• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 BÖLÜM 3 Psikolojik Psikolojik Gelişim Gelişim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BÖLÜM 3 BÖLÜM 3 Psikolojik Psikolojik Gelişim Gelişim"

Copied!
65
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÖLÜM 3 BÖLÜM 3 Psikolojik Psikolojik

Gelişim

Gelişim

(2)

Gelişim Psikolojisi Gelişim Psikolojisi

İnsanın doğumdan yaşlılığına kadar nasıl

değiştiğini inceler. Yaşam boyunca bir insan tüm yönleriyle değiştiği için gelişim

psikolojisi biliş, dil, sosyal, vb. davranışların

yaşam boyu değişimini ele alır.

(3)

İnsan gelişiminin izlediği seyrin

belirlenmesinde kalıtımın mı (doğa), çevrenin mi (yetiştirme) daha önemli olduğu sorusu

yüzyıllardır tartışılmıştır.

Bugün birçok psikolog hem doğa hem de

çevrenin önemli roller oynadığını kabul etmekle

kalmazlar, aynı zamanda onların sürekli olarak

birbirlerini etkilediklerini de kabul ederler.

(4)

Yaşam Boyu Gelişimi Etkileyen Faktörler

Biyolojik Psikolojik Çevresel

Genetik Bilgi İşleme ve Entelektüel Kapasitedeki Değişimler

Doğum Öncesi Etkenler

Beyin Gelişimi Aileyle ve Akranlarla

Güvenli / Güvensiz Bağlanma

Ebeveynlik Stilleri ve Çocuklukta

Sosyalleşme

Erken veya Geç

Cinsel Gelişim Cinsiyet Kimliğinin Oluşumu ve

Cinsiyet Temelli Sterotipler

Temel Yaşam

Olayları (Evlilik, Kariyer, vb.)

Biyolojik Temelli Fiziksel ve Bilişsel Değişimler

Kişilik Oluşumu Hayat Tarzı

(5)

Araştırma Yöntemi Araştırma Yöntemi

İnsanın gelişimini inceleyen araştırmacılar psikolojinin diğer alanlarının kullandığı

araştırma yöntemlerini kullanırlar. Bunlar; doğal doğal gözlem

gözlem, korelatif yöntem korelatif yöntem ve deneysel yöntemdir. deneysel yöntemdir Ancak gelişim psikologları zaman içindeki

değişimleri inceledikleri için bu araştırma yöntemlerini üç farklı şekilde oluştururlar.

Bunlar gelişim psikolojisinin temel araştırma yöntemleridir:

Enlemesine kesitsel Enlemesine kesitsel

Boylamsal Boylamsal

Biyografik Biyografik

(6)

Enlemesine kesitsel yöntem Enlemesine kesitsel yöntem

Farklı yaş gruplarındaki insanlarda belli bir özellik veya değişkenin nasıl olduğunu inceler ve birbiriyle karşılaştırır. Böylelikle o özelliğin, farklı yaş

gruplarında nasıl değişiklikler sergilediğini gösterir.

Örneğin; kısa süreli bellek performansının

yaşlandıkça nasıl değiştiğini araştırmak isteyen bir araştırmacı araştırmaya 10, 20, 30, 40, 50 ve 60

yaşında olan insanları çağırır ve onlara kısa süreli bellek testi uygular. Daha sonra bellek testinin

puanlarını karşılaştırarak, KSB’in yaşa bağlı olarak

nasıl değiştiğini görebilir.

(7)

Boylamsal yöntem Boylamsal yöntem

Belli bir özellik yada değişken, aynı insandan, farklı yaşlarda ölçümler alınarak incelenir.

Örneğin; KSB performansının yaşa bağlı olarak nasıl değiştini boylamsal yöntemle incelemek

isteyen bir araştırmacı bir grup 10 yaşında çocuk alır ve bunlara KSB testi uygular. Daha sonra bu çocuklar 20 yaşına geldiklerinde onları tekrar

bulur ve yine KSB testi uygular. Bu gruba 30, 40,

50 ve 60 yaşlarına geldiklerinde yine aynı testi

uygular. Sonuçta o insanların yaşlandıkça KSB

performanslarının nasıl değiştiğini görebilir.

(8)

Biyografik yöntem Biyografik yöntem

Belli bir yaşın üstündeki insanlara, belli bir özelliklerinin yaşa bağlı olarak nasıl değiştiği sorularak bilgi toplanır.

Örneğin; evliliğe dair tutumları inceleyen bir araştırmacı 50 yaşındaki bireyleri

araştırmasına çağırır. Bu bireylere evliliğe dair tutumlarının evliliklerinin 1. Senesinde, 3.

Senesinde, 6. Senesinde, 10 senesinde, 15

senesinde ve 20 senesinde nasıl olduğu sorulur.

Böylelikle evliliğe dair tutumların yaşa bağlı

olarak nasıl değiştiği öğrenilebilir.

