• Sonuç bulunamadı

Turizmin Vazgeçilmezi Arkeolojik Eserlerde Fungal Korozyon: Phaselis Örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Turizmin Vazgeçilmezi Arkeolojik Eserlerde Fungal Korozyon: Phaselis Örneği"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

journal.phaselis.org

Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi Journal of Interdisciplinary Mediterranean Studies

Volume III (2017)

Turizmin Vazgeçilmezi Arkeolojik Eserlerde Fungal Korozyon: Phaselis Örneği

Fungal Corrosion of Indispensable Archaeological Monuments in Tourism: Phaselis Example

Hacer SERT Fatma AKDENİZ

The entire contents of this journal, Phaselis: Journal of Interdisciplinary Mediterranean Studies, is open to users and it is an ‘open access’ journal. Users are able to read the full texts, to down- load, to copy, print and distribute without obtaining the permission of the editor and author(s).

However, all references to the articles published in the e-journal Phaselis are to indicate through reference the source of the citation from this journal.

Phaselis: Journal of Interdisciplinary Mediterranean Studies is an international peer-reviewed journal and the articles which have had their peer reviewing process completed will be published on the web-site (journal.phaselis.org) in the year of the journal’s issue (e.g. Volume II: January- December 2016). At the end of December 2016 the year’s issue is completed and Volume III:

January-December 2017 will begin.

Responsibility for the articles published in this journal remains with the authors.

Citation H. Sert – F. Akdeniz, “Turizmin Vazgeçilmezi Arkeolojik Eserlerde Fungal Korozyon: Phaselis Örneği”. Phaselis III (2017) 73-80 DOI: 10.18367/pha.17004

Received Date: 07.02.2017 | Acceptance Date: 18.03.2017 | Online Publication Date: 03.05.2017

Editing Phaselis Research Project www.phaselis.org

e-ISSN: 2149-7826

(2)

DOI: 10.18367/pha.17004

Turizmin Vazgeçilmezi Arkeolojik Eserlerde Fungal Korozyon:

Phaselis Örneği

Fungal Corrosion of Indispensable Archaeological Monuments in Tourism:

Phaselis Example

Hacer SERT Fatma AKDENİZ

Öz: Bu çalışmada, Roma İmparatorluğu Dönemi’ndeki sınırları ile ele alınan Phaselis Antik Kenti’nin toplam 14 lokalitesinde yer alan tarihi yapılarda arazi çalışmaları yürütülmüştür. Antik kentteki korozyona uğramış yapılar üzerinden alınan örneklerin laboratuvar çalışmaları ile incelenmesi 41 farklı siyah mikromantar taksonu belirlenmiştir. Bu mikroorganizmalardan Paeocylomyces sp. (HS2981), Paeocylomyces sp. (HS2982) ve Lophiostoma sp. (HS2984) taksonları bilim dünyası için yeni olup, ileride yapılacak olan moleküler gene- tik analizler ile ayrıntılı nolarak incelenecektir.

Anahtar sözcükler: Turizm, Antalya, Phaselis Antik Kenti, Siyah Mikromantarlar, Türkiye

Abstract: In our research, the field studies on historical structures, monuments and cities were carried out in the border of Roman Period of Phaselis Ancient City, totally in 14 localities and after laboratory studies 41 black mikrofungi taxa were determined. The black mikrofungi taxa Paeocylomyces sp.

(HS2981), Paeocylomyces sp.(HS2982) and Lophiostoma sp. (HS2984) are new for science.

Keywords: Tourism, Antalya, Phaselis Ancient City, Black Microfungi, Turkey

Giriş

Turizmin vazgeçilmezi tarihi yapılar uygarlıkların mirası olarak bırakılan kültür varlıklarıdır. Bu anıtların bakımı iyi yapılamadığından, günden güne yıpranarak mimari, tarihi ve estetik özellikle- rini kaybetmektedirler. Tahribat oluşumunda ortama bağlı olarak yüzeysel renk değişimleri, oksidasyonlar, kimyasal kompozisyonun değişimi, mekanik etkilerin, ortam koşullarının deği- şiminin yanı sıra bu tarihi yapıların üzerinde yaşayan bakterilerin, mantar ve likenlerin de payı bulunmaktadır1.

