• Sonuç bulunamadı

Mehmet Cebeci;

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mehmet Cebeci;"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

History Studies Volume 3/2 2011

Mehmet Cebeci; Die Deutsch-Türkischen Beziehungen in der Epoche Abdülhamids II. (1876-1908). Die Rolle Deutschlands in der Türkischen

Außenpolitik unter Besonderer Berücksichtigung der Bulgarischen, Ägyptischen und Armenischen Frage, Zugl.: Otto-Friedrich- Universität Bamberg, Univ. Diss. 2009, Marburg: Tectum Verlag, 2010, 503 Seiten, Paperback. ISBN: 978-3-8288-2384-6, 34,90 Euro.

II. Abdülhamit Döneminde Türk-Alman İlişkileri. Almanya’nın Osmanlı Dış Politikasında Bulgaristan, Mısır ve Ermeni Meselesindeki Rolü

German-Ottoman Relationsship under Abdulhamid II.

Mustafa Gencer1 1878 Berlin Kongresi’nden sonra Osmanlı-Alman ilişkileri, yakın zamana kadar daha çok emperyalizm araştırmaları kapsamında ya genel çalışmalar ya da küçük makalelerle değerlendirmiştir.2 Bu çalışmaların en önemli zaafı, salt yabancı dillerdeki kaynakların kullanımına dayalı tek yönlü bakış açısıyla Osmanlı/Türk tarafının görüşlerini yansıt(a)mamış olmalarıydı. Özellikle son yirmi yılda ise Alman emperyalizm tarihçilerinin yanı sıra, Türk bilim insanları da değişik Alman üniversitelerinde yaptıkları araştırmalarla bu konuya eğilmişler ve her iki ülkenin kaynaklarını dikkate alarak Osmanlı-Alman ilişkilerinin tek yanlı yorumundan kaçınmışlardır.3 Bu alanda çalışan genç araştırmacılardan olan Mehmet Cebeci, Bamberg Üniversitesinde 2010 yılında tamamladığı doktora tezi ile hem Alman hem de Osmanlı ve Modern Türk kaynaklarını kullanarak her iki ülkenin bakış açısını sunmayı

1 Prof. Dr; Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü – Bolu.

22

Wolfgang Justin Mommsen, Ägypten und der Nahe Osten in der deutschen Außenpolitik 1870-1914, in: ders.

(Hrsg.), Der autoritäre Nationalstaat, Verfassung, Gesellschaft und Kultur des deutschen Kaiserreiches, Frankfurt am Main 1990, 140-181; G. Rhode, Berliner Kongreß und Südosteuropa, in: W. Althammer und W. Gümpel (Hrsg.), Südosteuropa im Entwicklungsprozeß der Welt, München 1979; Imanuel Geiss (Hrsg.), Der Berliner Kongreß 1878. Protokolle und Materialien, Boppard am Rhein 1978; Roderic H. Davison, The Ottoman Empire and the Congress of Berlin, in: Melville, Ralph und Schröder, Hans-Jürgen (Hrsg.), Der Berliner Kongreß von 1878: die Politik der Großmächte und die Probleme der Modernisierung in Südosteuropa in der zweiten Hälfte des 19.

Jahrhunderts, Wiesbaden 1982, 205-223.

3 Abdulhamit Kırmızı, Abdülhamid'in valileri: Osmanlı vilayet idaresi 1895-1908, İstanbul: Klasik, 2007; Orhan Koloğlu, Avrupa kıskacında Abdülhamit, İstanbul: İletişim Yayınları, 1999; Selim Deringil, İktidarın sembolleri ve ideoloji: II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), çeviren, Gül Çağalı Güven, 2. baskı, İstanbul: Yapı Kredi, 2002;

“Abdülhamid Dönemi ve Birinci Meşruiyet”, Türkler Cilt 13/66. Bölüm 13. Bd., Teil 66, Ankara 2002.

(2)

Mehmet Cebeci; Die deutsch-türkischen… 410

History Studies Volume 3/2 2011

başarmıştır. Yazar diplomasi tarihi kategorisinde değerlendirilebilecek çalışmasında şu sorulara cevap aramaktadır:

a) Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun menfaatleri ne ölçüde ortak bir çizgiye getirilebildi?

b) Bismarck Almanyası ve Abdülhamit’in Osmanlı İmparatorluğu Bulgaristan, Mısır ve Ermeni sorunları kapsamındaki siyasi krizlerde hangi tavrı takındılar ve krizin çözümüne nasıl katkıda bulundular?

