HACETTEPE ÜNIvERSITESI
TÜRKIYAT
ARAŞTIRMALARIENSTITÜSÜ
ISSN 1305-5992 Sayı4
i
Bahar 2006
Dİv
AN
ŞiiRİNDE HAZANİYE
VE
BAKİ'NİN HAZANİYESİ
CaferMUM
Özet
Nesip bölümünde sonbahar ile ilgili unsurlara yer veren
kasidelere
hazarıiye adıverilmektedir. Toplam on hazaniyenin
ele
alındığıbu
yazıdaBaki'nin haziiniyesi
ayrıntılıolarak,
diğerleriise ana
hatlarıylaincelenerek,
Divan
şairlerininsonbahar
mevsimine
nasıl baktıklarıtespit
edilmeye
çalışılmaktadır.Bu incelememiz, sonbahar mevsiminin, olumsuz
çağrışımlarıyla insanıkaramsar
duygu
ve
düşünceleresürüklemenin
yanı sıra, aynızamanda mutluluk, zenginlik, güç
ve kuvvet gibi güzel
imajların yaratılmasınada çok
elverişlibir
mevsim
olduğunuortaya
koymaktadır.Anahtar kelimeler:
Divan
Şiiri,Kaside,
Sonbahar,
Hazaniye, Biiki
Hazanlye in the Divan Poetry and
Hazarıiyeby
Baki
Abstract
Those kasides which involve patterns conceming Autumn
in their nesib part are called
hazarıiye.In this study where ten
hazarıiyeare dealt, the
hazarıiyeby Baki is analyzed in details
and the others are analyzed in outlines, so that Divan poets are
studied for their approach towards Autumn. This study suggests
that Autumn is a convenient season for creating beautiful images
like happiness, richness, power and strength as well as for
leading people to pessimistic feelings and thoughts with its
negative implications.
Key words: Divan Poetry, Kaside, Autumn, Hazaniye,
Biiki
Giriş
Divan
şiirininen önemli
nazımbiçimlerinden biri olan kaside, ilk önce
Arap
edebiyatında doğmuş,oradan Fars ve Türk edebiyatlanna
geçmiştir.Kasidenin Arap
edebiyatındaki geçmişioldukça eskidir.
Muallakdtu
's-Seb 'a'da
yer alan kasideIer, bu
nazım
biçiminin
İslam
öncesine ait
gelişmiş
örnekleri olarak kabul edilir. Fars
edebiyatındaise, ilk kaside örnekleri
rx.
yüzyılın
ortalanndan itibaren ortaya
çıkmaya başlar.Hatta Deri
Farsçasıile
yazılan
ilk
şiirlerinde bu
nazımbiçimiyle
olduğusöylenir
(Mirsadıki1376:
128
Türkiyat
AraştırmalarıArap ve Fars
edebiyatlarındakiuzun
geçmişine rağmenkasidenin
Anadolu
sahasıTürk
edebiyatınageçmesi XIII.
yüzyıldan sonradır(Dilçin
1995: 122). Fakat
başarılıkaside örneklerinin ancak XV.
yüzyıldaortaya
çıkmaya başladığı
görülmektedir. Haluk
İpekten,
"XV.
yüzyıla
gelinceye
kadar
Türk
edebiyatındakasidede
büyük
şairhemen yok gibidir"
değerlendirmesindebulunduktan sonra,
"Germiyanlı Şeyhigazelde
olduğugibi
edebiyatımızdakasidenin de
kurucularından sayılır"demektedir (1994:
33). Mehmed
Çavuşoğluise, bu gecikmenin sebepleri üzerinde dururken,
kaside
yazmanındile çok iyi hakim
olmayı gerektirdiğini,fakat XV.
yüzyılınikinci
yarısınakadar Anadolu
sahasındaedebi dilin tam olarak
teşekkül etmediğini;Ahmedi,
Şeyhive Atayi gibi
şairlerin yazmış olduğukasidelerin
bir sonraki
yüzyılıntezkirecileri
tarafından beğenilmediğinive
onlarınilk
kaside
şairiolarak Ahmed
Paşa'yıtakdim ettiklerini söylemektedir (1986:
19). Ahmed
Paşaile
başlayan başarılıkaside söyleme yolunda, sonraki
yüzyıllardabirçok önemli
şair yürümüştür. Yazımızınikinci bölümünde ele
alınanHazdniye, kasidelerinin özellikle nesip bölümlerinde oldukça
başarılıkabul edilen Baki'nindir
(İpekten
1994: 33).
ı.
Divan
Şiirinde HazarıiyeBilindiği
üzere;
kasidelerin
adlandırılmasında farklıyollara
başvurulmaktadır.Bunlardan ilki, redifin veya kafiyenin dikkate
alınarak şiirin adlandırılmasıdır: GüneşKasidesi, Su Kasidesi, Sünbül Kasidesi;
Ra 'iye, Mimiye, Vaviye gibi.
İkinci
yol,
şairin
ve
şiirin asıl amacının
dikkate
alınarakkasidenin
adlandırılmasıdır:Mündcadt, Na
't,
Medhiye,
Hicviye/
Resd 'iye (mersiye) gibi. Üçüncü yol ise, kasidenin nesip bölümünde ele
alınankonunun
dikkate
alınarak şiirin adlandırılmasıdır:Bahariye,
Ramazaniye. Suriye gibi (bk.
Mitsadıki
1376: 209;
İpekten
1994: 28; Dilçin
1995: 123-152).
Kasidelerin nesip bölümlerinde
işlenenkonular
arasındamevsimlerin
önemli bir yeri
vardır. Nazım şekillerimizdenbiri olan kaside
hakkındabilgi
veren
çalışmalarınpek
çoğunda, yılındört mevsiminden üçü olan bahar,
kışve
yaz,
sırasıylabahariye,
şitaiyeve
temmüziye/sayfiye
isimleriyle
zikredildiğihalde, sonbahar mevsiminden ve bu
mevsimi konu
alan
hazaniyelerden söz
edilmediğigörülmektedir
(Çavuşoğlu1986:
17-77;
İpekten
1994: 28-36; Dilçin 1995: 122-152; Sevük 1942: 111-118; Pala
1995: 313-316). Sadece
TDV
İslam
Ansiklopedisi'nin "Divan
Edebiyatı"
maddesinde, kasideler mevsimlere göre tasnif edilirken,
hazarıiyeismi de
zikrediImiş(Akün 1994: 408); Tahirü'l-Mevlevi'nin
Edebiyat
Lügatı adlıeserinin "Kaside" maddesinde ise,
"Mukaddime
ôfdk;
ise. yani bahardan,
hazandan ve saireden bahsediyorsa ... "
şeklindedevam eden bir cümle
Divan
ŞiirindeHazôniye Ve Baki'nin Hazaniyesi
129
içinde
hazarıismi
zikredilmiş,ancak madde
başıolarak lügatte hazamyeye
yer
verilmemiştir(1994: 84).
Halbuki divanlar
incelendiğindehazaniyenin, kaside nesiplerinde
işlenen
bir konu
olmanın yanı sıra,söz konusu
şiirlerin adlandırılmasıiçin
başlık
olarak
kullanıldığıda
görülmektedir.
Farklı şairlerin divanlarında yaptığımıztarama neticesinde
varlığınıtespit
ettiğimizon hazaniyeden
beşinin aynı
zamanda
başlıklarındada
hazôn
veya
hazôniye
adıyer
almaktadır:
Ahmedi'nin, nesip bölümünde sonbahar ile ilgili unsurlara yer veren;
Hazôn
faslında vasl-ı yar-ıhem-dem
Ele girürse
zi devlet zihi dem
"
matlalı
kasidesinin
başlığında"Hazdniyye"
adızikredilmektedir
(Akdoğan
1979: 11l169-173).
Ahmed
Paşa'nın, başındansonuna kadar hep
hazarıkonusuna yer
verdiği;
Sipide-dem ki kadem
basdı bağa bad-ıhazdn
Dôşedi atlas-ızer-beft
ayağınabostan
matlalı
kasidesinin
başlığı,"Der
vasf-ıhazôn
mi-güyed"
şeklindedir(Tarlan 1966: 114-115).
