• Sonuç bulunamadı

ŞAİRİM, NE İŞ OLSA YAPARIM Mustafa Uçurum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ŞAİRİM, NE İŞ OLSA YAPARIM Mustafa Uçurum"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

92

D E N E M E

Şairlik, bir meslek midir; kişi sadece şiir yazarak geçimini sağlayabi- lir mi ya da şiir yazmak karın doyurur mu?

Bu, aslında uzun zamanların bir meselesi. Nükteli bir eda ile “Şiir ka- rın doyurmaz, çay içirir.” denir ve bir demli çay eşliğinde şiirin efsun- lu dünyasına dalınır. Bu, artık şairin alın yazısı olarak da kayıtlara geçmiş bir darbımesel olmuştur.

Şairliğin bir meslek olduğunu sananların sayısı hiç de az değil. Gece gündüz şiir yazan ve hayatını dizelerin arasında geçiren kişiler ola- rak görülen şairlerin, böyle bir dünyayı arzuladıkları da mümkündür.

Dünyadan elini eteğini çekip kitapların arasında kuracakları yeni dizelerin hayalindeki şairlerin şiir dünyalarını düşünmek de ayrı bir mesele. Hatta şairlere ne iş yapmak istedikleri sorulsa büyük çoğun- luğun, küçük bir kitapçı ya da sahaf hayali ile yanıp tutuştuğu görü- lecektir.

Asaf Halet Çelebi; kendisi ile 19 Ekim 1953 tarihinde Akşam gazete- sinde yapılan bir söyleşide, “Sizce şairi en iyi yardımcı işi nedir?” so- rusuna “Herhâlde memuriyet değildir.” cevabını verir. Şairin böyle cevap vermesinin elbette geçerli sebepleri vardır: “Mesela ben memu- rum. Şefim, benden on yaş küçük olduğu hâlde, bir şaire gösterilmesi gereken saygıyı göstermiyor bana. Yanında sigara içmemi bile aykırı buluyor. Her şair memura, öteki memurlardan daha çok saygı göste- rilsin demiyorum ama yazılarıyla, kitaplarıyla memleket sanatında gerçek değeri tanınmış bir sanatkâra sıra memuru muamelesi yap- mak ayıptır.”

Ne kadar tanıdık geliyor bu ifadeler. Özellikle memur şairler için ne- redeyse hâlen bire bir yaşanan olayların yıllar öncesinden günümüze bir yansıması gibi âdeta.

ŞAİRİM, NE İŞ OLSA YAPARIM

Mustafa Uçurum

TÜRK DİLİ NİSAN 2021 Yıl: 70 Sayı: 832

(2)

93 ..Mustafa Uçurum..

NİSAN 2021 TÜRK DİLİ Birçok memuriyet görevinde bulunan Asaf Halet Çelebi, yaşadığı sıkıntılardan o kadar bunalır ki en sonunda 225 liralık işi bırakıp 25 lira maaşla belediye kütüphanesinde çalışmaya razı olur.

Şairlerin mesleklerine baktığımızda çoğunun şairane ruhlarıyla çok da örtüş- mediğini görürüz: Mehmet Âkif veteriner, Mithat Cemal noter, Yunus Emre çiftçi, Ziya Paşa vali, Yahya Kemal elçi, Şair Eşref kaymakam, Yavuz Bülent Bâkiler avukat, Ebubekir Eroğlu iş müfettişi, Edip Cansever esnaf, Orhan Veli tercüme bürosunda memur, Mustafa Seyit Sütüven kırtasiyeci…

Her iş çeşidinde şairleri görmek mümkün. Çizme tamiri yapan Zâtî, en uç mes- leklere örnek gösterilebilir.

Örnekleri artırmak mümkün. Sadece şair olup da hayatını yazarak kazanan şairlerin sayısı çok azdır. Mesleği sorulduğunda “şairim” diyen neredeyse yok- tur desek yeridir. Can Yücel, hayatı boyunca mesleğini soranlara “Şiir yazıyo- rum.” demiştir. Bu cevap da onun şiirlerini ve yaşantısını düşündüğümüzde tam da ona yakışan bir cevaptır.

Mehmet Âkif, mesleğe kolay atılabileceği düşüncesi ile veteriner olmaya karar vermiştir. Aslında derslerdeki başarısı ile birçok mesleğe yönelik eğitim alabi- lecekken o dönemde veterinerlerin işe kolay giriyor olması, şairi bu mesleğe yöneltmiştir. Birçok şehirde veterinerlik yapmış, bu alanda önemli çalışmalar ortaya koyduktan sonra Halkalı Baytar Mektebinde ve Darülfünun Edebiyat Fakültesinde edebiyat hocalığı yapmıştır.

Cemal Süreya; Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu üyeliği, Darphane Müdürlüğü yapmış olsa da onun asıl mesleği şairliktir. Çıkardığı Papirüs dergisinden aldığı zevki, yaptığı hiçbir işten alamadığını söyler dostlarına.

Sezai Karakoç da aynı talihi yaşamıştır mülkiyeden arkadaşı Cemal Süreya ile. Maliye Müfettiş Yardımcılığı, Gelirler Müdürlüğü kontrolörlüğü yaptıktan sonra bu görevlerinden istifa ederek Diriliş neslinin amentüsünü nakış nakış dokumaya adamıştır tüm vaktini.

Gazetecilik, çevirmenlik, şairlerin en fazla rağbet ettikleri meslekler arasında.

