• Sonuç bulunamadı

FARKLI ÜRETİM TEKNİĞİ ve MATERYALLER KULLANILARAK ÜRETİLEN ESTETİK POST-KOR SİSTEMLERİNİN KIRILMA DAYANIKLILIĞININ İN VİTRO OLARAK İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "FARKLI ÜRETİM TEKNİĞİ ve MATERYALLER KULLANILARAK ÜRETİLEN ESTETİK POST-KOR SİSTEMLERİNİN KIRILMA DAYANIKLILIĞININ İN VİTRO OLARAK İNCELENMESİ"

Copied!
83
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

FARKLI ÜRETİM TEKNİĞİ ve MATERYALLER KULLANILARAK ÜRETİLEN ESTETİK POST-KOR SİSTEMLERİNİN KIRILMA DAYANIKLILIĞININ İN VİTRO

OLARAK İNCELENMESİ

Dt. Sait Ege ERYÜRÜK

Protez Programı DOKTORA TEZİ

ANKARA 2013

(2)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

FARKLI ÜRETİM TEKNİĞİ ve MATERYALLER KULLANILARAK ÜRETİLEN ESTETİK POST-KOR SİSTEMLERİNİN KIRILMA DAYANIKLILIĞININ İN VİTRO

OLARAK İNCELENMESİ

Dt. Sait Ege ERYÜRÜK

Protez Programı DOKTORA TEZİ

TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Yavuz ASLAN

ANKARA 2013

(3)

ONAY SAYFASI

(4)

TEŞEKKÜR

Değerli hocam ve danışmanım Prof. Dr. Yavuz Aslan’a doktora eğitimine kabul edildiğim günden itibaren eğitimimde ve tez çalışmamın her aşamasında gösterdiği destek ve bilimsel bakış açısı için,

Anabilim Dalı Başkanımız Sayın Prof. Dr. Nesrin Anıl başta olmak üzere, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nın, doktora eğitimim sürecinde emekli olan ve şuan aktif görevlerine devam eden öğretim üyelerine bilimsel katkı ve yönlendirmeleri için,

Doktora yeterlilik sınavı jurisi , tez izleme komitesi ve tez sınavı jurimde bulunan Sayın Prof. Dr. Bülent Dayangaç’a gösterdiği destek için,

Tez çalışma sürecimde, fikirlerini ve tecrübelerini benimle paylaşan Sayın Prof. Dr.

Zafer C. Çehreli ve Sayın Doç. Dr. Özgür Uyanık’a,

Tez çalışmamın endodontik tedaviyi içeren kısmında ki katkılarından dolayı Sayın Dr. Dt. Derya Deniz Sungur’a,

Sayın Salih Ergöçen’e istatistiksel değerlendirmeleri için,

Tez çalışmamın laboratuvar aşamalarını yürüttüğüm, Dental Estetik Diş Protez Laboratuvarı sahibi Sayın Murat Özmel ve ekibine yardımları için,

Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nda bulunduğum süre içerisinde doktora eğitimini tamamlayarak ayrılmış olan ve şuan aktif olarak doktora, uzmanlık eğitimlerine devam eden arkadaşlarıma, kendileriyle geçirdiğim keyif dolu 6 yıl için, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı personeline doktora sürem boyunca yardımları için,

Doktora eğitimim süresince bilimsel, mesleki ve sosyal paylaşımlar yaşadığım doktor ve diş hekimi arkadaşlarıma,

Sevgili eşim Sezgi Eryürük ve aileme her an gösterdikleri koşulsuz sevgi ve desteklerinden dolayı, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

(5)

ÖZET

Er r S.E. Far ı retim te i i ve mater a er a ı ara reti e e teti o t- or i tem eri i ırı ma a a ı ı ı ı ı i vitro o ara i e e me i.

Ha ette e Ü iver ite i Sa ı Bi im eri E tit Protez Di Programı Doktora Tezi, Ankara, 2013. Endodontik tedavi görmüş anterior dişler için uygun restorasyon seçimi, başlıca dayanıklık ve estetik gereksinimler tarafından yönlendirilir. Seramik post-korlar, seramik kronlar için estetik bir altyapı seçeneğidir. Bu çalışmanın amacı, dört farklı estetik post-kor sisteminin kırılma dayanıklılığını in vitro olarak değerlendirmektir. 40 üst santral diş, endodontik tedavi sonrasında rastgele 4 gruba (n=10) ayrılmıştır: Tek parça yontulmuş zirkonyum oksit post-kor (Lava Zr), tek parça yontulmuş Lava Ultimate post-kor (Lava Ultimate), ısı ile preslenmiş seramik kor yapısına sahip prefabrik zirkonyum oksit post-kor (Cosmo-IPS), kompozit rezin kor uygulanmış prefabrik fiber post-kor (Fiber – Composite). Post-kor restorasyonları, dual cure kompozit rezin siman (RelyX Unicem) ile simante edilmiştir. Zirkonyum oksit kopingler her bir örnek için üretilmiş ve simante edilmiştir. Kopinglerin kor yapısına simantasyonu sonrasında, örneklere 6000 kez ısısal döngü (5-55 oC) uygulanmış ve kırılma dayankılılığı ölçülmesi amacıyla, Universal test cihazı kullanılarak her bir dişin uzun eksenine 45 derece eğimle statik yükleme yapılmıştır. 1,2,3 ve 4. Test gruplarının ortalama kırılma dayanıklılığı değerleri sırasıyla, 378 N, 334 N, 481 N, 385 N olarak kaydedilmiştir. Gruplar arasında ortalama kırılma dayanıklılığı yönünden farkın önemliliği Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way ANOVA) ile değerlendirilmiştir.

Tek yönlü varyans analizi sonucunun önemli bulunması halinde post hoc Tukey HSD testi kullanılarak farka neden olan durumlar tespit edilmiştir. p<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Cosmo-IPS grubundaki örneklerin kırılma dayanıklılığı değerleri, Lava Ultimate grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Önerilen yeni post-kor materyali olan LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative de dahil olmak üzere test edilen tüm post-kor sistemleri, anterior diş restorasyonları için yeterli ortalama kırılma dayanıklılığı göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: CAD/CAM, fiber post, kırılma dayanıklılığı, seramik post-kor, zirkonya.

(6)

ABSTRACT

ERYÜRÜK, S. E. In vitro evaluation of fracture strength of esthetic post and core systems manufactured by different techniques and different materials.

Hacettepe University Institute of Health Sciences, Ph.D. Thesis in Prosthodontics, Ankara, 2013. The choice of an appropriate restoration for endodontically treated anterior teeth is guided by strength and esthetics. Ceramic posts and cores present an esthetic option as foundation restorations for ceramic crowns. The purpose of this in vitro study was to evaluate fracture strength of four different esthetic post and core systems. Forty maxillary central incisors received endodontic treatment and were divided into 4 groups (n=10) as follows: 1-piece milled zirconium oxide post and core (Lava Zr), 1-piece milled Lava Ultimate post and core (Lava Ultimate), prefabricated zirconium oxide post with heat-pressed ceramic core (Cosmo-IPS), prefabricated fiber post with composite resin core (Fiber- Composite). The posts and cores were cemented with dual-polymerized composite resin cement (RelyX Unicem). Zirconium oxide copings ere made for each specimen, and cemented. After cementation of copings to core structures, 6000 thermal cycles (5-55 C) applied and all specimens ere tested to failure ith the static load applied 45 degree angled to the tooth axis with Universal testing machine.

Mean fracture strength of test groups 1, 2, 3 and 4 is respectively 378 N, 334 N, 481 N, 385 N. One way ANOVA was used to determine the differences among fracture strength scores, with statistical significance at p<0.05. When p-values from One way ANOVA were significant, the post hoc Tukey HSD test was used to determine factors affect difference. Cosmo-IPS group’s specimens recorded statistically significantly higher load-to-failure values when compared Lava Ultimate group. All posts and core systems evaluated presented sufficient mean load-to-failure values for anterior tooth restorations including the new suggested post and core material LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative.

Keywords: CAD/CAM, ceramic post and core, fiber post, fracture strength, zirconia.

(7)

İÇİNDEKİLER

ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZET... v

ABSTRACT ... vi

İÇİNDEKİLER ... vii

SİMGELER ve KISALTMALAR ... ix

ŞEKİLLER DİZİNİ ... xi

TABLOLAR DİZİNİ ... xii

1. GİRİŞ ... 1

2. GENEL BİLGİLER ... 3

2.1 Post-Kor Restorasyonunun Tanımı ... 5

2.2 Post-Kor Restorasyonunun endikasyonları ... 5

2.3 Post-Kor Restorasyonunun Kontrendikasyonları ... 6

2.4 Postta Bulunması Gereken Özellikler ... 6

2.5 Kor Materyalinde Bulunması Gereken Özellikler ... 7

2.6 Post-Kor Restorasyonları için Genel Prensipler ... 7

2.6.1 Diş Yapısının Korunması ... 7

2.6.2 Ferrule Etkisi ... 8

2.6.3 Post Uzunluğu ... 8

2.6.4 Post Çapı ... 8

2.6.5 Postun Biçimsel Yapısı ... 8

2.6.6 Post Yüzeyi ... 9

2.7 Postların Sınıflandırılması ... 9

2.7.1 Kor Yapılarına Göre ... 9

2.7.2 Döküm Şekillerine Göre ... 10

2.7.3 Post Yapısında Kullanılan Materyale Göre... 10

2.8 Post Yapının Güncel Sınıflandırılması... 10

2.8.1 Döküm Postlar ... 10

2.8.2 Prefabrik Postlar ... 12

2.9. Tam Seramik Kronlar ... 22

2.10. Freze Teknolojisi ... 23

2.10.1 Freze Teknolojisinin tarihsel gelişimi ... 23

(8)