Baki'nin. nesip bölümünde
hazarıtasvirleri ve
imajlarınayer
verdiği; Giil-şenealtun varaklar zeyn idüp
bad-ıhazôn
Güyiyd zer-kablar
dükkanı aldıgül-sitan
matlalı
kasidesi,
bazınüshalarda
hazarıile ilgili
başlıklarda
taşımaktadır. Divanın
tenkitli
basımında"Kaside-i Bôki
Berdy-ıHace-i
Sultan Selim"
başlığıylayer alan bu kaside,
aynı çalışmanın aparatındada
belirtildiği
üzere,
başkanüshalarda, "Kaside-i Hazôniye" ve
"Der-vasf-ıHazôn ve
Sitdyiş-iHazret-i Baba Efendi ki
ez-efdzıl-ızamôn"
başlıklarıyla kayıtlıdır(Küçük 1994: 55).
Nev'I'nin;
Sararup hazdn dôke berg-i nihôli
Çemende
dôşendi münakkaşnihôli
130
Türkiyat
Araştırmalarımatlalı
kasidesinde,
başlıkolarak bir nüshada "Kas ide-i Haziiniyye-i
Latife ",
diğerbir nüshada ise "Hazdniyye"
adı yazılıdır(Tulum vd. 1977:
150-151;
aynıkasidenin
şerhiiçin bk. Erka12001: 107-152).
Gelibolulu Ali 'nin;
Ztihir
aldıyine gülzdr içre
asar-ıhazôn
Kiilli
şey'in
hdlikun
mazmünınokur
bôğbdnmatlalı
kasidesinin
başlığıda "Kaside-i Hazdniye ve der-Med/iyih-i
Sultan Selim Han"
şeklindedir(Aksoyak 1999: 93-96).
Bunların dışında, diğer şairlerin divanları incelendiğinde, başlıklarında
zikredilmemekle birlikte, nesip
kısımlarında hazarıkonusunu
işleyen başkakasidelere de
rastlanmaktadır.Burada
Mesihi'nin;
Cihdna virdi
tagayyür
Hudd-yıeelle celdl
Çemen
hızanesinitti hazôn yine pd-môl (Mengi 1995: 46),
TacızadeCafer Çelebi 'nin;
Hazôn
eşcdrızeyn itdi
çü
rengôreng kdlddan
Nümüdôr
aldı
bostanlar
hum-ı elvan-ı İsadan
(Erünsal 1983: 121-124)
ve;
Çün yine seyrdn ide mizdna geldi dfiuib
Zer-efşôn aldı
hava gevher-nisôr
aldısehôb (Erünsal 1983: 125-128),
Fuzüli'nin;
İrişdi
vakt kifasl-i hazan-i nii-hemvôr
Kıla
su tek
harekatınmüzôhim-i
eşcôr(Akyüz v.d. 1958: 29),
ve
Neşati'nin;Eyydm-ı
hazdn irdi çemen
zerd-nümôdur
Bulbulleri
bağunyine bi-berg
ii
nevddur (Kaplan 1996: 41)
matlalı
kasidelerini zikredebiliriz. Taranan birkaç divandan tespit
edilen bu on hazaniyenin
dışında,geriye
kalanlarınincelenmesiyle
başkaörneklerin de tespit
edilebileceğikuvvetle muhtemeldir. Ancak, özellikle
Divan
ŞiirindeHaztiniye Ve Baki 'nin Hazaniyesi
131
bahar mevsimine nazaran sonbahar mevsiminin eski
edebiyatımızdaçok az
işlendiğini
de belirtmek
lazım,Nitekim XVII.
yüzyılda yazılmış760 kaside
üzerinde
yapılanbir
incelemede,
bunların444 'ünde
nesip
bölümü
bulunduğu,
nesiplerde en fazla
işlenenkonunun 77 örnekle bahar
olduğu,buna
karşılıksadece iki örnekte
sonbaharın işlendiğisonucuna
varılmıştır(bk. Aydemir 1996: 140-143).
Yazımızın asıl amacı,
Baki'nin hazaniyesi üzerinde bir inceleme
yapmaktır.
Fakat
bu
incelemeye
geçmeden
önce,
varlığınıtespit
edebildiğimiz diğer
dokuz
hazarıiyeüzerinde
kısacadurmak istiyoruz.
Diğerhazaniyeler üzerinde
kısacada olsa
durmanın,hem bu türün Divan
şiirindekigenel durumu, hem de
inceleyeceğimizhazaniyenin
diğerhazamyeler
arasındaki
yeri
hakkındabir fikir edinme
bağlamında yararlı olacağı açıktır.1;
Abmedi'nin
"Hazôniye"
başlıklıve;
Hazôn
fas/ında vas/-ı yar-ıhem-dem
E/e girürse zi dev/et zihi dem
(Akdoğan1979: 11/169-173)
matlalı
kasidesi toplam 39 beyitten
oluşmaktadır.Kasidenin son
beyideri (30-39), bu
şiirinHz. Peygamber'i övmek
amacıyla yazılmışbir na't
olduğunu
göstermektedir. Ahmedi, Hz. Peygamber'i övmeye
başlamadanönce, nesip bölümünde ele
aldığı hazarıkonusu ile
şiire giriş yapmaktadır.Burada
şairintemel vurgusu,
"dünyanıngelip
geçiciliği" mesajı etrafındadönüp
dolaşmaktadır.Bu mesaj, özellikle dördüncü beyitte
açıkçaifade
edilir:
Reydhin çün hakikat bi/di/er kim
Degü/dür bu cihan
bünyadımuhkem
Kasidenin matla beytinden
başlayarak, "vasl-ı yôr-ıhem-dem"
ile
hazarı
mevsiminin sahip
olduğubütün
olumsuzlukların giderilebileceği vurgulanır.Buna göre; yüzü lale ve gözü ala olan sevgili var olduktan sonra,
gül ve nesrinin bu mevsimde dökülmesi sorun
değildir.Zülfü sümbül olan
sevgili daima taze
kaldıktansonra,
benefşeninperçemini dökmesi de öyledir.
Feslegenler,
dünyanın sağlambir
yapıyasahip
olmamasınıve gelip
geçiciliğini
bu mevsimde anlarlar.
Onların bazısı,sevgiliden
ayrı kaldığıiçin
işleri
birbirine giren
aşıklargibi
sararıpsolmakta;
diğer bazısıise, elbiseleri
kanlı yaşlar
ile
ıslanacakkadar çok
ağlamaktadır. Şair,dünyadaki
değişirnde şaşılacakbir hikmet
bulunduğunu;her
şeyin tamamlanırtamamlanmaz
hemen
bozulmasındakihikmetin
Tanrı tarafından bilineceğinisöyler.
Ağaçları
sonbaharda bir matem sarmakta ise de,
ilkbaharıngelmesiyle
beraber onlar güzel elbiselerini yeniden
çıkaracaklardır.O zaman sevgilinin
132
Türkiyat
Araştırmalarıyüzünden
örneğinialan gülün
yanağına şebnem düşecek,sabah
rüzgarıise
diriItme
sanatında
sevgilinin zülfü gibi
İsa
nefesli
olacaktır.
