Tedarik zincirinde sürdürülebilirlik geleceğin anahtarı
Mart 2022
Şirketler, sürdürülebilirlik açısından müşteri ve müşteri tercihlerinin daha fazla farkında olmalıdır.
İş modellerini, özellikle de tedarik zinciri operasyonlarını daha çevre dostu ve
sosyoekonomik açıdan
sürdürülebilir bir şekilde inşa etmelidirler.
Tedarik zincirlerinde
sürdürülebilirliğe önem vermeyen şirketler, çevrenin tahribatını göz ardı edebilecekleri gibi, kendi şirketlerinin tahribatını da göz önünde bulundurmalıdır. Bu şirketler, sadece zamanla gelen düzenlemelerle değil, tedarik zinciri yönetimlerinde çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği
sağlamayı başaran rakipleri nedeniyle piyasadan çekilmek zorunda kalacaklar.
EY birçok küresel ve çok uluslu şirketten müşterilerine başarılı bir şekilde sürdürülebilir tedarik zinciri çözümleri sunmak için ciddi adımlar atmaktadır.
İçerik
Sürdürülebilirlik nedir?
Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve hayatın her alanına etkisi dünyamızı reforma zorluyor.
İnsan hayatındaki her küçük ihtiyaç için yeni bir iş kolu oluşturulur ve geliştirilir. Her sektörde yüzlerce hatta binlerce rakip firma bulunuyor ve bunların bir kısmı küçük ve orta ölçekli, bir kısmı da küresel şirketler. Firmalar arasındaki rekabetin artması işletmeler için yeni gereksinimleri beraberinde getirmiş ve yeni kavramların oluşmasına neden olmuştur. Bu kavramlardan en önemlisi yadsınamaz bir şekilde sürdürülebilirliktir.
Müşteri ve müşteri tercihleri de aynı şekilde değiştiği için şirketler iş modellerini daha sürdürülebilir modellere kaydırmayı hedefliyor. İş modellerindeki bu değişim açısından tedarik zinciri büyük bir rol oynuyor.
“
Sürdürülebilirlik temel olarak, sosyal, çevresel ve ekonomik faktörlerden kaynaklanan riskleri yöneterek ve fırsatları kucaklayarak uzun vadeli paydaş değeri
yaratmakla ilgilidir.
Tedarik zinciri
sürdürülebilirliği,
sosyal, çevresel ve ekonomik faktörlerin yönetimi ile mal ve hizmetlerin yaşam
döngüleri boyunca iyi
yönetişim uygulamalarının teşvik edilmesi olarak
tanımlanabilir.
Sayısız şirket için tedarik zincirinin, şirketin çevresel yükleri ve sosyoekonomik konumu üzerinde önemli bir etkisi vardır. Tedarik zincirleri doğası gereği, dünyanın
herhangi bir yerinde günlük tonlarca malın üretildiği ve dünyanın her yerine taşındığı düşünüldüğünde, hem enerji tüketen hem de üretim ve nakliye gerektiren iş gücünü içerir. Bu noktada tedarik zinciri
sürdürülebilirliği kavramı ön plana çıkmaktadır.
