• Sonuç bulunamadı

ÖĞRENCİ GÖZÜYLE HACETTEPE DE TIP EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÖĞRENCİ GÖZÜYLE HACETTEPE DE TIP EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖĞRENCİ GÖZÜYLE HACETTEPE’DE TIP EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI

2 Mart 2008, Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

SONUÇ BİLDİRGESİ

*

GİRİŞ

Tıp Eğitiminin Amacı

Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu (WFME) tıp eğitiminin amacını; “hasta ve toplum için kaliteli koruyucu ve tedavi edici hizmet vermeyi sağlayan bilgi, beceri, değerler ve davranış biçimlerinde yetenekli ve yeterli olan hekimleri yetiştirmek” şeklinde belirtmektedir. 1988 yılında yayınlanan Edinburg Bildirgesi ile de tıp eğitiminin amacı; “tüm insanların sağlık düzeylerini yükseltmek ve sağlıklı yaşamalarını sağlamak için hekimler yetiştirmek” şeklinde belirtilmiştir.

Tıp Eğitiminde Değişim

Günümüz dünyasında baş döndürücü hızla artan bilgi birikimi ve teknik olanaklar, tıp bilimindeki ilerlemeler düşünüldüğünde tıp eğitiminin de kendini sürekli olarak yenilemesi gerektiği açıktır. Özellikle geçtiğimiz yüzyılda ivmelenen tıp eğitiminde yenilik arayışları, birçok farklı eğitim modelinin ortaya çıkmasına ve bu modellerin dünyanın çeşitli tıp fakülteleri tarafından benimsenerek uygulanmasına neden olmuştur. Ancak halen en etkili ve verimli modelin hangisi olduğu konusunda tartışmalar süregelmektedir.

Değişim Sürecine Öğrenci Katılımı

Tıp eğitiminde değişim sürecinin bütün dünyada giderek daha fazla hissedilmesiyle birlikte bu sürece öğrencilerin katılımı da mümkün olabilmiştir. Önceleri, kendi eğitimleri ile ilgili görüşleri dahi alınmayan öğrenciler, son yıllarda özellikle Batı’da bu değişim sürecine “edilgen” değil “etken” olarak katılmaya başlamışlardır. Bunun en güzel örnekleri Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği (EMSA) ve Uluslararası Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu (IFMSA)’nun ortaklaşa gerçekleştirdikleri Bologna Süreci Takip Çalıştayları’nın sonuç bildirgeleridir. Bu bildirgeler uluslar arası kuruluşlar nezdinde tanınmakta ve öğrenci görüşleri olarak dikkate alınmaktadır.

Öte yandan Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu’nun (WFME) hazırlamış olduğu “Tıp Eğitiminde Küresel Standartlar” başlıklı dökümanda, “tıp fakültelerinin öğrenci temsiliyeti ve öğrencilerin eğitim programının tasarlanmasında, yönetiminde ve değerlendirilmesinde aktif katılımı üzerine bir politikaya sahip olmalarının şart olduğu” ifade edilerek öğrenci temsiliyetinin dünyadaki bütün tıp okulları için temel standart olarak kabul edildiği belirtilmiştir.

Türkiye’de Durum

Türkiye’de tıp eğitimi de dünyadakine benzer bir değişim sürecinden geçmektedir. Ne var ki, değişim ve

(2)

“Öğrenci Gözüyle Hacettepe’de Tıp Eğitimi” Süreci

Bizler, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri olarak, tıp eğitimi alanında dünyadaki gelişmeleri yakından izlemekteyiz. Özellikle son dönemlerde, Hacettepe tıp öğrencileri olarak, giderek artan düzeyde, almakta olduğumuz eğitimin şekillendirilmesi ile ilgilenmekte ve bu sürece aktif olarak katılma isteğimizi ortaya koymaktayız. Bu yöndeki ilk somut girişim ise 9 Nisan 2007’de Dekanlığın, dönem koordinatörlerinin ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen “Öğrenci Gözüyle Hacettepe’de Tıp Eğitimi Toplantısı” oldu. Bu toplantıda, Hacettepe tıp eğitiminde gerçekleştirilecek değişikliklerde öğrenciler olarak daha etkin rol almamız gerektiği ortaya konmuş oldu.