Son yıllarda mantarların, binalar ve özellikle tarihi-kültürel yapılarda meydana getirdikleri zararlar daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Mermer, kireçtaşı, kumtaşı gibi taşlardan oluşan birçok yapı, bu biyolojik tehdit ile karşı karşıyadır. Bu organizmaların sadece organik maddeleri değil, çeşitli mineraller, kayalar, maden cevherleri, camlar, metaller ve alaşımlarını da etkiledik- leri kesin olarak ortaya çıkmıştır. Uzun yıllar taş yapılarda oluşan bozulmaların, malzemenin içinde bulunduğu fiziksel-kimyasal değişimlerden, çevresel kirlilik, iklim ve antropojenik etkiler- den dolayı oluştuğuna, binalardaki çeşitli renk değişimleri ve tortulaşmanın sadece bu nedenlere

Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi, Manavgat Turizm Fakültesi, Antalya. hacersert@akdeniz.edu.tr

 MA, Akdeniz Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Bölümü, Antalya, fakdeniz@mail.com

1 Çorapçıoğlu 1983.

(3)

Hacer SERT – Fatma AKDENİZ 74

bağlı olduğuna inanılmış, fakat bu görüş bazı biyologların taşlarda meydana gelen bozulmaların mikroorganizma kökenli olduğunu ispatlaması ile değişmiştir.

Bu organizmaların taş ve kayalar üzerindeki başlıca etkileri şunlardır:

 Yapıların yüzeyinde estetiği önemli derece bozan renk değişimleri ve tortu oluşumları2

 Fiziksel ve mekanik etkiler3

 Ortama salınan çeşitli organik- inorganik asitler, gazlar ve bunların birlikte reaksiyonları4 (biyokorozyon).

Binalar ve tarihi yapılar, mantarların ve liken- lerin hem mekanik hem de fizyolojik etkilerine maruz kalırlar. Mantarlar ve likenler salgıla- dıkları asitler, mekanik delme veya taşın içeri- sinde çoğalarak büyüme ile taşların yapılarını bozarlar, parçalanarak ufalanmalarını sağlarlar.

Mantarların ve likenlerin mekanik etkileri doğal kayaçları etkiledikleri gibi binalardaki tuğla ve betonları da etkiler5.

Taş yapılar üzerinde çok farklı büyüklük- lerde koloniler meydana getiren likenler ve büyüklüğü 2 µm ile 2 cm arasında değişebilen krater şeklindeki çukurların oluşmasına neden olan Dematiaceae ailesine ait siyah mikro- mantarlar sebebiyle, lahitler ve diğer yapılar üzerindeki kabartma yazıların okunması, re- simlerin tanınması güçleştiği gibi estetik gö- rüntüde de bozulmalar meydana gelmektedir.

Medeniyetin beşiği olan ülkemizde tarihi eserle- rin korunması için öncelikle tehdit unsurları- nın belirlenerek incelenmesi gerekmektedir.

Tarihi eserler üzerinde tahribatlara neden olan likenler ile siyah mikrokoloniyal mantarların biyolojik çeşitliliğinin ve hasar potansiyelleri- nin araştırılması, bu konuda ileride yapılacak olan koruma çalışmalarına da temel teşkil edecektir.

Bu gerekçeyle, yüksek canlı potansiyeline ve farklı floristik yapısının yanı sıra arkeolojik

öneme sahip alanlarımızdan olan Phaselis Antik Kenti araştırma alanı olarak belirlenmiştir.

Bu araştırmada, Phaselis Antik Kenti Roma İmparatorluğu Dönemi sınırları baz alınarak

2 Sterflinger et al. 1999.

3 Sterflinger – Krumbein 1997.

4 Eckhard 1985.

5 Gravesen et al. 1994.

Fig. 1. Phaselis Antik Kenti (Roma İmparatorluğu Dönemi Kent Sınırları) Fiziki Haritası

(4)

çalışma yürütülmüştür. Buna göre, alanın güneyinde Beycik Limanı (K 36° 28' 03'', D 30° 30' 24''), Çukur Yayla (K 36° 32' 41'', D 30° 25' 00''-1764 m), batısında Tekeova Dağı’nın Doğu etekleri, Kepez Dağı (1904 m.), Çitdibi Köyü (K 36° 47' 31'', D 30° 26' 17''-779 m), doğusunda Akdeniz bulunmaktadır.