“
Güçlü sürdürülebilirlik programlarına sahip
şirketlerde çalışanların motivasyonu %55 oranında daha yüksek
%90
%90
%80
%55
%72
Tüketicilerin %80’den fazlası hangi yiyecek ve içeceği satın alacaklarına karar verirken
sürdürülebilirliği önemli bir faktör olarak görüyor Endüstrinin çevresel etkileri %90 oranında tedarik zinciri operasyonlarından kaynaklanıyor
EY, tedarik zincirinde
sürdürülebilirliğe önem veriyor çünkü…
Sürdürülebilirlikle pazarlanan ürünler kendi kategorilerinde %90’ından fazla büyüme sağladı
Yatırımcıların %72’si şirketlerin çevresel etkileri de
dahil olmak üzere finansal olmayan açıklamalara
ilişkin yapılandırılmış incelemeler uyguluyor
Günümüzde sürdürülebilir bir ekonomi kurmak ve sürdürmek, hem çevrenin geleceğini hem de şirketlerinin geleceğini önemseyen yöneticilerin hedefi haline gelmiştir. Bu konuda çok önemli adımlar atılmış olsa da sürdürülebilir bir
ekonominin devamlılığını sağlamak ve gelecekte etkilerine şahit olmak için bugün el ele çalışmak gerekiyor. Çevresel ve ekonomik faktörlerin entegrasyonu ile sürdürülebilir bir ekonomi oluşur. Burada temel amaç geleceğe zarar vermeyen ekonomik organizasyonlar oluşturarak bu organizasyonların sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Dünyanın dört bir yanındaki şirketler, sürdürülebilirliklerini
sağlamak adına karbon emisyonlarını azaltmak, ürettikleri atık miktarını azaltmak ve çalışanlarının çalışma
koşullarını iyileştirmek için çeşitli adımlar attı ve önlemler aldı. Tedarik zinciri yönetimi (TZY) sistemlerinde
sürdürülebilirlikle ilgili kriterleri dikkate alan şirketler, çevreye zarar vermeyen, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanan ve yenilenebilir enerjiye öncelik veren programları takip ediyor.
Sürdürülebilirlik gözetilmeden kurulan günümüz organizasyonlarında ve tedarik zincirlerinde değiştirilmesi gereken önemli unsurlardan bazıları kullanılan hammaddeler, nihai ürünler, lojistikteki araçlar ve firmaların binalarıdır. Burada kullanılan her türlü hammadde, ürün veya aracın sürdürülebilir bir ekonomiye dahil edilememesinin nedeni, çevreye daha zararlı ürünlerin genellikle piyasada daha ucuz olması ve daha çevre dostu
ürünlerin daha pahalı olmasıdır. Bunun nedeni ise çevreye zarar vermeyen ürünlerin doğal kaynak olarak kullanılması dolayısıyla fiyatlarının yüksek olmasıdır.
Müşteriler cüzdanlarına dünyanın
geleceğinden daha fazla önem veriyor.Bu aşamada firmalar, tedarikçilerinin
çevreye ne kadar zarar verdiğini
araştırmalı ve çevreye belirli bir seviyenin üzerinde zarar veren tedarikçilerle
çalışmamalıdır. Bu konuda hali hazırda yapılmış çeşitli uygulamalar
bulunmaktadır.
Sürdürülebilir ekonominin devamlılığını sağlamak için bugün el ele çalışmalıyız.
“
Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için paydaş katılımı
Sürdürülebilir tedarik zinciri
yönetim sistemleri
kurmak
İklim değişikliğine,
sosyal ve hükümet sorunlarına
karşı dayanıklılığın
artırılması Toplumdan
beklentileri yönetmek Tedarik zinciri
boyunca şeffaflığı artırmak Operasyonel ve düzenleyici
risk yönetimi
Olgun pazarlarda, tedarik zinciri marjları desteklemek ve başka yerlerde büyüme için ödeme yapılmasına yardımcı olmak için sürdürülebilir uygulamaları benimsemelidir
Gelişmekte olan pazarlarda, sürdürülebilir uygulamalar itibarı güçlendirebilir, yasal riskleri azaltabilir ve şirketleri rakiplerinden farklılaştırabilir
Dünya hepimizin…
Sürdürülebilir tedarik zincirinde iş fırsatı sağlamak ve şirketlerin değer yaratmasına yardımcı olmak için hükümetler ve özel sektörle iş birliği yaparak sürdürülebilirlik değeri temelli bir anlayışa kaydırmak
Net sıfır karbon emisyonu yolculuğunu hızlandırmak ve kamu ve özel tedarik zinciri sektörü organizasyonlarında değişim projeleri
yürütmelerine yardımcı olmak
ESG derecelendirmelerini iyileştirmenin stratejik ve ticari değerini
değerlendirmek, sermayeye daha iyi erişim veya artan yatırımcı güveni sağlamak
Müşterimizin tedarik zinciri sürdürülebilirlik stratejisinin temel bileşenlerini hızlandırmak için bir yol haritasını etkinleştirmek ve daha geniş paydaşlarla çalışmak
EY olarak biz sadece müşterilerimize
sürdürülebilir iş stratejileri sağlamıyoruz, sürdürülebilirliğin değerini gerçekten
benimsiyor ve daha iyi bir gelecek için öncü katkılar sağlamayı hedefliyoruz.
