• Sonuç bulunamadı

Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 29 Mart 2013 Sohbeti,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 29 Mart 2013 Sohbeti,"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜ YÜ KLÜ K

Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 29 Mart 2013 Sohbeti,

Kimin ne olduğu belli değildir. Edeb Ya Hu. İşte bu lazım. Millet edebsizdir. Küçüklerde zaten yok.

Öğretilmiyor. Büyükleri de edebi unutmuşlar. Saygısız olmuşlar. Merhaba. Destur. Ya Rical Allah meded, Ya Sultanul Evliya meded. Ey Sahibel Meydan Şahı Merdan. Destur. Sizin aşk-ı şevkiniz bir, deryadır, bir denizdir. O denizden bir damla alan dünyası da mamur, ahireti de ebedi cennetlerdir.

Hoşgeldiniz, divanına Şahı Merdan'ın. Ah, ah, ah. Assalamu Alaikum. Selam verelim. Müminin şanıdır.

Hayvanların dili yok, söyleyemez. Lakin insana dil vermiş Cenab-ı Allah yeryüzüne halife kılmış. Dil vermiş. Assalamu alaikum. Ya hazirun, Şahı Merdan'ın sofrasına oturanlar. Şahı Merdan'ın yiğitliğini seyredenler, işitenler, onun nurundan nasib isteyenler, nasib alanlar, onun yolundan başka yoldan nur alınmaz.

Nuru olmayan insan, kara kömür gibidir. Ateşte yanar, başka işe yaramaz. Kömür de aslı ağaçtır.

Kullandığımız dolaplarımız, sandıklarımız bunlarında aslı ağaçtır. Lakin, kömür olan ağaç, ateşe yarar.

Kömür olmayan ağaç herşeye yarar. Demek insanlar ikiye bölünmüş. Şahı Merdan'ı dinleyelim. Ey yaran, Şahı Merdan, sultanlar meclisine buyurunuz.

Hoşgeldiniz. Diyelim, Assalamu alaikum. Ey yaran, Şahı Merdan erler meydanının sultanı, Şahı Merdan'dır. Ne güzel onun meclisinde oturup onun menakıbinden, güzel, hizmetlerinden ve

hasletlerinden pay alana, ne güzel. Geldi meydana Şahı Merdan. Masha'Allah. Getirin meclisimize onu.

Getirin. Dinleyin bakalım. Ne söyletecek, söyletir. İlim şehrinin sahibi Serveri kainat, fahr-ı kainat Habibu Rabbul Alemin Efendimiz, hu. İsmini andığımda ayağa kalkarım. Her defasında isterim. Lakin zafiyetimiz var.

Talim ediyor, güzel yolları talim ediyor, meydan Şahı Merdan. Meydanda hazırdır. Sabah namazından sonra namazını kılıp bir yerde işraka kadar oturanlar veyahut o kadar vakti olmasa da bir kahvehane bile olsa bir efendim, türbe olsa, bir tekke olsa, bir kervan meydanı olsa, hazır ol. Uyuma. Seyreyle azametini Rabbi'nin. Cella ve Ala'nın azametini sana talim etsinler.

Diyelim Bismillahi r-Rahmani r-Rahim. Şükür Mevlamıza. Bize İsm-i Celalinden söyletti. Ümmet-i Muhammediye'ye verildi bu şeref. Bismillahi r-Rahmani r-Rahim. Bazı Enbiya'ya verildi bir hizmet için.

Sonra alındı. İbrahim Peygamber Besmele çekti, ateş söndü. Süleyman Peygamber Besmele çekti, Belkıs, melikesi, Seba melikesinin tahtı geldi. Lüzum eden yerde kullanırlardı onu.

(2)

Bir defa. Bizim, Şahı Resul, Allah'ın (cc) Habibi, kainatın serveri iftiharı Efendimiz Muhammed Mustafa (sav) biz onun ümmetleriyiz. Bize indirildi Besmele. Alınmadı. Nuh Peygambere indirildi, kurtuldu.

