Sayın Lütfi Elvan,
Cazibe Merkezleri Bilgilendirme Toplantısı MÜSİAD Genel Merkez, 10.02.17
Sayın Bakanım,
Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım, Değerli MÜSİAD üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları,
Sayın Başbakanımızın 24 Ocak'ta açıkladığı Cazibe Merkezleriyle ilgili, Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan'ın teşrifiyle
gerçekleştirdiğimiz toplantımızda, sizleri saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz.
Bugüne kadar, bu salonda birçok önemli toplantı yaptık.
Türkiye’deki ve dünyadaki yatırım fırsatlarını tartıştığımız paneller, yurtdışından heyetleri ağırladığımız forumlar, düşünce dünyamızın önde gelen isimlerini misafir ettiğimiz etkinlikler düzenledik.
Öyle ki, programlarımız için bu binamız ve salonumuz yetmez oldu.
İnşallah, bu yıl, yanlarda fotoğraflarını gördüğünüz Yeni Genel Merkez Kompleksimize taşındığımızda, bu tatlı sorunumuz da ortadan kalkacak.
MÜSİAD, bir işadamları derneği.
Ama, bizim ajandamız hiçbir zaman ticaretle sınırlı olmadı.
MÜSİAD’ın gündemi, Türkiye’nin bütün meseleleridir.
Konu ne olursa olsun, programlarımızın amacı aynıdır: Herkese yararlı olabilmek.
Zaten, bir STK’nun faaliyetleri, iki başlık altında incelenebilir: Temsil ve Aracılık.
Biz de, Küresel bir STK olarak, işletmeler, bürokrasi ve akademi arasındaki iletişimi sağlayan bir köprüyüz.
Bir taraftan edindiğimiz bilgiyi diğer tarafa aktararak, teoriyle pratiği bir araya getiriyoruz.
Bugün yaptığımız programın amacı da, bu.
Hükümetimizin Cazibe Merkezleri programını konuşacak; projenin anlamını, kapsamını, iş dünyasının diline tercüme edeceğiz.
Sayın Bakanım, Değerli Misafirler,
Özellikle son dönemde, hükümetimiz tarafından, ekonomik altyapıyı güçlendirmek için önemli kararlar alındı.
Doğu ve Güneydoğu illerimizi kapsayan teşvik paketi açıklandığı zaman, memnuniyetle karşılamıştık.
Ülkemizde işsizliğin en yüksek olduğu bölgemiz, Güneydoğu.
Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’te işsizlik %25 civarında.
Şanlıurfa ve Diyarbakır'da %18 seviyesinde.
Unutmayalım: İşsizlik, yalnızca “atıl kalan emek” meselesi değildir.
Sadece ekonomik değil, bireysel ve toplumsal sonuçları da vardır.
Bu sonuçlar, terör örgütlerinin işini kolaylaştıran sosyolojik ve psikolojik bir vasata da neden oldu.
Terör arttıkça yatırım çekildi, yatırım çekildikçe terör arttı.
Hamdolsun, Terörün de sonu gelmek üzere. Hükümetin bu konudaki kararlı tutumunu destekliyoruz.
Bir araştırmaya göre; Türkiye'ye 1970-2011 döneminde beklenen yabancı sermaye yatırımı 504 milyar $ iken, terör tehdidinden dolayı 126 milyar $ olarak gerçekleşti.
Yine, terörün ülkemize 30 küsur yıllık maliyetinin 1,5 trilyon $ olduğu konuşuluyor.
Bu rakamlarla, Cazibe Merkezleri projesinin, ülkemiz ekonomisi için önemi daha iyi anlaşılır.
Ülkeler, insan vücudu gibidir.
Ekonomi de, vücuttaki kan dolaşımına benzer.
Bir hastalık nedeniyle uzuvlara yeterince kan gitmezse, uzuvlar zamanla sağlıklarını ve işlevlerini kaybeder.
Ve bundan, bütün vücut zarar görür.
Bölgesel gelişmişlik farkı da, yalnızca bir bölgenin değil, bütün ülkenin sorunudur.