(9)

Yöntemlerin karşılaştırılması Yöntemlerin karşılaştırılması

YÖNTEM ÜSTÜNLÜK EKSİKLİK

Enlemesine

kesitsel  Daha ekonomik

 Daha kısa süreli

 Denek kaybı çok az

 Farklı yaş grupları birbirine benzer değildir

 Kuşak farklılıkları sonuçlara karışır Boylamsal  Ayrıntılı bilgi

alınır  Pahalıdır

 Çok zaman alır

 Denek kaybı fazladır Biyografik  Bir bireyin

hakkında zengin bilgi alınır

 Bireyin hatırladıkları güvenilir değildir

 Sorulan bazı bilgileri

hatırlamayabilir

(10)

Doğumöncesi Gelişim Doğumöncesi Gelişim

Döllenmeden doğuma kadar olan sürede döllenmiş yumurta tek hücreli bir

organizmadan insan gibi karmaşık bir yapıya

dönüşür.

(11)

Embriyo (0 - 3 ay) Embriyo (0 - 3 ay)

Döllenmeden sonraki günlerde yumurta

hücresi bölünmeye ve çoğalmaya başlar. İki hafta sonra 3 temel hücre grubu oluşur. Bu hücre gruplarının biri bebeğin içorganlarını, biri kemik ve kasları, diğer bir kısmı da sinir sistemini ve deriyi oluşturacak şekilde

farklılaşmaya başlarlar. Bu hücre kütlesine embriyo

embriyo denir.

(12)

Fetüs (3 ay - doğum) Fetüs (3 ay - doğum)

2,5 cm uzunluğundadır. Kabaca gelişen

kolları ve ayakları, kocaman başı ve atmaya başlayan kalbiyle bir insana benzer.

Bedeninin çeşitli kısımlarını hareket

ettirebilir. Ancak anne bu hareketleri bir

sonraki ayda hissetmeye başlayacaktır.

(13)

Yenidoğan bebek Yenidoğan bebek

Doğumdan ilk bir ayın sonuna kadar ki döneme yenidoğan dönemi denir.

Günün 16 - 20 saatini uyuyarak geçirirler.

Yeme, uyuma ve ağlama dışında, pek çok

refleksle hareket eder.

(14)

Yenidoğan döneminde Yenidoğan döneminde

refleksler refleksler

Arama refleksi

Emme refleksi

Yutma refleksi

Yakalama refleksi

Adım atma refleksi

(Amaçları çok belli

değildir. 2 - 3 ay içinde kaybolurlar. Yaklaşık 5.

ayda istemli yakalama

hareketi, 1. yılın sonunda da gerçek yürüme

hareketi ortaya çıkar.) (Beslenmeyi sağlarlar.

Zamanla bebek

bunlarda ustalaşır.

Varkalıma yönelik ve

işlevseldir.)

(15)

YENİDOĞANIN YENİDOĞANIN

KAPASİTELERİ KAPASİTELERİ

Yenidoğanlar bütün duyu sistemleri işler halde ve yeni çevreyi öğrenmeye hazır olarak dünyaya gelirler.

Görme:

Net görme ve odak noktasını değiştirme yetenekleri sınırlıdır.

İleri derecede miyopturlar.

7-8 aylıkken bebeklerin görsel keskinlikleri yetişkininkine yakındır.

3 aylıkken annelerinin fotoğraflarını tanıyabilirler ve bu fotoğrafları yabancınınkine tercih ederler.

5 aylık olduklarında yabancıların yüzlerini hatırlayabilirler.

(16)

İşitme:

26-28 haftalık fetüsler bile keskin bir sese tepki olarak hareket ederler.

Yenidoğanlar bir ses kaynağına doğru başlarını çevirirler.

Oldukça benzer sesler arasındaki farkı anlayabilirler.

İnsan sesini diğer seslerden ayırt edebilirler.

(17)

Tat Alma ve Koklama:

Bebekler doğduktan kısa bir süre sonra tat ayrımı yaparlar.

Tatlı sıvıları, tuzlu, acı, ekşi veya tatsız şeylere tercih ederler.

Kokular arasındaki ufak farkları bile ayırt

edebilirler.

(18)

KİŞİLİK VE SOSYAL KİŞİLİK VE SOSYAL

GELİŞİM GELİŞİM

Bebekler yaşamlarının ilk haftalarında bile aktivite düzeyi,

çevrelerindeki değişikliklere gösterdikleri tepkiler ve hırçınlık bakımından bireysel farklılıklar sergilerler.

Bebeklerde mizaç

Yenidoğanlarda üç temel mizaç grubunun olduğu görülmüştür:

Kolay bebekler (%40-iyi huylu, yeni durumlara kolaylıkla uyum sağlayabilen, oyunu seven, uyku ve yemek düzeni düzgün, )

Zor bebekler (%10- olumsuz, tepkisel, huysuz ve gergin)

Yavaş alışan bebekler (%15-yavaş, yumuşak, ılımlı, hafif)

Utangaç bebekler (utangaç, kolay korkan, ürkek, ketlenmiş)

Bu bebek tiplerinin yüzeysel özellikleri kültürlere göre değişebilmekle birlikte temel özellikleri evrenseldir.

