• Sonuç bulunamadı

Orta Toroslar Neojen Tortullarında Yapılan Palinolojik Bir Araştırma Kadir Can YÜKSEK LİSANS TEZİ Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Nisan 2017

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Orta Toroslar Neojen Tortullarında Yapılan Palinolojik Bir Araştırma Kadir Can YÜKSEK LİSANS TEZİ Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Nisan 2017"

Copied!
83
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Orta Toroslar Neojen Tortullarında Yapılan Palinolojik Bir Araştırma

Kadir Can

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı

Nisan 2017

(2)

A Palynological Investigation in the Neogene Sediments of the Middle Taurids

Kadir Can

MASTER OF SCIENCE THESIS

Department of Geological Engineering

April 2017

(3)

Kadir Can

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Yönetmeliği Uyarınca Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı

Genel Jeoloji Bilim Dalında

YÜKSEK LİSANS TEZİ Olarak Hazırlanmıştır

Danışman: Y. Doç. Dr. Hatice KUTLUK

Nisan 2017

(4)

ONAY

Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Kadir Can’ın YÜKSEK LİSANS tezi olarak hazırladığı “Orta Toroslar Neojen Tortullarında Yapılan Palinolojik Bir Araştırma” başlıklı bu çalışma, jürimizce lisansüstü yönetmeliğin ilgili maddeleri uyarınca değerlendirilerek oybirliği ile kabul edilmiştir.

Danışman : Y. Doç. Dr. Hatice Kutluk

İkinci Danışman : Doç. Dr. Zühtü Batı

Yüksek Lisans Tez Savunma Jürisi:

Üye : Y. Doç. Dr. Hatice Kutluk

Üye : Prof. Dr. Volkan Karabacak

Üye : Doç. Dr. Harun Böcük

Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun ... tarih ve ... sayılı kararıyla onaylanmıştır.

Prof. Dr. Hürriyet ERŞAHAN Enstitü Müdürü

(5)

ETİK BEYAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü tez yazım kılavuzuna göre, Y. Doç. Dr. Hatice KUTLUK danışmanlığında hazırlamış olduğum “Orta Toroslar Neojen Tortullarında Yapılan Palinolojik Bir Araştırma” başlıklı YÜKSEK LİSANS tezimin özgün bir çalışma olduğunu; tez çalışmamın tüm aşamalarında bilimsel etik, ilke ve kurallara uygun davrandığımı; tezimde verdiğim bilgileri, verileri akademik ve bilimsel etik ilke ve kurallara uygun olarak elde ettiğimi; tez çalışmamda yararlandığım eserlerin tümüne atıf yaptığımı ve kaynak gösterdiğimi ve bilgi, belge ve sonuçları bilimsel etik ilke ve kurallara göre sunduğumu beyan ederim 07/04/2017

Kadir CAN

(6)

vi ÖZET

Bu çalışmada Türkiye'nin güneyinde, Toros orojenik kuşağında bulunan Tufanbeyli Havzası Neojen (Pliyosen-Pleyistosen) tortullarında bulunan palinomorflar incelenmiş ve yörenin palinoflorası ortaya çıkarılmıştır. Palinomorf toplulukları yörenin güncel bitki örtüsü ile karşılaştırılmış, paleoortamsal ve paleoiklimsel yorumlamalar yapılmıştır.

Çalışmada Tufanbeyli Havzası’nda açılan bir sondajdan alınan 1458 adet palinomorfun tanımlamaları yapılmıştır. Tortullardan hazırlanan örneklerde zengin bir palinomorf topluluğu bulunmuştur. Palinomorflar sporlar, gymnospermler, odunsu ve otsu angiospermler, su bitkileri ve mantarlar olmak üzere geniş taksonomik gruplara ayrılmıştır.

Fosil polenler içinde Gymnospermler (457), odunsu (341) ve otsu (405) angiosperm polenlerin toplamı 1203’dür. Bu grup içinde en fazla bulunan palinomorf grubu % 38 ile gymnospermlere aittir. Gymnospermler Pinaceae (Abies, Cedrus, Pinus), Cupressaceae ve Cycadaceae familyalarına bağlı üyeler ile temsil edilmiştir. Odunsu angiospermler Acer, Betulaceae, Castanea, Fagus, Ilex, Juglans, Quercus, Oleaceae, Tilia ve Ulmus olmak üzere çoğunluğu yaprak döken taksonlarla temsil edilmiştir. Bu taksonlar içinde en fazla oranda bulunanlar Quercus ve Betulaceae familyasına bağlı taksonlardır. Fosil otsu angiosperm polenlerin sayısı 405 olup toplam angiospermler (745) içindeki oranı % 54.4’dür. En fazla bulunan grup Asteraceae (216), Apiaceae (78), Geraniaceae (41) ve Amaranthaceae (36) familyalarına aittir.

Tufanbeyli yöresindeki jeolojik ve jeomorfolojik çalışmalarla irdelenen stratigrafik ilişkilere dayanarak havzanın çökmesinin Pliyosen başındaki tektonik hareketlere bağlı olduğu ve Evciköy Formasyonu olarak adlandırılan ve linyit içeren birimin Pliyosen−Pleyistosen yaşlı olduğu öne sürülmektedir. Pliyosen günümüzden ̴ 3.264–3.025 Ma önce ‘Orta Pliyosen Sıcak Dönemi’ olarak adlandırılan ve küresel sıcaklığın günümüzden 2.7–4.0 ºC daha sıcak olduğu bir dönem içermektedir. Küresel ölçekte etkili olan bu ısınma dönemi Türkiye’ye uyarlandığında, Tufanbeyli Havzası’nda bu çalışmada incelenen linyitli seviyeye karşılık geldiği önerilebilir. İncelenen örneklerde tanımlanan ve genel olarak ılıman-yarı tropik iklim koşullarını yansıtan polen topluluğu topluluğu hem Pliyosen yaşını hem de Pliyosen dönemindeki göreceli sıcak iklim koşullarını destekler niteliktedir.

Anahtar Kelimeler: Adana-Tufanbeyli Havzası, Palinoloji, Paleoiklim, Paleoekoloji

(7)

SUMMARY

Palynomorphs recovered from the sediments of Tufanbeyli Neogene (Pliocene- Pleistocene) Basin in the Taurid Orogenic Belt, southern Turkey were analyzed and the palynoflora of the region was investigated in this study. Paleoclimatological and paleoecological characteristics of the area were investigated by comparing palynofloral assemblages with the present-day flora of the region. 1458 palynomorphs were defined in the samples taken from a borehole drilled in Tufanbeyli basin. Palynomorphs were studied in broad systematical groups such as spores, gymnosperms, boreal and non-boreal angiosperms, water plants and fungal remains. The sum of pollen of gymnosperms (457), boreal (341) and arboreal (405) angiosperms reaches to 1203. The highest number of palynomorphs within this group belongs to gymnosperms with a ratio of 38 %. The ratio of gymnosperms in boreal angiosperms (798) is 57,2 %. Gymnosperms are represented by the members of Pinaceae (Abies, Cedrus, Pinus), Cupressaceae and Cycadaceae. Arboreal angiosperms are represented by mainly deciduous taxa such as Acer, Betulaceae, Castanea, Fagus, Ilex, Juglans, Quercus, Oleaceae, Tilia and Ulmus. The most frequently encountered taxa among these are Quercus and Betulaceae. The number of fossil non- arboreal taxa is 405 and the ratio within the total angiosperms (745) is 54,4 %. The most frequently encountered groups belong to the families of Asteraceae (216), Apiaceae (78), Geraniaceae (41) and Amaranthaceae (36).

