• Sonuç bulunamadı

Makalenin orijinal adı:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Makalenin orijinal adı:"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Makalenin orijinal adı: Reproductive prognosis in daughters of women with and without endometriosis

Yazarlar: T. Dalsgaard, M.V. Hjordt Hansen, D. Hartwell, and ϕ Lidegaard

Enstitü: Department of Gynaecology 4232, Rigshospitalet University Hospital, University of Copenhagen, Blegdamsvej 9, DK-2100 Copenhagen, Denmark.

Dergi: Human Reproduction, doi: 10.1093/humrep/det231

Çalışma sorusu: Endometriozisli kadınların kızları, endometriozis olmayan kadınların kızları ile karşılaştırıldığında artmış bir endometriozis riski ve uzun dönemde azalmış üreme performansı göstermekteler midir?

Özet cevap: Endometriozisli kadınları kızları kontrol grubu ile karşılaştırıldığında endometriozis meydana gelmesi açısından yaklaşık 2 kat daha fazla riske sahip olmalarına karşın uzun dönem üreme performansları açısından herhangi bir farklılık göstermemektedirler.

Bu konuda bilinenler: Bir çok çalışma endometriozisli kadınların ve bunların kız kardeşlerinin kızlarında endometriozis görülme sıklığının artmış olduğunu ortaya koymakta ancak bu hastaların kızlarında uzun dönem üreme performansında herhangi bir artış olmadığı gösterilmiştir.

Çalışma dizaynı, boyutu, süresi: 33 yıl geriye dönük izlem süreli kontrollü kohort çalışması

Katılımcılar/Materyaller, düzenleme, metod: 1977-1982 yılları arasındaki çalışma periodunda 15-49 yaşları arasındaki kadınlardan 24691 tanesine endometriozis tanısı konulmuştur. Bu kadınlar endometriozisi olmayan aynı yaş aralığındaki 98764 kadın ile karşılaştırılmıştır. Bu iki grubun kızları endometriozis tanısı ve üreme performansları açısında 31 Aralık 2009’a kadar izlenmiştir. Ölüm ya da çalışmayı terk edenler bu çalışma dışında tutulmuştur.

Temel sonuçlar ve şansın rolü: %4-6 oranında çalışmayı terk eden kadın haricinde, bu çalışmanın tamamlanma oranı %100’e yakındır. Endometriozisli kadınların kızları (n=

(2)

12389), endometriozisi olmayan kadınların kızları (n=52371) ile karşılaştırıldığında, endometriozis tanısı alma riski açsından 2.12 kat artmış riske sahiptirler (%95 güven aralığında 1.89-2.37, p<0.0001). Doğum hızı, spontan abortus riski ve ektopik gebelikler her iki kohortta benzer idi, oysaki indüklenmiş abortusların endometriozisli grupta hafifçe daha sık olduğu izlenmiştir.

Sınırlamalar: Bu çalışmanın en önemli sınırlaması gebe kalma teşebbüsü sonucunda izlem verilerinin kaybedilmesidir. Bununla birlikte endometriozisi olan kadınlardan bazıları teşhis edilemiyebilinmiştir. Diğer sınırlamalar, potansiyel karışıklık yaratan durumların sayısının kaybı ve preterm doğum neticesinde izlemde olan verinin kaybıdır. Yinede kontrol gruplarının yaşlarının birbirlerine yakın eşleştirilmesi nedeniyle bir çok karışıklık yaratan faktörlerin etkisinin minimal olduğu düşünülmüştür.

Bulguların saklı kalan anlamları: Bu çalışmanın yasal değerinin, seçimsiz katılım kriterleri nedeniyle yüksek olduğu düşünülmüştür. Cesaret verici bulgular artmış endometriozis tanısı alma riskine rağmen endometriozisli kadınların kızlarının üreme performansı, endometriozisi olmayan kadınların kızları ile karşılaştırılabilir olmasıdır.

Çalışma fonu, ilgi alanları: Bu çalışmanın tüm masrafları Kophenag Rigshospitalet Üniversite Hastanesi tarafından karşılanmıştır. Φ Lidegaard son üç yıl içinde farmako- epidemiyolojik konulardaki konuşmaları nedeniyle onur ödülü almış olup, 2011-2012 yılları arasında ABD’deki bir vakada ekspert olmuştur. Diğer yazarlarda benzer ilgi alanlarına sahiptir.