Yazar kitabında bir çalışma hipotezini sorgulamak yerine ampirik bir analize odaklanmıştır. İkinci ve üçüncü bölümlerde ele alınan Bulgaristan ve Mısır meselesi yetmiş beşer sayfayı kapsamıştır. Buna karşın Ermeni meselesinin 100 sayfalık bir yer tutmuştur.

Eserin 329-457 sayfaları Türk-Alman Askeri ve Ekonomik İlişkileri, Kayser Wilhelm’in Osmanlı Devletine yaptığı ziyaretleri ve II. Wilhelm-II. Abdülhamit ilişkisini konu edinmekte ve detay bilgiler sunmaktadır. Yazar doktora çalışması için kaynak araştırmasını 2005’te bitirmiş ve yeni literatürü kullanmamış olmasına rağmen elinde olan kaynakları derin ayrıntılarıyla incelemiştir.

Giriş bölümünde Türk-Alman diplomatik ve ticaret ilişkileri incelendikten sonra Osmanlı Devleti’nin 1876 yılında Sultan II. Abdülhamit tahta geçtikten sonraki durumu incelenmiştir.

2. Bölümde ele alınan Bulgaristan meselesinde Bismarck Almanya’nın politikasını, Avusturya-Macaristan ve Rusya ile olan ittifakı çerçevesinde her iki müttefikin menfaatlerini dikkate alarak şekillendirmiştir.

Berlin Kongresi’nden önce yapılan Yeşilköy Antlaşması’nda kararlaştırılan Büyük Bulgaristan’ın aksine, Berlin Kongresi’ndeki Bulgaristan çok daha küçük ve Osmanlı Devleti’ne vergi ödemekle yükümlü kılınmıştı. Kongrede ayrıca otonom Doğu Rumeli Eyaleti oluşturulmuştu. 1885’te Doğu Rumeli’de Bulgaristan ile birleşmek üzere isyan patlak verdiğinde Abdülhamit, askeri bir müdahale ve çözümü devletin devamlılığından endişe duyduğu için seçeneklerden çıkarmıştır. Çünkü padişah daha o dönemde, 1912 yılında gerçekleşen, Balkan ülkelerinin Osmanlı’ya karşı ittifak kuracaklarından endişe duymaktaydı.

Bismarck da Avrupa dengeleri açısından askeri müdahaleye sıcak bakmıyordu ve bu krizi lokal tutmaya çalışıyordu. Bulgaristan ve Doğu Rumeli’nin durumu 1886 yılında Doğu Rumeli’nin Bulgaristan ile birleşmesinin Padişah tarafından onaylanması ile sonuçlanmıştır.

3. Bölümde işlenen Mısır meselesinde ise Almanya ve Osmanlı Devleti değişik tavırlar takınmışlardır. Abdülhamit Mısır üzerindeki idaresinin sadece sözde olduğunu, Mısır üzerinde İngiltere ve Fransa’nın ciddi menfaatlerinin olduğunu bilmektedir.

Bismarck için önemli olan ise, Avrupa’da barışını Osmanlı Devletinden toprak koparılması pahasına da olsa korumasıdır. Bu hedef uğruna Avrupa Devletlerinin menfaatleri Osmanlı topraklarında dengelenmelidir. Öte yandan Bismarck İngiltere’ye Mısır’ın doğrudan işgalini değil de, bu işlemin Türk bayrağı altında yapılmasını önermiştir. Osmanlı Devletine ise Mısır konusunda dolaysız destek vermeyip İngiltere ile doğrudan görüşme yapmasını tavsiye etmiştir. Ancak Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı bitene kadar Mısır üzerindeki hakkından vazgeçmemiştir.

(3)

411 Mustafa Gencer

History Studies Volume 3/2 2011

Eserin uzun dördüncü bölümü Ermeni meselesine dairdir. Berlin Kongresi’ne öncü olan 3 Mart 1878 tarihli Yeşilköy Antlaşmasının 16. maddesi ve Osmanlı-İngiliz Kıbrıs Konvensiyonunun 1. maddesine göre Osmanlı Devleti Ermenilerin oturduğu bölgelerde reform yapmayı vaat etmiştir. Ancak Abdülhamit bir zamanlar millet-i sadıka olan Ermenilerin reform taleplerini ülkesinin devamı için bir tehdit olarak görmektedir. Öte yandan Abdülhamit’in Ermenilere yapılan saldırılardaki sorumluluğunu ifade etmek için Avrupa’da “Kızıl Sultan”

lakabı takılmıştır. Ermeni Delegasyonu’nun Berlin Kongresinde talep ettiği otonomiye karşın Kongresi’nin sonuç bildirgesinde reformların bütün devletlerin gözetimi altında yapılacağı karar altına alınmıştır.