Bu şekilde başlayan süreç ilk meyvelerini 2 Mart 2008’de tam günlük bir etkinlik olarak gerçekleştirilen

“Öğrenci Gözüyle Hacettepe’de Tıp Eğitimi Çalıştayı” ile vermiş bulunuyor.

Dönem 1’den 5’e bütün dönemlerden 12 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalıştayda, tıp eğitimimizin güçlü yanları, görülen aksaklıklar ortaya konarak; öneriler geliştirilmeye çalışıldı.

İlerleyen dönemlerde daha geniş katılımla ve daha da profesyonelleşerek gelenekselleşmesini umduğumuz bu çalıştaylar, öğrencilerin kendilerini doğrudan ilgilendiren tıp eğitimi ile ilgili fikirlerini, endişelerini, çözüm önerilerini yönetim birimleri ve öğretim üyeleriyle paylaşmalarını ve sonucunda “değişim”in daha etkili ve kalıcı olmasını sağlayacaktır. Bu bakımdan atılmış ilk adım olan bu çalıştayın Hacettepe tıp eğitimi tarihinde önemli bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz.

Aşağıda okuyacağınız satırlarda; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine yapılan duyurular sonucu bu çalıştayda bir araya gelen, Hacettepe tıp eğitimi ile ilgili fikir bildirmek isteyen öğrenciler tarafından, öğrencilerin büyük bölümünün üzerinde uzlaşacağı görüşler ifade edilmeye çalışılmıştır.

Başlıkların hemen altında yer alan kutular içine yazılmış olan cümleler, katılan herkesin üzerinde tam fikir birliği ettiği ve hemen hemen tüm arkadaşlarının da katılacağını kuvvetle öngördüğü düşüncelerdir.

Aşağıda ayrıntılı olarak incelenen 6 başlık ise şu şekildedir:

1-Dersler

2-Öğrenci merkezli eğitim oturumları 3-Ders kaynakları

4-Sınavlar

5-Öğretim üyesi-öğrenci ilişkileri 6-Ders dışı etkinlikler

(3)

Öğrenciler, tıp eğitiminin ilk 3 senesinde alınan eğitimin klinikle nasıl ilişkilendirilebileceğini tam olarak kavrayamamakta ve bundan tedirginlik duymaktadır.

Bazı derslerin yeterince verimli olmaması öğrencilerin derslere etkin katılımı önünde bir engel oluşturuyor.

Tüm çabalara rağmen derslere devamın yetersiz olduğu görülmektedir. Öğrencilerin derslere istekli olarak katılmasını sağlamak yönünde çaba sarf edilmelidir.

Öğrenciler, probleme dayalı öğrenme (PDÖ) oturumlarının uygun şekilde gerçekleştirildiği takdirde faydalı olabileceğine inanmaktadır.

Bu oturumların, özellikle klinik öncesi yıllarda uygulamadaki yetersizlikler ve yanlışlar nedeniyle amacına ulaşamadığı düşünülmektedir.

Bu yanlışlıkların altında yönlendirici kaynaklı, öğrenci kaynaklı ve içerikle ilgili nedenler

1.) DERSLER

Entegrasyon

Öğrencilere verilen klinik öncesi derslerle klinik eğitimin entegrasyonu yeterince sağlanamamaktadır.

Özellikle tıp eğitiminin ilk yıllarında teorik derslerde öğrenilen konuların pratikte nasıl kullanılacağı konusunda öğrenciler sorun yaşamaktadır.

Derslere Katılım

Öğrencilerin amfi derslerine yeteri kadar devam etmemesi öğretim üyeleri tarafından önemli bir sorun olarak görülmektedir. Bunun sebepleri arasında, dersi ilgi çekici hale getirecek materyallerin eksikliği, etkili sunum tekniklerinin uygun kullanılamaması, derslerin interaktif işlenmemesi, dersliklerin fiziksel olarak yeterli olmaması ön plana çıkmaktadır.

Öğrenim Hedefleri

Tüm dönemlerde ve stajlarda, her ders için öğrencilere konuyla ilgili öğrenim hedeflerinin bildirilmemesi, bu bağlamda öğrencilerin de bilmeleri gerekenleri doğru bir şekilde tespit edememesi, öğretim sürecinin amacına ulaşması önündeki engellerden biri olarak görülmektedir. Sınavların da önceden belirlenmiş olan öğrenim hedeflerine ulaşıp ulaşılmadığını ölçmekten çok uzak olması bu durumu daha da derinleştirmektedir. Çünkü bu durumda öğrenciler, bilmeleri gerekeni öğrenmek için basılı kaynakları kullanmaktan uzaklaşmakta, sınavdan iyi not alabilmek düşüncesiyle, ders slaytlarına ve öğrenci notlarına yönelmektedir.

