• Sonuç bulunamadı

MÜZİK EĞİTİMİ ALAN VE ALMAYAN LİSE ÖĞRENCİLERİNİN SOSYAL UYUM DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "MÜZİK EĞİTİMİ ALAN VE ALMAYAN LİSE ÖĞRENCİLERİNİN SOSYAL UYUM DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Selçuk Üniversitesi

Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 29, Sayfa 49-63, 2010

MÜZİK EĞİTİMİ ALAN VE ALMAYAN LİSE ÖĞRENCİLERİNİN SOSYAL UYUM DÜZEYLERİNİN

İNCELENMESİ

Şehriban Koca

Adana Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, sehriban.koca@hotmail.com

ÖZET

Bu araştırma, müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerinin incelenerek, müzik eğitiminin ergenlik dönemindeki öğrencilerin sosyal uyum düzeylerine katkısının olup olmadığını tespit etmek amacı ile yapılmıştır. Bu amaçla; altı farklı ildeki Anadolu Güzel Sanatlar Liselerine devam eden 140 lise son sınıf müzik öğrencisi ve Adana Ramazan Atıl, Adana Erkek Lisesi, son sınıflarına devam eden, müzik eğitimi almayan 140 öğrenci olmak üzere toplam 280 öğrenciye Hacettepe Kişilik Envanteri uygulanarak, müzik eğitiminin bu yaş grubu öğrencilerin sosyal uyum düzeylerinde fark yaratıp yaratmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında; Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal uyum, sosyal normlar, aile ilişkileri puan ortalamalarının genel liselerde öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı (p=.000) şekilde yüksek olduğu; sosyal ilişkiler puan ortalamaları bakımından ise ‘cinsiyet’ ve ‘lise türü’nde anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Bu sonuçlar, müzik eğitiminin ergenlik döneminde olan bireylerin sosyal uyum düzeylerine olumlu yönde katkısı olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Müzik Eğitimi, Sosyal Uyum, Kişilik Envanteri

(2)

Selçuk Üniversitesi

Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 29, Sayfa 49 -63, 2010

ANALYSIS OF SOCIAL ADAPTATION OF HIGH SCHOOL STUDENTS WHO TAKE AND DO NOT TAKE MUSIC

EDUCATION

Şehriban Koca

Adana Anatolian Fine Arts School, sehriban.koca@hotmail.com

ABSTRACT

This research was carried out to determine whether music education has a contribution on social congruity level of students in juvenile age by examining of high school students who do and do not take music education. For this aim; we tried to determine whether musical education has an effect on social congruity level of this age group of students by applying Hacettepe Personality Inventory to 140 high school senior class students in six different Anatolian Fine Arts Schools and 140 high school senior class students who do not take music education in Adana Ramazan Atıl and Adana Male High Schools. When we compared the findings at the end of the research; it was found that the average scores of the students who are educated in Anatolian Fine Arts Schools in social congruity, social norms, family relations are significantly higher (p=.000) than the students who are educated in general high schools, in terms of social relations, we have found significant differences in “sex” and “high school type”

variants. These results show that musical education has a positive contribution on social congruity in juvenile age.

Keywords: Music Education, Social Congruity, Personality Inventory

(3)

GİRİŞ

Bireyin kendisiyle ve çevresiyle iyi ilişkiler kurabilmesi ve kurduğu bu ilişkileri sürdürebilmesi şeklinde tanımlanan uyum, insanın doğumuyla birlikte başlamakta ve yaşamın sonuna kadar gelişim göstermektedir. Sosyal uyum ise toplumda prestij kazanma ve statü sahibi olma gereksinimlerinin karşılanmasıdır.

Uyumun temel ölçütlerinden birisi, kişinin kendisini iyi hissedebilmesidir (Köksal, 2000).

Gençlerin toplumsal kabulde önemli gördükleri özelliklerinden biri, başkalarının takdir ettiği kişisel nitelikler geliştirip bunları göstermek ve toplumsal kabul sağlayan toplumsal becerileri öğrenmektir (Miller, 1991; K.L Wise, Bundy &

L.A Wise, 1991). Genellikle yüksek benlik saygısıyla olumlu bir benlik kavramına sahip olan bu gençler; arkadaş canlısı, mutlu, neşeli sevgi dolu, dışa dönük, hareketli, toplumsal becerileri gelişmiş başkalarıyla pek çok etkinliğe katılmaktan hoşlanan kişilerdir (Gifford ve Dean, 1990).

Burger (2006) sosyal etkinlikteki artışın mutluluğa yol açtığını, sosyal ilişkilerin ise iyilik hali duygusuyla ilgisi olduğunu kanıtlayan pek çok araştırma olduğunu (Diener,1984); insanlarla iletişim kurmak, müziksel aktivitelerde yer almak gibi dışa dönük davranışların ise kişinin kendini toplum içerisinde daha yetkin ve değerli hissetmesi gibi temel gereksinimleri karşıladığını belirtmiştir.

Bu görüşler doğrultusunda bireylerin müzikle ilgilenmelerinin onların kişisel niteliklerine katkıda bulunabileceği, kazanımlarını çeşitli etkinlikler yoluyla sergilemeleri ise başkaları tarafından takdir edilmelerini ve dolayısıyla onların toplumca kabulünü sağlayabileceği; toplumsal becerilerini geliştiren gençlerin ise olumlu bir benlik kavramına sahip, arkadaş canlısı, mutlu, neşeli, sevgi dolu, dışa dönük olacakları düşünülebilir.