Kasidenin 12 ve
13. beyitleri girizgah beyitleridir:
Hazôn yili heldk ider
nebdtıSaM sun dirildüp
kılahurrem
Anıgörüp bilesin kim bu
halkıNice dirildiser
halldk-ı"dlem
Bundan sonraki
bölümde
Ahmedi, hiç kimsenin dünyadan vefa
bulmadığı,tarihteki bütün büyük
şahsiyetlerinyokluk
ülkesine
gittiği,fena
kadehinin kendilerine de
sunulacağı zamanın yakın olduğu gerçeğini hatırlatarak,okuyucuya nefsini
yenmek,
kendini
küçük
düşürmernek, Tanrı'ya itaat ve dinin hükümlerine riayet etmek gibi
çeşitlikonularda
nasihatlerde bulunur. Daha önce de
söylediğimizgibi, kasidenin son on
beytinde Hz. Peygamber'in övgüsü
yapılmaktadır.Ahmed
Paşa'nın"Der
vasf-ıhazdn mi-güyed"
başlığıylaverilen;
Sipide-dem ki kadem
basdı bdğa Md-ıhaz/in
Döşedi atlas-ızer-beft
ayağınabostan
matlalı
kasidesinde
medhiye,
fahriye
ve
dua
gibi
bölümler
bulunmamaktadır. Şair, başındansonuna kadar
şiirin tamamında hazarımevsimini ele
alır.22 beyitten
oluşankasidede
mahlasınyer
aldığıbeyit de
yoktur. Kasidenin ilk
beş beytinde, güz yelinin sabah vakti bahçeye girişi,
ayağının altına sırmalı kumaşlar döşenerek karşılanması; güneşin yakıpkavurduğu bitkilerin yüreğine, güz yağmurlarının su serpmesi; çemendeki
şadırvan
havuzunun, güz
yaprakları arasında,adeta tavus
kuşu kanatları arasına konmuşbir ayna gibi görünmesi; her
damlasıölü gönüllere bin can
veren üzümün, sevgilinin
dudağına "hem-şire: sütkardeşveya
kız kardeş(bk.
Amid 1361: 1093)"
kılınması;etekleri lal ve zer ile dolan nar
ağaçlarının,bu
duruma sevinmemesi
için
hiçbir sebep
bulunmadığı anlatılır.Sonraki iki
beyitte ise, rengarenk elbiseler giyinen
ağaçlarındaha sonra
onları çıkarıpüryan
olacağı hatırlatılmaksuretiyle,
insanıgiyindiren
dünyanın onlarıgeri
alacağı gerçeğigündeme
getirilir
ve
muhataptan,
dünya
libasına aldanmamasıistenir. 8-11. beyitler
arasında, yılındört mevsimi birer beyitle
anlatılır.Buna göre,
aslındaoldukça
yaşlıolan dünya, ilkbaharda genç bir
sevgili gibi süslenip bezenir; yaz mevsimi,
yiğitliğeözenip
sıcaklığıyla dünyanıniçini yakar; sonbahar, dünyadaki bütün renkleri, adeta
saçı sakalı ağarmış yaşlıbir adam gibi gösterir;
kışmevsiminde ise devran.
yaşlıbir
adam gibi yere salya
akıtır.Mevsimler,
sıraylagelip geçmekte; hiçbiri
kalıcı olmamaktadır.Çünkü felek, görüntüyü sürekli
değiştiripduran bir
kuklacıdır:Divan
ŞiirindeHazôniye Ve Biiki 'nin Haziiniyesi
Ne
şekller çıkarurgör bu
çarh-ısuret-baz
Ne surete girüb oynar bu
gerdiş-igerdan
Ne nesnedür bu ki
çdpük hayal-baz gibi
Cihan misalini eyler bu çdder içre ayan
133
Şair,
bütün
görüntüleriri
gelip
geçiciliğini hatırlatıldıktansonra,
muhataba hitaben,
"İleri görüşlü
isen sahte görüntüye aldanma" tavsiyesinde
bulunur. Kasidenin geriye kalan
kısmındaise, sonbahar ile ilgili unsurlar, bu
defa rindane duygu ve
düşüncelerin anlatımıiçin devreye girer; içip
eğlenmek
için
hazarı
mevsiminin uygun bir mevsim
olduğu vurgulanır. ı
Nev'I'rıin;
Sararup hazôn dôke berg-i nihôli
Çemende
dôşendi münakkaşuihdli
matlalı
kasidesi, bir nüshada
"Kas ide-i Hazôniyye-i Latife ",
diğernüshada ise
"Hazôniyye''
başlığıylayer
alır.20 beyitten
oluşanbu kasidede
şair, hazanın
fidan
yapraklarını sarartıpyere dökmesinden hareketle, çemene
nakışlı
bir
halı döşenmesi;Karun 'un hazinesinin ortaya
çıkması; ağaçlarınHz. Musa
'nın ateşigibi
olması;bulutun, her biri
olgunlaşan bağ çocuklarınısütten kesmesi; çemenin bir ordu
saldırısınamaruz
kalmasıgibi imajlar
yaratır. İlk
sekiz beyitte
hazarı
mevsimin insanlar üzerindeki olumlu etkileri,
hurrem,
letôfeı, ıardvet,safô'
gibi sözcüklerle
anlatılır.Kasidenin;
Acebdür olur her bahdrun
hazanıMehün var
mühdkıvü mihrün zevôli
beytinden sonra, ilk beyitlerdeki
hazarı yaklaşımı değişir. Şair,bu defa
hazanı.
bahar mevsimi
karşısındakikonumuyla ele
alır;her sevincin
arkasındakeder
bulunduğuvurgusu
etrafında çeşitli düşüncelerinidile
getirir. Ona göre, her
şeydebir
değişiklik yaşandığıhalde,
aşkhalinde bir
değişiklik
olmaz; çünkü gülün al
yanaklarıdaima letafette, bülbüller ise
sevinçli ve laubalidir. Bunun için
Tanrı'ya
şükrederve kasideyi
şöyletamamlar:
Dil-i Nev 'i ye
kılmüyesser kemdli
Cihdnun gerekmez bana côh u mali
Gelibolulu Ali 'nin 29 beyitten
oluşan;
i
Divan
şiirindeki yaygınkanaate göre, içip
eğlenmekiçin en uygun mevsim,
ilkbahar mevsimidir.
Sonbaharında içip
eğlenmeyeuygun bir mevsim
olduğu düşüncesi,çok az rastlanabilen bir
düşüncedir(bk. Mum 1999: 57).
134
Türkiyat
AraştırmalarıZôhir
aldıyine gülziir içre
asar-ıhazôn
Külli
şey'in
hôlikun
mazmünınokur
bdğbônmatlalı
hazaniyesinin
başlığı,"Kaside-i Hazôniye ve der-Meddyih-i
Sultan Selim Han"
şeklindedir.Kasidenin 1
i
beyitlik nesip bölümünde ve
dua bölümündeki bir beyitte
hazarıkonusu ele
alınmaktadır.Matladaki
"Külli
şey'in hdlikun: Her
şeyyok
olacaktır"(Kur'
an-ıKerim, Kasas Süresi
28/88) ayetinden de
anlaşılacağı
üzere Ali,
hazarı
mevsimine olumsuz
yönleriyle ve didaktik amaçlarla
yaklaşmaktadır. Şairegöre gülzara
hazarıgelince rüzgar
baştan ayağa ağaçlarısoymakta, erguvan bütün lal ve
yakutunu yele vermekte,
bağın parlaklığıkaybolmakta, bülbüller
suskunluğabürünmekte, her gül bir pula muhtaç hale gelmekte, bülbülün
yuvasınısu
alıpgötürmekte ve
ağaçlartecrit
hırkasınagirmektedir. Bu tablo içerisinde yere
düşenher
yaprağın, zamanın şiddetinive
dünyanıngelip
geçiciliğinianlamak
için Allah'tan gelen bir nüsha
olduğusöylenerek didaktik bir vurgu
yapılmaktadır.Daha sonra yine
aynıkonuya devam edilerek, çemendeki
eğlence eyvanınınbeyt-i
ahzôn haline
geldiği, yeşillerebürünen
dünya
bağınınkara çullara
girdiği, hazarı yapraklarınınyere
altın saçması karşısındabütün hazine ve definelerin utanarak yerin dibine geçtikleri
anlatılmaktadır.Kasidenin dua bölümünde ise, memduhun ömrü bir fidana benzetilerek, ona
hazarı erişmemesiiçin temennide
bulunulmaktadır.Mesihi'nin "Der
sitdyiş-iCa ler Beg"
başlığını taşıyan;Cihôna virdi tagayyür
Hudd-yıcelle
celôl
Çemen
hızanesinitti
hazôn yine pô-môl
matlalı
ve 42 beyitlik kasidesinin sadece ilk üç ve son iki beytinde
sonbahara ait unsurlara yer verilmektedir.
