• Sonuç bulunamadı

KARA KUTU KİTAPLARI. NOT: Manevi yaptırım var ama manevi kural yok. Manevi yaptırım: Toplumsal düzen. düzen kurallarına uyup uymamak,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KARA KUTU KİTAPLARI. NOT: Manevi yaptırım var ama manevi kural yok. Manevi yaptırım: Toplumsal düzen. düzen kurallarına uyup uymamak,"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN

TEST – 1

ÇÖZÜMLER

1. Hukuk Kuralları: Sosyal hayatı düzenleyen, kurallar içerisinde devlet destekli, maddi yaptırı- ma sahip olan kurallardır. Hukuk kurallarını öteki toplumsal kural- lardan ayıran en önemli özellik devletin yaptırım gücüyle destek- lenmiş olmasıdır.

Hukuk kuralları dışındaki toplum- sal düzen kurallarına uyup uyma- mak, genelde kişilerin iradelerine veya vicdanlarına bırakılmıştır.

Hukuk kurallarına riayet etmek, kişilerin iradesine bırakılmamıştır.

CEVAP A 2. Toplu biçimde yaşayabilmek için yaşamı düzenleyen sosyal düzen kurallarına ihtiyaç vardır. Sosyal hayatı düzenleyen kurallar:

A) Din Kuralları: Tanrı tarafından, peygamberleri aracılığı ile gönderilen kurallardır.

B) Ahlak Kuralları: Kişinin başka- larıyla ya da kendi vicdanıyla olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır. İnsanların, kendi- lerine ve diğer insanlara karşı olan görev ve sorumlulukları- dır. Ayıplanma, hor görülme, dışlanma gibi manevi yaptı- rıma sahiptir. Ahlak kuralları ikiye ayrılır;

1) Subjektif (Kişisel) Ahlak Kural- ları: Sosyal hayatta kişilerin kendi nefislerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini be- lirleyen ve manevi yaptırıma bağlanmış olan kurallara denir.

2) Objektif (Toplumsal) Ahlak Kuralları: İnsanların diğer insanlara ve topluma karşı olan ödev ve sorumlulukları- nı düzenleyen kurallardır. Bu kurallara aykırı davranışların yaptırımı, hem kişinin vicdanı hem de toplumun tepki göster- mesidir.

C) Görgü Kuralları: Kişinin toplum içinde nerede, nasıl davrana- cağını düzenleyen kurallardır.

D) Örf ve Adet Kuralları: Topluluk içerisinde uzun zamandan beri yerleşmiş olup, toplumun uyul- masını zorunlu saydığı ortak davranış kurallarıdır.

E) Hukuk Kuralları: Sosyal hayatı düzenleyen, kurallar içerisinde devlet destekli, maddi yaptırı- ma sahip olan kurallardır.

NOT: Manevi yaptırım var ama manevi kural yok.

Manevi yaptırım: Toplumsal dü- zen kurallarına uyup uymamala- rının, genelde kişilerin iradelerine veya vicdanlarına bırakılmasına denir.

CEVAP C 3. Fizik kuralları: Sosyal hayatı dü- zenleyen kurallar arasında yer al- maz. Detaylı bilgi için 2. sorunun çözüme bakınız.

CEVAP B 4. Hukuk kurallarını, sosyal haya- tı düzenleyen diğer kurallardan ayıran en önemli özellik, hukuk kuralına uyulmadığında, kişiyi bu kurallara uymaya zorlayacak bir devlet gücünün bulunmasıdır.

Hukuk kurallarına uyulmaması devlet desteğiyle maddi yaptırıma bağlanmışken diğer sosyal hayatı düzenleyen kurallar bu özelliğe sahip değildir.

CEVAP D 5. Yorum türleri aşağıdaki şekildedir:

A) Lafzi yorum: Kanunun hükmü yorumlanırken hükümde ge- çen kelimelerin anlamlarının, metin içindeki yerlerinin ve cümlenin kuruluş biçiminin, noktalama işaretlerinin ve dil bilgisi kurallarının nazara alın- dığı yorum türüdür.

B) Sistematik yorum: Hukuk normlarının tek başına değil bulundukları sistem, düzenlen- dikleri veya tüm hukuk sistemi içindeki yeri dikkate alınarak yapılan yorumdur.

C) Mantıki yorum: Mantıksal ku- rallara göre yapılan yorumdur.

D) Tarihi yorum: Norm sözel ve sistematik olarak belirlense bile kesin sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı hallerde kanun koyucunun o normu düzenleme amacı, o normu koyarken sahip olduğu düşün- cenin araştırılması gereken yorum türüdür. Tarihi yorum ikiye ayrılır.

1) Subjektif tarihi yorum: Eğer hüküm yorumlanırken kanun koyucusunun hükmü koyarken hangi amaçla hareket ettiği araştırılıyorsa subjektif tarihi yorum söz konusudur.

2) Objektif Tarihi Yorum: Subjek- tif tarihi yorumdan farklı ola-

rak, eğer kanun koyucunun amacının değil de o hükmün koyulduğu tarihteki anlamının bulunması için çaba sarf edili- yorsa objektif tarihi yorum söz konusudur.

E) Amaçsal yorum: Temel amacın tespitine yönelik ortaya çıkan bir yorumdur. Normun lafzın- dan başka bir anlam çıksa bile amacın ön plana alınması ge- rektiğini savunur.

Yargı yorumu: Hâkimlerin önüne gelen bir meseleyi çözüme kavuş- tururken yaptığı yorumdur.

1924 Anayasası’nda kanunların yorumlanması Türkiye Büyük Mil- let Meclisinin görevleri arasında yer alıyordu. Ancak bu yol 1961 Anayasası ile kaldırılmış olup 1982 Anayasası’nda da öngörül- memiştir. Bu nedenle günümüzde yasama yorumunun uygulaması yoktur.

Cevap E 6. Hukuk kuralları soyuttur, geneldir, süreklidir, objektiftir. Hukuk kural- ları maddi yaptırıma dayalıdır ve devlet gücüyle desteklenmiştir ve değişkendir.

Hukuk kuralları kişilik dışıdır. Hu- kuk kuralları bölgelere göre de- ğişmez hukuk herkes için vardır;

herkes kanun önünde eşittir.

CEVAP E 7. Sosyal hayatı düzenleyen bütün

kurallar, toplum hayatına belirli bir düzen vermeyi, barışı temin etmeyi ve dirliğin hâkim olduğu bir ortamı gerçekleştirmeyi amaç edinir.

Toplumdaki kuralların amacı sos- yal ilişkilerin düzen içinde sürdü- rülmesini sağlamaktır. Toplumsal hayatta görülen kurallar öncelikle belirsizliği azaltır ve bireyler ara- sı ilişkilerde yol göstericilik işlevi yüklenirler.