Bireylerin gelişim süreçlerinde bu denli etkin bir rolü olan sanatın insan yaşamında bireysel, toplumsal, kültürel ve eğitimsel işlevleri bulunmaktadır.

“Sanatın bireysel işlevi; bireyin kendine özgü bir kimlik ve kişilik kazanması dengeli ve doyumlu, sağlıklı ve başarılı, duyarlı ve mutlu olması için davranışları veya davranışsal yapıları üzerinde belirli izler bırakan estetik / artistik etkime ve tepkime biçimlerini kapsar” (Uçan, 1996:24).

“Sanatın toplumsal işlevi; bireyler ve toplum arasında iletişme-etkileşme, anlaşma, dayanışma, kaynaşma, ortaklaşma, paylaşma, birleşme ve bütünleşme sağlanmasında sanatın oynadığı rolleri, sanatın eğitimsel işlevi ise; sanatın bireysel, toplumsal, kültürel ve diğer işlevlerinin düzenli, sağlıklı, etkili, verimli ve yararlı biçimde gerçekleşmesini sağlayıcı sanatsal öğrenme-öğretme etkinliklerini ve bunlara ilişkin düzenlemeleri kapsar” (Uçan, 1996:26).

(4)

Sanatın önemli bir kolu ve sanat eğitiminin önemli bir parçası olan müzik, insan yaşamının her döneminde insanları saran, duyguları harekete geçiren, insanın doğumundan ölümüne kadar hayatın içinde var olan bir sanattır.

“Günümüzde müzik eğitiminin bireylerin kişilik gelişimine ve sosyalleşmesine katkıda bulunduğu gerçeği giderek daha çok kabul görmektedir. Müzik eğitimi insanın yakın çevresi ile müzik yoluyla ilişki kurabilmesini, toplumsallaşmasını, müziği bilinçli olarak üreten ve tüketen bir birey olmasını sağlar” (Özen, 2004:57).

Müzik eğitimi bireyin kendini tanımasına, kendine güvenini artırmasına, kendini kanıtlamasına, kendini gerçekleştirmesine, kişiliğini geliştirmesine, yaşamını zenginleştirmesine ve böylece kendisine daha sağlıklı, mutlu bir yaşam kurmasına olanak sağlar (Uçan, 1996). Müzik eğitimi yolu ile bireylerin bir kimlik ve kişilik kazandığı, ruhsal açıdan dengeli ve doyumlu, çevreye duyarlı, çevresi ile iletişiminin olumlu yönde geliştiği göz ardı edilmemelidir.

“Müzik eğitimi ve özellikle müzik etkinlikleri, bireyin çevresi ile etkileşimini yoğunlaştırır, sosyal ve eğitsel amaçlı bu ilişkilerin daha sağlıklı ve düzenli olmasını sağlar. Algılama ve beğeni düzeyi yönünden gelişen birey, sadece belli bir türe koşullanmak yerine çok yönlü bir bakış açısı ile değerlendirmeyi, eleştirmeyi ve nitelikli müziği diğerlerinden ayırt edebilmeyi öğrenir. Müzik eğitimi sadece şarkı söylemek, çalgı çalmak, veya bu alandaki kuramsal bilgilerin bir bölümünün öğretilmesiyle sınırlı tutulamaz. Bu eğitimin bireye kültürel ve sosyal boyutları yanında, müzikte hedeflenen davranış değişikliklerini kazandırması da büyük önem taşımaktadır” (Çevik, 1989:83).

Yapılan bir çok araştırma (Çoban, 2005; Ka1liopuska ve Titinen, 1991; Köksal, 2000; Kulaksızoğlu, 2000) müzik eğitimi alan, birçok etkinliğe katılan gençlerin olumlu bir benlik kavramına sahip, kendine güvenen, kendini daha iyi tanıyan ve ifade edebilen, dışa dönük, hareketli, toplumsal becerileri gelişmiş, daha neşeli ve sevgi dolu olacakları görüşünü desteklemektedir. Bütün bunların yanında, bireyin saldırganlık ve güvensizlik duygularını azaltmaya yardımcı olduğu (Güngörmüş, 1988), birlikte bir müzik parçası çalmanın veya söylemenin gençlerde birlik, beraberlik ve arkadaşlık duygularını geliştirdiği (Kulaksızoğlu, 2000) savunulmaktadır.

Tüm bu görüşlerin yanı sıra, yurt dışında bazı araştırmacılar (Magee ve Davidson, 2002; Mills, 1996; Waldon, 2001) tarafından araştırılan ve geliştirilen birçok metot ve müzikle terapi uygulamalarının çocukların, ergenlerin ve yetişkinlerin kişisel gelişimlerine katkıda bulunması, özgüvenlerini sağlaması davranış sorunları ve ruhsal problemlerinin giderilmesi, iletişim sorunlarının üstesinden gelmelerini sağlaması için kullanılır olması, müziğin psikolojik boyutlarını ortaya koymaktadır.

Buradan hareketle, ülkemizde “müzik eğitimi” ve “psikoloji” gibi farklı disiplinleri birleştiren çalışmaların sınırlı olması yanında, müzik eğitiminin

(5)

ergenlik dönemlerini yaşayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerinde anlamlı bir fark yaratıp yaratmadığı düşüncesi araştırmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada, müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerinin incelenerek, müzik eğitiminin öğrencilerin sosyal uyum düzeylerinde fark yaratıp yaratmadığının ortaya konması amaçlanmaktadır.