Süleyman Peygambere indirildi. Belkıs, melikesini getirdi. Efendim. İbrahim Peygambere indirildi.

Ateşten, narı Nemrut'tan kurtuldu.

Besmele çek. Ey cahil insanlar. Bismillahi r-Rahmani r-Rahim de. İbrahim Peygamberi Nemrud yakmak için milletini seferber etti. Efendim, dağda, taşta ağaç bırakmadılar. İlla yakacağım dedi İbrahim'i(as). Ha, rivayet olunur ki, ta Ninova Nemrud'un payitahtı olan yerde, o yaktırdığı ateşi, Şam'da görünürdü diyor onun kızıllığı. O kadar ateş yaktı. Ne için? İbrahim Peygamber'i yakmak için.

İbrahim Peygamber bir kimse. Bir çöple de yanardı. Eğer Rabbisi gözetmese adi insanı, bir kibrit çöpü de yakar. Lakin davasının azametinden dolayı, ona giydirilen heybetten dolayı, Nemrut dedi ki, bu bir kibrit ile yanar ama, bunun işi kibritlik değildir. O kadar büyüktü. Azametli göründü, İbrahim Peygamber'e Nemrut emreyledi. Dağda taşta ne kadar, ağaç varsa kestirdi ve yığdı ateş, dağ yapmış orada. Tepe gibi ateş. Şam'dan görünürmüş, ateşin hali yukarıdan.

Yakacağı ne? Bir kibrit çöpü insanı yakar. Lakin o değil maksad, onun mübarek şahsını ve onun getirdiği din ve imanı Nemrud yakmak istedi. Putlarını yıktığı için sıfırladığı için öfkesinden yakacağım dedi. E bir kibritle adam yanar. Bir kibrit kullanmadı da, dağlar gibi ateş yaktı. Ne için? Bu İbrahim Peygamber'in üzerine giydirilen heybet libası vardı. İnsan bir parmak kadar birşey, bir kibrit yakar onu.

Lakin Nemrud'un maksadı, İbrahim Peygamber'in vücudunu yakmak değil. Onun davası, derdi İbrahim Peygamberin Ala Nabiyyi Alayhis Salatu wassalam gitsin o ağırlığımız. Getirdiği azametli davanın Cenab-ı Allah'ın Tevhidini ilan edip geldiği için taptıkları putlarını başlarında kırdığı için onların davalarını berbad ettiği için hıncını alamadı, yakacağım dedi.

Alâ rivayetin 6 ay. Ağaç topladı, ateş yaktırdı. O ateşin alevleri Şam'dan görünürdü. Kırk günlük yol. Ya, insan parmak kadar ama, öküz belki onu 10 defa keser. Fil belki, 100 insanın ağırlığını taşır. Lakin kıymeti yok. Maksad, İbrahim Peygamberi yakmak değil, İbrahim Peygamberi bir kibrit çöpü de yakar. Lakin, istediği, İbrahim Peygamber'in Ala Nabiyyi Alayhis Salatu wassalam, getirdiği Tevhid dinini, yerlerin göklerin sahibi Rabbul Arşıl Azim azametli arşın Rabbi olan Cenab-ı Hakk'ın emrini getirdiği için, kendinin emri sıfıra gitti.

Onun getirdiği emri yakmak için o hareket etti. Demek ki insanın büyüklüğü veyahut süfli oluşu kimisi altın, kimisi gübre, insanların. Altını getirdiği için o altını, onun gübresi kayboldu onun yanında. Putlarıyla beraber. Onun için onun hıncı, hırsı, bu benim gübremi ne için bu hale getirdi? Yakayım onu, yakayım ama, yakılacak maden değil. Ağaç yanar, altın yanmaz.

(3)

Ey Şahı Merdan. Meydanların arslanı Hz. Ali efendimiz. Ey Şanlı sultan Şahı Merdan Masha'Allah. Ya, ya, niye onun arkasında koşturur? İnsanlar, birşey almak için. Her gün boy boy gazetelerde bu filan

kimsedir, bu filan kimsedir bu kurtarıcıdır, bu batırıcıdır diye boyuna saçma sapan şeyler söylerler.

