bir fonksiyon yaratmaktan kolay ne vardır? Sinan bile bu hali görse eminim hiç bir şey bulamasa kendi düğününü taze- lerdi birinin avlusunda.

N. ARIKOĞLU

HEGZA

İ Ş â A T T A ^ D E K O R U ! Y O N D A

M: 222

A V A V

İM,. İM». «»•» f.l'M

ARK. — 779

(12)

A T A K Ö Y

İKİNCİ MAHALLE İ L K O K U L U

MUHTEŞEM GİRAY (Muallim Mimar (D.G.S.A.) Müteahhit: TİMLO

Statik : Y. Mühendis Rasin ETİMAN Tesisat : Y. Müh. Cahit Ü D E R

ARKİTEKT mecmuasının 310 No. sa- yısında ATAKÖY I. ve II. mahalle ilkokul- larının avan projelerini neşretmiştik.

Bu okullardan II. mahalle ilkokulunun inşaatı Eylül 1964 te başlayarak Kasım

1965 te açılış merasimi yapılmış, okul hiz- mete girmiştir.

Ataköy 2. ci Mahalle İlkokulu Vaziyet Planı

1 — İdare girişi

2 — Öğrencilerin giriş ve çıkışları (yaya) 3 — Öğrenci oyun bahçeleri

4 — Merasim avlusu

(13)

•İV-

A

Ataköy 2. ci Mahalle İlkokulu 1 İdare girişi (saçak)

2 İdare holü 3 Kapıcı

4 Müdür edası (toplantı edası) 5 Büro

6 Geçit

7 Kız öğrenciler soyunma, WC, duş 8 Erkek öğrenciler soyunma, WC, duş 9 Toplantı ve jimnastik salonu 10 Geçit (rampa)

1 1 Öğretmrnler odası

12 Öğretmenler soyunma, lav, WC, duş 13 Depo, ofis

14 Müzik ve resim sınıfı (yemekhane) 15 Okul ders arakları deposu

16 Sınıflar için özel gardroplar 17 Sınıflar

18 Kapalı oyun yeri 19 Avlu - Bahçe

20 Kız, erkek lavabo, WC 2; Kapıcı odaları

22 Öğrenci giriş holü (ebeveyn bekleme 23 Öğrenci girişleri

•JMXI

£WWW

t8 Ö

i »

k

aya

e a m a

U MOOOD

U UKI300

U 8 § % S 1

'!'• _ , pay

.-I N 3 ' J1(T

$ H p

JLİ

1

(14)

• B 6 £ £ 8 ATAKÖY II. ci mahallesinde 852

apartman dairesi mevcut olduğuna ve bu apartmanların vasatî büyüklükleri 100 m2 civarında olduğu dikkate alınarak 852 x 4

= 3408 kişinin (tahminen 3400) bu mahalle- de oturacağı kabul edilmiş ve 3400 X 0.12

= 408 ilkokul öğrencisinin bulunacağı tah- min edilmiştir.

Bu durumda 10 sınıflı bir ilkokul yapıl- ması zorunlu olmuştur. Bu okula devam edecek öğrencilerin II. ci mahalle sakinlerin- den olacağı ve okula yaklaşık olarak 8000 m2 arsada okul, tek katlı olarak planlan- mıştır.

Okul, arsadaki hafif meyil ve mahalle içindeki durumu dolayısıyle, 3 kısımdan teş- kil edilmiştir.

1 inci kısım, (idarî kısım); giriş holü, idare, jimnastik ve konferans salonu kısmın- dan ibarettir. Bu bölüm öğrenci velileriyle dahs çok ilgili olduğundan II. ci Mahalle çevre yolu üzerinde ve + 0 , 5 0 nivosunda tesis edilmiştir.

5 sınıf ve bu sınıflarla ilgili kapalı oyun ve teneffüs yerleri müıik ve resim sınıfı, öğretmenler odasından müteşekkil 2. ci kısım (kültür kısmı) + 1 , 5 0 nivosunda tesis edile- rek bu kısma yalnız öğrencilerin geleceği

düşünülmüş ve girişi mahalle yaya yolu ile irtibatlandırılm ıştır.

Gene 5 sınıftan ibaret (2.ci kültür kıs- mı) 3. cü kısım ise +2,50 nivosunda tesis edilmiş ve aynen 2. ci kısım gibi ayrı girişi mahalle yaya yolu ile bağlanmıştır.

Her üç kısım da birbirlerine kapalı rampalar ile bağlanmıştır.

Bu suretle, okulun, idarî ve temsilî kıs- mı oto yolu üzerinde, öğrencilerle ilgili kül- tür kısımları ise yaya yolları üzerindedir.

Vaziyet planına bakıldığı zaman, okulu teşkil eden bu üç kısım ve her kısım için- deki; sınıflar, öğretmenler odası, idare, top- lantı salonu ve irtibatlar gibi elemanlarda tebarüz etmektedir.

Kısaca, okul planı dıştan rahatça anla- şılabilmektedir.

Sınıflar 36 şar kişilik olup, azamî 40 kişi alabilir. Her sınıf 7.00 X 8.00 m.t. eba- dında ve 56 m2 dir. Her sınıfın yanında bir gardrcp mahalli: tesis edilmiştir. Sınıflar, doğu ve güneye doğru cihetlendirilrniştir.

Ayrıca her sınıf, iki yönden ışık alacak şe- kilde, tek satıhlı eternit bir çatı ile kaplan- mıştır.

Yapı tek katlı olmasına rağmen, zelzele yönetmeliği icabı, betonarme karkas olarak inşa edilmiştir. Sınıf tavanları ile irtibat kı-

sımları tavanları boşluklu blok elemanlarla teşkil edilmiş döşemeler üzerine, sınıflarda eternit ve irtibat kısımlarında sıcak asfaltla suya karşı izole edilmiş teras çatı şeklin- dedir.

Döşemeler; sınıf ve gardroplarda, idare kısmında vinil aspest, toplantı ve jimnastik salonunda gürgen parke, rampalı irtibat kı- sımları ile öğrenci kapalı teneffüs yerleri sunmer karodur. Duvarlar içeriden plastik badana.ğ dıştan Mowilith asıllı boya ile bo- yanmıştır.

Jimnastik ve toplantı salonu, öğrencile- rin tep oyunları oynayacakları düşünülerek, 2.10 m. yüksekliğe kadar sağır tutulmuş, üzeri ışık yönünden cam tuğla ve havalan- dırma için de madenî doğrama, (telli camla) tesis edilmiştir.

Okulun II. ci mahalle içindeki fonksi- yonu hususunda yalnız öğrencilere değil, ve- lilerine de faydalı olması düşünülmüş, onun için toplantı ve jimnastik salonunun oku- lun kapanma saatlerinden sonra, mahalle büyüklerine hizmet edebilmesi de planlama- da dikkate alınmıştır.

