• Sonuç bulunamadı

(1)Gutiumlar Kuzey Mezopotamya’da dağlık bölgede yaşayan Gutiumlar 22

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Gutiumlar Kuzey Mezopotamya’da dağlık bölgede yaşayan Gutiumlar 22"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gutiumlar

Kuzey Mezopotamya’da dağlık bölgede yaşayan Gutiumlar 22. yüzyılın ortalarında Mezopotamya’yı istila ederek Akad krallığına son vermişlerdir. Bundan sonra Mezopotamya’da ±100 yıl boyunca Gutiumlar egemenlik sürmüşlerdir. Zagros dağlarında yaşayan Gutiumlar kültürel açıdan daha geridirler ve yazı kullanmamışlardır. Bu yüzden bu kavim hakkında fazla bilgi edinilememektedir. Diğer uygarlıkların kaynaklarından öğrenildiğine göre dilleri Asianik diller ailesindendir. Bu halkın ismi Geç Asur devri kaynaklarında Kutû olarak geçmektedir. 1937 yılında yapılan II. Türk Tarih Kongresinde B. Landsberger, bazı Gutium krallarının isimlerinin Türkçe olabileceğini söylemiştir. Landsberger bu isimlerden özellikle Elulumeš üzerinde durmuştur. Ona göre bu ismin anlamı “ülkeyi yücelten”dir. Onun bu görüşü ne kabul görmüş ne de reddedilmiştir.

Gutium krallarından baştan ikincisi Akad devletinin son krallarıyla çağdaştır. Akad kralı Šarkališarri’nin Gutium hanedanının beşinci kralı Šarlagab’ı yendiği bilinmektedir. Gutiumların son kralı Trigan’ı 5. Uruk hanedanı kralı Utuhengal yenerek Mezopotamya’daki Gutium hâkimiyetine son vermiştir. Ancak Utuhengal’in hâkimiyeti de fazla sürmemiş, III. Ur devletinin kurucusu Ur-Nammu Ur şehrinde yeni bir hanedan kurmuştur.

Yeni Sumer Devri (2150-2000)

Gutiumların hâkimiyetine son verilmesinin ardından Uruk, Ur ve Lagaš kentlerinin etkin olduğu döneme Yeni Sumer Devri denilmektedir. Bu devirde en etkili şehir Ur olduğu için döneme III.

Ur devri de denir. Bu dönem içerisinde etkin olan kentlerden Lagaš’ın ilk yöneticilerinin başlarda Gutium hanedanına bağlı olarak hüküm sürdükleri düşünülmektedir. II. Lagaš hanedanı olarak da bilinen bu dinastinin kurucusu Urbaba’dır. Bu kralın Lagaš’ta bazı liman faaliyetlerinde bulunduğu bilinmektedir. Ondan sonra yerine damadı Gudea geçmiştir. Gudea Sumer tarihinin en tanınmış simalarındandır. Kendisinden birçok yazılı belge kalmıştır. Bunların hiçbirinde bağlı olduğu kralın adı geçmez. İran’daki Anšan’a yaptığı bir seferden başka askerî faaliyetlerde bulunup bulunmadığı bilinmemektedir.

(2)

Gudea’dan kitabeli birçok heykel kalmıştır (Gudea Statüleri). Bu heykellerde Gudea dua eder şekilde tasvir edilmiştir; eller göğüste kavuşturulmuş, gözler irice açılmıştır. Bu heykellerin çoğu Louvre müzesindedir. İstanbul müzesinde de bir tane heykel bulunmaktadır.

Gudea’dan kalan eserler arasında şüphesiz en önemlisi Gudea silindirleri diye bilinen eserlerdir. İki nüsha halindeki bu kitabe silindirleri de Louvre müzesindedir. Sumercenin en güzel edebi eserlerinden olan bu kitabelerde, Gudea’nın Lagaš’ta tanrıçası Ningirsu için yaptırdığı bir tapınağın hikâyesi anlatılmaktadır. Tapınağın inşası için çevre ülkelerden ustalar, işçiler ve çeşitli inşaat malzemeleri getirtilmiştir. Kitabede Elamlılar Elam’dan Susalılar Susa’dan geldiler denilmektedir. Bazı inşaat malzemeleri Anadolu’dan taşınmıştır. Mesela, Amanos dağlarından sedir ağacı, Toros dağlarından taş, Urfa, Gaziantep yöresinden diorit, Diyarbakır yakınlarında olduğu tahmin edilen (Samsat?) Hahhum’dan altın tozu, ayrıca İran’dan kereste ve taş, bugün hala yerini bilemediğimiz, çoğu metinde yan yana geçen Magan ve Muluhha’dan bakır ve altın getirilmiştir.

Gudea yaptırdığı tapınak için, “Ningirsu tapınağını güneşin altında bir lapislazuli gibi parlattım”

demektedir.

Kendisinden sonras oğlu Ur-Ningirsu daha sonra da torunu Pirigme Lagaš’ta ensi’lik yapmışlardır. Bu sülalenin son beyi Namhani’dir. III. Ur kralı Urnammu, kanununun giriş kısmında, Namhani’yi öldürdüğünü söylemektedir.

III. Ur Devleti

Sumerliliğin, Sumer kültürünün yeniden canlandığı bir dönemdir. Sumer kültürü Akad kültürünün de etkisiyle yepyeni bir sentezle karşımıza çıkar. Devletin kurucusu Ur-Nammu’dur. Bu kral kısa zamanda hemen hemen bütün Mezopotamya’yı içine alan bir devlet kurmuştur. Şehirlerin imarına önem vermiş yeni tapınaklar yaptırıp eskilerini tamir ettirmiştir. Ur-Nammu, tarihte ilk defa Sumer ve Akad kralı unvanını kullanmıştır. Bu durum Sumer ve Akad halkının bir arada yaşadığını göstermektedir. Bütün III. Ur devleti kralları Akad kralları gibi isimlerini tanrı determinatifi ile yazmışlardır.