Kıymeti yoktur.

Gazetenin büyüklüğünde, kıymet yoktur oğlum. Gazete, gazete diyor buna, eskiden yoktu, yeni çıktı bu rivayet derler. Eskiden yoktu bu gazete. Şimdi gazeteler ne için, bak ne hikmetler söylüyor Şahı Merdan gazeteleri ne için çıkardılar? Sahte büyüklüklerini insanlara göstermek için. Bre siz sahtesiniz. Sizin mayanız gübre be. Fışkı sizin vücudunuzda. Şahsınızda gübredir.

Sizin büyüklüğünüzü gazeteler, gazeteye basar. Gazetenin büyültüğü şey 10 para etmez. Bugün geçti, yarın yırtar atar. Büyüklük gökyüzünden iner. Kullarına, evet. Lakin sahte büyüklük, gazetelerdedir. Boy boy resimler, ünvanlar, gösterişler, efendim, bakarım birşeye benzemez. Nasıl benzemez bu, Fransanın cumhuru, bu bizimkileri söylemeyelim gücenirler, darılırlar. Bizimkinin büyüklüğü kalmadı ki, ne büyüklüğü.

Sultan Hamid'in büyüklüğü söylenir, lakin gazetelerde büyültülen kimselerin büyüklüğü... Mehmet oğlum, anlar mısın meseleyi? 21.asrın büyüklüğü, büyük insanları nerden büyüdü, gazetelerden büyüdü.

Boy boy gazetelerde resimleri, yok şuraya gitti, yok buraya geldi, böyle etti, şöyle etti. Bre gazetenin büyülttüğü büyük değildir.

Gazetelerdeki efendim, büyüklüğü, haşa minel huzur, (…) silmeye birşey bulmayan, o gazeteyle de taharet eder. Üstünde kimin resmi var? Kimin resmi olursa olsun. Onun yeri de budur der. Yazıklar olsun. Bir insaniyet ki insanlığı unutmuş, tarifini ve tabirini yapamıyor, insanlıktan çıkmıştır. Ey Şahı Merdan Alaika Salatu Salam Habibin Muhammed Mustafa'dan gelir. Ammi oğlundan gelir.

Ne güzel, ne güzel. Güzel ile çirkini ayırd edemeyecek hale girdi. Gazetelerin büyüttüğü, insanlar, buna mağrur oluyorlar. Her gün gazetelerde boy boy resimler çıkarıyor. Bu filan kimse. E bakıyorum, nasıl? Ya bizim kadar. Acaba iki başlı mı? Yok. Dört ayaklı mı? Yok yahu? Nasıl? E kaç elli? Kırk ayak mı? Yok canım, iki ayaktır? Sonra ağzı nasıl? Ağzı da bizimki gibi. Ne bulursa yer, ayırd etmez.

Bunlar helal haram, bilmeyenler. Efendim. E bunun nesi büyük? Millet alkış yaptı, bu bizim reisimizdir dedi. Gazeteler büyüttü, astılar. Oldu büyük adam. Be ama boyu kaç metre? Malum, boyu madem ki o millet uzun boyludur bu demek ki iki metre vardır herhalde. İki metre olduğu için kimdir boyu uzundur.

La yakhlu minal abali. Ahmaklık vardır üzerlerinde. Çok ahmaklık var. Bazı kimseler kısa olur da giydikleri ayakkabıların topuklarını yüksek yaparlar ki, uzun boylu görünsünler. Bu şimdiki zamanın büyük

(4)

Günün kendine hükmetmesi yok be, nerde dünyaya hükmedecek. E işte bu da var bu tarafta. Bu da Fransız'ın, bu? E biz Türküz. Biz zaten yalın ayak gezeriz. Ayakkabılarımız çürür gider, bir şeyimiz yok, onun için biz görünmeyiz. Al Azamatu Lillah, Wa Sharafu Li Rasulullah. Efendimiz. Resimleri mi basıldı?