Okulun mimarisinde, 7 - 1 1 yaşlan ara- sındaki öğrencilerin ölçüleri dikkate alına- rak, kapalı oyun yerleri ve irtibat koridor-

(15)

na; 20 m- arsa ve 2200 m2 H- 400 = 5,5 m - yapı sahası ve 1.200.000 TL -4- 400 = 3000 TL/öğrenci düşer. Bu suretle Ataköy İlkoku- lunun Bayındırlık Bakanlığının yaptırmakta olduğu tip ilkokullarından daha pahalıya mal olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu okulun ekipmanı istanbul Millî Eği- tim Müdürlüğünce temin edilmiştir. Müelli- fin, okulun ekipmanı konusunda ilgililer nez- dinde yaptığı muhtelif temas ve izahlar, maalesef müsbet sonuçlanamamış ve bu okulun ekipmanı da diğer standart okulların sıraları ve mobilyaları ile düzenlenmiştir.

Müellif ısrarla, bu okula; öğrencilerin boylarına göre ayarlanabilir, teker teker otu- rulan tanzimi kolaylıkla değişebilir sıra ve sandalye projeleri teklif etmişse de netice alamamıştır. Millî Eğitim Müdürlüğünün bu konuda ileride imkân bulduğu zaman okulun ekipmanını yenileyeceği kanaatindeyiz. Ata- köy I. ci Mahalle ilkokulunun da aynı anla- yış içinde yakında realize edilmesini temenni ederiz.

larında 2,40 m.t. kapılar da 1.95 m. net yük- sekliğe kadar düşünülmüştür.

Yapının genel kitlesinin fazla bölün- mesi de çocuklara okulun büyük tesir etme- mesini temin ve muhtelif noktalardan çe- şitli perspektivler aranması dolayısiyledir.

Aynı zamanda okulun kuzeyinde, çok yakınında bulunan 12 ikamet katını havi (K) blokları ile tek katlı olan okulun irtifa- ları da büyük bir kontrast yaratmakta ve ckııl bu yüksek kitlelere ölçü vermektedir.

Okul fuel - oil yakan kaloriferle ısıtıl- makta, dağınık bir planı olması dolayısıyle dağıtım; okulun irtibat yerlerinden insan geçebilecek büyüklükte bir tünelle yapıl- maktadır.

2200 m2 yapı sahasını ihtiva eden okul 1.200.000 TL. sına mal olmuş, bu paranın:

600.000 TL. sı Millî Eğitim Bakanlığınca 300.000 TL. sı Emlâk ve Kredi Bankasınca 300.000 TL. sı TİMLO şirketinin yardımı olarak verilmiştir. 1.200.000 -h 2200 m2

— 545 T L / m2 dir. Okula T. Emlâk ve Kredi Bankası tarafından tahsis edilen 8000 m-' arsayı 400 talebeye bölersek öğrenci başı-

(16)

İstanbul'da Bizans Sarnıçları

II

Arkeolog ERDEM YÜCEL

(Geçen sayıdan devam)

F A T İ H C A M İ İ A V L U S U N D A B U L U N A N S A R N I Ç :

Fatih Camii külliyesinden Karadeniz baş ve orta kurşunlu medreseleri arasında, kapıya yakın bir yerdeki mevcut çukur açıldığı zaman burada meydana çıkan bod- rumun Bizans devrine ait sarnıçlardan ol- duğu anlaşılmıştır (8).

Sarnıcın bugünkü Fatih Camii'nin bu- lunduğu yerde, vaktiyle Konstantin I (303- 337) zamanında imparator ve patriklerin defni için inşa edilen Havariun kilisesi müş- temilatından olduğu zannedilmektedir.

Havariun kilisesi, imp. İustinianus dev- rinde (518 - 527) harap olduğundan, tarihçi Prokcpios'a göre onun tarafından, tarihçi Zonaras ile din kitaplarına göre de impara- toriçe Theodora'nın yakın alakasıyle yeni- den tamir ve inşa edilmiştir (9).

Bu duruma göre sarnıcın ilk yapısının Konstantin I zamanına ait olduğu düşünü- lürse de, inşaî tarzı daha ziyade İustinianus devri hususiyetlerini bünyesinde toplamıştır.

Sarnıcın içerisinde kaideleri gövdelerine nis- betle daha kalın 43 adet sütun bulunmak- tadır. Henüz halledilmemiş konu olmakla beraber ana mekânın, bir duvar yıkıntısı ile inkitaa uğrayan kuzey-batı cihetinde de- vam etmesi kuvvetle muhtemeldir.

Hacı Salih Sokağındaki Bizans sarnıcının iç görünüşü

Su geçmez horasan harç ile kaplanmış melez ta;, duvarlı sarnıcın üst örtü siste- mini sütunlar üzerine atılmış kemerlere isti- nat sden tonozlar meydana getirmektedir.

Aynı zamanda bu kemerler üzerinde vak- tiyle takviye maksadıyle kullanılmış, ahşap gergiler yerine, çürümüş olmalarından sa- dece izleri zamanımıza kadar gelmiştir.

E Ş R E F İ Y E S O K A Ğ I S A R N I C I :

Philcxenus sarnıcı (Binbirdirek) yakı- nındaki Eşrefiye sokağının köşesinde bulu- nan bu su haznesinin Bizans kaynaklarında hakikî ismine rastlamak mümkün olma- mıştır.

Sarnıcın yapı tarzı İustinianus'dan daha erken bir tarihe işaret etmekle beraber, bu bölgede inşaî bazı faaliyetleri bulunan The- cdosius l'in (378 - 395) zamanına aidiyetini düşünmek hiç de hatalı olmayacaktır.

Batısındaki bir kapıdan merdivenler va- sıtasıyle içerisine girilen sarnıcın güneyi kıs- men zemin seviyesinde bulunmasına rağmen toprak ile örtülü kuzey cihetinin üzerine zamanla muhtelif binalar inşa edilmiştir. Ana

mekânı 43 X 25 m. ebadında dik dörtgen plan şekli arz eden sarnıcın üst örtüsünü her sırada dörder tane olmak üzere 8 dizinin teşkil ettiği 32 sütunluk bir sistem taşımak- tadır. Gövdeleri gayrimuntazam işlenmiş mermer sütunların ortalama çapları takri- ben 0.80 m. dir, başlıklar ise kısmen korent, kısmen de basit impostlardan müteşekkil- di-. Burada dikkati çeken bir husus, kemer ayaklarında üst kısımların daha dar ve yan satıhların bir bıçak gibi keskin köşelerden ibaret olmasıdır.