Şairegöre Allah, dünyaya
değişme özelliği vermiştir. Hazarıyine çemen hazinelerini ayak
altı etmiş;çemen
yüzünü yere
koymuş,nergis gözlerini
yummuş, goncanın işvesigeçince
bülbül
lal
kesilmiş,ilkbahar kafilesi
hazarı tarafından dağıtılmışve gülün
güneşierkenden
batmıştır. Şiirinsonraki
beyitlerinde,
bu
sonbahar
tablosundan hareketle,
kıyamet olayı hatırlatılırve memduhun övgüsü de
ihmal edilmeden
öğüttebulunulur. Övgü ile
öğüdüniç içe
işlendiğibu
kasidenin dua
kısmındada ilkbahar ile sonbahar
arasındaki karşıtlıktan yararlanılır:Nite ki vakt-i
bahôr içre hande eyleye berk
Nite ki
fasl-ıhazdn içre girye ide
şimdi Balıdr-ıômr-i adana hazdn irgürüben
Divan
ŞiirindeHaziiniye Ve Baki'nin Hazôniyesi
135
Tacizade Cafer Çelebi
Divanı'nda iki
ayrı hazarıiye vardır.Bunlardan
ilki, 43 beyitten
oluşan;Hazdn
eşcdrızeyn
iıdiçü
rengdreng kaladan
Nümüdôr
oldı bostanlar hum-ı elvan-ı lsadan
(ErünsaI1983: 121-124)
matlah hazaniyedir.
İlk
18 beyitten
oluşan
nesip bölümünde, sonbahar
ile ilgili
çeşitlitablolar ve bu
tabloların şairinzihninde
yarattığıimajlar yer
alır.
Buna. göre
hazarı
mevsimi,
ağaçları
rengarenk elbiselerle süsleyince,
bostanlar Hz.
İsa
'nin renk küpü gibi olur;
yeşilotların
üstüne
sarı
yapraklar
dökülünce,
yeşilipek üzerindeki
altın/sarıdamgalar gibi izler
bırakır; sararmış altınyaprak,
bağyerine bir levha olur ve onun
kenarınasudan bir
sim cetvel çekilir;
sarıve
kırmızırenkteki
yaprağıngülzardaki görüntüsü ise,
lal görünümlü
gözyaşlarıylaçehresihin rengi
değişmişolan
aşıkgibidir.
Yüksekte duran
yaprağınyüzü,
serv-i ra 'na
fidanından utanıp kızarırve yere
düşer. Ağaç dalları,sanki
seher
yeli
kendilerine
Selma 'dan
selam
getirmişçesinegiyindiklerini
çıkarırlar.Tacizade Cafer Çelebi 'ye göre
bostanınsonbahardaki görüntüsü, görülmeye
değergüzel bir görüntüdür.
Zevk sahipleri onu seyretmeye gitmelidir:
Harif ile yine girdi cihan bir surete dahi
Yüri bostôna gir hazzun var ise ger
temdştidanDaha sonra
şair, bahçıvanın bağdansulu
şeftalidermesini,
Vamık'ınAzra' dan binlerce bilse
almasınabenzetir; nar
çiçeğirenginde olan
elmayıise,
ağaçların
Tuba'dan
kaptıkları
letafet topu olarak görür. Üzerindeki
meyvesiyle nar
ağacınıgörenler, onun
aslındabirini
sevdiğinive bu sevginin
verdiğigamla sinesini
yumrukladığını sanırlar. Yaprağıve meyvesi ile
portakal
dalıise,
altın damgalı yeşilipek
kumaştanelbise
giyinmişgibidir.
Bağdakiüzüm
salkımlarıgüzel yüz üzerindeki
kıvırcıkzülfe
dönmüştür.Dal
üzerindeki
ünnabıntaze meyvesi, sevgilinin
kınaile
renklenmiş gümüş fındıklarınabenzer. Badem içinse, dünya
gamındanuzak bir
şekilde aynıgecelik içinde dudak
dudağayatan iki
gümüştenli benzetmesi
yapılır.Zamane,
bağdaki ağaçların sarılık hastalığına yakalanıp sarardığınıgörünce,
onların boyunlarınaayvadan
kehriibd
takar.
Hava
güneşle ısınmışkenfelaketler gelip onun kalbini
soğutur. Çamfıstığı, havanın soğukyüzünden
dolayı alınganlıkgösterir ve bu durumda onun içi
düğümlenir.Tacizade
Cafer Çelebi, imaj
bakımındanoldukça zengin olan nesip bölümünü
bitirdikten sonra,
yapraklarınbu mevsimde yere
düşmesini, bağıseyretmeye
gelen
hükümdarı karşılamaküzere yere inmeleri
şeklinde açıklayıpmedhiye
bölümüne girizgah yapar:
136
Türkiyat
Araştırma/arıMeger
Şah-ıhümô-sdye gelür
bdğa temdşôyaKi istikbôl
içün
her berg
aşağaindi bdlddan.
Tacizade Cafer Çelebi'nin
diğerhazaniyesi
ıse, diğerigibi yine 43
beyitten
oluşan;Çün
yine
seyrôn
ide mizdna geldi
ôfitôb
Zer-efşôn oldı
hava gevher-nisôr
oldısehôb
(Erünsal 1983: 125-128),
matlalıkasidedir. Fakat bu kasidenin
hazarılailgili unsurlara yer veren
nesip bölümü oldukça
kısadır. Hazarılailgili yedi beyitlik bu
bölümün
arkasında şair,
yine hazandan yararlanarak hemen medhiye bölümüne
girizgah yapar.
Şairegöre gezip
dolaşmaküzere
güneşyine mizana
geldiğindehava
altın,bulut ise cevher saçar. Çemen
yaygısı, sarıyaprak ile
sanki
yeşilyüzlü ve
altınbenekli ipek bir gecelik olur.
Ağaç dallarıMecnun
gibi üryan olup figan ederken, yeryüzü Leyla gibi
çeşit çeşitgüzel elbiseler
giyer.
Hazarı rüzgarısuya
rengarenk yapraklar dökünce,
türlü
türlü
nakışlarıylasu, adeta bir resim sergisine döner. Yapraklar, zaman
sayfasına devranın kırmızırenkle sonbahar mevsimini
yazmasıiçin
şengerfdenilen
boyaya benzemektedir. Sonbaharda hava
delirmiştir.Ona muska yazmak için
yaprak zaferan, toprak misk, su ise gülsuyu
olmuştur.
Önceki kasidede
olduğugibi burada da
şair,medhiyeye girizgah yaparken sonbaharla ilgili
unsurlar
kullanır:Rüy-ı
ab iizre bi/ür misin nedür her berg-i zerd
Ziver-i zerrin-i tig-i Husrev-! ôli-cendb
Fuzüli'rıin
49 beyitlik "Kaside Der Medh-i Hazret-i
Şah-ıVeldyet"
başlıklıve;
İrişdi
vakt ki fas i-i hazan-i nd-hemvôr
Kılasu tek
harekatın müzôhim-ı eşcôrmatlalı
kasidesinde,
aslında17 beyit olan nesip bölümünün sadece ilk
altıbeytinde sonbahar tasvirlerine yer verilir.