Bismarck, Osmanlı padişahına Ermeni meselesinde, Bulgaristan ve Mısır meselesinde yaptığı önermeden farklı olarak Ermeni reformu konusunu geçiştirerek ele almasını ve sadece Ermeniler lehine reform yapmaktan ziyade, tebaasının tamamının yaşam koşullarının düzeltmesini önermiştir. Ona göre güçlü bir Türkiye, Avrupa barışına katkıda bulunabilirdi.

Ancak Kongreden kısa bir süre sonra özellikle İngiltere, vaat ettiği reformları uygulaması için Osmanlı Hükümetine baskı yapmaya başladı. Yalnızca İngiltere’nin reform baskısına pek fazla aldırış etmeyen Osmanlı Hükümeti, 11 Haziran 1880’de Berlin Antlaşmasını imzalayan ülkelerin Bab-ı Aliye birbirlerinden bağımsız olarak ayrı ayrı nota vermeleri üzerine reformlara başladığını duyurdu. Padişah; ortak notada kullanılan kavramlara da dikkat çekerek Van, Diyarbakır, Bitlis, Erzurum ve Sivas vilayetlerinin Ermeni bölgesi olarak ifade edilmesini eleştirmiştir.

Çalışmada Ermenilerin dahil olduğu kanlı Ermeni olayları olarak şu hususlar ele alınmaktadır:

1894 Sonbaharındaki Sasun Ermeni Ayaklanması İstanbul Kumkapı Mitingi (30 Eylül 1895)

24 Ekim 1895-28 Ocak 1896 Zeytun-Maraş Olayları 26 Ağustos 1896 Osmanlı Bankasının İşgali

Yazar Ermeni meselesinin işlenmesindeki önemli konulara değinnekle birlikte, detay ve içerik analizi yapmak yerine, daha çok büyük devletlerin diplomatik aksiyonları ve Osmanlı Devletinin reaksiyonu üzerine odaklanmıştır.

1894 Sasun İsyanı ile padişah Şark Meselesinin yeniden gündeme geleceğinden endişelenmiştir. Padişah bu konuda asla taviz vermeye yanaşmayarak, Alman elçisine “Haksız Ermeni reformu baskısına boyun eğmektense ölmeyi tercih ederim” demiştir. (s. 287)

1896 Daşnaksütyun Örgütünce tertiplenen Osmanlı Bankası baskınına Osmanlı hükümetinin aldığı karşı tedbirler, Berlin Kongresi imzalayan altı devletin elçilerince “Türk çetelerin sistematik olarak organize ettiği bir aksiyon olarak” tanımlanmıştır.

11 Mayıs 1895’te Avrupa ülkelerinin ortak reform talebine karşı padişah, Ermenilerin nüfus oranının hiçbir yerde %3 ve %4’ü aşmadığını belirterek Ermenilerin yanlış bilgiler verdiklerini ve sayılarını abarttıklarını savunmuştur.

(4)

Mehmet Cebeci; Die deutsch-türkischen… 412

History Studies Volume 3/2 2011

Avrupa Devletlerinin elçilerinin notasını Osmanlı Devleti 20 Ekim 1895 tarihinde kabul etmiştir. Buna müteakip Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Ermeni isyanlarının baş göstermiş olması da dikkat cekicidir. (s.327)

Eserde Abdülhamid’in 1890’dan sonra Ermeni Olaylarına karşı tedbir olarak oluşturduğu Hamidiye Alayları konusu da kısaca ele alınmışr. Padişah Almanların Anadolu’da koloni kurması ve yerleşmeleri konusuna da kesin olarak ret cevabı vermiştir. O, Anadolu’yu her halükarda savunulması gereken, Müslümanlar için son sığınak olarak kabul etmiştir.

Çalışmanın 5. ve son bölümü ekonomik ve askeri ilişkilere dairdir. Eser, Osmanlı Nezaretlerinde görevli memur ve bürokratların Alman danışmanların reform çalışmasına gerekli desteği genellikle esirgediklerini tespit etmiştir.