“
Şirketlerin iş yapış şekillerinde değişime ihtiyacı var
Tedarik zincirinde sürdürülebilirliği sağlayan tek şey, sadece yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler üretmek değil, aynı zamanda geniş bir kitleye hitap etmek ve hepsini entegre bir şekilde kucaklamaktır.
Şirketlerin de iş yapma biçimlerini
değiştirmeleri gerekiyor. Bu değişiklikler aynı zamanda tüm toplumları ve bireyleri kapsayan organizasyonları da içermelidir.
Sosyal eşitlik, çevresel ve sosyal bileşenlerin bütünleşmesinden oluşur, bireyleri din, dil, ırk, cinsiyet gibi faktörlerden ayrı görür ve bireylerin farklılıklar nedeniyle ayrışmasını engeller. Toplumsal eşitlik, eğitimden sağlığa toplumsal hayatın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Kaliteli bir eğitim için farklı kültür, ırk ve cinsiyetten
öğrencilerin aynı sınıfta yer alması toplumsal eşitliğin bir örneğidir. Sağlık hizmetleri alanında, farklı kökenlerden gelen kişilerin adil muamele görme hakkına sahip olması da toplumsal eşitliğin bir örneğidir.
Tedarik zinciri içerisinde sosyal eşitlik de değerlendirilmeli, tedarik zinciri sosyal eşitlik açısından incelenirken insan haklarına uygunluk, çocuk işçiliği, geniş çapta çalışana sahip olma gibi kriterler test edilmelidir. Toplumsal eşitlik ilkesine önem veren tedarikçilerle çalışmak, hem sürdürülebilirliğin sağlanması hem de şirketin geleceği için önemli bir olgudur.
Tedarik zinciri yönetiminde
sürdürülebilirliğe uygulanan çeşitli sosyal eşitlik uygulamaları vardır. Bunlardan biri, toplumsal eşitliği sağlamak için Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından düzenlenmektedir. Örgütlenme
özgürlüğü, zorla çalıştırmanın
kaldırılması, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması ve eşitlikten oluşur.
MIT tarafından yayınlanan bir araştırma raporuna göre:
Due to the research results from the report of MIT,
Sosyoekonomik sürdürülebilirliğin
sağlanabilmesi için tedarik zincirlerinin sosyal eşitlik kriterleri açısından
incelenmesi gerekmektedir.
Şirketler çalışan refahı ve güvenliğine
4.1 / 5
“
Sürdürülebilir bir
tedarik zinciri, ürün ve hizmetlerimizi üretme ve müşteriye ulaştırma konularında ortaya
çıkabilecek riskleri
azaltarak işimize fayda sunabilir. Ayrıca, uzun vadede şirketin
faydasına
olacak bir şekilde tedarikçilerle daha
yakın bağlar oluşturmak açısından da fırsatlar
yaratır.”
Erik Engstrom, CEO, Reed Elsevier
“
Küresel İlkeler Sözleşmesi, imzacılarına yönelik, tedarik zinciri sürdürülebilirliğine ilişkin sorular da içeren bir anket gerçekleştirdi. Birbirinden farklı büyüklük, coğrafi konum ve sektördeki 1.000’den fazla şirket tarafından anketteki sorular yanıtlandı.