CEVAP A 8. Emredici hukuk kuralları, ilgililerin

iradeleriyle değiştirmeleri müm- kün olmayan kurallardır. Bir ku- ralın emredici niteliği genel olarak onun ifade biçiminden anlaşılır.

Kanunda yer alan zorlanamaz, aksi kararlaştırılamaz, istenemez, yapılamaz, kuralın emredici bir kural olduğunu ve aksine işlem yapılamayacağını gösterir.

(3)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN Tamamlayıcı Hukuk Kuralları:

Tarafların sözleşme yaparken öngörmedikleri, aksini kararlaş- tırabildikleri konularla ilgili uyuş- mazlıkların çözümüne yarayan kurallardır.

Tanımlayıcı Hukuk Kuralları: Bir hukuki kavramın, ne anlama gel- diğini belirleyen kurallardır.

Yorumlayıcı Hukuk Kuralları: Bi- reylerin birkaç anlama gelebilen beyan ve hareketlerinin, hangi anlama geldiğini saptayan hukuk kurallarıdır.

CEVAP A 9. Yaptırım (Müeyyide): Hukuk ku- rallarına aykırı davranışların, dev- letin zorlayıcı gücü ile karşılaşma- sı, hukuka aykırılığa bağlanılan katlanılmak zorundaki sonuçtur.

Hukuk alanında yaptırım devlet gücü ile uygulanır.

Yaptırım türleri:

1) Ceza: Hukuk kurallarından ba- zılarının koymuş oldukları emir ve yasaklara aykırı davranışta bulunan kimselerin karşılaşa- cakları tepkiye denir.

2) Cebri icra: Borcunu ödeme- yenin devlet gücüyle borcunu ödemeye zorlanması.

3) Tazminat: Kişiye verilen zarar karşılığında öngörülen yaptı- rım türüdür. Maddi ve manevi olarak ikiye ayrılır.

4) İptal: Bir idari işlemin hukuka aykırı yapılması durumunda mahkemelerce iptal edilmesi- dir. Kısas yaptırım türleri ara- sında yer almaz.

CEVAP C 10. Cebri icra yaptırım türleri arasın-

da yer alır.

Hükümsüzlük (geçersizlik) türleri:

1) Yokluk: Hukuki işlemlerin ka- nunun belirttiği kurucu unsur- lardan en az birine uyulmadan yapılması halinde bu işlemin yokmuş gibi kabul edilmesidir.

2) Butlan:

a) Mutlak Butlan: Bir hukuki işle- min kanunun öngördüğü ku- rucu unsurlara sahip olmakla beraber kanunun emredici hü- kümlerine aykırı olmasıdır.

b) Nispi Butlan: Nispi butlanday- sa hukuki işlem kurucu unsur- lara sahip emredici hükümlere uygundur. Ancak hukuki işlemi yapan iradede sakatlık vardır.

3) Tek Taraflı Bağlamazlık: Hukuki işlemi yapan taraflardan birisi- nin sözleşme yapma ehliyetine sahip olmamasıdır.

4) İptal: Özellikle irade sakatlığı hallerinde söz konusu olur.

İrade sakatlıkları ise Hata (Ya- nılma), Hile (Aldatma), Tehdit (İkrah). Bu durumda hataya düştüğünü, hileye uğradığını öğrenen taraf, tehditte ise teh- dit ortadan kalktığı andan iti- baren tehdit edilen taraf 1 YIL içerisinde işlemin iptalini talep edebilir, etmez ise işleme razı gelmiş demektir ve işlem baş- tan itibaren geçerli hale gelir.

CEVAP C 11. Hukuki işlemlerin kanunun belirtti- ği kurucu unsurlardan en az birine uyulmadan yapılması halinde bu işlemin yokmuş gibi kabul edilme- sine yokluk denir.

Bir hukuki işlemin Mutlak Butlanla geçersizlik sebepleri:

✔Emredici kurallara aykırılık

✔Kamu düzenine aykırılık

✔Ahlaka aykırılık

✔Kişilik haklarına aykırılık

✔Başlangıçta imkansızlık (ob- jektif imkansızlık)

CEVAP B 12. Evlendirme memuru önünde ol- madan yapılan evlilikler yok hük- mündedir.

Evlilik karşı cinsten bir kadın ile bir erkeğin sürekli bir hayat kurma amacıyla başvurdukları bir kurum- dur. Aynı cinsten yani kadın kadın ya da erkek erkek şeklinde evlilik- ler, yetkili bir evlendirme memuru önünde yapılmış olsa bile geçerli olmayıp, yokluk yaptırımına tabi tutulur.

CEVAP B 13. 2004 yılında yapılan değişiklikle

Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Ölüm cezası kaldırıldı.

Türk Ceza Hukuku’nda yer alan cezalar:

Hapis

Ağırlaştırılmış müebbet hapis Müebbet hapis

Süreli hapis ve adli para cezala- rıdır.

Cevap A

14. Cezaların kanuniliği: Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik ted- birleri ancak kanunla konulur.

Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum ba- rışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza so- rumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirle- rinin türleri düzenlenmiştir.

Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hük- molunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konula- maz.

Kanunların suç ve ceza içeren hü- kümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak bi- çimde geniş yorumlanamaz.

Cevap A 15. Kast: Ceza hukukunda failin ger- çekleştirdiği hareketi ve bunun sonuçlarını bilmesi ve istemesidir.

Türk Ceza Kanunu’nun 21. mad- desinde kastın suçun oluşmasın- da belirleyici unsur olduğu ifade edilmiş ve tanımı “kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bi- lerek ve istenerek gerçekleştiril- mesidir” şeklinde yapılmıştır.

Taksir: Ceza anlamında “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neti- cesi öngörülmeyerek gerçekleş- tirilmesidir.” (Türk Ceza Kanunu madde: 22/2) Ceza kanununda açıkça belirtilmediği sürece taksir- li hareketle işlenen bir fiilden dola- yı kimse cezalandırılamaz.

Cevap B 16. İspat için kullanılan araçlara DE- LİL denir. İspatın konusu, taraf- ların üzerinde anlaşamadıkları çekişmeli vakıalardır. Herkesçe bilinen vakıalar, ikrar edilmiş vakı- alar çekişmeli sayılmaz, ispatı da gerekmez.

Cevap D

(4)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN

TEST – 2

ÇÖZÜMLER

1. Bir ülkede yetkili bir makam tara- fından konulmuş ve yürürlükte bu- lunan sadece yazılı hukuk kuralla- rının tümüne mevzu hukuk denir.

Herkese uygulanabilen, genel ve soyut hukuk kurallarının tamamı objektif hukuk kurallarını oluştu- rur.

Cevap D 2. Normlar hiyerarşisinde en tepede

Anayasa yer alır. Anayasa > Ka- nun = Olağanüstü Cumhurbaşka- nı Kararnameleri = Uluslararası Antlaşma > Olağan Cumhurbaş- kanı Kararnameleri > Yönetmelik

> Genelge bulunur.

