• Sonuç bulunamadı

Merhum Ayetullah Safî Gûlpayganî nin Dilinden Yıkım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Merhum Ayetullah Safî Gûlpayganî nin Dilinden Yıkım"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Bâkî Mezarlığı

Bâkî veya Cennetû’l-Bâkî (Arapça: عيقبلا) Müslümanların Medine’deki ilk ve en eski mezarlığıdır. Ehl-i Beyt imamlarından (a.s) dördünün yanı sıra, sahabe ve tabiinden çok sayıda kişi de burada toprağa verilmiştir. Bu mezarlıkta imamlar (a.s) ve diğer isimlerin kabri için anıt ve kubbeler inşa edilmiştir. Bu yapıtlar Vahhabilerin Bâkî’yi tahrip etmeleri sonucunda yok olmuştur.

Mescidi Nebevî’nin yakınlarında bulunan Cennetû’l-Bâkî, Hz. Fatıma’nın (s.a) toprağa verilmiş olabileceği birkaç yerden biridir. Bu mekân, özellikle bizler olmak üzere bütün Müslümanların ziyaret ettiği kutsal mekânlardandır. Bu kabristanı ziyaret etmenin fazileti hususunda, Allah Resulü (s.a.a) ve imamlardan (a.s) rivayetler nakledilmiştir. Vahhabilerin Hicaz’a saldırmasından önce, İmamların kabirleri ve buraya defnedilen büyük şahsiyetlerden bazılarının mezarları için türbe ve kubbeler inşa edilmişti. Bu yapıtların çoğu 1805 yılında, Vahhabilerin Medine’ye saldırması sonucunda yıkıldı. Ancak bir müddet sonra Osmanlı padişahlarından II. Abdulhamid’in emriyle baştan sonra büyük bir ihtimamla restore edildi. Daha sonra ise Yevmu’l-Hedm (8 Şevval 1926) günü Vahhabilerin Medine’ye yaptıkları ikinci saldırıda, Bâkî kabristanında bulunan bütün yapıtlar, Medine hâkimi Emir Muhammed’in eliyle ve babası Abdulaziz A’l-i Suud’un emriyle yıkıldı.

(3)

Aslında Bakî Kabristanlığı'nın tarihi İslam öncesine dayanır. Medine halkı hicretten önce ölülerini “Ben-i Harem” ve “Ben-i Salim” denilen iki mezarlığa ve bazen de kendi evlerine gömerlerdi.

Ancak Müslümanların Medine'ye hicretinden sonra, Hz. Peygamber'in ev ve camisine yakın bir yer olan Baki Müslümanların kabristanlığına dönüştü.

Peygamber Efendimizin tavsiyesi üzerine orada defnolunan ilk Müslüman Peygamberin (s.a.a) ve Emirû’l Müminin Hz. Ali'nin (a.s) yakın dostlarından olan Osman b. Ma'zun'dur. Hz. Ali (a.s) sözlerinde çokça onu yâd ederdi. O'na olan sevgisinin bir belirtisi olarak çocuklarından birisinin adını Osman koymuştu.

Baki mezarlığı, İmam Hasan-ı Mücteba (a.s), İmam Seccad (a.s), İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Sadık'ın (a.s) olmak üzere 4 imamının defnedildiği yer olduğu gibi İmam Ali'nin annesi Fatıma bint-i Eset ve değerli eşi Ümmü'l Benin, Hz.

Sadık'ın oğlu İsmail, Hz. Peygamberin eşlerinin büyük çoğunluğu, Peygamberin amcası Abbas ve diğer bazı din büyüklerinin de gömüldüğü değerli bir mekândır.

Baki mezarlığı bütün İslami mezhep ve fırkalarının saygı duyduğu bir mezarlıktır ve günümüzde de Peygamberimizin kabrinin birkaç adım ilerisinde yer almaktadır.

Allah Resulü kendi zamanında bazı Uhud şehitlerini ve kendi oğlu İbrahim'i orada defnederek bu mekânın kutsiyetini artırmıştır. Ayrıca Herre hadisesinin şehitleri de burada gömülüdür.

İlk Yıkım

İngiliz devşirmesi Vahhabiler tarafından Bakî’deki İmamların kabirlerinin yıkımı ilk olarak 1805 yılında yani I. Suudî Devleti’nin Osmanlılarca dağıtıldığı zaman vuku buldu. Bu tarihi olayın ardından Müslüman Şiilerin ayırdığı bütçeyle özel imkânlardan yararlanılarak ve II. Abdulhamid’in ihtimamıyla yıkılan kabirler en güzel şekilde yeniden restore edildi ve mescit ve kubbe yapılarak Bakî, Müslümanların ziyaret ve seyahat ettikleri en güzel kabirlerden birisi haline geldi.