Gazetelerde, emreyledi resmimi yapmayınız. Resimle ben büyüklük istemem.

Ey Şanlı Resul (sav) hiçbir sultan da resmimi yapsınlar, millet görsün diye heves etmedi. Resimlerini yapan Avrupa'nın, efendim, gazetede büyülttükleri adamlar. Napolyon diyor bu. Ne oldu? Napolyon?

Büyük adam diyor. Orta çağı bitirip, yeni çağa sokan adam bu. Boyu ne kadar? Ya boyu 1,5 metreymiş adamın. Demek ki fitne küpüdür o.

Ne yaptı? Kralı kesti. Ne baş kesmekle insan büyük olmaz. Arslan, ormanda günde 3 tane 5 tane kaç tane bulursa hayvan, başını keser, bacağını keser, yer, gene aynı hayvan. Çok yemekle hayvan büyür ama hayvanın şanı yok ki, insanın şanı var. İnsansın. Gazetelerde büyütülenlere ne bakarsın be. Şimdi başka ceza, bela, bu efendim, televizyon dedikleri başka bela, milleti çeşit kılığa sokar gösterir.

İşte bu adam budur, e nesi var be? E boyu iki metredir yahu, yetişmez mi be? Öbürü, öbürü düğünlerde, deblek çalanın oğluymuş. Allah Allah. Deblek çalan. Babası davul çalar, anası da oynayanmış. Allah. Nerde büyüdü? Gazeteler büyüttü ya yahu. Şimdi, yerin meclisinde konuşuyor.

Başında söylediğini sonunda unutuyor.

İhtar ediyorlar, yahu, sen böyle söyle. Pardon diyor, dün, dünkü hava başkaydı. Bugün çalınan havaya göre oyun tutacağız. Acayip. Hepsi bunlar şeytanın yetiştirdikleri öğrettikleri, efendim, dipsiz küpe benzer. İçinde birşey durmaz. Büyüklük gökyüzünden gelir. Efendimiz Sultanul Enbiya (sav). Resmimi yapmayınız diyor. Çünkü, Rabbimin bana verdiği azamet libasının heybetini gösteremezsiniz. Sizi yakar.

Onun için resmi yoktur.

Efendimiz gazetenin büyülttüğü insan değildir. Utanmazlar, öyle bir sultanın ismini anmıyorlar. İlla gazete de efendim, resimleri geçen işte bu büyük adamdır. Ne büyüğü be, okkaylansa büyüğü, öküz ondan daha şey. Uzunluğu, boyluysa, zürafa kadar olamaz ya. İşte şimdiki telakkileri o, ey Şahı Merdan.

Sana minnettarız, bizi uyandırıyorsun, anlatıyorsun.

Büyüklük şanı kimindir? Büyüklük, gazetelerin bastığı resimle de değildir. Yalancı ünvanlarla da değildir.

Dün baş vekilmiş. Bugün atmışlar onu. E ne oldu onun büyüklüğü? Eğer altın olsaydı, tutacaklardı onu sonuna kadar. Demek ki altın değilmiş herif, ot cinsinden bir şeymiş ki, efendim, onu yiyen hayvanların gübresi gelir. O sınıfa girmiş o. Ne kıymeti var.

Üç gün gazeteler boy boy resmini basar, bu filan memleketin başıdır, şusudur, busudur. Ey Müslümanlar, sizde boy boy ey ümera, ey müluk. Ha, amminiz oğlu diyelim. Şahı Merdan size, size, tembih ediyor, sizi uyandırıyor. Büyüklük, okkaylansa, öküzler sizden daha okkalı.

