• Sonuç bulunamadı

FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE

SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Hazırlayanlar:

Orman Yük. Müh. Temel N. Yılmaz Zir. Yük. Müh. Süleyman Yurddaşer

Prof. Dr. Cengiz Çakır

Nisan 2021

ULUSAL STRATEJİ MERKEZİ

TARIM KOMİSYONU

(2)

COPYRIGHT © 2021

Bu yayının tüm hakları USMER - Ulusal Strateji Merkezi’ne aittir. USMER’in izni olmadan yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik olarak basımı, yayımı, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

Ulusal Strateji Merkezi Eğitim Araştırma Danışmanlık Yayıncılık Limited Şirketi

Fidanlık Mahallesi, Sakarya Caddesi, 32/1 Çankaya/Ankara

0312 431 40 31

usmer@ulusalstratejimerkezi.com http://www.ulusalstratejimerkezi.com/

(3)

İÇİNDEKİLER

FINDIK ÜRETİCİLERİ NASIL KURTULACAK ? ... 1

GİRİŞ ... 1

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA FINDIK ÜRETİMİ ... 1

FINDIK DIŞSATIMI ... 4

DESTEKLER ... 4

FINDIK TANITIM GRUBU ... 5

FINDIK YETİŞTİRME ALANLARI ... 5

FINDIK ÜRETİCİSİNİN KANAYAN YARASI: FİSKOBİRLİK ... 8

FİSKOBİRLİK’İN ALTIN YILLARI ... 9

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARI TÜRKİYE TARIMINI ÇÖKERTME PROGRAMININ PARÇASIDIR... 10

FİSKOBİRLİK’İN İŞLEVSİZLEŞTİRİLMESİ ... 11

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN EYLEMLERİ VE FİSKOBİRLİK’İN TASFİYESİ ... 12

PALYATİF ÖNLEMLER ... 12

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI ... 13

KAYNAKÇA ... 17

(4)

FINDIK ÜRETİCİLERİ NASIL KURTULACAK?

GİRİŞ

Fındık dünyada yaygın olarak yetiştirilen sert kabuklu bir meyve olup, sıralamada ceviz ve bademden sonra gelir. Yurdumuzda yetiştirilen sert kabuklu meyveler önem derecesine göre fındık, ceviz, antepfıstığı ve badem şeklinde sıralanmaktadır.

Fındık, besin maddesi içeriği bakımından zengin bir meyvedir: % 64 yağ, % 16,5 protein, % 14 karbonhidrat yanında fosfor, demir, kalsiyum gibi mineralleri ve A, B1, B2, B6, C ve E vitaminlerini içermektedir. Antioksidan ve fitokimyasal maddeler içerdiğinden kanser ve kronik hastalıkların önlenmesinde rol oynar. Kolesterolü azaltma özelliği vardır. 100 gram fındık 634 kalorilik enerji verirken, insanın günlük protein ihtiyacının yaklaşık dörtte birini karşılamaktadır.

Fındık tarımı Karadeniz Bölgesi üreticilerinin ana geçim kaynaklarından biri olup, yaklaşık beş milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Türkiye’de üretilen fındığın % 80 - 85’i ihraç edilmekte,

%15 - 20’si ise iç piyasada tüketilmektedir. 2018 - 2019 döneminde Türkiye’de 111 bin ton fındık tüketilmiş olup, ortalama olarak kişi başına yılda 1,4 kg fındık düşmektedir. Kişi başına on yıllık ortalama tüketim 1,2 kg’dır. Antep fıstığı, badem, ceviz ve kestane gibi ikame ürünlerinin çok olması fındık tüketimini etkilemektedir. Aynı yılda ortalama üretici fiyatı 2177 $ / ton olarak gerçekleşmiştir.

2020 yılının ilk 10 ayında ortalama üretici fiyatı 21 TL / kg, ortalama tüketici fiyatı ise 82 TL / kg’dır. Fındık fiyatlarındaki sert düşüşleri önlemek için 2017 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) müdahale alımlarına başlamıştır. 2020 yılında Giresun kalite kabuklu tombul fındık fiyatı 22,50 TL / kg, Levante kalite kabuklu tombul fındık fiyatı ise 22,0 TL / kg olarak belirlenmiştir.

Kaynak: Fındık Ürün Raporu 2020

Kuru meyve olarak fındığın muhafazası ve taşınması kolaydır. Eskiden beri önemli bir dışsatım ürünümüzdür. Yurt dışında çikolata ve şekerleme endüstrisinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Bizim de kendi ürünümüze sahip çıkarak katma değer yaratacak bu gibi tesisleri kurmamız gerekir.

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA FINDIK ÜRETİMİ

2018’de dünyada 966 bin hektarlık alanda 889 bin ton fındık üretilmiştir. Aynı yılda 728 bin hektar alanda 515 bin ton üreten Türkiye açık ara ile birinci sıradadır. Türkiye’nin üretimdeki payı

% 58, dış satımdaki payı % 60’tır. Yurdumuzda gereksinmemizin 5 – 8 katı kadar fındık üretilmektedir. Fındık bitkisi, tıpkı zeytin gibi periyodisite gösterir. Verim yıldan yıla dalgalandığı

(5)

için halk arasında “var yılı” ve “yok yılı” deyimleri kullanılır. 2019 yılında 734 bin hektarlık alanda 776 bin ton fındık üretilmiştir. (Bkz. Çizelge 1)

Son 10 yıllık verileri değerlendirdiğimizde, fındık üretim alanı 45 bin ha, fındık ağaç sayısı yaklaşık 22 milyon arttığı halde, üretimde yaklaşık 125 bin ton düşüş kaydedilmiştir.

Çiftçi Kayıt Sistemi’ndeki verilere göre 43 ilde fındık üretimi yapılmaktadır. Çoğunluğu Karadeniz bölgesinde olmak üzere 400 bin aile yaklaşık 700 bin hektar alanda fındık üretimiyle uğraşmaktadır.

Karadeniz bölgesinin arazi yapısı nedeniyle tarımsal ürün seçenekleri kısıtlıdır. Fındığın yerini tutacak bir seçenek görülmemektedir. Kırsal yaşamın sürdürülebilirliği ve kırsal göçün önlenmesinde fındık, biricik değilse de, vazgeçilmez bir üründür.

Karadeniz bölgesi yurdumuzun en fazla yağış alan yeridir. Denize paralel uzanan dağ yamaçlarındaki eğimli araziler su erozyonu riski altındadır. Fındık bitkisi güçlü kökleriyle erozyonu engellediği için, bu üretim dalı tarım topraklarının korunması açısından da önemlidir.