Anahtar kelimeler: Endometriozis, üreme, doğum, ektopik gebelik, spontan abortus

GİRİŞ

Endometriozis kronik, benign karakterli jinekolojik bir düzensizlik olup, ekstra-uterin yerleşimli endometrium dokusunun kronik inflamatuar reaksiyona yol açması ile karakterize bir durumdur. Bulgular bu hastalığın etyolojisinde hormonal, immunolojik, çevresel ve genetik faktörlerin rol oynadığını göstermektedir (Guo, 2009). Genel semptomlar pelvik ağrı, dismenore ve fertilitede azalma (Giudice, 2010), ancak hastalığın klinik prezentasyonu değişiklikler göstermektedir. Endometriozis asemptomatik olabilir ve asemptomatik

(3)

kadınların pelvik kavitesinde bulunan endometrial doku patolojik bir durum meydana getirmemektedir (Treloar et al., 1999). Oysa endometriozis kisti (endometrioma) ve derin infiltratif endometriozis çeşitli yollarla bir tümör gibi davranabilmektedir (Kennedy et al., 2001). Subfenotipler endometriozisin doğal, semptomsuz bir varyantı olarak ya da gerçekte başka bir hastalık grubu şeklinde tanımlanmaktadır (Montgomery et al., 2008).

Endometriozis laparoskopi ve histoloji ile kesin tanı alır. Bunun yanı sıra endometriozis pratikte iyi bilindiği üzere sıklıkla laparoskopik ve histolojik tanı yerine mevcut semptomlar üzerinden ampirik olarak teşhis ve tedavi edilmektedir (Jacobson, 2011). En güncel saptamalar göstermiştir ki endometriozis (minimalden şiddetliye tüm evreler) tüm fertil kadınların %6-10’unu, pelvik ağrı semptomu olan adelösanlar ve kadınların %50-60’ını ve infertil kadınların %50’sini etkilemektedir (Giudice, 2010). Orta-şiddetli endometriozis prevalansının %2’ye kadar olabildiği saptanmıştır (Montgomery et al., 2008). Yapılan çalışmalar sonucunda çevresel faktörlerin -hormon benzeri maddelerin fetal hayatta maruziyeti gibi- hastalığın prevalansı üzerine bir etkisi olabileceği düşünülmüştür (Treloar et al., 1999). İlaveten, çok sayıda çalışmada bu hastalığın bir genetik komponentinin bulunduğunu (Kennedy et al., 2001), daha güncel olarak da epigenetik faktörlerin hastalığın gelişiminde muhtemel rolü olabileceği savunulmuştur (Guo, 2009). Sonuç olarak, günümüzde endometriozisin çok sayıda genetik ve çevresel faktörlerin birbirini etkilediği kompleks bir hastalık olduğu kabul edilmektedir (Montgomery et al., 2008).

İkiz çalışmalarının yanı sıra, bir çok çalışmada farklı yollarla hastaların anne ve/veya kız kardeşlerinde endometriozis gelişme riski araştırılmış, genel popülasyon ile karşılaştırıldığında prevalansın 2.5 kattan 9.5 kata kadar değişen oranlarda arttığı görülmüştür (Tablo 1) (Simpson et al., 1980; Lamb et al., 1986; Coxhead and Thomas 1993; Moen and Magnus, 1993; Kennedy et al., 1998; dos Reis et al., 1999; Stefansson et al., 2002; Kashima et al., 2004; Matalliotakis et al., 2008). Bunun yanı sıra, şu ana kadar herhangi bir çalışmada endometriozisli kadınların kızlarında endometriozis gelişme riski ve üreme performansı değerlendirmesi yapılmamıştır.

Bu çalışmanın amacı endometriozisli kadınların kızlarında tanı konulan endometriozis prevanlası ve üreme performanslarının, endometriozis olmayan kadınların kızlarında tanı alan endometriozis prevalansı ve üreme performanslarının karşılaştırılması olmalıdır.

MATERYAL ve METOD Veri Toplama

(4)

Bu çalışma geriye dönük kontrollü kohort çalışması olarak dizayn edilmiş olup, Danish Data Protection Agency tarafından onaylanmıştır (J. no. 2009-41-3867). Çalışma popülasyonunu meydana getiren veriler dört farklı kaynaktan elde edilmiştir. The Danish National Registry of Citizens tüm Danimarka halkı ve bunların kişisel kimlik numarasını içermektedir. 1977’den bu yana, hukuksal olarak Danimarka’daki herhangi bir hastanede tanı alan her türlü hastalık Danish National registry of Patients tarafından kayıt altına alınmaktadır. 1973’ten bu yana, Danimarka’da tüm kadınların gebeliklerinin ilk 12. haftası içinde istemli düşük yapma hakları mevcut olup, kayıtları Danish National Registry of Induced Abortion’dan ulaşılabilmektedir.