(5)

Yok, boyunuzun uzunluğuylansa zürafa cinsidir, zürafalar, belki 3m., 5m. boyları var. Veyahut, öküzünkü ağırlığı fazla. Onu geçen gergedan var. Onu geçen su aygırı var. Yüzlerine baktığın vakıtta, acayiptirler. Yaratan öyle yaratmış onları. Onlarda büyüklük davası yok. Ben daha ağırım, benim suretim daha hoştur diyerekten iddiaları yoktur.

Başları sokulu, başlarını kaldırmazlar, ormanlarda ya ot yerler, veyahut, sair hayvanatı yerler. Bunların kıymeti nedir? Hiç. Büyüklük Ey Şahı Merdan, diline sağlık. Ne güzel tarif eyledin. Şimdikiler büyüklüğü, 21. asrın yüzyıl derler şimdi. Büyüklükleri gazetelerdedir, büyütülür. Bugün büyütür. Yarın atar aşağıya.

E bu nedir?

Dün altınsa efendim, bugünde altındır. E altın yok. Altın olsanız millet sizi tutacaktı. Altın değilsiniz.

Altın değilsiniz. Kıymetiniz olmadığı için, yırtarlar, belki altlarını bile silerler. Duvara astıklarını, dün astıklarını, bugün gelir çekerler yırtarlar atarlar. Böyle büyüklük olmaz. Büyüklük dava etme. Ey insanlar, bu insanların çektiği bela büyüklük davası içindir. Şeytan aldatıyor. 21.asrın insanını. Seni büyülteceğim diyor. Benimle beraber gel. Biz bir parti kuralım. İçimizden bir tanesini seçelim. Diyelim ki bu adam, büyük adam, nerden geldi be?

Şeyden geldi yahu. Pasinlerden geldi, veyahut, Filan memleketin, Acem'den geldi, veyahut, bir

mübareğin sonundaki bir kabileden geldi. Bunlardan büyük mü yahu? Büyük oldu. Büyüktür. Nasıl olacak büyüklük? E fil senden ağır değil mi? Ağır ama, o da olsun. Ne zararı var? Basın gazeteye söyleyin.

Söyleyin ki bugün, büyüklük fillerdedir. Bu yeni zuhurattır.

Ey Şahı Merdan bastır korkma. Haşa. Korkar mı Şahı Merdan, seyfini çekip gazanferi zülfikarını çekse, Sizin gibi duvar büyüklerini bir defada başlarını keser be. Başını kestiren adamda ne var? Öbürü demekki daha büyük diye gazetede yazacak. Efendim, şeytan dolabında gösterecek, işte bu yerde bunu yapıyor, işte bu yerde kurdela kesiyor, işte bu yerde nutuk ediyor, işte bu yerde boş lakırdılar söylüyor, işte bu yerde milleti tatmin etmek için meseller, hikayeler söylüyor, yaptıkları ne?

Yaptıkları abdesthanede. Meydanda birşey yok. Cenab-ı Hakk'a söylemeye haya ederim. Bir ifrit koyduracağım bunlar için ki, büyüklük dava edenlerin pantolonlarından aksın. Pisliklerini tutamasınlar.

Ve paçalarından aksın, meclise girdikleri vakitta. Çok büyüklük satıyor onlar ama, Nemrud gibi cezaya düşürtmeden bunlara bu yoldan terbiye edecek, kaç bin tane huddam vardır. Huddam, ateş gibidir, dokunulmaz.

Öğretecek, İslam Hak mıdır? Batıl mıdır? Tuttukları yol, Hak mıdır? Yoksa batıl mıdır? Duvarda

büyüklenen, büyük sayılan adamlar duvarda resimleri. Duvardaki resimle insan büyük olmaz. Yaptığın işi göster bakalım. Altınsan altını reklam eden yoktur. Lakin, uydurmaysan, naylonsan, her yerde seni

(6)

İster yüzük olsun, ister bilezik olsun. İster gerdanlık olsun, altın altındır. Kıymeti düşmez. Lakin insanların içinde olan ve kendini birşey zannedenler gazetelerde büyük olanlar, 21. asrın büyükleri kimlerdir? Duvar gazetesinde resimleri asılan efendim, gazetelerde, baş yerde isimleri resimleri görülür, bunlar büyük değildir. Büyüğü ara sen.