Fındık, bademden sonra dünyada yetiştiriciliği en yaygın olan sert kabuklu meyvedir.

Fındığın kültür çeşitleri; Türkiye, İtalya, İspanya, ABD, Gürcistan, Azerbaycan, Çin, İran, Şili, Avustralya ve Fransa’da yetiştirilmektedir. Az da olsa fındık üretmekte olan başka ülkeler de vardır.

Birçok ülkede üretimin artırılmasına yönelik yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Öncü konumumuzu korumak ve güçlendirmek için verimi artırmak ve örgütlü yapıyı yeniden oluşturmak gerekmektedir.

Dünya fındık üretimi, 1960’lı yıllarda yaklaşık 250 bin ton civarında iken, son yıllarda bir milyon tona yaklaşmıştır ve bu üretimin ortalama yüzde 60’ını gerçekleştiren Türkiye’yi sırasıyla İtalya, Azerbaycan, ABD ve Çin izlemektedir.

Çizelge 1. Dünyada ve Türkiye’de Fındık Üretimi

Yıllar

Türkiye İtalya

Üretim Bin ton

Azerbaycan Üretim Bin ton

ABD Üretim Bin ton

Çin Üretim Bin ton

Dünya Üretim Bin ton Üret. alanı

Bin dekar

Üretim m.

Bin ton

2008 - 801 112 28 29 16 1068

2009 6429 500 107 30 43 18 773

2010 6679 600 90 29 25 19 855

2011 6970 430 129 33 35 22 745

2012 7014 660 85 30 36 23 924

2013 7021 549 113 31 41 23 869

(6)

2014 7011 450 75 30 33 24 708

2015 7026 646 102 32 28 26 937

2016 7054 420 121 34 40 24 748

2017 7067 675 131 43 29 24 1006

2018 7284 515 133 52 46 25 889

2019 7344 776 - - - - -

Kaynak: TEPGE, Fındık 2020.

2020 yılında fındık rekoltesinin % 14,3 azalarak 665 bin ton olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. 2019 yılında Ordu ilindeki 2273 dekar alanda 217 bin ton fındık üretilmiştir. Ordu ili, fındık yetiştirilen alan bakımından ülke toplamının % 31’i, üretim bakımından % 28’i kadar paya sahiptir. Diğer önemli iller Samsun ve Sakarya’dır. Bu üç il toplam fındık üretiminin % 60’ını gerçekleştirmektedir.

1988 – 2020 yıllarını kapsayan dönemde meyve veren fındık ağacı sayısı %47,5 artarken üretimde % 93 artış olmuştur. Bu dönemde ortalama ağaç sayısı 311 milyon, ortalama üretim miktarı 520 bin tondur. Ağaç başına ortalama verim 1,7 kg’dır. Fındık üretiminde Türkiye dünyada birinci sırada olup, bu dönemde kendine yeterlilik oranı % 838’dir. Kaynak:

http://www.tarimsalistatistik.com/ erişim tarihi 09.04.2021

Fındık yetiştiriciliği çoğunlukla aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. İşletmelerin sahip olduğu fındık bahçesinin ortalama alanı 14 dekardır. Ailenin geçimini sağlayabilmesi için en az 22 dekar fındık bahçesine sahip olması gerekmektedir. Don ve kuraklık gibi iklim olayları ve fındık bitkisinde görülen periyodisite gibi etkenler verimde dalgalanmayı artırmaktadır.

Türkiye’de fındık, çalı veya çok gövdeli çalı ağacı olarak yetiştirilmektedir. Çoğu kez sıraya dikim yapılmadığı için sulama, bakım ve hasat işlemlerinin mekanize edilmesi güç olmaktadır.

Bahçelere gereği gibi bakılamadığı için verim düşmektedir. Genç nüfusun kentlere göç etmesi nedeniyle kırsal alanda daha çok yaşlılar kalmıştır. Birçok mülk sahibi büyük kentlerde oturmaktadır. Bunlar fındığın hasat mevsiminde gelerek bahçesiyle ilgilenmektedir. Yeterince bakım yapılmayan bahçelerden yüksek verim alınması beklenemez. Salgın hastalık nedeniyle getirilen seyahat kısıtlamaları da aksaklığa yol açmaktadır. Hasat, çoğunlukla mevsimlik tarım işçilerinin katılımıyla yapılmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin bölgeye erişiminde de aksamalar olmaktadır.

(7)

FINDIK DIŞSATIMI

Türkiye 2018 - 2019 sezonunda 595 bin ton fındık ihraç etmiştir. Bu ihracatın % 76‘lık kısmı olan 454 bin ton AB ülkelerine yapılmıştır. Avrupa ülkeleri bizden satın aldıkları fındığı çikolata ve şekerleme endüstrisinde hammadde olarak kullanıp katma değerli ürünlere dönüştürerek tekrar ihraç (re-export) etmektedirler. Çok karmaşık bir teknolojisi olmadığı tahmin edilen bu sistemin ülkemizde kurularak ürünlerimizi daha iyi değerlendirme yolunu bulmalıyız.

Çizelge 2. Ülkelere göre fındık ihracatı

Kabuksuz fındık Kabuklu fındık

Ülkeler İhracat miktarı (ton) Ülkeler İhracat miktarı (ton)

İtalya 78481 Cezayir 186

Almanya 27730 İtalya 151

Fransa 15308 Irak 45

Polonya 9253 Mısır 40

Kanada 7677 Lübnan 38

Kaynak: TEPGE, Ürün Raporu Fındık 2020.

Fındık üretimi ve dışsatımında tartışmasız olarak dünya lideri durumundayız. Fındık yetiştiren birçok ülkede bu sektör hızlı bir gelişim göstermektedir. Üstünlüğümüzü koruyabilmek için verimi artıracak önlemleri almalı ve makineli hasadı benimsemeliyiz.

DESTEKLER

2016/16 sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımı Yapılmasına İlişkin Para - Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararı kapsamında ise 2017 yılında gerçekleştirilen ambalajlı ve işlenmiş muhtelif fındık ürünlerine mahsup sistemi çerçevesinde ton başına 165 TL destek sağlanmıştır.

Bununla birlikte, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, ruhsatlı alanlarda yetiştiricilik yapan fındık üreticilerine 2012 mahsulü için 150 TL / dekar, 2013 mahsulü için 160 TL / dekar, 2014, 2015 ve 2016 mahsulü için ise 170 TL / dekar tutarında alan bazlı destek sağlanmıştır.

Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Tarım Ürünleri Daire Başkanlığı, Fındık ve Mamulleri Sektörü, 2017, Ankara s. 4.