Son olarak doğumlar hakkında bilgi Danish National Birth Registry’den elde edilebilir. 1 Ocak 1977’den 31 Aralık 2009’a kadarki zaman periodunda 15-49 yaşları arasındaki tüm Danimarkalı kadınlar dahil edilmiştir. Çalışmadan çıkarılma kriteri ölüm ya da çalışmayı terk etmedir.

Metod

İlk olarak The Registry of Citizens ve The National Registry of Patients kullanılarak, 1977- 1982 zaman periyodunda 15-49 yaş arasındaki tüm kadınlar ve çalışma periyodu olan 1 Ocak 1977 31 Aralık 2009 tarihleri arasında endometriozis tanısı alan kadınlar tanımlanmıştır. Bu kadınlar hastalığı gösteren anneler (exposed mother) olarak tanımlandı. Daha sonra bu kadınların kızları hastalığı gösteren kızlar (exposed daughter) olarak tanımlandı. Bir sonraki aşamada aynı yaş aralığındaki hastalık tanısı alan bir kadın endometriozis veya polikistik over sendromu hastalığı kaydı olmayan (non-exposed) dört kadın ile eşleştirildi. Non-exposed kadınların kızları kontrol grubu olarak oluşturuldu. The National Registry of Patients ve The Registry of Induced Abortions and Birth Registry kullanılarak; spontan abortusları (spontan abortus, missed abortus ve blighted ovumu (ICD-8: 643 + 645.1, ICD-10: DO020, DO021 ve DO030-DO039), indüklenmiş abortusları (ICD-8: 640-642, ICD-10: DO040-DO059), ektopik gebelikler (ICD-8: 631.09-99, ICD-10: DO000-009), molar gebelikleri (ICD-8: 634.29, ICD- 10: DO010-019 ve DO020B/C) ve doğumları (ICD-8: 650-666, ICD-10: DO600-DO849) içerecek şekilde 2009’un sonuna kadar tüm kayıt altındaki gebelik sonuçları exposed ve non exposed kızlarda tanımlandı. ICD-8 1973’ten 1993’e kadar kullanılmıştır. ICD-10 1994’ten bu yana kullanılmaktadır.

Veri Analizi

(5)

Exposed ve non-exposed annelerin ortalama doğum yaş aralıkları birbirlerine yakın şekilde tutularak, benzer yaşlara sahip iki kız kohortu elde edilmiştir. Her iki kız grubunda da çalışmayı terk eden ya da ölüm nedeniyle çalışma dışında bırakılan kişi sayısı birbirine yakın oranlardadır. Üreme performansları sonuçları izleme periyodu içinde her bir gebelik sonucu oranının insidansı olarak hesaplanmıştır. Buna ilaveten %95 güven aralığında rate ratios (RR) karşılaştırma grubu olarak belirlenmiş non-exposed kızlarda üreme performansı sonuçları olarak hesaplanmıştır. Benzer hesaplamalar endometriozis prevalansı için de yapılmıştır. Cox regresyon analizi çoklu uzun dönem sonuçlar nedeniyle uygun değildi. Tek ya da birden çok doğum yapan exposed ve kontrol grubundaki kadınların arasında, vücut ağırlıkları karşılaştırılması sonucu her bir grubun farkı üreme paternleri olduğu gösterilmiştir. Ayrıca her iki grubun kızlarında yardımla üreme teknoloji (ART) oranları The National ART Registry’den elde edilmiştir. Veri SAS software istatistiksel program versiyon 9.1.3.

kullanılarak analiz edilmiştir.