Alan kuzeyde Boğaçay’ı denize dökü- len kesimlerini içine alarak Arapsuyu’na kadar uzanmaktadır. Antik kent sınırları içe- risinde Tahtalı Dağı (2366 m.), Yenidağ (dağ sırası 700-1240 m.) gibi Bey Dağları’nın önemli yüksek rakımlı bölgeleri de bulun- maktadır. Phaselis Antik Kenti, MÖ 43'te Roma, V. ve VI. yüzyıllarda Bizans ege- menliği altında gelişmiş ender güzellikteki antik kentlerimizdendir. Phaselis 1158'deki Selçuklu kuşatmasından sonra gerek dep- remler ve gerekse limanının işlevselliğini kaybetmesinin ardından önemini kaybe- dip, 13. yüzyılın başlarından itibaren tama- men terk edilmiştir. Kentten günümüze çoğunlukla Roma ve Bizans dönemi kalın- tıları ulaşmıştır. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve Kuzey-Güney limanlarını bir- leştiren ana caddenin iki yanında sırala- nır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur.

Meydanın güneydoğu köşesinde basamak- lar tiyatro ve akropolis tepesine ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir

Hellenistik Dönem tiyatrosudur. Roma Dönemi’nde sahne binasının eklendiği, Geç Antikçağ’da ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır. Tarihçiler, şehrin baş tanrıçasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazarlar. Henüz bulunmamış Athena Tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı olan akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir6.

Kültürel miras yönünden son derece zengin bir ülke olan Türkiye’de, tarihi eserlerin üzerinde yaşayan mikroorganizmaların zararlı etkilerinden korunmasına yönelik ileride yapılması düşünü- len çalışmalara temel oluşturacak olan bu çalışmada öncelikle tarihi eserler üzerinde önemli ölçüde tahribata yol açan siyah mikrokoloniyal mantarların türlerinin morfolojik, biyokimyasal ve moleküler genetik yöntemlerle tespit edilmesi amaç edinilmiştir.

Önceki Çalışmalar

Siyah mikromantarlar ile ilgili literatür taraması yapıldığında Almanya, Avusturya, İtalya, Rusya ve Antarktika gibi birçok ülkede genellikle moleküler sistematik tabanlı tür teşhisine yönelik

6 Daha detalı bilgi için ayrıca bk. Arslan – Tüner Önen 2016, 300 vdd.

Fig. 2. Phaselis Teritoryumu (Genel Görünüm)

(5)

Hacer SERT – Fatma AKDENİZ 76

çalışmaların yapıldığı görülür. Eckhardt (1985), Sterflinger vd. (1999), Sterflinger ve Krumbein (1997) ve Gravesen vd. (1994) bu çalışmaların en kapsamlı olanlarıdır. Ülkemizde ise siyah mikromantarlar 2003 yılında bir doktora tezi kapsamında ilk defa çalışılmaya başlanmıştır. 2007 yılında tamamlanan ‘Biodiversity of Black Microcolonial Fungi isolated from Antalya/Turkey (Side, Perge, Termessos)’ adlı tez Antalya ili Side, Perge ve Termessos antik kentlerinde gerçekleştirilmiş olup birçok yeni bulguya rastlanmıştır7. Bunun dışında Sert vd. (2007 b, c, d);

Sert ve Sterflinger (2009), Sert vd. (2011), Sert vd. (2012) bu alanda yapılan önemli çalışmalardan bazılarıdır.

Materyal ve Yöntem

Çalışmanın materyalini Roma İmparatorluğu Dönemi sınırları ile Phaselis Antik Kenti’nde (fig. 3) yapılan arazi çalışmaları sırasında toplanan siyah mikromantar örnekleri oluşturmaktadır. Arazi çalışmaları, alanın değişik yerlerinde bulunan antik yapı ve eserleri üzerinde gerçekleştirilmiştir.