Araştırmanın müzik eğitimi alanına katkı sağlayacağı ve bu türdeki çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.

Çalışmanın problem cümlesi “Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeyleri arasında fark var mıdır, varsa farklılık düzeyleri nelerdir?” üzerine kurulmuştur. Araştırma yaparken oluşan alt problemler ise aşağıda sıralanmıştır:

1. Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin ‘sosyal uyum’ düzey ortalamalarında öğrencilerin cinsiyetlerine göre anlamlı bir fark var mıdır?

2. Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin ‘sosyal uyum’ düzey ortalamalarında öğrencilerin öğrenim gördükleri lise türüne göre anlamlı bir fark var mıdır?

3. Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin ‘sosyal uyum’ alt ölçeklerine ait ortalamalarında öğrencilerin cinsiyetlerine göre anlamlı bir fark var mıdır?

4. Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin ‘sosyal uyum’ alt ölçeklerine ait ortalamalarında öğrencilerin öğrenim gördükleri lise türüne göre anlamlı bir fark var mıdır?

YÖNTEM

Araştırma, müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerinin incelenmesini amaçlayan betimsel bir çalışmadır. Araştırmada model olarak ‘genel tarama modeli’ kullanılmıştır. Bu yöntemle Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri ve genel liselere devam eden öğrencilerin sosyal uyum düzeyleri ‘cinsiyet’ ve ‘lise türü’ değişkenleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Örneklem

Araştırma küme örneklem yöntemiyle seçilen Adana, Konya, İstanbul, Niğde, Diyarbakır, Kars Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri müzik bölümlerinde öğrenim gören 97 kız, 43 erkek toplam 140 lise son sınıf öğrencisi ile karşılaştırma grubu olarak da Adana Ramazan Atıl Lisesi ve Adana Erkek Lisesi’nde öğrenim gören, lise döneminde müzik dersi almayan 82 kız, 58 erkek toplam 140 öğrenci olmak üzere 280 lise son sınıf öğrencisi oluşturmaktadır.

(6)

Verilerin Toplanması

Araştırmanın dayanacağı temel gerçekleri saptamak ve konu ile ilgili yerli- yabancı kaynaklardaki görüşleri derlemek için ulusal - uluslararası basılı ve online yayınlara ulaşılarak belgesel tarama tekniği kullanılmıştır. Öğrencilerin kişisel uyum düzeylerini ölçmek için ise İbrahim Ethem Özgüven tarafından hazırlanan ve geliştirilen Hacettepe Kişilik Envanteri (Özgüven, 1992) kullanılmıştır.

Araştırma küme örnekleme yöntemiyle seçilen okullardaki öğrenciler arasında yürütülmüştür. Kişilik envanterinin uygulanması için seçilen okullardaki uygun sınıflarda, ders öğretmenlerinin gözetiminde yapılmış olan araştırmada katılımcılar veri toplama aracını kendileri doldurmuşlardır. Katılımcılara araştırmanın amacı, niteliği, verecekleri cevapların gizli tutulacağı belirtilmiştir.

Araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılan Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE), bireylerin kişilik özelliklerini, kişisel ve sosyal uyum düzeylerini ölçmek, klinik ve normal vak’aları teşhis etmek ve ruh sağlığı taramaları yapmak amacıyla Özgüven tarafından 1976’da geliştirilmiştir. Envanter üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, 1978’de birinci ve 1982’de de ikinci revizyonu yapılmış, 1992 yılında da Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE) el kitabı yayınlanmıştır.

HKE zorunlu seçme tekniğine göre hazırlanmıştır. Cevap seçenekleri “Evet” ya da “Hayır” olmak üzere ikidir. Anahtarda belirtilen her cevap için bir puan verilir. Alt ölçekler 20’şer maddeden oluşmuştur. Alt ölçeklerden elde edilen puanlar 0 ile 20 arasında değişmektedir. Puanın yüksek ya da düşük olması, bireyin bu nitelikteki davranışlarını değerlendirme olanağı sağlamaktadır. Puanın

‘yüksek’ olması uyum düzeyinin ‘yüksek’ olduğunu gösterir.

Puanlama, soldan sağa doğru yapılmakta, bir tek “anahtar” kullanılarak tüm puanlar elde edilmektedir.Alt ölçek puanları toplanarak ‘kişisel uyum’, ‘sosyal uyum’ ve ‘genel uyum’ puanları elde edilmektedir. Bireyin, geçerlik (g) toplam puanı 8 üzerinden 5 ve daha az ise bireyin cevap kağıdı geçersiz sayılmaktadır.

‘Normal’ ve ‘uyumsuz’ olduğu bilinen ‘zıt gruplar’ üzerinde yapılan araştırmalarda, envanterin alt ölçeklerinin tümünün önemli düzeyde bu grupları birbirinden ayırt edebildiği görülmüştür. Bireyin maksatlı cevaplandırma davranışı üzerinde ‘yanıltma’ ile ilgili çalışma sonuçları da kişinin ‘normal’

cevaplandırmadan farklı olarak kendisini önemli düzeyde ‘uyumlu’ ya da

‘uyumsuz’ göstermede başarılı olmadığını göstermiştir

Farklı gruplar üzerinde Özgüven tarafından KR-21 ve envanterin aralıklı tekrarı yöntemiyle yapılan çok sayıdaki güvenirlik katsayılarının ortancası olarak, alt ölçeklere ilişkin güvenirlik katsayıları, 0.58 ile , 0.92 arasında ve ortalama, 0.82 civarında, toplam puanlara ilişkin güvenirlik katsayıları ise, kişisel uyum (KU),

(7)

93; sosyal uyum (SU) ,84 ve genel uyum (GU) için, 92 olarak bulunmuştur (Özgüven, 1992).

