SOSYAL HİZMET
2. HAFTA
SOSYAL BİLİMLER VE SOSYAL ÇALIŞMA İLİŞKİSİ
• Sosyal bilimler toplum içinde yaşayan insanları;; bu bakımdan insan gruplarının, topluluklarının ve toplumlarının irdelenmesi ile ilgilenmektedirler. Fakat sadece insan grubu kavramını bile tanımlamak kolay olmamaktadır.
• Aynı şekilde, sosyal bilimler ‘toplumdaki insanın incelenmesidir’ ifadesi ile sosyal bilimler ‘insan gruplarının analizidir’ ifadesinin eş anlamlı sayılmamaları gerekmektedir: Birincisinde, grubun üyesi olan bireyler;
ikincisinde ise topluluk vurgulanmaktadır (Duverger, 1980, 8).
•
•
•
• Sosyal bilimleri bir bütün ve tarihsel olarak değerlendirmek daha anlamlıdır. Bugün bildiğimiz biçimleriyle sosyal bilimler, Aydınlanma’nın evlatlarıdır. Hatta bazı açılardan Aydınlanma’nın en iyi ürünleridir. İnsan toplumlarının, işleyiş biçimlerini kavrayabileceğimiz anlaşılır yapılar oldukları inancını temsil ederler. Bu öncülden yola çıkılarak, insanların iyi toplumu rasyonel biçimde gerçekleştirme kapasitelerini kullanarak kendi dünyalarını çok önemli şekillerde değiştirebilecekleri düşünülmüştür.
Sosyal bilim, dünyanın kaçınılmaz olarak iyi topluma doğru evrimleştiği, yani ilerlemenin bizlerin doğal mirası olduğu şeklindeki Aydınlanma öncülünü de, neredeyse hiç sorgulamaksızın kabul etmiştir. Sosyal bilimin tamamı zorunlu olarak, toplumsal değişimin incelenmesidir (Wallerstein, 2000, 136). Kuşkusuz sosyal bilim modern dünyaya ait bir girişimdir. Kökleri, onaltıncı yüzyıldan beri tam olgunluğa erişen, kuruluşunda onun da kendine düşeni yaptığı ve parçası olduğu modern dünyada, gerçeklik hakkında, bir biçimde ampirik olarak doğrulanan sistemli, dünyevi bilgi üretme çabasına dayanır (Gulbenkian Komisyonu, 2003, 12). Modernizmin varlığını biçimleyen kapitalizm, dolayısıyla sosyal bilimlerin de varlık nedenidir.
•
DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE SOSYAL ÇALIŞMA
• Sosyal çalışma (sosyal hizmet) toplumun bütününe yöneldiği için insan bilimlerinin tümüyle ilişki içindedir.
• Davranış bilimleri İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan bir kavram. İnsan davranışlarını inceleyen disiplinlere, bilim dallarına verilen ortak ad.
• Kimi bilimcilere göre toplumbilim, ruhbilim, sosyal ruhbilim ve insanbilim davranış bilimlerini oluşturuyor.
• Sosyal çalışma bir meslektir ve mesleksel bir disiplindir. Diğer disiplinlerden yararlanan mesleksel bir uygulama biçimidir. Sosyal çalışma, bireyle ilgilidir, aileyle ilgilidir, gurupla ilgilidir, toplulukla ve toplumla ilgilidir.
• Neden? Çünkü, bireyin sorunlarını, grup içinde bireyin ya da doğrudan grup sorunlarını, topluluk sorunlarını ve toplum sorunlarını kendisine iş edinir.
• Sosyal çalışma, bireyi, grubu, topluluğu ve toplumu incelemeyi kendisine iş edinmez, onların sorunlarını çözmeyi kendisine iş edinir. Bu ayrım önemlidir ve sosyal çalışmanın davranış bilimleri olan toplumbilim, ruhbilim, sosyal psikoloji ve ekinbilimden farklı kişiliği burada belirir. Bu dört davranış bilimi bireyi, grubu, topluluğu ve toplumu sadece inceler. Sosyal çalışma, bireyin,
gurubun, topluluğun ve toplumun sorunlarını çözmekle ilgilidir. Bu nedenle ve bunun için sosyal çalışma bu dört bilimsel disiplinden olabildiğince yararlanır (Tomanbay, 2007, 123-125).