Arazi Çalışması Yapılmış Lokaliteler

Lokalite 1: Antalya; Beydağları Sahil Milli Parkı; Phaselis Antik Kenti; İmparatora adanmış kutsal alan ve Tiyatro çevresi, K 36° 31.22'- D 30° 33.05', 15-25 m, 13.ix.2014

Lokalite 2: Antalya; Beydağları Sahil Milli Parkı; Phaselis Antik Kenti; Kumluca-Antalya Otoyolu güneyi, otel yapımı planlanan alan, K 36° 31.32'- D 30° 31.45', 20 - 30 m, 13.ix.2014 Lokalite 3: Antalya; Beydağları Sahil Milli Parkı; Kumluca-Antalya Otoyolu kuzeyi, Tahtalı dağı

güney etekleri; Antik teraslar, K 36° 32.19'- D 30° 31.13', 280 m, 13.ix.2014 Lokalite 4: Antalya; Beydağları Sahil Milli Parkı; Kumluca-Antalya Otoyolu kuzeyi, Tahtalı dağı

güney etekleri; Servi topluluğu, K 36° 32.47'- D 30° 30.08', 440 m, 13.ix.2014 Lokalite 5: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Kumluca-Antalya Otoyolu kuzeyi, Tahtalı dağı güney

etekleri; Teleferik başlangıç noktası K 36° 32.23'- D 30° 29.07', 730 m, 13.ix.2014 Lokalite 6: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Çatma Dağı; Kocaköy K 36° 50.27'- D 30° 34.07', 214 m,

02.iii.2015

Lokalite 7: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Sarı Çınar Dağı; Elma Yanı Yaylası, Elmasuyu mevkii (Sardessos kalıntıları civarı), K 36° 44,70'- D 30° 29.92', 1127 m, 02.iii.2015

Lokalite 8:Antalya; Olimpos Milli Parkı; Kargıcak plajı‟nın batısındaki tepenin arka yamacı, Lyrnas (Hayıtlıgöl) Antik Kenti, K 36° 44.56'- D 30° 33.30', 234 m, 10.x.2015

Lokalite 9: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Göynük Kanyonu’na giden yolun kuzeyindeki ilk tepe, Thebe (Rezburnu) Antik Kenti, K 36° 41.07'- D 30° 33.46', 218 m, 10.x.2015 Lokalite 10: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Çandır asarı, Hisarçandır’ın 3 km kuzeybatısı, Sarı’nın

bahçesi, çay vadisi kenarı, K 36° 46.38'- D 30° 26.51', 711 m, 16.i.2016

Lokalite 11: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Armutçuk yakınları, Arap’ın tepe (Lahitli tepe), K 36°

44.52'- D 30° 26.30', 873 m, 16.i.2016

Lokalite 12: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Hisarçandır; Çatalçam tepe, lahit üzeri, K 36° 45.36'- D 30° 27.08', 983 m, 16.i.2016

Lokalite 13: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Havuzönüdamı kültü, kayalık yıkıntı alan, K 36° 43.22'- D 30° 24.56', 900 m, 05.vi.2016

Lokalite 14: Antalya; Olimpos Milli Parkı; Güneşli (Gedelma) Köyü, Kadrema (Gedelma Kalesi), K 36° 36.50'- D 30° 26.31', 707 m, 05.vi.2016

7 Sert 2007a.

(6)

Fig. 3. A,B: Phaselis Antik Kenti ‘Antik Teras Çevresi’ tarihi kalıntılarında siyah mikromantarların oluşturduğu kolonilerin görüntüsü; C,D,E,F: Antik Teras Çevresi kalıntılarından izole edilen Coniosporium apollinis’in görüntüleri (C: Malt extrakt besiyeri üzerinde, D,E,F: Mikroskobik görüntü, x3000)