Verilerin Çözümlenmesi

Örnekleme seçilen öğrencilere uygulanan envanterde (HKE) öncelikle cevap kağıdının altında bulunan G (geçerlilik) puanı ikili maddeler doğrultusunda değerlendirilmiş, geçersiz olan kağıtlar değerlendirme dışı bırakılmıştır. Cevap kağıtlarının, cevap anahtarının kullanılarak puanlama kurallarına uygun şekilde puanlanması sonucunda, sosyal uyum alt ölçeklerine ilişkin ‘sosyal ilişkiler, sosyal normlar, antisosyal eğilimler ve aile ilişkileri’ puanları elde edilmiştir.

Elde edilen veriler, bilgisayar ortamına aktarılarak gerekli istatistiksel çözümlemeler için SPSS (The Statistical Packet for the Social Sciences) paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde istatistiksel çözümleme tekniklerinden “iki faktörlü varyans analizi” ve ‘Tukey HSD’ testinin uygulanması neticesinde bulgular elde edilmiştir. Sonuçların yorumlanmasında ise ilgili alanın uzman görüşleri alınmıştır.

BULGULAR

Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeyleri; sosyal uyum alt ölçeklerinden ‘sosyal ilişkiler, sosyal normlar, antisosyal eğilimler ve aile ilişkilerine’ ait bulgular tablolar halinde verilmiştir.

Tablo 1. Müzik Eğitimi Alan Ve Almayan Lise Öğrencilerinin ‘Sosyal Uyum’ Düzeylerinin Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular

Cinsiyet Lise n a.ortalama ss Varyans Kaynağı F p

Kız Agsl 97 54,86 8,400 Genel 82 37.60 5.643 Toplam 179 46.95 11.265

Cinsiyet ,935 ,334 Lise *372,736 ,000 Cins.*Lis ,030 ,863 Erkek Agsl 43 54,14 8,340

Genel 58 36,57 5,897 Toplam 101 44,05 11,192 Toplam Agsl 140 54,64 8,358 Genel 140 37,17 5,751 Toplam 280 45,90 11,305

*p< ,05

Tablo 1’de görüldüğü gibi cinsiyet anlamlı bir farklılığa yol açmazken (,334) lise türü faktöründe anlamlı düzeyde (,000) farklılık bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere göre sosyal uyumlarının yüksek olduğu (54,64) görülmektedir.

(8)

‘Sosyal uyum’ alt ölçeklerine ilişkin bulgular

Tablo 2. ‘Sosyal İlişkiler (Sİ) Alt Ölçeğine İlişkin Bulgular

Cinsiyet Lise n a.ortalama ss Varyans Kaynağı F p

Kız Agsl 97 14,87 2,907 Genel 82 10,34 3,274 Toplam 179 12,79 3,814

Cinsiyet *11,851 ,001 Lise *129,018 ,000 Cins.*Lis ,037 ,847 Erkek Agsl 43 13,44 3,856

Genel 58 9,07 2,595 Toplam 101 10,93 3,848 Toplam Agsl 140 14,43 3,281 Genel 140 9,81 3,067 Toplam 280 12,12 3,923

*p< ,05

Tablo 2’de cinsiyet ve lise türü faktöründe anlamlı düzeyde ( ,001- ,000) farklılıklar bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere göre ‘sosyal ilişkiler’ alt ölçeğine ilişkin puanlarının yüksek olduğu (14,43) görülmektedir. Bununla birlikte cinsiyet değişkenine ilişkin bulgular incelendiğinde; Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenim gören kız öğrencilerin sosyal ilişkiler puanlarının yüksek olduğu, erkek öğrencilere göre daha sosyal ve uyumlu bireyler oldukları görülmektedir.

Tablo 3. Sosyal Normlar (SN)Alt Ölçeğine İlişkin Bulgular

Cinsiyet Lise n a.ortalama ss Varyans Kaynağı F p

Kız Agsl 97 12,69 2,647 Genel 82 9,94 2,847 Toplam 179 11,43 3,059

Cinsiyet 0,03 ,958 Lise *100,816 ,000 Cins.*Lis 3,807 ,052 Erkek Agsl 43 13,37 2,573

Genel 58 9,29 2,715 Toplam 101 11,03 3,330 Toplam Agsl 140 12,90 2,634 Genel 140 9,67 2,801

Toplam 280 11,29 3,160

*p< ,05

Tablo 3’de görüldüğü gibi cinsiyet anlamlı bir farklılığa yol açmazken ( ,958), lise türü faktöründe anlamlı düzeyde ( ,000) farklılık bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere göre

‘sosyal normlar’ alt ölçeğine ilişkin puanlarının yüksek olduğu (12,90) görülmektedir. Envantere göre ‘sosyal normlar’ puanının yüksek olması, bireyin başkalarının haklarını anlayışla karşıladığını, kişisel isteklerini grubun gereksinmelerine göre erteleyebildiğini ya da değiştirebildiğini gösterir.