Tamamen tuğladan inşa edilen ana me- kân duvarlarında 0.05 - 0.06 m. kalınlığında yine tuğla silmelerin birtakım yatay hatlar meydana getirdiği görülmektedir.

Eşrefiye sokağı sarnıcı halen metruk ve o nisbette perişan bir durumdadır.

A S P A R 'I N (Sultan Selim Çukurbostanı) Y A K I N I N D A B U L U N A N S A R N I Ç :

Aspar sarnıcının güney-doğusunda, sağ taraftaki sokağın içerisinde yer alan bu su haznesine, bilahare açılan muhdes bir kapı- dan girilmektedir.

Sarnıcın inşaî tarzı yakından incelene- cek olursa, İustinianus'dan daha önceki yıl- lara ait olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Bu duruma göre de Tecdosius I zamanına ta- rihlendirmek en yerinde bir hal çaresi ola- caktır.

Sarnıç, 29 X 19 m. ölçülerinde dik dört- gen bir Dİana sahiptir ve iç kısmında bir- birlerinden muntazam fasılalarla ayrılmış 28 sütun yer almaktadır. Sütunların birkaç ta-

Hacı Salih Sokağındaki Bizans sarnıcının dış görünüşü

(8) H. Baki Kunter - A. Saim Ulgen, Fatih Camii ve Bizans Sarnıcı, istanbul 1939, s. 16.

(9) Vladimir Mirmircğlu, Bizanslılar Zamanında istanbul'da Havariun Kilisesi,

«Türk Yurdu» istanbul 1966, S. 3, s. 30-32.

(17)

nesi granit olmasına rağmen ekseriyeti be- yaz mermer teşkil etmektedir. Tuğla temel- ler üzerine oturan bu sütunların ortalama çapları 0.5C- ilâ 0.60 m. arasında değişmekte, başlıklarının da korent tarzında olduğu gö- rülmektedir. Ayrıca başlıkların taşıdığı tuğ- la kemer ayaklarından birkaç tanesi üzerin- de, haç monogramları ile akantus dizileri- nin bulunduğu da dikkati çekmektedir. Sar- nıcın ana mekânının üzeri tuğladan inşa edilmiş küçiik ölçüde kubbeler ile örtül- müştür.

Zemin gayet muntazamdır ve duvarla rın üzeri de gayet ince bir sıva tabakası ile kaplanmıştır. Bu tabakanın altı biraz kazı- narak incelenirse, 10 sıra tuğla ile 3 sıra moloz taş dizilerinin duvarları meydana ge- tirdiği anlaşılmaktadır. Üst kısımlarda bu- lunan 1.20 ilâ 1.50 m. genişliğindeki muh- telif pencereler de sarnıcın içerisinin kısmen aydınlanmasını temin etmektedir.

Bugün boş ve metruk bir durumda olan sarnıcı bir zamanlar iplik bükücüler işgal ederek kullanmışlardır.

S T. J E A N S T O U D İ O N (İmrahcr Camii) S A R N I C I :

St. Jean Stoudius tarafından 463 yılın- da yaptırılan aynı isimdeki kilisenin arka- sında. .yer alan sarnıç, burada yaşayan din

adamlarının ihtiyacı olan suyu temin etmek amacıyla inşa edilmiştir.

Sarnıç, 26 X 19 m. ölçülerinde olup içerisinde birbirlerinden dörder metrelik fa- sılalarla ayrılmış 24 sütun bulunmaktadır.

Ortalama çapları yarım metreyi aşan bu granit sütunların başlıkları korent tarzında- dır. Fakat başlıklar birbirleri ile mukayese edilecek olursa, yapılışlarında bazı nisbet- sizliklerin olduğu da dikkati çekmektedir.

Başlıklar üzerine oturan kemer ayaklarına, sarnıcın üst örtüsünü meydana getiren küçük kubbelerin pandantifleri istinat etmektedir.

Beden duvarlarında esas inşaî malzeme tuğladır. Ayrıca kuzey cihetinin yanlara na- zaran dik olmayışı sarnıcın inşasında kilise temellerinin göz önüne alındığını kendiliğin- den ortaya koymaktadır. Duvarlar üzerinde sıralanan ve ana mekânı gayet iyi aydınla- tan pencereler, dekoratif tuğla kemerler ile çerçeveler içerisine alınarak daha gözü ok- şar bir duruma getirilmiştir.

Halihazırda gayet temiz ve bakımlı olan St. Jean Stoudion sarnıcı hususî şahısların elinde bir imalathane olarak kullanılmak- tadır.

G Ü L H A N E P A R K I S A R N I C I : Gülhane Parkı'nın 1913 yılındaki tan- zimi sırasında burada bulunan bazı antik

kalıntılar dikkati üzerlerine çekmiş, zama- nın Müze-i hümayunundan alınan müsaade ile K. Wulzinger ve E. Unger bunları tet- kik ederek kısa bir makale içerisinde tanıt- mışlardır (10).

Arkeoloji müzesinin kuzey-batısında, Gülhane Parkı içerisindeki Sarayburnuna giden yolun üzerinde meydana çıkarılan bu sarnıç, 18 X 12 m. ölçülerinde dik dörtgen bir plana sahiptir. Hangi yapıya ait olduğu ve ne gibi maksatla kullanıldığı hakkında kesin bir fikir ileri sürülememekle beraber burada mevcut bir tesisin suyunu temin et- tiği de muhakkaktır.

Sarnıcın yapı tarzı İustinianus'dan da- ha önceki bir tarihe işaret etmiş olduğun- dan, V. yüzyılda inşa edildiğini kabul et- mek doğru olacaktır.

Ana mekân, dörder sütunlu 3 dizi ile dört nefe bölünmüştür. Duvarları tuğladan, sütunları mermerdir. Üst örtü sistemini ise bu sütunların taşıdığı kemerler üzerine ptu- ran yuvarlak küçük kubbeler meydana getir- mektedir.

Gülhane Parkı sarnıcı gayet iyi bir du- rumda muhafaza edilmiş olup halen akvar- yum olarak kullanılmaktadır.

S T. İ R E N K İ L İ S E S İ ' N İ N G Ü N E Y - D O Ğ U S U N D A K İ S A R N I Ç :

Topkapı Sarayı Bab-ı hümayun kapısı- nı geçince hemen bunun solunda meydana çıkarılan sarnıç, Ayasofya hazine binasının yakınına kadar uzanmaktadır.

St. İren'in güney-doğusundaki bu sar- nıcın, İustinianus devrine ait olması kuv- vetle muhtemeldir (11).

