VERGİ İNCELEME ELEMANLARI ALACAK FAİZİ ELDE EDEN MÜKELLEFLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
RAPORU DÜZENLEMEK ZORUNDADIR
Uğur U Ğ U R LU e)
1 - GİRİŞ
Bilindiği üzere ödünç para verme karşılığında elde edilen faizler, elde ediliş biçimine göre ya alacak faizi kapsamında menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmekte ya da ticari kazanç kapsamında ticari kazanç hükümlerine göre ver
gilendirilmektedir.
5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu' 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girmeden, yü
rürlükte bulunan 90 Sayılı Ödünç Para Verme İş- leri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye 2
göre yasal mercilerden izin almadan sürekli ola
rak ödünç para verme karşılığında faiz geliri elde edenler 'tefeci' olarak kabul edilip hürriyeti bağ
layıcı ceza ile cezalandırılması öngörülmüş iken, arızi olarak ödünç para verme karşılığında faiz geliri elde edenlerin cezalandırılmasına yönelik bir düzenleme yok idi. * 2
Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 'tefe
cilik' başlıklı 241 inci maddesinde, " Kazanç elde etmek am acıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne ka
dar adli para cezası ile cezalandırılır." şeklinde bir hükmün yer alması, arızi olarak ödünç para verme karşılığında faiz geliri elde edenlerin de hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılmaları gündeme getirmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un 241 inci maddesinde böyle bir hükmün yer alması, vergi inceleme elemanlarını görevlerini yaptıkları sıra
da ödünç para verme işini meslek haline getir
meden faiz geliri elde eden kişiler için Suç Duyu
rusu Raporu düzenleyip düzenlememe konusun
da tereddütte bırakmıştır.
Konunun tarafımızdan gündeme getirilmesi üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı; vergi inceleme elemanları tarafından yapılacak incelemelerde ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden mükellefler hakkında suç du-
Vergi Denetmeni
' 12.10.2004 Tarih Ve 25611 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanmıştır.
2 06.10.1983 Tarih Ve 18183 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanmıştır.
yurusu raporu düzenlenip düzenlenmeyeceği ko
nusunda Adalet Bakanlığından görüş istemiştir.3 Biz de bu yazımızda konu hakkındaki kişisel görüşlerimizi ve Adalet Bakanlığının konu hak- kındaki görüşünü açıklayacağız.
2- ÖDÜNÇ PARA VERME FAALİYETİNİN 'SÜREKLİ' ve 'ARIZİ' OLARAK YAPILMASI SONUCU ORTAYA ÇIKAN KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ ve BU FAALİYETİNİN SUÇ OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA KİŞİSEL GÖRÜŞÜMÜZ
Ödünç para verme faaliyetinin 'sürekli' ve 'arızi' olarak yapılması sonucu ortaya çıkan ka
zancın vergilendirilmesi konusunda 104 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan 4
açıklamalar ile konu net bir biçimde açıklığa ka
vuşturulmuştur.
Söz konusu tebliğe göre, ödünç para verme faaliyeti sonucunda elde edilen faiz kazancının hangi gelir unsuru içine girdiğinin tayininde, borç para verme işinin mutad meslek halinde ya
pılıp yapılmadığına bakılmak gerekmektedir.
Eğer ödünç para verme işi mutad meslek haline getirilmişse, bu faaliyet ikrazatçılık sayılacak ve elde edilen gelir, ticarî kazanç olarak vergiye ta
bi tutulacaktır. Ancak borç para vermeyi itiyat haline getirmemiş olanların arızi olarak veya te
sadüfen ve ticari bir faaliyete bağlı olmayarak ik
raz ettikleri paralar karşılığında elde ettikleri faiz * 5
lerin menkul sermaye iradı olarak vergilendiril
mesi gerekmektedir.
Ödünç para verme faaliyetinin 'sürekli' ve 'arızi' olarak yapılması faaliyetinin suç oluşturup oluşturmadığını anlayabilmek için konuyu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu öncesi ve sonrası diye iki bölümde incelemek gerekecektir.