Saha ve Laboratuvar Çalışmaları

Özellikle yaz aylarında, mikroorganizma faaliyeti bakımından kontrol edilmek istenen objenin durumuna göre, değişik büyüklükte taş parçaları çekiç, bıçak veya bistüri yardımı ile yüzeyden kazınarak alınmıştır. Alınan örnekler kağıt keselere konulup preparasyon ve mikrobiyolojik işlemlere kadar kuru ortamda muhafaza edilmiştir. Mantarların mezar taşları, kabartmalar, sütunlar vb. üzerindeki koloniyal görüntüleri ile mikroskobik fotoğrafları çekilmiştir. Siyah mikromantarların taşlardan izolasyonu için taş parçaları % 70`lik alkolle yıkandıktan sonra stereo mikroskop altında incelenmiş ve koloniler tek tek steril kanallı iğneyle alınarak malt extrakt agar (MeA) ve dichloran rose bengal (DRBC) besiyerlerine aktarılmıştır. Besiyerlerinde gelişimi sağlanan mantarlar petri kaplarından tekrar izole edilerek malt extrakt agar, czapek agar (CzA) ve patates dekstroz agar (PDA) besiyerlerine ekilmiştir. Morfolojik karakterizasyon için örnekler öncelikle stereo mikroskopta incelenerek koloni özellikleri belirlenecek, ardından binoküler mikroskopta preparat hazırlanarak incelenmiş ve fotoğrafları çekilmiştir. Laboratuvar ortamında kültüre alındığı zaman farklı besiyerlerinde çok farklı morfolojik görünümler sergileyen ve mikroskobik olarak da birbirine çok benzeyen dolayısıyla morfolojik tür tespiti hemen hemen imkânsız olan siyah mikrokoloniyal mantarlarının türlerinin tespitinde moleküler genetik yöntemler kullanılması gerekmektedir. Moleküler genetik çalışmalar için (DNA izolasyonu, PCR ve dizi analizi) hizmet alımı yapılmıştır.

(7)

Hacer SERT – Fatma AKDENİZ 78

Dizi analizi sonuçları bir bilgisayar programı (Seqman program; Dnastar Inc., Madison, USA) yardımıyla düzenlenecek ve sonuçlar gen bankasında8 bulunan türler ile karşılaştırılarak türler tespit edilmiştir. Besiyerinde yetiştirilmiş olan siyah mikrokoloniyal mantarlar konservasyon işlemi yapılarak -80 ºC de saklanmaktadır.

Araştırma Alanından Belirlenen Siyah Mikromantar Taksonları

Phaselis Antik Kenti’nde gerçekleştirilen arazi çalışmaları esnasında tarihi yapılar üzerinde siyah mikromantarların renk değişimleri, siyah lekeler, krater görünümlü yaralar, ufalanmalar ve parçalanarak dökülmeler meydana getirdiği gözlemlenmiştir (fig. 3). Bu tahribatın devam etmesi tarihi eserler açısından ciddi bir tehdittir. Phaselis Antik Kenti’nde tarihi taş yapıları üzerinde tespit edilen siyah mikromantarlar tür sayısı ve çeşitliliği açısından incelenirse, Akdeniz iklimine sahip araştırma alanlarında yapılan diğer çalışmalara yakın sonuçların elde edildiği görülür.

Toplam olarak 41 siyah mikromantar türü tespit edilmiş olup bu türler Paeocylomyces, Lophi- ostoma, Leptosphaeria, Aureobasidium, Anguillispora, Capnobotryella, Capronia, Coniosporium, Dothidea, Exophiala, Hobsonia, Hortaea, Sarcinomyces, Scleroconidioma, Monodictys, Mycocalicium, Phaeococcomyces, Phaeosclera, Phaeotheca, Phaeoannelomyces, Phialophora, Pleospora, Rhi- nocladiella, Trimmatostroma cinslerine aittir. Çalışma alanında belirlenen mikromantar türleri aşağıda belirtilmiştir:

Tablo 1. Çalışma alanındaki mikromantar türleri listesi

No Takson adı No Takson adı

1 Mycocalicium sp. (HS2976) 22 Monodictys levis (HS5743) 2 Mycocalicium subtile (HS2529) 23 Monodictys antiqua (HS3246) 3 Hobsonia santessonii (HS3451) 24 Sarcinomyces crustaceus (HS4234) 4 Hobsonia santessonii (HS3451) 25 Pleospora herbarum (HS2987) 5 Trimmatostroma violaceum (HS4321) 26 Coniosporium perforans (HS4532) 6 Trimmatostroma tonsurans (HS4354) 27 Coniosporium apollinis (HS2345) 7 Capnobotryella antalyensis (AJ972860) 28 Phaeococcomyces catenatus (HS4324) 8 Capnobotryella antalyensis (AJ972854) 29 Phialophora europea (HS2879)