(19)

ERKEN DÖNEM SOSYAL ERKEN DÖNEM SOSYAL

DAVRANIŞLAR DAVRANIŞLAR

0-3 aylık dönemde bebekte görülen kişisel, sosyal ve duygusal gelişim özellikleri aşağıdaki gibidir:

- İnsan yüzüne dikkatle bakar.

- Yabancılara ve kendini besleyen herkese gülümser.

- Yüksek sesle güler.

- Annesinin sesini ayırt eder.

- Uyuma, ağlama ve yeme günlük faaliyetlerini oluşturur.

- Heyecanlanır, el ve kollarını hareket ettirir.

- Ses çıkarır.

- Hareket eden kişileri takip eder.

- Eğer kendisiyle ilgilenilirse daha uzun süre uyanık kalır.

- Annesini tanır.

(20)

- Sinirlendiğinde haykırır, acıktığında inler gibi ses çıkarır, dudaklarını şapırdatır, sevindiğinde kıkırdar.

- Değişik insanlara farklı tepkiler gösterir.

- Kendisiyle konuşulduğunda karşılık verici ses çıkarır.

- Annesinin dikkatini çekmeye çalışır. Onun sesine ya da varlığına yönelme, seslenme ve gülümseme tepkileri gösterir.

- Başını kendisine yaklaşan kişinin sesine döndürür.

Kucakta otururken başını çevirerek etrafa bakar.

- Kucağa alındığında sakinleşir, susar.

(21)

- Konuşma seslerine ve diğer seslere çeşitli tepkiler gösterir. Örneğin, göz kırpma, kaş çatma

hareketlerinde artma ya da azalma vb.

- Yetişkinlerin çocuğa doğru çeşitli amaçlarla yaklaştığı durumlarda (giyindirme, besleme,

kaldırma vb.) solunum hızlanması, ses çıkarma, yüz ifadesinde belirginleşme, hareketliliğin artması vb.

heyecan belirtileri gösterir.

- Korku ve kaygı belirtisi olarak, çevredeki ani veya beklenmedik herhangi bir değişikliğe veya yüksek sese irkilerek tepki verir.

- Dinleme becerisi görülür. Örneğin, biraz emer, biraz dinler, tekrar emer.

(22)

BAĞLANMA

Ana baba ve bebeklerin fiziksel yakınlığı nasıl sürdürdüklerini (Bowlby, 1958) betimlemek

için kullanılır.

(23)

İnsanların fiziksel ve duygusal olarak birbirlerine bağlı oldukları kavramı, eski bir kavramdır. Ancak, bağlanma araştırmaları olarak adlandırılabilecek çalışmalar, II.

Dünya Savaşı'ndan sonra, İngiliz psikiyatrist John

Bowlby'den yetim kalmış ya da başka türlü ailelerinden ve ana babalarından ayrılmış çocuklar üzerinde

çalışmasının istenmesiyle başlamıştır. Bowlby uzun dönemler boyunca çocukları gözlemiş ve genel bir bağlanma kuramı geliştirmiştir (Bowlby,

1969,1973,1980). Bowlby bebeklerin birincil bakıcılarına bir bağlanma geliştirdiklerini; bu bağlanmadan da

ilişkilerin gelecekte nasıl gelişeceğine ilişkin içsel olarak işleyen modeller ya da bilişsel ve duygusal şemalar

geliştirdiklerini ileri sürmüştür. Bowlby'nin bu görüşünü bu kadar önemli yapan şey, erken gelişen ilişkisel

bağların daha sonraki duygusal bağların gelişimini güçlü bir biçimde etkilediğini savunmasıdır.

(24)

Bovvlby'nin çalışmalarını, yabancı ortam olarak adlandırılan deneysel

yaklaşımı geliştiren Ainsworth'unkiler

izlemiştir.

(25)

Bağlanmanın ölçülmesi  Bağlanmanın ölçülmesi 

Mary Ainsworth adlı gelişim psikologu, bir çocuk ile temel bakıcısı arasındaki bağlanma ilişkisini gözlemlemek üzere Yabancı Durum Testi denilen gözlem prosedürünü geliştirmiştir. Bu prosedüre göre 11-17 aylık bir çocuk, yirmi dakika boyunca bir oyun odasında gözlemlenir. Bu arada çocuğun bakıcısı (genelde annesi) ile bir yabancı

(araştırmacının bir yardımcısı) belirli aralıklarla odaya girip çıkarlar. Odada yaşanan durumlara (yabancının varlığı, annenin yokluğu..vb.)

çocuğun verdiği tepkiler videoya kaydedilir. Oyun odasında çocuğa yaşatılan deneyim şu şekilde

gelişir:

(26)

Anne ve çocuk gözlem odasına alınır.

Anne ve çocuk odada yalnız bırakılır. Çocuk odayı keşfederken anne ona katılmaz.

Yabancı girer, anneyle selamlaşır, çocuğa yaklaşır.