Tanzimat’la birlikte hayatımıza giren gazete ve dergiler, şairlerin toplanma mekânı olmuş; şairler, bir gazetenin huzur veren köşesinde hem sanatlarını yaparken hem de gazeteleri ile mesleklerini icra etmeye devam etmiştir. Döne- min tüm edebiyat olayları, bu gazetelerin çevresinde cereyan etmiş; birçok şair ve yazar, ilk eserlerini bu gazetelerde neşretmiştir.

Şinasi’nin yayın dünyasındaki payı büyüktür. Birçok kez memur olarak görev almış olsa da onun adı çıkardığı gazeteler ile anılır. Tercüman-ı Ahval ve Tas- vir-i Efkâr gazeteleri ile hem yayın dünyasına hem de edebiyat dünyasına bü- yük katkı sağlamıştır.

Cahit Sıtkı, Orhan Veli, Melih Cevdet, Necati Cumalı gibi şairler, mütercimlik yaparak uzun süre geçimlerini bu alandan sağlamıştır. Bu isimlerin özellikle

(3)

94 TÜRK DİLİ NİSAN 2021

Batı edebiyatından yaptıkları çeviriler, edebiyat dünyamızda çok önemli bir karşılık bulmuştur.

Ne iş yaparlarsa yapsınlar şairlerin aklı elbette şiirlerindeydi. Huzurlu bir ça- lışma ortamı, ortaya çıkacak iyi eserler için de bir olanak sağlamış olacaktı. Ne yazık ki bunu çok da sağlayabildikleri söylenemez. Bu konuda Edip Cansever’e kulak verelim: “Kapalıçarşı 1954’te yandı. Bu tarihe kadar ırgat gibi çalışır- dım dükkânda. Şiire çok az zaman ayırabilirdim. Hemen yangından dört beş ay sonra, şimdiki dükkâna yerleştik. Ortağım çok anlayışlı çıktı, ben de yuka- rıdaki asma katta bütün gün şiir yazmaya başladım. Kapalıçarşı yangınının bendeki olumlu etkisi budur.”

Gelelim şairlerin en çok rağbet ettiği mesleğe. Geçmişte ve günümüzde şair- lerin en yoğun olduğu meslek öğretmenliktir. Hem de onların üzerine en iyi oturan, şair mesleği denecek kadar benimsenen bir meslektir öğretmenlik.

Kitaplarla, okuyucu kitlesi olan öğrencilerle iç içe olan şairler, bu meslekte ol- maktan da son derece memnundur. Kendimden biliyorum.

Arif Nihat Asya, hemen akla gelen bir isim. Edebiyat öğretmenliği yapan Asya;

bugün bile dillerden düşmeyen şiirlerini, görev yaptığı okulların koridorla- rında kurmuştur. Yahya Kemal, edebiyat öğretmenliği döneminde öğrencisi olan birçok önemli isim ile de hafızalarda yer edinmiştir. Necip Fazıl, Nâzım Hikmet ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal’den edebiyat dersi alan isim- lerden sadece birkaçı.

Cahit Külebi, öğretmenliğin yanında müfettişlik de yaparak eğitim dünyası- nın birçok alanında görev yapmıştır. Ahmet Hamdi, Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Zeki Ömer Defne de edebiyat öğretmeni olarak görev yapmış şairler arasında.

Günümüz şairlerinin oran olarak en çok yer aldığı meslek öğretmenlik. Bir şiirin dizelerini kurar gibi, bir ahenkle hem mesleklerini coşkuyla yerine getirip hem de şiir dünyasına yeni şiirler armağan etmekteler. Şairlerin memnuniyetle yerine getirdikleri meslek öğretmenlik diyebiliriz. Birçok şair yaptığı işten büyük bir hoşnutsuzluk duyarken öğretmen şairlerden şikâyet duymak neredeyse imkânsız.

Meslekleri ne olursa olsun yaptığı işin yanında, dünyanın telaşını bir kenara bırakıp şiirlerin dünyasında kendine yer bulan şairler; nihayetinde “şair” ola- rak anılmanın huzuruyla kuruyorlar şiirlerini.

Mehmet H. Doğan, şairlerin mesleklerini sıraladıktan sonra şöyle der: “Bu gö- revler ikinci meslektir, peki birinci meslek? Şairliktir elbet.”

Referanslar

Benzer Belgeler

üyesi Claude Farrere, Istanbul- daki Türkiye Fransa dostluk bir liği tarafından Türkiyeye davet edilmiştir. Bu ayın sonunda hareket edecek olan Fransız muharriri

Suriyeli sığınmacıların ve mültecilerin sorunlarının sadece ulusal ve uluslararası politikanın bir konusu olarak değerlendiriliyor oluşu, ülkelerin yabancı halklarla

Ateşli periyotlar sırasında karın ağrısı olan dört çocuğun ikisinde aynı zamanda ailesel akdeniz ateşi [familial Mediterranean fever (FMF)] geni pozitifliğinin de

O, yalnız dünya değil, Türkiye için de daima büyük bir umudu korumuştur. Türkiye’den söz ederken, «asla kötümser değilim » der, «Halkım ızın

Saatlarca benim = küçük müzik stüdyo’suna kapanır, bir yandan sanat S konuşmaları yaparken, öte yandan plâklar dinler ve 5 zamanın nasıl geçdiğini

Gazâlî, kıyastaki bu kısır döngü durumunu Mihakku’n-Nazar adlı eserinde örneklerle şöyle izah etmektedir: Öncüllerin bazısı bazısı için delil olarak

According to ancient chronicles, the wall of Septimus Severus be­ gan at the place called Neorion (between the places called at present Eminönü and Bahqekapu)

Bölgede deniz balıkçılığı yapan teknelerin %77’sinin 12 m’den küçük olduğu, %23’ünün gırgır ve trol avcılığı yaptığı, balıkçıların minimum 6 ay ve