MESLEKİ KAVRAMLAR OLARAK MESLEKİ MÜDAHALE VE SOSYAL İNCELEME
• Sosyal çalışmada, mesleki müdahale (social interference)
müracaatçının ya da ailesinin kendi sorun çözme yolları ile üstesinden gelemedikleri durumlarda yapılan mesleki çalışmayı ifade eder (Turan, 1988, 44).
• Bir başka açıdan mesleki müdahale, bir mesleğin yetki alanına giren sorunların mesleki ahlak ilkeleri doğrultusunda bilimsel kuram,
mesleki bilgi ve beceri aracılığıyla çözümlenmesidir (Kut, 1988, 106).
• Mesleğin odağı ise (focus of profession); bir mesleğin en temel olan ve belirgin biçimde tanımlanan ilgi ve çalışmalarının merkezini
oluşturan konulardır (Tomanbay, 1999, 175). Mesleki müdahale burada işlevsellik kazanır. Müdahale, süregelen bir soruna etkide bulunarak, ona yeni bir yön vermek ve düzeltmek için maksatlı, bilinçli, mesleki bir harekete geçiştir..
• Müdahale damgalama değil, sorunu çözme, ihtiyaca cevap verme olanağını sağlamalıdır. Müdahale hizmet götürme, tedavi, planlama hatta sosyal aksiyonu öngörebilir.
• Başarılı bir müdahale, a) sorunun iyi anlaşılması, b) bu soruna en iyi çare olacak kaynakların ve yaklaşımların varlığı, c) iyi seçilmeleri ile mümkündür. Müdahale noktası dendiğinde ise, koşul ya da sorunun gelişiminde çalışmacının müracaatçı sistemi ve diğer ilgili sistemlerle durumu etkileyecek noktada doğrudan temasa geldiği zaman anlaşılır (Koşar, 1992, 19).
• Sosyal çalışmada mesleki müdahale, mesleğin bütün yöntemlerinde sorun odağına göre işlevsel olarak kullanılmaktadır.
• Sosyal inceleme raporu (social study report); olgunun, ilgili sosyal çalışmacı tarafından ekonomik, eğitsel, sosyal, ruhsal, kültürel, ailesel tüm boyutlarıyla incelenmesi sonunda toplanan bilgilerle oluşturulan rapordur. Kişinin dosyasına konur. Kimlik bilgilerinin yanı sıra, olguya nasıl ulaşıldığı, kim tarafından getirildiği, ilgili kişiler, geliş/getiriliş nedeni, sosyoekonomik, sosyopsikolojik durumu bu raporda yer alır.
• 2828 sayılı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasıyla yürürlükten kalkmış olan Sosyal
Hizmetler ve Çoçuk Esirgeme Kurumu ile ilgili yasada da belirtilmiştir; sosyal inceleme raporlarında,
muhtaç durumdaki kişilerin geçmişteki yardım
talepleri, evvelce yapılan yardımlar, durumundaki değişmeler, halihazırdaki özellikleri, kişisel ve ailevi bilgiler yanında sosyal ve ekonomik koşullar, yerel olanaklar, oturulan yer ve konut durumu ile varılan kanı ve gereksinim içindeki kişilerin ne tür bir
yardımdan veya hizmetten yararlandırılmasının uygun olacağı, yardımın miktarı, süresi ve şekli ile
ilgili konular da açıkça belirtilir (Tomanbay, 1999, 246
. Sosyal incelemeyi yapan meslek elemanı müracaatçının
yaşadığı toplumun sosyo-ekonomik gerçekliği konusunda da yeterli bilgiye sahip olmak zorundadır.