Ancak, daha önce şunu da belirtmekte yarar görüyoruz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun "Ka
mu görevlisinin suçu bildirmemesi" başlıklı 279'uncu maddesinde "Kam u adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili ma
kamlara bildirim de bulunm ayı ihm al eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırı
lır." hükmü gereği vergi inceleme elemanları yaptıkları incelemelerde Türk Ceza Kanunu kap
samında suç oluşturan bir fiili öğrenmeleri duru
munda düzenleyecekleri Suç Duyurusu Raporla
rı ile durumu Cumhuriyet Başsavcılıklarına bil
dirmek zorundadırlar.
2.1- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Öncesi
Yasal mercilerden izin almadan sürekli olarak yapılan ödünç verme faaliyeti olan 'tefecilik' faaliyeti 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu önce
si yürürlükte bulunan, "90 Sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Karar
name (KHK)" ile düzenlenmiştir.
Adalet Bakanlığı Konu Hakkındaki Görüşlerini Açıklamadan Önce Konu ile ilgili Düşüncelerimizin Ve Tereddütleri
mizin Yer Aldığı Makale Olan "Alacak Faizi Elde Eden 2 ile 5 Yıl Hapis Yatabilir" Yaklaşım Dergisinin 1 Mayıs 2008 Tarihli 185. Sayısında Yayınlanmıştır. Adalet Bakanlığının Konu Hakkındaki Görüşlerini Üzerine Makale Yeniden Ele Alınmıştır.
08.07.1972 Tarihli Resmi Gazetede Yayınlanmıştır.
5 Ödünç para verme işini sürekli olarak yapılmakta ise, yapılan faaliyet yasal mercilerden izin alınarak yapılması du
rumunda 'ikrazatçılık', izin alınmadan yapılması halinde 'tefecilik' sayılmaktadır ve her ikiside ticari kazanç hükümle
ri doğrultusunda vergilendirilmektedir.
Ödünç para verme işlemleri, yetkili makam
lardan faaliyet izni almak suretiyle yasal zemin
de yapılması durumunda 'ikrazatçılık', faaliyet izni almaksızın yasal olmayan yollardan yapıl
ması halinde ise 'tefecilik' olarak adlandırılmak
tadır.
Nitekim 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararna
menin 3' üncü maddesine göre ikrazatçı; " de
vam lı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipo
tek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişileri kapsar" şeklinde tanımlanmıştır. Yine ay
nı kanun hükmünde kararnamenin 5' inci mad
desinde "İkrazatçılıkla uğraşacak gerçek kişiler bir beyanname ile Müsteşarlıktan faaliyet izni al
mak zorundadırlar. "hükmü yer almaktadır.
Anlaşılacağı üzere, 90 sayılı Kanun Hükmün
de Kararnameye göre Hazine Müsteşarlığından izin alarak devamlı ve mutad meslek halinde, fa
iz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı, ödünç para verme işleriyle uğraşan kişi
ler 'ikrazatcı' olarak kabul edilmektedir.
Diğer taraftan 90 sayılı Kanun Hükmünde Ka
rarnamenin 9'uncu maddesinde "B u Kanun Hük
münde Kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlem lerinin yapıl
ması veya bu işlerin meslek ittihaz edilm esi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ik- razatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para ver
me işlerine devam edilmesi, tefecilik sayılır. Tefe
cilik yaptığı mahkemece sabit görülenlerin işyerle
ri, Valiliklerce kapatılıT' hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 15' inci maddesinde ise, tefecilerin 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla birlikte 50.000 liradan az
olmamak üzere sağlanan menfaatin 5 katı ağır para cezasıyla cezalandırılması, bu suçların tek
rarı halinde cezaların 3 katına çıkarılmasına iliş
kin hükümlere yer verilmiştir.