(8)

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2021/10 numaralı tebliği ile fındık için dekar başına 17 TL mazot ve 8 TL gübre desteği olmak üzere toplam 25 TL destek verilecektir. Katı organomineral desteği dekar başına 20 TL’dir.

Bireysel sertifika alarak organik fındık yetiştirecek olanlara dekar başına 100 TL destek verilecektir.

İyi tarım uygulamalarında 2. kategori ürünler arasında bulunan fındığa bireysel sertifikasyon olursa 40 TL / da, grup sertifikası olursa 20 TL / da destek verilecektir.

Küçük aile işletmesi desteği 5 dekar ve daha az arazi işleten çiftçilere dekar başına 100 TL olarak ödenecektir.

Bahçe kurarken standart fidan kullananlara dekar başına 100 TL, sertifikalı fidan kullananlara 280 TL destek verilecektir. Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı, Tebliğ No: 2021/10, 6.3.2021 tarihli 31415 sayılı Resmi Gazete

FINDIK TANITIM GRUBU

Fındık Tanıtım Grubu (FTG), iç ve dış piyasalarda fındık tüketiminin artırılmasını teminen hedef pazar seçilen ülkelerde ve yurt içinde reklâm ve tanıtım faaliyetlerini yürütmek, kalitenin artırılmasını ve gerçekleştirilecek tanıtım faaliyetlerini destekleyecek nitelikteki Ar–Ge çalışmalarını yaptırmak amacıyla 1998 yılında kurulmuş olup sekretarya hizmetleri Karadeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından yürütülmektedir.

Pazar bağımlılığı ve dönem dönem arz fazlası sorunlarının gözlemlendiği fındıkta gerek iç gerekse dış piyasada tüketimin arttırılabilmesini teminen, tanıtım faaliyetlerinde bulunulmasına büyük önem verilmektedir. Bu minvalde; fındık ihracatımızın geliştirilmesi, mevcut pazar payımızın arttırılması ve yeni pazarlara yönelim çalışmalarının koordinasyonu amacıyla, FTG tarafından, başta hedef pazar olarak belirlenen ABD, Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya’da olmak üzere, çeşitli ülkelerde reklam ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. Kaynak: a.g.y., s.5

FINDIK YETİŞTİRME ALANLARI

Karadeniz ve Marmara bölgelerinde pek çok ailenin temel geçim kaynağı olan fındık yetiştiriciliği; önemi göz önünde tutularak, özel kanunla düzenlenmektedir. 2844 sayılı “Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun” 16.06.1983 tarihinde çıkarılmıştır. Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili işlemler 14.07.2009 tarih ve 2009/15203 numaralı Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılmış olan “Fındık Alanlarının Planlanması ve Dikim Alanlarının

(9)

Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde yürütülmektedir. Kanun yürürlüğe girdikten sonra izin alınmadan fındık bahçesi kurulması ve izin verilen alanlar dışındaki fındık bahçelerinin yenilenmesi yasaklanmıştır.

Çizelge 3. Fındık Üretimine İzin Verilen İl ve İlçeler

İller İlçe

sayısı

Fındık yetiştirilmesine izin verilen ilçeler

Ordu 18 Bütün ilçeler

Trabzon 18 Bütün ilçeler Zonguldak 8 Bütün ilçeler

Bartın 4 Bütün ilçeler

Sakarya 16 Kocaali, Karasu, Akyazı, Hendek, Ferizli, Karapürçek, Kaynarca, Adapazarı, Arifiye, Erenler, Geyve, Pamukova, Sapanca, Serdivan, Söğütlü ve Taraklı

Samsun 13 Çarşamba, Terme, Ayvacık, Salıpazarı, Ondokuzmayıs, Tekkeköy, Alaçam, Yakakent, İlkadım, Bafra, Asarcık, Canik ve Atakum Giresun 13 Merkez, Bulancak, Keşap, Tirebolu, Görele, Eynesil, Espiye,

Dereli, Çanakçı, Güce, Doğankent, Yağlıdere ve Piraziz

Düzce 8 Merkez, Akçakoca, Cumayeri, Gölyaka, Çilimli, Gümüşova, Yığılca ve Kaynaşlı

Kastamonu 6 Abana, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, İnebolu ve Doğanyurt Sinop 6 Merkez, Ayancık, Türkeli, Erfelek, Gerze ve Dikmen Artvin 4 Borçka, Arhavi, Hopa ve Murgul

Rize 3 Ardeşen, Fındıklı ve Pazar

Bolu 2 Göynük ve Mudurnu

Kocaeli 1 Kandıra

Gümüşhane 1 Kürtün

Tokat 1 Erbaa

16 123

(10)

2014/7253 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu bölgelerin dışındaki il ve ilçelerin tamamı ile yukarıdaki il ve ilçelerin 1. ve 2. sınıf tarım arazilerinde ve eğimi yüzde 6’dan az 3. sınıf tarım arazilerinde, fındık bahçesi kurulmasına ve yenilenmesine izin verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Fındık dikimine izin verilmiş alanların ve üretim miktarının bölgesel dağılımı Çizelge 4’te gösterilmiştir.

Çizelge 4. Fındık Yetiştirilen Alan ve Üretimin Bölgesel Dağılımı Bölgeler Fındık dikili alan (%) Üretim miktarı (%)

2013 2014(*)

Doğu Karadeniz 60 58 37

Batı Karadeniz 19 19 26

Doğu Marmara 21 22 36

(*) 2104 yılında tarımsal don nedeniyle Doğu Karadeniz bölgesinde üretim azalmıştır.

Fındık üretim bölgeleri ve özellikleri Çizelge 5’te özetlenmiş bulunmaktadır.

Çizelge 5. Fındık Üretim Bölgelerinin Özellikleri

I. Standart Bölge II. Standart Bölge Çerezlik bölge Ordu, Giresun, Trabzon, Rize,

Artvin

Samsun, Sinop, Kastamonu, Bolu, Zonguldak, Düzce, Bartın, Sakarya, Kocaeli

İstanbul ve Bursa başta olmak üzere 25 kadar il

 Eski fındık üretim bölgesi

 Gerçek fındık ekolojisi

 Verim düşük ve dalgalı.

 Giresun fındığı daha kaliteli ama fiyata yansımıyor

 Yeni fındık bölgesi

 Bahçeler tekniğe uygun

 Toprak derin, eğim az, verim yüksek

 Yetiştirme alanı içerilere uzanıyor ve genişliyor

 Dış ticarette önemi yoktur

 Üretildikleri yerde veya çevre illerde çerezlik olarak tüketilmektedir.