Değişkenler z-test ile test edilmiş ve p değeri <0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

Sonuçlar

İzlem periyodu boyunca endometriozisli 24691 kadın 12389 kız bebek doğurmuş olup, bu kızların da 455’i (%3.7) endometriozis tanısı almıştır. Buna karşılık endometriozisi olmayan 98764 kadın 52371 kız bebek doğurmuş olup, bu kızların da 908’i (%1.7) endometriozis tanısı almıştır RR 2.12 (95%CI: 1.89-2.37, P<0.0001) (Tablo II). Böylece endometriozisli kadınların kızlarının endometriozisi olmayan kadınların kızları ile karşılaştırıldığında iki kat daha fazla endometriozis olma riski olduğu görülmüştür. Endometirozisli kadınlar arasında ilk doğum yaşı ortalaması 25.9, kontrol grubundaki kadınların ki ise 26.2 idi. Kızların yaş ortalamaları yaklaşık olarak aynı idi. 256 (%2.1) exposed kız ve buna karşılık 1238 (%2.4) non-exposed kız ölüm nedeni ile, aynı şekilde 460’a (%3.7) 3051 (%5.8) de kendi isteği ile ayrılma sonucu çalışmadan çıkarılmışlardır.

Kızlardaki Üreme Performası

12389 exposed kız 18276 doğum yapmış olup, 52371 non-exposed kız 77166 doğum yapmıştır (RR: 1.00; 95% Cl: 0.99-1.02) (Tablo III). Tekiz doğum oranı exposed grup 2409/18645 (%13) ile kontrol grubu 9356/78535 (%12) arasında benzer idi. Ortalama ilk

(6)

doğum yaşı exposed kızlarda 24.6, kontrol non exposed kızlarda 24.8’di. Non-exposed kızlarla exposed kızlar spontan abortus açısından karşılaştırıldığında aralarında fark olmadığı görüşlmüştür (TabloIII). Exposed kızlar kontrol kohort ile kıyaslandığında %10 daha fazla indüklenmiş abortus oranına sahiptir (p<0.0001). Exposed kızlar kontrol kohort ile kıyaslandığında %10 oranında daha fazla ektopik gebelik ve %19 oranında daha fazla molar gebelik insidansına sahip olmalarına karşın istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmemiştir.

Exposed kızlar arasındaki ART gebelik oranının 518/29232 (%1.8), non-exposed kızlardaki ART gebelik oranının 1747/109362 (%1.6) olduğu tespit edilmiştir.

Tablo I: Endometriozisli kadınların birinci derecedeki yakınlarındaki endometriozis prevalansı ve önceki çalışmalarda bildirilmiş kontroller

Otörler (yıl) Ülke n Kız kardeş

(%)

Anne (%) Kız kardeş veya Anne (%)

Kontroller (%) Simpson ve ark.

(1980)

USA 123 5.8 8.1 6.9 1.0

Lamb ve ark.

(1986)

USA 43 3.8 ª 6.2 ª 4.9 ª 1.9 ª

Moen ve Magnus (1993)

Norveç 515 4.8 3.9 4.3 (OR: 7.2) 0.7

Coxhead ve

Thomas (1993)

Birleşik Krallık

64 - - 9.4 1.6

Kennedy ve ark.

(1998)

Birleşik Krallık

29 - - 14.3 -

Dos Reis ve ark.

(1999)

Brezilya 81 - - 8.6 0

Stefansson ve ark.

(2002)

İzlanda 750 (RR: 5.2) - - -

Kashima ve ark.

(2004)

Japonya 339 8.8 (RR:

5.7)

- - 1.5

Matalliotakis ve ark (2008)

USA 485 5.6 b 3.9 b 9.5 b (OR:

10.2) b

1.0 b

ª Genel bir popülasyona ekstrapolasyon ile hesaplanan b Exposed kohortun yüzdesi olarak hesaplanan

OR, Odds Ratio; RR, Rate Ratio. Tüm RR ve OR kontroller ile karşılaştırılmalı olarak verilmiştir.

(7)

Tablo II: Endometriozisli (exposed) ve endometriozissiz (non-exposed) annelerin kızlarında endometriozis prevalansı

Maruz Kalma

(exposure)

Kızlar, n Endometirozis, n Rate ratio (95% CI)

Endometriozisi Olan Anneler (n= 24691)

12389 455 (3.7) 2.12

(1.89 – 2.37) Endometriozisi

Olmayan Anneler (n=

98764)

52371 908 (1.7)

İzlem 1977-2009 Cl: Güven Aralığı.