İngiliz bir seyyah Bakî’nin restoresinden sonra Medine-i Münevvere şehrinin ziyaret yerlerini tanıtırken şöyle diyor; "Medine Suudi Vahabilerce yeniden yıkılmadan önce aynı İstanbul ve diğer güzel seyahat yerlerine benziyordu."

(4)

İkinci Yıkımı

Gerçekte İslam tarihinin günümüzdeki ikinci ve en acı olayı hicri 1926 Şevval ayının 8'inde Suudi Arabistan Vahabilerinin üçüncü defa iş başına gelmeleriyle olmuştur.

Bu yılda Vahabiler Şia'nın mukaddesatına ihanet ve aşağılamaya yönelik fetvalarıyla İmamların ve Peygamberin Ehl-i Beyt'inin mutahhar kabirlerine ikinci defa vahşice saldırarak Bakî mezarlığını viran olmuş bir mezarlığa çevirerek tanınmaz bir hale getirdiler.

Batılı bir seyyah şöyle diyor: "Medine-i Münevver'deki Bakî Kabristanı, ikinci defa tahribiyle mukaddes kabirleri feci bir şekilde viran oldu ve Vahhabiler bu tahripte kabirlerin ve kubbelerin şekillerini de değiştirdiler."

Tarihi kaynak ve deliller gösteriyor ki Suudî Vahhabiler sadece Bakî mezarlığındaki kabirleri tahrip etmekle yetinmediler belki defalarca Peygamberin kabrini yıkmaya yeltendiler, ama dünya Müslümanlarının geniş çaplı itirazlarından dolayı bu İslam dışı davranışlarından vazgeçtiler.

Müslüman olduktan sonra adını İbrahim koyan İsveçli seyyahlardan Luiz Perhart şöyle diyor: "Medine'de defnolunan İmamların ve sahabenin makamına göre bu mezarlığın alanı çok küçük ve doğudaki ve özellikle de Arabistan'daki diğer ziyaret yerlerine kıyasla gören herkesin dikkatini çeken bir taş ve toprak yığınıdır."

(5)

Merhum Ayetullah Safî Gûlpayganî’nin Dilinden Yıkım

Hiç şüphesiz Baki Mezarlığı 1400 yıl öncesinden günümüze kadar tüm Müslümanların ve özel de şahsiyetli âlimlerin ziyaret ettiği kutsal bir mekândır. Bu kutsal mekân, Peygamber Efendimizin (s.a.a) türbesinden sonra İslami eserler ve kaynaklar açısından en önemli türbeler topluluğu olarak geçmektedir. Zira orada yatan Peygamber Efendimizin Ehl-i Beyt’inin yanı sıra çok değerli sahabeler ve âlimler mevcuttur. Hatta nakiller arasında orada yatan sahabelerin sayısını 10 binler olarak ifade edilmektedir.

Müslümanların Çoğu Bu İhanetten Rahatsız

Bakî Mezarlığı'nın bu kadar önemli ve kutsal olmasına rağmen şuanki durumu bile içler acısıdır. Burada yatan şahsiyetlerin türbelerine yapılan ihanetler vicdanlı her insanı derinden üzmektedir. Maalesef Bakî Mezarlığı'nın kontrolü Müslümanlar arasında çok az sayılabilecek olan, İngilizlerin himaye ettiği ve batıl düşüncelerinin Müslümanlar arasında yayılması için çaba harcandığı Vahabiler'in eline düşmüştür.

Hiç kuşkusuz Müslüman âlemi bu durumdan çok rahatsızdır. Dünyanın hiçbir yerinde böylesi küstahça ve edepsizce mezarlıkta yatan değerli şahsiyetlere saygısızlık yapılmamıştır.

Sinsi Planların Başlangıcı

İslam’ın tarihi eserlerinin yok edilme planı çok sinsice hazırlanmıştır. İslam düşmanları bu tarihi kaynak ve eserleri yok etmek için Müslüman ülkeler arasında ilk önce ayrımcılık ve mezhepçilik fitnesini körüklemişlerdir. Örneğin İran’da Ali Muhammed Şirazî ve Hüseyin Ali Nurî’yi Babilik, Mehdilik ve Nübüvvet hatta Uluhiyet makamında oldukları iddiasını ortaya attılar. Hindistan'da da Gulam Ahmed Kadiyanî için Ahmediye fırkasını kurdular. Arabistan’da Muhammed ibn-i Abdulvahhab vesilesi ile Vahhabî fırkasını kurdular. Elbette asıl amaçları Müslümanların petrol madenlerini ve İslami eserlerini ele geçirmekti. Hatta Peygamber Efendimizin (s.a.a) türbesini bile ortadan kaldırmayı hedef edinmişlerdi.