2.10.1 CAD/CAM Kısımları ... 24

2.10.2 Lava Sistem ... 25

2.10.3 LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative ... 25

2.11 Isı-basınç Tekniği ile Elde Edilen Seramik Restorasyonlar:... 26

2.12 Post Kor Restorasyonların Simantasyonu ... 27

2.12.1 İdeal bir Siman Materyalinde Bulunması Gereken Özellikler ... 27

3. GEREÇ ve YÖNTEM ... 29

3.1. Çalışma Gruplarının Belirlenmesi... 29

3.2.1 Test Grubu 1 ... 34

3.2.2 Test Grubu 2 ... 37

3.2.3 Test Grubu 3 ... 39

3.2.4 Test Grubu 4 ... 40

3.3 İstatistiksel Yöntem ... 45

4. BULGULAR ... 46

5. TARTIŞMA ... 49

6. SONUÇLAR ve ÖNERİLER ... 60

KAYNAKLAR ... 61

(9)

SİMGELER ve KISALTMALAR Al2O3 Aluminyum Oksit

ARGE Araştırma Geliştirme

Au Altın

CAD/CAM Bilgisayar Yardımıyla Tasarım/ Bilgisayar Yardımıyla Üretim (Computer-Aided Design and Computer-Aided Manufacturing)

CaO Kalsiyum oksit

cm3 Santimetre küp

Cr Krom

Cu Bakır

dk Dakika

EDTA Etilen Diamin Tetra Asetik Asit

g Gram

GPa Gigapascal

HF Hidroflorik Asit

Li2O Lityum oksit

MgO Magnezyum oksit

ml mililitre

mm Milimetre

mm/dk milimetre/dakika

MOD Mezial-okluzal-distal

N Newton

NaOCl Sodyum hipoklorit

Ni Nikel

nm Nanometre

o Derece

oC Santigrat derece

Pd Palladyum

PMMA Polimetil metakrilat

PSZ Parsiyel Stabilize Zirkonyum ( Partially Stabilized Zirconium)

Pt Platinyum

SiO2 Silisyum dioksit

(10)

sn Saniye

Ti Titanyum

Y-TZP Yitriyumla Stabilize Tetragonal Zirkonyum Polikristalin (Ytrium Stabilized Tetragonal Zirconia Polycristal)

Y2O3 Yitriyum oksit

Zr Zirkonyum

ZrO2 Zirkonyum dioksit

µ Mikron

µm Mikrometre

(11)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şe i 3.1 LavaTM Zirkonyum Oksit Blok ... 30

Şe i 3.2 LavaTM Ultimate Restorative Blok ... 31

Şe i 3.3 CosmoPost Seti ... 31

Şe i 3.4 IPS Empress Cosmo Ingot ... 31

Şe i 3.5 RelyXTM Fiber Post Seti ... 32

Şe i 3.6 3M ESPE Filtek Z350 Kompozit ... 32

Şe i 3.7 Çalışma Örneklerinin Şematik Çizimi ... 33

Şe i 3.8 Akrilik Örneklerden Metal Ölçü Postu ile Alınan Polivinilsiloksan Ölçü . 35 Şe i 3.9 Test 1 Grubu örneğinin bilgisayar ortamında tasarım aşamaları ... 35

Şe i 3.10 Test 1 Grubu örneğinin bilgisayar ortamında tasarlanması ... 36

Şe i 3.11 Test 1 Grubu örneğinin simanasyonu sonrası ... 36

Şe i 3.12 Restorasyon simantasyonu için bilgilendirme broşürü ... 37

Şe i 3.13 LavaTM Ultimate Restorative bloktan post-kor’un yontulması ... 38

Şe i 3.14 LavaTM Restorative post-kor’un simantasyonu sonrası ... 38

Şe i 3.16 Manşete alınmadan önce modelasyonların tijlenmesi ... 39

Şe i 3.15 Kor modelasyonunun görüntüsü ... 39

Şe i 3.17 Presleme işlemi sonrası revetmanın uzaklaştırışlması ... 39

Şe i 3.18 Cosmopost – IPS Empress Cosmo Kor simantasyonu sonrası ... 40

Şe i 3.19 Fiber post ve kompozit kor ... 41

Şe i 3.20 Simantasyon sonrası örneklerin optik tarama görüntüsü ... 42

Şe i 3.21 Bilgisayar ortamında koping tasarımları ... 42

Şe i 3.22 LavaTM Zirkonyum Oksit Post-Kor Örnekleri (Grup 1) ... 43

Şe i 3.23 LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative Post-Kor Örnekleri (Grup 2) 43 Şe i 3.24 Prefabrik Cosmo Post – IPS Empress Kor Örnekleri (Grup 3) ... 43

Şe i 3.25 Prefabrik Fiber Post – Kompozit Kor Örnekleri (Grup 4) ... 43

Şe i 3.26 Isısal döngü cihazı ... 44

Şe i 3.27 Universal test cihazına yerleştirilmiş örnek ... 45

Şe i 3.28 Gruplara göre kırılma dayanıklılığı karşılaştırması ... 47

(12)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 3.1 Test Gruplarının Dağılımı ... 30 Tablo 4.1 Gruplara Göre Kırılma Dayanımlarına İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler ... 46 Tablo 4.2 Çoklu Karşılaştırma Sonuçları ... 47 Tablo 4.3 Gruplara göre başarısızlık tipi dağılımı... 48

(13)

1. GİRİŞ

Endodontik tedavili dişler vital dişlere göre biyomekanik başarısızlıklara daha yatkındır. Endodontik tedavinin kaçınılmaz olduğu ve bir kron restorasyonunu desteklemek için yetersiz dentin dokusu olduğu durumlarda, kron retansiyonunu sağlamak için genellikle post ve kor yerleştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır (1) . Post-kor restorasyonlarda genellikle döküm veya prefabrike post kullanımı tercih edilse de günümüzde hangi tekniğin ve materyalin kullanım açısından daha iyi olduğuna dair herhangi bir görüş birliği bulunmamaktadır (2) . Kullanılan post sisteminin dişte stres oluşturmaması, basınç nedeniyle dişte kırılmalara neden olmaması önemlidir. Kalan diş dokusunda fazla madde kaldırılmasını gerektirmemesi, kolay uygulanabilmesi ve eğer tekrarlanması gerekirse kökte fazladan preparasyona neden olmaması gereklidir. Günümüzde sıklıkla kullanılan metal postlar ve prefabrik postlar, bu gereksinimlerin sadece bir kısmını karşılamaktadır. Bu nedenle son zamanlarda kullanılmaya başlanan estetik postlar, uygulama kolaylığı, renk uyumu ve birçok estetik postun tekrarlanabilir tedavi seçeneği sunması nedeni ile post kor restorasyonları için iyi bir alternatif olarak görülmekte ve kullanılmaktadır (3) .

Ön grup dişlerde artan estetik gereksinimler ve metal postların oluşturduğu estetik problemler diş renginde post-kor sistemlerinin gelişimini ve kullanımını yaygınlaşmıştır (4-9) . Kron yapımı için güçlendirilmiş tam seramik materyallerin kullanıma sunulması, tam seramik restorasyonun estetik ve optik özellikleriyle uyumlu post materyali kullanımını tedavi başarısı için zorunlu hale getirmektedir.

Christel ve arkadaşları 1980’lerin sonlarında tanıtılan zirkonyum oksit postları incelemişler ve bu postların eğilme ve kırılmaya karşı yüksek dirençlerinin olduğunu belirtmişlerdir (10) . Zirkonyum oksit postlar üzerine kompozit ve seramik olmak üzere iki çeşit kor yapısı uygulanabilir. Zirkonyum oksit postlar ve kompozit korlar arasında tam bir kimyasal bağlantı oluşmadığı sadece makro tutuculukla bağlantı sağlandığından zirkonyum oksit postların seramik korlarla kullanılması önerilmektedir (5,11-13) Zirkonyum oksit post-kor’un CAD-CAM sistemi kullanılarak zirkonyum oksit bloklardan monoblok olarak üretilmesi de alternatif bir teknik olarak ortaya çıkmıştır. Bu durumda post ve kor yapısı aynı materyalden oluştuğu için aradaki bağlantı problemi ortadan kalkmaktadır (14) . Bir sonraki

(14)

aşamada metal ve güçlendirilmiş seramik postlarla ilgili yaşanan biyomekanik sorunlar, araştırmacıları hem estetik hem de biyomekanik avantajlara sahip yeni bir alternatif materyal arayışına itmiş ve bu arayış sonucunda fiberle güçlendirilmiş kompozit postların gelişim süreci başlamıştır (15) . Fiber postların estetik ve biyomekanik özellikleri diş dokusuna benzerlik göstermektedir. Fakat klinik uygulamanın zaman alması, kök kanalına fiziksel uyumunun zayıf olmasından dolayı ortaya çıkan desimantasyon başarısızlığı gibi durumlar fiber post-kor uygulamalarının hala tartışılır olmasına ve post-kor uygulamalarında tek alternatif olmasının önüne geçmektedir. Zirkonyum oksit ve fiber post kor sistemlerinin dezavantajlı yönlerinin azaltılması amacıyla Lava Ultimate Rezin Nano Seramik bloklardan üretilebilecek monoblok post-korlar alternatif olabilir.

Bu çalışmanın amacı günümüzde yaygın olarak kullanılan fiber ve zirkonyum oksit post-kor sistemlerini ve bunlara alternatif olarak LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative bloklardan üretilen post-kor’ları kırılma dayanıklılığı açısından in-vitro olarak değerlendirmektir.