Zamanımıza kadar gayet iyi muhafaza edilerek gelen, kuzey-doğu ve güney-batı isti- kametindeki sarnıç, 54 x 13 m. ebadında bir plana sahip bulunmaktadır. Halen bir mik- tar suyu mevcut olan sarnıcın içerisine son- radan üzerinde açılan menfezlerden girilmek- tedir.

Görülen harap vaziyetteki eski elektrik tesisatı ile bazı iskele bakiyeleri St. İren'in Askerî Müze olduğu sıralarda, bu sarnıcın da ziyaretçilere gezdirildiğine işaret etmek- tedir (12).

Suyu, Belgrat ormanlarından Valans ke- meri vasıtasıyle gelen sarnıcın, St. İren'in güneyindeki hafriyat ile bir alakasının olup olmadığı henüz çözülmüş değildir. Fakat buna rağmen Basilika sarnıcı (Yerebatan sa- ray) ile çok yakın benzerliklerinin de bu- lunduğu aşikârdır.

(10) K. Wulzinger, Byzantinische Substruksionsbauten Konstantinopels, «Jahr- buch des İnstituts» 1913, s. 390.

(11) Ayten Erden, St. İren'in Güney- Doğusundaki Bizans Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1960, S. 2, s. 22-23.

(12) S. Casson - T. Rice, Prelininary Repcrt, 1927, s. 2 2 - 2 4 .

,'P . 53 .'.2 : ı '••,: I

Ste. İrene doğusundaki sarnıç ( A y t e n E r d e r ' d e )

(18)

FATİH CAMİİ AVLUSUNDA B U L U N A N SARNIÇ A . S a i m Ü l g e n d e n Esin Yücel eliyle

Sarnıç, nisbeten uzun dik dörtgen kı- sım ile bununla irtibatı olan kare mekânın teşkil ettiği bir «L» harfi şeklindedir. Bun- dan başka güneyinden geçen sur duvarla- rıyla da çapraz vaziyette iki ayrı kısma bö- lünmüştür. Burada dikkati çeken 13 basa- maklı bir merdivenin sarnıcın esas girişi ol- ması kuvvetle muhtemeldir.

Dik dörtgen bölümün içerisinde her sı- rada ön üçer tane olmak üzere 3 sütun di- zisi, bunun kuzey-batısındaki kare mekânda ise üçer sütunluk 3 dizi bulunmaktadır. Kare pcstamentler üzerinde yer alan bu granit sütunlar, 3.50 m. yüksekliğinde olup Bizans başlıkları da buna uygun nisbetlerde yapıl- mıştır.

Sarnıcın ana duvarları kalker taşından inşa edilmiş, üzeri ayrıca ince bir sıva taba- kası ile kaplanmıştır. Üst örtü sistemini sü- tunların taşıdığı kemerlere istinat eden çap- raz tonozlar teşkil etmektedir.

U N K A P A N I S A R N I C I :

S O K A Ğ I

Bugün evler ve onların bahçeleri altın- da uzanan sarnıcın üzerine Osmanlılar zama- nında Piri Mehmet Paşa medresesi inşa edilmiştir. İçerisine Fil yokuşundaki Devir- han Çeşmesi sokağının başında yer alan bir ev ile Pantokrator kilisesi (Zeyrek Camii) altındaki çıkmaz sokaktan girilmektedir.

Unkapanı sokağı sarnıcı'nın imp. Mau- ricens (582 - 602) tarafından yaptırıldığı ka- bul edilmişse de Ph. Forcheimer, yapı tar- zına istinat ederek İustinianus I (518 -527) tarafından inşa ettirildiğini ileri sürmekte- dir (13).

Esas girişi kuzey cephede olan sarnıcın içerisine buradaki birkaç basamak vasıta- sıyle inilmektedir. Ana mekân, 50 X 15 m.

ölçülerinde dik dörtgen bir plan şekli göster- mekte ve içerisindeki sütunlara göre de kub- beli iki ayrı simetrik kısma bölünmüş bu- lunmaktadır. Orta kısımda ikişer sütunun meydana getirdiği dörtlü sıranın her biri ortasında yine ikişer siitunlu iki sıra; bir sıra da iki sütun ve tekrar ikişer sütunla iki ayrı sıranın yer aldığı görülmektedir. Sü- tunlar 0.85 m. yüksekliğinde, dik dörtgen postamentler üzerine yerleştirilmiştir. Baş-

1

» i r

İ E £ ı j m j

(Tr

Er'iıS^'* "

(Tr

...İCT Jt, - ^ıNftjylfatt

P F - ı i - Ü H İ

" - - ^ e M İ

Ataköy'de Bizans sarnıcı kalıntısı

lıklar, Bizans mimarisinde rastlanılan en il- kel şekillerden birer örnektir.

Zemini tamamen çamur ile kaplı bu- lunan sarnıcın duvarları aralıklı bir şekilde örülmüş 0.35 m. uzunluğundaki tuğlalardan ibarettir. Ayrıca doğu ve batı duvarlarında birtakım nişlerin bulunduğu sarnıç, kuzey cihetinde açılan pencereler vasıtasıyle gayet güzel aydınlatılmıştır.

F A T İ H ' D E H A C I S A L İ H E F E N D İ S O K A Ğ I N D A K İ S A R N I Ç :

Fatih'de Sofular caddesi ile Hacı Sa- lih Efendi sokağı arasında bugün yıkılmış fakat temel izleri el'an mevcut Mustafa Pa- şa Mescidinin altında bulunan sarnıcın ismi- ne Bizans kaynaklarında rastlamak müm- kün olamamıştır.

Doğrudan doğruya Hacı Salih Efendi sokağı üzerinde, zemin seviyesindeki bir kapıdan içerisine girilen sarnıcın inşaî duru- mu göz önüne alınacak olursa, İustinianus'- tan daha geç bir devre, muhtemelen VII.

yüzyıla tarihlendirmek yerinde olacaktır.

Gayrimuntazam bir dış görünüşü olan sarnıç,, 24 x 12 m. ölçülerindedir ve ayrıca beşer sütunlu 2 sıra ile de 3 nefe bölün- müştür. Birbirlerine olan mesafeleri takri- ben dörder metreyi bulan sütunların baş- lıkları basit kemer ayaklarından ibarettir.

Duvarlar tuğla inşaat göstermekte, üst örtü sistemini de dışarıya doğru hafifçe çıkın- tılı küçük kubbeler teşkil etmektedir.

Yakın zamana kadar çingenelerin ika- metgâhı olan metruk vaziyetteki sarnıcın kapısı zamanımızda bir duvar ile örülmüş- tür.

M İ R E L A İ O N S A R N I C I (Bodrum Camii sarnıcı):

Mirelaion manastır kilis:si'nin temelleri altında bulunan sarnıç, zamanımıza kadar oldukça iyi bir durumda gelebilmiştir.