NOT: Temel hak ve hürriyetlerle kanun ile uluslararası antlaşma arasında anlaşmazlık çıkarsa, uluslararası antlaşma temel alınır.

Cevap C 3. Hâkimin önüne gelen somut ola- yın çözüme kavuşturulmasını sağlayacak hukuk kuralı yazılı hukukta ve örf ve âdet hukukunda bulunmuyorsa bir hukuk boşlu- ğundan söz edilir.

Cevap A 4. Hâkim, önüne gelen bir davayı

çözerken önce kanuna, kanunda bir hüküm yoksa örf ve âdeta ba- kacak burada da bir hüküm yoksa kendisini kanun koyucu gibi dü- şünüp ona göre karar verecektir.

Kanun koyucu gibi davranırken öğretiden ve içtihattan yararlana- caktır. Hâkim, hukuk boşluğunu doldurmak için hukuk kuralı ko- yar yaratır. Bu yetkisini kullanır- ken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanarak ya kıyasta bulunur veya kendisi biz- zat hukuk kuralı yaratma yoluna gider. Hâkimin oluşturduğu hukuk kuralı, bir kanun maddesi niteliği taşımaz, diğer hâkimleri ve hat- ta bizzat kuralı oluşturan hâkimi de bağlamaz. Söz konusu hukuk kuralı, üst derece (istinaf, temyiz) mahkemelerinin denetimine tabi- dir.

Cevap B

5. Kanun boşluğu: Bir hukuki duru- ma ilişkin olarak uygulanacak ya- zılı mevzuat hükmünün (kanun) hiç bulunmaması ya da bulunsa da somut duruma uygulanmasın- da yeterli kabiliyette bulunmama- sıdır.

Cevap E 6. Madde 1 - Kanun, sözüyle ve

özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.

Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim, örf ve âdet huku- kuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir ku- ral koyacak idiyse ona göre karar verir.

Hâkim, karar verirken bilimsel gö- rüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.

Hâkim, önüne gelen bir davayı çözerken önce kanuna, kanun- da bir hüküm yoksa örf ve âdete bakacak burada da bir hüküm yoksa kendisini kanun koyucu gibi düşünüp ona göre karar ve- recektir. Kanun koyucu gibi dav- ranırken öğretiden ve içtihattan yararlanacaktır. Hâkimin önüne gelen somut olayın çözüme ka- vuşturulmasını sağlayacak hukuk kuralı yazılı hukukta ve örf ve âdet hukukunda bulunmuyorsa bir hu- kuk boşluğundan söz edilir. Böyle bir durumda, önüne gelen uyuş- mazlığı Medeni Kanun'un ver- diği yetkiye dayanarak çözüme kavuşturmak zorundadır. Davayı gören hâkim, ortaya çıkan hukuk boşluğunu doldurmak üzere biz- zat hukuk kuralı koymak ve bu kurala göre anlaşmazlığı çözüme kavuşturmak zorundadır. Hukukta buna, hâkimin hukuk yaratma yet- kisi denilmektedir.

Cevap A 7. Hâkimin Takdir Yetkisi: Hâkimin

takdir yetkisi, kanunun çok genel veya soyut ve esnek olan hüküm- lerinin somut olaya, yani hâkimin önüne gelen olaya uygun düşe- cek biçimde uygulanmasıdır.

Hâkimin takdir yetkisi Medeni Kanun’un dördüncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre: “Ka- nunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, huku- ka ve hakkaniyete(Sübjektif) göre karar verir.” Kanunun ifadesinden 17. Hukuki fiil(eylem): Bireylerin ira-

deleriyle ortaya çıkan ve hukukun kendisine sonuçlar bağlamış ol- duğu olaylara hukuksal eylem de- nilir. O halde bir hukuksal olaydan söz edilebilmesi için her şeyden önce insan davranışının varlığı ve hukukun da ona sonuç bağlamış olması gerekmektedir.

Cevap C 18. Kişinin isim ve/veya soy isim de- ğiştirebilmesi belirli şartlara bağ- lanmıştır. Medeni Kanun uyarınca kişi isim veya soy ismini değişti- rilebilmekte hatta ismine yeni bir isim ekletebilmekte veya birden fazla ismi var ise birini çıkartabil- mektedir.

İsim ve soy isim değişikliği yapı- labilmesi için haklı bir sebebin varlığı ve mahkemeye başvuru yapılması gerekmektedir.

Cevap D 19. Bir ülkede yetkili bir makam tara-

fından konulmuş ve yürürlükte bulunan sadece yazılı hukuk ku- rallarının tümüne mevzu hukuk denir.

Bir ülkede yürürlükte bulunan hu- kuk kurallarının yazılı ve yazısız tümü

pozitif (müspet) hukuku oluşturur.

Tabii (doğal) hukuk ideal hukuk olarak da tanımlanmakta ve ol- ması gereken hukuk anlamında kullanılmaktadır.

Cevap E

(5)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN de anlaşılacağı üzere hâkim, tak-

dir yetkisini ancak kanunun kendi- sine bu yetkiyi verdiği durumlarda kullanabilecektir.

Hâkim kendisine takdir yetkisi verildiği durumlarda hukuk yarat- maz, var olan hükmü tamamlar.

Medeni Kanun dördüncü madde- sine göre hâkimin takdir yetkisi, uyuşmazlık konusu olaya uygu- lanabilecek çerçevesi belli bir kuralın mevcudiyetine karşılık, olayın özelliklerine kuralın uygula- nabilmesi ve uydurulabilmesi için istenerek (bilinçli olarak) olarak bırakılmış, yaratılmış eksikliklerin (kural-içi boşlukların) tamamlan- masıdır.

Hâkimin takdir yetkisi sonucu ver- diği karar, üst derece (istinaf, tem- yiz) mahkemelerinin denetimine tabidir.

Cevap A 8. Hâkimin takdir yetkisi, uyuşmaz- lık konusu olaya uygulanabilecek çerçevesi belli bir kuralın mevcu- diyetine karşılık, olayın özellikle- rine kuralın uygulanabilmesi ve uydurulabilmesi için istenerek (bi- linçli) olarak bırakılmış, yaratılmış eksikliklerin (kural-içi boşlukların) tamamlanmasıdır.

Cevap C 9. Hâkimin hukuk yaratması için sa- dece kanun boşluğunun olmama- sı yeterli değil aynı zamanda örf ve âdete, bakacak burada da bir hüküm yoksa kendisini kanun ko- yucu gibi düşünüp ona göre karar verecektir.

Cevap A 10. Kişinin doğumundan ölümüne ka- dar geçen süre içinde özel hukuk ilişkilerinin düzenlendiği temel kanun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’dur.