(15)

2. GENEL BİLGİLER

Çeşitli nedenlerle kaybedilen diş dokusunu yerine koyma düşüncesi çok eskilerden beri güncelliğini korumaktadır. İlk olarak bu kayıpların telafisi için insan veya hayvan kaynaklı diş ve kemik gibi sert dokulardan üretilen yapay dişlerin teller aracılığıyla tutturulmasına dayanan yöntemler kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan post sistemlerine benzeyen ilk yöntemi 1728’de Pierre Fauchard tarif etmiştir.

Fauchard kök kanalı içine, kökü eğelenerek kesilmiş ve kök yerine kurşun bir vida eklenmiş insan kronunu, siman yerine vida etrafına kanal içinde su emerek şişen keten iplikler sararak oturtmuştur.

Lefoulon 1841 yılında kökten mum ile ölçü alarak modelde post adapte etmiştir (16) . Sir ohn Tomes ise 1849’da ilk defa postun uzunluğu ve çapı ile ilgili değerler vermiştir ve bu değerler günümüzde kullanılan ölçülere yakınlık göstermektedir (16) . Cassius M. Richmond, 1889’de bugün bile kullanılan ve kendi adıyla anılmakta olan postlu kronların patentini almıştır. Bu gelişmelerden sonra döküm altın post-korlar ve pin destekli amalgam korlar yapılmaya başlanmıştır (16) . Bütün bu gelişmeler yaşanırken diğer yanda kök kanal tedavisi ile ilgili yöntemler de gelişim göstermiştir.

Yakın geçmişte kullanılmaya başlanan altın post-korlar ve pin destekli amalgam korları 1966’dan sonra kök kanalına vidalama veya yapıştırma yoluyla sabitlenen prefabrik postlarla birlikte kullanılan kompozit korlar izlemiştir (17) .

Estetik ve optik kalite arayışı sonucunda 1980’lerin sonlarında yitrium oksitle stabilize edilmiş zirkonyum seramik postlar geliştirilmiştir (18) . Bunun ardından da cam infiltre alüminyum oksit seramikten yapılmış postlar kullanıma sunulmuştur (19) Duret ve arkadaşları (1990) karbon fiberlerle güçlendirdikleri rezin materyalden yapılmış bir başka metalsiz post sistemini tanıtmışlardır. Hemen ardından da fiberle güçlendirilmiş rezinlerin estetik ve biyomekanik avantajlarını kullanmak amacıyla, cam fiber ve polietilen fiber gibi farklı fiber tipleri post üretim teknolojisinde kullanılmaya başlanmıştır.

Restoratif diş hekimliğinin amacı hastaya kaybolan fonksiyon ve estetiği yeniden kazandırmaktır. Sürekli gelişmekte olan diş hekimliği uygulamaları ve materyal teknolojisi hekimin restoratif uygulama pratiğine katkıda bulunmaktadır.

Bunun yanında insan için estetik vazgeçilmez bir unsurdur ve hastaların yapılan

(16)

restoratif uygulamalardan estetik beklentilerinin artması da son derece doğaldır. İleri derecede madde kaybına uğramış, kesin çekim endikasyonu bulunan veya prognozu zayıf dişlerin çekimi sonrası, ağız dokularını koruyan ve kaybedilen dişi yerine koyan en güncel tedavi seçeneği implant uygulamasıdır. İmplant materyalleri ve yüzey özelliklerinde yaşanan gelişmeler sonucunda implant, çoğu hekim tarafından tedavide ilk tercih edilen seçenek haline gelmiştir. İmplant tedavi seçeneği çoğu zaman fonksiyonel ve biyomekanik açıdan başarılı olsa da estetik beklentilerin yüksek olduğu anterior bölgede, özellikle diş çekiminden sonra görülen bukkal alveol kemik rezorpsiyonu (20,21) interdental papilin estetikteki hayati önemi ve implant yerleşiminde yaşanabilecek pozisyon sıkıntısı gibi etkenler estetik sonuçlar açısından risk oluşturmaktadır. Bu durum sağlıklı diş yapısının anterior bölgede korunmasını ve bu dişin restore edilmesiyle estetik ve fonksiyonel bir restorasyonunun sağlanmasını öncelikli tedavi seçeneği haline getirmektedir.

Kaybedilen diş dokusunun onarımı için geçmişten günümüze teknoloji ve malzeme çeşitliliğinin gelişmesiyle tedavi yöntemleri de gelişmiştir. Önceleri dişlerin sadece kronları restore edilmeye çalışılırken günümüzde aşırı madde kaybına uğramış dişlerde kök yapısını da restorasyonun içine alan post-kor uygulamaları yaygınlaşmıştır (22) . Doğal diş ve implantın klinik ömrü üzerine yapılan bir sistematik derlemede, periodontal olarak sağlıklı bir dişin ağızda kalma oranı elli yılda 99.5, implantlar için ise bu oran on yıl içinde 82- 94 arasında gösterilmiştir (23) . Başarılı kök-kanal tedavisi yapılmış bir dişin de yüksek başarı ve ağızda kalma oranı gösterdiği, koronal yapısı doğru şekilde restore edildiğinde dental ark içerisinde uygun şekilde fonksiyon görebildiği rapor edilmiştir (23,24) . Koronal restorasyonun tasarımı kalan diş yapısının miktarına, dişin morfolojisine ve dental arktaki konumuna, restoratif materyallerin biyouyumluluğuna ve estetik gereksinime bağlıdır (22,25,26) .

Endodontik tedavili dişlerdeki dentinin, vital pulpaya sahip dişlerdeki dentine göre önemli derecede farklı olduğu gösterilmiştir. Bu dişlerdeki dentin yüksek sayıda olgunlaşmamış (immatür) çapraz kollajen bağlara sahiptir (9,24,27) . Kollajen yapısındaki bu farklılık dayanıklılığın azalmasına ve kırılganlıktaki artışa bir açıklama olabilir(24) Kanal tedavisi sonrası zaman içinde ortaya çıkan dehidratasyon kırılganlıktaki artış için önemli bir neden olarak gösterilmiştir (9,24,27) Sedgly ve

(17)

Messer (28) aynı ağzın iki farklı bölgesinde uyguladıkları çalışmada sağlam dişteki dentinin, kanal tedavisi yapılmış dişin dentininden daha dayanıklı olduğunu rapor etmişlerdir. Bu bilgiler ışığında endodontik tedavili dişler, endodontik tedavili olmayan dişlere göre daha kırılgandır denilebilir.

Dişte kalan sert doku miktarı stabiliteyi büyük oranda etkilemektedir. Dişte sadece endodontik giriş kavitesi açmak dişin dayanıklılığını 5, diş bütünlüğünün MOD kavite ile bozulması ise 63 oranında azalttığı rapor edilmiştir (29) . Dolayısıyla post kullanım endikasyonu, büyük oranda dişin sert doku kaybına bağlıdır. Postun temel fonksiyonu koronal restorasyonun devamı için kor retansiyonunu sağlamaktır. Post-kor uygulamasının ileri derecede madde kaybına uğrayan dişi güçlendirdiğinin düşünülmesine karşın (30-32) post yerleşiminin ve post yuvası hazırlanmasının dişin yapısal dayanıklılığını arttırmadığına, aksine kökü zayıflattığına dair bulgular ortaya koyan çalışmalar vardır (33-36) . Endodontik tedavi sonrasında dişte meydana gelen madde kaybına, post yerleştirmek için yapılan müdaheleler eklendiğinde dişin mekanik direncinin olumsuz yönde etkilendiği kabul edilmesi gereken bir gerçektir (34,37,38) .

2.1 Post-Kor Restorasyonunun Ta ımı

Post-kor restorasyonlarında iki ana kısım bulunur:

Post: Restorasyonun desteklik ve tutuculuk için kök kanalına uzanan kısmıdır.

Kor: Restorasyonun post ile birleşen ve diş anatomisinin küçük bir modeli gibidir.

2.2 Post-Kor Restorasyonunun e i a o arı

1. Dişin koronal dokusunda aşırı madde kaybına neden olabilen çürük, travma veya bruksizm abrazyonu gibi durumların

 Pin restorasyonlu korlar

 Mevcut undercutlar

 Yardımcı kaviteler

 Adeziv rezinlerin kullanımı ile restore edilemediği durumlarda, 2. Travma sonucu ortaya çıkan kırık vakalarında,

3. Overdenture protez yapılırken köklerden destek, stabilite ve retansiyon

(18)

alınması planlandığında, ataçmanların köklere post-kor halinde birleştirildiği durumlarda,

4. Mine displazi ve distrofilerinde,

5. Eski restorasyonlar veya endodontik giriş kavitesi nedeniyle aşırı madde kaybının olduğu durumlarda,

6. Malpoze dişlerin konumlarının düzeltilmesi amacıyla yapılan protetik müdahalelerde kullanılırlar (39) .

2.3 Post-Kor Restorasyonunun Ko tre i a o arı

Post-kor restorasyonunun yapılamayacağı başlıca durumlar aşağıda belirtilmiştir

1. Periapikal patoloji varlığında,

2. Kanalları hiperkalsifiye olan dişlerde, 3. Eğri ve ince köklerin varlığında, 4. Kök çatlak ve kırıklarının varlığında,

5. Hatalı kanal tedavisi sonucu perfore olmuş kanalların varlığında post-kor yapımı kontrendikedir (39) .

2.4 Po tta B ma ı Gere e Öze i er

Postta bulunması gereken başlıca özellikler aşağıda belirtilmiştir

 Dişe minimum stres iletmeli,

 Kor yapısı için yeterli tutuculuk sağlamalı,

 Endodontik tedaviyi yenilemek gerektiğinde kolayca kanaldan çıkartılabilmeli,

 Korozyona uğramamalı,

 Kanal şekline uygun olmalı,

 Minimum preparasyonla uygulanabilmeli,

 Kanal duvarıyla arasında ince ve eşit miktarda siman kalınlığına izin vermeli,

 Farklı uzunluk ve çapta tipleri bulunmalı,

 Diş dokularına benzer biyomekanik özelliklere sahip olmalı,

(19)

 Estetik özellikleri sonuç restorasyon ve çevre dokulara uyumlu olmalıdır (40)

2.5 Kor Mater a i e B ma ı Gere e Öze i er

Kor materyalinde bulunması gereken başlıca özellikler aşağıda belirtilmiştir

 Compressive ve shear stres direnci yeterli olmalı,

 Biyouyumlu olmalı,

 Diş yüzeyine bağlantısı iyi olmalı, mikrosızıntıya neden olmamalı,

 Uygulaması kolay olmalı,

 Isısal genleşme katsayısı diş dokusuna yakın olmalı,

 Nemli ortamlardan etkilenmemelidir(41) .