Based on the stratigraphical relations in geological and geomorphological studies in Tufanbeyli region, it is generally proposed that the subsidence of the basin was motivated by the tectonic movements at the beginning of Pliocene and that the age of Evciköy Formation comprising lignite unit is Pliocene−Pleistocene. The period witnessed a warm episode during ̴ 3.264–3.025 Ma before the present that is called ‘Mid-Pliocene Warm Period’ when the global temperature was 2.7–4.0 ºC warmer than today. The interval comprising lignites in the Tufanbeyli Basin studied here could be an equivalent of this warm episode when global warming was adjusted to Turkey. Pollen taxa representing temperate to subtropical paleoclimatological conditions support both Pliocene age and relative warming during Pliocene in the studied basin.

Key Words: Adana-Tufanbeyli Basin, Palynology, Paleoclimate, Paleoecology

(8)

viii TEŞEKKÜR

Tez çalışmam sırasında kıymetli bilgi, birikim ve tecrübeleri ile bana yol gösterici ve destek olan değerli danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Hatice Kutluk’a (ESOGÜ), ilgisini ve önerilerini göstermekten kaçınmayan Doç. Dr. Zühtü Batı’ya (TPAO), çalışmalarım boyunca maddi manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmanın örnekleri Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Karot Koordinatörlüğü (Ankara) tarafından temin edilmiştir.

(9)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET ... vi

SUMMARY ... vii

TEŞEKKÜR ... viii

İÇİNDEKİLER ... ix

ŞEKİLLER DİZİNİ ... x

ÇİZELGELER DİZİNİ... xi

1. GİRİŞ VE AMAÇ... 1

2. LİTERATÜR ARAŞTIRMASI ... 2

2.1. Bölge Jeolojisi ile ilgili literatür araştırması ... 2

2.2. Palinoloji ile ilgili literatür araştırması ... 4

3. ÇALIŞMA ALANININ TANITIMI ... 5

3.1.Coğrafi Konum ... 5

3.2.Dağlar ... 6

3.3 Akarsular ... 6

3.4.İklim ve Bitki Örtüsü ... 6

3.5.Ulaşım ve Ziraat ... 7

4. MATERYAL VE YÖNTEM ... 8

5. GENEL JEOLOJİ ... 10

6. BULGULAR VE TARTIŞMA ... 19

6.1.Güncel Flora ... 19

6.2.Tortullarda Bulunan Palinomorflar ... 22

7. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 49

7.1.Fosil ve Güncel Flora Karşılaştırmaları ... 49

7.2.Yaş ilişkileri ve Paleoekolojik Sonuçlar ... 51

KAYNAKLAR DİZİNİ ... 56

EK AÇIKLAMALAR... 61

Ek Açıklamalar-A: Tür/Türaltı Sayısına Göre Familyalar Dizini ... 61

Ek Açıklamalar-B: Türaltı Sayısına Göre Cinsler Dizini ... 64

(10)

x ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

3.1. Adana Tufanbeyli yer bulduru haritası (X:Sondaj lokasyonu) ... 5 4.1. Tufanbeyli–Pınarlar P-10 Kuyu Logu ... 9 5.1. Adana ili jeoloji haritası ve önemli linyit yatakları; b) Tufanbeyli bölgesinin jeoloji

haritası ... 11 5.2. Adana–Tufanbeyli bölgesinin genelleştirilmiş stratigrafik kesiti ... 13 6.1. Davis’in (1965-1985) Türkiye florası için önerdiği kareleme sistemi ve fitocoğrafik

bölgeler ... 20 6.2. Sporların derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara örnekler ... 25 6.3. Gymnospermlerin derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara

örnekler ... 28 6.4. Odunsu angiospermlerin derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara

örnekler ... 32 6.5. Otsu angiospermlerin derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara

örnekler ... 38 6.6. Su bitkilerinin derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara

örnekler ... 44 6.7. Mantarların derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan palinomorflara örnekler…. 45 6.8. Tanımlanamayan palinomorfların derinliğe göre dağılımı ve sondajda bulunan

palinomorflara örnekler ... 48 7.1. Tanımlanan polen zonları ve polen gruplarının derinliğe göre değişimi... 53

(11)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge Sayfa

4.1. Örnek numarası / derinlik çizelgesi ... 8

6.1. B6 Karesinin genel floristik özellikleri ... 21

6.2. Kuyu logunda bulunan örneklerin dağılımı ve toplamları ... 22

6.3. Tortullarda bulunan palinomorflar ... 23

6.4. Sporların örneklerdeki dağılımı ... 27

6.5. Gymnospermlerin örneklerdeki dağılımı... 30

6.6. Odunsu angiospermlerin örneklerdeki dağılımı ... 35

6.7. Otsu angiospermlerin örneklerdeki dağılımı ... 42

6.8. Su bitkilerinin örneklerdeki dağılımı ... 45

6.9. Mantarların örneklerdeki dağılımı ... 47

(12)

1 1. GİRİŞ VE AMAÇ

Türkiye’de palinomorf topluluklarına dayanarak Paleojen ve Neojen yaşlı tortullarda yapılmış pek çok çalışma bulunmaktadır (ör.: Akgün ve Akyol, 1999; Akgün vd., 1995, 2000, 2007; Akkiraz ve Akgün, 2005; Akkiraz vd., 2006; Akyol, 1971; Akyol, 1978; Batı, 1996; Batı ve Sancay, 2007; Benda, 1971 a,b; Becker-Platen, 1971; Ediger vd., 1996; Nakoman, 1966, 1968; Sancay vd., 2006). Bu çalışmalar genellikle linyit oluşumu içeren havzalarda ve Paleojen ve Neojen’in Miyosen epokunu kapsayan jeolojik zaman dilimlerindedir. Pliyosen−Pleyistosen’de yapılmış çalışmalar ise yok denecek kadar azdır.

Pliyosen (5,33−2,58) sıcak Miyosen ve soğuk Pleyistosen arasında bir geçiş dönemidir.

Pliyosen’de Anadolu’da, az da olsa sıcak ve nemli ikimi simgeleyen ve linyit oluşumuna olanak sağlamış dönemler olduğu bilinmektedir. Örneğin günümüzden ̴ 3.264–3.025 Ma önce ‘Orta Pliyosen Sıcak Dönemi’ olarak adlandırılan ve küresel sıcaklığın günümüzden 2.7–4.0 ºC daha sıcak olduğu bir dönem olduğu bilinmektedir (Haywood vd. 2016;

Filippelli ve Flores, 2009). Bu çalışmada Pliyosen-Pleyistosen’de Adana-Tufanbeyli’de çökelmiş linyit oluşumunu palinolojik açıdan incelemek amaçlanmıştır.

Tufanbeyli yöresindeki jeolojik ve jeomorfolojik çalışmalarda irdelenen stratigrafik ilişkilere dayanarak havzanın çökmesinin Pliyosen başındaki tektonik hareketlere bağlı olduğu ve Evciköy Formasyonu olarak adlandırılan ve linyit içeren birimin Pliyosen−Pleyistosen yaşlı olduğu öne sürülmektedir (Özgül vd.,1973; Aziz ve Erakman, 1980; Metin vd., 1986; Ege ve Tonbul, 2003). Tufanbeyli Havzası Türkiye'nin güneyinde, Toros orojenik kuşağında bulunur. Bu çalışmada tezin amacı doğrultusunda, sade bir tektonik yapı gösteren bölgenin genel jeolojisi ve kaya stratigrafi birimleri incelenmiş, havzada açılan bir sondajdan alınan sediman örnekleri palinolojik yöntemle hazırlanmış, tortullarda bulunan palinomorf toplulukları tanımlanmış, yörenin güncel bitki örtüsü ile karşılaştırılarak paleoortamsal ve paleoiklimsel yorumlar yapılmıştır.