(9)

Tablo 4. Antisosyal Eğilimler (AE)Alt Ölçeğine İlişkin Bulgular

*p< ,05

Tablo 4’de görüldüğü gibi cinsiyet anlamlı bir farklılığa yol açmazken ( ,357), lise türü faktöründe anlamlı düzeyde ( ,000) farklılık bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere göre

‘antisosyal eğilimler’ alt ölçeğine ilişkin puanlarının yüksek olduğu (12,36) görülmektedir. Envantere göre ‘antisosyal eğilimler’ puanının yüksek olması, bireyin belli ölçüler içinde antisosyal eğilimleri olmadığına, antisosyal eğilimler puanının düşük olması ise bireylerin genellikle sert ve öfkeyle dolu olduklarını göstermektedir.

Tablo 5. Aile İlişkileri (Aİ)Alt Ölçeğine İlişkin Bulgular

Tablo 5’de görüldüğü gibi ‘cinsiyet’ anlamlı bir farklılığa yol açmazken ( ,107), lise türü faktöründe anlamlı düzeyde ( ,000) farklılık bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere göre

‘aile ilişkileri’ alt ölçeğine ilişkin puanlarının (15,01) yüksek olduğu görülmektedir. Envantere göre puanın yüksek bulunması, bireylerin ailesiyle sağlıklı ilişkiler içinde olduğunu, puanın düşük bulunması ise ailesi ile olan ilişkilerinde, karışıklık ve uyumsuzluk bulunduğuna işaret eder.

Cinsiyet Lise n a.ortalama ss Varyans Kaynağı F p

Kız Agsl 97 12,57 2,954 Genel 82 8,17 2,023 Toplam 179 10,55 3,376

Cinsiyet ,851 ,357 Lise *146,490 ,000 Cins.*Lis 1,289 ,257 Erkek Agsl 43 11,88 2,753

Genel 58 8,24 2,793 Toplam 101 9,79 3,302 Toplam Agsl 140 12,36 2,901 Genel 140 8,20 2,363 Toplam 280 10,28 3,363

Cinsiyet Lise n a.ortalama ss Varyans Kaynağı F p

Kız Agsl 96 14,89 2,554 Genel 82 9,15 2,986 Toplam 178 12,24 3,976

Cinsiyet 2,614 ,107 Lise *231,445 ,000 Cins.*Lis ,288 ,592 Erkek Agsl 43 15,28 3,514

Genel 58 9,93 2,821 Toplam 101 12,21 4,097 Toplam Agsl 139 15,01 2,878 Genel 140 9,47 2,934 Toplam 279 12,23 4,013

(10)

TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER

Müzik eğitimi alan ve almayan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerini incelemeyi amaçlayan bu çalışmada örneklem olarak seçilen Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi ve genel liselere devam eden son sınıf öğrencilerine Hacettepe Kişilik Envanteri uygulanmış, öğrencilerin sosyal uyum düzeyleri istatistiksel açıdan değerlendirilmiştir.

Sosyal uyum alt ölçeklerinden elde edilen ‘sosyal uyum’ düzeylerine ilişkin bulgulara göre; müzik eğitimi alan lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeyleri ortalamaları almayan öğrencilere göre daha yüksektir. Bu durum Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin genel liselere devam eden öğrencilere göre sosyal uyumlarının daha iyi olduğunu göstermektedir. Kalliopuska ve Titinen (1991) de, müzik aktivitelerinden oluşan eğitim programına aldıkları çocukların sosyalleşmelerinde eğitim programı sonucunda bir artışın olduğunu, yapmış oldukları araştırma sonucunda belirlemişlerdir.

Çevik, Akın, Onuk ve Yalçınkaya (2003) tarafından yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan öğrenciler müziğin yaşamlarındaki yeri ve işlevini %35,8 ile

“kendini ifade etme” ve “sosyalleşme aracı” olarak belirtmişlerdir. Bu bulgu öğrencilerin önemli bir bölümünün sosyal yaşamında müziğin anlamlı bir yer tuttuğunu açıklamaktadır. Öğrencilerin vermiş oldukları yanıtlar gençlerin yaşamlarında müziğin psikolojik işlevlerinden yararlandığını ortaya koymaktadır.

Müzik eğitimi alan bireylerin kazanımlarını sergilemeleri sonucu beğenilme ve takdir edilme isteklerinin karşılandığı, bu yolla olumlu sosyal ilişkiler kurabilecekleri ve sevdikleri bir işi yaptıkları için mutlu olabilecekleri söylenebilir.

Sosyal uyum alt ölçeklerinden ‘aile ilişkileri’ne ait bulgular incelendiğinde;

müzik eğitimi alan lise öğrencilerinin puan ortalamalarının almayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin aile ilişkilerinde genel liselere devam eden öğrencilere göre daha az sorun yaşadıklarını göstermektedir.

Sosyal uyum alt ölçeklerinden ‘sosyal ilişkiler’e ait bulgular incelendiğinde;

müzik eğitimi alan lise öğrencilerinin puan ortalamalarının almayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum Anadolu Güzel Sanatlar Lisesine devam eden öğrencilerin sosyal ilişkilerinin genel liselere devam eden öğrencilerden daha iyi olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte cinsiyet değişkenine ilişkin bulgular incelendiğinde; Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenim gören kız öğrencilerin sosyal ilişkiler puanlarının yüksek olduğu, envanter kriterlerine göre daha sosyal, dışa dönük, uyumlu, konuşkan, başkalarını seven ve onlar tarafından sevilen bireyler oldukları görülmektedir.