İlk ayrılık: Anne sessizce odadan çıkar, çocuk ve yabancı odada kalır.

İlk birleşme: Anne gelip çocuğu rahatlatır, sonra yine çıkar.

İkinci ayrılık: Çocuk odada tekbaşınadır.

İkinci ayrılığın devamı: Yabancı içeri girer, anne ise halen yoktur.

İkinci birleşme: Anne girer, çocukla ilgilenir, yabancı sessizce çıkar

(27)

Bu olaylar sırasında çocuğun iki davranışı gözlenir:

a. Çocuğun keşif davranışı (yeni oyuncaklarla oynaması..vb.)

b. Çocuğun, annesinin gidiş ve dönüşlerine

verdiği tepki.

(28)

Yabancı Durum Testleri’ndeki davranışlarına göre çocuklar üç sınıfa ayrılırlar. Çocuğun yabancıya tepkileri, anneye bağlanma düzeyine göre değişir.

Anneye güvenli bağlanan 1 yaşındaki çocuklar, etrafta bağımsızca dolaşır, ara sıra annelerinin

yanına dönerler. Anne odadan ayrılınca üzülürler, geri gelince sevinirler. Kararsız/kaygılı bağlanan 1

yaşındaki çocuklar anne içerdeyken bile

huzursuzdurlar. Anne gidince ağlarlar, gelince anneni yanına koşarlar fakat anneye vurma ve tekmeleme

gibi davranışlar gösterirler. Kaçıngan bağlanan 1 yaşındaki çocuklar anne yokken ağlamaz, anne gelince kaçınır ve anneye öfkeli görünürler.

(29)

Fiziksel gelişim Fiziksel gelişim

Yenidoğan bir bebeğin vücut ağırlığı ortalama 3200 gramdır.

Zamanında doğan bebekler beş aylık

olduğunda doğum ağırlığının iki katına, bir yaşında doğum ağırlığının üç katına, iki

yaşında ise doğum ağırlığının dört katına

ulaşırlar.

(30)

Yenidoğan bir bebeğin boyu ortalama 50 cm'dir.

Boy ilk yıl ortalama 25- 26 cm artar

(31)

Motor gelişim Motor gelişim

İlk motor gelişim refleksler ile istemli

hareketlerin yer değiştirmesidir.

(32)

Motor gelişim

Motor gelişim

(33)

Bilişsel gelişim Bilişsel gelişim

Bilişsel gelişim hakkında en önemli kuramcı Jean Piaget’dir.

Kuramını kendi çocukları üzerinde yaptığı sistematik boylamsal gözlemlerle

oluşturmuştur.

(34)

Piaget’nin bilişsel gelişim Piaget’nin bilişsel gelişim

kuramı kuramı

Bilişsel gelişimin 4 basamağı olduğunu önermektedir.

Duyusal-motor

İşlem öncesi

Somut işlemsel

Formal işlemler

(35)

Duyusal-Motor Dönem (0-2 Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş) yaş)

Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş): Piaget’e

göre bebekler yaşamın ilk iki yılında duyusal motor dönemdedir. Bu dönemde bebeklerin duyu ve hareketleri aracılığıyla etraflarındaki dünyayla ilişkide bulunarak nesneleri

anlamlandırdıkları görülür (Spilka, vd.,

2003). Diğer bir deyişle bebekler bu dönemde

çevresiyle emme, dokunma ve yakalama gibi

doğuştan sahip oldukları yetenekler yoluyla

ilişki kurmaktadırlar (Morris, 2002).

(36)

Duyusal-motor öğrenmedeki gelişim sırası ilk olarak duyuların kullanılması ile başlamaktadır. İlk yılın ikinci yarısında motor yetenekler, ikinci yılda ise duyusal-motor yeteneklerin koordinasyonu başlar.

Bebek bu dönemin sonunda, duyusal-motor yolla basit zihinsel faaliyette bulunabilir (Morgan, 1993).

Duyusal motor dönemin önemli bir sonucu nesne devamlılığının gelişmesidir. Bu dönemde bebekler, nesnelerin görülmedikleri zamanlarda da varolmayı sürdürdüklerinin farkına varırlar (Spilka, vd., 2003).

Yeni doğmuş bir çocuk için gözden kaybolan

nesnelerin varlıkları basitçe sona ererken, bebekler deneyim kazandıkça nesne devamlılığı fikrini

geliştirirler (Morris, 2002).

(37)

Duyusal-motor dönem (0 - 2 Duyusal-motor dönem (0 - 2 yaş) yaş)

Nesne devamlılığı

(38)

İşlem öncesi dönem (2 - 7 İşlem öncesi dönem (2 - 7 yaş) yaş)

Çocuklar işlemöncesi döneme girdiklerinde hala fiziksel ve algısal yaşantılarına sıkıca bağlıdırlar (Morris, 2002). İşlemöncesi dönemde çocuklar

nesnelerin görüntüsünün etkisi altında kalırlar ve korunum (korunum ilkesini kazanmış bir birey

herhangi bir nesnenin şeklinin ya da uzayda değişik şekillerde yerleştirilmesinin etkisi altında

kalmaksızın o nesnenin aynı kaldığını anlayabilir) işlemi için gerekli zihinsel kavrama sürecinden yoksundurlar (Morgan, 1993). Diğer bir deyişle çocuklar bu dönemde nesnelerin dış görünüşleri değişse de, hacim, uzunluk veya miktarlarının aynı kalacağını kavramakta zorlanırlar (Spilka, vd., 2003).