 Taban fiyatı etkisiyle

(11)

ormandan açılan yerlerde

 Taban arazilerde üretime geçilmiştir

Yasanın çıktığı 1983 yılından 2010 yılına kadar fındık alanı artışı (%) Genel artış oranı % 65

Giresun %10 Trabzon %36 Ordu %95

Akçakoca % 120

Fındık dikim alanlarının doğal ekolojisinden uzaklaşmasında, verim ve maliyet farklarının rolü büyüktür. Özellikle Düzce ve Adapazarı bölgesinde yoğunlaşan yeni plantasyonlarda verim, fındığın gerçek ekolojisi olarak tanımlanan 1. standart bölgedeki çok yaşlı fındık alanlarına göre 2 - 3 kat daha fazla verim sağlamaktadır.

Hasat masrafları, üretim maliyetleri içinde en büyük paya sahiptir. Doğu Karadeniz bölgesinde eğimli arazilerde üretim yapılmakta ve daha yaşlı fındık bahçeleri bulunmaktadır. Eğimi düşük taban arazilerdeki fındıklıkların yer aldığı Batı Karadeniz bölgesinde verim 2 - 3 kat yüksektir. Bu durum ürünün iki bölgedeki birim maliyetinin farklılaşmasına yol açmaktadır.

Fındığa en uygun olan ekoloji Doğu Karadeniz bölgesindedir. Fındık güç koşullarda yaşayan çiftçilerin tek çıkış yolu, yani can simidi gibidir. Uygun ekoloji, yüksek kalite anlamına gelir. Giresun’da yetişen kaliteli fındığın bedeli ödenmiyorsa iyi iş yapan üreticiler cezalandırılmış olur.

Taze sebze – meyve gibi çok farklı ürünleri yetiştirme olanağı olan verimli taban arazilerde, nasılsa bir yolunu bulup fındık üretimi yapanlara aynı oranda destek verilmesi gerekmez.

Unutmayalım, eşit olmayanlara eşit davranmak adaletsizlik yaratır.

FINDIK ÜRETİCİSİNİN KANAYAN YARASI: FİSKOBİRLİK

1938 yılında fındık üretiminin gelişimini desteklemek ve sektörde istikrarı sağlamak için kurulmuş olan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) gittikçe derinleşen bir krizle karşı karşıyadır. Üreticinin çıkarları doğrultusunda piyasa koşullarını dengeleyen bir konumda bulunmuş olan FİSKOBİRLİK, fındığın katma değerinin Türkiye'de kalması için çabalamaktaydı.

(12)

Fındık üreticilerinin bugünkü sorunlarının en önemli nedeni, FİSKOBİRLİK'in işlevsiz hale getirilmesidir. Bilinçli olarak zor duruma düşürülen örgüt, piyasadaki işlevini yitirmiştir. Birlik çalışanlarına ücret veremediğinden bölgedeki bazı tesislerini kapatmıştır. Türkiye'nin birçok bölgesindeki tesisleri çürümeye terk edilmiştir. FİSKOBİRLİK kapanmaya zorlanmasaydı fındık üreticileri bugünkü sıkıntıları yaşamazlardı. FİSKOBİRLİK'in bu hale düşmesinde iktidar sahiplerinin yanında, üreticilerin de hatasının olduğu belirtilmelidir. En azından onların kendi kuruluşlarına sahip çıkmaları gerekirdi.

FİSKOBİRLİK’İN ALTIN YILLARI

Türkiye’de kamucu tarım politikaları terk edilince devlet, tarım satış kooperatifleri birliği olan FİSKOBİRLİK’i kollamaktan vazgeçmiştir. Bu durum tüccar lehine olmuştur. Ancak FİSKOBİRLİK koşullara uyum sağlamış, her yıl tüccardan sonra piyasaya girerek köylünün elinde kalmış olan fındığın tamamını satın almıştır. Böylece, ürettiği fındığı depolama olanağı olmayan köylü için, FİSKOBİRLİK bir çeşit pazar garantisi anlamına gelmiştir. Üreticilerin büyük çoğunluğunda “Nasıl olsa FİSKOBİRLİK benim fındığımı alacak” güveni oluşmuştur. Dolayısıyla direnebilen köylüler uygun fiyat oluşuncaya kadar fındığını bekletmiş ve daha sonra kalanını FİSKOBİRLİK’e satmıştır.

Bu şekilde FİSKOBİRLİK’in fındık alımındaki pazar payı giderek arttı. Öyle ki bir süre sonra tüccarlar bile FİSKOBİRLİK’ten fındık almaya başladı. İhracatçı tüccar FİSKOBİRLİK’ten bir önceki yılın ürününü uygun fiyattan alıyor ve o yılki ürün fiyatıyla ihraç ediyordu.

O süreçte FİSKOBİRLİK’in ürün alımları devlet tarafından desteklenmekteydi. Bu şekilde birliğin alım gücünün ve kapasitesinin artması; uluslararası borsalarda neredeyse bir fındık tekeli yaratmıştır. FİSKOBİRLİK en büyük satıcı haline gelmiş ve giderek belli fiyatların altında ürün satmadığı için dışsatım fiyatlarını belirlemeye başlamıştır. Güçlü bir FİSKOBİRLİK’in varlığı, fındık fiyatlarının belirli bir düzeyin altına düşmesini engellemiştir.

Ayrıca FİSKOBİRLİK, fındık işleme teknolojisini geliştirip, özel işleme yöntemleri oluşturarak dünya piyasasına açılmıştır. Büyük bir üretim kapasitesine sahip olmanın olanaklarını kullanarak, bir çeşit tekel gibi, doğrudan ABD piyasasına ürün pazarlamayı başarmıştır.

FİSKOBİRLİK, oluşturduğu tesislerde fındık dışında, fındık yağı başta olmak üzere, bir takım yan ürünler üretmiş ve bu konudaki bazı bilimsel araştırmaları desteklemiştir. Sonuçta hem ülke içinde fındık tüketiminde bir artış gözlenmiş, hem de dünya piyasalarında fındık talebi artmıştır. Bu talep artışı oranında fındık fiyatı da yükselmiştir.

(13)

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARI TÜRKİYE TARIMINI ÇÖKERTME PROGRAMININ PARÇASIDIR

Fındıkla ilgili krizin başlangıcı, 24 Ocak 1980 kararlarına kadar dayanır. Krize Özallar, Çillerler, Dervişler eliyle yürütülen tarımı çökertip ve milli ekonomiyi tasfiye ederek Türkiye’yi uluslararası kara para cennetine çevirme politikalarının neden olduğu açıktır. Türkiye’yi üretim ekonomisinden koparan bu operasyonun adı Uluslararası Para Fonu (İMF) tarafından “kemer sıkma politikaları” olarak konmuştur.