(13)

2. LİTERATÜR ARAŞTIRMASI

Bölgede daha önce yapılan çalışmalar iki başlık altında toplanabilir: 1) Bölge jeolojisi ile ilgili çalışmalar, ve 2) Palinolojik çalışmalar. Bölgenin jeolojisi ile ilgili daha önce pek çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları Blumenthal (1944), Abdüsselamoğlu (1959), Demirtaşlı (1967), Özgül vd. (1972), Özgül vd. (1973), Özgül (1976), Erkan vd. (1978), İplikçi ve Ayhan (1978), Kozlu vd. (1979), Aziz ve Erakman, (1980); Metin vd. (1982; 1986), Tarhan (1982), Tutkun (1984), Varol vd. (1985), Yaşar ve Karaca (1992), ve Ege ve Tonbul’un (2003) yapmış olduğu çalışmalardır. 1960’lı yıllarda M.T.A. jeologları (Necdet Özgül, Sait Metin ve Erdoğan Demirtaşlı) tarafından, çoğu yayımlanmamış olan ve bölgenin ayrıntılı jeoloji incelemelerini içeren çalışmalar yapılmıştır.

2.1. Bölge Jeolojisi ile ilgili literatür araştırması

Tufanbeyli civarında yapılan genel jeolojik çalışmalar 1940’lı yıllara kadar gider.

Blumenthal (1944) bölgenin 1/100.000 ölçekli jeoloji haritasını yapmış, Geç Devoniyen, Permo−Karbonifer, Jura ve Kretase yaşlı kayaların varlığını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca Paleojen ve Neojen yaşlı formasyonlara da değinmiştir.

Abdüsselamoğlu (1959) bölgenin 1/100.000 ölçekli jeoloji haritası üzerinde çalışmalar yaparak Silüriyen, Eosen, Miyosen ve Pliyosen yaşlı kayaları incelmiştir.

Demirtaşlı (1967) petrol aramaları amacıyla bölgenin doğusunda çalışarak kaya stratigrafi birimlerini ayırtlamış ve adlandırmıştır. Bu adlandırmaların pek çoğu daha sonra bölgede çalışanlar tarafından kullanılmıştır.

Özgül vd. (1973) Demirtaşlı’nın (1967) adlamasını geliştirmişlerdir. Ayrıca Tufanbeyli civarında 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası alımı ile “Stratigrafik Tip Kesit”

ölçümleri yapmışlardır. Bu çalışma ile Tufanbeyli bölgesinin stratigrafik çatısı ortaya çıkmıştır.

(14)

3 Özgül (1976) Toros kuşağının genel yapısı içinde inceleme alanını da ele almış ve Geyikdağı Birliği adlamasını bölgedeki Kambriyen–Tersiyer yaştaki birlik için ilk defa kullanmıştır. Yazar inceleme alanının doğu kesiminde yüzeylenen “Metamorfik Seriyi” ise Alanya Birliği kapsamında ele almıştır.

İplikçi ve Ayhan (1978) Feke, Saimbeyli, Kozan civarında Geyikdağı Birliği’ne ait birimleri ayrıntılı olarak incelemişler ve 1/25.000 ölçekli jeoloji haritalarını tamamlamışlardır.

Kozlu vd. (1979) çalışma alanının bir bölümünü kapsayan incelemelerinde Geyikdağı Birliği’ni Saimbeyli Otoktonu adı ile ele almışlardır. Ayrıca Metamorfik Seriyi

“Göksun Grubu” ana başlığı altında Metamorfitler adı ile incelemişlerdir.

Erkan vd. (1978) inceleme alanının Geyikdağı Birliği ile Kireçlikyayla Karmaşığı ve Belören, Aygörmez, Hınzırdağı naplarını ayırtlamışlardır.

Aziz ve Erakman (1980), Tufanbeyli, Sarız ve Gürün ilçeleri arasında kalan alanın jeolojisinin ve hidrokarbon olanaklarının belirlenmesine yönelik çalışmalarında Tufanbeyli Havzası’nın otokton ve kuzey-güney alloktonları üzerinde Pliyosen döneminde oluştuğunu, bu birimin otokton ve alloktonların üzerindeki düzlüklerde-dere yataklarında çökeldiğini belirtmişlerdir.

Metin vd. (1982) çalışma alanının batı bölümünü, Metin vd. (1986) ise L35 c2 paftası hariç bu bölgenin tamamını kapsayan incelemelerinde 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası alımı yapmışlardır.

Tarhan (1982) inceleme alanının doğusunda Göksun, Afşin, Elbistan arasında kalan bölgenin jeolojisini incelemiştir.

Tutkun (1984) Saimbeyli çevresi ile inceleme alanının güney kesimini kapsayan bölgede Ordovisiyen–Miyosen yaş aralığındaki kayaçları inceleyerek oluşum ortamları üzerinde çalışmalar yapmıştır.

(15)

Varol vd. (1985) inceleme alanının kuzey bölümünde Mesozoyik karbonat kayaçlarını ayrıntılı şekilde inceleyerek Triyas–Geç Kretase zaman aralığını kapsayan kayaçların biyo- ve lito-fasiyes özelliklerini incelemişlerdir. Bu çalışmada ayrıca dolomitleşme ve didolomitleşme mekanizmaları ilk defa detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Bir diğer önemli çalışma ise Ege ve Tonbul (2003) tarafından yapılan “Tufanbeyli Havzası ve yakın çevresinin (Adana) jeomorfolojisi” başlıklı çalışmadır. Çalışmada Tufanbeyli Havzası’nın Alp Orojenezi, özellikle de Erken-Orta Miyosen sonlarındaki tektonik hareketlerle belirmeye başlamakla beraber, asıl havza oluşumunun Miyosen sonlarındaki tektonik hareketlerle gerçekleştiği belirtilmektedir. Ayrıca, Pliyosen’de ve Kuvaterner başlarında havzanın çevredeki yüksek alanlardan aşındırılarak getirilen yaklaşık 1500 m kalınlıkta malzemeyle dolduğu, Kuvaterner döneminde ise iklim değişmelerine bağlı olarak çeşitli seki sistemlerinin geliştiği ve karstlaşmanın görüldüğü belirtilmektedir.

2.2. Palinoloji İle İlgili Literatür Araştırması

Türkiye’de palinomorflar topluluklarına dayanarak Paleojen ve Neojen yaşlı tortullarda yapılan pek çok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar genellikle linyit oluşumu içeren havzalarda yapılmış ve özellikle de Miyosen zamanını kapsayan çalışmalardır. Bu çalışmada önerilen yaş konağı olan Pliyosen−Pleyistosen’de yapılmış çalışmalar ise yok denecek kadar azdır. Paleojen ve Neojen yaşlı tortullarda yapılan çalışmalardan bazıları Neojen yaşlı Büyük Menderes havzasında (Akgün ve Akyol, 1999); Oligosen-Miyosen yaşlı Orta ve Batı Anadolu tortullarında (Akgün vd., 1995, 2000, 2007); Oligosen yaşlı güneybatı Anadolu çökellerinde (Akkiraz ve Akgün, 2005); Eosen yaşlı Batı Anadolu havzalarında (Akkiraz vd., 2006); Oligosen yaşlı İstanbul-Şile linyitlerinde (Akyol, 1971);

Eosen yaşlı Çorum dolaylarındaki tortullarda (Akyol, 1978); Oligosen yaşlı Trakya linyitlerinde (Batı, 1996); Neojen yaşlı Güney batı Anadolu havzalarında (Benda, 1971 a,b;

Becker-Platen, 1971); Miyosen yaşlı güneydoğu Akdeniz bölgesinde (Ediger vd., 1996);

Miyosen yaşlı Seyitömer ve Eosen yaşlı Yozgat tortullarında (Nakoman, 1966, 1968) ve Oligosen-Miyosen yaşlı Doğu Anadolu havzalarındadır (Batı ve Sancay, 2006; Sancay vd., 2006).

(16)

5 3. ÇALIŞMA ALANININ TANITIMI

3.1. Coğrafi Konum

Çalışma sahası Akdeniz bölgesinin Adana bölümünde, Orta Toroslar içerisinde yer almaktadır. Toros orojenik kuşağı içerisindeki çalışma alanı kuzey-kuzeydoğusunda bulunduğu Adana iline yaklaşık 140 km, Kayseri’ye ise 90 km uzaklıktadır. Elips şeklinde bir uzanışa sahip olan havzanın kuzey-güney doğrultudaki uzunluğu yaklaşık olarak 40 km, doğu-batı doğrultusundaki genişliği ise 30 km kadardır (Ege ve Tonbul, 2003; Şekil 3.1.).