Tablo III: Endometrioiz olan (exposed) ve endometriozis olmayan (non-exposed) annlerin kızlarında gebelik sonuçları

n Doğum Spontan

Abortus

İndüklenmiş Abortus

Ektopik Gebelik

Mol Hidatiform

Exposed 12389 18276 2497 5243 334 33

Non-Exposed 52371 77166 10616 20180 1279 117

RR (95% CI) 1.00 (0.99-1.02) 0.99 (0.95-1.04) 1.10 (1.07- 1.13)

1.10 (0.98- 1.25)

1.19 (0.81- 1.75)

İzlem 1977-2009.

Tartışma

Özet olarak, endometriozisli kadınların kızlarında endometriozis tanısı alma oranının, endometriozis olmayan kadınların kızları ile karşılaştırıldığında 2.12 kat artmış olduğunu göstermiş bulunmaktayız. Artmış bu riske rağmen endometriozisli kadınların kızları, endometriozisi olmayan kadınların kızları ile benzer gebelik sonuçlarına sahiptirler.

(8)

Bu çalışma önce endometriozisli kadınların tanımlanıp, sonrasında da bunların kızlarında aynı durumun tespit edildiği (down line yaklaşımı) bir çalışma olması açısından bir ilktir. Diğer çalışmalarda up line veya side line yaklaşımları kullanılmış olup, endometriozisli kadınları tanımlayıp beraberinde kız kardeşleri ya da önceki soyları da hastalık açısından aynı anda izlenmiştir. Bu çalışma The Danish National Healty kayıtlarının 1977’e kadar geriye dönük incelenmesi ile yapılması avantajı sayesinde bugüne kadar yapılmış çalışmalardan daha büyük bir çalışma niteliğindedir.

Endometriozisli kadınların birinci dereceden akrabalarında yapılan endometriozis çalışmaları karşılaştırıldığında (Tablo I), hastalık prevalansının kadınlar arasında %1.7 olduğu ve bunun da genel popülasyon ile benzerlik gösterdiği görülmüştür. Exposed kohorttaki %3.7’lik prevanlans oranı bir çok farklı çalışma ile karşılaştırılabilir olması yanında, önceki yapılan çalışmalarda değerler %3.8’den %14.3’e kadar değişmektedir. Bizim çalışmamızdaki düşük prevalans nedenlerinden biri endometriozisli kadınların çok büyük bir kısmının hiçbir zaman hastaneye yatırılmamış olmasından kaynaklanıyor olabilir ve dahası The National Registry of Patients’da kayıt edilmemişlerdir. Bundan başka çalışma periyodu başlangıcında, özellikle de kadınların ilk tanı almaya başladıkları zaman aralığında (1977-1982) endometriozisin klinik ve fenotipik tanımlanma kriterleri günümüzdekinden farklıydı. Muhtemelen yalnızca oldukça ileri düzeyde olan hastalar tanı almaktaydı. Bu yanlılığı önlemek için tüm araştırma periyodu olan 1977’den 2009’a kadar olan tanı almış vakaların tamamı çalışmaya dahil edilmiştir.

Endometriozisi olan kadınların daha az tanı alması, endometriozisin kalıtımının beklenenden az olması şeklinde sonuçlanmasına yol açarak çalışmada yanlılığa neden olmuş olabilir. Diğer çalışmaların büyük çoğunluğu endometriozisin tüm tiplerini ve evrelerini içermektedirler, buna rağmen bazılarında minimal endometriozis olanlar hariç tutulmuş (dos Reis ve ark., 1999) veya orta-ciddi endometriozis olguları çalışmalara dahil edilmiştir (Kennedy ve ark., 1998, Kashima ve ark., 2004). Endometriozisli kadınların akrabalarının toplanıp çalışmalara dahil edilmesi görüşme yoluyla olabilmekte (Moen and Magnus, 1993), görüşme ve medikal kayıtların incelenmesi şeklinde olabilmekte (Coxhead and Thomas, 1993), endometriozis olabileceği düşünülen kişilerin görüşmeye çağırılması ve bu kişilere diagnostik laparoskopi yapılması şeklinde olabilmektedir (dos Reis ve ark., 1999). Sonuçta endometriozisli hasta yakını oranı şaşırtıcı olmayacak şekilde artmaktadır. Bununla birlikte kontrol kohortunun çalışmaya alınma protokolü farklılık göstermiştir. Bazı çalışmalar exposed grupla random olarak eşleşmiş grubu kullanırken, diğerleri de aynı zman periyodunda endometriozisin