İronik olan ulusal ekonominin yıkım politikasını da halkçı (!) Ecevit’e uygulatmalarıydı.

Dünya Bankası’nda görevli, emperyalist tekellerin mutemet adamı Kemal DERVİŞ, Ecevit tarafından ekonominin başına paraşütle getirilmiştir. “15 günde çıkartılan 15 yasa” Türk ekonomisini ve tarımını mahvetmiştir.

AKP de, IMF destekli ulusal ekonomiyi çökertme politikasının en kararlı uygulayıcısı olarak aynı programı devam ettirmiştir. 2003 yılında FİSKOBİRLİK de dâhil olmak üzere, tarım satış kooperatif birlikleri ve kooperatiflere sağlanan destek akçalarına son verilmiştir.

Bu uygulama, fındık üreticileri için muazzam bir gelir kaybına yol açarken, bizzat Cüneyd Zapsu da dâhil olmak üzere spekülatörler için yüksek tutarda kâr anlamına geliyordu. AKP Genel Başkan Vekili Nurettin Canikli, o zaman Cüneyd Zapsu’yu bir fındık spekülatörü gibi davranmakla suçlamıştır. Canikli’nin bu sözleri üretici protestolarının AKP saflarında çatlaklar yaratmaya

başladığına işaret ediyordu. Ne de olsa Canikli, Karadeniz bölgesinden seçilmiş bir milletvekiliydi.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra gümrük duvarları kaldırılarak, iç pazarı emperyalist tekellere sınırsız olarak açan politikalar uygulanmıştır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kapitalist dünya piyasasında rekabet etme ve ayakta kalma güçleri aşınmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren birbiri ardınca gelen hükümetler - AKP hükümeti de dâhil, hem sağ hem de "sol"

hükümetler - neoliberal uygulamaları sadakatle sürdürmüşlerdir. Bu durum, Türkiye’nin kırsal

bölgelerinde yaygın bir endişe ve gerilim yaratmıştır.

Uzun yıllar boyunca küçük çiftçiler düzen partilerinin sadık destekçileri ve gerici ideolojiler için bir üreme alanı oldular. 1980 askeri darbesi öncesinde Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’ni (AP) destekliyorlardı. Adalet Partisi, tarımsal destek politikalarını, İslamcı ve anti-komünist propaganda eşliğinde oy toplamak için kullandı. Niyeti ne olursa olsun, sonuçta AP, Cumhuriyet Devrimi’nin tarımı destekleme politikasını geniş ölçüde sürdürdü.

Darbeden sonra çiftçiler desteklerini Turgut Özal’ın Anavatan Partisi’ne (ANAP) kaydırdılar ve ilk kez emperyalist tekellerin açık yüzüyle tanıştılar. Bundan sonra gelen bütün iktidarlar 24 Ocak kararlarının ruhuna uygun siyasetleri izlemeye devam etmiştir.

Tarımı çökertme programı 1990’ların sonlarından bu yana hız kazanmıştır. Türkiye, İMF ve Dünya Bankası’nın gözetiminde tarıma destek akçalarını azaltmış ve ithal edilen tarımsal ürünlere

(14)

uygulanan gümrük vergilerini aşağıya çekmiştir. 2001 yılında ekonomik kriz patlak verince bu uygulama “şok tedavisi”ne dönüşmüştür. IMF ve Dünya Bankası’nın Meksika’da 1980’lerin başlarında uyguladığı aynı türden iddialı ve acımasız politikalar bile, Türkiye’de olduğu kadar şiddetli etkiler yaratmamıştı.

Dünya Bankası tarafından hazırlanan bir rapora göre, tarımsal destek akçaları üçte iki oranına karşılık gelen 4,3 milyar dolar azaltılmıştır. Bu azalma gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2,3’ünden daha fazlasına karşılık gelmektedir. 2002 yılında tarımsal transfer harcamalarının maliyeti azalmıştır. Yapılan ayarlamanın büyüklüğü ve kısıntıların yatırımlar yerine gerçek destek akçaları üzerinde yoğunlaşması önemli ölçüde etkili olmuştur.

FİSKOBİRLİK’İN İŞLEVSİZLEŞTİRİLMESİ

Fındık ve badem birbiri yerine ikame edilebilen ürünlerdir. Piyasada fındığın alanı genişledikçe, bademin alanı daralır. FİSKOBİRLİK’in başarısından rahatsız olanların başında ABD badem üreticileri geliyordu. Bu nedenle FİSKOBİRLİK’in işlevsiz hale gelmesi doğrudan ABD’ye hizmet edecekti.

2003’te AKP hükümetinin işbaşına gelmesiyle uygulanmaya başlanan politika sonucu, FİSKOBİRLİK köylünün elinde kalan bütün ürünü alma uygulamasından vazgeçmiştir. Destek akçaları kaldırılmış, 2004 - 2005’te sadece kredi verilmiştir. Daha sonraki süreçte devlet kredi de vermemiştir. “Gidin bankalardan ticari koşullarda kredi alın” denilmiştir. Hatta kamu bankalarının kredi vermesi engellendiği gibi, özel bankalara garantör olma uygulamasından da vazgeçilmiştir.

FİSKOBİRLİK, üreticiden önceden almış olduğu fındığın parasını ödeyemediği gibi, yeni ürün için taban fiyatı da açıklayamamış ve açmazda kalmıştır.

ABD’nin plânları FİSKOBİRLİK’in piyasadaki gücünün kırılması ile sınırlı değildi. Bu hamle, Türk tarımının çökertilmesi programının bir parçasıydı. FİSKOBİRLİK’in gücünü yitirmesi fındık üretimini azaltmaya yetmemiştir. Nitekim FİSKOBİRLİK işlevsizleştirildikten sonra da yıllar boyu fındık üretimi azalmamıştır. Yetiştiriciler her şeye karşın fındık üretmeye devam ediyorlar.

ABD ve öteki ülkelerdeki emperyalist tekeller açısından, fındık üretim alanlarının daraltılması daha etkili sonuç verebilecek bir plan olarak görülmüştür. Avrupa Birliği’nin dayattığı, sonra da AKP hükümetinin sürdürdüğü alan bazlı doğrudan gelir desteği ile köylünün üretimden vazgeçirilmesi programı böyle başlatılmıştır. Amaçlanan, fındıklıkların sökülerek, yerinde başka ürünlerin yetiştirilmesidir. Bu amaçla birçok yerde kivi bahçeleri kurulmuştur. Fındığın ekolojik isteklerine en uygun yapıda olan Doğu Karadeniz bölgesinde bu gibi uygulamalardan kaçınılması gerekir. Fındığın doğal yetişme alanını diğer türlerin işgal etmesine izin verilmemelidir. Kivi pek

(15)

çok yerde yetişebilir. Fındığın hası, ancak Doğu Karadeniz’in özel alanlarında yetişir. Benzeri koruyucu önlemler incir, zeytin ve çekirdeksiz üzüm için de alınmalıdır.