Şekil 3.1. Adana Tufanbeyli yer bulduru haritası (X:Sondaj lokasyonu)

(17)

3.2. Dağlar

Çalışma bölgesinin (Tufanbeyli) özellikle kuzeyinde yer alan ve yüksekliği 2600 metreye ulaşan dağ sıraları ile ilçe merkezinin dolayını oluşturan ve deniz düzeyinden 1000-1500 metre yüksekte bulunan az engebeli düzlükler zıt morfoloji örnekleri sunar (Ege ve Tonbul, 2003). Çalışma bölgesinin en yüksek mevkilerini Toros Dağı üzerinde Kurubel Tepe (2885 m), Soğanlı Dağı (2744 m), Kilkoyak Tepe (2485 m) ile GB çalışma alanında Bozoğlan Dağı (2198 m), Karagedik Tepe (2612 m) ve Tozsuzdağ’dır (2130 m).

Tufanbeyli’nin rakımı 1400 metredir, yakın çevrede bu yükseklikten daha düşük rakım bulunmaz.

3.3. Akarsular

Bölgede Göksu Nehri’nin önemli kollarından biri olan Kafarlı Çayı bulunur.

Bununla birlikte çok sayıda mevsimsel akarsular da yer alır. Kuzeydoğu’da yer alan ve Kafarlı Çayı’na karışan Teke Deresi, Barçin Deresi, Çürükkale Çayı ile, Güneybatı’da yer alan Çatak Deresi, Gözüm Dere ve Maltaş Deresi adı geçen akarsuların en önemlileridir.

Akarsuların çoğunu karbonatlı kayaçlardan ve kırıntılı kayaçlardan irili ufaklı kaynaklar şeklinde çıkan pınarlar oluştururlar.

3.4. İklim ve Bitki Örtüsü

Tufanbeyli yöresi Akdeniz iklimi ile karasal iklimin etkisi altındadır. Yazları genellikle kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır. Çalışma bölgesinin kuzeyi orman yönünden zengin olmamakla beraber, kimi zaman yerel çam ormanlarına rastlamak olağandır. Bu ormanlar genellikle 1600-1900 m yükseklikleri kaplar. Güneye doğru gidildikçe genellikle dağlık kesimlerde ormanlarda artış gözlemlenmektedir. Çam, Ardıç ve Meşe ağaçları hakim bitki örtüsünü oluştururlar. Köylerin yakınlarında ve akarsuların çevresinde Kavak ve Söğüt ağaçları oldukça yaygındır.

(18)

7 3.5. Ulaşım ve Ziraat

Çalışma bölgesine iki yönden ulaşma imkanı bulunmaktadır. Bunlardan biri Kayseri-Maraş asfaltı üzerindeki Yalak bucağından giden, diğeri ise Adana ili tarafından gelen şose yollardır. Tufanbeyli’den köylere ulaşım ise köy yollarından kolayca sağlanabilmektedir. Bölgede ziraat özellikle akarsu boylarındaki aluviyal düzlüklerde yapılmaktadır. Nohut, Buğday ziraati yanında bağcılık, bahçecilik yaygındır.

(19)

4. MATERYAL VE YÖNTEM

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (M.T.A.) kömür arama amacıyla açmış olduğu P10 nolu sondajından 50 gr civarında 10 adet örnek alınmıştır (Kutluk, 2014). Araştırma sahasında yapılan sondajın şekli dik ve koordinatları Y:59.223.00, X:37.921.18, Z:1.388.36’dır. Örnek yerleri ve kuyu loğu Çizelge 4.1. ve Şekil 4.1’de verilmiştir.

Çizelge 4.1. Örnek numarası / derinlik çizelgesi

Örnek No Derinlik (m) Lab Örnek No

1 10 37

2 45 38

3 75 39

4 100 40

5 107 41

6 112 42

7 116 43

8 120 44

9 140 45

10 145 46

Palinoloji örnekleri standart palinolojik yöntem ile hazırlanmıştır. 15-20 gr örnek havanda ufaltılmış ve üzerlerine karbonatları gidermek ve killerin ayrışmasını sağlamak amacıyla %35’lik hidroklorik asit (HCl) konmuştur. Köpürme bitinceye kadar asit içinde kalan örnek daha sonra asitten arındırmak için birkaç kez distile su ile yıkanarak santrifüjlenmiştir. Silikatların giderilmesi amacıyla üzerlerine gömülünceye kadar % 35’lik hidroflorik asit (HF) konmuştur. Hareketli sıcak tablada 2 saat müddetle (ya da oda sıcaklığında bir gece) HF içinde bekleyen örnekleri asitten arındırmak için distile suyla 5-6 kez yıkanarak santrifüjlenmiştir. Rengi koyu olan palinomorfların renklerinin açılması için oksitlenme aşamasında Schulze’s eriyiği kullanılmıştır. (Schulze’s eriyiği 5 gr potasyum klorata (KClO3) % 65’lik nitrik asit (HNO3) ilave edilerek hazırlanır). Son kez potasyum hidroksitle (KOH) yıkanan örnekler slide dökümü için küçük örnek tüplere alınmıştır.

(20)

9

Şekil 4.1. Tufanbeyli–Pınarlar P-10 Kuyu Logu. (Log Koordinatları: Y:59.223.00, X:37.921.18, Z:1.388.36; M.T.A., Sondaj Tarihi : 23-29/05/1990)

Örnekler ESOGÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde Carl Zeiss Axio Scope Trinoküler araştırma mikroskopunda incelenerek tanımlamaları yapılmış ve fotoğrafları çekilmiştir; aynı bölümde saklanmaktadır.

(21)

5. GENEL JEOLOJİ

Tufanbeyli yöresinde bu çalışmada incelen sondajda bulunan jeolojik birimler başlıca iki gruba ayrılır; bunlardan biri linyitli birimin temelini oluşturan ve Paleozoyik−Mesozoyik yaşlı birimler diğeri ise linyitin de içerisinde bulunduğu Geç Pliyosen−Pleyistosen yaşlı birimlerdir. Doğu Toros orojenik kuşağının batı kesimini oluşturan Tufanbeyli civarında Kambriyen’den Kuvaterner’e kadar tüm sistemleri temsil eden kaya-stratigrafı birimleri yer alır. Kaya-stratigrafi birimleri Özgül vd. (1973) tarafından formasyon mertebesinde adlandırılmıştır. Metin vd (1986) bölgedeki kaya gruplarını tortul, metamorfik ve manto kökenli olmak üzere üç gruba ayırmış ve dört kaya topluluğu belirlemişlerdir. Bu topluluklar Göksu Fayı’nın doğusunda Göksun Metamorfitleri, GD’sunda Andırın Karmaşığı, Göksu Fayı’nın batısında Toros Otokton İstifi ve bu otoktonu B-KB’dan çevreleyen allokton ofiyolitli Kireçlikyayla Karmaşığı’dır.

Yörenin genç yaştaki birimleri ve jeomorfolojik evrimi ise Ege ve Tonbul (2003) tarafından çalışılmıştır. Bölgenin stratigrafik birimleri Özgül vd. (1973) ve Metin vd.’ne (1986) dayanarak aşağıdaki gibi özetlenmiştir (Şekil 5.1. ve 5.2.).

(22)

11

a.

Şekil 5.1. a) Adana ili jeoloji haritası ve önemli linyit yatakları; b) Tufanbeyli bölgesinin jeoloji haritası (M.T.A. (2010)’dan alınmıştır)

(23)

b.