Güneydoğu özelinde baktığımız zaman, terör ve yatırımsızlık arasında kısır bir döngü yaşanıyordu.
Kısır döngüleri kırmak içinse, insiyatif almak gerekir.
İşte Cazibe Merkezleri, böyle bir insiyatif.
Teşviklerle yatırımcıyı cezbederek, bölgede üretimi ve istihdamı artıracak bir proje.
Bunlar, ülkemiz ekonomisine sağladığı katkılar.
Peki, Cazibe Merkezleri Programı, İş Dünyası için ne anlama geliyor?
Sayın Bakanımız ayrıntılarıyla anlatacak ama, ben de, iş dünyası gözüyle açıklamak istiyorum:
MÜSİAD olarak, uzun zamandır, İşletmelerin, sermayelerini; Önce Araziye, Sonra Binaya bağladığını, Borçlanarak zar zor Makina Teçhizat yatırımına girdiğini, sıra İşletme Sermayesine gelince, "Harç Bitti, Yapı Paydos" durumuyla karşılaşıp, tıkandıklarını söylüyor ve sorunun bu bakış açısıyla çözülmesini istiyorduk.
Şimdi, hükümetimiz diyor ki:
Sana, arsayı ben tahsis edeceğim.
Öncelikle OSB'den yer vereceğim, olamıyorsa, OSB dışında da yer vereceğim.
Üzerine, 20.000 m2/10 MTL'ye kadar binayı da ben yapacağım.
Sonra, sana, Rayiç bedelinin %10'uyla kiralayacağım.
İstersen, ilerde satın alabilirsin de.
İçine koyacağın makina teçhizat, eğer yerliyse, 3 yılı ödemesiz, 10 yıl vadeli, sıfır faizli kredi vereceğim.
Dolayısıyla, bu proje, yalnızca yatırım yapan firmalara değil, yerli makine ve teçhizat üretimi yapan firmalara da canlılık getirecek.
İthal makina teçhizat için ise, 2 yılı ödemesiz, 6 yıl vadeli sıfır faizli kredi var.
İşletme sermayesine gelince, eğer yerli makina teçhizat aldıysan, Faizinin yarısını devletin karşılayacağı, 2 yılı geri ödemesiz, 5 yıl vadeli, kredi alabilirsin.
İthal makina teçhizat kullandıysan, yine faizinin yarısını devletin karşılayacağı, 2 yılı geri ödemesiz, 4 yıl vadeli kredi alabilirsin.
İstihdam teşvikleri, enerji vb teşvikleri de devam edecek.
Büyük projeler, ayrıca proje bazında değerlendirilecek.
Mevcut tesisler ne olacak diyenlere cevap olarak, Tevsi Yatırımları da aynı teşviklerden faydalanabilecek.
Belirli ürünler için, Kamu Alım Garantisi de olacak.
Bunlar ve ücretsiz danışmanlık hizmetiyle birlikte, programın 23 ilimizi birer cazibe merkezi haline getireceğine inanıyoruz.
2 ay içerisinde 1.200 müracaat yapılması ve toplam yatırım tutarının 19,6 milyar TL olması da bunu kanıtlıyor.
Programla, 112.400 kişilik bir istihdam öngörülüyor.
Türkiye'de son 12 ayda sağlanan yeni istihdamın 411.000 kişi olduğunu hatırlarsak, Cazibe Merkezleri Programı’nın önemi ortaya çıkar.
Yüksek istihdam sağlayan, ithal ikâme ürün üreten, ihracat potansiyeli bulunan, alt sektörleri de geliştiren; yerli makine, teçhizat kullanılan, Ar-Ge ve Yenilik içeren yatırımlara öncelik veriliyor olması, ayrıca sevindirici.
Sayın Bakanım, Değerli Misafirler,
Ülkemiz ekonomisinin, sürdürülebilir bir kalkınmayı başarması ve küresel rekabet gücüne ulaşması için, istihdam politikalarının daha üst seviyelere taşınması gerekiyor.