Altın, gazetelerde size ikram edilmez. Altın ol, altın ol sen. Efendimiz(sav) geldi. Masha'Allah ey Şahı Merdan. Efendimiz(sav), Kur'an-ı Kerim inzal oldu Efendimize Arşur Rahman'dan geldi. Onun için Efendimiz(sav) resmim olmayacaktır dedi. Benim resmimi yapmayacaksınız. Benim resmim yoktur. Beni tasvir edecek resim ben değilim dedi. Yasak etti. Resimle büyüklenmeyi yasak etti Efendimiz(sav).

Bu zamanın insanı gazetelerde bugün büyütülür, yarın abdesthaneye atılır. İnsan ol diyor Şahı Merdan.

Ey mübarek Şahı Merdan. Allah(cc) meydan versin size, yalancıları temizlemek için. Yakındır dedi bana.

Yakındır o günler ki, yalancılardan bir kimse kalmayacaktır. Mağrıbı maşrıkı temiz edeceğiz. Ve Cenab-ı Hakk'ın büyüttüklerini bildireceğiz, haber vereceğiz. Görsün millet, büyük kimdir?

Heykelini dikmekle, resmini yapmakla, uydurma sözlerle insan büyük olmaz. Aklınızı başınıza getirin.

Sonra sizin de gideceğiniz yer ne olur? Yemek yiyen insanların gittiği yer olur. Yani abdesthane olur.

Abdesthane olur. Allah(cc). Bak, bu mesele çok, hoş bir mesele oldu. Dokunulmadık bir efendim, mevzu bu, edeb öğreniyor, edeb Ya Hu, edebini takın, ha edebini takın, abdesthaneye gidip de gelip ondan sonra ben buyum ben şuyum deme. Ha, büyüklenme, büyüklenme. Allah(cc) bizi affeylesin.

Şeyh Efendi Hazretleri, bir hikaye söylerlerdi Evliyalardan, Şahı Merdan'da onu rivayet etti. Efendim, bir mübarek zat, bu kahvehane denilen bir yere gitmiş. Bir kahve içeyim veya çay içeyim. Bakmış, bir kimse oturur, bu şeyini böyle yapmış. Ayaklarını birbiri üstüne koymuş. Ne gelene bakar, ne gidene bakar. Pala da, yukarıda ucu, aşağıda (...)'nda. Aşağı tarafı (...)'nda obür tarafı burdan görünüyor. Ayak ayak üstüne oturmuş. O giden Meşayıhlardan bir tanesi.

Şeyh Efendi anlattı bana bunu. Görmüş, demiş, ha, şeyi de böyle yapmış iyicene kalpağını. Ne gelene selam verir, ne gidene. Yanına oturmuş. Evlat demiş, sen, bu büyüklüğü ne için gösteriş yapıyorsun, ben büyüğüm diyerekten, ben yiğidim diyerekten ben şuyum buyum diyerekten. Bu palan da burdan şeyine kadar yetişiyor. Oğlum demiş. Sen abdesthaneye gitmez misin? Bunu söyletiyor.

Hemen ayağını, elini öpmüş. Bize öğreten olmadı demiş. Bize duvar gazetelerinde efendim, uydurma resimler, uydurma ünvanlar, bizi aldattılar demiş. Ey mübarek, Allah'ın(cc) mübarek kulu. Beni

uyandırdın demiş. Edebimi senden öğrendim demiş. Elini ver de öpeyim. Elim öpülecek el değildir oğlum demiş. Sen kendine bak. Seni düzeltecekler bulunur.