Şekil 5.1. Devam ediyor

(24)

13

Şekil 5.2. Adana–Tufanbeyli bölgesinin genelleştirilmiş stratigrafik kesiti (M.T.A.’dan (1992) alınmıştır).

(25)

Tufanbeyli yöresinde genellikle kırıntılı ve karbonatlı tortul kayalarla temsil edilen Paleozoyik Kambriyen (?), Ordovisiyen, Silüriyen, Devoniyen, Erken Karbonifer ve Permiyen yaşlı, devamlı ve kalın bir istiflenme gösteren kaya-stratigrafi birimleri içerir.

Başlıca kırıntılı kayalardan oluşan ve yaygın olarak metakuvarsitten oluşan Emirgazi Formasyonu Erken-Orta (?) Kambriyen (veya daha yaşlı) olup bölgedeki en yaşlı birimi oluşturur. Birim litoral-sub litoral ortamda çökelmiştir. Erken−Orta Kambriyen yaşlı Değirmentaş Kireçtaşı alt seviyelerinde tekdüze özellik gösterdiğinden duraylı bir şelf ortamında çökelmiş, üst seviyelerde ise kil arakatkılı, yumrulu kireçtaşları ortamın duraysız özellik kazandığını gösterir. Orta Ordovisiyen−Geç Silüriyen yaşlı Armutludere Formasyonu kırıntılı kayalardan oluşur. Filiş görünümlü birim akıntı izleri taşımaktadır.

İçinde makro-kavkılı fosiller ve solucan izlerinin bulunuşu ortamın sığlığını gösterir. Birim bulantı (turbulent) akıntılarının yer aldığı duraysız şelf ortamında çökelmiştir. Mil, kum, çakıl boyu, çoğunlukla köşeli veya az yuvarlanmış, kötü boylanmış, duraysız mineral tanelerini kapsayan Silüriyen yaşlı Halityaylası Formasyonu birikmenin hızlı ve tektonik aktivitenin etkili olduğu duraysız litoral ortam koşullarını yansıtır. Erken Silüriyen (Landoveriyen) yaşlı Pusçutepe Şeyili koyu renkli, çok ince taneli, radyolarit arakatkılı, bol organik malzeme içerir. Birim anaerobik koşulların hüküm sürdüğü derin ve kapalı bir çökelme ortamı koşullarını yansıtır. Geç Silüriyen−Erken Devoniyen yaşlı, düzenli kireçtaşı−şeyil ardalanması gösteren Yukarıyayla Formasyonu alt seviyelerde bol Orthoceras ve yumrulu kireçtaşları içerir, sığ ve duraysız bir şelf ortamında çökelmiştir.

Alt seviyelerde bol solucan izli çamurtaşı, killi kireçtaşı ve vake kumtaşları, üst seviyelerde ise kuvars arenit içeren Erken Devoniyen yaşlı Ayıtepesi Formasyonu sığ, litoral-sublitoral ortamda çökelmiştir. Orta Devoniyen (Givetian) yaşlı bol mercan ve brachiopoda içeren Şafaktepe Kireçtaşı Birimi yer yer kuvarsarenit arakatkılı kireçtaşı ve dolotaşından oluşur.

Sıcak, dalga enerjisinin etkili olduğu duraylı şelf ortamı koşullarını yansıtır. Karadan türemiş taneleri kapsayan kayalar ve resifal kireçtaşından oluşan Gümüşsu Formasyonu Geç Devoniyen yaşlı mercan ve brachiopodlar içerir. Gümüşsu Formasyonu sığ, sıcak, karadan getirimin bol olduğu sublitoral ortam koşullarını yansıtır. Ziyarettepe Formasyonu ise Erken Karbonifer yaşlı mercan ve brachiopodlar içerir. Bol miktarda makro fosil kavkıları içermesi ve fosilsiz milli kireçtaşı (mikrit-biyomikrit) ve karbonlu şeyillerin düzenli ardalanmasından oluşması Ziyarettepe Formasyonu’nun duraysız şelf ortamında sıcak deniz koşullarında çökeldiğine işaret eder. Kırıntılı kayaların kapsadığı tanelerin iyi yuvarlanmamış olması ve kireçtaşının yüksek oranda mikro-kristalli hamur bulunduruşu

(26)

15 dalga ve benzeri mekanik enerji etkisinin önemsiz olduğunu gösterir. Formasyonun orta kısımlarında sığ derinlik ve mekanik enerjinin etkin olduğu bir ortam ürünü olan, 25 m kalınlıkta iyi boylamalı, yuvarlanmış kuvars tanelerinden oluşan kuvars arenitler bulunur.

Yığılıtepe Formasyonu’nun yuvarlanmış ve iyi boylanmış çoğunlukla kuvars tanelerinden oluşan yer yer boksit cepleri de içeren,10-15 m kalınlıktaki kuvars arenit seviyesi ile başlaması kuvvetli dalga enerjisinin etkili olduğu sığ ve sıcak litoral ortam koşullarını yansıtır. Üst seviyelerde ise Permiyen yaşlı bol algli kireçtaşı ve foraminiferler biyolojik faaliyetlerin yoğun olduğunu, karadan türeyen malzeme getiriminin az olduğunu, sığ ve sıcak bir sublitoral ortam koşullarını yansıtır.

Triyas, Orta ve Geç Jura ve Kretase yaşlı birimleri içeren Mesozoyik genellikle kalın bir karbonat istifi ile temsil edilmiştir. Katarası Formasyonu başlıca karadan türemiş ince taneli elemanlar ve killi yumrulu Erken Triyas (Verfeniyen) yaşlı bol lamellibranş, gastropoda ve solucan izli kireçtaşının oluşturduğu bir litoloji sergiler. Formasyon sığ ancak dalga ve akıntı enerjisinden korunmuş bir ortamı temsil eder. Köroğlu tepesi kireçtaşları bol miktarda alg ve foraminiferli biyomikritten oluşur. Birim duraylı, karadan türemiş elemanların olmadığı sığ ve sıcak şelf ortamı koşullarını yansıtır.

Santoniyen−Kampaniyen yaşlı Yanıktepe Kireçtaşı foraminifer ve rudistler içerir. Sığ, sıcak ve çalkantılı ortam koşullarını yansıtır.

Senozoyik bölgede genel olarak detritiklerin oluşturduğu, Eosen, Miyosen ve Pliyosen yaşlı birimler ile temsil edilir. Eosen öncesi aşınmış kaya birimleri üzerine transgresif olan Senozoyik çökellerinin, kendi aralarında da uyumsuzluklar mevcuttur.

Bölgede Oligosen oluşukları bulunmaz. Lütesiyen öncesi aşınmaya uğramış kaya birimleri üzerine transgresif olarak gelen Demiroluk Formasyonu’nun tabanında yarı yuvarlanmış ve iyi boylanmamış çakıltaşı seviyesi aşınma, taşınma ve birikmenin hızlı olduğunu dolaysıyla tektonik aktivitenin etkin olduğunu gösterir. Üst seviyelerde ise kalkarenit kireçtaşı ve filiş görünümlü kumtaşı–şeyil ardalanmaları duraysız sublitoral ortamı yansıtır.

