Eıskl fstanbullulama H ayatında
Ş i rket Vapurları
38-35 yaşındakilerin çocaklnfelarındaı
fca »»p rtır birer batıraiar kaynacıdır
13 No. lu vapur-Kardeş gemiler-Halis terg&hında-
yanan gami - Altı kardeşler - İlk uskurlu gemileri
Yazan: A . Ct e M m le t t ln S a r a ç o ğ l u
D
ÜNKÜ “Akşam» gazetesinde bir arkadaş Şirketi Hnyriyenin Devlet deniz işletmesine geçecek vapurların dan bahsederken:Şimdi 30 — 35 yaşında çı lanların çocukluklarında meselâ bir (60) numaralı vapur, (Bre - mıen) lerden (Normandie) 1er- den daha mühim bir gemiydi.
Şirket vapurları! İstanbullula rın hayatında hâtıralarla dolu ne mühim bir mevkii vardır. O n lar bizim cansız dostarımız, ah- baptanrrızdır! diyor.
“Aksam,, muharririnin hakkı var, hakikaten de öyledir. Bil hassa Abdiilhamit devrinin iki kişinin bir araya gelemediği eğ lencesi z, kasvetli günlerinde “Şirketi Hayriye,, vapurları İs tanbullunun ve îstanbulun baş- lıca eğlence ve vakit geçirme r Vartalarından biriydi ve başlı j başına birer âlemdi.
"13„ numaralı vapur Yalnız şu var ki, Şirket v a purlarının Istanbulda tam mâna- sile hükümran olduktan devri 30 — 35 yaşında olanlardan bu - gün, bizler gibi, ellisini aşmış olanlar daha yakından ve daha içten tatmışlardır.
Meselâ genç meslekdaşım, (65), (71) numaralı vapurlardan bahseriyor ve bu vapurlardan biriie bir Boğaza gidip gelme - nin bir îstatıbula çocuğu için günlerce Övünme vesilesi teşkil ettiğinden bahsediyor.
Bu sözlerden anlaşılmaktadır ki, “Akşam,, muharriri Boğazın •en süv’atli teknesinin yandan çarklı (38) numaralı (Şükran) vapiıru olduğu devri idrâk et memiş, hele yine yandan çarklı (40) numaralı (Hâle) ve eşi (50) numaıalı (Seyyâle) vapurları n>.n limanımıza gelip ilk sefer-j
lerini yaptıkları .günleri yaşa ; mamış. Tabiî bu devire yetişme yince de meselâ tek direkli, yan dan çarklı, düdüğü, şimendifer- düdüğü gibi incecik, tiz bir seı- çıkaran (13) numaralı (Galata'1 vapurunu görmemiş ki nereden bilsin?.
Kardeş gemiler
Gerçekten benim çocukluğum da Şirketi Hayriye vapurları bil rasss deniz kenarına yakın lerdc duran İstanbullular için birer âlemdi. Hele biz çocuklar
bazı gemileri düdük çalışların-* dan, düdüklerinin sesinden tağ nırdık. Meselâ ben (Köprü , U s j küdar - Kabataş) seferlerini yanan (41) numarah (Metanet^ ile eşi (42) numaralı Resanetjf vapurlarını düdüklerinin sesini den birbirinden ayırdedebilir*
dina. ... j ij
Zaten o zamanki Şirket va«: putlarının pek çoğu birbirine benziyen eşlerden teşekkül edi yordu. İngUizierin (hemşire g®< mi -rr S ister - Ship) dedikleri bu eşlik o gemileri uzaktan bir birinden ayırmak için oldukça, göz alışıldığı ve gemi merak*
icap ettiriyordu. î
Meselâ (41) ve (42) ııumaratf vapurlar birbirinin benzeri, eşi idiler (30) numaralı (Rehber) vapuriM (40) numaralı (Neve« ser) vajıuru da birbirinin, eşiy diler. (32) numara ile (33) nu mara da birbirinin ayniydiler Yalnız (34) numaralı (Gayret), vapuru bunlara çok benzemekle beraber bacasının daha uzunca olması ve baca fistanının başk* türlü olması yüzünden bunlar dan ayırdedilebilirdi. . • •) Yanan Şirket vapuru >' (31) numaralı (Meserret) vad pürünün Şirketi Hayriyenin Ha liçt;ki tezgâhının önünde tamiı den sonra boyanırken bir gec< içinde yangin çıkmış ve vapu « run tahta kısımları tamamif
yanmıştı. <
Eı t esi sabah bu haberi duyun ca beni bir meraktır aidiydi:
—• Acaba yanmış gemi nasıi olur?..
O zamana kadar birçok yan - gıntar görmüş, bir evin, hatt! koca bir mahallenin nasıl alev alev yandığım köşe penceresin den titriyerek seyretmiştim, O vakıtki gazetelerin, değişmez bir klişe halinde, (Ilat iki hail) ser namesi altında yazdıktan tafsi lâtı îıeı ecanla okuduktan soma, şayet ateş'çıkan semt yakın ise yargın verine kadar şöyle bit uzanıp dumanlar tüten enkaz il« karşılaştığ*m olmuştur. Baki* yanmış bir gemi görmemiştim
N ih ay et lalam ı k a n d ırıp (¿\«i pat. B ah rî) lâkabiie anılan o devrin yandan çarklı, bası kıçı düz H aliç v ap u rtarile Eyiibe gi derken Hal-ıc’oğîu önünde şa m and ıraya bağlı duran (33) nu m aranın yanm ış h alini uzun
-u-zun scju ettim. Aman ı-arabbit
O ne manzaraydı: Koca vapu - run bütün tahta kısımları yan • tmş, yata-sz - meydanda upuzun bacası kalmıştı. Ateş her sevi kavurmuş, demir kısımlar bile k'zdımtrak paslı bir renk bağ lamıştı.
