• Sonuç bulunamadı

ISBN: Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı A.Ş. Ketebe Yayınları: 260

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ISBN: Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı A.Ş. Ketebe Yayınları: 260"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISBN: 978-625-7014-50-2

© 2018 Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı A.Ş.

Baskı ve Cilt

Mega Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş.

Cihangir Mah. Güvercin Cad.

No: 3/1 Baha İş Merkezi A Blok Kat: 2 34310 Haramidere - Avcılar / İstanbul Sertifika No: 44452 Tel: 212.412 17 00

Ketebe Yayınları Sertifika No. 34989 Maltepe Mahallesi Fetih Caddesi No: 6 Dk: 2 Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.612 29 30 e-mail: ketebe@ketebe.com

Ketebe Yayınları: 260 Roman

ketebe.com 1. BASKI

Nisan 2020 İstanbul

© Orijinal adı Pusi olan bu kitabın Türkiye’de tüm yayın hakları Telif Sözleşmesi gereği Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı A.Ş.’ne aittir.

Kapak Harun Tan Mizanpaj

Nilgün Sönmez Yayın Yönetmeni Furkan Çalışkan

Editör M. Fatih Kutan

Düzelti Yunus Karadağ

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 2

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 2 21.03.2020 14:4821.03.2020 14:48

(2)

Kuyu

K I M M E H M E T I

T Ü R K Ç E S İ

E C E D İ L L İ O Ğ L U

(3)

Ece Dillioğlu

1991 yılında Arnavutluk’un Vlora şehrinde doğdu. 1997 yılında aile- siyle beraber Türkiye’ye göç etti. İlk ve orta öğrenimini Tekirdağ’da tamamladı. 2009-2013 yılları arasında Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Balkan Dilleri ve Edebiyatları Arnavut Dili ve Edebiyatı Bö- lümü’nü bitirdi. Aynı yıl Arnavut Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda sözleşmeli öğretim elemanı olarak atandı. 2014 yılından bu yana araş- tırma görevlisi olarak devam etmektedir. 2017 yılında Trakya Üniver- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Balkan Çalışmaları Anabilim Dalı’nda Arnavut Edebiyatı üzerine yazdığı “Çağdaş Arnavut Edebiyatında İs- mail Kadare ve Romanları” adlı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Şu an aynı programda doktora yapmaktadır.

Kim Mehmeti

1955 yılında Üsküp’te doğdu. Roman ve deneme çalışmalarıyla Make- donya’nın en önemli yazarlarından birisi olarak kabul ediliyor. Ayrıca Makedoncadan Arnavutçaya çok sayıda eser çevirmiştir.

Üsküp’ün kültür dergisi olan Jehona dergisinin editörlüğünü, 2001’den 2006’ya kadar da Üsküp’te haftalık olarak çıkan Lobi dergisinin de ku- ruculuğunu yapmıştır.

Aynı zamanda bir aktivist olan Kim Mehmeti, Makedonya’da birçok si- vil inisiyatifin başlatıcısıdır. Ana dili olan Arnavutça dışında, Makedonca da kitaplar yazmakta ve yayınlamaktadır. İlk edebî eserlerini yetmişli yılların başında dönemin önemli Hırvat dergilerinde yayınlamıştır.

Kim Mehmeti, hikâyenin özünü nakış gibi işleyen doğuştan bir anla- tıcıdır. Zamanın döngüsel gerçekliğinde okuyucusuna büyülü Balkan karakterini, tarihin o uzun hattı boyunca yansıtmayı başarır. Metaforla- rının derinliği ve roman sanatının bütün imkânlarını kullanma becerisi onu şimdiden geniş bir coğrafyanın en önemli yazarlarından biri hâline getirmiştir.

Hayatın doğal akışını roman formunun bir parçası olarak gören yazar, paragraf kullanımının az olmasıyla ilgili sorulan bir soruya ise şöyle kar- şılık verir; “Hayatın paragrafları yoktur ana başlıkları vardır...”