Demiroluk Formasyonu Lütesiyen yaşlıdır. Soğanlıdağı Formasyonu ayrı bir çökelme havzasında oluşup tabandaki Yanıktepe Kireçtaşı üzerine tektonik bir dokanakla oturmaktadır. Miyosen çökelleri genellikle güney kesimlerde geniş alanlar kaplar, kuzeyde gözlenmez. Topografik çukurlukları dolduran Miyosen tortulları Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı birimlerin kum ve çakıllarını içerir, hızlı bir sedimantasyona işaret eder. Erken-Orta

(27)

Miyosen yaşlı mercan ve lamellibranşlar içeren birimin alt seviyeleri konglomera, kireçtaşı ve marnlı kumtaşı istifinden oluşur. Üst seviyelerdeki yer yer 1000 metreyi aşan konglomeralar ise Geç Miyosen yaşlı olup Göksu Fayı gibi tektonik yapıları örter. Evciköy Formasyonu en genç birim olup tutturulmamış mil, kum, çakıl boyu elemanlardan oluşmuştur. Özgül vd. (1973) birimin akarsu oluşuğu özelliği taşıdığını Ege ve Tonbul (2003) akarsu yanı sıra sığ göl-bataklık ortamı ürünler de içerdiğini belirtir. Ege ve Tonbul’a (2003) göre Pliyosen başlarında temel birimlerde oluşan faylanmalar ile dağlar arası çöküntü havzası oluşmuş ve havzaya kenarlardan gravite kaymaları ve akarsularla tabandaki konglomeratik birim çökelmeye başlamıştır. Havza bir süre sonra sığ göl−bataklık ortamı haline gelmiş, kömürlü birimin de içerisinde bulunduğu birimler havzada birikmeye başlamıştır. Bu durum Pleyistosen ortalarına kadar devam etmiştir. Geç Pleyistosen başlarında havza akarsu−alüviyal yalpaze özelliği kazanmış, üst seviyelerdeki konglomeralar ve bununda üzerine Erciyes volkanizması ürünü olan tüfitler birikmiştir.

Çalışılan sondajda temel üzerindeki birimler yaşlıdan gence doğru beş birime ayrılır (Ege ve Tonbul, 2003):

Konglomera−Çakıllı Kil: Konglomera çakıllı killer kömürlü birimin tabanını oluşturur. Tabanda kötü boylanmalı köşeli ve iri taneli olarak başlayarak yukarıya çıktıkça göreceli bir derecelenme ile çakıllı kil görünümü kazanır. Taneler çevrede bulunan Paleozoyik−Mesozoyik yaşlı birimlerden gelen çakıllardan oluşmaktadır. Havzanın ilk oluşumu sırasında yamaç molozu ve çamur akıntısı ile çökelmiştir. Bu birimin üstünde Paleotoprak oluşumları bulunur. Yukarıya doğru gri renkli çakıllı kil görünümündedir.

Kalınlığı 10-50 m arasındadır.

Kil Kömür-Gidya: Kil, silt ve ince taneli kumdan oluşan bu birim konglomera- çakıllı kil birimi üzerinde bulunur. Kalınlığı 15-100 m arasında değişmektedir. Bu birimin içerisinde 1,35 m ile 22,35 m arasında değişen kömür damarları bulunur. Yer yer bol tatlı su gastrapotları içerirler. Bataklık−sığ göl ortamında çökelmişlerdir.

Ufak Çakıl ve Serpintili Kil: Ufak çakıl ve serpintili kil birimi gri−yeşilimsi, gri renkli, karbonatlı, silt−ince kum mercekli ve ufak çakıl serpintilidir. Bu birim havza

(28)

17 ortasında ince taneli, havza kenarlarına gittikçe kumtaşı ve konglomeralara geçiş yaparlar.

Kalınlığı 100−150 m arasında değişir. Sığ göl−bataklık ortamı ürünleridir.

Konglomera: Bu birim polijenik, kötü boylanmalı belirsiz katmanlı, kumtaşı mercekli, çamur akıntılı ve sarımsı kahverengi renktedir. Kalınlığı 100−150 m arasında değişmektedir. Bu birim akarsu−alüvyon yelpazesi fasiyesini temsil eder.

Tüfit: Kalınlığı 0−5 m arasında değişen bu birim Erciyes Volkanizması’na bağlı olarak oluşmuştur. Pembe renkli ve andezitik karakterdedir.

Alüvyon: Çakıl, kum ve kilden oluşan bu birim Sarız Irmağı ve buna bağlı kolların kenarlarında gelişmiştir. Menderesli akarsu örneği gösteren sel düzlüklerinde verimli alüvyal toprak oluşumları bölgenin en verimli tarım arazilerini oluştururlar.

Tufanbeyli Havzası’nın jeolojik zenginliği Pleyistosen ve Holosen’de jeomorfolojik zenginliğine de yansımıştır (Ege ve Tonbul, 2003). Havza içerisinde farklı karakterlere sahip morfolojik birimler bulunur. Morfolojik birimlerin şekillenmesinde litolojinin, tektonizmanın, akarsu aşındırmasının, karstlaşmanın ve buzullaşmanın etkileri büyük rol oynamıştır. Havza içerisinde yer alan jeomorfolojik birimler arasında dağlık alanlar, aşınım ve dolgu yüzeyleri, vadiler, boğazlar, sekiler, birikinti koni ve yelpazeleri, karstik şekiller ve buzul şekilleri sayılabilir. Topoğrafya yükseltileri senklinallere alçaltıları ise antiklinallere karşılık gelirler. Bölgenin en yüksek tepelerini oluşturan kireçtaşları kuzeyde karstik bir morfoloji oluşturur.

Özgül vd. (1973) ve Metin vd. (1986) Kambriyen’den Kuvaterner’ kadar kaya- stratigrafi birimlerini kapsayan çalışmalarında bölgedeki yapısal unsurları da incelemişlerdir. Bölgede tektonik hareketler oldukça yoğundur. Karbonifer/Permiyen, Triyas/Jura, Eosen/Geç Kretase, Eosen/Miyosen, Orta Miyosen/Üst Miyosen ve Pliyosen/diğer daha yaşlı birimler arasında diskordanslar bulunur. Uyumsuzluklar genellikle çok düşük açılıdırlar. Uyumsuzlukların çok düşük açılı oluşu ve kaya birimlerinin yapısal özellikleri arasında bir ayrımın bulunmaması bölgenin Kambriyen’den Lütesiyen sonuna kadar daha çok epirojenik hareketlerin etkisi altında kaldığını gösterir.

(29)

Tufanbeyli ve çevresi Geç Kretase’den itibaren KB-GD doğrultusunda ve Orta Miyosen sonuna kadar devam eden bir sıkışma rejiminin etkisi altındadır. Bu sıkışma KD- GB doğrultusunda, uzunlukları 100 km’yi aşan ters faylar ve doğrultu atımlı fayları oluşturmuştur. Değirmentaş Fayı, Armutalan Fayı, Göksu Fayı ve Obrukbaşı Fayı bölgenin önemli faylarıdır. Sıkışma hareketi Eosen’den sonra daha yüksek bir ivme kazanarak büyük kıvrımların gelişmesine de neden olmuş, Orta Miyosen’den sonra da devam etmiş, Geç Miyosen’den sonra ise tektonik hareketler azalmıştır. Volkanizma ve mağmatizma Lütesiyen sonuna kadar görülmemiştir.

Pliyosen’in karasal konglomera ve gölsel sedimanlarla temsil edilmiş oluşu, Pliyosen’den itibaren bölgenin yükseldiğini ve günümüze değin karasal rejimin devam ettiğini ifade eder. Pliyosen birimleri içerisinde kayda değer faylanmalar bulunmaz, 2-3o lik eğimlerin nedeninin yük bindirmesinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir (Ege ve Tonbul, 2003).

(30)

19 6. BULGULAR VE TARTIŞMA

Bu çalışmadan elde edilen bulgular, iki bölüm halinde verilmiştir. Birinci bölümde güncel flora ile, ikinci bölümde tortullarda bulunan palinomorflar ile ilgili bulgular verilerek karşılaştırmalar yapılmıştır.

6.1. Güncel Flora

Çalışma alanı Davis vd. (1965-1985) tarafından önerilen kare sistemine göre B6 karesinin güneybatısında bulunmaktadır (Şekil 6.1.). Çalışma alanı, daha çok batısında bulunan B5 olmak üzere ve az oranda da güneyinde bulunan C5 ve C6 karelerinden de etkilenmiştir.