• Araştırmaya katılanların %83’ü tedarikçilerinin Küresel İlkeler Sözleşmesi ilkelerine uyumunu dikkate aldığını, 50.000 ve üzeri çalışana sahip şirketlerin ise %46’sı tedarikçilerinin Küresel İlkeler Sözleşmesi ilkelerine uyumlu hareket ettiğini belirtti.
Buna karşın araştırmaya katılan şirketler arasında 50.000’den az sayıda çalışanı bulunanların yaklaşık
%30’u tedarikçilerinin Küresel İlkeler Sözleşmesi ilkelerine uyumlu hareket ettiğini belirtti.
• Tedarikçilerin uyumunu göz önünde
bulundurmadığını belirten %17’lik bölüm için, bu durumun temel nedenlerini kapasite yetersizliği (%28), öncelikler arasında yer almama (%28) ve satın alma uygulamalarına bu ilkeleri dahil etme
konusunda bilgi eksikliği (%25) olarak ortaya çıktı.
• Tedarik zinciri ortaklarını seçerken Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne katılım durumunu göz önünde
bulunduran şirketler arasında, yeni bir tedarik zinciri ortağı seçme konusunda kamuya açık bilgileri göz önünde bulundurarak karar verenlerin oranı %45, öz değerlendirme anketlerinin sonuçlarına göre karar verenlerin oranı %37, şirkete ilişkin diğer bilgileri gözden geçirerek karar verenlerin oranı %37 ve kendi çalışanı tarafından yerinde yapılan
denetimlerin sonuçlarına göre karar verenlerin oranı
%32.
83%
17%
Araştırmaya katılanlarının tedarikçilerinin Küresel İlkeler Sözleşmesine uyumu dikkate alma oranları
54% 46%
Araştırmaya katılan 50.000 ve üzeri çalışanı olan şirketlerin tedarikçilerinin küresel ilkeler
sözleşmesine uyumu
30%
70%
Araştırmaya katılan 50.000 altında çalışanı olan şirketlerin tedarikçilerinin küresel ilkeler
sözleşmesine uyumu
İlgili ölçütlerle karşılaştırıldığında şirketin durumu nedir?
Kapasite yetersizliği
28%
Öncelik farklılığı Bilgi
eksikliği 25%
Diğer 19%
Tedarikçilerin sözleşmeye uyumu göz önünde bulundurmama nedenleri:
Tedarik zinciri sürdürülebilirliği için
kurumsal nedenler
Kurumsal Riskler Etkinlik Sürdürülebilir
Ürünler
- Çevresel, sosyal ve ekonomik nedeniyle iş aksamlarını asgariye indirmeli - Şirketin itibarı ve marka değeri göz önünde
bulundurulmalı
- Şirketin , enerji, hammadde, girdi ve nakliye masrafları düşürülmeli
- İşgücü verimliliği maksimize edilmeli - Tedarik zincirinde sürdürülebilirlik sağlanmalı
- Müşterilerden gelen ürün talepleri
karşılanmalı - Pazarları değiştirmek için atılımlar yapılmalı
Tedarik zinciri ortaklarını seçerken Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne katılım durumunu göz önünde bulunduran şirketler arasında, yeni bir tedarik zinciri ortağı seçme konusunda kamuya açık bilgileri göz önünde bulundurarak karar verenlerin oranı %45, öz değerlendirme anketlerinin sonuçlarına göre karar verenlerin oranı %37, şirkete ilişkin diğer bilgileri gözden geçirerek karar verenlerin oranı %37 ve kendi çalışanı tarafından yerinde yapılan denetimlerin sonuçlarına göre karar verenlerin oranı %32.
Kamuya Açık Bilgileri Değerlendirenler
Öz Değerlendirme Anketlerini Değerlendirenler Yapılan Denetim
Sonuçlarını Değerlendirenler
Şirketlerin Tedarik Zinciri Ortağı Seçerken Dikkat Ettiği Etmenler
Şirketler sürdürülebilir ekonomiyi nasıl inşa eder?