Anlaşılacağı üzere ödünç para verme işlemle
rini yetkili makamlardan izin almadan sürekli olarak yapanlar 'tefeci' olarak adlandırılmakta ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre hapis ve para cezası ile cezalandırılmaları gerek
mektedir. Ancak söz konusu kanun hükmünde kararnamede veya başka bir kanunda ödünç pa
ra verme işlemi sürekli olarak yapmadan, arızi olarak yapıp faiz geliri (alacak faizi) elde eden ki
şilerin cezalandırılmalarına yönelik bir düzenle
me bulunmamaktaydı.
Bu nedenle inceleme elemanları tarafından yapılacak incelemelerde 01.06.2005 tarihi önce
sinde yasal mercilerden izin alınmadan sürekli olarak ödünç para vererek faiz geliri elde edenle
rin, elde ettikleri faiz gelirleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 37 ve müteakip maddelerinde yer alan ticari kazanç hükümleri kapsamında vergilendirilecek ve aynı zamanda yapılan faali
yetin 'tefecilik' kapsamında suç olması nedeniy
le cezai işlem yapılmak üzere Cumhuriyet Savcı
lıklarına Suç Duyurusu Raporları düzenlenerek durum bildirilecektir.
2.2- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Sonrası
5237 Sayılı yeni Türk Ceza Kanunun yürürlüğe girmesi ile "90 Sayılı Ödünç Para Verme İşle
ri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" de yer alan ceza hükümleri mülga olmuştur. Zira yeni Türk Ceza Kanunu, tefecilik faaliyetlerini kendi içinde yeniden düzenlemiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun "Tefecilik" baş
lıklı 241'inci maddesi ile tefeciliği ekonomi, sana
yi ve ticarete ilişkin suçlar arasına sokmuştur. Türk Ceza Kanunun 241' inci madde hükmü şöyledir.
" Kazanç elde etmek am acıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." şeklindedir.
Görüleceği üzere "Tefecilik" suçuna ilişkin 241' inci maddedeki yeni düzenlemede cezalan
dırılma için ödünç para verme işinin sürekli ola
rak yapılması şartı aranmamıştır.
90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15' inci maddesinde yer alan ceza hükmü 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun "Tefecilik" başlıklı 241'inci maddesinin yürürlüğe girmesiyle mülga olduğu kesin olmakla birlikte burada şu soru ak
la gelmektedir, 90 sayılı Kanun Hükmünde Ka
rarnamenin 3' üncü ve 9'uncu maddesinde be
lirtilen hükümler, 5237 sayılı Türk Ceza Kanu
nun "Tefecilik" başlıklı 241'inci maddesinin yü
rürlüğe girmesiyle mülga olmuş mudur?
Bir diğer ifadeyle ödünç para verme faaliyeti
ni 'sürekli' hale getirmeden, 'arizi' olarak yapan
lar (alacak faizi elde edenler) 241' inci maddede kapsamındaki suçu işlemiş sayılırlar mı?
Aslında sadece 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 241'inci maddesine baktığımızda faiz karşılı
ğı ödünç para verme işlemini bir defa dahi yapa
rak faiz geliri (alacak faizi) elde eden kişinin 2 ile 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılması gündeme gelmektedir. Zira 90 Sayılı Ödünç Para Verme İş
leri Hakkında KHK de belirtilen 'tefecilik' faaliye
ti için var olan 'süreklilik' şartının yeni Türk Ce
za Kanununda olmaması bu ifadenin bilerek çı
karıldığı şeklinde farklı anlayışlara neden olarak, kafa karışıklığına neden olmaktadır.
Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
"Tefecilik" başlıklı 241' inci maddesinin gerek
çesinde şu açıklamalara yer verilmiştir. "M adde metninde tefecilik fiili suç olarak tanımlanmıştır.
Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde et
mek am acıyla başkasına ödünç para verilmesi,
tefecilik suçunu oluşturur. Tefecilik suçu, iktisadi hayatımızda, "senet kırdırm a" denen usulle de iş
lenebilir. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bo
nonun vadesinden önce başkasına verilerek kar
şılığında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir paranın alınması durumunda tefecilik suçu oluşur. Çünkü, bu durumda bononun el değiştir
mesi, kişiler arasında doğmuş olan bir alacak borç ilişkisine dayanmamaktadır. İfade yerinde ise, bu durumlarda, birer ödeme aracı olan bo
nonun veya çekin kendisi satılmakta ve satın alınmaktadır.
İzlenen suç politikası gereğince, kazanç elde etmek am acıyla başkasına ödünç para veren kişi cezalandırılmaktadır. Buna karşılık, ödünç para alan kişi cezalandırılm am adadır"
Madde metninin gerekçesinde de tefecilik fa
aliyeti için ödünç para verme işleminin sürekli yapılması şartından bahsedilmemiş ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameden farklı olarak, faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde et
mek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi fii
li tefecilik olarak tanımlanmıştır.
Ayrıca madde gerekçesinde verilen örnekte yer alan "henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir pa
ranın alınması durumunda tefecilik suçu oluşur"
açıklamasında da süreklilik unsurundan bahse
dilmemiştir.
Anlaşılacağı üzere ödünç para verme işlemini sürekli yapmadan faiz geliri elde eden kişilerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 241'inci madde
sinde belirtilen suçu işleyip işlemedikleri ve vergi inceleme elemanlarının yaptıkları incelemeler sı
rasında arızi olarak ödünç para vererek faiz geliri elde eden kişiler hakkında Suç Duyurusu Raporu düzenleyip durumu Cumhuriyet Başsavcılıklarına bildirilip, bildirilmeyeceği hususu net değildir.
3- ÖDÜNÇ PARA VERME FAALİYETİNİN 'SÜREKLİ' ve 'ARIZİ' OLARAK YAPILMASI FAALİYETİNİN SUÇ OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA ADALET BAKANLIĞININ GÖRÜŞÜ
Söz konusu hususla da yaşanan tereddüt ne
deniyle Gelir İdaresi Başkanlığı, Adalet Bakanlı
ğından görüş istemiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığının, Adalet Bakanlığı
na yazdığı yazıda " vergi incelem e elem anları ta
rafından yapılacak incelem elerde ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden m ükellefler hakkında suç duyurusu ra
poru düzenlenip düzenlenmeyeceği" konusunda görüş talep etmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlü
ğünün verdiği cevabi yazıda6 daha önce açıkladı
ğımız 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda tefecilik ile il
gili hükümler açıklandıktan sonra yazının son bölümünde şu açıklamalar yapılmıştır.
//
Görüldüğü üzere; 01.06.2005 tarihinden ön
ce tefecilik suçuna ilişkin hükümler 90 sayılı Ka
nun Hükmünde Kararnamenin 15' inci madde
sinde yer almakta iken 5237 sayılı Türk Ceza Ka
nunun 241' inci maddesinde tefecilik suçu yeni
den düzenlenmiş bulunduğundan 90 sayılı Ka
nun Hükmünde Kararnamenin 15' inci maddesi mülga olmuş bulunmaktadır. Kamu görevlileri, görevlerini yaptıkları sırada ve göreve ilişkin ola
rak bir suçun işlendiğini öğrendiklerinde bunu yetkili makamlara bildirm ekle yükümlüdürler.
Aksi takdirde, bu yükümlülüğe aykırı davranış suç oluşturacaktır. Yapılan bildirim sonucu baş
latılacak soruşturma ve kovuşturma neticesinde
tefecilik suçunun oluşup oluşmadığını tespit et
mek görevi adli makamların yetki ve görevi kap
samında kalmaktadır.