Davis vd. (1965-1985) tarafından 9 ciltte tesbit edilen Türkiye florasının yeni kayıtları Davis vd. (1988) tarafından 10. ciltte ilave edilmiştir. Bunu Özhatay vd. (1994, 1999) ve Güner vd.’nin (2000) 11. ciltlerindeki yeni kayıtlar takip etmiştir. Taksonomik formata göre düzenlenen bu eserlerden derlenen veriler Kutluk ve Aytuğ (2004) tarafından kareleme sistemine göre düzenlenmiştir. Bu çalışmanın konusu olan B6 karesinde bulunan bitki taksonları Kutluk ve Aytuğ’dan (2004) derlenmiştir. Yukarıda söz edilen çalışmalardan sonra da yeni kayıtların tutulmasına devam edilmiş ve Özhatay ve Kültür (2006), Özhatay vd. (2009, 2011, 2013, 2015) tarafından ‘Türkiye Florası’nın III−VII.

ekleri olarak ilave edilmiştir. Bu çalışmada Kutluk ve Aytuğ’un (2004) excel programı ile derlediği kareleme sistemine göre, son yapılan tüm ilaveler de (Özhatay ve Kültür (2006) ve Özhatay vd. (2009, 2011, 2013, 2015) dahil edilerek B6 karesinin floristik özellikleri çıkarılmıştır (Çizelge 6.1.). Tür/Türaltı sayısına göre familyalar ve cinslerin dizini Ek Açıklamalar A ve B’de verilmiştir.

(31)

Şekil 6.1. Davis’in (1965-1985) Türkiye florası için önerdiği kareleme sistemi ve fitocoğrafik bölgeler. Çalışma alanı ‘Anadolu Çaprazı’nın güneyinde X işareti ile gösterilmiştir (Kutluk ve Aytuğ, 2004).

(32)

21 Çizelge 6.1. B6 karesinin Genel Floristik Özellikleri

Koordinatlar : 36°-38°E/38°-40° N

İller : Adana, Kayseri, Sivas, Malatya,

K.Maraş, Yozgat, Tokat

Tür/Türaltı sayısı : 1807

Endemik Tür/Türaltı sayısı : 687

Endemism Oranı (%) : 38,01

Toplam Familya sayısı : 77

Pteridophyta Familyalar : 5

Gymnosperm Familyalar : 2

Dicotyledonae Familyalar : 58

Monocotyledonae Familyalar : 12

Toplam Cins sayısı : 458

Pteridophyta Cinsler : 2

Gymnosperm Cinsler : 2

Dicotyledonae Cinsler : 356

Monocotyledonae Cinsler 98

Kara alanı (X 1000km2) : 38

100 km2 düşen tür/türaltı sayısı : 4,75

100 km2 düşen endemik tür/türaltı sayısı : 1,8

Fitocoğrafik bölgesi belli takson sayısı : 1004

Fitocoğrafik bölgesi belli takson oranı (%) : 56.56

Avrupa-Sibirya elemanlarının sayısı : 106

Avrupa-Sibirya elemanların toplam takson sayısına göre oranı (%) : 5,8 Avrupa-Sibirya elemanların fitocoğrafik bölgesi belli taksonlara göre oranı

(%) : 10,5

Avrupa-Sibirya elemanlarında endemik sayısı : 27

Akdeniz elemanlarının sayısı : 134

Akdeniz elemanların toplam takson sayısına göre oranı (%) : 7,4 Akdeniz elemanların fitocoğrafik bölgesi belli takson sayısına göre oranı

(%) : 13,3

Akdeniz elemanlarında endemik sayısı : 49

Iran-Turan elemanlarının sayısı : 764

Iran-Turan elemanların toplam takson sayısına göre oranı (%) : 42,3 Iran-Turan elemanların fitocoğrafik bölgesi belli takson sayısına göre oranı

(%) : 76,1

Iran-Turan elemanlarında endemik sayısı : 319

(33)

6.2. Tortullarda Bulunan Palinomorflar

Tortullardan hazırlanan örneklerde zengin bir palinomorf topluluğu bulunmuştur.

İncelenen örneklerde sporlar, gymnospermler, odunsu ve otsu angiospermler, su bitkileri ve mantarlara ait toplam 1458 adet palinomorfun tanımlaması yapılmıştır (Çizelge 6.2.).

Çalışılan örneklerde büyük çoğunluğu denizel ortamlarda yaşayan dinoflagellatlara ait herhangi bir taksonun varlığı saptanmamıştır.

Çizelge 6.2. Kuyu logunda bulunan örneklerin dağılımı ve toplamları

Örnek No Derinlik m Sporlar Gymnospermler Odunsu Angiospermler Otsu Angiospermler Su Bitkileri Mantarlar ToplamBilinen Palinomorflar Toplam Bilinmeyen Palinomorflar Genel Toplam

0 0

1 10 22 25 2 3 1 25 78 0 78

20 30 40

2 45 7 26 0 19 1 6 43 0 43

50 60 70

3 75 15 32 3 6 1 12 67 0 67

80 90

4 100 0 4 1 1 0 0 5 0 5

5 107 2 16 1 0 0 0 18 0 18

110

6 112 16 119 96 100 29 19 364 25 389

7 116 11 166 207 197 10 1 575 54 629

8 120 1 41 30 65 6 3 138 28 166

130

9 140 8 22 1 13 7 2 50 1 51

10 145 0 6 0 1 0 3 10 2 12

Top. 82 457 341 405 55 71 1348 110 1458

(34)

23 En fazla bulunan palinomorflar (457 adet) gymnospermlere aittir (Çizelge 6.2.).

Daha sonra sırasıyla otsu (405) ve odunsu (341) angiospermler gelir. Sondaj derinliğine göre ise sırasıyla en fazla palinomorf 116. metrede (629 adet), 112. m’de (389) ve 120.

m’de (166) bulunmuştur.

Palinomorfların geniş taksonomik gruplara göre dağılımı Çizelge 6.3.’de ve grafikler halinde Şekil 6.2.−6.7.’de verilmiştir.

Çizelge 6.3. Tortullarda bulunan palinomorflar

Sporlar

Monolete Trilete

Pteridophyta (? Equisetaceae)

Polenler

Gymnospermler

Bisaccate Cupressaceae Ephedraceae Cycadaceae Odunsu Angiospermler

Sapindaceae (Aceraceae) Betulaceae

Fagaceae (Castanea) Fagaceae (Fagus) Aquifoliaceae (Ilex)

Juglandaceae (Juglans, Pterocarya) Fagaceae (Quercus)

Oleaceae Malvaceae (Tilia) Ulmaceae (Ulmus) Otsu Angiospermler

Amaranthaceae Apiaceae Asteraceae:

Artemisia Centaurea

Tubuliflorae Liguliflorae Brassicaceae Caryophyllaceae

(35)

Çizelge 6.3. Devam ediyor

Convolvulaceaea (Calystegina) Celastraceae (Euonymus) Polygalaceae (Polygala) Fabaceae (Trifolium) Geraniaceae

Polyporate

BİLİNMEYEN Brevaxones BİLİNMEYEN Longaxones

Fungal

Clusters Dispersed Spores Frutifications Helicon Hyphae

Multicellaisporites

Su Bitkileri

Zygnemataceae (Zygnema) Zygnemataceae (Spirogyra)

Rhizopoda

Testate Amoebae

(36)

25

a. b.

c.

Şekil 6.2. Sporların derinliğe göre dağılımı a. Trilet sporlar, b. Monolet sporlar, c. Toplam sporlar; ve d. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

(37)

d.

Şekil 6.2. Devam ediyor

(38)

27 Çizelge 6.4. Sporların örneklerdeki dağılımı

No Lab No Boyut (um)

Monolet

1 42d 43

2 41b 31x21

3 41b 40x24

4 42a 43x27

5 42a 44

6 42b 40x26

7 42c 38

Trilet

8 7c 55

9 7a 36

10 7a 40

11 7a 43

12 7a 46

13 7b 51

14 7b 51

15 7b 52

16 7b 54

17 7b 54

18 7b 55

19 7b 56

20 7c 38

21 7c 46

22 7c 48

(39)

a. b.

c. d.

e.