Mesleki İngilizce

Hazırlık ve dönem 1'de verilen İngilizce dersleri kapsamında mesleğe yönelik İngilizce eğitiminin olmaması nedeniyle tıp öğrencileri; dersleri anlamada, kaynak araştırmada ve güncel gelişmeleri takip etmede güçlük yaşamaktadır.

2.) ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM OTURUMLARI

Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ) Oturumları

(4)

Öğrenciler, İyi Hekimlik Uygulamalarının klinik öncesi yıllarda öğrenme motivasyonunu arttırması ve kendilerini klinik yıllara hazırlaması açısından faydalı olduğunu düşünmektedir.

Bununla birlikte İyi Hekimlik Uygulamaları programının amaçlarının herkesçe benimsenmemesi ve yönlendiriciler arasında farklılıklar bulunması nedeniyle bazı aksaklıklar da halen mevcuttur.

Bu oturumları, birer amfi dersi gibi işleyen eğiticiler öğrencinin serbest düşünme ve araştırmasını engellemekte, dolayısıyla PDÖ oturumları amacından sapabilmektedir.

PDÖ oturumlarında işlenen konuların, öğrencinin bilgi seviyesi göz önünde tutularak seçilmesinin oturumları daha ilgi çekici ve eğitici hale getireceği düşünülmektedir. Özellikle iyi yapılandırılmış senaryolar, öğrenci tarafından sevilmekte ve işlenen konunun daha uzun süre akılda kalmasını sağlamaktadır. Ayrıca seçilen vakaların pratikte sık karşılaşılır olmasının öğrenciler için klinik yıllarda kolaylık sağlayacağı açıktır.

İyi Hekimlik Uygulamaları (İHU)

Tıp Eğitimi ve Bilişimi Anabilim Dalı tarafından belirlenen İHU yıllık programı, uygulamada birtakım olumsuz değişikliklere uğrayabilmektedir. Bunlar arasında; bazı uygulamaların gereksiz görülüp yapılmaması yer aldığı gibi bazı çalışmaların ise öğrenciyi bıktıracak ve soğutacak kadar yorucu hale getirilmesi de sayılabilir.

Ulaşılması gereken önceden belirlenmiş hedefler danışman öğretim üyelerince değiştirildiği için, bazı grupların oturumları oldukça verimsiz geçebilmektedir.

Gruplar arası farklılıkları oluşturan asıl neden; öğretim üyelerinin İyi Hekimlik Uygulamalarına verdikleri önemin kişilere göre oldukça değişkenlik göstermesidir.

Öğrencilerin büyük bir bölümü, yıl içerisinde Tıpta İnsan Bilimleri alt programı kapsamında yapılan projelerin değerini iyi kavrayamamakta, dolayısıyla bu projelere gereken önemi vermemekte ve bu nedenle sadece ayak bağı olarak görmektedirler. Temelde, danışmanlarının projelere gerekli önemi vermemesi, öğrencilerin de bu konuda yeterince istekli olmamasına neden olmaktadır. Sonuçta ise, internetteki pek de güvenilir olmayan kaynaklardan “kopyala-yapıştır” yapılarak üretilen, yaratıcı yönü olmayan, değersiz

“projeler” ortaya çıkmaktadır.

İyi Hekimlik Uygulamalarının çok beğenilen bir bileşeni de Mesleksel Beceri Laboratuarlarıdır. Buralarda öğrenciler daha okulun ilk yılından itibaren, hekimlik hayatlarında kullanmaları gereken becerileri kazanırken kendilerini birer hekim olarak hissetmeye başlamaktadır. Ancak bu çalışmaların sayısının az bulunduğu öğrencilerce belirtilmektedir. Yılda sadece bir kez yapılan bir uygulamanın ne derece özümsendiği ise tartışma konusudur.

İlk 3 yılda, yılda sadece bir kez yapılan hastane ziyaretleri, öğrenciler tarafından beğenilmektedir ancak öğrenciyi hastaneye alıştırma yönünden oldukça kısıtlı kalmaktadır.