(39)

Diğer bir deyişle işlemöncesi dönemde bulunan

çocuklar korunum ya da tersine dönebilirlik işlemi için gerekli olan mantıksal düşünme yeteneğinden

yoksundurlar. Bu dönemde görünüşe kolaylıkla aldanan çocuklar başka her şeyi göz ardı ederek bir nesne veya olayın en çarpıcı yönüne yoğunlaşma eğilimindedirler.

İşlemöncesi dönemde çocuklarda mantıksal düşünme gelişmemiştir. Aynı anda birden fazla ilişkiyi

kavrayamazlar. Bu dönemde çocuk nesnelerle ilgili

semboller geliştirmektedir ve gözü önünde bulunmayan nesneleri ve kişileri temsil eden semboller geliştirir.

Örneğin bir tahta parçasını bir at ya da araba olarak düşünebilmektedir. Bu yaşlarda en önemli sembol sistemlerinden biri olan dil gelişimi çok hızlıdır.

(40)

BEN MERKEZCİ DÜŞÜNME BEN MERKEZCİ DÜŞÜNME

İşlemöncesi dönemdeki çocukların diğer önemli bir özelliği benmerkezci düşünce yapısına sahip

olmalarıdır. Olayları veya nesneleri bir başkasının bakış açısından görmede veya kendilerini başka birinin yerine koymada büyük güçlük çekerler

Kendini karşıdaki oyuncak bebeğin yerine koyup, onun bu masanın üzerindeki dağları nasıl gördüğünü

düşünmesi istenmiş. Bunun için masanın farklı

açılardan çekilmiş olan fotoğrafları gösterilmiş ve hangi fotoğrafın oyuncağın görüşü olduğu sorulduğunda,

kendi görüş açısını gösteren fotoğrafı seçmiş.

(41)

KORUNUM KORUNUM

İki eşit miktardaki hamurdan birini silindir şeklinde

daha uzun yaptığında, silindir şeklindeki hamurun daha fazla olduğunu söylerler.

(42)

Somut işlemler dönemi (7 - Somut işlemler dönemi (7 -

11 yaş) 11 yaş)

Somut işlemler döneminde çocuklar somut olaylar hakkında mantıksal çıkarsamalarda bulunabilirler, kıyasları

anlayabilirler ve tersine dönebilirlik (örneğin 4+3=7, bu nedenle 7-3=4) gibi matematiksel dönüşümleri yapabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Ancak bu dönemde problemin çözülmesi somut nesnelere, “burada ve şimdi”

gibi anlık durumların olmasına bağlıdır. Somut dayanak noktaları olmaksızın problemleri çözemezler. Çocuklar bu dönemde korunum ilkesini anlayabilirler, çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler. Bir seferde problemin birden fazla yönünü dikkate almayı ve başka birinin bakış açısından duruma bakmayı öğrenirler (Morgan, 1993;

Morris, 2002). Bu dönemde çocuklar yukarıdaki deneydeki şekli değişen oyun hamuru maddelerinin miktarının aynı olduğunu anlayabilmektedirler.

(43)

Aynı anda bir nesnenin birden fazla yönünü hesaba katabilirler. Başka bir değişle nesne değişmezliğini kazanmışlardır.

Perspektif alabilirler durumlara ve nesnelere başkalarının bakış açısından bakabilirler.

Egosentrizmden çok sosyocentrizm düzeyine ulaşmışlardır. (kendi mutlu olduğu halde

ağlıyan bir kişinin mutsuz olabileceğini düşünebilirler.)

Problem çözebilmek için somut dayanak

noktalarına ihtiyaçları vardır.

(44)

Formal işlemler dönemi (11 Formal işlemler dönemi (11

yaş-yukarısı) yaş-yukarısı)

Formel işlemler dönemi mantıksal düşünmenin yetişkinler düzeyine eriştiği dönemdir. Bu dönemde çocuğun bilişsel yapısı gelişiminin en üst düzeyine ulaşır ve çocuk bütün problem türleri için mantıksal muhakeme yapabilir hale gelir. Bu dönemdeki çocuklar bir probleme ilişkin muhtemel çözümler geliştirme ve sonra doğru bir çözüme ulaşabilmek için farklı olasılıkları sistematik olarak test edecek bir plan oluşturma gibi kuramsallığı da içeren karmaşık soyut düşünmeyi başarabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Diğer bir deyişle bu dönemde çocuklar denenceler kurabilir ve denenceleri zihinsel olarak sınayabilirler

Birey soyut düşünmeyi gerektiren soruların üstesinden gelebilir. Soyut kavramlarla düşünebilirler.