Şairegöre
hazarı. ağaçlarazarar
veren, hücum ederek bahçedeki her
şeyi yağmalayan,gül ve Ialenin
elbisesini
yırtan,çemen zariflerini inciten,
ağaçlarınüzerindeki meyve ve
yapraklarıyere döken uygunsuz bir mevsimdir:
İrişdi
vakt ki fas i-i haziin-i nô-hemvôr
Kılasu tek
harekatınmüzôhim-i
eşcôrDivan
ŞiirindeHazôniye Ve
Baki'nin
Haziiniyesi
137
Fuzüli, nesip bölümünün
diğerbeyitlerinde, sonbahar ile ilgili
çeşitlibenzetmelerden de yararlanarak,
işlerininiyi gitmemesinden, talihinin kötü
olmasındanve
dost
bildiği kişilerinkendisinin
düşündüğügibi
çıkmamasından yakınır.Sonbahar
başındauzlete çekilerek ilkbahar
başınakadar orada kalmak, böylece sonbahar ve
kışmevsimlerini hiç hissetmernek
arzusu içinde
olduğunu anlatır:Hoş
ol ki duta bu mevsimde
güşe-iuzlet
Tereddüd itmeye mutlak karara vire karar
Huzurilen gire bir künce ibtidô-yi hazôn
Sürür ilen
çıhabir
bağaibtidd-yi bahar
Arada bilmeye baran ü berf
übad nedür
Yetürmeye eser-i devr
hatırınagubdr
Neşati'nin
31 beyitlik "Der
sitôyiş-iSultan Mehemmed"
başlıklıve;
Eyyôm-ıhazôn
irdi çemen
zerd-nümôdur
Billhillleri
bdğunyine bi-berg ü nevddur
matlalı
kasidesinin nesip
kısmıoldukça
kısadır. Şair,bu
beşbeyitlik
kısanesipte,
hazanın geldiğinive çemenin
sarırenge
büründüğünü anlatır.Çemendeki her
ağacın altı,söz konusu mevsim nedeniyle sararan yapraklarla
dolmuştur.Bahçedeki bülbüller ise, güçten
düşmüşve derin bir
sessizliğe bürünmüştür.Fakat bu tablo,
şairingözüne
başkatürlü görünür ve onun
zihninde
çeşitliimajlar ortaya
çıkarır.Ona göre
sararıpdökülen,
aslındayapraklar
değil, aynırenkteki
altınlardır.Sonbahar,
artıkbir hazine
açıcısı,bir hazine
saçıcısıdır.Çünkü o, çemene yepyeni bir renk, yepyeni bir süs
vermektedir. Her
tarafı parıldayançemenin herhangi bir
köşesi, göğün parlaklığını kırabilecek parlaktadır. Güzelliğiyleher
ağaç dalı,kimi zaman
yeşil,kimi zaman da
sarırenkte elbiseler giyen güzel boylu bir sevgilidir
artık.Gülistandaki
yaprakları altın kakmalıyapan da yine
aynımevsimdir.
Kasidenin dua bölümünde ise, çemenin sonbaharda sararan yüzeyi,
aşıkların sararıpsolan
yanaklarınabenzetilir:
Ta kim
irişüp fasl-ıhazdn
rtly-ıçemenzdr
Hem-reng-i
ruh-ı aşıkolup
zerd-nümôdur
(Kaplan
ı996: 43).
Yukarıda yaptığımız değerlendirmeler; Ahmedi, Gelibolulu
Ali,
Fuzüli
ve Mesihi'nin sonbahara
bakışlarındaolumsuz ve karamsar bir
yaklaşımiçerisinde
olduklarınıgöstermektedir. Ahmed
Paşa,Tacizade Cafer Çelebi,
Nev'I,
Neşative
aşağıda görüleceğiüzere Baki ise,
diğerlerininaksine
hazarıkonusunda son derece olumlu ve iyimser bir
yaklaşımiçerisindedirler. Bu
yaklaşım,ilkbahar kadar olmasa bile,
sonbaharında
insanıniçine
neşeve
138
Türkiyat
Araştırmaları..'
mutluluk veren tablolar
oluşturduğuve içip
eğlenmekiçin bu mevsimin de
aslındauygun bir mevsim
olduğu düşüncenineski
şiirimizde,önemli bir yer
tuttuğunuortaya
koymaktadır. (karşılaştırmaiçin bk. Batislam 2003:
171-i
73).
2.
Baki'nin
Hazaniye
Kasidesi
Baki
Divanı 'nıntenkitli
basımındakasidenin
başlığı,"Kaside-i Baki
berdy-ıHace-i Sultan Selim"
şeklindedir.Fakat
farklı nüshalarınaparatta
verilen
başlıkları arasında"Kaside-i Hazdniye"
ile "Der-vas}
ihazdn ve
siıôyiş-i
Hazret-i Baba Efendi ki
efôzıl-ızaman"
başlıkları,kasidenin nesip
bölümündeki konuyu nitelernesi nedeniyle önem arz etmektedir (Küçük
1994: 55).
Hatırlanacağıüzere, Ahmedi, Ahmed
Paşa,Nev'i, ve Gelibolulu
Ali 'nin kasidelerinde de nesipteki sonbahar konusunu belirten
başlıklar
yer
alıyordu.Başlıklardan anlaşıldığına
göre kaside, Baba Efendi
adındabir
kişiyemedhiye olarak
yazılmıştır.Bu
kişimuhtemelen
Rızayi(ö. 1580)
mahlasıyla şiirleryazan, devrinin önemli alimleri
arasındayer alan,
Nakşbendi tarikatına bağlılığıve önemli devlet
adamlarına yakınlığıile bilinen ve Baba Çelebi ya
da Baba Efendi olarak
anılan şairdir
(bk.
İsen
i
994: 220-22
i;
Kutluk
i
989:
11408-409;
ş.Sami 1806: III/2286;
Canım2000: 272-274). Memduhun
girizgah beytinde "edib-i nükte-ddn " ifadesiyle
anılmış olmasıda, Baba
Efendi 'nin
şair olmasıihtimalini güçlendirmektedir.
Kasidede vezin olarak remel bahrinin fdildtün fdildtün fdildtün fdilün
kalıbı kullanılmıştır. Bu kalıp hem ahengi hem de kullanılış kolaylığı
nedeniyle Türk
şairlerinceen çok benimsenen ve
kullanılan kalıptır(bk.
İpekten
1994: 201).
Kaside,
"<dn"
kafiyesi ile
yazılmıştır.Kafiye olarak
kuIlanılankelimelerde fazla tekrara
düşülmemiştir."Hazôn"
(1, 9), "ôsmôn" (2, 21) ve
"nişôn"(3, 14) sözcükleri
ikişerdefa
kuIlanılmışlardır.Ancak tekrarlanan
nişônsözcüklerinden ilkinin (3), bir
vasf-ıterkibiyi meydana getiren iki
unsurdan biri
olması,kafiye
tekrarınıbelli bir düzeye kadar örtmektedir.
Kelime
bazındakikafiye
tekrarınınbir benzeri de eklerde görülmektedir.
Farsça
"<sitdn"
(1, 5) ve
"<dn"
(4- 30) soneklerini
taşıyansözcükler kafiye
olarak
tekrarlanmıştır. Aynıkelime veya eklerin
aynı şiiriçinde kafiye olarak
tekrarlanması,belagat
kitaplarının"itd"
olarak
adlandırdıklarıbir kafiye
kusuruysa da, tekrara
düşülenbeyitler
arasındakimesafenin yedi beyitten az
olmaması şartıyla,belagat
kitaplarıncabu
durum
müsamaha
ile
karşılanmıştır(bk. Dilçin 1995: 64-65).
Divan
ŞiirindeHazôniye Ve Baki 'nin Hazaniyesi
139
Kasidenin ses (müsiki)
yapısı,sadece vezin ve kafiye ile
sınırlı değildir.Nesip bölümünün ana
temasıolan hazdn,
şiirdeiki kere kafiye
olarak
kullanılmıştır(I, 9).
Dolayısıylakafiye olarak
kullanılan diğerbütün
sözcükler, bu ana
temanınismi ile mukaffa
sözcüklerdir.
Bu da ses ve anlam
arasındabir
ilişkiortaya
çıkarmaktadır.Kasidenin harf-i revisi olan "n"
ünsüzünün, nazal n'ler ve kafiye sözcüklerindeki
rı'Ierde dahilolmak üzere
şiirinbütününde toplam 185 defa
tekrarlanmış olması aynı bağlamdaönem
arz etmektedir.
Şiirde55 defa
"z ",
73 defa
"s ",
57 defa
"ş",
30 defa "/"
ünsüzlerinin
tekrarlanmasıda
dikkat
çekicidir.
Çünkü
bu
seslerin
harmanlanmasıyla
ortaya bir
ıslık
ve bir üfürme sesi
çıkar.