Cevap E 11. Şirketler Hukuku, Ticaret

Hukuku’nun alt dalları arasında yer alır.

Medeni Hukuk’un alt dalları:

● Miras hukuku

● Eşya hukuku

● Kişiler hukuku

● Aile hukuku

Özel hukukun en geniş dalı olan hukuk Medeni Hukuk’tur.

Cevap E 12. Mutlak eşitliği sağlamak hukukun

temel görevi arasında yer almaz.

Hukukun toplumda dirlik ve düze- ni, hukuki güvenliği, adaleti sağla- ma ile toplumun ihtiyaçlarını kar- şılama gibi çeşitli amaçları vardır.

Hukukun temel görevleri:

✔Hukuk, toplumda barışı sağlar

✔Hukuk, toplumda hukuki gü- venliği sağlar.

✔Hukuk, toplumda adaleti sağ- lar.

✔Hukuk, toplumda oluşum ve gelişimlere cevap verir.

Cevap B 13. Evlenme yaşı, evlenecek kişile- rin ayırt etme gücünün yanında kanunun aradığı bir yaşa erişmiş olmaları gerekir, buna göre, erkek veya kadın on yedi yaşını doldur- madıkça evlenemez. Bu hükümle Medeni Kanun olağan evlenme yaşını on yedi yaşın tamamlan- ması olarak belirlemiştir. On yedi yaşını tamamlayıp, olağan evlen- me yaşına erişenler, ancak ana ve babalarının rızasıyla evlene- bilirler.

Cevap C 14. Erkek veya kadın için Medeni

Kanun’da tanımlanan olağan evlenme yaşı için on yedi yaşın tamamlanması gerekir. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı ya- şını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebi- lir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi din- lenir.

Cevap C 15. Çağdaş hukuk sistemi, borçlunun

yükümlülüğünü mal varlığı ile te- minatlandırmasını esas almak- tadır. Diğer anlatımla alacaklı, borçlunun borç ilişkisinden doğan yükümlülüğünü yerine getirme- mesi durumunda, İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde, borçlunun mal varlığının bir bö- lümüne el konulması talebinde bulunabilir.

Antik toplumlarda, borçlu tarafı, edimini yerine getirmeye zorla- mak için kişisel varoluşla –be- deni ile- ilgili sorumluluk tarzları

uygulanmıştır. Eski uygarlıklarda, borçlunun borç ilişkisinden doğan yükümlülüklerini yerine getirme- mesi durumunda, alacaklının ta- lebiyle vücudundan bir parçanın kesilmesi ya da öldürülmesi kuralı benimsenmiştir. Daha sonraki ta- rihlerde, alacaklının kölesi olması ya da belirli bir süre onun hizme- tinde köle olarak çalışması pren- sibi benimsenmişti. En yumuşa- tılmış şekliyle kişisel sorumluluk, borçlunun belirli bir süre hapsedil- mesi yoludur.

Günümüzde borç ilişkilerinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin kişisel varoluş sorumluluğu, hukuk düzenince kabul edilmemektedir.

Cevap E 16. Kanun veya kanunda öngörülen

sözleşmeler uyarınca oluşan top- luluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları ol- mayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygın- dır.

Cevap C 17. BORÇLAR HUKUKU’NUN KAY-

NAKLARI:

1- Hukuki işlemlerden doğan borç- lar

2- Haksız fiillerden doğan borçlar 3- Sebepsiz zenginleşmeden do-

ğan borçlar

Cevap E 18. Kanunda aksine bir hüküm bu-

lunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.

Borçlar Hukuku’na Hâkim Olan İlkeler:

1. Nisbilik İlkesi

2. İrade Özerkliği Eşitlik Sözleş- me Serbestisi

3. Dürüstlük İlkesi

4. Kusurlu Sorumluluk İlkesi 5. Üçüncü Kişi Aleyhine Borç Ku-

rulamaması İlkesi

6. Sözleşmelerde İvazlık (karşılık) İlkesi

7. Borçlunun İkametgâhında İfa (Ödeme)

Cevap C

(6)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN 19. Sözleşme bedelinin borçlu tara-

fından ödenmemiş olması dolayı Cebri İcra yoluyla herhangi bir borç ya da başka bir hukuki yü- kümlülüğün, yükümlüsü tarafın- dan rızayla yerine getirilmediği hallerde, devlet gücü eliyle zorla yerine getirilir.

Hukuki işlemin kesin hükümsüzlü- ğünü gerektiren durumlar:

• Hukuki işlemin konusunun, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olması ve imkânsız olması

• Hukuki işlemi yapan kişinin eh- liyetsizliği

• Hukuki işlemin geçerlilik şartı olan şekle uyulmaması

• Hukuki işlemin muvazaalı ol- ması

Cevap E

TEST – 3

ÇÖZÜMLER

1. Sözleşmelerin geçerliliği, kanun- da aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

Kanunda sözleşmeler için öngö- rülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyul- maksızın kurulan sözleşmeler hü- küm doğurmaz.

Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.

İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.

Cevap D 2. Aralarında var olan borç ilişkisi

dolayısıyla alacaklının borçludan isteyebileceği, borçlunun da yeri- ne getirmekle yükümlü bulunduğu davranış biçimine edim denir.

Cevap B 3. Kanunda aksine bir hüküm bu- lunmadıkça, her alacak on yıllık zaman aşımına tabidir.

Cevap A 4. Türk Medeni Kanunu’nun 2. mad- desine göre, herkes, haklarını kul- lanırken ve borçlarını yerine geti- rirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk dü- zeni korumaz. “Dürüstlük kura- lı”, kişilerin haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüst, ahlaklı ve iyiniyetli bir insandan beklenecek şekilde davranma zorunluluğunu ifade eder. Bir dav- ranışın dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, toplumda hâkim olan ahlaki ölçülere, geçerli adet ve uygulamalar ile olur.

Cevap E 5. Hakların kazanılmasında iyi niyet

ilkesi geçerlidir.

İyi niyet, kişinin bir hakkın kazanıl- masına veya bir hukuki sonucuna doğmasına ilişkin bir engeli bilme- mesini ifade eder.

Türk Medeni Kanunu’nun 3. mad- desine göre, Kanunun iyi niyete hukukî bir sonuç bağladığı du- rumlarda, asıl olan iyi niyetin varlı- ğıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddia- sında bulunamaz.

Cevap E

6. Sözleşmelerin geçerliliği, kanun- da aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

Kanunda sözleşmeler için öngö- rülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyul- maksızın kurulan sözleşmeler hü- küm doğurmaz.

Cevap E 7. Hakların kazanılmasında iyi niyet

geçerlidir.