(45)

Ahlak gelişimi Ahlak gelişimi

Ahlak gelişimi konusunda en önemli kuramcı Lawrence Kohlberg’tir. Piaget'in bilişsel gelişim basamaklarına benzer ve bu sıralamayla uyumlu bir ahlaksal yargı gelişimi kuramı önermiştir.

LAWRENCE KOHLBERG

(46)

Kohlberg kuramını Piaget’in çocukların ahlaki

yargılarının bilişsel gelişimlerine bağlı olarak ortaya çıktığı şeklindeki görüşlerine dayandırırmış ve ahlaki gelişimin arkasında yatan bilişsel dönemleri

belirlemeyi amaçlamıştır. Kohlberg (1981) deneklerine karmaşık ahlaki konuları içeren hikâyeler anlatarak ve farklı “ahlakî ikilemler” hakkında ne düşündüklerini sorarak gelişimin bu yönünü araştırmıştır.

Bu öykülerden biri iyi arkadaşınız Bob’un yaptığı bir tablo hakkında fikrinizi sorduğu bir durumu

betimlemektedir. Bob’un iyi bir ressam olmak

istediğini biliyorsunuz ancak aynı zamanda tablonun oldukça kötü olduğunu biliyorsunuz.

(47)

Sanat hakkında çok bilgili olan birçok insandan

Bob’un gerçek bir yeteneği olmadığını duydunuz. Ne yapmalısınız? Bob’u inciterek, cesaretini kırarak ve size karşı çok öfkelenmesine yol açarak dürüst

yargılarınızı bildirmeli mi siniz? Bob’un duygularını korumak için öyle olmasa bile yetenekli olduğunu düşünmesine izin vererek yalan mı söylemelisiniz?

Ahlaki olarak yapılacak doğru şey nedir ve niçin?

Kohlberg ahlaki düşünceniz geliştikçe bu sorulara farklı şekillerde cevap vereceğinizi ileri sürmüştür.

Kohlberg, ahlaki akıl yürütme gelişimini, deneklerin bu sorulara, özellikle de Niçin? Sorusuna verdikleri cevaplar temelinde Piaget’nin bilişsel gelişimine çok benzeyen dönemler halinde kuramlaştırmıştır.

(48)

Kohlberg ahlaki akıl yürütme gelişimini 3 temel basamağa ayırmıştır.

GELENEK ÖNCESİ DÜZEY (Ergenlik öncesi Dönem, 4-10 yaş)

GELENEKSEL DÜZEY (Ergenlik ve Formel Dönem, 10-18 yaş)

GELENEK ÖTESİ DÜZEY (Yetişkinlik)

(49)

GELENEKÖNCESİ DÜZEY GELENEKÖNCESİ DÜZEY

(ERGENLİK ÖNCESİ

(ERGENLİK ÖNCESİ -Kişisel -Kişisel Çıkar

Çıkar ) )

Gelenek öncesi düzey iki aşamadan oluşur:

Aşama 1: Ahlaki kararlar cezalandırılma korkusuna veya itaatkar olma ihtiyacına dayandırılır.

Aşama 2: Ahlaki muhakeme kişinin kendi

çıkarlarını tatmin etmesiyle yönlendirilir.

(50)

Örnek: "Diğer çocukları dövmemek gerekir.

Yoksa kimse seninle oynamaz ya da

oyuncaklarını paylaşmaz"

(51)

Yetişkinler de zaman zaman geleneköncesi düzeyde ahlaki gelişim gösterebilirler. Bob’a onu arkadaş olarak kaybetme riskinden dolayı veya onun öfkesi ile karşılaşmak

istemediğiniz için tablosunu beğendiğinizi söylemeye karar verirseniz o zaman ahlaki muhakemeniz geleneköncesi düzeydedir.

Tablonun güzel olduğunu söylerseniz eğer uzmanların size gülmesinden korktuğunuz için doğruyu ona söylemeye karar verirseniz eğer o zaman yine ahlaki muhakemeniz

geleneköncesi düzeydedir.

(52)

GELENEKSEL DÜZEY GELENEKSEL DÜZEY

(ERGENLİK DÖNEMİ

(ERGENLİK DÖNEMİ -Sosyal -Sosyal Onaylama

Onaylama ) )

Bu dönemde bir davranışın ya da kuralın doğru ya da yanlış olması davranışın sosyal

olarak ne kadar kabul gördüğüne ya da sosyal yasa ve kurallara ne kadar uyduğuna göre

belirlenir. Kişisel sorumluluk ya da vicdan

hürriyeti temel alınan kavramlar değildir. Bu

dönemi de 2 temel aşamaya ayırabiliriz.

(53)

Aşama 3 Aşama 3

Genç ergenler onlara sosyal onay getiren,

yani çevreleri (özelliklede aileleri) tarafından kabul gören davranışları doğru kabul ederler.

Buna kısaca iyi kız, iyi oğlan olma motivasyonu diyebiliriz.