Salı günü, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı istihdam seferberliği de, bu konuda önemli bir adım.
İstihdamı, ne olursa olsun arttırmak zorundayız.
Çünkü işsizlik, hem bireysel, hem de toplumsal bakımdan, israf demektir.
Her şeyden önce, insan dediğimiz en önemli kıymetin israfıdır.
Ve sonuçları, yalnızca ekonomik değildir.
Ben, bu çağrıyı da, hükümetimizin, ekonominin sinir uçlarına
dokunan topyekün bakış açısının sonuçlarından birisi olarak görüyorum.
Elle tutulabilir, somut adımlar atılıyor.
Teşvikler, vergiler, vinansmana vrişim konuları, birbirini
tamamlayan uygulamalar ile ele alınıp, çözümler ortaya koyuluyor.
Ar-Ge Reform Paketi, Patent Yasası, KOSGEB destekleri, KGF'nin yeni yapısıyla finansmana daha kolay erişim imkanı, taşınırların da
teminatı, ilave istihdama sağlanan destekler, hep bu yaklaşımın parçası.
Şimdi sıra bizde, iş dünyasında.
Elimizdeki bütün imkânları kullanarak, istihdam seferberliği çağrısına cevap vermemiz gerekiyor.
Böyle zamanlarda işadamları olarak, ayrı bir sorumluluk taşıyoruz.
Bu sorumluluk, ne olursa olsun, üretmeye ve büyümeye devam etmektir.
MÜSİAD olarak, 11.000 Üyemiz ve onların sahip olduğu
işletmelerle, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstihdam Seferberliği çağrısına
“Evet” diyoruz. Bu konudaki çalışmamızı da Pazartesi günü kamuoyuyla paylaşacağız.
Sayın Bakanım, Değerli Katılımcılar, Yeni yılın ilk ayını geride bıraktık.
2016’da, zor bir yıl geçirdik.
2016, yalnız ülkemizde değil, dünya genelinde de zordu.
Küresel ekonomi "Düşük Büyüme Tuzağına" girdi.
Yeni ABD Başkanının politikaları, Brexit sonrası Avro Bölgesindeki riskler, Çin'de yavaşlama gibi, birçok belirsizlik var.
Yine de, yılın ilk 9 ayında %2,2 büyüdük.
Aynı dönemde ABD'nin %1,6 ve Almanya'nın %1,5 büyüdüğünü söylersem, ne söylemek istediğim daha iyi anlaşılır.
İnşallah, 2017 emeklerimizin karşılığını aldığımız bir sene olur.
Yeni anayasa çalışmalarında da sona gelindi, ülkemiz önemli bir referandum sürecine giriyor.
MÜSİAD olarak, Cumhurbaşkanının ilk defa halk tarafından seçilme sürecinden beri söylediğimiz bir gerçek var.
Türkiye’de, Kuvvetler Ayrılığı olarak ifade edilen, ama kurgusunda Kuvvetler Karmaşası bulunan mevcut sistem değiştirilmeli.
Mevcut sistem arızalı.
Bugün, yasal yetkilerini kullanan, bunları kullandığı için kimilerince eleştirilen bir Cumhurbaşkanlığı var.
Üstelik, millet tarafından seçilmek gibi güçlü bir dayanağa da sahip.
Sistemin hem fiili ve yasal durumu tarif ederek tanımlanması, hem de Türkiye'ye ayak bağı olan taraflarının düzenlenmesi gerekiyordu.
Bugün yapılan değişiklik, bu.
TBMM kararını verdi.
Şimdi sıra Millet'te.
Milletin vereceği karara hep birlikte saygı gösterme zamanı.
Referandum sürecinin de salimen tamamlanmasını temenni ediyoruz.
Ondan sonra da, hızla, Türkiye’nin ilerlemesine engel teşkil eden sorunların çözümüne odaklanmayı bekliyoruz.
Yeni Anayasa’nın ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerime son verirken, başta programımızı teşrif eden Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan ve ekibine ve tüm misafirlerimize teşekkür ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Nail Olpak
MÜSİAD Genel Başkanı