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN EYLEMLERİ VE FİSKOBİRLİK’İN TASFİYESİ

Kırka yakın ilçeden gelen fındık üreticileri, 30 Temmuz 2006’da, Ordu’da 100 bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlemiştir. Gösteri sırasında, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) fındık üreticileri aleyhine uyguladığı politikalar protesto edilmiştir. Ordu - Samsun karayolu yaklaşık dokuz saat süreyle ulaşıma kapatılarak, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve baş danışmanı Cüneyd Zapsu aleyhine sloganlar atılmıştır.

Erdoğan’ın danışmanı olan Cüneyd Zapsu’nun, fındık sektörü ve diğer kesimlerle sıkı bağları bulunmaktaydı. Cüneyd Zapsu, Uluslararası Kuru Meyve ve Kuruyemiş Konseyi’nin de başkanıydı. Üreticiler Zapsu’nun oynadığı uğursuz ve zararlı role işaret ediyorlardı.

Resmi rakamlara göre gösteri sırasında 35 kişi gözaltına alınmış ve polisin yaptığı müdahaleler sonucunda 51 kişi yaralanmıştır. Bu kitlesel protesto, iktidara geldikten sonra geçen üç buçuk yıl boyunca halk desteği yükselen AKP hükümeti için bir şok niteliğindeydi. Kaynak:

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/genel-haberler/ordu-da-findik-ayaklanmasi_ID571972/

erişim tarihi 13.4.2021

Kaynak:https://www.cnnturk.com/2006/turkiye/07/30/findik.mitingi.olayli.bitti/208847.0/index.htm l erişim tarihi 13.4.2021

Eylem, beklenmeyen bir gelişme değildi. Gerginlik, 250 binden fazla üyesi olan FİSKOBİRLİK yönetiminin, AKP Hükümeti tarafından bir türlü ele geçirilememesi nedeniyle tırmandırılıyordu. Sonunda, AKP iktidarı eliyle bütün parasal kaynakları tıkanan FİSKOBİRLİK, içine düşürüldüğü mali kriz nedeniyle, 2006 yılı ürünü için taban fiyatı belirleyemeyeceğini ve ortaklarından fındık alımı yapamayacağını açıklamak zorunda kalmış ve gerilim en üst noktasına ulaşmıştır. Bu uygulama fındık fiyatlarının daha da düşmesine neden olmuş, bir kilo fındığın fiyatı

2005 yılında 7 TL düzeyindeyken (4,70 dolar) yaklaşık 2,5 TL’ye (1,68 dolar) gerilemiştir.

PALYATİF ÖNLEMLER

İhracatçılar ve yurtdışındaki alıcılar “fındıkta serbest piyasaya geçilsin” diye baskı yapmış, AKP hükümeti 2009’da, üç yıl uygulanacak "Yeni Fındık Stratejisi"ni uygulamaya koymuştur.

FİSKOBİRLİK’in piyasaya girmesi engellendikten sonra Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’ne tarihinde ilk kez fındık aldırılmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) birkaç yıl fındık

(16)

alımı yapmış piyasayı dengede tutmaya gayret etmiştir. Bazı başka etkenlerin de rolü olmakla birlikte TMO esasen alt yapısı ve örgütlenme biçimi uygun olmadığından bu işi yapamamıştır.

Bu uygulamanın işe yaramadığı görülünce, başbakan Recep Tayyip Erdoğan, o günlerde:

"Fındık, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin işi değil. Devlet ve siyaset artık fındıktan elini çekecek.

Fındık için de bir borsa kurup, fiyatın ve talebin bu borsada belirlenmesi yönünde çalışmalarımız var. Yıllardır fındık üreten kesimler hep sırtlarını devlete dayadılar. Devlet satamayacağı fındığı, halkı mağdur olmasın diye defalarca alıp deposunda sakladı, aldığının yarı fiyatına satmak zorunda kaldı. Yazık günah değil mi bu devlete? Bu paralar milletimizin cebinden çıkmıyor mu? Yani hazırcılığa çok alıştık. Ben toplayayım, devlet alsın. Artık böyle bir sistem dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor." şeklinde açıklama yapmıştır.

Buna benzer her olumsuz açıklamadan sonra fındık fiyatları biraz daha düşmüştür. Tüccar

ise ya piyasaya girmemiş ya da düşük fiyatlar vermiştir. Üretici için yıkım süreci böyle gelişmiştir.

FINDIK ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI

Aile işletmeleri çoğunlukla teknolojik olarak geri işletmelerdir. Verimlilikleri düşük olup, üretim tedarik zinciri ve lojistik açısından ciddi sorunlarla karşı karşıyalardır. Üretim büyük ölçüde meteorolojik ve diğer dışsal etkenlere bağlı olarak değişir. Ama her şeye karşın, örneğin buğday üretimi ülkenin kendi ihtiyacını karşılamaya yetmekteydi. Türkiye kurutulmuş meyve, tütün ve fındık ihraç ediyordu ve geleneksel olarak tarım ürünleri dış ticaret fazlası verirdi. Ancak son beş altı yıldır, zaman zaman açık vermekte olduğu görülmektedir.

Bu durumda yapılması gereken Cumhuriyet Devrimi’nin yaptıklarını daha ileri düzeyde sürdürmek olmalıdır. Cumhuriyet Devrimi ile devlet tarıma; sulama suyu, alet - makine, tohum, gübre ve ilâç tedarikinde yardımcı oluyordu. Devlet bankası fonlarından çiftçilere düşük faizli kredi sağlanmaktaydı. Stratejik tarım ürünlerinin doğrudan devlet eliyle alımı, ürünlerini serbest pazarda satan üreticiler için destek fiyatı belirleme yoluna gidiliyordu. Pamuk, zeytin, incir, üzüm, fındık, çay ve diğer ürünler için üretici kooperatiflerine mali destek vermiştir. Böylece Türkiye, gıda güvenliği tehdit altında olmayan ve tarımsal üretimi ile kendini doyurabilen sayılı ülkelerden biri durumuna gelmiştir.

Tarımı çökertme programı ile saman ithal eden ülke durumuna gelinmiştir. Düzen partilerinin tarımda yaşanan bu krize verebilecekleri hiçbir yanıt yoktur. Son genel seçimde çiftçilerin çoğunluğu Erdoğan’ın AKP’sine oy vermiştir. Şimdi şaşkınlık içindeler ve çok öfkeliler.