Türkiye’de tıp eğitiminde öncü bir uygulama olan İletişim Becerileri alt programı ise, öğrencilerin hastaya alışması, ilk heyecanını yenmesi, kaygılarından kurtulabilmesi açısından çok faydalı görülmektedir. Ancak çekimler öncesi bilgilendirme zayıf olduğundan öğrenciler uygulamalara ne yapacaklarını bilmeden katılabilmektedir.

(5)

Öğrenciye yönelik uygun ders kaynaklarının bulunmaması yıllardan beri süregelen bir sorun olarak göze çarpmaktadır. Bu da öğrencileri, öğrenci notlarını kullanmaya yönlendirmektedir.

Sınavların, öğrenim hedeflerini ölçecek şekilde yapılandırılması öğrenme sürecinin daha etkin olması açısından önemlidir.

Sınav sonuçlarının daha detaylı açıklanması, soru, cevap ve puanlamaların paylaşılması gibi şeffaflığı arttıracak adımlar atılmalıdır.

Sözlü sınavların yapılış şekli nedeniyle standart olmaması öğrenciler arasında adaletsizliğe yol açmaktadır.

3.) DERS KAYNAKLARI

Ders Notları

Tıp fakültesine giren bir öğrenci Dönem 1’den itibaren derslerine hangi kaynaklardan çalışacağı konusunda kararsızlıklar yaşamaktadır. Diğer öğrencilerden duyduklarıyla öğretim üyelerinin tavsiye ettikleri arasında gördüğü büyük farklılıklar öğrenciye daha kolay olanı, yani ‘öğrenci notlarıyla sadece sınava yönelik çalışma’yı seçmeye itmektedir. Öğrenci notlarının en iyi seçenek olmadığı bilinmekle birlikte en “uygun”

kaynak olarak görülmektedir. Bu çelişkinin ortadan kaldırılması için Tıp Fakültesi öğrencilerine yönelik hazırlanmış ders notlarının hazırlanması gerektiğini düşünmekteyiz.

Kütüphanedeki Basılı Ana Kaynaklar

Kütüphanemizde, öğretim üyelerimizce alanlarının en iyileri olarak nitelendirilen kitapların sayılarının az olduğu görülmektedir. Buna yönelik, özellikle bilim dünyasında yeterince kabul gören ve başvuru kaynağı olarak gösterilen kitapların sayılarının kütüphanemizde arttırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Böylece daha fazla öğrencinin aynı anda benzer dokümanları kullanabilmelerine olanak sağlanmış olacaktır.

4.) SINAVLAR

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, tıp eğitiminin ilk üç yılında uygulanan “Ders Kurulu Sistemi” çerçevesinde yapılan kurul sonu sınavlarının, ölçme ve değerlendirme açısından kendileri için tarafsız bir yöntem olduğunu düşünmektedir. Bunun yanında, gerçekleştirilen bu çalıştayı takip eden sürecin; mevcut eksiklerin giderilmesi ve böylece sistemin daha da iyileştirilmesi açısından önemli sonuçlar getirmesi beklenmektedir.

Sınav Sorularının Nicelik ve Niteliği

Kurul sınavlarında ders başına düşen soru sayısı az olduğundan, ders içerisinde anlatılan konuların kapsanması açısından yeterli soru sayısı sağlanamamakta ve bu nedenle öğrencilerin konu bilgisi tam olarak ölçülememektedir.

Yapılan kurul sınavları; soruların çoğunun öğrencileri düşünmeye değil ezberlemeye yöneltici olması, üstelik meslek yaşamının devamında kendilerine gerekli olan bilgilerden çok, çabuk unutulan, hazır bilgileri sorgulayan sorular içermesi nedeniyle öğrencilere katkı sağlamakta yetersiz ve nitelikli değerlendirme yapmaktan uzak kalmaktadır.

(6)

Sınav Öncesi Bilgilendirme

Sınavlardan önce soruların sınava ne kadar katkı sağlayacağı, sınav dışı ders ve oturumların (PDÖ, Laboratuar, IHU, YOKS) sınav içinde puanlama olarak nasıl bir orana sahip olduğu öğrencilere belirtilmeli;

PDÖ ve IHU gibi zorunlu derslerde yapılan devamsızlıkların ne gibi sonuçlar doğuracağı öğrencilere açıklanmalıdır. Bu bilgiler öğrenciler arasında söylenti olarak dolaşmakta ve çoğu yanlış anlaşılıp, öğrenci açısından olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.