Konstantin I tarafından buradaki bir

yeraltı mezar odası, bilahare manastırın in- şası sırasında ihtiyacı karşılamak amacıyla sarnıca tahvil edilmiştir. Manastırın inşa tarihi hususunda katî bir rakam verileme- mekle beraber burasının Konstantin V (740 - 775) zamanında dağıldığı ve sonra Roma- nus II (959 - 963) tarafından da yeniden ihya edildiğini biliyoruz.

Bütün bunlara rağmen sarnıcın İustinia- nus'tan daha sonraki yıllarda, muhtemelen VII. yüzyıl sonlarına doğru inşa edilmiş olması muhtemeldir.

Mirelaion sarnıcı, 1966 yılı yaz mev- siminde Alman Arkeoloji Enstitüsü ile is- tanbul Arkeoloji Müzeleri'nin müşterek ça-

(13) Ph. Forcheimer - J. Stryzygowsky, Die Byzantinichen Wasserbehalter von Cons- tinopel, Wien 1898.

Mirelaion sarnıcının bulunduğu Bodrum camii

(19)

lışmaları neticesinde tamamen temizlenerek meydana çıkarılmıştır. Arazi vaziyetinden giiney-doğu ciheti buradaki kayalara istinat eden sarnıcın içerisi gayet muntazam taş duvarlarla örülmüştür. Sarnıç, plan itibariyle değişik ölçüler ortaya koymaktadır, batı ci- heti 28 X 22 m., doğu ciheti ise 21 m. ge- nişliğindedir. İç kısımlarda bulunan ve to- nozlu tavan örtüsünü taşıya n0.40 m. ça- pındaki sütunlar da 2.50 ilâ 2.90 m. arasında değişen mesafelere sahiptir.

Daha ziyade Orta Bizans Devri husu- siyetlerine göre kapalı yunan haçında inşa edilen ve Türk devri nazarı itibare alınmaya- rak restorasyonunun büyük bir kısmı ikmal edilen Bodrum Camiinin ibadete açılması kararlaştırılmıştır. Fakat sarnıcın nasıl ve ne surette kullanılacağı bugün için meçhul bir konudur.

M A N G A N L A R M A H A L L İ N D E K İ S A R N I Ç L A R :

Topkapı Sarayı ile Marmara denizi ara- sındaki Basileus I'in (867 - 886) inşa ettir- diği Bizans sarayına izafeten, Manganlar mahalli diye anılan yerde 1921 - 1923 yıl- ları arasında kazı yapan Fransızlar dikkate şayan bazı kalıntılara rastlamışlardır (14).

Manganlar sarayının kuzeyinde, Kons- tantin IX (1042- 1054) tarafından yaptırtı- lan St. Jorj manastır kilisesinin iç kısımları kısmen sarnıç olarak kullanılmıştır. Ayrıca manastırın da bir kısmı aynı vazifeyi gör- müştür. İçerisi tamamen boş ve oldukça iyi bir durumda günümüze kadar gelen sarnıcın üst örtü sistemini kubbe ve kemerlerle tak- viye edilen iki beşik tonoz meydana getir- mektedir.

Bundan başka manastırın batısında, 22 X 11.50 m. ölçülerinde dik dörtgen planlı ikinci bir sarnıcın daha mevcut olduğu gö- rülmüştür.

Manganlar bölgesinin batı tarafında bir- kaç sarnıcın daha izine rastlanmıştır. Bu sar- nıçlardan içerisine 20 basamaklı merdiven ile girilen ve oldukça iyi muhafaza edilmiş -olan 15 X 15 m. ebadında kare bir plan şekli arz etmektedir.

Manganlar bölgesindeki sarnıçlar muh- telif yapı hususiyetlerine sahip olduğundan bunları IX ilâ X. yüzyıllar arasına tarihlen- dirmek ve o şekilde mütalâa etmek yerinde tıir hal çaresi olacaktır.

A T A K Ö Y ' D E B U L U N A N S A R N I Ç :

Ataköy 1 inci kısım blok apartmanları ile deniz arasında kalan sahada bir sarnı- cın daha mevcut olduğu dikkati çekmiştir.

Bizans kaynakları ve ilgili literatürde ismine rastlayamadığımız bu sarnıcı yapı

tarzından VIII. yüzyıla tarihlendirmek ye- rinde olacaktır.

Sarnıç halen toprak içerisine gömülmüş vaziyette olup sadece iki duvarının bakiye- leri görülmektedir. Bu bakımdan tam ma- nasıyle planı, ancak yapılması lüzumlu bir hafriyattan sonra elde edilebilecektir. Üze- rinin örtülü olup olmadığı meselesine gelin- ce, hemen yanında bulunan mermer bir sü- tun ve başlıklar, burasının kapalı sarnıçlar içerisinde mütalâa edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

B Ü Y Ü K O T L U K Ç U Y O K U Ş U S A R N I C I :

Süleymaniye civarındaki şimdi yeri bir arsa olan Şeyhülislâm Resmî Efendi Ca- mii'nin avlusu altında Bizans kaynaklarında ismin: rastlanmayan ve Büyük Otlukçu Yo- kuşu olarak adlandıracağımız bir sarnıç da- ha bulunmaktadır.

Bazı kısımları zemin seviyesinde olan sarnıcı inşaî durumuna dayanarak Comme- nuslar devrine (1057 - 1185) tarihlendirmek icap eder.

Kuzey cihetinde açılan bir menfezden içerisine girilen sarnıç 21 X 21 m. ölçüle- rinde kareye yakın bir plan şekli göstermek- tedir. Giriş'e nazaran sağ taraftaki duvarın üzerinde 2.50 m. genişlik ve 1.20 m. derin- liği olan beş ayrı niçin bulunduğu dikkati çekmektedir. Ana mekânda yer alan 24 gra- nit sütunun büyük bir kısmı birbirinin eşi olmasına rağmen aralarında istinaî bazı ör- neklerin de bulunduğu gözden kaçmamak- tadır. Keza bunlardan biri, çan şeklindeki pcstamente sahiptir. Korent tarzı başlıklar- dan bazısı daha ince ve o nisbette daha te- ferruatlı işlenmiş, bir başka örneğin ise bu- nun tam aksine oldukça kaba işçiliği var- dır. Bundan başka sütunlardan birkaç tanesi üzerinde rastlanan harflerin, burada çalış- mış işçilere ait olmaları da kuvvetle muhte- meldir.

Sarnıcın üst örtüsünü, sütunlar üzerine oturan kemerlerin taşıdığı küçük kubbeler teşkil etmektedir. İhata duvarları üzerinde-- ki sıvaların bir kısmı da bu kubbeleri kap- lamaktadır.