2.6 Post-Kor Re tora o arı içi Ge e Pre i er 2.6.1 Di Ya ı ı ı Kor ma ı

2.6.1.1 Kö Ka a ı

Kanal tedavisi sonrasında post yerleştirilmesi için post boşluğu preperasyonu yapılırken kök kanalından fazla diş dokusu uzaklaştırılmamasına dikkat edilmelidir.

Kök kanalını gereğinden fazla genişletmek perforasyona ve dişin zayıflamasına neden olabilir. Bu durum fonksiyon sırasında kırılmalarla sonuçlanabilir (9) . Kök kanalının direnç ve tutuculuk için uygun postun yerleştirilebileceği kadar genişletilmesi önerilmektedir.

2.6.1.2 Kron

Travma, çürük, eski restorasyonlar veya endodontik giriş kavitesi preparasyonu koronal diş yapısında madde kaybına neden olur. Kor materyalinin stabilizasyonu için 1mm ve daha fazla bir kalınlıktaki sert dokunun gerekli olduğu belirtilmiştir. Koronal kısımda daha az kalınlıkta sert dokunun olduğu yerler post-kor restorasyonu öncesinde kaldırılmalıdır(25) .

(20)

2.6.2 Ferrule Etkisi

Ferrule, kron preparasyonda, gingival bölgedeki diş yapısında vertikal bir bant olarak tanımlanır (9) . Ferrule terimi Latince ferrum’dan köken alır. Bilezik anlamındadır. Kronun supragingival diş dokusunu sarmasıyla ferrule etki oluşur (42) Araştırmacılar koronal veya supragingival diş dokusundaki artışın diş ve restorasyonun prognozunu önemli derecede iyileştirdiğini göstermiştir (43-45) . Post restorasyonlu dişlerde ferrule varlığının dişi kama streslerine karşı koruduğu bildirilmiştir (46) . Preparasyon bitiş çizgisinin koronalinde bulunan 1-2 mm diş yapısı dişin kırılma direncini arttırdığı bildirilmiştir (42,47) .

2.6.3 Po t Uz

Yapılan araştırmalar post uzunluğunun, kök boyunun 2/3 sine kadar uzanması gerektiğini savunmaktadır. Kron /kök oranı en az 1:1 olmalıdır (48) . Post uzunluğu köke iletilen stres dağılımını değiştirmektedir. Kısa ve kalın postlar servikal alanda stres oluşumuna yol açar, kökün 2/3 sine uzanmış postlar ise servikal stresi azaltırken apikal stresi artırır (49) . Bunun yanında araştırmalar kırılma dayanıklılığında ferrule etkisinin post uzunluğundan daha önemli olduğunu göstermiştir (50) .

2.6.4 Po t Ça ı

Post çapı kök çapının üçte biri kadar olmalıdır. Post çapının etrafında en az 1mm dentin bulunmalıdır (51) . Lloyd ve Palik (50) tarafından yapılan bir sistematik derlemede, diş yapısını korumak, perforasyon riskini azaltmak ve post yapılan dişin kırılma dayanıklılığını artırmak için, post genişliği seçiminde konservatif, korumacı ve oransal yaklaşımlar önerilmiştir.

2.6.5 Po t Biçim e Ya ı ı

Klasik endodonti kitapları gittikçe incelen postların kullanımını önermektedir.

Bu görüşe göre paralel yapıdaki bir post, kök kanal boşluğuna girdiğinde lateral duvarları zayıflatır ve kökte yatay kırık olasılığını arttırır.

(21)

Konik (tapered) postlar, koronal bölgede stres artışına neden olurken, paralel postlar apikal bölgede stres artışına neden olurlar. Sonuç olarak, tutuculuğun sağlanması ve stresiz azaltılması için kullanılması gereken post tipi kök kanalının duvarlarına iyi adapte olmuş, pasif uyum gösteren ve paralel kenarlı postlardır. Son zamanlarda yapılan tüm çalışmalar bu sonucu desteklemektedir (48) .

2.6.6 Po t Y ze i

Post yüzeyinde simantasyon öncesinde yapılan hazırlıkların postun siman ve kök kanalına bağlantısını etkilediği gösterilmiştir . Düzgün yüzeyli postlar, en az stresi oluştururlar fakat tutuculukları da en az düzeydedir. Çentikli postların tutuculukları düzgün yüzeyli postlardan daha iyidir. Vidalı postlar ise en iyi tutuculuğu sağlar fakat kök dentininde en fazla stresi oluşturmaktadırlar (48,52) .

2.7 Po t arı Sı ıf a ırı ma ı

Materyal teknolojisi ve üretimindeki gelişmeler kendisini post çeşitliliğinde de göstermiştir. Tedavi planlamasında vakaya uygun doğru post seçimi tedavinin başarısı için önemlidir. Renk, kalan sağlıklı diş yapısı, üst yapı restorasyon materyali, klinisyenin üründeki tecrübesi gibi faktörler post seçimini etkilemektedir.

Kök-kanal post sistemleri dişte en az kayıp oluşturan preparasyon aşamalarına sahip olmalıdır, çıkarılmış dentinin doğal yapı ve fonksiyonunu yerine koyabilmeli ve kök kanal dentinine sıkı bir şekilde bağlanabilmelidir (40) . Postları farklı ölçütlere göre sınıflandırmak mümkündür: (53)

2.7.1 Kor Ya ı arı a Göre

 Fabrikasyon olanlar,

 Döküm olanlar,

 Restoratif materyallerden (amalgam, kompozit vs.) oluşturulanlar olarak sınıflandırılır.

(22)

2.7.2 Dö m Şe i eri e Göre

• Tamamı döküm olan: Direkt veya indirekt yöntemle hazırlananlar,

• Postu döküm, koru restoratif materyal olanlar,

• Postu prefabrike, koru döküm olanlar olarak sınıflandırılır.

2.7.3 Po t Ya ı ı a K a ı a Mater a e Göre

a. Metal postlar (Ti, Au-Pt, Paslanmaz çelik, Pd-Pt-Cu, Cr-Ni, amalgam), b. Fiber postlar,

• Karbon-kuartz fıber postlar

• Kuartz fiber postlar

• Karbon fiber postlar

• Cam fiber postlar c. Seramik postlar

• Zirkonyum esaslı seramikler

• Cam seramikler

• Alüminyum oksit ile güçlendirilmiş seramikler

2.8 Po t Ya ı ı G e Sı ıf a ırı ma ı 2.8.1 Dö m Po t ar

Konik ve dairesel kesite sahip olmayan kanallarda, çok dar kanal preparasyonu yapılabilen durumlarda, preparasyonu yapılan diş yapısı minimal olup rotasyonel kuvvetlere direnç göstermesi gereken durumlarda döküm postlar tercih edilmektedir. Döküm post korlar tek köklü dişlerin yanısıra çok köklü dişler için de hazırlanabilir (54,55) . Bu postlar endodontik tedavili dişler için yıllardır güvenle kullanılan tip III ve IV altın alaşımdan dökülen, elastisite modülü ve ısısal genleşme katsayısı mineye en yakın olan postlardır. Normal okluzal kuvvetler altında sıkışma kuvvetlerine dayanıklıdırlar. Diğer değersiz metal alaşımlar da dökümde kullanılabilir fakat sertlikleri sebebiyle kök kırığı oluşturma riskleri yüksektir. Aynı zamanda metal postların ister altın, ister değersiz alaşım olsun en büyük dezavantajı, tam seramik restorasyonlarla birlikte uygulandıklarında, estetiği olumsuz yönde etkilemeleridir.

(23)

2.8.1.1 Po t Bo Hazır a ma ı

1.Kimyasal yöntem: Kloroform, okaliptus yağı, turpendin yağı gibi gutaperkayı yumuşatıcı çözücüler kullanılır. Ancak çözücünün kontrol edilememesi ve apikal tıkamayı etkileyerek mikrosızıntıya yol açması gibi risklerden dolayı kullanımı tercih edilmemektedir.

2.Termal yöntem: Sıcak endodontik plugger’ lar kullanılır. Eğri kanallarda kullanımı oldukça zordur, ısılarının kontrol edilmesi güçtür.

3.Mekanik yöntem: Kullanılan yöntemler içinde en pratik ve etkili yöntemdir.

Çeşitli kanal eğeleri ve frezler kullanılır. Mekanik yöntemde en çok kullanılan frezler Gates glidden ve peaso reamer’ lardır. Peaso reamerlar altı ayrı çaptadır, uç kısımları keskin olmadığından kanalda en az direnç gösteren yolu takip ederler. Paralel duvarlar oluşturup hızlı bir şekilde uygulanabilmeleri avantajlarıdır. Kanalı aşırı genişletmesi ve kökte zayıflamaya sebep olması dezavantajlarıdır.

2.8.1.2 Dö m o t- or arı a ım te i eri

Döküm metal post-korlar direkt ve indirekt yöntemle hazırlanabilirler. Tek köklü dişlerde direkt teknik, çok köklü dişlerde ise indirekt teknik tercih edilir.