Bu da kasidenin
nesip bölümünde önemli birer unsur olan sonbahar
rüzgarıve
altın(gerek
altınınbirbirine
çarpması esnasındaortaya
çıkanses,
gerekse
altının bulunduğuhazine ve gömü gibi yerlerin
yılanlar tarafından korunması bağlamlarıyla,bk. Pala 1995: 351)
temalarıile
örtüşürbir durumdur. Yine
kasidenin
tamamında192 defa
"r"
sesinin
tekrarlanmış olmasıda muhtelif
sebeplerle gündeme gelen kimi
kuşisimleri, gökyüzü ve yükseklik
vurguları bağlamında, kuşlarınkanat sesini
çağrıştırmasıyönüyle dikkat çekicidir.
Bütün bunlar kasidenin ses
bakımındanoldukça zengin bir
yapıda olduğunugöstermektedir.
Baki'nin 35 beyitlik hazaniyesinde nesip (1-14), medhiye (15-24),
fahriye (25-32) ve dua (33-35) bölümleri
bulunmaktadır.Fakat kasidede
tegazzüle yer
verilmemiştir.Kasidenin ana bölümleri olan nesip, medhiye,
fahriye ve dua
başlıkları altındaele
alınacakolan Baki'nin bu
şiiri,Dr.
Sirüs-ı Şemissa'rSirüs-ıSirüs-ınönerileri
doğrultusundabiçim,
içerik ve estetik
açıdanincelenecektir (bk. 1374: 153-160).
Yazımızınana konusu
hazarıiye olduğuiçin, kasidenin nesip bölümünde detaylara inilecek; fakat
diğerüç bölümde
sadece genel
değerlendirmeyapmakla yetinilecektir.
2.1. Nesip Bötü.RlÜ
1.
Giil-şenealtun varaklar zeyn idüp
bad-ıhazdn
Güyiyd zer-küblar
dükkanı oldıgül-sitan
2.
Rişte-ibaran
gümiştel
sim-keşebr-i harif
İkiçarha döndiler guya zemin u ôsmdn
3.
Berg-i bidi
bağda ab-ırevdn üzre görüp
Didiler
akmış gılôfındanbu
tiğ-i zer-nişan4.
Ren-güzdr-ı bağaser-ta-pa
dokilmişberg-i zer
Sandum altun tebsiler
konmış simat-ıhusrevôn
5.
Bağdagerdan ider
evrdkısanman gird-bad
İndilerseyyareler
kılmağaseyr-i
büsıdn6. Perr ü bal
açmışyeşiltuti iken berg-i
çenôr
Zerd olup ser-pençe-i
şeh-bdza dönmişdürhemdn
140
Türkiyat
Araştırmaları7. Rdygôn aldum
sanurdıla 'I u
yôküu veli
Şimdinakd altun sayar
turmışnihdl-i ergavôn
8. Kanlu
yaş dökmiş ruh-ızerd ü
gubôr-dlüdınaVar ise dehrün
fendsın andımir-i
aşıkan9. Saltanat
ıôcıngiyen
ôlemde
mağrürolmasun
Nice sultan börkin
almışdurbegüm
bad-ıhazôn
10. Gerçi merdane
sayındıgirdi meyddne
dırahtGeldi
kış basdıvelikin virmedi asla emôn
ll. Dest-bürd-i
sarsarı ahırgörüp
şah-ıçendr
Didi el
arkasıyirde ôferinler pehlevôn
12. Jale vü berg-i hazandan pür-zer ü gevher çemen
Gül-şene varınnisôr itdi meger deryd vu kan
13. Gevher-i
sır-ab şeb-nem güş-vdr-ızer varak
Sahn-ıbustôn
aldıgüyii
çar-suy-ızer-geran
14.
Şöylebenzer kim
hat-ı ôydt-ırahmetdür çemen
Bad-ısubh
itmişdüraltun hall ile yir yir
nişônNesipte,
şiirinkafiyesi olan
"ı-dn"sesine
bağlıolarak,
aynıses ile
biten
dükkdn. baran,
ab-ırevdn, gerdôn, rôygdn. sultan, meydan, hazdn,
büstan
sözcüklerinin kafiye
dışında kullanılması,kasidenin bu bölümündeki
önemli bir ses
özelliğidir. Diğerbir ses
özelliğiise, daha önce ifade
edildiğiüzere; z, s,
ş,f
gibi
aynızamanda anlam ile de
ilişkilendirilebilecek birtakımseslerin çok
sık tekrarlanmış olmasıdır.Kasidenin nesip bölümünde yer alan sözcükler içerisinde
Farsça
sözcüklerin
fazlalığıdikkat çekmektedir. Fakat hemen ikinci
sırayıTürkçe
sözcükler
almaktadır.Hatta
bazıFarsça sözcüklere gelen Türkçe ekleri de
dikkate alacak olursak, Farsça ve Türkçe
unsurlarınbirbirine
yakınoranda
olduğunu
dahi söyleyebiliriz. Arapça sözcükler ise, Farsça sözcüklerin ancak
yarısı oranındadır. Kullanılan
Farsça
ve
Arapça
unsurlarınsadece
basit/birleşik
sözcükler veya zincirleme olmayan
birtakımtamlamalar
biçiminde
olması,cümle
yapısınınTürkçe
olmasınaherhangi bir zarar
vermediği
gibi,
kolayanlamayıda
sıkıntıya sokmamaktadır. Anlamayı kolaylaştırıcı diğerbir özellik ise, cümlenin
aynıbeyit içinde
tamamlanmasıve
diğerbeyitlere
sarkmamasıdır(daha sonra
değinileceğiüzere, merhun
beyitler sadece dua bölümünde yer
almaktadır).Kasidenin nesip bölümündeki ana tema olan
hazarımevsimi,
bağve
bahçelerdeki etkileri ile tasvir edilir. Bu nedenle
gülşen, bağ,gülistan,
büsıôn,çemen, berg, va rak, evrak, nihai,
dıraht, şah,ergavôn, Md,
çeniir,
mir-i
aşıkan (horozibiği), db-ırevdn,
şeb-nem, yeşil,garrd
gibi hep
bağve
bahçe ile ilgili sözcükler
kullanılır. Hazanın bağve bahçedeki göstergesi
olarak da rüzgar,
yağmurve
sarırenk
unsurlarıile ilgili sözcükler devreye
Divan
ŞiirindeHazôniye Ve Baki 'nin Hazaniyesi
141
girer. Bütün bunlar, nesnel/görünen
gerçekliğintasvir edilmesi içindir. Fakat
şair,sadece
nesnel/görünen
gerçekliğitasvir etmekle yetinmez;
aynızamanda,
"gôrüntünün
zihinsel bir süreç içindeki
izdüşiimü"(Robins 1999:
37 [çevirenin
önsözü]) veya
"dışdünyaya ait nesnel
gerçekliğinzihinsel
tasarımı"(Korkmaz 2002: 275)
şeklinde tanımlanan çeşitliimajlar
da
yaratır.Bunun içinse
kuyumculuk,
dokumacılık,sultan
sofraları,ticaret,
güreş, yazı(hat)
gibi
değişikmotiflerden ve bu motiflerle ilgili sözcüklerden
yararlanır.Hemen
her
beyitte
önce
nesnel/görünen
gerçeklik
tasvir
edilmekte; daha sonra ise, bu gerçeklikten hareketle hayale
dayalıyeni bir
imaj
oluşturulmaktadır.Bu
işiyaparken
şairin başvurduğugramatikal
yapılarise
şunlardır:güyiyô,
güyô;
sandum, sanman, -a
dônmişdiir, sanurdı,meger,
benzer...
Böylece nesip bölümünde en fazla
kullanılanedebi sanatlar da ister
istemez
teşbih,hüsn-i ta
'lif
ve
leff ü
neşr sanatları olmaktadır.Hemen her
beyitte yer alan
başkabir edebi sanat
ıdatenasüptür.
1.