Büyük Otlukcu Yokuşu Sarnıcı bugün perişan bir durumdadır ve tamamen çöp yı- ğınları ile kaplıdır.

F A T İ H Ç A R Ş A M B A C A D D E S İ Ü Z E R İ N D E B U L U N A N S A R N I Ç :

Çarşamba caddesinin Haliç tarafındaki bir itfai; o kışlası ile buna bitişik bir evin altında bulunan sarnıca, kışlanın avlusundan veya evin mahzeninden girilmektedir.

Bizans kaynaklarında ismine rastlaya- madığımız sarnıcın inşaî durumu göz önüne

alınacak olursa Commenuslar devrine tarih- lendirmek icap eder.

Sarnıç, birbirine eşit olmayan ve biribi- rinden kemerler vasıtasıyle ayrılan üç nef- ten meydana gelmiştir. Ana mekân 18 X 8 m. ölçülerindedir. Burada simetrik olarak dörder sütunluk iki dizi görülmektedir. Bir kısmı mermer, bir kısmı da granit olan sü- tunların yükseklik ve gövde çapları oldukça değişiktir. Ayrıca üzerlerinde haç moııo- gramlarının da bulunduğu basit tarzdaki bu başlıkların bazıları iyonik, bazıları da im- postu andıracak tarzda yapılmışlardır.

P A N T E P O P T E S K İ L İ S E S İ (Eski İmaret Camii)

Y A N I N D A K İ S A R N I Ç : Pantepoptes'ten Hagia Theodosia (Gül Camii) (15) giden yol üzerindeki sarnıç, pe- rişan ve o nisbette harap bir durumdadır.

Sarnıç, 20 X 8 m. ölçülerinde dik dört- gen bir plana sahiptir. İçerisindeki 2.50 ilâ 3.00 m. lik fasılalarla sıralanan 14 sütunun muhtslif boy ve başlıklara sahip oluşu, bun- ların daha önceki tarihlere ait yapılardan toplanmış olduğunu ortaya koymaktadır.

Başlıkların bazısı basit impostları hatırlattığı gibi büyük bir kısmını iyon ve korent tarzı teşkil etmektedir. Ayrıca iki ayrı tarz baş- lığın üst üste bindirilmesiyle meydana ge- len örneklere de rastlamak mümkündür. İs- tisnaî örnekler arasında, akantuslu bir baş- lığın üzerine iyonik bir kemer tablası yerleş- tirilmiş, bir diğerinde ise neyi ifade ettiği anlaşılamayan Grekçe bir harfin mevcudi- yeti dikkati çekmektedir. Bunlardan başka sütun gövdelerinden bir tanesi üzerine işlenen medusa başı ise Bizans sanatı için oldukça enteresan ve gariptir.

Başlıklar üzerine oturan kemer ayakları 0.70 m. kalmlığındadır ve bunların taşıdığı küçük kubbeler de sarnıcın üst örtü siste- mini meydana getirmektedir.

Umumiyetle gayrimuntazam tarzda inşa edilen ana duvarlar üzerinde muhtelif pen- cereler sıralanmış ve kenara bir de niş yer- leştirilmiştir.

Sarnıç, istanbul'un fethinden bir müd- det sonra muhtelif tadillere maruz kalmış ve bu arada kenarına muhdes bir duvar örül- müştür.

(14) R. Demanget - E. Maumbory, Les Quartier des Mangans, Paris 1938.

(15) Son zamanlarda bu yapı için Hagia Euphemia ismi de teklif edilmiş bu- lunmaktadır.

Hakikî ismini tesbite muvaffak olama- dığımızdan inşaî tarzına dayanarak Son Bi- r.ens devrine, Palaiologcslar sülâlesinin hâ- kim olduğu zamana (1261 - 1453) tarihlen- dirmek yerinde olacaktır.

(20)

S T. P A M M A K A R İ S T O S K İ L İ S E S İ (Fethiye Camii) Y A N I N D A K İ S A R N I Ç :

Halice hâkim, yüksek bir setin üzerinde inşa edilen St. Pammakaristos kilisesi'nin (Fethiye Camii) altında, son yıllarda bir sar- nıcın daha mevcut olduğu anlaşılmıştır.

Kaba bir şekilde kilisenin naosunun çizgi- lerini takip etmekte olan bu sarnıç, naos kıs- mının tam altında bulunmaktadır. Bu sar- nıcın sütunlara dayanan tonozları ise na- os'un döşemesini taşımaktadır (16).

St. Pammakaristos 1261 yılında inşa edilmiş, ayrıca yan kenarına 1315 de bir ek şapel daha ilave edilmiştir. Bu hususun göz önüne alınması, sarnıcın inşaî hususiyeti onun Son Bizans Devrinde, Palaiologoslar zamanında (1261 -1453) inşa edildiğini or- taya koymaktadır.

Hali hazır durumda taş, toprak ve mo- loz yığınları ile kaplı bulunan sarnıcı ku- şatan duvarlar, terastan aşağıya bakan ön kısımda sütunlarla takviye edilmek suretiyle daha da sağlamlaştırılmıştır.

Ana mekânda bulunan 28 sütun, kıs- men taş, kısmen de mermer olup çapları 0.30 ilâ 0.40 m. arasında değişmektedir. Bir- birlerinden 2.50-3.00 m. aralıklarla sırala- nan bu sütunların başlıkları oldukça değişik şekiller gösterirler, bir kısmı korent, bir kıs- mı iyon ve bazıları da altı kesik kemer ayağı şeklindedir. Ayrıca iki sütun üzerinde görülen kabartma haç monogramlarının mevcudiyeti dikkati çekmektedir. Sütunların taşıdığı kemerler tamamen Son Bizans Devri cephe mimarisinin bütün hususiyetini aksettirmektedir. Üzerlerinde çeşitli n o - nogramların bulunduğu kemerler, hafif sivri veı yayvan olmak üzere Jki ayrı şekil göste- rirler. Bunların taşıdığı kubbeli üst örtü sistemi ise istiridye kabuğunu andıracak şe- kilde inşa edilmiştir.

Sarnıcın beden duvarları üzerinde hiç bir pencerenin bulunmayışı içerisini tama- men karanlık bırakmaktadır.

A E T İ U S ' U N (Karagümrük Çukurbos- tanı) Y A N I N D A K İ S A R N I Ç : Aetius'un kuzey-batısında, Kasım Ağa Camii yanında bulunan sarnıcın ismine Bi- zans kaynaklarında rastlamak mümkün ola- mamıştır.

Kesin olarak inşa tarihini tesbit edeme- diğimizden bu defa sarnıcın yapı tarzına dayanarak Son Bizans Devrinde, Palaiolo- goslar zamanına aidiyetini kabul etmek ye- rinde olacaktır.