Direkt teknikte kanalın içi izole edilir, ölçü alımı işleminde kullanılan plastik post üzerine kimyasal olarak sertleşen rezin materyal (Duralay, Inlay Patern Resin, Reliance Dental MFG. CO. ORTH, ILL. 60482) sürülür. Lentülo yardımıyla kanalın içine de rezin gönderilir ve plastik post yerleştirilir. Kanalın tam ölçüsü alınıncaya kadar bu işleme devam edilir. Kanalın ölçüsü tamamlandıktan sonra kor kısmı da kimyasal olarak sertleşen rezin materyalle ağızda şekillendirilerek alınan ölçü işlemlerin tamamlanması için laboratuara gönderilir. İndirekt teknikte ise ölçüye destek olacak bir materyal (plastik ya da metal) kanal boyuna göre hazırlanır, materyal üzerinde ölçü maddesinin tutunabileceği tutucu yüzeyler oluşturulur ve üzerine adeziv sürülür. Elastomerik ölçü maddesi bir lentülo yardımıyla kanal içine gönderilir ve destek parça da ağızdayken tüm ağzın ölçüsü alınır. Laboratuvarda model elde edilir plastik post, etrafına mum yığılarak kanala adapte edilir ve kor yapı da mumdan hazırlanarak döküm yapılır. Hastanın tekrar gelmesini gerektiren ek bir laboratuvar işlemi içermesi döküm postların dezavantajıdır.

(24)

2.8.1.3 Dö m Po t arı Ava taj arı

1. Döküm postların kök morfolojisiyle uyumu iyidir ve minimal perforasyon riski vardır (56-58) .

2. Post’un yerletirilmesi sırasında oluşan stresler, konik tasarım ve dolayısıyla simanın rahat dışarı çıkabilmesi sayesinde minimaldir.

3. Döküm postlar kanal duvarlarına iyi adapte olurlar. Oval yapıdaki kanallarda prefabrik post kullanılırsa post ile kanal duvarları arasında minimal kontak sağlanır ve geri kalan kısım simanla dolar. Bu durum hem post’un başarısızlığına hem de restorasyonun erken kaybına sebep olabilir (58) .

4. Korozyona dirençlidir.

5. Fabrikasyon postlardan daha az rijittir. Aşırı yükleri elastik deformasyonlar ile tolere edebilirler (57,59) .

6. Post ile kor arasında açılandırma yapılması gereken durumlarda prefabrike postların bükülme direnci uygun olmadığından döküm post sistemleri daha avantajlıdır (54,58) .

2.8.1.4 Dö m Po t arı Dezava taj arı

1. Yapım tekniği ve laboratuar aşamaları ile birden fazla seans gerektirdiği için zaman alıcıdır.

2. Metal döküm postlar uygulanırsa estetik problemler ortaya çıkabilir.

Ayrıca metal post yapıların korozyon ürünleri, dental ve periodontal dokularda birikebilir.

3. Döküm postlar aynı uzunluktaki paralel kenarlı prefabrik postlardan daha az tutucudurlar (57) .

2.8.2 Prefabrik Postlar

Prefabrik post ve kor sistemleri, devital dişlerde restoratif işlemleri basitleştirmek ve hızlandırmak amacıyla geliştirilen ve farklı dizaynlarda imal edilip, her bir sistemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları olan restoratif unsurlardır .

Tek bir sistem ve geleneksel bir uygulama olmadığı için birden fazla tekniğin ve farklı post sistemlerinin bilinmesi gerekir. Herbir post’un retantif niteliği,

(25)

uygulama özellikleri ve çiğnemede kuvvet dağılımı iyi bilinmelidir. Tekrarlayan endodontik tedaviler sonucu aşırı derecede genişlemiş kök kanalları olan dişlerde, kor yapısına destek sağlayabilecek vertikal yönde yeterli koronal diş dokusunun bulunmadığı durumlarda, dişeti sıvısının kontrol edilemediği, dişeti kenarında materyal toksisitesinin daha fazla önem taşıyabildiği durumlarda özellikle altın alaşımlarının tercih edildiği olgularda, döküm post-kor yapıların kullanımı tavsiye edilmektedir. Materyal seçiminde her bir olgu bireysel olarak değerlendirilmelidir (47) .

Prefabrik post sistemlerinin geometrilerine uygun kanal preperasyon frezleri mevcuttur. Bu frezlerin kesinlikle fazla baskı yapılmadan, düşük devirle ve saat yönünde çalıştırılmaları gerekmektedir. Prefabrik post sistemleri pratik olmalarından dolayı günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yivli olanlar fazla simanın kaçışına fırsat vererek hidrostatik basınç oluşmasını engeller. Prefabrike postlar hem daha kısa sürede hazırlanabilirler, hem de daha ekonomiktirler.

Günümüzde kullanılan post materyalleri çeşitlilik göstermektedir. Paslanmaz çelik, titanyum ve titanyum alaşımları, altın kaplama pirinç, fiberle güçlendirilmiş polimerler ve seramik, prefabrik post materyalleri olarak kullanılmaktadır.

2.8.2.1 Prefabri Po t arı Ava taj arı

1. Aynı seansta post ve kor materyali direkt olarak hasta ağzına yerleştirilir ve dişin preperasyonu yapılıp ölçü alınabilir.

2. Maliyetleri döküm postların maliyetinden düşüktür ve uygulanması daha az zaman gerektirir.

3. Simantasyonları ve yerleştirilmeleri kolaydır.

4. Prefabrik postlar kırılma dayanımı açısından daha yüksek fiziksel özelliklere sahiptirler (57) .

2.8.2.2 Prefabrik Po t arı Dezava taj arı

1. Kanalın morfolojisine tam uyum göstermezler.

2. Kanala uyumunu sağlamak için fazla preperasyon yapmak gerekebilir, dolayısıyla diş dokusu zayıflar.

(26)

3. Paralel kenarlı prefabrik postlar, kanalın sadece apikal yarısı ile uyum sağlar ve koronal kısımdaki konik kanal şekli ile uyumu yetersiz olabilir.

4. Prefabrik postlar yivli değilse veya girintili çıkıntılı değilse, silindirik şekilleri nedeniyle rotasyona direnç gösteremezler (57) .

Prefabrik postlar metal ve metal olmayan prefabrik postlar olarak ikiye ayrılır

2.8.2.3 Metal Prefabrik Postlar

Metal prefabrik postlar kıymetsiz metal alaşımları kullanılarak elde edilmektedirler. Yaygın olarak kullanılmalarına rağmen belirgin dezavantajları vardır

 Korozyona uğrayabilirler ve korozyon ürünleri periodontal dokularda renklenmeye sebep olabilir.

 Servikal bölgede gingivada gri renk yansımasına sebep olabilirler.

 Işık geçirgenliği özellikleri olmadığı için doğal diş yapısının optik özelliklerini karşılayamazlar.

 Aktif yivli metal prefabrik postlar kök kanalına vidalanırken oluşturdukları aşırı stresten dolayı kök çatlak ya da kırıklarına sebep olabilirler.

 Metal postun elastisite modülü ile dentinin elastisite modülünün farklı değerlerde olması nedeniyle dentin yüzeyinde eşit olmayan kuvvet dağılımı meydana gelmektedir ve stres alanları oluşmaktadır (19,52,60) .

2.8.2.4 Metal Olmayan Prefabrik Postlar

Doğal dişin optik özelliklerini yansıtan restoratif materyallerin gelişmesiyle birlikte metal olmayan postların da üretimi ve klinik kullanımı yaygınlaşmıştır.

Metal olmayan prefabrik postları ikiye ayırabiliriz

(27)

A- Fiber e G ç e iri mi Kom ozit Postlar 1. Karbon fiberle güçlendirilmiş postlar, 2. Cam fiberle güçlendirilmiş postlar, 3. Kuartz fiberle güçlendirilmiş postlar, 4. Polietilen fiber postlar.

B- Seramik Postlar 1. Cam seramik postlar,

2. Aluminyum oksit esaslı postlar, 3. Zirkonyum esaslı postlar (61) .

A. Fiber e G ç e iri mi Kom ozit Po t ar

Protetik olarak fiber, önce akriliklerin güçlendirilmesinde kullanılmış daha sonra kompozit rezinlere eklenmiştir. Fiberleri güçlendirmek için eklenebilecek materyaller:

1. Karbon: Postlar için en uygun olanlarıdır. Mekanik özellikleri en iyi olan fiber grubudur.

2. Aramid: Bu tür fiberler daha çok köprü restorasyonlarında kullanılır.

Sarımtırak bir renge sahiptir.

3. Cam: Protezlerin kaidelerini güçlendirmek için en yaygın şekilde kullanılan fiber formudur. Cam fiberler birçok farklı formda bulunabilir.

En yaygın olarak bulunan tipi 50-60 oranında Silisyum dioksit (SiO2) ve diğer oksitleri içeren formudur. Cam ve polietilen fiberler estetiktirler ancak nemli ortamda dayanıklılıkları azalır (62) .

Fiber postlar ilk kez 1990 yılında Duret tarafından uygulanmıştır. Fiziksel yapısı epoksi rezin olan bir polimer rezin matriksle kaplanmış karbon ve silika fiberlerden oluşurlar. Fiber çapları 7-10 mikrometre (μm)’dir ve sarmal, örgü ve uzunlamasına olmak üzere değişik şekillerde bulunurlar. Metal alerjisine ve korozyona neden olmazlar, biyolojik olarak uyumludurlar.