Dürüstlük kuralının ilkeleri:

Kanun hükümlerinin yorumlanma- sında,

Kanuna karşı hilenin önlenmesin- de,

Kanun boşluklarının doldurulma- sında,

Hukukî işlemlerin oluşması, yo- rumlanması ve tamamlanmasın- da,

Sözleşmelerin değişen şartlara uyarlamasında (emprevizyon), Sözleşmelerde yan yükümlülükle- rin yerine getirilmesinde, Sözleşme öncesi ilişkilerde, Borçların ifasında uygulanmakta- dır.

Cevap E 8. Hakların kazanılmasında iyi niyet

geçerlidir. Detaylı bilgi için 7. so- runun çözümüne bakınız.

Cevap B 9. Sözleşmelerin değişen şartlara

uyarlaması (emprevizyon), dü- rüstlük kuralı ilkesinin gereğidir.

Detaylı bilgi için 7. sorunun çö- zümüne bakınız.

Cevap A 10. Mülkiyet Hakkı: Sahibine eşya

üzerinde en geniş yetki tanıyan ayni hak, mülkiyet hakkıdır. Mülki- yet hakkı sahibine, hakkın konusu şeyi kullanma onun maddi ve hu- kuki semerelerinden yararlanma ve tüketme veya onda tasarrufta bulunabilme yetkisini verir.

Rehin Hakları: Bu tür sınırlı aynî haklar, hak sahibinin bir alacağını güvence altına alan ve alacağın elde edilememesi nedeniyle re- hinli eşyanın satılması suretiyle elde edilecek para ile alacağın karşılanması yetkisini sağlayan haklardır.

(7)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN Oturma hakkı, belirli bir kişiye bir

binadan veya binanın bir bölü- münden konut olarak yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkıdır.

Zilyetlik, kişinin bir şey üzerindeki fiili egemenliği olarak tanımlana- bilir.

Cevap B 11. Malikin taşınmaz üzerindeki ta- sarruf yetkisini sınırlandırmak, kişisel hakları kuvvetlendirmek ya da kazanılmış veya kazanılması muhtemel aynı hakları korumak amacıyla kanunda sayılan bazı hakların tapu kütüğüne yazılma- sına şerh denir.

Karine: mevcut ve bilinen olgu- lardan bilinmeyen bir olgunun varlığın sonucunu çıkarmaktır.

Karinelerin en önemli fonksiyonu, iddiasını bir karineye dayandıran kimseyi ispat yükünden kurtarma- sı, bunu karşı tarafa geçirmesidir.

Cevap C 12. Kişilerin Eşya üzerinde doğrudan

egemenlik sağlayan haklara, ayni haklar adı verilir.

Fikri Haklar: Kişinin, bilim, tekno- loji, edebiyat gibi alanlarda orta- ya koyduğu ürünlere fikri ürünler, bunlar üzerindeki haklara da fikri haklar denir.

Cevap B 13. Yenilik doğuran haklar, hak sahi- bine tek taraflı irade beyanında bulunarak yeni bir hukuki ilişki kurmak, mevcut bir hukukî iliş- kiyi değiştirmek ya da mevcut bir hukukî ilişkiye sona erdirmek yetkisi veren haklardır. Yenilik do- ğuran haklar, kurucu, değiştirici ve bozucu yenilik doğuran haklar olmak üzere üç kategoriye ayrıl- maktadırlar.

Kurucu yenilik doğuran haklar:

Bu hakkın kullanılmasıyla yeni bir hukuki ilişki, hukuki durum yaratıl- maktadır. Ön alım, alım, geri alım ve kabul, icazet ve tanıma kurucu yenilik doğuran haklar arasında yer alır .

Değiştirici yenilik doğuran haklar:

Bu hakkın kullanılmasıyla var olan bir hukuki ilişki değiştirilmektedir, ancak sona ermemektedir. Ayıplı malın ayıpsızla değiştirilmesi, se- çimlik borçlarda seçim hakkının kullanılması, aynen ifadan vazge- çip müspet zararı isteme değiştiri- ci yenilik doğuran haklar arasında yer alır.

Bozucu yenilik doğuran haklar:

Bu hakkın kullanılmasıyla var olan bir hukuki ilişki, hukuki du- rumun sona erdirilmesidir. Azil, fesih, iptal, dönme, takas, mirasın reddi yenilik doğuran haklar ara- sında yer alır.

Cevap D 14. Meşru müdafaa, diğer bir deyişle

meşru savunma, kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkanlarla saldırı ile orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek için işlenen fiildir. Ceza hukukunda meşru savunma, bir hukuka uy- gunluk nedeni olarak kabul edil- mektedir. Saldırıyı defetmek için orantılı karşı güç kullanan kimse, meşru müdafaa hükümleri gere- ği cezalandırılmaktan kurtulur.

Maruz kaldığı haksız saldırının etkisi altında, “heyecan, korku ve paniğe” kapılarak meşru müdafaa sınırlarının aşılması halinde dahi faile ceza verilmez.

Meşru müdafaa: Faile veya baş- kasına yönelen saldırı, haksız ni- telikte bir saldırı olmalıdır.

Zorunluluk hali; kendisinin veya başkasının bir hakkına yönelik ağır ve muhakkak bir tehlikeye karşı başka suretle korunma ola- nağı bulunmaması şartıyla tehli- keden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu altında iş- lenen fiilleri ifade eder.

Cevap B 15. Velayet, küçük veya ergin kısıtlı- ların gerek kendilerine ve gerek- se mallarına özen gösterilmesi ve onların temsil edilebilmesi için kanunen ana ve babaya yüklenen yükümlülükleri ve verilen yetki ile hakları ifade eder.

Vesayet, bir taraftan velayet altın- da bulunmayan küçükleri, diğer taraftan çeşitli nedenlerden do- layı kendi kendilerini ve mallarını yönetmekten aciz durumda olan kişileri korumayı amaçlayan bir kurumdur. Velayet hısımlıktan doğduğu halde, vesayet mahke- me kararıyla doğar.

Cevap B Kayyım: Belirli işleri görmek veya malvarlığı yönetmek için atanır.

16. Detaylı bilgi için 15. sorunun çö- zümüne bakınız.

Cevap A

17. Vasi ve kayyım, vasi, vesayet al- tındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve mal varlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmek ama- cıyla atanan kişidir. Sulh mahke- mesi tarafından atanır.

Vesayet daireleri, vesayet daire- leri, Sulh Hukuk Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bun- lar vesayet teşkilatında yer alan devlet organlarıdır.

Sulh Hukuk Mahkemesi vesayet makamı, Asliye Hukuk Mahkeme- si ise denetim makamıdır.

Mirasın reddi vesayet makamının izninden sonra denetim makamı- nın da onayını almalıdır.

Cevap E 18. Hısımlık, gerçek kişiler ile diğer

bazı gerçek kişiler arasında doğal ya da belirli hukuki ilişkiler sonucu kurulan ve belirli hukuki sonuçları bulunan bağdır.

Kayın Hısımlığı: Evlenme dolayı- sıyla meydana gelen hısımlıktır.