Şirketler sürdürülebilir ekonomiyi nasıl sağlar?
Şirketler, iş yaptıkları
tedarikçileri çevreye verdikleri zarar açısından incelemeli ve sürdürülebilirliğe zarar veren tedarikçilerle iş yapmaktan vazgeçmelidir. Bu sayede şirketler karbon ayak izlerini azaltarak sürdürülebilir bir
ekonomi kurma yolunda ilk adımı atmış olurlar.
Şirketler, önceden belirlenmiş yönergeleri izleyerek başarılı bir tedarikçinin davranış kurallarını benimsemelidir. Birleşmiş
Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi çerçevesindeki
"Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği
- Sürekli İyileştirme için Pratik Bir
Kılavuz", başarılı bir tedarikçi
davranış kurallarını takip etmek,
yazmak ve benimsemek için
yönergeler ve ipuçları içerir.
Son zamanlarda birçok şirket çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği korumak için adımlar atmış olsa da, bu hedefe ulaşmak kolay değil. Özellikle tedarik zinciri katmanlarına sahip çok uluslu ve küresel şirketler için sürdürülebilir bir modele ulaşma yolunda çeşitli zorluklar
yaşanabilir. Şirketin birinci kademe tedarikçilerinden belirli bir talebi olduğunda, tedarikçilerin öncelikli amacı, sürdürülebilirlik koşullarını ön planda tutmaktan ziyade talebi zamanında ve eksiksiz olarak karşılamaktır.
Tedarik zincirinin alt kademeleri de
şirketlerin sürdürülebilir iş stratejilerine dahil edilmeli
Bu nedenle tedarikçi, çalışanlarını fazla mesaiye zorlayarak insan ve işçi haklarını ihlal edebilir veya enerji tüketimi için daha zararlı fakat daha az maliyetli fosil yakıtlar kullanarak çevresel etkiyi göz ardı edebilir. Sorun, daha düşük seviyeli tedarikçiler aracılığıyla
araştırıldığında katlanarak büyüyor.
Bu sorunu çözmek için şirketler, alt kademe tedarikçilerini de içeren sürdürülebilir iş stratejileri
geliştirmelidir. Şirketler stratejilerini oluşturmak için doğrudan, dolaylı, kolektif ve küresel yaklaşımlar olarak kategorize edilebilecek çeşitli yaklaşımlar benimsemişlerdir.
Özellikle tedarik zinciri katmanlarına sahip çok uluslu ve küresel şirketler için sürdürülebilir bir modele ulaşma yolunda çeşitli zorluklar yaşanabilir.
“
Doğrudan yaklaşım: Şirketler, yalnızca birinci kademe tedarikçileri için değil, aynı zamanda ikinci kademe tedarikçileri için de
sürdürülebilirlik hedefleri belirler.
Dolaylı yaklaşım: Şirketler, doğrudan ikinci kademe tedarikçiler için stratejiler oluşturmaz, bunun yerine birinci kademe tedarikçilerini alt kademe tedarikçileri için sürdürülebilirlik
planları oluşturmaya yönlendirir.
Kolektif yaklaşım: Şirketler, işbirlikçi bir sürdürülebilirlik planı oluşturmak için başlıca tedarikçileri ve rakipleriyle işbirliği yapar.
Küresel yaklaşım: Şirketler, sürdürülebilirlik stratejilerini oluşturmak için uluslararası
şirketler, STK'lar ve uzmanlarla işbirliği yapar.