9 Anguillispora rubescens (HS 2980) 30 Exophiala jeanselmei (HS4365)

10 Capnobotryella renispora (CBS 572.80) 31 Phaeococcomyces exophialae (HS2567) 11 Capnobotryella renispora (CBS 215.90) 32 Phaeoannellomyces elegans (HS5324) 12 Capnobotryella renispora (CBS 214.90) 33 Capronia mansonii (HS3657)

13 Exophiala phaeomuriformis (HS2891) 34 Capronia moravica (HS2548) 14 Phaeococcomyces nigricans (HS4563) 35 Rhinocladiella phaeophora (HS3987) 15 Aureobasidium pullulans (HS3876) 36 Exophiala dermatidis (HS2876) 16 Scleroconidioma sphagnicola (HS2098) 37 Phialophora verrucosa (HS3985) 17 Endoconidioma populi (HS3054) 38 Paeocylomyces sp. (HS2981) 18 Dothidea hippophaeos (HS4532) 39 Paeocylomyces sp. (HS2982) 19 Dothidea insculpta (HS3876) 40 Paeocylomyces lilacinus (HS2983) 20 Phaeotheca fissurella (HS5643) 41 Lophiostoma sp. (HS2984) 21 Phaeosclera dematioides (HS3218)

8 National Centre for Biotechnology Information, Bethesda, Md.; BLAST-search, www.ncbi.nlm.nih.gov /BLAST

(8)

Tartışma ve Sonuç

Roma İmparatorluğu Dönemi sınırları ile Phaselis Antik Kenti’nde, toplam 14 lokalitede yer alan tarihi yapı, eser ve kentlerde gerçekleştirilen arazi çalışmaları sonucunda elde edilen örnekler incelenmiş ve laboratuvar çalışmaları ile birlikte 41 siyah mikromantar türü tespit edilmiştir. Bu türler Paeocylomyces, Lophiostoma, Leptosphaeria, Aureobasidium, Anguillispora, Capnobotryella, Capronia, Coniosporium, Dothidea, Exophiala, Hobsonia, Hortaea, Sarcinomyces, Scleroconidioma, Monodictys, Mycocalicium, Phaeococcomyces, Phaeosclera, Phaeotheca, Phaeoannelomyces, Phi- alophora, Pleospora, Rhinocladiella, Trimmatostroma cinslerine aittir. Paeocylomyces sp. (HS2981), Paeocylomyces sp. (HS2982) ve Lophiostoma sp. (HS2984) taksonları bilim dünyası için yeni olup, ayrıca yayımlanma süreci için daha ayrıntılı moleküler genetik testlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Phaselis Antik Kenti’nde gerçekleştirilen arazi çalışmaları esnasında tarihi yapılar üzerinde siyah mikromantarların renk değişimleri, siyah lekeler, krater görünümlü yaralar, ufalanmalar ve par- çalanarak dökülmeler meydana getirdiği gözlemlenmiştir. Bu tahribatın devam etmesi tarihi eserler açısından ciddi bir tehdittir. Bundan sonraki çalışmalarda, diğer mikroorganizmaların da belirlenmesi tarihi yapıların yüzeyindeki kompleks mikrobiyotanın anlaşılması açısından yararlı olacaktır. Bu çalışmalar sadece mikroorganizmalarla sınırlı kalmamalı, tarihi yapıların bozulma- sında etkili diğer biyolojik faktörler ile bunların fiziksel ve kimyasal etkenlerle ilişkisi de incelen- melidir. Çünkü tarihi eserlerin korozyonu biyolojik, fiziksel ve kimyasal faktörlerin ortak etkisi ile gerçekleşmektedir.

(9)

Hacer SERT – Fatma AKDENİZ 80

BİBLİYOGRAFYA

Arslan – Tüner Önen 2016 M. Arslan – N. Tüner Önen, “Phaselis”. Şurada: Lukka’dan Likya’ya:

Sarpedon ve Aziz Nikolaos’un Ülkesi. Ed. H. Işkan – E. Dündar, (2016) 300- 317.