Eşlerden birinin kan hısımları ev- lenmeyle birlikte diğer eşin aynı derecede kayın hısmı sayılır.

Kan Hısımlığı: biri diğerinden ge- len ya da ortak bir kökten gelenler arasındaki hısımlıktır.

Alt soy – Üst soy Hısımlığı: Biri di- ğerinden gelenler arasındaki kan hısımlığıdır.

Ana, baba, büyükanne ve büyük- babalar ve onların üst soyları ile çocuk, torun ve onların alt soyları kişinin alt soy-üst soy hısımlarıdır.

Yan soy Hısımlığı: Ortak kökten gelenler arasındaki kan hısımlı- ğıdır. Kişinin kardeşleri, kardeş çocukları, kardeş torunları vb. ile amca, dayı, hala, teyze, kişinin yan soy hısımlarıdır.

Hukuki işlem ile kurulan bir diğer hısımlık ise evlat edinme ile ger- çekleşir. Evlat edinme sonucunda evlat edinen ile evlatlık ve evlat- lığın alt soyu arasında bir kayın hısımlığı kurulmuş olur.

Kan Hısımlığının Derecesi:

1. derece: anne, baba, çocuk 2. derece: kardeş, dede, nine,

torun

3. derece: amca, dayı, hala, tey- ze, yeğen

(8)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN 4. derece: 3. derece hısımların

çocukları-kuzen

Cevap D 19. Funda ile teyzesinin kızı Esra

arasındaki hısımlık dördüncü de- receden yan soy kan hısımlığına girer. Detaylı bilgi için 18. sorunun çözümüne bakınız.

Cevap B

TEST – 4

ÇÖZÜMLER

1. Ahmet ile anne bir kız kardeşi Ayşe’nin oğlu Mehmet arasındaki hısımlığın türü ve derecesi üçün- cü derece yarım kan, yan soy hısımlığı vardır. Anne bir olduğu için yarım kan hısımlık olur.

Tam Kan Hısımlığı: Aynı anne ve babadan oluşan hısımlıklardır.

(Öz kardeş)

Yarım Kan Hısımlığı: Sadece anne veya sadece babadan olu- şan hısımlıklardır. (Üvey kardeş)

Cevap A 2. Gerçek kişilik, çocuğun sağ olarak

tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Çocuğun ta- mamıyla veya “tam” doğmasından kasıt ana rahminden tam olarak ayrılması; sağ doğmasından ka- sıt ise, ana rahminden tamamen ayrıldıktan sonra bir an bile olsa yaşaması, bir kere bile olsa nefes alması demektir. Ana rahminden ayrılarak bir anlık nefes aldıktan sonra ölen çocuğun bile hukuki anlamda kişilik hakları doğmuştur.

Ancak ölü doğan çocuğun kişilik hakkı bulunmamaktadır.

Cevap A 3. Türk Medeni Kanunu belli bir yaş

sınırına dayanan erginliği kabul etmiş, fakat bu yaş sınırını mah- keme kararıyla daha küçük bir yaş olarak kabul ettiği gibi, ev- lenmenin de kişiyi ergin kıldığını öngörmüştür.

Buna göre, normal olarak her kişi- nin ergin olması için ulaşması ge- reken yaş sınırını on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar şeklinde belirtmiştir.

Erken erginlik, iki halde söz konu- su olur. Bunlardan biri, evlenme ile ergin olma diğeri ise kaza-i rüşt mahkeme kararıyla ergin kılınma- dır.

Ergin olma halleri;

Evlenmeyle kazanılan erginlik:

Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.

Ancak, hâkim olağanüstü durum- larda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan er- kek veya kadının evlenmesine

izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. Evlenme ile kaza- nılan erginlik evlilik son bulunca sona ermez.

Kaza-i Rüşt (mahkeme kararıyla ergin kılınma): On beş yaşını dol- duran küçük, kendi isteği ve veli- sinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir

Cevap A 4. Kişilik hakkı: Değeri para ile ölçü- lemeyen, kişinin daha çok manevi dünyasına ilişkin haklardır. Kişilik haklarının başında kişinin, hayat, sağlık, vücut bütünlüğü, resim, şeref ve haysiyet gibi kişiliği oluş- turan değerlerin tümü üzerinde sahip olduğu haklardır. Kişilik hakkı başkalarına devredilemedi- ği gibi mirasçılarına da geçmez- ler. Kişilik hakkı herkese karşı ileri sürülebilen haklar olduğu için mutlak haklar arasında yer alır.

Kişilik haklarına yönelik haksız saldırılara karşı açılabilecek da- valar:

Tespit davası. Önleme davası.

Saldırının durdurulması davası.

Tazminat davası

Kişilik hakkına saldırı nedeniyle kazanılan alacak hakkı, zaman aşımına uğrar. Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zaman aşımı- na uğrar.

Cevap D 5. Doğum kütüğü: Bir gerçek kişinin

doğum ve soy bağı ile ilgili kayıtla- rı içeren kütüğe denir. Doğumlara ilişkin bilgiler ve kimsesiz bulun- muş çocuklar hakkında işlemler kanunlara göre bu kütüğe yapılır.

Bu bilgilere kişinin künyesi denir.

Ölüm kütüğü: Bir kimse ölümüne kesin gözle bakılan durumlarda ortadan kaybolur ve cesedi bulu- namazsa o yerin en büyük mülki amirinin emriyle kütüğe ölü kaydı düşülür. Gaiplikte ise mahkeme kararıyla hâkimin bildirmesiyle kaydı yapılır.

Evlenme kütüğü: Evlendirme me- muru kaydı yapar. Ayrıca kayıtlı bulundukları nüfus müdürlükleri- ne de bildirilir.

(9)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN Aile kütüğü: Aynı soyadını taşıyan

ve aynı soydan gelen, daha önce bir hanede bulunan kişiler bu ka- yıtlarını devam ettirmek isterlerse tek bir aile gibi kayıtları bu kütükte devam eder.

Yer değiştirme kütüğü: Yerleşim yeri değişikliğinde bu kütükte iş- lem yapılır.

Cevap A 6. Doğum kütüğü: Bir gerçek kişinin

doğum ve soy bağı ile ilgili kayıtla- rı içeren kütüğe denir. Doğumlara ilişkin bilgiler ve kimsesiz bulun- muş çocuklar hakkında işlemler kanunlara göre bu kütüğe yapılır.

Bu bilgilere kişinin künyesi denir.

Cevap B 7. Kişilik hakkı: Değeri para ile ölçü- lemeyen, kişinin daha çok manevi dünyasına ilişkin haklardır. Kişilik haklarının başında kişinin, hayat, sağlık, vücut bütünlüğü, resim, şeref ve haysiyet gibi kişiliği oluş- turan değerlerin tümü üzerinde sahip olduğu haklardır. Kişilik hakkı başkalarına devredilemedi- ği gibi mirasçılarına da geçmez- ler. Kişilik hakkı herkese karşı ileri sürülebilen haklar olduğu için mutlak haklar arasında yer alır.