Bu yaklaşımlar bir adım atmak için faydalıdır ancak başarılı olabilmek için şirketlerde konuyla ilgili çalışacak özel olarak yetkilendirilmiş
ekiplerin olması gerekir. Bu tür ekiplere liderlik etme açısından çoğu şirkette tedarik zinciri yöneticileri sürecin oldukça önemli bir parçası haline gelir. Tedarik zinciri yöneticileri, tedarikçi seçimi ve tedarikçi geliştirme, mod ve taşıyıcı seçimi, araç rotalama, konum kararları ve
paketleme seçimleri gibi çeşitli yönler aracılığıyla çevresel ve sosyal kararları etkilemek için
özellikle faydalı bir konumdadır.
Gelecek hedeflerine ulaşmak için,
geleneksel taleplerle birlikte tedarik zinciri yönetiminde hem sürdürülebilirlik hem de dayanıklılık sağlanmalıdır. Esnekliği
sağlamak için güvenilir ve güvenli tedarik zincirleri oluşturulmalı, esnek çalışma modelleri ve iş gücü geliştirilmeli ve uçtan uca görünürlük ve risk izleme ile her yerde yetenekli çevik ağlar tasarlanmalıdır.
Sürdürülebilirliği sağlamak için şirketler, çeşitli ve sürdürülebilir kaynak sağlamayı sağlamalı, değer zincirlerini karbondan arındırmalı, iş modellerine döngüsellik getirmeli ve yeni teşviklerin etkisini değerlendirmelidir.
Tedarikçileri ve diğer iş ortaklarını işin bir uzantısı olarak gören, uzun vadeli risk ve uzun vadeli değer fırsatına odaklanan, şeffaflığı sağlayan ve sürdürülebilirliği kültürünün bir parçası haline getiren bir şirket, sürdürülebilirliğin önde gelen şirketlerinden biri olarak düşünülebilir.
Şimdi
Sonra
Gelecek
Maliyet açısından optimize edilmiş, manuel, katı ve doğrusal
Çevik, Ağa Bağlı
Ekosistemler
Özerk
EY, iş modelleri önemli ölçüde tedarik zinciri yönetimine bağlı olan küresel şirketlerle çalışmakta ve sürdürülebilir tedarik zinciri çözümleri sağlamayı başarmaktadır.
Geçen yıl EY, çok uluslu bir tüketim malları şirketinin üçüncü taraf lojistik ağı için yalnızca ayak izini
değerlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda şirketin hedeflerine
ulaşmasını sağlamak için nicelleştirilmiş bir yol haritası ve maliyet senaryoları sağlayan yaratıcı bir karbondan arındırma programı oluşturdu.
Dünyanın en büyük şişeleme şirketlerinden biri için,
profesyonellerimiz tarafından yenilikçi ambalaj çözümleri sunmaya yardımcı olacak sürdürülebilir bir strateji geliştirildi.
EY, şirketin ESG derecelendirmelerini iyileştirmek ve müşteriye iyileştirme için en büyük fırsatları ve puanlarını nasıl daha iyi yönetebileceklerini göstermek için FMCG sektörünün en büyük oyuncularından biriyle çalışıyor.
EY, müşterilerine tedarik zinciri yönetimi için en sürdürülebilir stratejileri sağlamayı amaçlar
Birçok küresel şirket arasında EY, tedarik zinciri ile ilgili projelerde çeşitli müşterileri için sürdürülebilir çözümler sunmayı başarıyla sürdürmektedir. EY’ın
sürdürülebilir tedarik zinciri hizmetleri, doğru teknoloji ortaklarının seçilmesi, tedarikçi ağlarının dahil edilmesi ve finansal, düzenleyici ve vergisel etkilerin anlaşılması dahil olmak üzere stratejiden uygulamaya kadar uçtan uca bir hizmet sunar. EY, müşteri tercihlerinin, çevresel etkilerini göz önünde bulunduran ve insan hakları, işçi hakları ve çocuk haklarına özen gösteren şirketlerden sağlanan mal ve hizmetleri seçmeye nasıl
dönüştüğünün oldukça farkındadır. Bu nedenle EY, müşterilerine tedarik zinciri yönetimi için en sürdürülebilir stratejileri sağlamayı amaçlamaktadır.
