• Sonuç bulunamadı

Obez kadınlarda cinsel işlev bozukluğu: Obstrüktif uyku apnesi rol oynar mı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Obez kadınlarda cinsel işlev bozukluğu: Obstrüktif uyku apnesi rol oynar mı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KADIN CİNSEL SAĞLIĞI Güncel Makale Özeti

218

Kadın cinsel işlev bozukluğu (KCİB); kadınlarda kişisel veya kişilerarası stres ile ilişkili olarak cinsel yanıt döngü- sünde bozulma olduğunda tanılanır ve önemli ölçüde cin- sel ve ilişki doyumunun azalmasına yol açar. Fazla kilo ve obezitenin erkeklerde cinsel işlev bozukluğu için risk fak- törü olduğu ileri sürülmüş ve kadınlarda da araştırma yapılması önerilmiştir. Ancak çalışmalar sadece Kadın Cin- sel İşlev Ölçeği (FSFI; Female Sexual Function Index) puanı anormal yüksek olanlar ile yapılmıştır. Obezite ve özellikle merkezi yağlanma obstrüktif uyku apnesi (OUA) için güç- lü risk faktörlerindendir. OUA, üst hava yollarının kollapsı nedeniyle uyku sırasında tekrarlayan şekilde nefesin kıs- men veya tamamen kesilmesi ile karakterizedir. Bu durum oksijen desatürasyonuna, uyku bölünmesine ve gündüz aşırı uyku haline, kardiyovasküler morbidite ve mortalite- ye yol açabilen bir hastalıktır

OUA ve KCİB arasındaki ilişki daha az araştırılmış ve sınırlı düzeyde yapılan çalışmalar karışık sonuçlar vermiş- tir. OUA’nın kadınlarda cinsel bozukluklar üzerindeki etki- sine ait mevcut veriler az çalışılmış olmakla birlikte, KCİB belirlenmesinde OUA rolünün değerlendirilmesini amaç- layan bir çalışma tasarlanmıştır. Ancak, menopozdaki kadınlarda obezite veya derecesi ile ilgili olası önyargıdan kaçınmak için, sadece premenopozal obez kadınlarla çalış- ma planlanmıştır.

Klinik ve fonksiyonel değerlendirme için üniversite hastanesi obezite kliniğinde takip edilen aktif cinsel yaşa- mı olan 46 obez kadın (vücut kitle indeksi [BMI]>30 kg/

m2) değerlendirmeye alınmıştır. Çalışma kapsamına alın- mayanlar; son 1 yıl içinde doğum yapanlar, menapozal geçiş dönemindekiler, folikül uyarıcı hormon yüksek olan- lar, yakın zamanda jinekolojik cerrahi geçirenler, alt üriner sistem hastalıkları, majör psikiyatrik ve nörolojik hastalık- lar, kronik kardiyak veya solunum yolu hastalıkları, herhan- gi bir onkolojik durum, kronik böbrek yetmezliği olanlar ve alkolizmdi. Veriler Ewporth Uykululuk Skalası (ESS;

Ewporth Sleepiness Scale), FSFI, Kadın Cinsel Distres Ölçe- ği (FSDS; Female Sexual Distress Scale), Algılanan Stres

Ölçeği (PSS; Perceived Stress Scale) ve Genel Sağlık Anke- ti-12 (GHQ; General Health Questionnaire-12) kullanılarak elde edilmiştir.