İçinde bulunduğumuz yakın tarihe kadar, yazılı tarihi kaynaklar ve eserler mevcut idi. Fakat daha sonradan yazılan eserler o kadar fazlalaştı ki; hangisinin muteber olduğu konusunda ihtilaflar ortaya çıkmaya başladı. Hâlbuki işin en kolay çözümü işin ehli olan kişilerin kitap ve kaynaklarından yararlanılması ve sahih olan görüşün ortaya sürülmesi olacaktı.

(6)

Kara Gün

8 Şevval 1344 (1926) 'Yevmu'l Hedem' yani Vahhabilerin, Baki Mezarlığında bulunan Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) ve diğer önemli sahabe ve şahsiyetlerin türbelerini yıktıkları gündür. Açıkçası bu kara günde İslam'ın hüviyetini yağmaladılar. Bunun için tüm Müslümanlar Şiisiyle Sünnisiyle herkes Vahhabileri bu kıyımından dolayı boykot etmelidirler. Ve İslami eserlere sahip çıkılması ve türbelerin yeniden inşa edilmesi talebinde bulunmalıdırlar.

Bu kara günü, tüm Müslümanlar yıl boyunca dillerinden düşürmemeli ve bu günü yas ilan etmelidirler. Bugünde ortadan kaldırılan eserler yeniden inşa edilmeli hatta Mekke'de Peygamber Efendimizin (s.a.a) dünyaya geldiği yer, dedesinin mezarı, amcası Ebu Talib’in mezarı ve Hz. Hatice’nin mezarı yeniden türbe haline getirilmeli ve Müslümanların ziyaret edebileceği bir yer haline getirilmelidir.

Peygamber şehri olan Medine-i Münevvere'de ise Uhud’da, Hz. Hamza’nın kabri ve diğer şehitlerin mezarları ve aynı zamanda Baki Kabristanlığı'nda yatan mazlum İmamların türbeleri yeniden yapılmalıdır.

Ehl-i Beyt dostları bugünü İslam tarihine inan kara bir gün olarak görmektedir.

Özellikle Şialar bu tarihi unutulmaması ve Ehl-i Beyt İmamlarına yapılan ihaneti asla kabul etmediler. Fakat İslam düşmanları şu cümleyi asla unutmasınlar;

“Kâfirler ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istediler fakat kâfirler, istemese dahi Allah nurunu tamamlayacaktır.”

(7)

Osmanlı Dönemi Cennetû’l Bakî Kabristanlığı Kartpostalı

Medine’nin en önemli ziyaret yerlerinden birisi Cennetû’l Bakî Kabristanlığıdır. Bizzat Hz. Peygamber (saa) tarafından kabristan haline getirilmiş, içinde Ehl-i Beyt’in fertlerinin ve binlerce sahabenin medfûn olduğu, İslâm’ın en önemli kabristanındaki yıkımdan önceki kubbeli yapılarda bulunanların bazıları şunlardır: Bir rivayete göre Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fâtıma, torunu Hz. Hasan, amcası Hz. Abbas, neslinden torunları İmam Zeyne’l-âbidîn, İmam Muhammed Bâkır, İmam Cafer-i Sadık, kızları Hz. Rukiyye, Hz. Ümmü Gülsüm, Hz. Zeynep; Hz.

Hatice ve Meymune dışındaki bütün zevceleri, oğlu Hz. İbrahim, üçüncü halifesi Osman ibn Affan, sütannesi Hz. Halime, “annemden sonra ikinci annem”

buyurdukları Hz. Ali’nin annesi Hz. Fâtıma bint-i Esed ve daha pek çok sahabe ve İslâm âlimi.

(8)

Katkılarından dolayı Ali Rıza Akbulut Kaimî kardeşimize teşekkür ederiz..

Referanslar

Benzer Belgeler

altta yatan kronik hastalığı olanlara göre istatistiksel ola- rak anlamlı bir biçimde mekanik ventilasyon tedavisine daha fazla gereksinim olduğu ve hastanede kalma süre-

- Temsilciler Meclisi: Partiler, barolar, basın, eski Muharipler Birliği, esnaf kuruluşları, gençlik, işçi sendikaları, sanayi ve ticaret odaları, öğretmen kuruluşları,

Danışma Meclisi: 120 üye valilerin belirleyip gönderecekleri üç misli arasından, 40 üye de doğrudan MGK tarafından belirleniyor.. Adaylarda hiçbir siyasi partiye üye

[r]

Vezir Utbl'nin Horasan sipehsalarlığına ta- yin ettiği Ebü'l-Abbas'ı bu iki sığınmacının. ülkelerine yeniden hakim

Akademik Erteleme Davranışıyla Baş Etme Beceri Eğitimi Psikoeğitim Grup Yaşantısının Üniversite Öğrencilerinin Akademik Erteleme Davranışlarına Etkisi"

[r]

Derlemeye konu olan Stevens Johnson Sendromu terimi ilk kez 1922’de Amerika Birleflik Devletleri’nde iki çocuk hastal›klar› uzman› olan Albert Mason Stevens ile Frank