Şekil 6.3. Gymnospermlerin derinliğe göre dağılımı a. Pinaceae, b. Cupressaceae, c. Ephedraceae, d. Cycadaceae, e. Toplam gymnospermler; ve f. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

(40)

29

f.

Şekil 6.3. Devam ediyor

(41)

Çizelge 6.5. Gymnospermlerin örneklerdeki dağılımı

No Lab No Boyut (um)

Pinaceae

1 43 d 58x57

2 37 c 48x71

3 37 d 50x63

4 37 d 59x73

5 38 c 50x55

6 38 c 62x70

7 42 a 41x37

8 42 a 45x74

9 42 a 54x91

10 42 a 58x60

11 43 b 58x99

12 43 b 59X88

13 43 c 43x39

14 43 c 60x59

15 43 c 71x110

Cupressaceae

16 42 a 32

17 42 d 32

18 42 d 34

19 42 d 34

20 43 c 31

Ephedraceae

21 43 b 39-21

Cycadaceae

22 43 b 37

23 43 e 27

24 42 b 22

25 42 b 29

26 42 d 28

27 43 b 32

(42)

31

a. b.

c. d.

e. f.

g. h.

(43)

ı. j.

k.

Şekil 6.4. Odunsu angiospermlerin derinliğe göre dağılımı a. Aceraceae, b. Betulaceae, c. Fagaceae (Castanea), d. Fagaceae (Fagus), e. Aquofoliaceae, f. Juglandaceae, g. Fagaceae (Quercus) h. Oleaceae, ı. Malvaceaea, j. Ulmus, k. Toplam odunsu

angiospermler ve; l. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

(44)

33

l.

Şekil 6.4. Devam ediyor

(45)

l.

Şekil 6.4. Devam ediyor

(46)

35 Çizelge 6.6. Odunsu angiospermlerin örneklerdeki dağılımı

No Lab No Boyut (um)

Aceraceae

1 43 b 30

2 43 c 21

3 43 e 25

Betulaceae

4 42 c 24

5 42 c 36

6 42 d 17

7 42 d 24

8 43 a 16

9 43 b 19

10 43 b 20

11 43 b 22

12 43 b 25

13 43 b 26

Castaneae

14 42 d 16

15 43 b 19

16 43 c 21

17 43 e 17

18 43 e 24

Fagus

19 42 a 25

20 42 b 21

21 42 b 35

22 43 b 35

Ilex

23 43 d 19

Juglandaceae

24 43 d 31

25 43 e 32

Quercus

26 42 a 25

27 42 a 25

(47)

Çizelge 6.6. Devam ediyor

28 42 a 26

29 42 a 26

30 42 a 28

31 42 a 28

32 42 a 29

33 42 a 30

34 42 a 30

35 42 a 32

Oleaceae

36 43 b 26

37 43 c 26

38 44 a, 17

39 44 a, 26

Ulmaceae

40 43 b 23

(48)

37

a. b.

c. d.

e. f.

g. h.

ı. j.

(49)

k. l.

m. n.

o.

Şekil 6.5. Otsu angiospermlerin derinliğe göre dağılımı a. Amarantaceae, b. Apiaceae, c. Asteraceae (Artemisia), d. Asteraceae (Centaurea), e. Asteraceae (Tubuliflorae), f. Asteraceae (Liguliflorae), g. Toplam Asteraceae, h. Brassicaceae ı. Caryophyllaceae j. Convolvulaceae, k. Celastraceaea, l. Polygalaceae, m. Fabaceae, n. Geraniaceae, o. Toplam otsu angiospermler; ve p. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

(50)

39

p.

Şekil 6.5. Devam ediyor

(51)

p.

Şekil 6.5. Devam ediyor

(52)

41

p.

Şekil 6.5. Devam ediyor

(53)

Çizelge 6.7. Otsu angiospermlerin örneklerdeki dağılımı

No Lab No Boyut(um)

Amaranthaceae

1 42 b 16

2 42 b 18

3 42 b 19

4 42 b 19

5 42 b 20

6 42 b 21

7 42 b 21

8 42 b 21

Apiaceae

9 42 b 20x12

10 42 b 26x10

11 42 d 28x16

12 42 d 32x17

13 43 a 16

14 43 b

15 43 b 18

16 43 b 20

17 43 b 20

18 43 b 22

Artemisia

19 43 b 16

20 44 a 23

Centaurea

21 42 a 23

22 42 a 28

23 42 a 30

24 42 a 33

25 42 a 33

26 42 a 35

27 42 b 22

Tubuliflorae

28 42 a 19

29 42 a 19

30 42 a 22

31 42 a 26

(54)

43 Çizelge 6.7. Devam ediyor

32 42 a 27

33 42 a 28

34 42 a 33

35 42 a 34

36 42 a 44

37 42 b 16

Liguliflorae

38 39 d 19

39 42 b 20

40 42 b 21

41 42 b 28

42 42 c 26

43 42 d 28

44 43 e 23

45 43 e 24

46 43 e 26

47 43 e 39

Brassica

48 44 a 30

49 44 d 20

50 43 b 18

51 43 c 18

Caryophyllaceae

52 43 a 14

53 43 b 17

Calystegina

54 38 b 96

Geraniaceae

55 38 a 16

56 38 a 45

57 38 a 56

58 38 a 57x51

59 38 a 64

60 38 a 74x59

61 38 b 52x38

62 38 b 56

63 38 c 49

(55)

a.

Şekil 6.6. Su bitkilerinin derinliğe göre dağılımı a. Zygnemataceae (Spirogyra); ve b. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

b.

Şekil 6.6. Devam ediyor

(56)

45 Çizelge 6.8. Su bitkilerinin örneklerdeki dağılımı

No Lab No Boyut(um)

Spirogyra

1 38 d 96x38

2 42 a 20

3 42 a 76

4 42 a 79x53

5 42 a 95

6 42 a 108x62

7 42 a 112x65

8 42 a 113x42

9 42 b 73x43

a. b.

c. d.

Şekil 6.7. Mantarların derinliğe göre dağılımı a. Fungal (Clusters), b. Dispersed spores, c. Frutifications, d. Toplam Fungal sporlar; ve e. Sondajda bulunan palinomorflara örnekler

(57)

e.

Şekil 6.7. Devam ediyor

Referanslar

Benzer Belgeler

Döner kanatçığın iki sabit kanatçık arasındaki farklı pozisyonlarını kullanarak yapılan tek yönlü AYE analizleri sonunda, dönme esnasında kanatçık üzerinde

Maksimum Değerli Komşuluk algoritmasının uygulanması MINESIGHT yazılımı içerisinde yer alan MSSTOPE tasarım aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. MSSTOPE yeraltı

Hocaköy Barajı’ nın rezervuar alanında buluan paleoheyelanların şev stabilite analizlerine göre rezervuarda su tutulmadan önce statik koşuldaki minimum güvenlik

Anahtar Kelimeler: Hava Kirliliği, Tahminleme, Destek Vektör Makinesi, Yapay Sinir Ağı, Çoklu Doğrusal Regresyon, Veri

Soda ile aktive edilmiş Osmancık aratip bentonitinin MgO ilavesi ile elde edilen döküm bentoniti test sonuçlarına ilave olarak daha detaylı bir fiziksel değerlendirme

Neojen öncesi temel içerisinde Zeybekölen Tepe, Gereme, Çatalcatepe Kireçtaşı Formasyonları, Neojen birimleri olarak, Denizli grubuna ait, inceleme alanında

Numunelerde 20 °C’de beton numunelerinde yapılan dijital analiz görüntülemelerinde; katkısız betonda boşluk miktarı ve yapısı, köpük solüsyonu katkılı

Gölün daha doğusunda 78 m su derinliğinden alınan Hz11-P15 karotunda bu soğuk ve kurak dönemde göle kırıntı girdisinin oldukça düşük olduğu gözlenirken, aynı