Soruların Açıklanması ve Şeffaflık

Yapılan sınavların şeffaf olması, sorularının ve cevaplarının sınav sonunda açıklanması; öğrencilerin kendilerini değerlendirmeleri, doğru bilgiyi öğrenmeleri, hatalarını düzeltebilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Sorular zamanla unutulup, hafızalardan silinmekte, hatta bazı sorular ve cevapları yanlış olarak hatırlanmakta ve bu şekilde aktarılmaktadır. Bu da yanlış bilgilerin yerleşmesine neden olabilmektedir.

Soruların sınav sonunda verilmemesi ve cevaplarının açıklanmaması sınavların şeffaflığına gölge düşürmekte; öğrencilerin kafasında, soru nitelikleri ve soruların yanlış olabilecekleri konusunda soru işaretleri bırakmaktadır.

Sonuçların Açıklanması

Sınav sonuçlarının sadece alınan toplam puan olarak verilmesi öğrencilerin hangi dersten ne kadar başarılı olduklarını görememelerine yol açmaktadır. Baraj altı kalma veya kalmama ise başarı değerlendirmesi için yeterli bir ölçüt olmamaktadır. Barajın biraz üstünde puan alan öğrenci, kendini o dersten yeterli görebilmektedir. Sınav içindeki her bir dersten (gruptan) alınan notlar da açıklandığı takdirde, öğrenciler eksik oldukları dersleri daha iyi görebileceklerdir.

Staj Sınavları

Staj sonlarında yapılan sözlü sınavlar öğrenciler arasında bazı eşitsizliklere yol açmaktadır. Aynı sınava giren öğrencilere sorulan soruların ve beklenen cevapların birbirinden –içerik, nitelik, zorluk açısından- oldukça farklı olabilmesi, öğrencilerin bilgilerini tam olarak ortaya koyamamasına ve değerlendirme sırasında adil olunmamasına neden olmaktadır. Sözlü sınavlarda sorular için ilgili öğretim üyeleri arasında kararlaştırılacak standartlara bağlı kalınması ve sınav öncesi yapılacak ön görüşmelerle bunların hatırlatılması, sözlü sınavların daha adil olması yolunda önemli bir adım olacaktır.

Test Sınavları

Kalabalık sınıflara uygulanabilecek en iyi sınav sistemi olmasına rağmen, “test sınavları” öğrencilerin görsel hafızalarını daha çok öne çıkarmakta, öğrencinin yalnızca gördüğünde aklına gelen bir bilgi, sözel olarak sorulduğunda öğrencinin kafasında canlanamamaktadır. Tıp eğitiminin ilk üç yılında büyük oranda buna alışan öğrenciler, stajyerliğe geçişte karşılaşılan sözlü sınavlarda oldukça zorlanmaktadır. Öğrencilerin bu sınav sisteminden zarar görmemesi için, test sınavlarının soru içerikleri geniş tutulmalı, bir soruda istenen tek bir bilgi yerine, soru geneline yayılan ve öğrencinin konuyu kavramasını gerektiren soruların sayısı artırılmalıdır.

Gruplar arası Farklar

Klinik öncesi derslerinin alındığı ilk üç dönemde, Türkçe ve İngilizce gruplar arasında verilen derslerde bazı farklılıklar (öğretim üyesi, içerik vb. açısından) olduğu görülmektedir. Bu farklılıklar sınav sorularının da farklı olmasına ve öğrencilerin akıllarında hangisinin “daha yeterli ve gerekli” olduğu konusunda kuşkulara yol açmaktadır.

Sınavlarda Türkçe ve İngilizce gruplara sorular, kendi eğitim dillerinde yöneltilmesine rağmen özellikle Türkçe grupların sınavlarında terimlerin Türkçe ve İngilizce arasında kaldığı görülmektedir. Yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıkları, Türkçe okunuşları veya doğrudan kendileri yazıldığında bir kavramın bu üç şeklini de öğrenmek zorunda kalan öğrenciler sınav sorularını da bu nedenle algılamakta güçlük çekebilmektedir. Bunun yanında farklı derslerdeki aynı kavramlar, yazılış farkına dayanarak farklı sanılmakta ve aradaki bağlantılar kurulamamaktadır. Bunun önlenmesi için, öğretim üyelerinin kullandıkları dil konusunda daha duyarlı davranmaları, gelecek meslektaşları olacak öğrencileri için “iyi örnekler”

olmaları beklenmektedir.