Gül-şenealtun varaklar zeyn idüp
bad-ıhazdn
Güyiyd
zer-kablar
dükkanı aldıgül-sitan
Şair,
nesip
bölümünün bu
ilk beytinde,
sonbahar
tasvın ıçınkuyumculuk motifinden
yararlanır.Sararan
yapraklarıyere
düşüren hazarı rüzgarıdır. Şair,burada
rüzgarı kişileştirerekona bir de
"zeyn et-"
özelliğiverir.
Gülşen,kuyumcu
dükkanınabenzetilir;
aslında sıradanbir tabiat
hadisesi olan güz mevsimindeki yaprak dökümünün
oluşturduğutablodan,
bir kuyumcu
dükkanı imajı yaratılır.Nesnel/görünen gerçeklik,
şairinzihnindeki aynaya
başkabir biçimde
yansırve böylece ortaya güzel bir
hayal,
başarılıbir imaj
çıkar. Şairinburada
kullandığıen önemli araçlar ise,
teşbihve
şibh-ihüsn-i ta
'lif
sanatlarıdır.2.
Rişte-ibartin
gümiştel
sim-keşebr-i harif
İki
çarha döndiler gz1ya zemin u
ôsmôn
Motif olarak bu defa bir dokuma
tezgahıdevreye girer.
Şairinmuhatap
olduğunesnel/görünen gerçeklik,
aslında sıradanbir tabiat hadisesi olan
yağmurun yağmasıdır.Fakat bu gerçeklik
olduğugibi
aktarılmaz.Burada
teşbilıve
şibh-ihüsn-i ta
'lif
sanatları aracılığıylagörünen gerçeklikten bir
imaj ortaya
çıkarılır. Şairinzihin
aynasındayer ve gök, dokuma
tezgahınıniki
başındakiçarklara;
yağmuripe, bulut ise o
tezgahın başındaduran bir
ustaya
dönüşür.3. Berg-i Ndi
bağda ab-ırevôn üzre görüp
142
Türkiyat
Araştırma/arıŞairin
gözü bu defa
gülşendekiküçük bir
söğüt yaprağına ilişir.Akar
su üzerindeki
söğüt yaprağı, şekil bakımından kılıcave
hazarımevsimindeki
sarı
rengiyle de
altınabenzetilir. Her
şeygibi, su üzerinde yüzen bu
sarı söğüt yaprağıda,
şairinhayal
aynasına başkabir biçimde
yansırve
kınından sıyrılmış altın işlemelibir
kılıç imajı yaratır.4.
Reh-güzdr-ı bağaser-ta-pa
dôkilmişberg-i zer
Sandum altun tebsiler
konmış simat-ıhusrevôn
Bu beyitte
başkabir tablo ile
karşılaşıyoruz.Bahçeye giden yolun her
tarafına sarı
yapraklar
dökülmüştür.Burada da
teşbihve
şibh-ihüsn-i ta
'li!
sanatları
devreye girerek, söz konusu tabloyu bir
başkabiçimde bize gösterir.
Ortaya
altıntepsilerle
donatılmış padişah sofraları imajı çıkar.5.
Bağdagerdan ider
evrdkısanman gird-bad
İndilerseyyareler
kılmağaseyr-i
bütsdn
Sanki sonbahar konulu bir resim sergisindeyiz.
Şair,sonbahar konulu
bu resim sergisinde gezdirirken, bize her beyitte
başkabir tablo gösterir.
Beşinci
beyitte,
rüzgarınyere
düşürdüğüve yerden
havalandırarakoraya
buraya
savurduğugüz
yapraklarınıngörüntüsü var. Bu küçük bir hortum
görüntüsüdür. Fakat
şaironun
başkabir
şeyolduğu uyarısındabulunarak,
başarılı
bir imaj
yaratır;gökteki
yıldızlar, bostanıseyretmek üzere yere
inmişlerdir.
Böylece
şair, teşbihve
hüsn-i ta
'li!
sanatlarınıkullanarak imaj ve
hayal yaratma eylemini devam ettirir.
.'
6.
Perr ü bal
açmış yeşiltari iken berg-i çendr
Zerd olup ser-pençe-i
şeh-btiza dönmişdürhemdn
Şairin karşısındaki
bu defa
sararmışbir
çınar yaprağıdır.Fakat onun
daha önceki hali de
hatırlatılarak,okuyucuya
arada
karşılaştırmayapma
imkanı sağlanıyor. Çınar yaprağının yeşil
hali,
aynırenkteki bir
papağanınkanat
açmışgörüntüsüne;
sararmışhali ise
doğan kuşununpençelerine
benzetilir.
Yeşilrenk ve
papağan,bize
baharıve sözü (veya sözün en güzel
biçimi olan
şiiri); sarırenk ve
doğan kuşununpençeleri ise, bize
altını, zenginliğive güçlü
olmayı hatırlatır. Farklımevsimlerdeki görüntüsüyle
aynı çınar yaprağındaniki
farklıimaj
yaratılır;kanat
açmış yeşil papağanve
doğan kuşunun
pençeleri ...
7.
Rdygdn
aldum
sanurdıla 'I u
yakalıveli
Şimdinakd altun sayar
turmışnihôl-i
ergavôn
Divan
ŞiirindeHazôniye Ve
Bdki'ninHaziiniyesi
143
Erguvan, hakim rengi
kırmızıya
çalan bir bahçe
bitkisidir',
Bu
renginden
dolayı,lal ve yakut söz konusu edilmektedir. Sonbahar,
yeşilrengi
sarıya çevirdiği
gibi,
kırmızıyıda soldurup
sarırenge
yaklaştırır. Sarıise
a1tının
rengidir. Hakim rengi
kırmızıolan erguvan
fidanı, kırmızırenkli
bazı değerli taşlarabenzetilen bu rengini, bedava veya çok ucuza
aldığınıdüşünürken,
baharda
aldığının karşılığını
sonbaharda ödüyor. Ödeme
aracı
ise
sararmış yapraklardır. Şairinburadaki motifi
ticaret/alışverişmotifidir.
Erguvan
fidanı, alışverişyapan bir
kişiye teşbihedilerek
kişileştirilir.Böylece
a1tınlailgili benzetme ve tasvirler, bu beyitte de hakimiyetini devam
ettirir.
8. Kanlu
yaş dökmiş ruh-ızerd ü
gubdr-dlüdınaVar ise dehrün
fenôsın andımir-i
aşıkanMir-i
ôşıkdn, kırmızıçiçekleri horuz
ibiğinebenzeyen ve bu nedenle
"horozibiği" adıyla anılan
bir
süs
bitkisidir. Güz mevsimiyle beraber,
diğertüm bahçe bitkileri gibi, o da
sararır
ve
tozlanır.
Üzerindeki çiy
damlası,
ağlayan
bir
insanın yanağındaki gözyaşınabenzetilir.
Şeffafrenkte olan çiy
damlası,
üzerinde
durduğuzeminin rengini
yansıttığıiçin,
kanlı gözyaşıgibi
görünür. Beyitteki
"var ise"
şartkipinin,
gözyaşıiçin
kullanılmış olduğunu düşünüyoruz.Çünkü çok
ağlamaktan dolayıgöz
pınarızamanla kurur ve
kişi artık gözyaşıdökemez olur. Beyitte
horozibiğine ağlama özelliğiverilerek,
teşhis sanatı yapılmaktadır.
Bahardan beri sürekli
değişendünya
kalıcı değildir.Her
şeyyerini
yokluğa bırakır.Bu yok
oluşürkütür ve
ağlatır.Normal bir tabiat hadisesi olan çiy
damlasınınbir
çiçeğinüzerine
düşmesive
üzerinde
durduğuzeminin rengini
yansıtması,burada
ağlamakgibi bir
sebebe
bağlanarakhüsn-i
ta
'li!
sanatı yapılmıştır.9. Saltanat
tdcıngiyen dlemde
mağrürolmasun
Nice sultan börkin
almışdurbegüm
bdd-ıhazôn
Bir önceki beyitte,
kişileştirilen horozibiğinin andığı"dehrün
fenası",
yani
dünyanıngelip
geçiciliği teması,burada daha fazla öne
çıkarılarak,didaktik özellikte bir beyit söylenmektedir. Fakat
hazarıile ilgili unsurlara
ara verilmiyor. Güz yeli, her biri çemenin birer
su1tanıolan birçok
çiçeğinbaşındaki kalpağa
benzeyen
tomurcuğu düşürür. İnsanlar,
bunu görerek
bundan
bir
ders
çıkarmalıve
saltanat
tacınıgiyen
hiç
kimse
2
Baki'nin tasvirlerinde erguvan önemli bir yer tutar.