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 4

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 4 21.03.2020 14:4821.03.2020 14:48

(4)

İÇİNDEKİLER

Umut Merdiveni ve Anı Kuyusu / 7 Kadın Hastalıkları İçin İlaç / 27 Yaşlı Adam ile Genç Kızın Saçma Aşkı ya da

Kulenin Tozlu Tavanındaki Aşk / 45 Mavi Gözlüler / 61

Dedemin Son Gidişi / 79

Babamın Ölmeden Önceki Endişeleri / 111 Ruhun Kalbinin Damarlarının Kapanışı / 133

(5)

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 6

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 6 21.03.2020 14:4821.03.2020 14:48

(6)

I

UMUT MERDİVENİ VE ANI KUYUSU

Beni rahatsız eden ne varsa; güncel hayat hakkında herhangi bir şeyden genç insanların karşısında konuşmak veya ken- dimle ilgili ya kişisel tecrübelerimden ya da kendi özel haya- tımdan bir şeyler anlatmam, hepsini yapmam için davet et- mişlerdi beni. Aniden senin bir yerde konuşma yapmanı ya da halk önünde yapılan programlardan birinin parçası olma- nı istiyorlarsa, dinleyenlerin ağzını açık bırakacak kadar akıllı şeyler söylemek ya da eşsiz bir konuşmacı olmak için kendi- ni yormamak gerektiğini ilk zamanlarda anlamıştım. Çünkü zeka siparişle elde edilen bir şey değildir ve bir insanın sırf başkaları istedi diye mükemmel bir konuşmacı olduğu daha önce görülmemiştir. Ayrıca bir şeyleri anlatmak için zeka ve yetenek hiçbir zaman önemli şeyler olmamıştır çünkü genç neslin çoğu, güzellik noksansa bilgeliğin de bir öneminin olmadığı düşüncesi ile yaşıyor, bu yüzden de ilk izlenimleri düşüncenin değil de dış görünüşün iyi olması üzerine kuru- lu oluyor. Yani onlar artık, çevrelerindeki her şeyin altında değerli bir şey değil de bir boşluk olan ama göz kamaştıran

(7)

8

bir zamanda yaşadıklarını anlamışlardı. Şöhret ile zenginliğin önce güzelliğin sonrasında ise zeka ile yeteneğin ardından git- tiğini de biliyorlardı, bu yüzden çoğu ya şarkıcı ya da prog- ram sunucusu olmak istiyordu. Güzellikleri yetmeyip de ünlü olamadıklarında ise, siyasetçi olma yolunda ciddi bir rekabet sağladığı gerekçesi ile gazeteci oluyorlardı çünkü gazeteci ola- rak başarısız olduklarında bunun onlara çok pahalıya patla- mayacağını biliyorlardı. Bir siyasetçi çok rahatlıkla “yardımcı doçent” unvanını alabilirdi hatta herhangi bir üniversitede

“onursal doktor” bile ilan edilebilirdi, belli bir süre sonra da eğitimci olarak kendi bölümünü bile kurabilirdi. Bu arada, bu bilincin sahte değerlerin olduğu toplumlarda yer alacağı, dip- lomaları beyinlerin değil de cüzdanların aldığı, sesin değil de bedenin şarkı söylediği, en önemli habercinin “parti” tellalı olduğu, yani topluluklar içerisinde en önemli siyasi yeteneğin yalancılık olduğu gerçeği bâki kalacak. Bu yüzden bu toplu- luklar, bedenleri olmayan gölgelere benzeyen ve toplulukların varlığını bile riske atacak kadar cahil mezunlar üreten eğitime boğulmuş durumdalar.

Kısacası, olmuş olanı ya da olmakta olanı anlatmak, seni tanı- mayanların karşısında kendinle ilgili bir şeyler anlatmak gibi bir durumla, yani kaçınılmaz olanla karşı karşıya kaldığınızı fark ettiğinizde, anılar kutusunu açmak ve geçmişin size fı- sıldadığı şeyleri anlatmak her zaman daha kolaydır. Aslında kendi geçmişinden bir şeyler anlatırken bilgisizliğini daha kolay örtersin çünkü herkesin hayatında başkalarının dinle- yip ilgisini çekebilecek, yaşanmış olaylar mutlaka vardır. Bu yüzden gençlere kendi çocukluğumla ilgili bir şeyler anlatma- yı seçtim. Fakat her şeye rağmen kendimi rahat hissetmiyor- dum. Medyada duyurulmuş olan bu buluşmadan birkaç gün önce, artık yakından bildiğim ve insanların önünde beni kap- layan o endişeli hâl bana yeniden sirayet etmişti. Beni rahatsız eden ve gençlerin önünde kendimi rahat hissetmemi engel- leyen şey onların benim anlattıklarımı sevip sevmeyecekleri