Cevap A 8. Fiil ehliyeti, bir kişinin bizzat ken- di fiil ve işlemleriyle kendi lehine hak ve aleyhine borç yaratabilme, yani kendi fiilleri ile hak kazanma ve borç altına girebilme ehliyetidir.

Bu ehliyet, hukuka uygun eylem ve işlemler yapabilmeyi ve huku- ka aykırı eylemlerden de sorumlu tutulmayı gerektirir.

Türk Medeni Kanunu’na göre ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehli- yeti vardır.

Fiil ehliyetinin üç koşulu vardır. 1) Ergin olmak 2) Ayırt etme gücüne sahip olmak3) Kısıtlı olmamak.

1) Ergin olmak: Erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.

Erken erginlik, iki halde söz konusu olur. Bunlardan biri, evlenme ile ergin olma diğeri ise, Kaza-i Rüşt; mahkeme ka- rarıyla ergin kılınmadır.

2) Ayırt etme gücü: Yaşının kü- çüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sar- hoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun

biçimde davranma yeteneğin- den yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. Akla uygun biçimde davranma, makul surette hareket edebilme ye- teneğidir. Ayırt etme gücüne sahip kişi orta makul bir irade- ye sahip olup, bu iradeye göre davranabilir.

Ayırt etme gücünü ortadan kaldı- ran durumlar: yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk durumu.

3) Kısıtlı olmamak: Kısıtlı olmak, kanunun belirlediği sebep- lerden birinin bulunması du- rumunda bir kimsenin fiil eh- liyetinin mahkeme kararıyla sınırlandırılması veya tama- men ortadan kaldırılmasıdır.

Kısıtlama sebepleri: akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlı- lığı, kötü yaşama tarzı, kötü yöne- tim, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza ve aciz olan kimsenin isteğidir

Cevap C 9. Fiil ehliyeti, bir kişinin bizzat ken- di fiil ve işlemleriyle kendi lehine hak ve aleyhine borç yaratabilme, yani kendi fiilleri ile hak kazanma ve borç altına girebilme ehliyetidir.

Detaylı bilgi için 8. Sorunun çözü- müne bakınız.

Cevap B 10. Tam ehliyetliler, fiil ehliyetinin tüm

koşullarını yerine getiren kişiler- dir. Yani, ayırt etme gücüne sahip, ergin olan ve kısıtlanmamış olan kişilerdir.

Tam ehliyetsizler, ayırt etme gü- cüne sahip olmayan kişilerdir ve bu nedenle fiil ehliyetleri bulun- mamaktadır. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişinin fiilleri hu- kuki sonuç doğurmaz. Hukuki iş- lem ehliyetleri olmadığından tam ehliyetsizlerin daima yasal temsil- cileri aracılığıyla hareket etmeleri gerekir. Hukuki işlemleri tam ehli- yetsizin adına ve hesabına yasal temsilcisi, yani veli veya vasi ger- çekleştirecektir.

Sınırlı Ehliyetliler, grubunda yer alanların da esasında ehliyetleri tamdır. Sınırlı ehliyetli olarak ni- telenen kişiler kendilerine yasal danışman atanmış kişilerdir. Ken- dilerine yasal danışman atanmış

olan kişiler, kısıtlanmaları için yeterli bir sebep bulunmamakla ve tam ehliyetin her üç koşulunu da taşımakla birlikte, korunmala- rı için fiil ehliyetleri bazı işlemler açısından sınırlandırılmış olan kişilerdir.

Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme gücüne sahip olan küçükler ile kısıtlılardır. Kural olarak sınırlı ehliyetsizlerin fiil ehliyetleri yoktur.

Diğer bir ifade ile bu gruba giren kişiler bakımından ehliyetsizlik asıl, ehliyet ise istisna niteliğini taşır. Sınırlı ehliyetsizlerin de ya- sal temsilcilerinin olması gerekir.

Kural hukuki işlemlerin sınırlı eh- liyetsiz adına veli veya vasi tara- fından gerçekleştirilmesi olsa da sınırlı ehliyetsizler bazı işlemleri kendi başlarına bazı işlemleri de yasal temsilcilerinin onayı ile ya- pabilirler.

Cevap A 11. Sınırlı Ehliyetliler, grubunda yer alanların da esasında ehliyetleri tamdır. Sınırlı ehliyetli olarak ni- telenen kişiler kendilerine yasal danışman atanmış kişilerdir. Ken- dilerine yasal danışman atanmış olan kişiler, kısıtlanmaları için yeterli bir sebep bulunmamakla ve tam ehliyetin her üç koşulunu da taşımakla birlikte, korunmala- rı için fiil ehliyetleri bazı işlemler açısından sınırlandırılmış olan kişilerdir.

Cevap C 12. Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme

gücüne sahip olan küçükler ile kısıtlılardır. Detaylı bilgi için 10.

sorunun çözümüne bakınız.

Cevap D 13. Sınırlı Ehliyetsizlerin Yasal temsil- ci onay verse de yapamayacakla- rı işlemler:

✔Kefil olmak

✔Bağış yapmak

✔Vakıf kurmak

✔Rekabet yasağı taahhüdünde bulunmak

Yasal temsilcinin izni yapabilecek- leri işlemler:

Satım, kira, trampa gibi kendile- rini borç altına sokan işlemlerdir.

Yasal temsilci izin, işleme katıl- ma veya onay ile açık veya örtük bir şekilde rıza gösterirse işlem geçerli olur. Aksi halde işlem eksiklikle sakat olur, yani yasal

(10)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN temsilcinin onayına kadar işlemin

yaptırımı tek taraflı bağlamazlıktır.

Onay verilirse baştan itibaren ge- çerli hale gelir.

Cevap D 14. Kısıtlama sebepleri: Akıl hastalı- ğı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılı- ğı, kötü yaşama tarzı, kötü yöne- tim, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza ve aciz olan kimsenin isteğidir.

Cevap B 15. Bir yıl veya daha uzun süreli öz- gürlüğü bağlayıcı ceza alan kişiler mahkeme kararı ile kısıtlanır. De- taylı bilgi için 14 . sorunun çözü- müne bakınız.

Cevap A 16. Sınırlı Ehliyetsizlerin Yasal temsil- ci onay verse de yapamayacakla- rı işlemler:

✔Kefil olmak

✔Bağış yapmak

✔Vakıf kurmak

✔Rekabet yasağı taahhüdünde bulunmak

Cevap C 17. Dernekler, gerçek veya tüzel en

az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak bir- leştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukla- rıdır. Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz.