Fındık üreticilerinin içine düşürüldüğü çıkmaz da uzun yıllardır uygulanmakta olan Türk tarımını çökertme saldırısının bir sonucudur.

(17)

Fındıkla ilgili tarafların öteden beri dile getirdiği sorunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

 Tarımda Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve olanaklarına uygun, bilimsel araştırmalara dayanan arazi sınıflandırması yapılmadığı için fındık üretim alanları genişlemiş ve verimli taban arazilere kadar yayılmıştır.

 Üretim alanlarının genişlemesi ve iklim koşullarına bağlı olarak arz fazlası ortaya çıktığında bunu depolayacak modern tesislerin kapasitesi yeterli değildir.

 Yeni pazarlar aramaya yönelik çalışmalar, henüz üretim fazlasının satılmasını sağlayacak sonuç vermemiştir. Çin piyasasına girildiği takdirde bu sorunlar ortadan kalkabilir.

 İç tüketim gereken ölçüde artırılamamıştır. Daha çok çerez olarak tüketilen fındığın perakende fiyatları hayli yüksektir. Üretici fiyatlarının düşük, tüketici fiyatlarının yüksek olması pazarlama sistemindeki aksaklığın bir göstergesidir.

 Dışsatım fiyatları kararlılık göstermemektedir.

 Fındık işleme endüstrisi yeterince gelişmediğinden, üretilen fındık katma değeri yüksek dışsatım ürünleri haline getirilememektedir.

Çok ileri bir teknoloji gerektirmeyen bu tesislerin bir an önce kurulması bizim bu eşsiz

ürünü hammadde olarak satma zorunluluğundan kurtaracaktır.

Uzun vadeli ve kalıcı çözümlerin oluşturulabilmesi amacıyla bazı öneriler aşağıda sıralanmıştır:

1. Türkiye’nin sıcak para ekonomisini sürdürme olanağı yoktur. Yıkıma uğratılmış üretim ekonomisini yeniden kurmaktan başka kurtuluş yolu da gözükmüyor. Bu nedenle fındık üreticisi yeniden desteklenmeye başlanmalıdır.

"Fındık fiyatları arz talep dengesiyle oluşuyor" formülü neoliberal bir söylemdir. Bu yol denenmiştir ve fındık üreticisinin yıkımı ile sonuçlanmıştır. Fındık fiyatının, koşulların eşit olmadığı bir serbest piyasada, arz ve talep dengesine bırakılmasının fındık üreticisinin ve sanayicisinin sorunlarını ağırlaştırmaktan başka sonuç vermediği görülmüştür. Esasen fındık üreticisi öteki ülkelerin fındık üreticileri ile eşit koşullarda da değildir. Türkiye’de dekar başına fındık üretimi 130 kg iken, ABD'de 370 kg'dır. Yaşlı ve verimden düşmüş fındık bahçelerinin yenilenmesi ve gençleştirilmesi zorunluluğu, sektörün geleceğini tehdit etmektedir. Önemli ölçüde yatırım maliyeti gerektiren bu işlem kamu desteği olmaksızın gerçekleştirilemez.

Altyapısı elverişli olmayan Toprak Mahsulleri Ofisi fındık alımı yapmış ancak başarılı olamamıştır. Şimdi bu husus yine işin ehline bırakılmalıdır. Geçmiş hatalardan da ders çıkararak FİSKOBİRLİK’in yeniden oluşturulup, güçlü şekilde işlevlerine kavuşturulması gerekmektedir.

Fiyat destekleme mekanizması üreticiler için yaşamsal önemdedir. FİSKOBİRLİK’in tekrar faaliyete geçmesiyle, bu mekanizma yeniden kurulabilir. FİSKOBİRLİK'in piyasayı düzenlemek ve

(18)

katma değer üretecek teknolojiyi geliştirmek için devlet desteğine ihtiyacı vardır. Fındık üreticisi yabancı firmaların keyfi uygulamalarına tutsak edilemez.

Fındık üreticilerinin üretim yapmaktan ve değeri ile satmaktan başka hiçbir kurtuluş yolu yoktur. Fındığa alternatif ürün aramak, adına türküler yakılmış bir ürünü kararnamelerle değiştirmeye çalışmak büyük bir hatadır. Alan bazlı destek ve benzeri yaklaşımlar esas olarak üretimi engellediği için yarardan çok zarar veren uygulamalardır.

Bunun yerine üretimi teşvik etmek için ilaç, gübre, mazot gibi girdilerin tedarikinde fındık üreticisine daha fazla destek ve muafiyet sağlanmalıdır. Ayrıca üretici düşük faizli kredi ile desteklenmelidir.

2. Türkiye yüksek miktarda üretimden kaynaklanan avantajla ulusal ve uluslararası piyasada düzenleyici ve belirleyici konuma gelmelidir. Bu amaçla her yıl belirli miktarda ürünü stokta tutacak bir depolama sistemi kurulmalıdır. Lisanslı depoculuk tam bir kandırmacadır ve derhal bu uygulamaya son verilmelidir. Depolama görevi FİSKOBİRLİK’e verilmeli ve yeterli mali destek sağlanmalıdır.

3. Üreticilerin piyasalarda daha güçlü bir aktör olmasını sağlamak amacıyla yeni üretici organizasyonları oluşturulmalı, mevcutlar desteklenmeli, üretici ile örgütü arasındaki bağları güçlendirmek için, fındık üreticilerine destekler üretici örgütleri aracılığıyla yapılmalıdır.

4. Fındık üretiminin verimli olmadığı ya da başka tarımsal ürünlerin ülke açısından daha yararlı olacağı yerlerde fındık üreticileri ikna edilerek, alternatif ürünlere yöneltilmelidir. Taban arazilerde yeni fındık bahçesi kurulması yerine başka ürünleri özendirici önlemler alınmalıdır.

5. Fındıkta arz fazlası sorunu, alternatif ürün projelerinin yanında fındığa talebin genişletilmesi; iç tüketimin ve özellikle ihracatın artırılması ve yeni pazarların bulunması yoluyla çözüme kavuşturulmalıdır. Fındık piyasasının genişlemesi ve tüketimin artması için tanıtım ve benimsetme gibi uzun vadeli politikalar sürdürülmelidir.

6. Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra üretim ve arz fazlası olduğu yıllar sıkıntı yaşanmaması için deniz aşırı ülkelere dışsatım yapılmalıdır. Özellikle Çin, Japonya, Kore gibi Uzak Doğu ülkelerine fındık ihracatı yapmanın yolu açılmalıdır.