Örneğin şair,Ergavôni ciime
geymiş0/
gül-i
gül-zôr-ıcôn
Biiğ-ı
hüsn içre nihôl-i ergavdn
olmışhemôn
matlalı
gazelinin her beytinde,
"ergavôni côme"
ifadesini
kullanır(bk. Küçük 1994:
341).
144
Türkiyat
Araştırmalangururlanmamalıdır.
Çünkü çemenin
sultanlarıgibi,
değersultanlar da günün
birinde
taçlarınıkaybedeceklerdir.
Şair,"begüm"
hitabıylainsanlara
nasihatte
bulunmaktadır. Hayatıboyunca gözü sürekli yüksek makamlarda
olan Baki gibi bir
şairin(Küçük 2002: 11), "saltanat
tacı" karşısındakibu
tavrı,üzerinde durulmaya
değerbir
tavırdır.Burada
şair,ya yüksek
makamlarda oturan
kişilerde gördüğü mağrureda
karşısında duyduğu rahatsızlıktanhareketle onlara
öğüttebulunmakta, ya da tecrit
sanatıyaparak
kendi kendine seslenmekte; sahip olmakta
geciktiğimevkiler
karşısındakendini teselli ernektedir. "Begüm" diye hitap
ettiği kişi, eğerkendisi ise
tecrit ve nida,
başkasıise sadece nida
sanatı yapılmaktadır.Yukarıdaki
iki bey te hakim olan tema,
dünyanıngelip
geçiciliği olduğuiçin,
şiiringenelinde görülenin aksine burada sonbahar olumsuz yönleriyle
ele
alınmıştır.10. Gerçi merdane
soyındıgirdi meydane
dırahtGeldi
kış basdıvelikin virmedi asla emôn
ll.
Desı-biird-isarsarı ahırgörüp
şah-ıçenôr
Didi el
arkasıyirde aferinler pehlevôn
Yukarıdaki
iki
beyit,
cümle
yapısı bakımındanbirbirine
bağlıolmamakla birlikte, anlam
bakımındanbir bütünlük arz etmektedir. Buradaki
soyunmak fiili, her iki
anlamıyla kullanılmıştır.Çünkü soyunmak,
ağaçlarınsonbaharda
yapraklarınıdökmesi
anlamına geldiğigibi,
"meydana
soyunmak" deyimindeki
anlamıda verir.
Şairinburada
kullandığfmotif
güreşmotifidir.
Ağaç(bu
ağaç,bir sonraki beyitten de
anlaşılacağıüzere
çınar ağacıdır),bir
güreşçiyebenzetilmek suretiyle
kişileştirilmektedir. Güreşe çıkan kişi,elbisesini
çıkanrve rakibini alt etmeye azmeder.
Ağacınrakibi
kışmevsimidir. Ancak
kış bastırır.Buradaki
"basdı"fiili de her iki
anlamıyla kullanılmıştır;biri "aniden gelmek",
diğeriise "üstün gelmek"tir.
Eman vermek,
aslında savaşesirlerine
yaşam hakkı tanımakdemektir
(Pakalın1993: 1/524). Fakat burada söz konusu edilen
şeybir
güreşmotifi
olduğunagöre, eman vermemekten maksat, hiç
fırsat tanımadanrakibini alt
etmektir.
İkinci
beyitte
güreş
iyice
ısınır. Teşhis
edilen
çınar dalı,
yine
teşhis
edilen rüzgarla
yaptığı güreşte zorlanır.Sonunda onun gücünü görerek,
yenilgisini kabul eder ve
"el
arkasıyerde, aferinler ey pehlivan" diyerek
rakibini tebrik eder.'
Güreşte,
altta kalan
kişinin,
elinin arka yüzüyle yere
vurması,yenilgiyi kabullenip oyundan çekilmesi ve
üstünlüğü başkasınavermesi
anlamınagelmektedir.
3
"El
arkası
yerde" ifadesi, pes demek ve aczini itiraf etmek
anlamındadır
(bk.
Divan
ŞiirindeHazôniye Ve Bôki'nin Hazaniyesi
12. Jdle vü berg-i hazandan pür-zer ü gevger çemen
Gül-şene yarınnisôr itdi meger deryd vu kan
145
Burada çiy
damlasıinciye, güz
yapraklarıise
altına teşbih edilmiştir.İnci
denizden,
altın
ise maden
ocaklarından çıkarılır.
Gül bahçesi ve oradaki
çemen, sararan yapraklar ve yapraklar üzerindeki çiy
damlalarındanhareketle bu beyitte, her yana incilerin,
altınlarınve
çeşit çeşit mücevheratın saçıldığıbir hazine
imajı yaratılmaktadır.13. Gevher-i sir-ab
şeb-nem güş-vôr-ızer varak
Sahn-ıbustôn
oldıgUya
çar-suy-ızer-gerôn
Altın
ve kuyumculuk motifi burada da
işlenmektedir.Çiy
damlasıparlak cevhere, sararan yapraklar
altınküpeye, bahçe ise kuyumcular
çarşısına teşbih
edilerek güzel bir imaj
yaratılmaktadır.
Bu beyit ile
şiirin
ilk
beyti birbirine çok benzemektedir.
i
4.
Şöylebenzer kim
hat-ı ayat-ırahmetdür çemen
Bad-ısubh
itmişdüraltun hall ile yir yir
nişônSabah yeli
tezyinatçıya,sararan yapraklar
altıntezyinata,
rüzgarınçemen üzerinde
oluşturduğuizler ise rahmet ayetlerinin
yazısına teşbihedilir.
Sabah yeli, burada
teşhis edilmiştir. Rüzgarınçemende
sarıyapraklar ile
oluşturduğu
izlerden bir
yazı imajı yaratılır.Bu beyit ile
şair, aslındabir
sonraki beyitte
yapacağıgirizgaha
hazırlanır;ona bir anlamda zemin
oluşturur.
2.2.
Medhiye Bölümü
i
5. Bir
yeşilgarrd
zer-efşôn kôğıd olmışdurçemen
Yaraşuryazılsager medh-i edib-i nükie-ddn
16.
Hace-i
ôli-nazar
ser-çeşme-ifazıu hüner
Daver-i ferhunde-ahter
kdm-bahşu kdm-rôn
17.
Afitab-ı alem-ara-yı
sipihr-ifazı
o kim
Buldıre 'y-i enveri feyziyle nur u fer cihan
i
8.
Ayağı toprağıdurkühl-i cevôhir encüme
Asitanı
hakidür iklil-ifark-ı
Farkadôn
19.
Rüzgôrun
şiddetinden gül-şen-i bahtımasün
Nitekim
bad-ıhazandan
sahn-ı gül-zôr-ıcinôn
20. Safha-i tiyine-i
tilem-numd-yıtab
'ınaCümle-i dünya vü md-filui musavverdür ayan
21.
Rôh-ı bağaberg-i zer
düşmişdegüldür ser-verd
Reh-guzôrunda yüzin
ferşitdi
môh-ıôsmôn
146
Türkiyat
Araştırmaları22. Eyleyüpdür[eyz-i
hurşid-ikemdl-i sun' ile
Zdt-i pôkün gevherin perverde
kan-ıKün fe-kan
23. Meclisünde kalbi altun gibi sdfi olmayan
Kôl
ocağındanhalôs olmaz
kılursanimtihan
24 . Afet-i
bad-ı
hazandan td ebed mahfüz olur
Bağ-ıdehre
hüsn-i tedbirün olursa
bôğ-bônŞair,