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 8

260_KUYU_KIM_MEHMETI.indd 8 21.03.2020 14:4821.03.2020 14:48

(8)

endişesi değildi. Aksine beni korkutan şey kalabalık önünde konuşma yapmayı bilmiyor olmam ya da ne anlatmayı ne de kitap okumayı yüksek sesle yapamıyor olmamdı çünkü ben çalışma odamda sessizce ve yalnız bir şekilde işime odaklan- maya alışmıştım. Ben bütün hayatım boyunca sessizlik içinde okumuş ve yaşayanlarla değil hayal ettiğim karakterlerle ko- nuşmuş bir insandım. Ben bütün hayatım boyunca başkala- rına değil sadece kendime bir şeyler anlatmıştım. Bu yüzden organizasyonu yapanlardan, anlatacaklarımı önce kaydetmek sonra da sadece ağzımı oynatmak, sanki orada canlı şekilde konuşuyormuş gibi yapmak, onları izlemeye gelen seyircilerin kendilerini kulakları ile değil de gözleri ile dinlediklerinden ve onları güzel bir sesin değil de kıpırdanan bir vücudun hoşnut edeceklerinden eminmiş gibi bedenlerini sallandırarak şarkı söyleyen bugünkü şarkıcıların çoğunun yaptığı gibi yapmak için izin istemeyi düşünmüştüm. Belki de organizatörler mü- saade edeceklerdi ama bunu onlardan istemedim çünkü o anda “playback”in sadece bedeni güzel olanlara, bir taraflarını sallandırarak anlatım yapmayı başaranlara yakıştığını hatırla- dım ve buna benim ne yaşım müsaade ediyordu ne de hayatın bedenime kattığı kırışıklıklar.

Ne olursa olsun, halk önünde acaba ne zaman kendimi kat- ledeceğimi hesaplamaya başlamama neden olacak kadar beni endişelendiren ve rahatsız eden, gençlerle yapacağım o buluşmadan kaçışım yoktu. Aslında halk buluşmaları beni her zaman bu kadar endişelendirip korkutmamıştır. Gençlik yıllarım boyunca, bir gencin sadece kendini ve etrafındaki şeyleri net gördüğünü, yaşlının ise sadece gözünün gördü- ğünü değil aynı zamanda etrafından geçip giden gölgeleri bile gördüğünü, ölüme yaklaşan bir yaşlının artık bakışları- nı etrafındaki şeyleri görmek için yormadığını, onun yerine uzakları görmek için çırpındığını henüz bilmiyorken beni bir söyleşiye çağırmaları için can atıyordum. Ama artık hâlâ bir şeyler öğrenebilecek bir öğrenci gibi hissederken kendimi bu

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu dizi filmin gördüğü ilgi dolayısıyla başkaca senaryo ve belgesel film metinleri de kaleme alan Özgürel, Gelişim Yayın- ları bünyesinde devam eden gazetecilik hayatını

Temel ilgi alan- ları; milliyetçilik, Türk siyasal hayatı, Türk dış politikası ve Türk düşüncesidir.. Türkiye Notları dergisinin

Merâgalı Evhadüddin, tam adıyla Evhadüddin Rüknüddin ibni Hü- seyn-i Merâgaî-i İsfahânî yahut kısaca Evhadî Hicri 673’te (Miladi 1274) Azerbaycan’ın Merâga

Hakkî, Kur’an’ı tefsir edecek kadar Arapça ve bir sözlük ha- zırlayacak kadar da Farsça’ya vâkıf olmasına rağmen, Arap- ça ve Farsça birkaç şiiri dışında 10.000

Mehmet Özgül; Tolstoy, Dostoyevski, Gogol gibi klasik Rus yazar- larından yaptığı çevirilerin yanı sıra İlya Ehrenburg, Kons- tantin Simonov, Yevgeni Yevtuşenko,

Egemenin iktidar hakkı için bir tür meşruiyet zemini şeklinde tezahür eden modern eğitim, halefi olan gele- neksel yapıları bertaraf ederek yeni bir insan ve toplum tasav-

Eser- leri arasında History Day by Day: 366 Voices from the Past (Gün Gün Tarih: Geçmişten 366 Ses), 1001 Days That Shaped the World (Dünyayı Şekillendiren 1001 Gün), Quakers,

Ürdün Üniversitesi’n- de (Amman) ve Arap Bilim Tarihi Enstitüsü’nde (Halep) bilim ve ma- tematik tarihi üzerinde araştırmalar yaptı (1990-1992).. Yüksek lisans