Son yıllarda buraya yerleştirilen ahşap

bir merdiven vasıtasıyle içerisine girilen sar- nıç, zemin seviyesinin biraz üzerindedir. Ori- jinal giriş merdivenine ait bir ize rastlanıl- mamakla beraber sahanlığı andıran yarım kavisli bölümün bununla ilgili olması muh- temeldir.

Ana mekân, 29 X 17 m. ölçüsünde dik dörtgen bir plan şekli arz etmektedir. Du- varlar gayrimuntazam tarzda bir sıra taş ve bir sıra tuğladan meydana gelmiştir, ayrıca diğer sarnıçlarda olduğu gibi bunun da kö- şeleri su tazyikini önlemek amacıyla yuvar- latılmıştır. Harice açılan pencereleri bulun- madığından karanlık bir durumdaki iç me- kânda birbirlerinden 3.50 m. lik fasılalarla sıralanmış 7 sütunluk 4 dizi bulunmaktadır.

Sütunlar yapılış ve şekil bakımından birbir- lerine nazaran oldukça değişik tarzdadırlar.

M-eselâ, girişe nazaran ilk sırayı teşkil eden 4 sütun granittir ve bunlardan ikisinin baş- lığı yerinde doğrudan doğruya kemer ayak- ları mevcuttur. Diğer ikisinde ise biri iyon.

diğeri dantela şeklinde işlenmiş Bizans baş- lıkları görülmektedir. Sütunlar umumiyetle kısmen granit, kısmen mermerden olup yük- seklik bakımından da birbirlerine nazaran değişik ölçüler ortaya koyarlar. Ayrıca aynı ölçüde olmyaan bu sütunları bir seviyeye ge- tirmek maksadıyle üzerlerine birtakım ilave- ler yapılmıştır. Keza bunlardan biri yığma temel üzerine oturmuş, bir diğeri baş aşağı bir başlığın üzerine yerleştirilmiştir.

Şimdiki halde zemini tamamen çamurla kaplı bulunan sarnıcı bir ara iplik bükücüler de işgal ederek kullanmışlardır.

S O N Y I L L A R D A M E Y D A N A Ç I K A R I L A N B İ Z A N S

S A R N I Ç L A R I :

Dizdariye yokuşunda bulunan sarnıç:

Sultanahmet'de Çemberlitaş kız talebe yurdunun temel hafriyatı sırasında şimdiye kadar kaynaklarda ismine rastlanılmayan bir Bizans sarnıcı daha meydana çıkarılmış, fakat yıkılma mecburiyeti hasıl olduğundan ortadan kaldırılmıştır.

Binanın tarihlendirilmesinde, yapı tek- niği ile sütun başlıkları kısmen yardımcı ol- maktadır. Zira kare şeklindeki basık başlık- lar Erken Bizans Devrinde görülmekte ve bu durum Theodosius I zamanından baş- layarak İustinianus'a kadar devam etmek- tedir.

Septimius Severus (193 - 211) surları içe- risinde olan bu küçük sarnıç 6 X 8 m. ölçü- lerinde dik dörtgen bir plan arz etmektedir.

Binadaki tuğla, sıva, harçlar ve ölçüler üze- rinde yapılan tetkikler, bu sarnıcın Erken Bizans Devrinin sonlarına doğru inşa edil- miş olmasını muhtemel kılmaktadır (17).

Üst örtücünü ikisi kaideli diğer ikisi de kaidesiz mertner başlıklı graniî: ve trahitteıı dört sütun taşımaktadır. Sarnıcın büyük bir kısmı tuğladan inşa edilmiş, horasan harç ve mahdut miktarda ilave edilen taş ile de yapı daha sağlamlaştırılmıştır. Bundan ayrı olarak iç kısımda 2 m. yüksekliğinde ve 0.40 m. kalınlığında bir takviye duvarı daha bulunmaktadır.

Beyazıt Meydanındaki Bizans sarnıçları:

Beyazıt Meydam'nın 1961 yılı sonla- rında başlayan tanzimi, bazı Bizans sarnıç- larını daha meydana çıkarmıştır. Bunlardan bir tanesi meydanın kuzev-doğusunda, Be- yazıt Camii külliyesinden medrese ile Fuat Paşa konağı arasında yer almaktadır. Tam manasıyle hafredilemeyen sarnıcın, dik dört- gen bir planı olduğu anlaşılmakta ve hali hazırda meydana çıkarılan dört sütun da burasını iki kısma ayırmaktadır. Alt kısım- larında volütleri andıran kıvrımlara sahip, dik dörtgen şekildeki sütun başlıklarının taşı- dığı sarnıcın üst örtü sistemini çapraz tonoz- lar teşkil etmektedir.

Beyazıt meydanındaki bu sarnıcı, Erken Bizans Devrinin son yıllarına tarihlendirmek yerinde olacaktır.

Bundan başka meydanın tanzimi sırasın- da Vezneciler caddesi üzerinde, elektrik santralının bulunduğu adada bir Bizans sar- nıcı daha meydana çıkarılmıştır. Açılan cad- de seviyesinin indirilmesinden dolayı bir kıs- mı yıkılan bu sarnıcın iki sütunu ile duvar- larına ait bazı bakiyeler elan görülmektedir.

Bu iki sarnıç arasında yer alan dik dört- gen planlı bir başka örnek ise Bizans'ın daha gec devirlerine ait bulunmaktadır.

Unkapanında yine 1961 yılı sonlarına doğru ikinci kısım manifaturacılar çarşısı inşaatı bir sarnıcın daha mevcudiyetini gös- termiştir. Nisbeten kareye yakın bir plana sahip olan bu sarnıç, 8.05 X 8.55 m. ölçüle- rinde olup üzeri beşik tonozla örtülüdür.

İçerisinde üç sütun dizisi ile neflere ayrıl- mış dokuz sütun bulunmaktadır. Burada cep- helere ilave edilen yarım ayaklar ise suyun tazyikini kısmen azaltmaktadır (18).

Ümraniye Hekimbaşı Çiftliğinde bulu- nan sarnıç :

(Devamı 674. sayfada)

(16) Semavi Eyice, Son Devir Bizans Mimarisi, istanbul 1963, s. 18.

(17) Ergon Ataçeri, istanbul'da Bilin- meyen Bir Bizans Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1962, S. 4, s. 2 9 - 3 1 .

(18) Ergon Ataçeri, istanbul'da Yeni Bulunan Birkaç Bizans Su Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1965, S. 6, s. 67-70.

(21)

Turizm ve M i m a r î

II

Ercan EVREN Mimar İ.T.Ü.