Profesyonellerimiz, hem B2B hem de B2C iş modellerine sahip şirketler için
tedarikçileri, tesisleri ve ürünleri
hammaddelere kadar haritalar ve takip
eder, tedarikçi uyumluluğunu, KPI'ları ve
tedarik zinciri risklerini analiz eder.
Konteynır (navlun) fiyatlarındaki artış da gümrük başlığının altında öne çıkan sürdürülebilirlik sorunlarından biridir.
Tedariğin uzak coğrafyalar yerine daha yakın coğrafyalardan yapılması tercih edilmektedir. Bu doğrultuda Türkiye de MENA bölgesinde hammadde tedariği açısından daha çok tercih edilen bir konuma gelmektedir.
İklimin sürdürülebilirliği de tedarik zinciri sürdürülebilirliği kapsamında önem taşıyan konulardan biri haline gelmiştir. Türkiye açısından AB’den fon düşüncesi, Gümrük Birliği Anlaşması gibi hususların da yakın gelecekte gündemde olması gerekmektedir.
Karbon salınımı ile artan maliyetler ve vergi yükü, ihracatçı bir ülke olan ve ham madde tedariği dış ticarete büyük ölçüde bağlı olan Türkiye için risk oluşturmaktadır. Bu noktada
Türkiye’de geri kazanım katılım payı gibi karbon emisyon salınımı
yüksekliğine göre hedef belirlenip, ilgili seviyelere göre vergilendirme sistemi gibi yeni düzenlemelerle tedarik zinciri sürdürülebilirliğine katkı sağlanabilir.
Gümrük konusunda ve Paris
Antlaşması kapsamında tedarik
zinciri sürdürülebilirliği kavramının önemi belirgin
Gümrük tarafı da pek çok diğer alan gibi tedarik zinciri sürdürülebilirliği kavramı açısından büyük önem taşıyor.
Sivil toplum kuruluşlarında ve şirketlerde öne çıkan en temel problemler arasında emtia
fiyatlarındaki artış ve emtianın tedariği konusu bulunmaktadır. Bu nedenler şirketleri stok yönetimine yönelik çalışmalar yapmaya itiyor. Just-in-time benzeri süregelmekte olan yapıların yerini de havuzlar almaya başlıyor.
Tedarik zinciri modellerinde bölgesel depo merkezleri ve bunların
optimizasyonu büyük önem kazanıyor.
Dijitalleşmenin de kilit bir nokta
olduğu günümüz iş dünyasında
şirketlerin stoklama ve planlama
yapabilmek için en az 6 ay, 1 yıl gibi
süreleri görüntüleyebiliyor olması
gerekiyor. Talebin görünürlüğü ve
planlaması, ürünün erişilebilirliği,
uçtan uca görünürlük gibi konular ön
planda tutuluyor.
Türkiye’nin de önümüzdeki
dönemlerde odaklanacağı konulardan biri tedarik zincirinde sürdürülebilirlik
Türkiye coğrafyası, yer altı ve
yerüstü zenginliği, işgücü ve nüfusu ile kalkınmaya en güçlü adaylardan biridir. Bu bağlamda,
sürdürülebilirliğin sağlanması için ülkedeki tüm özel ve devlet
kurumları el ele çalışmalıdır.
Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez Türkiye'nin üçüncü beş yıllık kalkınma planında yer aldı. Daha sonra diğer kalkınma planlarında da yer alan sürdürülebilirlik ve 1992 Birleşmiş Milletler Rio zirvesinde alınan kararların ardından Türkiye, uluslararası anlaşmalar, üyesi olduğu kuruluşlar ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde sürdürülebilirlik
alanında adımlar atmaya başlamıştır.
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1998 yılında hazırlanan Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı, hazırlanan ilk resmi belgedir.