7. Türkiye bütünleşik (entegre) son ürün sanayiini kurmalı ve fındık fiyatının dünya çapında belirleyicisi olmalıdır. 2015’te ihraç edilen fındığın yüzde 30'u, Türk firması Oltan Fındık AŞ'yi satın alan ve çikolata, şekerleme üretimi de yapan İtalyan Ferrero firması tarafından ihraç edilmiştir.

Ferrero firması üretimde kullandığı fındığın yüzde 80'ini Türkiye'den satın almaktadır. 25 bin çalışanı olan bu firma 2015 yılında 8,4 Milyar Euro’luk ciro elde etmiştir. 400 Bin fındık üreticisi olan Türkiye'nin 2015 yılı fındık dış satım geliri sadece 2,8 Milyar dolardır.

8. Şirket artık üretim sürecinde de etkin rol almaya, “Değerli Tarım” projesi adını verdiği bir proje ile Karadeniz’de sözleşmeli üretim yapan çiftçilerin bahçelerinde örnek çalışmalar yapmaya

(19)

başlamıştır. Bugüne kadar 35 bini aşkın üreticiye fındıkta makineleşme, zirai mücadele ve budama teknikleri konusunda eğitim vermiştir.

Tarım ve Orman Bakanlığı, tarımsal danışmanlık desteğine kısıtlama getirirken, özel bir firma Bakanlık gibi görev üstlenerek ihracat dışında üretimde de etkin olmaya başlamıştır. Fındıkta tekel oluşturarak fiyatları kontrol eden şirket, uyguladığı proje ile üreticiyi kendine bağlayacaktır.

Sürecin tüm aşamalarında bir veya birkaç şirketin hâkim ve belirleyici olmasının, fındık üreticisinin

aleyhine bir durum yaratacağı açıktır. Kaynak: TEPGE Ürün Raporu Fındık, 2018 9. Karadeniz Bölgesi yağışı bol bir bölge olduğundan toprakları asit karakterdedir. Bu durum

azot, fosfor ve potasyum gibi elementlerin alınmasına engel olduğu için Kasım - Aralık ayları toprağa kireç uygulaması yapılmalıdır. Toprak analizi yaptırılarak ihtiyaç olduğu takdirde 4 - 5 yılda bir kireçleme işlemi tekrarlanmalıdır.

Ayrıca, verim ve kalitenin artırılması için bahçe içerisinde tozlayıcı çeşitlere muhakkak yer verilmelidir. Tozlaşma yetersizliği nedeniyle, meyve vermeyen ağaç sayımız oldukça yüksektir.

Verim ve kalite değerleri açısından 10 - 50 yaş bahçelerin uygun olduğu, 70 - 90 yaşlarında verim kalitenin önemli ölçüde azaldığı bilinmektedir.

Yenileme yapılacak bahçelerde üreticilerin desteklenmesi için ürün kaybı desteği, fidan desteği, söküm desteği gibi konular dikkate alınmalıdır.

Fındık arazilerinin miras yoluyla bölünmesi engellenmeli ve işletme büyüklüğü artırılmalıdır. Kaynak: Düzce Fındık Çalıştayı Sonuç Raporu, 2018.

Dünya fındık dışalımının yüzde 92'sini gerçekleştiren Avrupa ülkeleri, fındığın yüzde 80'ini çikolata ve şekerleme sanayisinde işleyip ihraç ederek çok daha yüksek katma değer elde etmektedirler.

Fındık fiyatları, fındık üreticisi olmamasına rağmen, çok düşük fiyatla satın aldığı fındığı işleyip ihraç eden Almanya'da, Hamburg Fındık Borsası'nda belirlenmektedir.

İhracat, doğal fındıktan katma değeri yüksek fındık ürünlerine yönlendirilmelidir. Türk fındığının dışsatım politikası, doğal iç fındığın yanı sıra, mamul ve yarı mamul mal oranını artıracak şekilde olmalıdır. İşlenmiş ürünlerde Türk fındığını öne çıkararak, markalaşma yoluna gidilmelidir.

Ülkemizde çikolata sanayii teşvik edilmeli, yeni ürün geliştirilmesi için AR-GE desteği verilmelidir.

(20)

KAYNAKÇA

Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Tarım Ürünleri Daire Başkanlığı, Fındık ve Mamulleri Sektörü, 2017, Ankara.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, 2014 Yılı Fındık Raporu, Şubat/2015, Ankara

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/genel-haberler/ordu-da-findik-ayaklanmasi_ID571972/

https://www.cnnturk.com/2006/turkiye/07/30/findik.mitingi.olayli.bitti/208847.0/index.html Tarım ve Orman Bakanlığı, Tebliğ No: 2021/10, 6/3/ 2021 tarihli 31415 sayılı Resmi Gazete

Sevcan ÖZTEMİZ v.d. (ed), Düzce Fındık Çalıştayı Sonuç Raporu, 2018, Pelin Ofset, Ankara, 2018.

TEPGE, Ürün Raporu Fındık 2018.

TÜİK, http://www.tarimsalistatistik.com/ erişim tarihi 9/4/2021

Türkay BARS, Ürün Raporu FINDIK 2020, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü, TEPGE Yayın No: 326, Aralık – 2020.

Referanslar

Benzer Belgeler

Böyle bir durumda gelirde meydana gelecek olan yüzde artış oranı, talep edilen miktarda daha yüksek bir yüzde artışa neden oluyor demektir.. Bu gibi mallarda gelir arttıkça

a) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (a) bendi gereğince yapılan risk değerlendirmesi sonucunda sağlık riski olduğunun anlaşılması halinde işçiler uygun sağlık

Mlni simpozyuma Türk ilaç Sanayi, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fa- kültesi, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Gazi

Rekolte düşüşü ve 'partilerin seçim vaatleri' nedeniyle fiyat art ışı beklentisine giren üretici ürününü satmazken, tüccarın da spekülatif amaçla TMO'nun sat

Ardından çok uluslu şirketler, binlerce yıldır doğaya ait olan tohumlara bir ya da birkaç gen aktarımı yaparak bu tohumların üzerinde mülkiyet "hakkı" tesis

Yumurtalık kıyılarında, denize sıfır noktada kurulan Sugözü Termik Santralı'nda kullanılan kömürün İskenderun Körfezi'nin ortas ında gemilerden yüzer platforma

Rusya’nın Azak limanından yola çıkan “Volganeft-139” adlı tanker, kötü hava koşulları nedeniyle Ukrayna’nın Kerç limanına demirlemek zorunda kaldı.. Ancak dev

TMO, çeşitli illerdeki satış birimleri aracılığıyla halka, kilogramı 1.80 YTL'den pirinç satarken, firmaların TMO’ya 2.10 YTL’den pirinci geri iade edecek olmas ı, yeni