(9)

herhangi bir görünür semptomu olmayıp laparoskopi ya da laparotomiye giden hasta grubunu kullanmışlardır. Simpson ve arkadaşları endometriozisli kadınların kocalarının anne ve kız kardeşlerini kullanmışlardır (Simpson ve ark., 1980). Oysaki Lamb ve endometriozisli kadınların en yakın kız arkadaşlarını kullanmışlar ve bizim çalışmamıza benzer şekilde endometriozis RR oranının kızkardeş ve en yakın kız arkadaş arasında benzer olduğunu göstermişlerdir (Lamb ve ark., 1986). Kendi sonuçlarımıza uygun olarak, Avustralyalı ikiz ailelerinde yapılan bir çalışmada kız kardeşinde endometriozis olan kadınların kendilerinde de endometriozis gelişme riski endometirozis olmayan kadınlara göre 2.34 kat fazladır olduğu görülmüştür (Treloar ve ark., 1999).

Exposed kızlardaki hafifçe artmış indüklenmiş abortus oranı, bu kızların çoğunun endometriozis tanısı olan kadınların kızları olması, ve belki de başarısız fertilite nedeni ile olabileceği düşünülmektedir.

Bu çalışma sonuçlarının değeri tanı kodlarının değerine bağlıdır. Endometirozisli bazı kadınlar sadece endometirozisi düşündürecek semptomlarının olması sonucunda tanı almışlar, bazıları ise bu nedenle sınıflandırılamamıştır. Şurası kesindir ki, endometriozisi olmayan bazı kadınlar endometriozis tanısı almışlardır. Bu yanlılık 33 yıllık çalışma periyodu boyunca endometriozis tanısı almış kadınların endometriozisli kadınlar olarak sınıflandırılmasıyla azaltılmıştır. Her iki potansiyel yanlılık exposed ve non-exposed kızlardaki üreme sonuçları arasındaki farkın beklenenden az olmasına meğil yaratmaktadır. Diğer bir taraftan, endometriozis tanılı annelerin kızları bu durumdan haberdar olabilirler ve dolayısıyla endometriozisin tipik semptomları ile muhtemel bir araştırma için, yardım almak üzere medikal bir merkeze başvurabilirler. Bu yanlılık exposed ve non-exposed kızlar arasındaki farklılığın bizim ortaya koyduğumuz küçük farklılıktan ayrı olarak beklenenden daha fazla gibi görünmesine meğil yaratabilmektedir. Diğer bir taraftan endometriozisli kız oranı, hastalığın artmış farkındalığı nedeniyle yüksek olabilir.

Çalışmanın istatistiksel gücünü arttırmak için, her bir endometrizisli kadın için dört kontrol kadın seçilmiştir. Diğer bir güçlü yan, izlem oranının %100’e yakın olmasıdır. Karışıklık yaratıcı bir çok faktörün etkisi yaşların birbirine yakın eşleştirilmesi ile elimine edilmiş ya da sınırlandırılmıştır. Potansiyel karıştırıcılardan çoğu yaş ile korele edilmesine rağmen rezidüel karıştırıcı faktörler elimine edilememiş olabilir. Fertilite ve infertilite tedavisini etkileyen bir çok faktör bu 33 yıllık izlem periyodunda değişikliğe uğramış olabilir. Buna karşılık yaşların

(10)

birbirine yakın eşleştirilmesi endometriozisli ve endometriozisi olmayan kadınlarda bu faktörlerin iki kontrol anne ve iki kontrol kız grubu üzerindeki etkisini azaltmakta yardımcı olmuştur. Vücut büyüklüğü, sigara içme, menstrüel karakteristikler gibi spesifik karıştırıcı faktörlerin etkisine rağmen bunların etkisi hesaba dahil edilmemiştir. Sonuçlar üzerinde etkisi olabilen teorik rezidüel karıştırıcı faktörlerin yönlendirmesi ile bir sonuca varmak pek mümkün gözükmemektedir. Tek çocuk sahibi olabilme oranı exposed ve kontrol grubunda eşit oranda idi (%13’e karşılık %12). Bu çalışmadaki en önemli sınırlama kızların gebe kalma denemeleri sonucu toplanmakta olan verilerin kaybıdır. Bu noktayı işaret eden sadece iki ölçüte sahibiz. İlki indüklenmiş abortus oranı olup, non-exposed grupla karşılaştırıldığında exposed grupta %10 daha yüksek riske sahiptir.