(7)

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri derslerine giren öğretim üyelerinin alanlarında çok iyi olduklarının farkında ve bundan mutluluk duyuyor. Bununla birlikte öğrenci motivasyonunu olumsuz yönde etkileyen tutum ve davranışlarla karşılaşılabiliyor.

Öğretim üyeleri eğitim sürecinde eğitimci kimliklerini ön planda tutmanın yanı sıra öğrencinin de bir birey olduğunu unutmamalıdırlar.

Öğrenciler, öğretim üyesi-öğrenci ilişkilerinde bazı problemler olduğunun farkında ve bu ilişkilerin karşılıklı çabalarla iyileştirilmesi gerektiğini düşünmektedir.

Geribildirimlerin gerekli olduğunu düşünülmekle birlikte çıktılarının geri yansımaması

nedeniyle bu geribildirimlerin ne kadar işlevsel olduğu ile ilgili şüpheler bulunmaktadır. Bu da sürecin sağlıklı olması önünde engel teşkil etmektedir.

5.) ÖĞRETİM ÜYESİ-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ

Nitelikli Eğitim Kadrosu

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin ulusal ve uluslararası alanlarda kendi bilim dallarında söz sahibi kişiler olmaları öğrencileri mutlu etmektedir ve öğrenciler bu değerli hekimlerden eğitim alıyor olmaktan gurur duymaktadır.

Öğrenciye Yönelik Olumsuz Tutum ve Davranışlar

Kimi zaman öğretim üyeleri öğrencilere yalnızca eğitici kimlikleriyle yaklaşmakta, hekim adaylarının yakın gelecekteki meslektaşları olduğunu onlara hissettirmemektedirler. Bu ve benzeri durumlar öğrencilerin heveslerinin kırılmasına ve kendilerine olan güvenlerinin azalmasına yol açmaktadır.

Öğrenciler nadir olmayarak diğer hastane çalışanları tarafından hak etmediklerini düşündükleri tavırlara maruz kalabilmektedirler (Asistandan hemşireye, sekreterden güvenlik görevlisine tüm personel zaman zaman öğrenciyi azarlayabilmektedir). Bu konuda öğretim üyeleri ve idareciler öğrencilerin yanında yer almalı ve bu uygunsuz durumun oluşmasının önüne geçmelidirler.

Etkin Öğrenme Ortamı

Derslerde öğrencilerin beklentileri sorgulanmamakta ve öğrenim hedefleri bildirilmemektedir. Neyi, ne kadar öğrenmesi gerektiğini bilmeyen öğrencinin derslere katılımı azalmaktadır. Bazı stajlarda öğretim üyelerinin öğrencilere bilgi ve deneyimlerini aktaracağı ortam sağlanamamaktadır. Bu da temelinde usta- çırak ilişkisi yattığı bilinen tıp eğitiminde önemli bir sorun teşkil etmektedir.

Geribildirim ve Etkileri

Geribildirim vermek tıp eğitimimizin kalitesinin artması açısından elbette faydalı olacaktır. Ancak öğrenciler bu geribildirimlerin değerlendirme sonuçlarından haberdar olmak istemektedirler. Öğrencilerin büyük çoğunluğu bu sonuçların anlamlı değişiklikler getirecek uygulamalara dönüşmesi konusunda tereddütlere sahiptirler. Bu da öğrencilerin aktif katılımını ve geribildirim sürecinin işlevselliğini azaltmaktadır. Ayrıca klinik stajların birçoğunda geribildirim alınmamaktadır. Bu nedenle stajlarda verilen teorik ve pratik eğitim çoğu zaman öğrencilerin beklentilerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

Sonuç olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin, amacı “iyi hekim yetiştirmek” olan bir kurum olduğunun kimi zaman unutuluyor olduğu düşüncesi, öğrencileri olumsuz yönde etkilemektedir.

(8)

Öğrenciler, tıp eğitimi sırasında kazanılamayan bazı beceri ve deneyimlerin öğrenci toplulukları aracılığıyla kazanılabileceğini düşünmekte ve bunun için de kendilerinin yüreklendirilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Hekimliğimizin toplumsal yönü açısından her öğrencinin ilgi alanlarına seslenecek çeşitlilikte seçmeli derslerin tüm dönemler için sunulması beklenmektedir.