Örnek 1

"Okuldan kaçmayan, derslerine sıkı sıkı çalışan çocukları herkes sever."

"Annemleri üzmeyecek olsam okulu bırakır

yeni bir bölüme başlardım."

(54)

Aşama 4 Aşama 4

Ahlaki muhakeme çoğunlukla toplumun Ahlaki muhakeme çoğunlukla toplumun kurallarına uyma güdüsü ile belirlenir.

kurallarına uyma güdüsü ile belirlenir.

(Otoriteler tarafından kınanmaktan ve görevini ( Otoriteler tarafından kınanmaktan ve görevini yerine getirememekten dolayı hissedilecek yerine getirememekten dolayı hissedilecek suçluluk duygusundan kaçmak için yasaları ve suçluluk duygusundan kaçmak için yasaları ve sosyal kuralları muhafaza eder

sosyal kuralları muhafaza eder ) )

Örnek ;

"Bu elbiseyi kesinlikle giyemem herkez benim modası geçmiş bir aptal olduğumu düşünecek.

Hepsi bana gülecek”

(55)

Geleneksel düzeyde;

iyi arkadaşların birbirini incitmek için asla herhangi bir şey yapmayacağını

düşündüğünüz için Bob’a gerçeği

anlatamayacağınız sonucuna varabilirsiniz veya yalan söylemek günah olduğu için

doğruyu Bob’a söylemeniz gerektiği

sonucunu çıkarabilirsiniz.

(56)

GELENEKÖTESİ DÖNEM GELENEKÖTESİ DÖNEM

(YETİŞKİNLİK

(YETİŞKİNLİK -Soyut -Soyut Düşünceler

Düşünceler ) )

Olay ve durumları pek çok yönüyle

değerlendirebilme ve soyut düşünebilme

becerilerinin olgunlaştığı dönemdir. Bu dönemde doğru ya da yanlış üzerinde ahlaksal bir yargıya varılırken hakçalık, özgürlük ve eşitlik gibi

ilkeler temel alınır. Ahlaksal gelişimde

varılabilecek en uç nokta bireyin kendine özgü güçlü ve tutarlı bir ahlak anlayışı geliştirmesidir.

“Birey davranışlarından ve yargılarından yasalara

karşı sorumlu olmaktan çok kendi inançlarına,

vicdanına karşı sorumludur.” J. P. Sarte

(57)

Aşama 5 Aşama 5

Davranışlar toplumun refahı için gerekli, Davranışlar toplumun refahı için gerekli, çoğunlukla kabul gören ilkeler tarafından çoğunlukla kabul gören ilkeler tarafından yönlendirilir, özsaygı kazanmak önemlidir.

yönlendirilir, özsaygı kazanmak önemlidir.

Örnek: Düzenli ve birbirine saygılı

yaşayabilmek için toplum kurallarına uymak

gerekir.

(58)

Aşama 6 (Etik ilke yönelimi-çok az kişi bu Aşama 6 (Etik ilke yönelimi-çok az kişi bu aşamaya gelebildiği için bu aşama teoriden aşamaya gelebildiği için bu aşama teoriden

çıkartıldı) çıkartıldı)

Davranışlar kişinin kendisinin seçtiği etik ilkeler -adelet, onur, eşitlik- tarafından yönlendirilir. Bu ilkelere insanın kendini kınamasından, suçluluk hissetmekten kaçınmak için uyulur.

Örnek: İnsan öldürmek kötü bir şeydir. Çünkü her insanın eşit düzeyde yaşama hakkı vardır.

Savaş, insanın varoluş onurunu küçük düşüren

bir eylem olduğu için kötüdür.

(59)

Bu düzeyde yalan söylemekten kaçınmak için değil roller tersine dönse eğer ne kadar acı olursa olsun ondan size doğruyu söylemesini istediğiniz için Bob’a gerçeği anlatmaya

karar verebilirsiniz. Veya onun şu anda özel olarak güvensiz hissettiğini bildiğiniz için ve herkes için en doğru olacak şey gerçeğin

söylenmemesi olduğu için Bob’a gerçeği

anlatmamaya karar verebilirsiniz

(60)

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMSAL CİNSİYET

KİMLİĞİ VE CİNSİYET KİMLİĞİ VE CİNSİYET

TİPLEMESİ TİPLEMESİ

Çocuklar kendisinin erkek yada kadın olduğuyla ilgili sağlam bir fikir, bir toplumsal cinsiyet kimliği kazanır.

Cinsiyet tiplemesi, bir kültürün bir cinsiyete uygun

gördüğü davranış ve özelliklerin kazanılmasını ifade eder.

Nasıl Kazanılır?

Psikanalitik Teori-Ödipal çatışmanın özdeşlenme yoluyla çözümlenmesi ile öğrenilir.

Sosyal Öğrenme Teorisi-Taklit ve pekiştirme ile öğretilir.

Bilişsel Gelişimsel Teori-Ben bir kızım bu nedenle kız işleri yapmak istiyorum.