(3)

Ur-Nammu’dan kalan kitabeler arasında en önemlisi, Ur-Nammu kanunu diye bilinen metindir. Metin çok kırık durumda ele geçmiştir. Sadece ön söz (prolog) ile 15 kadar maddesi korunmuştur. Tablet İstanbul müzesinde korunmaktadır. Kanunlara bir prolog yazma geleneğinin Ur-Nammu kanunu ile başladığı anlaşılmaktadır. Mezopotamya’daki kanunların Ur-Nammu kanununun bir prototipi olduğu görülmektedir.

Ur-Nammu’dan bazı şehirlerinin sınırlarının gösterildiği kadastro metinleri denilen tabletlerde kalmıştır. Bu metinlerde sınırları belirlenen arazi bir tanrıya adanmıştır.

Ur-Nammu’dan oldukça kırık durumda bir de ilahi kalmıştır. Burada Ur-Nammu öldükten sonra “öteki dünyaya seyahati” adlı bir hikâye anlatılmaktadır. Öbür dünyada Gilagameš’e hediyeler sunduğu belirtilmektedir. Ur-Nammu’dan yine çok kırık durumda bir stel kalmıştır. Burada da olaylar sırasıyla tasvir edilmiştir.

Ur-Nammu zamanında mühür sanatında da büyük bir gelişme olmuştur. Mühürlerde “takdim sahnesi” denilen bir sahne oldukça sık çizilmektedir. Burada bir tanrı elinden tuttuğu bir şahsı, tahtta oturan, daha yüksek dereceli bir tanrıya takdim etmektedir.

Ur-Nammu’dan sonra yerine oğlu Šulgi geçmiştir. Šulgi zamanında ülkenin sınırları daha da genişlemiştir. O tarihlerde III. Ur devleti adeta bir dünya devleti haline gelmiştir. Bu yüzden Šulgi

“dört cihanın kralı” unvanını taşımıştır.

Šulgi’den sonra Amar-Suen ve Šu-Suen kral olmuşlardır. Bu krallar zamanında da devlet gücünü korumaya devam etmiştir. Ancak Šu-Suen zamanında devletin batısında bazı hareketler olduğu anlaşılmaktadır.

Bu dönemde, 20. yüzyılın başlarından itibaren Mezopotamya’ya yine yoğun bir şekilde Sami göçü vardır. Amurrular olarak tanınan bu kavmin de nereden geldikleri tam olarak bilinmemektedir fakat Mezopotamya’nın güney-batısından geldikleri söylenebilir. Bunlar da göçebedir ancak Mezopotamya’da göçebe hayat olamayacağı için yerleşik hayata geçmişler ve kendi şehirlerini kurarak veya mevcut şehirlere yerleşerek bölgenin etnik yapısını değiştirmişler, nüfusu arttırmışlardır.

(4)

Amurru göçlerinden sonra Mezopotamya’da İsin, Larsa, Babil, Asur, Mari gibi Sami şehirleri ortaya çıkmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

˙Intervallerin Uzayı, Quasilineer Uzaylar, Quasilineer Operat¨ orler, Quasilineer ˙I¸c C ¸ arpım Uzayları, ¨ Oteleme, De˘ gi¸stirme ve Geni¸sletme Operat¨ orleri, K¨

Bu b¨ ol¨ umde, ilk olarak S.v.K. koneksiyonlu 3-boyutlu f -Kenmotsu manifoldları incelenmektedir. Daha sonra bu tip manifoldların, sırasıyla, semi-simetrik, Ricci

Di˘ ger taraftan integral i¸sareti altında en az bir bilinmeyen fonksiyonun bulundu˘ gu denklemler olarak tanımlanan integral denklem- ler ile bilinmeyen fonksiyonun hem t¨ urev

Ayrıca bu b¨ ol¨ um i¸cinde verilen sabit nokta teoremi ve ikinci b¨ ol¨ umde bahsedilen nonkompaktlık ¨ ol¸c¨ us¨ un¨ un de kullanılmasıyla bu denklem tipinin, [0, M ]

U¸c¨ ¨ unc¨ u b¨ ol¨ umde ¸cift dizisel band matrisi ˜ B kullanılarak in¸sa edilmi¸s olan mutlak olmayan tipten `( e B, p) dizi uzayı in¸sa edilmi¸s ve bazı ¨

ANAHTAR KEL˙IMELER: Proksimiti Uzayları, Proksimiti Ba˘ gıntılar, Fuzzy K¨ umeler, Fuzzy Ba˘ gıntılar, Fuzzy Proksimiti, Relator Uzayı, L-Fuzzy Ba˘ gıntılar, L-Fuzzy

M 2n+1 bir (ϕ, ξ, η) hemen hemen kontakt yapısına sahip olan bir hemen hemen kontakt manifold ise M 2n+1 ×R ¸carpım manifoldu ¨uzerinde (ϕ, ξ, η) yapısı yardımıyla bir J

¸calı¸smada, bazı vekt¨ or de˘ gerli Orlicz dizi uzayları i¸cin bir baz ile aynı i¸sleve sahip olan bir operat¨ or dizisi tanımlanmı¸stır... B ¨ OL ¨