Yazarların Görevleri

Tüm yazarlar çalışmanın dizaynı, analizi, datanın yorumlanması ve tartışmasına katılmışlardır. T.D. taslak kısmını yazdı, M.V.H.H., D.H. ve ϕ.L. taslağı revize ettiler ve tümü çalışmanın son haline onay verdiler.

Fon

Kopenhag Rigshospitalet Üniversite Hastanesi Jinekoloji Departmanı çalışmanın tüm masraflarını üstlenmiştir.

Kaynaklar

Coxhead D, Thomas EJ. Familial inheritance of endometriosis in a British population. A case control study. J Obstet Gynaecol 1993;13:42–44.

dos Reis RM, de Sa MF, de Moura MD, Nogueira AA, Ribeiro JU, Ramos ES, Ferriani RA. Familial risk among patients with endometriosis. J Assist Reprod Genet 1999;16:500–503.

Giudice LC. Clinical practice. Endometriosis. N Engl J Med 2010;

362:2389–2398.

GuoSW. Epigenetics of endometriosis. Mol Hum Reprod 2009;15:587–607.

Jacobson TZ. Potential cures for endometriosis. Ann N Y Acad Sci 2011;

1221:70–74.

Kashima K, Ishimaru T, Okamura H, Suginami H, Ikuma K, Murakami T, Iwashita M, Tanaka K. Familial risk among Japanese patients with endometriosis. Int J Gynaecol Obstet 2004;84:61–64.

Kennedy S, Hadfield R, Westbrook C, Weeks DE, Barlow D, Golding S.

(11)

Magnetic resonance imaging to assess familial risk in relatives of women with endometriosis. Lancet 1998;352:1440–1441.

Kennedy S, Bennett S,Weeks DE. Affected sib-pair analysis in endometriosis.

Hum Reprod Update 2001;7:411–418.

Lamb K, Hoffmann RG, Nichols TR. Family trait analysis: a case-control study of 43womenwith endometriosis and their best friends.AmJ Obstet Gynecol 1986;154:596–601.

Matalliotakis IM, Arici A, Cakmak H, Goumenou AG, Koumantakis G, Mahutte NG. Familial aggregation of endometriosis in the Yale Series.

Arch Gynecol Obstet 2008;278:507–511.

Moen MH, Magnus P. The familial risk of endometriosis. Acta Obstet Gynecol Scand 1993;72:560–564.

Montgomery GW, Nyholt DR, Zhao ZZ, Treloar SA, Painter JN, Missmer SA, Kennedy SH, Zondervan KT. The search for genes contributing to endometriosis risk. Hum Reprod Update 2008;

14:447–457.

Simpson JL, Elias S, Malinak LR, Buttram VC Jr. Heritable aspects of endometriosis. I. Genetic studies. Am J Obstet Gynecol 1980;

137:327–331.

Stefansson H, Geirsson RT, Steinthorsdottir V, Jonsson H, Manolescu A, Kong A, Ingadottir G, Gulcher J, Stefansson K. Genetic factors contribute to the risk of developing endometriosis. Hum Reprod 2002;

17:555–559.

Treloar SA, O’Connor DT, O’Connor VM, Martin NG. Genetic influences on endometriosis in an Australian twin sample. Fertil Steril 1999;

71:701–710

Referanslar

Benzer Belgeler

TURKMI STUDY GROUP: Abant Izzet Baysal University: Mehmet Inanir, Osman Yasin Yalçin, Yilmaz Gunes; Adana City Hospital: Ibrahim Halil Kurt, Omer Genc, Abdullah Yildirim;

For comparison with the previous nationwide acute coro- nary syndrome registries conducted in Turkey [the TUMAR study and Turkey arm of the EPICOR study (11, 16)], TUMAR study has

Objective: This study aimed to determine the differences in terms of demographic characteristics and preferred stroke prevention strategies for patients with non-valvular

ARF: Acute rheumatic fever; AF: Atrial fibrillation; AS: Aortic stenosis; AR: Aortic regurgitation; CAD: Coronary artery disease; DM: Diabetes mellitus; ECG: Electrocardiogram;

[r]

1967'de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ikiye bölündüğü zaman Süheyl hoca Cerrahpaşa Tıp Fakültesini tercih ederek bir çok kıymetli kitap, eşya ve

This is followed by a review of the background to the crisis in Kenya; the impact of the conflict on Kenya’s economy; the international community’s and the AU’s intervention

Incorporated companies established in Turkey, in which the natural persons of foreign origin – except for the persons falling within the scope of article 28 of the Turkish