Sultan Abdülhamit hükümranlığında bütün hükümet işlerini kendi eline alarak tek elden yürütmüştür. Dış politika konularında son kararı sadece kendisi vermiştir. Diplomatik ve siyasi sorunların çözümleri için komisyonlar kurmuş, ancak neticede kendi aklına yatan fikri yapmayı uygun görmüştür. Siyasi krizler sürecinde Avrupa’ya elçi göndermiş veya oradaki elçilerden bilgi alarak onlara talimatlar vermiştir. Aldığı karaların bütün sorumluluğunu kendi üzerine almış ve kararlarını bürokratlarına uygulatmıştır. Kararlarının uygulanıp uygulanmadığını ve neticesini bizzat takip etmiştir. Danışmanların önerilerini kabul etmediği zamanlar çok olmuştur. Sorunlara diplomatik çözüm yerine silahlı müdahale ya da savaş ilanı konusunda direten kişi sadrazam bile olsa, şayet uygun görmüyorsa bu seçeneği kabul etmemiştir.

Hiçbir zaman Bismarck’a doğrudan başvurmaktan geri durmamıştır. Resmi hükümet işlerinin ana figürü bizzat padişahın kendisidir. Bulgaristan ve Mısır meselelerinde askeri seçeneği asla kabul etmeyerek ya diplomatik çözüm aramış ya da çözülemeyen problemi zamana bırakarak kendisine dayatılan çözümü asla kabul etmemiştir.. Kriz konusu olayları zaman ve şartlar çerçevesinde yeniden değerlendirerek uygun gördüğü diplomatik çözümü buluncaya kadar beklemiştir.

Çalışmada Padişahın literatürde çok incelenmemiş olan Almanya, Avusturya-Macaristan’a ittifak teklifi de ele alınmıştır. Abdülhamit’in 1881 yılında Ali Nizami Paşa ve özel sekreteri Reşid Bay aracılığıyla yaptığı ittifak teklifini Bismarck, Osmanlı Devleti’nin menfaatlerinin pratikte savunulamayacağını öne sürerek reddetmiştir. Aynı nedenleri öne süren Avusturya- Macaristan da ittifak teklifini geri çevirmiştir. (s. 66-69)

Padişah aynı zamanda uluslar arası politikayı incelikle takip etmiştir. Dış politika çabaları, Almanya’ya yönelişi, savaşların engellenmesi ve Büyük Güçlere dikkatli yaklaşması onun önemli özelliklerinden bazılarıdır. Padişahın bütün hareketlerinde nazar-ı dikkate aldığı en yüce amacı, Osmanlı Devletini ve hanedanını en kötü şartlarda bile elde tutmaktır. Bu amacına da hükümdar olduğu süre zarfında ulaşmıştır.

Osmanlı-Türk Tarihinin önemli dönemlerine dair yapılan bu çalışma, Türkçeye aktarılarak konuyla ilgili kesimlerin ve bilimsel camianın istifadesine sunulmaya değer ciddi bir akademik üründür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hakkında muhtelif kesimlerden çok sayıda şikâyet vaki olan Divan-ı Harbe verildiği halde tutuklanmadığı ve yargılanamadığı için hakkında hiçbir işlem yapılamayan Miran

Valikonağı Caddesi’nden devam ederek, Maçka Demokrasi Parkı içerisinde sona eren yürüyüşten sonra bir açıklama yapan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül,

Edip Cansever çok yıllar önce şöyle yazmıştı: “Bu yorgun, bu üzünçlü yüreği / Benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi / Kimse görmeden şöyle bir yol

sayfasın­ da, film hakkında, şöyle yaz - m ışız s "R ejisör Çetin K ara­ manbey, Refik Halit Karay ’ ın eserinden uyguladığı filmde konuyu anlatmaktan çok,

Acemice döĢenmiĢ bir kablo düzeneği ve yolcunun peĢinden su dökme geleneği, fırlatma otomatiğinde kısa devreye neden olduğu için, Türkiye Ulusal Havacılık ve

YILDIZ, Hakkı Dursun (1984), "10.Yüzyılda Türk-Ermeni Münasebetleri", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile Đlişkileri Sempozyumu, Erzurum.. Kaynak: Osman

“…Normal insanlara göre obez insanların tansiyon, şeker, kanser olsun daha açık bir bünyeleri olduğunu düşünüyorum…” (Üye 8: 36 yaşında, kadın, üniversite mezunu,

Further up the hill this welcoming aroma grows stronger and leads you to the charming little coffee store of Kurukahveci (ground coffee seller) Mehmet Efendi & Sons,