Bu bakımdan, ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden mükellef
lerin eylem i tefecilik suçu olarak nitelendirilebi
leceğinden; vergi incelem e elem anlarının görev
lerini yaptıkları sırada ve görevlerine ilişkin ola
rak böyle bir durumu öğrenmeleri üzerine bunu Cum huriyet Başsavcılığına bildirm ekle yükümlü oldukları, bu yükümlülüğe aykırı davranışın da kamu görevlisinin suçu bildirm em esi suçunu oluşturacağı değerlendirilmektedir."
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlü
ğünün yazısında ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden kişilerin, bu faaliyetlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 241'inci maddesinde belirtilen tefecilik suçu kapsamına girip girmediği konusunda net olarak bir açıklama yapılmamış, sadece ödünç para ver
me işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden mükelleflerin bu eyleminin tefecilik suçu olarak nitelendirilebileceğinden bahsedilmiştir.
Ayrıca ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden kişilerin, bu fa
aliyetlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un 241 inci maddesinde belirtilen tefecilik suçu kapsa
mına girip girmediğinin tespitinin adli makamlar
ca yapılacak soruşturma ve kovuşturma netice
sinde ortaya çıkacağı belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlü
ğünün yazısında kesin olarak belirtilen husus ise vergi inceleme elemanlarının görevlerinin yap
tıkları sırada ödünç para verme işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden kişileri öğrenme
leri durumunda, söz konusu durumu Cumhuriyet
Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğünün 26.06.2008 tarih ve B.03.0.CİG.0.00.00.05-647.03-346- 2008/36631 sayılı yazı
Başsavcılığına bildirmek zorunda olduklarıdır.
Aksi takdirde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun
"Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" başlıklı 279 uncu maddesinde belirtilen suçu işlemiş ola
cakları belirtilmiştir.
4- SONUÇ
Tefecilik faaliyeti 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu öncesi "90 Sayılı Ödünç Para Verme İş
leri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile düzenlenmiştir. Bu kararnamede Hazine Müste
şarlığından izin alarak devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı, ödünç para verme işleriyle uğ
raşan kişiler 'ikrazatcı' olarak kabul edilmekte, bu işi izin almadan, meslek haline getirerek ya
panlar ise 'tefeci' olarak kabul edilmekteydi. Ay
nı kararnamede tefecilerin 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla birlikte 50.000 liradan az olma
mak üzere sağlanan menfaatin 5 katı ağır para cezasıyla cezalandırılması, bu suçların tekrarı halinde cezaların 3 katına çıkarılmasına ilişkin hükümlere yer verilmişti.
5237 Sayılı yeni Türk Ceza Kanunun yürürlü
ğe girmesi ile "90 Sayılı Ödünç Para Verme İşle
ri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" de yer alan ceza hükümleri mülga olmuştur. Yeni Türk Ceza Kanunu ile tefecilik faaliyetlerini ken
di içinde yeniden düzenlemiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 'tefecilik' başlıklı 241'inci mad
desinde kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Ancak Türk Ceza Kanun' un 'tefecilik' başlık
lı 241 inci maddesinde hapis cezası alınması için ödünç para verme işinin sürekli olarak yapılması şartı belirtilmemiştir. Bu hüküm ödünç para ver
me işini meslek haline getirmeden faiz geliri elde eden kişilerin, bir diğer ifadeyle alacak faizi elde
edenlerin de bu suçu işleyip işlemedikleri konu
sunda tereddüt oluşturmuştur.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlü
ğünün, Gelir İdaresi Başkanlığına yazdığı yazıda ise; ödünç para verme işini meslek haline getir
meden faiz geliri elde eden kişilerin, bu faaliyet
lerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanun' un 241'in
ci maddesinde belirtilen tefecilik suçu kapsamı
na girip girmediği net olarak açıklanmamış, fakat vergi inceleme elemanlarının görevlerinin yap
tıkları sırada ödünç para verme işini meslek hali
ne getirmeden faiz geliri elde eden kişileri öğren
meleri durumunda, söz konusu durumu Cumhu
riyet Başsavcılığına bildirmek zorunda oldukları belirtilmiştir.