• Sonuç bulunamadı

Bu yaz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu yaz"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bu yazıda "toplum kültürü" deyimini kentlerde yaşayan insanların ürettikleri kültürel içeriği, "kent mekânı" deyimini ise düşünce yapısındaki kent imgesi bağlamında, yapılarıyla, yollarıyla, meydanlarıyla, ulaşım araçlarıyla günlük yaşamın fiziksel çevresini oluşturan strüktürler anlamında kullanıyoruz.

Yönetimlerin azman Türk kentlerine diktikleri elbiseler, vücutlara uymuyor adeta. Oysa Türkiye'nin mimari birikimi şüphesiz ki, çok daha akıllı, daha estetik ve ekonomik uygulamaları gerçekleştirmek olanağını verecek potansiyele sahiptir.

Toplum kenti nasıl yaratıyorsa, kent de kentliyi yaratır. Bu ikisinin birlikte oluştuğunu söylemek belki de, kentin gelişmesini ve doğasını açıklamak açısından en gerçekçi tutumdur. Bugün hâlâ bir meydan ya da bir sokak boyunca bir düzenli yapı dizisi bulmakta çektiğimiz zorluk, kentlileşmemiş kültürün bir göstergesidir.

Kentlileşememekten söz ederken, ya da kırsal kültürle kentlileşme arasındaki ilişkileri vurgularken, kentin fiziksel yapısının ve kente özgü kültürel davranışların yaşam pratiği ile geliştiğini kabul etmek gerekir. Toplum kültürü çağı yakalayıp özümseyerek, onu kendi senteziyle yeniden üretebilirse, gelişmesini sürdürebilecektir.

Türk toplumunun, çağdaş dünyanın kölesi olmadan yaşayabilmesinin ölçütü, kent bütününün mekânsal kalitesidir. Bu kalitenin, kentin içerisine serpiştirilmiş birkaç yapı ile gerçekleştiğini düşünmek kendini aldatmaktır.

Bugün kalkınma açısından en geri kalmış dünya ülkelerinde de çok yıldızlı, dünya çapında oteller var. Uçak,

otomobil, silah nasıl ithal ediliyorsa, gökdelenler, büyük iş ve alış-veriş merkezleri, havaalanları gibi yapılar da ithal ediliyor. Bunlar gelişmenin işaretleri oldukları kadar, küresel sömürünün işaretleri de olabilmektedirler.

Günümüzde mimari, dünyanın hiçbir köşesinde "küresel" olandan soyutlanamıyor. Bu nedenle mimarlık ve kente ilişkin uluslararası iletişimin Türkiye'de mimarlık üretimi ve kentsel yapılaşmayı olumlu ya da olumsuz etkileyip etkilemediğini sorgulamak gerekir.

Bazı temel eksiklikleri kolaylıkla saptıyoruz. Bunlar İstanbul'un imarı denebilecek genel yapılaşma etkinliğinin estetik kalitesi ve yönetimlerle mimarlık kamuoyu arasındaki ilişkiler bağlamında düşünüldüğünde olumlu değildir.

Uygulamalarda yeterli plan sorunu, ihale sisteminin irrasyonelliği ve finansal anomaliler, toplum katılımının yokluğu, kentin gelişmesi doğrultusunda önceliklerin saptanmasındaki program sorunları, kentin büyümesine, yapılaşmasına ilişkin sayısal bilgilerin bilinmezliği ve erişilmezliği, eleştiri yokluğu, politik söyleme ve motiflere kurban edilmiş bir kent, tarihi konut dokusunun pratik olarak ortadan kalkmış olması gibi ölçütler bağlamında ele alındığında, İstanbul'da imar etkinliklerinin sonucundan umutlu olmak gibi bir lüksümüz olduğunu söyleyemeyiz.

UYGARLIK VE ENVANTER

Bütün bu yöntemsel isteklerin gerçekleşmesi için kente ilişkin envanterlerin varlığı gerekir. Dünyanın en ünlü tarihi kentlerinden birisi olan İstanbul'da tarihi yapıların ve fragmanların bir envanteri yoktur. İstanbul'un yöneticileri kentin tarihi envanterini, resimli masa kitapları olarak algılayabilmekte ve sunabilmektedirler.

İstanbul'un en büyük endemik hastalığı, müzmin bir sıtma gibi kenti kavuran kaçak yapılaşmadır. Genel yapılaşmanın yüzde 60'ına vardığı söylenen bu kaçak yapılara ait bir envanter var mıdır? Bunun olması, kuşkusuz kaçak yapıların ortadan kaldırılmaları anlamına gelmez. Bu neredeyse olanaksızdır artık.