Çorapçıoğlu 1983 K. Çorapçıoğlu, Taş Ayrışmasının Nedenleri ve Makaralı Kalkerler Üzerine Korumaya Yönelik Bir Araştırma. Doktora Tezi, MSÜ, 1983.

Eckhardt 1985 F. E. W. Eckhardt, “Solublization, Transport, and Deposition of Mineral Cations by Micro-Organisms-Efficient Rock Weathering Agents”. Ed. J.

Drever, The Chemistry of Weathering. Dordrecht (1985) 161-173.

Gravesen et al. 1994 S. Gravesen, J. C. Frisvad – R. A. Samson, Micro-Fungi. Damaging Effects on Building Materials. Munksgaard 1994.

Sert – Sterflinger 2009 H. Sert – K. Sterflinger, “A New Coniosporium Species from Historical Marble Monuments”. Mycological Progress 9 (2009) 353-359.

Sert et al. 2007a H. Sert, H. Sümbül – K. Sterflinger, “Microcolonial Fungi from Antique Marbles in Perge/Side/Termessos (Antalya/Turkey)”. Antonie van Leuwenhoek International Journal of General and Molecular Microbiology 91 (2007) 217-227.

Sert et al. 2007b H. Sert, H. Sümbül – K. Sterflinger, “Sarcinomyces Sideticae, A New Black Yeast From Historical Marble Monuments In Side (Antalya, Turkey)”.

Botanical Journal of the Linnean Society 154 (2007) 373-380.

Sert et al. 2007c H. Sert, H. Sümbül – K. Sterflinger, “A New Species Of Capnobotryella From Monument Surfaces”. Mycologıcal Research 3 (2007) 1235-1241.

Sert et al. 2011 H. Sert, H. Sümbül – K. Sterflinger, “Two New Species Of Capnobotryella from Historical Monuments” Mycological Progress 10 (2011) 333-339.

Sert et al. 2012 H. Sert, M. Wuczkowski – K. Sterflinger, “Capnobotryella Isiloglui, a New Rock-Inhabiting Fungus from Austria”. Turkish Journal of Botany 36 (2012) 401-407.

Sterflinger – Krumbein 1997 K. Sterflinger – W. E. Krumbein, “Dematiaceous Fungi as a Major Agent of Biopitting for Mediterranean Marbles and Limestones”. Geomicrobiology Journal 14 (1997) 219-230.

Sterflinger et al. 1999 K. Sterflinger, G. S. de Hoog – G. Haase, “Phylogeny and Ecology of Meristematic Ascomycetes”. Studies in Mycology 43 (1999) 5-22.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sahada bulanan kuş türlerin; Familya, Bilimsel isimleri, Türkçe isimleri, İngilizce isimleri ve ile Koruma durumları; Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma

Phaselis Antik Kenti ve Territoryumu içinde amfibiler ve sürüngenler için olduğu kadar, tüm diğer fauna elemanları için de büyük önem taşıyan Phaselis Göleti

Phaselis Antik Kenti’nde yapılmış olan Orthoptera faunası tespiti çalışmalarının ilk bölümünü içeren bu çalışmada, takımına ait, 2 alttakım, 6

(Sarı Çiriş) (Fig. 94) 1.5 m’ye kadar boylanabilen çok yıllık otsu bitkiler. Yapraklar çok sayıda, şeritsi. Periyant segmentleri sarı renkli. Kapsül meyve yumurtamsı veya

2014 yılı çalışmaları neticesinde kentin Doğu Roma İmpa- ratorluğu Dönemi -Ortaçağ- yerleşiminin akropolis üzerinde yoğunlaştığı öngörülmüştür ve bu yıl

Sahada ve yakın çevresindeki memeli türlerinden nesli tükenmekte olan Yaban Keçisi, Tilki, Yaban Kedisi ve Karakulak gibi canlıların Türkiye'nin de imzalamış olduğu CITES =

Phaselis antik kenti ve teritoryumu içinde amfibiler ve sürüngenler için olduğu kadar, tüm diğer fauna elemanları için de büyük önem taşıyan Phaselis Göleti yer

nimsi‐kaşıksıdan dairesele kadar değişen şekillerde. Kaliks 13‐18 mm, mor renkli. Petaller pembe  renkli.  Antofor  7‐11  mm  boyunda  ve  çıplak.