Tüm hastalar çalışmaya katılmıştır ve 31 kadın OUA (16 şiddetli ve 15 hafif-orta), 15 kadın ise OUA tanısı almayan- lardan oluşmuştur. OUA sendromlu kadınlar daha yaşlı, daha ağır ve daha uykucu bulunmuştur. Cinsiyet hormonla- rının seviyeleri arasında ise bir fark bulunmamıştır. KCİB olan 14 kadında hem cinsel sorunlar, hem de cinsel distres oldu- ğu ve bu kadınların 10’unda OUA varlığı saptanmıştır. KCİB olan kadınların, olmayanlara göre GHQ ve T90 (%90’ın altında saturasyonda uykuda geçirilen sürenin yüzdesi) değerleri daha yüksek bulunmuştur. Yaş, BMI, cinsiyet hor- mon düzeyleri ya da uyku verileri açısından fark bulunama- mıştır. Noktürnal hipoksinin rolü çoklu regresyon analizinde daha da belirginleşmiştir ve T90 KCİB gelişimi için artan risk ile ilişkili tek faktör olarak tespit edilmiştir. On sekiz kadın- da, normalin üzerinde KCİB rapor edilmiştir. Bu kadınların daha yaşlı, GHQ skorları daha düşük, PSS ve Epworth uyku- luluk ölçekleri skorları yüksek ve OUA sendrom dereceleri daha şiddetli olduğu tespit edilmiştir. Cinsiyet hormonları- nın seviyeleri arasında farklılıklar bulunmamıştır. FSFI puanı- nın; GHQ skoru, PSS skoru, Epworth skoru, apne-hipopne indeksi, oksijen desatürasyonu indeksi, ve T90 istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulunurken BKİ ile korelasyon kurulamamıştır. Ondokuz kadının FSFI skoru normalin altın- dadır. Anti-depresan ilaçların kullanımı ile yüksek veya düşük puan varlığı arasında ilişki bulunamamıştır.

Sonuç olarak, obstrüktif uyku apnesi sendromunun eşlik ettiği premenopozal obez kadınlarda kadın cinsel işlev bozukluğu prevelansının daha yüksek oranda olduğu görülmüştür. Özellikle noktürnal hipoksi düzeyinin ve obstrüktif uyku apnesi şiddetinin KCİB şiddeti ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Çeviri:

Yrd. Doç. Dr. Dilek Aygin, Ar. Gör. Hande Açıl Sakarya Üniversitesi, Sağlık Yüksek Okulu

Obez kadınlarda cinsel işlev bozukluğu: Obstrüktif uyku apnesi rol oynar mı?

Fanfulla F, Camera A, Fulgoni P, Chiovato L, Nappi RE.

Sleep Med. 2013 Mar;14(3):252-6.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu olgu sunumu ile gündüz aşırı uyku hali (GAUH) olan hastalarda, özellikle OUAS ile açıklanamayan GAUH varlığında narkolepsinin de mutlaka araştırılması

Polisomnografide uyku apnesi tanısı için ICSD-3 (2014)’e göre şu semptom veya bulgulardan en az birinin varlığında ( yorgun uyanma, uykusuzluk, gündüz

Harvard Üniversitesi’nde yapılan 22 yıl süreyle gözleme dayanan çalışmada ise 1,973 olguda kolon kanseri gelişme riski ilişkili faktörler değerlendirildiğinde kilolu

[29] Eftekar ve ark.’nın yapmış olduğu klinik çalışmada ise PKOS’li kadınlarda %57,7 oranında cinsel işlev bozukluğu izlendiği, BKİ’nin bu hastalarda cinsel istek

Kadın cinsel işlev bozukluğu genellikle cinsel ilgi/uyarılmada azalma, orgazmik bozukluk ve cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan ağrı ile karakte- rize psikofizyolojik

Veriler fiziksel fonksiyonu değer- lendirmek için Sağlık Değerlendirme Ölçeği (HAQ; He- alth Assessment Questionnaire), son 4 haftadaki cinsel fonksiyonu

Pilokarpin uygulaması yapılan tüm ratlarda spontan tekrar eden epileptik ataklar olduğu gözlenmiş ve epi- leptik ratların cinsel davranışları daha önceki

Sonuç olarak çalışmada cinsel işlev bozukluğunun kli- nisyenler tarafından değerlendirilmesi gereken diyabetin yaygın koplikasyonları arasında olduğu ve özellikle