Ergenlerin müzikle ilgilenmelerinin sosyalleşmeyi yani grup yaşantısını öğrenmelerini ve başkalarıyla işbirliği içinde bir arada yaşamayı sağladığı

(11)

Kulaksızoğlu (2000) tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca bir ilkokuldaki müzik dersi saatlerinin arttırılmasının öğrencilerin sosyal ilişkileri üzerinde olumlu etkileri olduğu gözlenmiştir (Hallam, 2001). Her ne kadar yaş grupları açısından farklılık olsa da elde edilen bu sonuç müzik eğitiminin öğrencilerin sosyal ilişkilerinde anlamlı farklılıklar yaratabileceği hipotezini kanıtlar niteliktedir.

Sosyal uyum alt ölçeklerinden ‘sosyal normlar’a ilişkin bulgular incelendiğinde;

müzik eğitimi alan lise öğrencilerinin puan ortalamalarının almayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Envanter kriterlerine göre puanın yüksek olması Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin sosyal kural, toplum değerleri ve başkalarının haklarına saygılı olduklarını göstermektedir.

Merriam (1964) müziğin çoğu kültürde on farklı fonksiyonu olduğunu belirterek bunlardan bir tanesinin de ‘sosyal normlara uygunluğu güçlendirme’ olduğunu ifade etmiştir.

Sosyal normlar toplumda uyulması beklenen sosyal kurallar anlamına gelmektedir. Müzik yaparken müziğin kurallarına uymak, örneğin bir koro veya orkestra içerisinde müziksel dengelere dikkat etmek, şef’e uymak, akort yapmadan çalmaya başlamamak v.b gibi müziksel kurallar toplumsal kurallarla benzerlik göstermektedir ( Koca, 2007).

“Alman besteci Robert Schumann: “Sanatın kuralları, ahlakın da kurallarıdır”

demiştir. Geçen yüzyılın önde gelen virtüözlerinden Amerikalı kemancı Yehudi Menuhin de benzer bir ifade ile iyi müzisyen olabilmek için önce iyi bir insan olmak gerektiğini vurgulamıştır. Toplulukta müzik yaparken, sanatın normları ile günlük yaşamın toplumsal normları iç içe olduklarından bu görüşlere katılmamak olası değildir” (Günay, 2006:162).

Bireylere verilecek müzik eğitiminin, insanın kurallara uymasını kolaylaştırdığı, ard arda gelen melodi ve ritmlerin düzenliliğinin onlarda bir iç disiplin geliştirdiği düşünülebilir.

Müzik bireyin saldırganlık ve güvensizlik duygularını azaltmaya da yardımcı olmaktadır (Güngörmüş, 1988). Çoban’a (2005:286) göre “bir müzik parçasını çalmak gibi müzikal aktivitelerdeki olumlu ilişkiler, birçok olumsuz davranışla ters düşmektedir. Müzikal etkileşim içine giren kişiler, otomatik olarak olumsuz davranışlarının farkına varırlar. En azından o etkinlik süresi içinde bu davranıştan kurtulurlar. Etkinliğin sürekliliği ise, davranışın gitgide etkisini kaybetmesini, onun yerine uygun davranışın gelmesine fırsat verir. Müzikal etkinlikler sayesinde bireyler mevcut sağlıksız duyguları ve tepkileri ortaya çıkarıp, onları olması gerektiği şekilde yeniden yapılandırabilir. Bu sayede, kişilik gelişimini olumsuz yönde etkilemeye devam eden erken yaşanmış örseleyici ve yaralayıcı olayların yarattığı bilinçdışı çatışmaları çözmek, ortaya çıkarmak ve yeniden canlandırmak için müzikal etkinlikler kullanılır”.

(12)

A.B.D ’de çeşitli okullarda okul bandolarında görev alan gençlerin kişilik özelliklerini incelemeye yönelik yapılan bir araştırmada, bandoda görev alan öğrencilerin görev almayanlara oranla daha olumlu kişilik özellikleri taşıdığı belirlenmiştir. Bu bağlamda, bu etkinliklerin bireyin kişilik gelişiminde olumlu etkiler yarattığı söylenebilir (Kütahyalı, 1994 ).

Araştırmacılar (Watson, Clark, McIntyre ve Hamaker, 1992) olumlu duyuşun (duyguların) sosyal etkinlikle ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Yani olumlu duyuş özelliği yüksek insanlar, sosyal etkinliklere daha çok katılır ve bu etkinliklerden daha çok zevk alırlar. Bu araştırmada öğrenciler ard arda 13 hafta boyunca duygu durumlarını ölçen bir ölçeği yanıtlamışlardır. Katılımcılar ayrıca her hafta listelenmiş 15 farklı sosyal etkinlikten hangisini kaç kere yaptıklarını da kaydetmişlerdir (örneğin konsere gitmek gibi). Araştırmacılar, öğrencilerin yaptıkları sosyal etkinliğin sayısı arttıkça, haftalık olumlu duyuş puanlarının da arttığını görmüştür. Benzer bir bulgu, araştırmacıların (Clark ve Watson, 1988) Japon öğrencilerin duygu durumunu ve etkinlik düzeyini incelediklerinde de elde edilmiştir. Olumlu duyuşun sosyal davranışla ilgili olmasının bir nedeni, sosyal etkinliğin olumlu duyuşa yol açmasıdır. Olumlu duyuş özelliği yüksek kişiler, başkalarına arkadaşça davranırlar (Burger, 2006).