Fiber ile güçlendirilmiş postların elastisite modüllerinin dentine benzemesi (16-40 GPa) noktasından hareketle geliştirilmişlerdir. Laboratuvar çalışmaları, bu postların yüksek çekme direncine ve dentine benzer elastisite modulüne sahip

(28)

olduklarını göstermiştir. Fiber postlar, karbon fiberler dışında tam seramik kron ve köprü ile birlikte kullanıldıklarında tatmin edici estetik sonuçlar verirler. Karbon fiber postların renklerinin siyah olması, karbon-kuartz fiber postların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Karbon postun etrafı kuartzla kaplanmıştır. Karbon-kuartz fiberlerin renkleri opaktır. Bu aşamadan sonra materyalin geliştirilmesine devam edilmiş ve daha estetik olan kuartz fiber postlar üretilmiştir. Bu postların mekanik özellikleri karbon fiber postların mekanik özelliklerine yakındır. Kuartz fiberler, fiber postların en elastik ve estetik olanlarıdır (62,63) . Literatürde mevcut birçok çalışmada, fiberle güçlendirilmiş kompozit postların yükleme altındaki fiziksel davranışları değerlendirilmiştir. Bazı araştırmacılar ince postların kullanımı ile diş dokusunun korunabileceğini düşünerek daha rijit metal postların kullanımının uygun olacağını öne sürmüşlerdir (64) Başka bir kısım araştırmacı ise dentine yakın elastisite modülüne sahip fiber postların dentine iletilen stresleri azaltması ve kök kırığı riskini düşürmesi nedeniyle kullanımının daha uygun olacağını düşünmüşlerdir. Fiberle güçlendirilmiş postların çoğu dentine yakın mekanik özellikleri olması ve postla siman arasında kimyasal bağlanma olması savıyla satılmaktadır. Bu postlar üzerinde yapılan çalışmalar iki temel noktaya odaklanmıştır (39) :

1- Bu postların matriksi ile rezin simanlar arasında uzun süreli bir bağlantı sağlamak mümkün müdür

2- Bu postlar kök kırığı riskini azaltmakta mıdır

Cho ve ark (1993) dental polimerlerin güçlendirilmesi için ultra yüksek moleküler ağırlıklı polietilen fiberlerin (UHM PE) kullanımı üstünde yoğunlaşmışlardır. Vallittu tarafından yönetilen Turku’daki bir çalışma grubu ise cam fiberle güçlendirilen çok fonksiyonlu metakrilat monomerleri üstünde çalışmaktadır (65) .

Aramid (aromatik poliamid) fiberler genelde çelik yelek ve asbest gibi malzemelerin yapımında kullanılan ısıya dayanıklı fiberlerdir. Aramid fiberlerin de PMMA ve akrilik protez materyalinin bükülme dayanımını arttırdığı gösterilmiştir (66) . Ancak aramid fiberlerle güçlendirilmiş malzemenin kesilmesi, aşındırılması ve

(29)

cilalanması çok zor olduğu için bir dezavantaj oluşturmaktadır.

Cam fiber postlar karbon fiberlerin estetik problemlerini elimine eden diş rengine daha yakın renkte, beyaz veya tranlusent olan post sistemleri olarak klinik kullanımda yerini almıştır. Bu postlar aynı zamanda cam türevleri olan, silika fiber veya kuartz fiber olarak da adlandırılır (67) . Elastisite modülleri düşük olan bu postların mekanik özellikleri dentin dokusuna karbon fiberlere göre daha yakındır.

Cam fiberle güçlendirilmiş post sistemlerinin bir rezin matriks içinde elastisite modülü etkilemeden postu güçlendirmek için tek yönlü uzanan cam fiberlerden meydana geldiğini rapor etmişlerdir. Fiber postların üretiminde genellikle matris olarak epoksi rezin kullanmaktadırlar.

Cam fiberle güçlendirilmiş polimerler restoratif dişhekimliği, ortodonti, periodontoloji ve protetik diş tedavisi alanlarında kullanılmaktadır ve mekanik özellikleri iyileştirmekle kalmaz, estetik özellikler de taşırlar (63) .

İlk kez Braden ve arkadaşları tarafından kullanımı önerilen polietilen fiber, diş dokularına benzer rengi, yumuşak olması ve yüksek yorgunluk direnci gibi üstün özellikler gösteren bir materyal olarak bilinmektedir (68) . Ayrıca kırılgan olmaması, erimeye karşı dirençli, hidrofobik ve biyouyumlu olması son yıllarda tercih edilen fiberler arasına girmesini sağlamıştır (69) . Polietilen fiberlerin, polimetil metakrilat (PMMA) ların elastisite modülünü altı kat arttırdığını iddia etmişlerdir. Ancak polietilenin tüm bu üstün özelliklerine karşın rezin ile bağlantısı zayıftır. Çünkü polar grupları yoktur ve yüzey enerjisi düşüktür. Gutteridge, en uygun polietilen oranının 3 olduğunu, oran arttıkça fiberin monomerle yeterince ıslanmadığını iddia etmiştir (70) . Dişhekimliğinde kullanılan polietilen fiber malzemeler üretici firmalar tarafından genellikle örgü şerit şeklinde üretilir. Farklı firmalar tarafından üretilen polietilen örgü şeritlerden kullanımı en yaygın olan materyal Ribbond (Ribbond, Seattle A)’ dur. Ribbond şerit, soğuk gaz plazma ile muamele edilmiş polietilen örgü fiber şerittir ve üretici firma bu malzemenin rezin korla birlikte post-kor yapımında kullanımını önermiştir.

Seramik Postlar

İlk olarak 1989’da K iatko ski ve Geller seramik postları klinikte kullanmıştır. 1995’te ise Pissis, tek parça seramikten yapılan post-korları

(30)

tanımlamıştır. Sandhaus ve Pasche prefabrike zirkonyum postlarla kompozit rezin korları, Ahmad ise 1998’de zirkonyum postları ve lösitle güçlendirilmiş korları beraber kullanmıştır. Seramik postları üç gruba ayırmak mümkündür:

• Cam erami er: Bu sistemde dökülebilir cam seramikler kullanılmaktadır.

Sistemin en yaygın örneği Dicor’dur. Özellikle lateral kuvvetler altında yeterli direnci gösterememeleri kullanımlarını kısıtlamıştır.

• A mi m o it e g ç e iri mi erami er: Seramiğin aluminyum oksit ile güçlendirilmesiyle elde edilir. Ancak yapım aşamalarının uzun sürmesi ve teknik hassasiyet gerektirmesi en büyük dezavantajlarıdır.

• Zir o m e a ı refabri e o t ar: Günümüzde yaygın olarak kullanılan seramik post materyalidir. Zirkonyum postun ışık geçirgenliği mükemmeldir ve oldukça sert bir materyaldir. Zirkonyum esaslı tamamı seramik postlar biyolojik olarak uyumludur, radyoopaktır ve fiziksel özellikleri de çeliğe benzer. Diğer seramik postlara göre daha yüksek bükülme direncine ve kırılma dayanıklılığına sahiptirler. Bununla birlikte en büyük dezavantajları ise, metal postlardan daha düşük kırılma direncine sahip olmaları ve diş ile kor materyaline bağlanmasının daha zayıf olmasıdır. Bir diğer dezavantajları da, kırıldıklarında kökün içinde kalan parçasının çıkarılması oldukça güçtür (54) .

Seramiğin biyouyumluluğu ve kırılma dayanıklılığı yüksektir. Aynı zamanda estetik olarak tam seramik kronlarla birlikte kullanıldığında, tatminkar sonuçlara sahiptir (71) . Seramik postlar klinik ömür ve kırılma dayanıklılığı açısından döküm post ve korlarla karşılaştırılabilir sonuçlar göstermektedir (13) . Seramik post ile birlikte seramik ya da kompozit kor kullanımı önerilmektedir (72) . 1990’ların başlarında tanıtılan prefabrike zirkonyum postların ( 94.9 Zirkonyum dioksit, %5.1 Yitriyum oksit) bükülme direnci , metal ve karbon-fiber postlarınki ile benzer veya biraz daha yüksektir (73) .

Zirkon antik çağlardan beri değerli taş olarak bilinir. Zirkonyum metalinin ismi ise Arapça ‘Zargon (altın renkli)’ kelimesinden gelir. Zargon Farsça kökenli bir kelimedir. Zar = Altın, Gun = Renk kelimelerinden oluşmuştur. Zirkonyum dioksidi (ZrO2), 1789’da Alman kimyacı Martin Heinrich Klaproth bazı değerli taşları ısıtarak ve az bulunan toprak elementi oksitleri ile karıştırarak reaksiyon ürünü

(31)

olarak elde etmiştir (74) .

İlk zamanlarda zirkonyum metali bombaların yapısında, flaşlarda ve nükleer sanayide kullanılmıştır. Zirkonyum (Zr) kimyasal bir elementtir. Atom numarası 40, atomik ağırlığı 91.22 g/mol‘dur. Periyodik cetvelin 5. periyodunda 4b grubunda yer alan bir geçiş elementidir. Yoğunluğu 6.49g/cm3, erime ısısı 1852 oC, kaynama ısısı 3580 oC’dir. Altıgen kristal yapıya sahiptir ve grimsi renktedir (74) .

Oda koşullarında gümüşümsü beyaz renkli bir katı olup hiçbir zaman serbest metal olarak tek başına bulunmaz. Doğada saf halde bulunmayan zirkonyum silikat oksit ile birlikte Zircon (ZrO2 + SiO2) denen mineral olarak veya serbest oksit olarak Baddeleyite (ZrO2) minerali olarak bulunur . Zirkonyum silikatın diğer adı

‘‘zirkon’’, zirkonyum oksitin diğer adları ‘‘zirkonya, zirkonyum dioksit ve baddeleyit’’tir. Materyalin diş hekimliğinde seramik biyomateryali olarak kullanılabilmesi için mineral içeriğindeki metal elementlerin ve doğal radyoaktif çekirdeklerin çeşitli işlemlerden geçirilerek saflaştırılması gerekmektedir (74) . Zirkonyumun biyomateryal olarak kullanımına 1960’lı yıllarda başlanmıştır. Tıpta ilk defa 1969 yılında ortopedide titanyum veya alüminyum oksit yerine, eklem başı protezleri için kullanımı önerilmiştir. Daha sonra yapılan invitro çalışmalarda ise ZrO2’in sitotoksik olmadığı görülmüştür (74-76) .