6.) DERS DIŞI ETKİNLİKLER

Diğer beceri ve tutumlar

Geleceğin hekimleri olacak tıp öğrencileri iyi hekimler olmak için tıp eğitimi müfredatı içerisinde kazanacakları/kazandıkları beceriler dışında başka beceri ve tutumları edinmeleri gerektiğinin farkındadırlar. Bu beceri ve tutumları kazanmak için ders dışı etkinliklerin önemli olduğunu düşünmektedirler.

Öğrenci Toplulukları

Öncelikle ders dışı etkinliklerin önemli bir kısmını kapsayan öğrenci topluluklarının, fakültemizdeki tanıtımlarının yetersiz olduğunu düşünülmektedir. Öğrencilerin bu topluluklara özendirilmesi için gerekli tanıtımların yapılması ve öğrenci topluluklarının etkinliklerinin daha fazla desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Uyum (Oryantasyon)

Fakültemiz Dönem 1 öğrencilerine eğitim yılı başında uygulanan uyum (oryantasyon) programının, gerek öğrencilerin birbirleriyle, gerekse okulla kaynaşmaları açısından bir miktar daha güçlendirilmesi yararlı olacaktır.

Seçmeli Dersler

Dönem 1 programında bulunan seçmeli derslerin, yoğun tıp dersleri arasında öğrencilerin farklı ilgi alanları edinmeleri açısından önemli olduğu bilinmektedir. Ancak seçenek sayısının azlığı ve müzik, spor, yabancı dil gibi temel seçeneklerin olmayışı bu derslerle hedeflenen noktalara ulaşılmasının önünde bir engel olarak durmaktadır. Bu da öğrencilerin memnuniyetsizliğine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra bu derslerin ilk sene ile sınırlandırılmış olması da doğru bulunmamaktadır.

Desteklerinden dolayı HÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı’na, Tıp Eğitimi ve Bilişimi AD Başkanlığı’na, Öğrenci Temsilciler Konseyi’ne, TurkMSIC Hacettepe (MEDISEP) ve HÜTBAT Toplulukları’na teşekkür ederiz.

Her türlü soru ve görüşleriniz için: ogrencigozuile@gmail.com Çalıştay Katılımcıları:

Ahmet Olgun (Dönem I) Canan Ersoy (Dönem I) Ebru Eren (Dönem I)

Mustafa Şenol Akın (Dönem I) Yusuf Çamırcı (Dönem I) Ahmet Gürcan (Dönem II)

Abdurrahman Fuat Başar (Dönem III) Gyulten Alieva (Dönem III)

Oğuzhan Altıparmak (Dönem IV) Şahin Khaniyev (Dönem IV) Necati Enver (Dönem V) Özlem Yurtsever (Dönem V) Metin Düzenleme:

Necati Enver Şahin Khaniyev

Referanslar

Benzer Belgeler

Preemptif amaçla kaudal blokta kullanılan bupivakaine morfin veya midazolam eklenmesinin analjezi süresi ve ek analjezik ihtiyacı üzerine etkisi olmamakla birlikte morfin

Hareket eğitimi çalışmalarının Hareket eğitimi çalışmalarının çocuğun gelişimine olan katkıları çocuğun gelişimine olan katkıları.. • Çocukta tüm yaşam

Siyaset Felsefesi Tarihi Platon’dan Zizek’e (Dogu Batı Yayınları, Ankara).. Fel 303

English File (Elementary) by Christina Latham-Koenig, Clive Oxenden and Paul Seligson.. Oxford

Ayrıca, OSA ile ilişkili semptom sıklığı açısından iki grup arasında fark saptamamakla birlikte ağır derece- li OSA oranının non-obez OSA’lılara göre yüksek

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 6 öğrencileriyle yapılan bu odak grup çalışmasında; öğrencilerin fakültedeki ilk yıllara ait izlenimleri, klinik öncesi dönemde

Sonuç olarak 2012-2019 yılları arasında okul öncesi dönemde matematik eğitimi ile ilgili yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunun araştırma maka- lesi olduğu ve

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Göz Hastalıkları Genel Cerrahi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Genel CerrahiRuh Sağlığı ve Hastalıkları... Hulusi KEÇECİ 200601152