(7)

Edeb. Ehl-i irfan meclisinde aradım kıldım talep İlim en geridedir, illa edeb,illa edeb. Edeb Ya Hu yazdır, el yazısıyla. Matbaayla değil. Evet. El yazısıyla yazdır ve evinin kapısına da as. İş yerine de as, edebi öğrenesin. Ki insanlığın meydana gelsin. Ey Şahı Merdan, bizi affeyle. Ey yaran, Şahı Merdan, Şahı Merdan'ın ahbapları. Salamullah Alaikum. Allah'ın(cc) selamı hepimizin üstünde olsun. Dünyamız ahiretimiz mamur olsun.

İnsan, insanlığını bilirse insandır. İnsanlığını bilemeyen hayvandır. Duvarda, gazetelerde büyütülen insanlar büyük değillerdir. Bugün büyük sayarlar, yarın, (...)'larını silmek için resimlerini kullanırlar. Ey Şahı Merdan, buyur. Bize nasihatın güzel oldu. Diyelim öyleyse, Bismillahi r-Rahmani r-Rahim. “Rabbi Yassir wa la tu'assir. Rabbi tamim bil khair.” Allah(cc) için çıktık yola, gideceğimiz Mevlamızın huzurudur.

Temiz gidelim. Edebli gidelim. Vahşi ve yalancı gitmeyelim.

Altın olaran huzura gidelim. Gübre olarak değil. Saraya gübre sokmazlar. Altın girer de gübre girmez saraya. Ecdadımız Osmanlı, sarayları tertemiz, pislik yoktu. Ama hazineleri, efendim, altın yüklüydü.

Verirlerken sayıp vermezdi. Al bu küreği, bir kürek al bu hazinemden. Yığın altın. Aldığın kadar senin olsun. Çık git. Bunlar 5 kuruş verecek olursa 5 gün dolaştırır. Ezer, erer, eline bir 5 kağıtlık geçer. Bir şeye yaramayan.

Öğreneceksin. Türkü de, Acemi de öğrenecek, Arabı, Habeşi de öğrenecek değilse siz insanlar sınıfından en sonundaki sınıfa koyacaklar ki sizden sonra gelen sınıf hayvandır. Tevfik Cenab-ı Hak'tandır. Ey Şahı Merdan ne güzel nasihat ettin. Şanın ali olsun. Bize nazar buyurun. İşittiklerimizi tutmak için bize dua buyurun. Ey Şahı Merdan, ey yaran. Şahı Merdan. Şahı Merdan'ın ahbapları da merhaba. Merhaba, merhaba. Fatiha.

Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=7228&name=2013-03-29_tr_Buyukluk.mp4

Referanslar

Benzer Belgeler

(Biz üç senedir birlikte yaşıyoruz.) Onu ikna etmede başaramadığım mesele ise, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin Allah’ın Rasûlü olduğu meselesi. O, bu

Çirkin gördüğünü de terk eden kimse, nefsine itaat eden ve onun davetine icabet eden kimsedir. Sanki o, tıpkı bir kimsenin İlahına ibadet ettiği gibi ona

Altın dediğimiz gibi çarşıda soğan sarmısak almak için cebine altın koyup da giden var

Şeref insandadır ve insanın ayakta duruşu Cenab-ı Hakk'ın Allah ismi celalinin ilk harfi elif gibidir?. Hepsi

Birinci grup ki Yüce Allah'ın sonsuz cömertliği ile onlar için hazırlanmış cennetlere kavuşmuşlardır.. Onlar orada olacaklar, ve diğerleri (ikinci grup) Yüce Allah'ın

Bütün Peygamberlerin Ahir Zaman Nebi'sinin emri: "Ummu Khayran" Hayrı yayınız diyor.. Hangi hükümet var

Sen emreyledin, biz "fes'av fi talebi rızk." Rızkını toplamak için yürü dedi Cenab-ı Allah?. "İnne ardî vâsiatun fe iyyâye fa'budûn." Cenab-ı Hak buyuruyor,

Resim 11: Sivas, Yıldızeli, Şeyh Halil Türbesi, güney cephesindeki cami tasviri ve tarikat sembolleri (2018).. Türbede, kompozisyonlar tüm cephelerde görülürken kubbede de