Cevap E

TEST – 5

ÇÖZÜMLER

1. TÜZEL KİŞİLER

Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan şahıs ve mal top- luluklarıdır. Kendilerini meydana getiren kişilerden ayrılarak ba- ğımsız bir varlık olurlar.

Kişi topluluğu niteliğindeki tüzel kişileri:

✔Dernekler

✔Şirketler

✔Devlet

✔İl Özel İdaresi

✔Belediyeler

✔Kooperatif

✔Sendika

✔Köyler, kişi topluluğu niteliğin- deki tüzel kişilerdir.

Vakıflar, en az bir gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan mal topluluklarıdır.

Cevap D 2. Şirketler kişi topluluğu niteliğinde-

ki özel hukuk tüzel kişileridir.

Detaylı bilgi için 1. sorunun çözü- müne bakınız.

Cevap A 3. Kamu tüzel kişileri sayıca çok

fazladır; sınavlarda en çok bunlar sorulmaktadır. İdare hukuku kıs- mında daha detaylı değineceğiz.

✔İl Özel İdaresi

✔Belediyeler

✔Köyler, kişi topluluğu niteliğin- deki kamu tüzel kişilerdir.

Cevap E 4. Türk Medeni Kanunu’nun 57.

maddesine göre herkes, önce- den izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Dernek kurmada serbest kuruluş sistemi geçerlidir.

Dernek kurucularının fiil ehliyetine sahip olması gerekir.

Cevap D 5. Dernekler, gerçek veya tüzel en

az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak bir- leştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukla- rıdır. Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz.

Dernek kurma hakkı: Herkes, ön- ceden izin almaksızın dernek kur- ma hakkına sahiptir.

Dernek kurucularının fiil ehliyetine sahip olması gerekir.

Her derneğin bir tüzüğü bulunur.

Dernek tüzüğünde derneğin adı, amacı, gelir kaynakları, üyelik koşulları, organları ve örgütü ile geçici yönetim kurulunun gösteril- mesi zorunludur.

Dernek tüzüğü, kanunun emredici hükümlerine aykırı olamaz.

Dernek tüzüğünde düzenlenme- miş konularda kanun hükümleri uygulanır.

Dernek tüzel kişiliğinin kazanıl- ması: Türk Medeni Kanunu’nun 59. maddesine göre dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzü- ğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirine verdikleri anda tü- zel kişilik kazanırlar. Kuruluş bildi- riminin içeriği ve gerekli belgelerin nelerden ibaret olduğu, yönetme- likte gösterilir.

Dernekler, yazılı bildirimi izle- yen altı ay içinde ilk genel kurul toplantılarını yapmak ve zorunlu organlarını oluşturmakla yüküm- lüdürler.

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışın- da başka organlar da oluşturabi- lirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorum- lulukları devredilemez.

Cevap A 6. Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli

kalma niyetiyle oturduğu yerdir.

Cevap D 7. Dernekler, gerçek veya tüzel en

az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak bir- leştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukla- rıdır. Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz. De- taylı bilgi için 5. sorunun çözümü- ne bakınız.

Cevap B

(11)

İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN İNFORMAL YAYINLARIKARA KUTU YAYIN 8. Vakıflar, gerçek veya tüzel kişile-

rin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriy- le oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.

Bir mal varlığının bütünü veya gerçekleşmiş ya da gerçekleşe- ceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vak- fedilebilir.

Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açık- lanır. Vakıf, yerleşim yeri mahke- mesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.

Vakfın bir yönetim organının bu- lunması zorunludur. Vakfeden, vakıf senedinde gerekli gördüğü başka organları da gösterebilir.

Cevap C 9. Dernekler, gerçek veya tüzel en

az yedi kişi tarafında kurulur. De- taylı bilgi için 5. sorunun çözümü- ne bakınız.

Cevap C 10. Vatandaşlık, genellikle bir ülke

olan politik kurumların bir parçası olmak demektir. Anayasal ülkeler- de, o ülkede yaşayanların devlet tarafından anayasada vadedilen haklardan yararlanmaları için o ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olmaları gereklidir. Bu kişilere va- tandaş denir. Vatandaşın politik katılım hakkı vardır.

Cevap D 11. Detaylı bilgi için 10. sorunun çö-

zümüne bakınız.

Cevap A 12. Uyrukluk (tabiyet=nationality),

bir kişi ile bir devlet arasındaki hukuki bağdır, kişinin etnik köke- niyle ilgili değildir. Vatandaşlık- la ilgili olarak şu terimler geçer:

Uyrukluk, yurttaşlık, vatandaşlık, tabiyet. Buradaki nationalitynin karşılığı milliyet değildir. Milliyet, hukuki kavram değildir. Kişiler için, uyrukluğundan söz edilir, uy- ruk denilmez. Kişilerin uyrukluğu olur. Uyrukluk tabiyet, vatandaşlık yurttaşlık yerine kullanılmaktadır.

Cevap A

13. Türk vatandaşlığı:

* Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

* Türk babanın veya Türk ana- nın çocuğu Türk’tür.

* Vatandaşlık, kanunun göster- diği şartlarla kazanılır ve an- cak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.

* Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.

* Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.

Cevap D 14. Detaylı bilgi için 13. sorunun çö-

zümüne bakınız.

Cevap D

Diğer çözümler ilerleyen günlerde...

Referanslar

Benzer Belgeler

Rhinehart paylaşımında, sadece Soylent tükettiği için hiçbir olumsuz durumla karşılaşmadığını, normal yemek ye- me ihtiyacı da hissetmediğini söylüyordu.. Bu paylaşım

Effects of one serving of mixed nuts on health in patients with the metabolic syndrome.. 新聞稿 臺北醫學大學

Doğum yeri olan Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Umurbey Beldesi’nde 22 Ağustos 1986 yılında toprağa verilen Türkiye'nin 3'üncü Cumhurbaşkanı Celal

Hayal kurma yöntemi, bireyin ağrısı yokken ya da çok az ağrısı varken öğretilmelidir Hayal kurma, akut ve kronik ağrılarda diğer farmakolojik olmayan ağrı giderme

2) 24. gebelik haftasından önce bilinen karbonhidrat intoleransı olmayan gebelerin de 24-28. haftada taranması gerektiği bildirilmiştir. 3) Açlık plazma glukozu (APG) 126

Kronik kabızlık başlangıç tedavisi hasta eğitimi, davranışsal değişimler, diyet önerileri olmakla birlikte sıklıkla tedavide başarısız kalınmak- ta laksatif

yaş arası 31 hasta; yaş, cinsiyet, başvurduğu ay, şikayet, geçirilmiş suçiçeği öyküsü veya suçiçeği aşısı, tetikleyici faktörler, dermatomal

İlk olarak 1970 yılında Laugier ve Hunziker tarafın- dan tanımlanmış olan Laugier Hunziker sendromu (LHS) dudak, dil, bukkal mukoza ve el içi ayak tabanında benin