Fakat böyle bir gözlemle, İstanbul'da hiçbir iyileştirme yapılamayacağı gibi bir sonuca da varılmamalı. İstanbul'da hangi alanda olursa olsun, yapılacak her iyi niyetli, doğru hesaplanmış teşebbüs yüzde 60 kaçak yapı ile onun yarattığı toplum psikolojisinin çok yönlü sorunlar yumağıyla karşılaşmak durumundadır.

KENTİN EĞİTİCİ ORTAMI

(2)

de, tarih bilinci işlevini yerine getirememesidir. Oysa Türkiye'nin bugünkü eğitim ve kentleşme sürecinde

kentlileşmeyi teşvik eden en önemli süreç, büyük kentin eğitici ortamı olmalıdır. Bu sıradan bir okullaşma sorunu değildir.

İstanbul, fethinden bu yana kentlisini, bir Avrupa kenti düzeyinde olmasa da eğitmiştir. Fakat kentte yaşayanlar, kentli gibi yaşayan ve kent kültürünü üreten insanlardı. Kendine özgü bir kültürün merkezi olan İstanbul'un, 21. yüzyılda örgüt, teknoloji, yapı ve kent vizyonu olarak Batılı olması gerektiğini vurguladığımıza göre, bunun modeli geçmişten gelmeyecektir. İstanbul bir yandan kendisini geliştirecek, öte yandan da kentlisine eğitim olanağı verecektir.

Yönetimlerle düşünceleri paylaşmanın kolay olmadığını bildiğimiz bu kentte, hangi konsensüs temelinde bir ortak akıl kente doğru yolu gösterecektir?

Akademik platformda formüle edilecek bütün istekler idareciler için anlaşılması ya da kabul edilmesi zor, soyut önerilerdir.

AKADEMİSYENLER VE YÖNETİCİLER

Akademisyenler kendi aralarında konuştukları zaman kenti geliştirdikleri söylenen sorumluların duymak bile

istemedikleri, belki de duyunca içeriğini kavramakta zorlandıkları bir iletişim örgütlenmesinden söz ediyorlar. Kentsel mekânların projelendirilmesi sürecinde şeffaflık ve karar aşamasında katılım; araştırma yöntemlerinin, proje hazırlık süreçlerinin, proje uygulama zamanlarının, politik önceliklerle acele edilip, yanlış saptanmaması, projelerin kültürel mesajlarının doğru tanımı, uluslararası iletişimin sağladığı bilginin değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Ne var ki bu davranışlar yöneticilerden, bir ütopya bile olamayacak kadar uzak gözükmekteler.

İletişim ve bilgilenme kanalları açık olmadığı için Galata limanı, Haydarpaşa, Dubai Kuleleri, uluslararası yarışmalar, Türkiye'deki uzman kamuoyunu, başka bir deyişle ortak aklı tatmin etmeden sürüp gidiyor. Ramazan nedeniyle Sultanahmet Meydanı'na yerleştirilen cüce ev maketleri, ya da tüm İstiklal Caddesi'ni, hiçbir tasarım endişesi olmadan, ucuz bir servis mekânıymış gibi karolarla döşeme uygulamaları, İstanbul planlamasında kültürel ve estetik içeriğin henüz hangi boyutta ve kalitede olduğunu sergilemektedir.

Doğan KUBAN- Deniz İNCEDAYI

Referanslar

Benzer Belgeler

• Özel eğitim hizmetlerine ve özel eğitim sürecinin her boyutuna ailelerin aktif katılımı ve katkısını sağlayacak önlemler alınır.. Aile eğitimi programları

Aile eğitimi programları hedef kitlenin özelliğine göre özel eğitim okulları, kaynaştırma uygulamaları yapılan okullar ve özel eğitime destek veren kurumlarca yapılır

İstanbul V Numaralı ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun bölgenin niteliğini de ğiştiren kararların yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemi ile

Girişimci ön araştırma ile iş fikrini ekonomik, teknik, finansal ve yasal olarak değerlendirir. • Ekonomik araştırmalar: Kurulacak işletmenin ekonomik açıdan verimli

sermaye sisteminin tescil ve ilan işleminden sonra, çıkarılmış ser- maye ile kayıtlı sermaye tavanı arasındaki sınırlar içinde sermaye..

Akşam olup gök akşamlar bolganda Gök böriler uluy gelir yanıma Sıvışkanlar konar suyeime salıma Hey ulanlar şebir gubur etmeiz Gavur elde beni goya getmeiz DEME. Hey

betonarme, ahşap, yığma veya çelik yapım sistemleri ile inşa edilebilir. Özelliği olan binalarda ve estetik amacıyla farklı çatı sistemi uygulanmak istenilmesi

Araştırma bulgularına göre BİST imalat sektöründe yer alan ve 2012 yılından sonra iç kontrol sistemini oluşturan işletmelerin aktif karlılığı,