Antalya, 28 Nisan 1967

Adı sık. sık geçen, büyük afişlerle rek- lâmı yapılan, Türkiye Rivyerası, Antalya (Pamphylia) sahillerinde üç, dört senedir ne- ler yapılıyor, onu anlatmak istiyorum bu ya- zımda. Tarihî eserlerle bezenmiş, tabiatın şahane güzellikler bahşettiği bu sahillerimiz gerçekten işlenmeğe, emek verilmeğe değer nitelikte. Bu çalışmaların planlı, rasyonel ve çabuk olması memleket ekonomisinde de rol oynayacaktır.

Dört sene gibi kısa bir zamanda Antalya ve civarı turizm alanında büyük hamleler yapmıştır. Eğer başlangıçta yapılan hatalar tekrarlanmazsa ilerisi daha da fazla ümit vericidir. Turistik tesisleri kuruluş itibariyle üçe ayıracağım.

1 — Özel sektör tarafından yapılanlar, 2 — Kamu sektörü tarafından yapılan- lar,

3 — İller Bankasının köylere yaptığı yardımlarla meydana getirilenler.

Misaller göstermiştir ki turizm ancak özel sektör tarafından yapıldığı zaman fay- dalı (rantabl) olmaktadır. Bilhassa bilgisiz idareciler elinde paralar ziyan olmuş, zaman boşuna harcanmıştır. Gömbe, Belek, Kaş, Hama tesisleri bunlardan birkaçıdır. Bele- diyeler veya köyler İller Bankasından kredi -alarak. Bayındırlık Müdürlüklerinin kontrolü ile bu yapıları inşa etmişlerdir. 1 5 0 - 2 0 0 bin liraya mal olan bu ufak beş - altı odalı te- sis'er. birer çirkinlik niimunesi olup hâlâ

işletici bulamamış, harap olmaya terk edil- mişlerdir. İsparta'daki İşçi Sigortalarının Oteli de bilgisizce israfın güzel bir örneğidir.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün malı olan büyük (Teras Otel), Belediye malı olan Konyaaltı tesisleri, Alanya'da yine belediye malı olan iki motel, Sorgun'daki Turizm Ba- kanlığının tatil evleri, kamu sektörünün faa- liyetleri olarak sayılabilir. Bu tesisler belli bir süre için, ihale yolu ile, kiralanmaktadır.

Bu binalar da gerek mimarî gerek inşaat bakımından tatminkâr olmaktan çok uzaktır.

İşleticiler ekseriyetle yüksek olan kira be- dellerini ödeyebilmek için kaliteyi düşürmek- te, yahut fiyatları artırmaktadırlar. Kira sü- resinin, 3 - 4 sene olması, bu kimseleri te- sislere bağlamamaktadır.

Emekli Sandığı'nın Karpuzkaldıran'da inşa etmek istediği 50 milyonluk tesisler as- kerlerin buraya yerleşmesiyle suya düşmüşe benziyor. Antalya'nın en güzel plajının bu şekilde harcanması, gerçekten, memleket he- sabına büyük bir kayıptır. Kamu sektörüne ait. sosyal turizm tesisleri için, ikinci dere- cede yerlerin seçilmesi icap ederdi. Vakıflar Bankası Konyaaltında büyük bir otel yap- mak arzusunda. İşletme konusunda kâr ede- meyen bu müesseselerin, ne derece başarılı olacağı şüphelidir. Sorgun tatil köyünü işle- tecek olan Turizm Bankası için de aynı ka- nıdayım. Alanya'daki Belediye motelleri de

inşaat bakımından çok kötü, şimdiden eski- miş vaziyette. Bu tesisler verimli olmaktan da çok uzak. Diğer taraftan özel sektör ça- lışmaları övülmeğe değer. Bilhassa Alanya üç sene içerisinde büyük ilerlemeler kaydet- miş. Alantur mimarisi bakımından tatminkâr olmamakla beraber iyi bir tesis, ihtiyacı kar- şılıyor. Selâm ve Merhaba motelleri normal inşaatlar, mimarî bakımından bazı çabalar gözüküyor. Alanya'da pek çok da yeni inşaat var. Bunların eskilerden daha güzel ve iyi olacağına inanıyorum.

Side; kumu, sempatik havası ve tarihî harabekriyle en çok ilgi çeken yer. Geçen sene işletmeye acılan köy moteli, zevksiz ve seğuk bir yapı. Her şeyiyle idarecilerin eseri olduğu belli... Bu güzelim kumsala acıyor insan. Bu motelin hemen yanında, birkaç ay evvel Turtel adlı bir tesis daha hizmete girdi. Abdi İpekçinin de bir yazı- sında bahsettiği gibi, Avrupa'da bile eşine ender rastlanacak bir tesis. Şimdiye kadar yapılanlardan çok ayrı, mimarîsi, şahsiyeti olan bir yapı. Her noktası düşünülmüş. Usta bir elden çıktığı belli. Malzeme, işçilik ve tatbikat bakımından hayret edilecek kadar mükemmel. Değil Side'de Antalya'da dahi bu kaliteyi bulmak çok zor. Sevinilecek başka bir nokta da, müteşebbislerin iyi bir eser görerek, mimariyi istemeleri, mimariyi aramaları ümidi. Temennimiz, işletmede de tesisin aynı seviyeye ulaşması.

Merhaba Motel — ALANYA Selâm Motel — ALANYA

Referanslar

Benzer Belgeler

Büyük harpten sonra san'atın her şubesinde yeni bir çalışma devri başladı; Avrupanın belli başlı büyük şehirlerinde her gün sergiler açılıyor ve san'atta hiç bir

O günden bugüne, çok açık bir şekilde, ABD tarafın- dan Esad’ın Suriye’nin gelece- ğinde yer almaması gerektiği yönünde açıklamalar yapılı- yor olsa da fiili

Bu çalışmada, ülkemiz hakkındaki verilere katkıda bulunmak amacıyla, 2000-2004 yılları arasında Diyarbakır’da meydana gelmiş doğal nedenlere bağlı

26 Mart tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin üye olduğu (Macaristan ise gözlemci üye statüsüne

maktadırlar. Hareket noktası yine insanın dışında tesbit edilmektedir. Bunun aksi olarak, insanın iç dünyasının gereklerinden hareket etmek, daha iyi neticeler

[r]

ş Seramik Sergisine katılmak: Mil- i Eğitim ve Dışişleri Bakanlığı işbirliğiy- organize edilen, sanatçılarımızın 4 altın iadalya ve 6 gümüş madalya ile 7.

30 Gelenbevî, age, vr.. fesadı anlamına gelen &#34;güneşin batıdan doğması&#34; hâdisesinden sonra edilen imanın kesinlikle makbul olmayacağını; Deccâl ve