Toplumsal yapı müracaatçı üzerinde çeşitli yönleriyle baskın özellikler sergilemektedir.
Farklı kuruluşlarda çalışan sosyal çalışmacılar tarafından kullanılan sosyal inceleme raporu kuruluşun hizmet
politikasına göre değişmektedir.
Adliyelerde değişik, tıbbi sosyal çalışma alanında
değişebilmektedir. Örneğin çocuk suçluluğu alanında sosyal inceleme raporu; yasaya aykırı hareket eden çocuğun
özgeçmişini içinde yaşadığı koşulları, suçuna ilişkin bilgileri ve geleceğini ilgilendiren önerileri kapsayan bir belge,
olarak kabul görmektedir (Uluğtekin, 2001, 300-307).
• Sosyal incelemede mülakat tekniği, süreçte kullanılan en önemli araçlardan birisidir.
• Sosyal incelemede bilgi toplama mülakatlarının amacı, sosyal işlevsellik yönünden, birey, grup ve toplum hakkında bilgi toplamaktır.
• Bu mülakatlarda bireyin sosyal işlevleri ile ilgili olarak, yaşam öyküsü hakkında bilgi edinilmeye çalışılır. Bu bilgiler kişinin sorununu anlamak ve ona yardımcı olmak için gereklidir. Mülakatlarda her türlü bilgiyi
toplamak yerine, ihtiyaç duyulan bilgiler toplanır. Toplanan bilgiler, hem objektif gerçekleri hem de sübjektif duygular ve tutumları içerir (Erkan, 1997, 6).
• Günümüzde sosyal inceleme raporu, sosyal çalışmanın mesleki çerçevesinden çıkarılıp diğer sosyal mesleklerin de rahatça
kullanabileceği bir konuma taşınmıştır.
• Tabii ki, olumsuz toplumsal koşulların üzerinde tamamen etkili olmayan yasaların çıkarılması ve sosyal hizmetler alanında yaşanan istihdam
sıkıntısını gidermek adına; insan ve toplum sorunlarıyla ilgili işlevsiz kalan bazı meslekleri kurtarma, onları sürece dâhil etme girişiminin çıktısı olarak bu durumu okumak gerekmektedir
SOSYAL ÇALIŞMA FELSEFESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
• Sosyal çalışmanın (sosyal hizmetin) kaynağı insan gelişimindeki sosyal düşüncenin
evrimiyle ancak açıklanabilir. Sosyal düşünce özellikle dinsel ve toplumsal konular söz
konusu olduğunda bir ivme kazanmış, bir tür sosyal dayanışmanın ve sosyal sorumluluğun önünü açmıştır. Kimi gerekçelere göre ise
insandaki sosyal acıma duygusu sosyal hizmetin varlığını hissettirmiştir. Dinsel
bağlamda öteki dünya bilinci ve sevap edinme duygusu toplumsal yaşamda yoksul kitlelere yönelik yapılan yardımların yönünü
belirlemiştir
• Toplumbilimsel olarak insanoğlunun bir arada olma gereksinimi, sorunlarına
biraradalık içinde çözüm üretme düşüncesi topluluk olma bilincini beraberinde
getirmiştir.
• Tarihsel olarak sorun çözme düşüncesi bu dünyada insan onuruna ve özgürlüğüne olan saygıya bağlılığı getirmiştir. Bu bakış açısının farkında olanlar türlü zenginlikleriyle
gelirlerinin bir bölümünü insanların toplumsal koşullardan kaynaklı sosyal acılarını gidermek için kullanmakta geri durmazlarken, toplumsal vicdan ve
muhalefet baskısı da sosyal reformların yolunu açmıştır.
• Denilebilir ki, güç ve zenginlik içindeki
gruplar ellerindeki gelirlerinin bir kısmını çeşitli nedenlerden ötürü (vicdanlarının gereği de olarak) çoğu zaman kullanmak zorunda kalmışlardır