Toplumsal Cinsiyet Şeması Teorisi-Kültürün günlük uygulamaları çocuğu dünyaya her seferinde cinsiyet gözüyle bakmaya yönlendirir.

(61)

Dil gelişimi Dil gelişimi

B. F. Skinner

Bebek tarafından çıkarılan seslerin pekiştirilmesi

ve

Noam Chomsky

Dili Kazanma Aygıtı: Tüm insanlarda var olan konuşmayı işleme mekanizması.

ile gerçekleşir.

(62)

ERGENLİK – Fırtına ve Stres ERGENLİK – Fırtına ve Stres

Dönemi?

Dönemi?

12-20 Yaş dönemi

Fiziksel Değişimler

Boy Uzunluğu & Beden Ağırlığı

Cinsel Gelişim

İlk Adet

İlk Boşalma

Bilişsel Değişimler

Soyut Düşünebilme

Ben Merkezcilik

Hayali Seyirci ve Kişisel Efsane

Kişilik Gelişimi

(63)

YETİŞKİNLİK YETİŞKİNLİK

Levinson’un Yetişkin Yaşamının Dönemleri Modeli

Dönem Görev

Yetişkin Dünyasına Giriş (22-

28) Var olan seçenekleri keşfetme

ve durağan yaşam kurma arasındaki çatışmanın sona ermesi

30 Yaş... Geçiş (28-33) Yaşam hedeflerinin yeniden gözden geçirilmesi

Durulma (33-40) Toplumda kendine uygun bir yer edinme çabası

Orta Yaş Geçişi (40-45) Başarıların değerlendirilmesi ve başka yaşam tarzının

keşfedilmesi

Orta Yaş (45-50) Kaderini kabul etme 50 Yaş... Geçiş ve Orta Yaş

Birikimi Kendini kabul ve güvenini

bulma

İleri Yetişkinliğe Geçiş Yaşamdan doyum almış olma

(64)

Bir ahlaki ikilem Bir ahlaki ikilem

Bir Arkadaşınızı kurtarmak için hırsızlık yaparmısınız?

Arkadaşınızın kanser yüzünden ölmek üzere olduğunu düşünün. Hayatını kurtarabilecek yeni bir ilaç

keşfeden bir kimyager olduğunu duyuyorsunuz.

Kimyager ilacı maliyetinin çok üstünde bir fiyata, 5000 dolar, satıyor. Biryerlerden borç almaya çalışıyorsunuz ancak sadece 2500 dolar bulabiliyorsunuz. Kimyager bu paraya ilacı vermeyi kabul etmiyor. Gecenin

ilerleyen saatlerinde kimyagerin laboratuvarına giriyor ve ilacı çalıyorsunuz. Bu doğru bir hareket mi?

Arkadaşınızı kurtarmak için ilacı çalmanın doğru olacağına mı karar verdiniz? Eğer öyleyse ahlaki kararınızı basıl doğrulardınız?

(65)

1-Yakalanıp hapse girmemek için ilacı çalmamanız gerektiğini hangi aşamadaki birey söyler?

2-İlacı çalıp arkadaşınızı kurtarabileceğinizi ama karşılığında hapse girerek özgürlüğünüzden feragat etmeniz gerektiğini hangi aşamadaki birey söyler?

3-Ailenizin sizden beklediği şey ilacı çalmamanız diyen birey hangi aşamadadır.

4-Herkes ihtiyacı olan şeyi alsa toplum ne hale gelir ilacı çalmamalısın diyen birey hangi aşamadadır.

5-İnsan hayatı paradan daha önemli olduğu için ilacın çalınması gerekir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çekirdeklerinin, eşit sayıda proton ve nötron içerdikleri için en kararlı olduklarını, dolayısıyla N = Z olduğunu, ancak ağır çekirdeklerin N>Z olması durumunda

parçacıklarla doğal olarak oluşan radyoaktif kaynakları kullanarak çekirdek reaksiyonlarını ilk gözlemleyen kişi oldu. Alfa parçacıklarının azot atomlarıyla

 Isı, sıcaklığı yüksek olan sistemden daha düşük olan sisteme doğru akar..  Sıcaklıkları farklı olan ve etkileşen iki sistem arasındaki ısı alış verişi iki

kuvvetler en yakın komşuları bağlar Katı - Güçlü moleküller arası kuvvetler Düşük Sıcaklık Yüksek Basınç Yüksek Sıcaklık Düşük Basınç.. Erime noktası,

Örneğin, yalıtılmış bir ortamda birbirine dokundurulan farklı sıcaklıktaki iki metalin zamanla aynı denge sıcaklığına gelmesi. İletime örnek:

Sisteme ısı verildikçe entropi artar, sistemden ısı alındıkça entropi azalır. Eş sıcaklıklı bir işlemde

Elektrik yükü ve enerji depolayan iki zıt yüklü paralel levhalara kondansatör

Eta Carinae ve P Cyg ile benzer davranışa sahip olduğu bilinen yıldızların yani parlak mavi değişenlerin sayısı hem bizim galaksimizde hemde diğer galaksilerde oldukça