Uluslararası arenada ekonomik
gücün artırılması, yer altı ve yer üstü kaynakların korunması, kültürel mirasın korunması, yoksulluğun önlenmesi ve gelir dağılımında adaletin sağlanması için yeni stratejiler izlenmiştir. Modern zamanlarda işletmelerin
özelleştirilmesi ve ekonominin gelişmesiyle birlikte dünya
standartlarında bir sürdürülebilirlik hedefi zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda iş dünyası, çevre yönetim sistemi (ISO 14001), iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi (OHSAS 18001), sosyal sorumluluk standardı (SA8000) gibi uluslararası kabul görmüş düzenlemelere entegre edilmiştir. Bunlara ek olarak TÜSİAD bünyesinde sürdürülebilirliği
artırmaya yönelik projeler geliştiren
firmalar desteklenmektedir.
0,0 50,0 100,0 150,0 200,0 250,0 300,0 350,0 400,0 450,0
0,0 100,0 200,0 300,0 400,0 500,0 600,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 Ton CO2 eşd/kişi
Mt CO2 eşd.
Toplam Kişi Başı Sera Gazı Emisyonu
Toplam
Total CO2
Sektörlere Göre Sera Gazı Esmisyon Oranları
Enerji
Energy Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı
Industrial processes and product use Tarım
Agriculture Atık Waste
Türkiye’den
sürdürülebilirlik verileri
Türkiye çapında kişi başı sera gazı emisyon oranı her geçen gün
artmaktadır. 30 yıllık süreç içerisinde ikiye katlanan bu oran
sürdürülebilirliği negatif olarak etkilemektedir.
Türkiye’deki sürdürülebilirliğin
sağlanması için bu devlet ve özel sektör el ele vererek önlemler almalıdır.
Türkiye çerçevesinde incelendiğinde enerji sektörü %72’lik bir oran ile en çok sera gazı emisyonu yapan sektör olmuştur. Enerji
sektörünü de %13’lük bir oranla tarım sektörü takip ederken arkasından %11 ve
%3’lük oranlarıyla
endüstriyel işlemler ve
ürün kullanımı ile atık
sektörleri gelmektedir.
Ekip
Arda Karaçelebi
EY Türkiye
Tedarik Zinciri & Operasyonlar Şirket Ortağı
Adem Kazaz
EY Türkiye
Tedarik Zinciri & Operasyonlar Kıdemli Müdür
Elif Sadıkoğlu
EY Türkiye
Tedarik Zinciri & Operasyonlar Danışman
EY | Daha iyi bir çalışma dünyası oluşturmak
EY olarak amacımız; müşterilerimiz, çalışanlarımız ve toplum için değer yaratırken aynı zamanda sermaye piyasalarında güvenin ve daha iyi bir çalışma dünyasının oluşmasına katkıda bulunmaktır.
Dünya çapında 150’den fazla ülkede, sahip olduğumuz veri ve teknoloji ile hizmet veren ekiplerimizle, denetimde güveni sağlarken müşterilerimizin gelişmesine ve dönüşmesine destek oluyoruz.
Bağımsız denetim, danışmanlık, hukuk, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetlerimizle iş dünyasının karşılaştığı zorluklara yeni çözümler sunacak doğru soruları soruyoruz.
EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok, üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) kapsamında; EY’ın kişisel verileri nasıl topladığı, kullandığı ve bireylerin sahip olduğu haklara dair bilgilere ey.com/tr_tr/privacy-statement adresinden ulaşabilirsiniz. EY üye şirketleri yerel kanunların yasakladığı bölgelerde hukuk hizmeti sunmaz. Daha fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret edin.
© 2022 EY Türkiye. Tüm Hakları Saklıdır.
Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe, vergi, hukuk veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır.
ey.com/tr
facebook.com/ErnstYoungTurkiye instagram.com/eyturkiye
linkedin.com/ernstandyoung twitter.com/EY_Turkiye