A l t ı karde şle r
Ş irk e ti H ayr.iyeıiln . yandaç çarklı, resim vs görünüş i ¡âba* rile fevkalâde güzel ikiz ve eş gem ilerinden başka birbirlcrıao -.tamamile benziyen altı v: ura vardı ki, ötek iler nasıl :V kar deşler i:.e, bunla,ra da "alt: k a r deşler, lakabı tak ılm ıştı. (37) İhsan (3b) Ş ü k r a n . (73) İk’danı, (44) İn tizam . (45) Re san, ve (46) num aralı Rüçhaı: v a p u rla
rı....
B uuta: ik işer direkli, kıvrık ve arkaya doğru m eyilli br.calı b irer deniz güzeliydiler. K endi lerini ak ın tıy a verip Boğazda« süzü lerek b ir in işleri vardı ki, dakikalarca seyrine dcyam azdık, S o n rs yohKı gem ilerdi de. Mese lâ (30) ve (40) n um arah vapur lar b u n lara nisbetle kıç s a lo n ları otan ve binaenaleyh dak* susku ve k o n fo rlu olan gem iler olm akta beraber seyir halinde b ir tara fta rın a yattıklarından sü r’atîevî azalırd ı ve bu yüzden “a ltı kardeşler,, saionsuz olduk ları hakle herkes bunları öteki lere te rc ih ederdi.
B ilâh are Ş irk eti H ayriye bc altı vapurun" arka direk lerin i k a ld ırıp kıç tara fla rın a birer ka m ara y a p tırd ty d i ve o devirde Ş irk eti H ayriye, şim diki Deniz y o lla rın ın o zam anki ismi otar» (id arei m ahsusa) ya nisbetle va
p u fla rın a çök itinhlı b a k tığ ın dan bu em ektar fak at yapısı s a f tam v ap u rlar y in e Boğaz su la rı n ın b irer kraliçesi olup ç ık tıla r;
Şirket Vapurları
(Baş ta rafı 3 üncüde)İlk uskurlu gem iler işte Şirketi Hayriyenin en parlak, en tantanalı devirlerini yaşadığı bir sırada, 1902 yılında, bir gün alclecaip iki teknenin limanımıza geldiğine şahit o l duk: O ramana kadar Şirketin bütün vapurlarının yandan çark lı gemiler olduğunu söylemiş tim. Pu yeni gelen tekneler kıç tan pervaneli ilk Şirket vapur larım!:: (47) ve (48) numaralı vapurlar...
Bunlar beyaz boyalı, sarı ba- calı küçücük şeylerdi ve Üskü dar la köprü arasında sefer yap mak üzere getirtildikleri ağız -
dan ağıza dolaşıyordu. Şimdi İs tanbullularda yeni bir merak b aşlan ıştı: Bu yepyeni ve o za mana kadar görülmedik vapur lara bir Boğaz seferi yapmak— Her yeni şeye karşı bir ürkek lik, bir nevi yadırgama vardır ya, bu vapurlar hakkında da muhtelif rivayetler vardı: Tek uskurla olduklarndan manevra kab: üye teri azmış, iskelelere ko layca yanaşamıyorarmış, vesaire vesaire....
kuiiamşh teknelerden çok is t i fade cvıiğini ispat eder.
Şu i adar var ki, bu vapurlar, tek uskurlu ve bu itibarla da mane.ra kabiliyetleri ne de olsa çifte uşuurlu gemiler kadar faz la değildi. Şirketi Hayriye 1907 yılında (59) numaralı Kamer ve (60)numaralı Rağbet çift uskur- lu c>brak sipariş etti.
Artık Şirketi Hayriye çift us- kur’u gemiler serisini açmış bu lunuyordu. Ve hemen hepsi çift pervane?: vapurlar bu tarihten soma gelmişlerdir. Bu gemiler den (61) ve (62) numaralı va - purlar 1914 harbinde torpillene rek batırılmış, yandan çarklı gemilere gelince, bunların hep si yine o harpte Zonguldaktau îstsnbı.îa kömür taşırken Kara- deı izdc ciüşman-harp gemileri tarafından batırılm’ştı.
İr tr Denizyolları idaresine devredilecek Emektar ve millî bir Türk müessesenin eski bir Is*anbul!u sıfatiie bende- uyan dırdığı kâh tatlı, kâh hüzünlü hâtıralardan bir kısmı....
Şirketi Hayriyenin Avrupa denizcilerine parmak ısırtan ma lu reili kaptanları bu yeni tip gemileri istedikleri gibi Ptnir- lerine râinetcuckte gecikmediler. Nitekim Şirket bu iki vapurdan sonra ayni büyüklükte 651), (52), (57), (58) numaralı vapur lan getir, ti. Hattâ Almanyada inşa ettirilen (72), (73) numa ralar ia Ittanbulda Şirketin ken di tezgâhlarında yapılan (75) ve (76) mımaratı vapurlar da ayni büyüklüktedir ki, bt» bal de müesses e Hm bu küçük, fakat
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi * 0 0 1 5 2 4 9 4 8 0 0 6 *