Saf zirkonyum monoklinik, tetragonal ve kübik fazlar arasında polimorfik bir faz değişimi gösterir. Kübik haldeki zirkonya stabildir, ancak aynı zamanda kırılgandır. Zirkonyum oda sıcaklığında monoklinik fazda bulunur 1170 C’den sonra tetragonal fazda, 2370 C’de de kübik fazda bulunur (74) . Zirkonyuma Kalsiyum oksit (CaO), Magnezyum oksit (MgO) veya Yitriyum oksit (Y2O3) gibi sabitleyici ajanlar eklenerek bölümlü stabilize zirkonyum (PSZ-partially stabilized zirconium) olarak bilinen multifaz zirkonyum materyali oluşturulabilir. Bu materyalin major fazı kübik fazdır, minör fazlar olarak monoklinik ve tetragonal zirkonya da mevcuttur. Zirkonyuma yitrium oksit ilavesiyle hem bölümlü stabilize hem de yitriumla stabilize tetragonal zirkonyum polikristalin (Y-TZP-ytrium stabilized tetragonal zirconia polycristal) elde edilebilir. Oda sıcaklığında tetragonal zirkonyum polikristalin elde etmek için zirkonyuma 2-3 mol Y2O3 eklenmesi gerekir. 1980’lerin sonunda Y-TZP ortopedide total kalça ameliyatlarında kullanılmıştır. Diş hekimliğindeki ilk uygulama hayvan deneylerinde oral implant

(32)

materyali olarak kullanılmasıyla başlamıştır (77) , daha sonra post materyali olarak tanıtılmıştır (78) .

Seramik postların avantajları şu şekilde sıralanabilir:

• Estetiktirler.

• Dentine ve rezin esaslı kompozitlere yeteri kadar iyi bağlanırlar.

• Radyoopaktırlar.

• Yapısal olarak dayanıklıdırlar.

• Biyouyumludurlar.

• Kompozit ve seramik korlarla uyumludurlar.

Zirkonyum oksit postların üzerine kor materyali üç farklı teknikle uygulanabilir:

1. Simantasyon tekniği

2. Konvansiyonel direkt kor yapım tekniği 3. Isı ile presleme tekniği

Bu tekniklerin yanında;

Zirkonyum oksit bloklardan CAD-CAM teknolojisi kullanılarak üretilen monoblok zirkonyum oksit post-kor’ların kullanılması önerilmiştir (14) . Post-kor uygulamasında kalan dentin dokusunun korunmasının ön planda tutulması kadar, yapılan post-kor’un kök kanalına uyumu ve adaptasyonu da önemlidir. CAD-CAM sisteminin tarama kısmında dişin her bölümünün detaylı olarak sisteme aktarılması ve dişin yapısına tam uyumlu restorasyon dizayn edilebilmesi bir avantajdır.

Simantasyon tekniğinde, içinde posta uyumlu boşluğu bulunan prefabrik ya da CAD/CAM (Bilgisayar Yardımıyla Tasarım/ Bilgisayar Yardımıyla Üretim) ile üretilmiş silindirik seramik halkalar posta simante edilerek kor yapısı şekillendirilir (14) .

Geleneksel direkt kor yapım tekniğinde, seramik postun üzerine kompozit re- zin veya cam iyonomer restoratif materyalden yapılan kor, hasta ağzında aynı aşamada şekillendirilir. Kompozit rezinlerin diş dokusuna yüksek bağlanabilme

(33)

yetenekleri, üzerinde kolay çalışılabilmesi, mekanik özelliklerinin dentine benzemesi ve yapım safhalarının kolay kontrol edilebilmesi, endodontik tedavi geçirmiş dişlerde yaygın kullanımlarına olanak vermektedir (62,79) .

Kompozit korların en büyük dezavantajı polimerizasyon sırasında meydana gelen büzülme sonrasında oluşan mikro aralıklardır. Polimerizasyon büzülmesi 15 μm kadar aralanmalara yol açabilmektedir (80,81) . Ayrıca kompozit materyalden oluşturulan geniş ve hacimli bir kor yapı, kırılgan yapıdaki tam seramik kronu destekleyecek kadar rijit olmayabilir.

Isıyla presleme tekniğinde ise seramik post ve kor bir bütün haline getirilir.

Böylece tamamen seramikten üretilmiş bir post-kor elde edilir. Presleme tekniği için Empress fırını ve buna uygun materyaller kullanılır.

Zir o m e a ı o t arı ava taj arı ve e i a o arı:

1. Aşırı kron harabiyeti olan anterior dişlerde kompozit materyallerin deformasyona karşı yetersiz direnci nedeniyle zirkonyum postlar yeterli direnci elde etmek için tercih edilirler.

2. Kompozit kor yapıya alternatif olarak zirkonyum postlar etrafında indirekt teknikle ısı ile preslenen doğal diş renginde seramik korlar şekillendirilebilir. Böylece kompozit kor yapının yüksek polimerizasyon büzülmesi, fonksiyonel deformasyona ve mikro sızıntıya neden olan yüksek ısısal genleşme katsayısı gibi dezavantajlarından kaçınılmış olunur.

3. Küçük zirkonyum oksit postlar diğer tekniklerin kullanımının uygun olmadığı dar kök kanallarında kullanılabilirler.

4. Isı ile presleme tekniği ile üniform tam seramik post ve kor restorasyonlar yapılabildiğinden avantajlıdır. Cam seramik ve zirkonyum seramik kombinasyonu ısısal genleşme katsayılarının benzer olması nedeniyle kullanılmaktadır (54) .

Zir o m e a ı o t arı ezava taj arı ve o tre i a o arı:

1. Zirkonyum oksit postların elastisite modülü (200 GPa) yüksek olduğu için bruksizmi olan hastalarda kullanımı uygun değildir.

(34)

2. Zirkonyum oksit postlarla restore edilen dişlerde meydana gelen kırılma sıklıkla restore edilemez.

3. Başarısızlık durumunda postların kök kanallarından çıkartılmaları güçtür (14,82,83) .

2.9. Tam Seramik Kronlar

Protetik dişhekimliği sabit restoratif uygulamalarında, yaygın olarak metal destekli seramik restorasyonlar kullanılmaktadır. Tek dişler için tam seramik restorasyonların tanıtılması, restoratif dişhekimliğinde estetik anlayışının ve kullanılan materyallerin değişiminin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Metal destekli seramik restorasyonlar yaygın olarak kabul görseler de tam seramik kuronlarla karşılaştırıldıklarında yetersiz estetik, sınırlı doku uyumu ve korozyona eğilim gibi bazı dezavantajlar taşırlar. Materyallerdeki hızlı gelişmeler nedeniyle, tam seramik restorasyonlar, posteriordaki çok üyeli restorasyon yapımında da tercih edilir hale gelmiştir.

Tam seramik restorasyonların dentin rengine benzer bir kor materyali üzerine hazırlanmaları daha estetik sonuçların elde edilmesini sağlar. Günümüzde birçok farklı metal desteksiz kron sistemi mevcuttur. McLean ve Hughes (84) 1965’te kristalin fazın kompozisyonunu değiştirip aluminyum kristalleri ekleyerek ilk güçlendirilmiş seramiği bulmuşlardır.

Tam seramik restorasyonlar üretim şekillerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir:

 Dökülebilir seramikler,

 Refraktör day üzerinde elde edilen seramikler,

 CAD/CAM sistemleriyle elde edilen seramikler,

 Isı- basınçla presleme tekniği ile elde edilen seramikler.

(35)

2.10. Freze Teknolojisi

2.10.1 Freze Te o oji i i tarih e ge i imi

Frezeleme tekniğinde üretim, bilgisayar yardımı ile işleme sistemi (dijital) ve analog işleme sistemi olarak ikiye ayrılabilir. Analog sistemlerde üretimden önce dental restorasyonun bir kopyasının freze işlemi için hazırlanması gerekir.Dijital sistemlerde (CAD-CAM) ise üç boyutlu verilerin toplanması, bilgisayar ortamında dizayn edilmesi ve freze üretim aşamaları büyük oranda otomatik olarak yapılır (85)

Analog sistemleri arasında 1991’de piyasaya sürülen ve en çok bilinen Celay (Mikrona Technologie, Spreitenbach, S itzerland) sistemidir. Bu sistemler frezeleme ile kopyalama esasına göre çalışır. Preperasyondan sonra alınan ölçüden model elde edilir, restorasyonun kopyası mum veya rezinden model üzerinde hazırlandıktan sonra kopyalama cihazına sabitlenir ve elle taranır. Tarama işlemi sırasında frezeleme cihazına hareketler eş zamanlı olarak verilir ve seramik bloğa şekil verilir (85) .

ZrO2 seramiklerin kullanıma girmesi ile birlikte CAD/CAM teknolojisi de gelişmeye başlamıştır. CAD/CAM, yani bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim teknolojinin birçok alanında kullanılan bir üretim şeklidir. İlk kez 1977’de ABD’de Bruce Altschuler tarafından optik okuyucular ile ağız içi dokuların bilgisayarda görüntülenebilmesi sağlanmıştır. Restoratif diş hekimliğine girişi ise ancak 1980’lerde başlamış, 1984’de Francois Duret, Duret sistemini geliştirmiş ve bir üyeli restorasyonları üretmiştir. Üretimi ve uygulanabilirliği ile ilk dental CAD/CAM uygulaması 1985 yılında CEREC 1 sistemi İsviçre’de Mörmann ve Brandestini tarafından tanıtılmıştır (86) .