Araştırmanın örneklemini oluşturan Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinde müzik bölümü öğrencilerinin genel liselerde öğrenim gören öğrencilere göre daha çok sosyal etkinliklerde (konser v.b) yer almaları; sosyal uyum puanlarının yüksek olması ve uygulanan envanter sonucu olumlu kişilik özelliklerine sahip olabileceklerinin görülmesi Burger’in görüşlerini desteklemektedir. Sosyal etkinliklerin bireyler üzerindeki bu etkisi, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri’nde öğrenim gören öğrencilerin antisosyal eğilimlerinin daha az görüldüğü yönündeki araştırma bulgularını da destekler niteliktedir.

Bireyin sosyal uyum düzeyini etkileyen doğal olarak çok çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu araştırmada sanat eğitiminin önemli bir parçası olan müzik eğitiminin lise öğrencilerinin sosyal uyum düzeylerine etkililiği ‘cinsiyet’ ve

‘lise türü’ değişkenleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Müzik eğitiminin ilke ve amaçları içinde bireyin kendini tanıma, kendini ifade etme, duygu ve düşüncelerini rahatça açığa vurma gibi özellikler vardır. Birey bir müzik eserini seslendirirken kendi yapabileceklerinin farkına varır ve kendi sınırlılıklarını keşfeder.

Lise çağlarına denk gelen ergenlik döneminde her ergenin kişiliklerini şekillendiren belli başlı istekleri vardır. Bunlar: başarma ve güven kazanma, beğenilme ve takdir edilme, olumlu sosyal ilişkiler kurma ve mutlu olma istekleridir. Bu dönemde ergenler hem kendisine hem de çevresine kendini kabul ettirmek çabası içindedir (Kulaksızoğlu, 2000).

Ergenlerin okul içinde aldıkları müzik eğitimi yoluyla bir çalgı çalmaları, koro içerisinde görev almaları ve kazanımlarını sergilemeleri neticesinde kendilerine

(13)

olan güvenlerinin artacağı ve yukarıda bahsedilen isteklerinin karşılanması suretiyle toplumsal özgüvenleri de oluşacağı düşünülmektedir. Bu nedenlerle müzik eğitiminin bireyin sosyal uyum düzeyinde olumlu etkiler yaratabileceği söylenebilir.

Elde edilen araştırma bulguları neticesinde konuyla ilgili aşağıdaki öneriler getirilmiştir.

1- Özellikle liselerde artan şiddet olayları dolayısıyla eğitim sistemimiz içinde müzik eğitimi ihmal edilmemeli, özellikle ergenlik dönemine rastlayan lise döneminde bütün öğrencilerin müzik eğitimi almalarının ruhsal gelişimlerini destekleyebileceği düşünülmektedir.

2-Her okulun bünyesinde müzik öğretmenlerinin de desteğiyle okul orkestralarının, çalgı topluluklarının oluşturulması, müziğin kültürel bir etkinlik olmaktan çok bireylerin ruhsal ve sosyal gelişimi açısından önemi hakkında öğrencilerin bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.

3- Bu çalışmanın sonuçları dikkate alınarak bu tür araştırmaların aynı yöntem ve envanter ya da farklı kişilik envanterleri kullanılarak müzik eğitimi alan farklı yaş gruplarında uygulanması araştırmanın geçerliliğini ortaya koyacaktır.

4- Aynı çalışmanın ‘cinsiyet’ ve ‘lise türü’ değişkenleri dışında öğrencinin başarısı ve sosyal uyumunda etkili olduğu düşünülen ‘çevre’ ve ‘aile yapısı’

değişkenlerinin de dahil edilerek tekrarlanması önerilmektedir.

5- Müzik eğitimine katkı sağlayacak disiplinler arası bu tür araştırmaların daha sık yapılması ve elde edilen sonuçların karşılaştırılarak eğitim sistemine, dolayısıyla öğrencilerin gelişimlerine katkı sağlaması hedeflenmelidir.

YAZAR NOTLARI

Bu çalışma Şubat 2007’de S.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamlanan

“Mesleki Müzik Eğitimi Alan Ve Almayan Lise Öğrencilerinin Genel Kişilik Özelliklerinin Kişilik Envanterlerine Göre İncelenmesi” başlıklı doktora tezinin bir bölümünden yararlanılarak oluşturulmuştur.

(14)

KAYNAKLAR

Burger, J. M. (2006). Kişilik. (Çev. Sarıoğlu, İ.D). İstanbul: Kaknüs Yayınları, s.

320, 321, 399, 400

Clark, L. A ve Watson, D. (1988). Mood And The Mundane: Relations Between Daily Life Events And Self-Reported Mood. Journal of Personality and Social Psychology, 54, 296-308

Çevik, S. (1989). Ortaöğretim Kurumlarında Müzik Öğretimi Ve Sorunları Müzik Eğitiminde Başlıca Sorunlar Paneli, Ankara: Türk Eğitim Derneği (T.E.D.) Yayınları, s.83

Çevik, S., Akın, Ö., Onuk, Ö., Yalçınkaya, B. (2003). Cumhuriyetin 80. Yılında Gazi Üniversitesi Gençliğinin Yaşamında Müziğin Yeri Ve İşlevi.

Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik Sempozyumu. Malatya: Öncü Basımevi, s.

26, 32, 33, 37

Çoban, A. (2005). Müzikterapi, Ruh Sağlığı İçin Müzikle Tedavi. İstanbul: Timaş Yayınları, s.151, 157

Diener, E. (1984). Subjective Well-Being. Psychological Bulletin, 95,542-575 Gifford ,V. D. ve Dean, M. M. (1990). Differences In Extra Curricular Activity Participation, Achievement And Attitudes Toward School Between Ninth-Grade Students Attending Junior High School And Those Attending Senior High School, Adolescence, 25, 799- 802

Günay, E. (2006). Müzik Sosyolojisi. İstanbul: Bağlam Yayıncılık, s.162 Güngörmüş, O. (1988). Çocuk Ve Müzik, Aile ve Çocuk, Sayı:70, 25

Halam, S. (2001). Learning in Music, Issues in Music Teaching, Florence:

Routledge, 61-75

Ka1liopuska, M. ve Titinen, U. (1991). Influence Of Two Developmental Programmes On The Empathy And Prosociability Of Preschool Children ,Perceptual And Motor Skills, 72: 323-328

Kızıltan, G. (1984). Üniversite Öğrencilerinin Kişisel Ve Sosyal Uyum Düzeylerini Etkileyen Etmenler . Doktora Tezi. Ankara: H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü

Koca, Ş. (2007). Mesleki Müzik Eğitimi Alan Ve Almayan Lise Öğrencilerinin Genel Kişilik Özelliklerinin Kişilik Envanterlerine Göre İncelenmesi. Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.59

(15)

Köksal, A. (2000). Müzik Eğitimi Alma, Cinsiyet Ve Sınıf Düzeyi Değişkenlerine Göre Ergenlerin Empatik Becerilerinin Ve Uyum Düzeylerinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:18 , 99- 107 Kulaksızoğlu, A. (2000). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi, s.84, 106, 112, 160,165 , 166, 180

Kütahyalı, Ö. (1994). Müziğin Toplumsal Becerileri, Orkestra Dergisi, sayı:

244, 17

Magee, W. L. ve Davidson J. W. (2002). The Effect Of Music Therapy On Mood States In Neurological Patients: A Pilot Study, Music Therapy Department, Royal Hospital for Neuro-disability, 39(1) :20-9, London

Merriam, A. (1964). The Anthropology of Music. Evanston, IL: Northwestern University Press, 209-27

Miller, J. E. (1991). Birth Intervals And Perinatal Health: An Investigation Of Three Hypotheses. Family Planing Perspectives, 23, 63-70

Mills, B. D. (1996). Effects Of Music On Assertive Behavior During Exercise By Middle- School-Age Students, Percept Mot. Skills., Oct; 83(2): 423-6, United States Sports Academy, USA. www.academy@ussa-sport.ussa

Özen, N. (2004). Çalgı Eğitiminde Yararlanılan Müzik Eğitimi Yöntemleri, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24 (2), 57, Ankara

Özgüven, İ. E. (1992). Hacettepe Kişilik Envanteri El Kitabı. Ankara: Odak Ofset Matbaacılık

Uçan, A. (1996). İnsan Ve Müzik, İnsan Ve Sanat Eğitimi. Ankara:Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 24, 125, 128

Waldon, E.G. (2001). The Effects Of Group Music Therapy On Mood State And Cohesiveness In Adult Oncology Patients, Music Ther., 38(3): 212-38, Universty of Pasific

Watson, D., Clark, L.A., McIntyre, C.W. ve Hamaker, S. (1992). Affect, Personality, And Social Activity. Journal of Personality and Social Psychology,63, 1011-1025

Wise, K. L., Bundy, E. A., ve Wise, L. A. (1991). Social Skills Training For Young Adolescents. Adolescence, 26, 233-242.

(16)

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 5՚ de çalıĢmaya katılanların tümü dikkate alınarken (96 kiĢi) Arizona ölçeğine göre cinsel iĢlev bozukluğu ile eğitim düzeyi arasında iki grup arasında

komşunun hareketlerinden bir gariplik sezmesi ve nihayetinde abisinin Han’ın eline esir düştüğünü öğrenmesi” başlayan hikȃye zamanla gelişip serpilir “Han’ın

Ne biçimsiz kıyafetliydi o 1 Zarif ferace yerine birbirine ekli iki parçadan ibaret bir çarşaf, alt kısmı belden büzgülü bir etek, üf kısmı başı ve

D) Soon after I started dancing, the band decided to stop playing... E) I suddenly objected to dancing when the band

Satranç eğitimi alan öğrencilerin sınıf düzeyine göre problem çözme becerilerine yönelik algılarında Güven, Özdenetim ve Kaçınma alt boyutlarına göre

Yapılan bazı çalışmalarda (2,10,11) en sık saptanan deri lezyonları immunspupresif tedavi ile ilişkili deri bulguları iken; çalışmamızda enfeksiyöz deri

Araştırmaya katılan dersi alan ve almayan öğrencilerin çoğunluğu, “palyatif bakım terminal dönem kanser hastaları için sunulan hizmetleri kapsar”,

 Öğrencilerin ortalama günlük besin tüketimlerine göre; Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin her gün gazlı içecek tüketme sıklıklarının Beslenme ve