Günümüzde CAD/CAM sistemleri inley, onlay, post-kor, laminate veneer, kron ve köprü sistemleri, hareketli bölümlü protezlerin iskelet yapıları, implant destekli protezlerde dayanak, kron-köprü ve hibrit protez alt yapı tasarımlarında ve üretimlerinde kullanılmaktadır (14,85,87) .

De ta CAD/CAM i tem eri i ava taj arı:

 Geleneksel ölçü alma yöntemleri ortadan kalkmış ve bekleme süresi kısalmıştır.

 Daha iyi restorasyonların daha kısa sürede bitirilmesi sağlanmıştır.

(36)

 Tek seansta restorasyonlar bitirilebildiği için hem hastalar hem de hekimler için zaman kaybı olmamaktadır. Bazı vakalar için geçici kron hazırlama zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

 Hata yapma oranı azalmış ve indirekt restorasyonlardan kaynaklanabilecek muhtemel çapraz kontaminasyonların önüne geçilmiştir (88) .

Dental CAD/CAM i tem eri i ezava taj arı:

 Birçok yeni sisteme rağmen üretim maliyeti hala fazladır.

 Monokromatik blokların kullanılması ile beklenilen estetik bazen karşılanamamaktadır.

 Ekipmanların kullanılması için deneyimli elemanlara gerek duyulmaktadır.

 Derin subgingival marjinlere sahip olan dişlerin bilgisayar ortamına aktarılması zor olmakta ve iyi bir retraksiyonun yapılması zorunlu hale gelmektedir (88) .

Diş hekimliğinde CAD/CAM ile bir restorasyonun üretimi 3 şekilde gerçekleştirilebilir. Birincisi chairside (hasta başında) üretimdir. Bu üretim şeklinde sistemin ağız içi kamerası mevcuttur. Sadece CEREC sistemi bu şekilde üretim olanağı sağlamaktadır. İkincisi laboratuvarda üretimdir. Dişhekimi ölçüyü laboratuvara gönderir, CAD/CAM işleminin basamakları laboratuvarda gerçekleşir.

Üçüncüsü de laboratuvar dışında ayrı bir üretim merkezinde işlemin tamamlanmasıdır. Restorasyonun görüntülenmesi üretim merkezine bağlı bir laboratuvarda gerçekleşir, elde edilen görüntü internet yardımıyla restorasyonun üretileceği merkeze gönderilir. Bu üretim sisteminin amacı laboratuvarda sadece görüntüleme cihazının bulunması sayesinde maliyetin azaltılmış olmasıdır (89) .

2.10.1 CAD/CAM Kı ım arı

Tüm CAD/CAM sistemleri 3 kısım içerir (98):

a. Tarayıcı (Scanner): Tarama aşaması, bilginin bilgisayara aktarılmasını sağlayan, konvansiyonel sistemde ölçüyle eşleştirilebilecek bir aşamadır.

(37)

b. Yazılım (Software): Bilgisayara aktarılan bilginin işlenmesini protetik bir restorasyona dönüştürülmesini sağlayan yazılımdır.

c. Üretim Cihazları (Hardware): Tasarım yapıldıktan sonra, onu somut protetik bir restorasyona dönüştüren tornalama ünitesidir.

CAD/CAM sistemlerinde temel farklılıklar tarayıcı üniteleri arasında görülmektedir. Bu ünitelerde yazılıma altyapıların tanıtılması için lazer okuyucu, optik tarayıcı ya da mekanik yöntemle, kimyasal olarak sertleşen rezinin tanıtılması yöntemleri kullanılır.

CAD/CAM sistemleri içerisinde Lava, Cercon, DC Zirkon, Denzir, Celay, Cerec, Everest, Zeno Tec ve Zirkonzahn Sistemi sayılabilir.

2.10.2 Lava Sistem

Lava sistem optik tarayıcı (Lava Scan), bilgisayar destekli freze makinesi (CAM, Lava Form), sinterizasyon için bir fırın (Lava Therm) ve CAD/CAM yazılımından oluşmaktadır. Bu sistemde genel olarak 3 mol yitriyumla kısmi olarak sinterize edilen ZrO2 seramik bloklar kullanılır. İşleme optik tarayıcı ile ölçüden elde edilen modelden yüzeye temas etmeden taranarak başlanır. CAD desteği ile üç boyutlu olarak bilgisayara aktarılır ve teknisyenin mum modelasyon yapmasına gerek kalmadan altyapı elde edilir. İkinci sinterizasyonda 20-25 büzülme göstereceği için bu oranlarda büyütülmüş altyapılar hazırlanır. Sinterlenmiş altyapılar veneer seramiği (Lava Ceram) ile kaplanmaktadır.

2.10.3 LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative

LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative bloklar rezin ve seramik materyallerinin fiziksel ve estetik özelliklerini içeren nanoseramik rezin bloklar olarak tanıtılmışlardır. İçeriğinde 20 nm çapında silika nanomerler ve 4-11 nm çapında zirkonya nanomerler bulunmaktadır. Blokların üretim aşamasında silan bağlantısının kullanılmasıyla rezin matris ve nanomer yapı arasında kimyasal bağlantı oluşturulur. Bu kimyasal bağlantı sonucu oluşan nanopartikül demetleri 0.6 - 10 mikrometre boyutundadır. Rezin matrix içerisinde yüksek oranda gömülü olarak bulunan bu seramik nanopartikül yapı materyale mükemmel kırılma ve aşınma

(38)

dayanıklılığı sağlamaktadır. LavaTM Ultimate CAD/CAM Restorative içerisindeki nanomer ve nanopartikül seramik demetleri oranı 80 oranındadır. Üretim sırasında bloklar saatler süren ısısal işleme maruz bırakılmaktadır. Yarı sinterize seramik blokların aksine tam sinterize nanoseramik bloklar ekstra ısıl işlem gerektirmemesi yönüyle de avantaj sağlamaktadır.

LavaTM U timate CAD/CAM Re torative’i ava taj arı

 Fabrikasyon sırasında ısıl işlemler tamamlandığından, restorasyon üretilmesi sırasında ekstra ısıl işleme gerek duymazlar.

 Nanomer yapılarından dolayı yüksek aşınma ve kırılma dayanıklılığı gösterirler.

 Nanomer içeriği materyalin kolay mekanik polisajına izin verir ve polisaj retansiyonu cam seramiklerle benzerlik gösterirken kompozitten yüksektir.

 Yüksek reziliens özelliği ve dentine benzerlik gösteren elastisite modülü sayesinde çiğneme sırasında dişe iletilen kuvvetleri dişle beraber absorbe edebilir.

 Işıkla polimerize olan kompozitler kullanılarak tamir veya ilave işlemine olanak vermesi klinisyen için avantajdır.

 Floresans özelliğinin dişe benzerliği estetik alanlarda kullanımını avantajli hale getirmektedir.

2.11 I ı-ba ı ç Te i i i e E e E i e Serami Re tora o ar:

Bu sistemde kullanılan seramikler IPS Empress 1, IPS Empress 2 ve IPS e.max Press’tir. IPS Empress 1 lösitle güçlendirilmiş cam seramiktir. Kırılma dayanıklılığı düşük olduğundan, tek kronlarda kullanımı uygundur. IPS Empress 2 (Ivoclar Vivadent, Schaan, Liechtenstein) lityum disilikat cam seramiktir (SiO2- Li2O). IPS Empress 2’ nin kırılma dayanıklılığı IPS Empress 1’den daha yüksektir.

Ön segmentteki üç üyeli köprülerin yapımında kullanılabilir. IPS e.max Press 2005 yılında tanıtılan ve IPS Empress 2’den daha yüksek kırılma dayanıklılığına ve daha üstün estetik özelliklere sahip bir materyaldir. Bu sistemde istenilen renkteki cam seramik ingot, 920 C de eritilir mum atımının ardından basınç ve vakum altında

Referanslar

Benzer Belgeler

Yüzyılda ortaya çıkmasını sağlayan Darwin, Nietzsche, Bentham, Mill gibi düşünürleri kendi metinlerinden okuyarak anlamak. Dersin Amacı Günümüzde yaygın olan ahlak ve

Viewing egzersizleri, 2 dk süreyle, ayakta 3 Sabit eksende geniş amplitüdlü ,hızlı horizontal ve vertikal servikal rotasyon, ya da geniş amplitüdlü hızlı horizontal

Bu konuda alınması gereken çok yol ve yapılması gereken pek çok çalışma olmakla beraber, helmentlerin bağışıklık sistemi üzerinde yaptıkları

Ayrıca fiberle güçlendirilmiş kompozit post restorasyonları ile yapılan klinik çalışmalara göre; bu tip postların ön bölgedeki dişlerde arka bölgedeki dişlere

relaksasyon asamas1 iqin dogrusal regresyon denklernleri ve korelas- yon katsay~lar~ bulunrnustur. [Bu denklernlerin genis yer tutrnasl nedeni ile burada

 Kor 405 piyano dersinde dönem boyunca Barok Dönem’den bir parça, klasik bir sonatin veya sonat, deşifre ve şan eşliği konu ve uygulamalarına yer verilecektir....

 Kor 305 piyano dersinde dönem boyunca Mi Majör Gam-Do Diyez Minör gam La Bemol Majör-Fa Minör gam ve teknik çalışmalarına, etüt çalışmalarına ve ayrıca Barok

 Üçüncü aşamada eserin kendisine çalışır; dördüncü aşamada ise eserin üzerine yorum ve teknik açıdan detaylar inşa ederek uzun zaman diliminde icra edebilmek