• Sonuç bulunamadı

KENDİLİĞİN DOĞUŞU. Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı. James F. MASTERSON, M.D.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KENDİLİĞİN DOĞUŞU. Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı. James F. MASTERSON, M.D."

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KENDİLİĞİN DOĞUŞU

Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı

James F. MASTERSON, M.D.

Çeviri:

Meltem Kamer Helvacıoğlu Gülünay Akçalı

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 55 Kendiliğin Doğuşu

Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı

James F. Masterson, M.D.

Özgün Adı: The Emerging Self

A Developmental, Self, and Object Relations Approach to the Treatment of the Closet Narcissistic Disorder of the Self

ISBN 978-605-5548-69-8

Copyright Özak Yayınevi (Psikoterapi Enstitüsü) Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik

ortamlarda yayımlanamaz.

Copyright 1993 by James F. Masterson Birinci baskı: Nisan 2012

Editör: Tahir Özakkaş

Çevirmen: Meltem Kamer Helvacıoğlu & Gülünay Akçalı Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur

Katkıda Bulunanlar: Melike Yönten & Menekşe Arık Baskı: İklim Ofset

Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul Tel: 0212 577 77 45

www.iklimmatbaa.com

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No285 Darıca-İZMİT

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.mastersonkongresi.com

(3)

iii

KENDİLİĞİN DOĞUŞU

Gizli Narsisistik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı

James F. MASTERSON, M.D.

Editör:

Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Çeviri:

Meltem Kamer Helvacıoğlu Gülünay Akçalı

(4)
(5)

v

Teşekkür

Öncelikle, bu yaklaşımı başka terapistlerin öğrenmesine yar- dımcı olması amacıyla vakalarının kullanılmasına izin veren hastalarıma cömertlikleri için teşekkür etmek isterim. Elbet- te kimlikleri gizlenmiştir.

Taslak metinleri gözden geçirip yorumlar yapan Ralph Klein, M.D., Richard Fischer, Ph.D., Candace Orcutt, Ph.D., ve Judith Pearson, Ph.D.’ye teşekkür ederim. Ayrıca eşim Patricia’ya, ayrıca Nancie Scanlan ve Glad P. Nadaner’e taslak metni hazırlarken gösterdikleri keyifli ve yardımcı tavırlar- dan ötürü teşekkür etmek isterim.

(6)
(7)

vii

İÇİNDEKİLER

Teşekkür ... v

Sunuş ... ix

Giriş ... xi

BİRİNCİ KISIM: KLİNİK TABLO 1 Klinik Tablo – Bukalemun ... 1

2 Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Kuramı ... 12

3 Ayırıcı Tanı ... 30

İKİNCİ KISIM: PSİKOTERAPİ 4 Terapötik Nötralite, Çerçeve, Duruş ve Görev ... 83

5 Vücutsuz Kalp ve Anahtarlı Çocuk ... 108

6 Guru ve Acı Yatağı ... 143

7 Fahişe ve Oyun ... 179

8 Kukla ve Demir Bocurgat ... 234

ÜÇÜNCÜ KISIM: KARŞI AKTARIM VE YANSITMALI ÖZDEŞİM 9 Karşı Aktarım ve Yansıtmalı Özdeşim I: Genel Bakış ... 303

10 Karşı Aktarım ve Yansıtmalı Özdeşim II: Klinik Örnek: Savunmacı Füzyon Kontrolcülüğe Yol Açıyor ... 317

11 Karşı Aktarım ve Yansıtmalı Özdeşim III: Klinik Örnekler: Aşırı Aktivite ve Denetleme; Mesafe Koyma ... 356

KAYNAKÇA………..……….………81

(8)
(9)

ix

Sunuş

Psikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyo- nellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç du- yacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik dene- yimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkı- da bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen seçkileri içermektedir.

Kendilik bozukluklarının teşhisi ve psikoterapisi konusunda geliştirdiği Masterson Yaklaşımı’nı bu kitapla daha da derin- leştiren ve ilerleten James F. Masterson, gizli narsisistik ken- dilik bozukluğunun teşhisi konusunda yaşanabilen karışıklı- ğa ışık tutarak, kendilik bozukluklarının psikoterapisinde ufuk açıcı tartışmalarına bir yenisini eklemektedir.

Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psiko- terapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşı- yan bu yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.

Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(10)
(11)

xi

Giriş

Gizli narsisist kendilik bozukluğunun teşhisi ve psikoterapisi konusunda klinisyenler arasında epey kafa karışıklığı bulun- maktadır. Benden bir tedavi çıkmazıyla ilgili konsültasyon isteyen terapistlerin en yaygın sorunu budur. DSM-III-R’nin, gizli narsisistik bozukluğa dair bir teşhis kategorisi sunma- ması da bu karışıklığı pekiştirmektedir. Ek olarak, kendilik psikologları kabul etseler de, bu kabul kendiliğe dair kapsa- yıcı kuramların kabul edilmesine dayanır ki bunu pek çok terapist kabul etmez. Bunun da ötesinde, konuyla ilgili önce- ki yazılarım 1981 ve 1985 yıllarında yayımlandı; arada geçen sürede kendi bakış açım da değişti ve çok ilerledi, bu yüzden ben, süregiden kişilik bozuklukları yapbozuna bir parça daha ekleyerek bu bozukluk kavramını ayrıntılandırma ve güncel- leştirme ihtiyacı hissettim.

Terapistler için yazılmış olan bu kitap, gizli narsisistik kendi- lik bozukluğunun psikoterapisinde gelişimsel bir kendilik ve nesne ilişkileri yaklaşımı sunmaktadır. Kitapta şu sorular ele alınır: Klinik resim nasıl görünür? Teşhiste karışıklığa yol açan şey nedir? Bu karışıklık nasıl çözülür? Bu bozukluğun taklit ettiği bozukluklar nelerdir? Bunu borderline ve/veya şizoid kendilik bozukluklarından nasıl ayırırsınız? Olası eti- yolojik unsurlar nelerdir? Bir sendromu hızlandıran şey ne- dir? Bu bozukluğun intrapsişik yapısı nedir ve diğer bozuk-

(12)

xii

luklarla benzerlikleri/farkları nelerdir? Nasıl tespit edersiniz?

Temel psikodinamik nedir? En önemli savunmalar nelerdir?

Narsisistik kırılganlığın aynalayarak yorumlanması nedir ve niçin tercih edilen müdahale biçimidir? Hedefler, gösterge- ler, terapötik teknikler ve sınırlamalar bakımından kısa dö- nemli ve yoğun psikoterapi arasındaki farklar nelerdir? Yan- sıtmalı özdeşim nedir ve bu hastalara verilen karşı aktarım tepkilerinde neden önemlidir?

Kendilik bozuklukları üzerine üçüncü kitap olan bu çalışma, kişilik bozuklukları perspektifimde var olan bir değişimi de yansıtmaktadır: kendilik kavramını dolaylı olarak içine alan bir gelişimsel nesne ilişkileri yaklaşımından (bireyselleşme ve kendilik tasarımı) kendiliğin gelişimsel duraksamasını esas alan bir yaklaşıma doğru olan değişim.

Kişilik bozuklukları, esas psikodinamik teması, benim deyi- şimle, kendilik bozuklukları üçlüsü olan kendilik bozukluk- larıdır; kendilik bozuklukları üçlüsünde; kendilik aktivasyo- nu, anksiyete ve depresyona, bu da savunmaya yol açar. Bu fikir, borderline kişilik bozukluğu üzerine çalışılırken ortaya çıkmıştır ve ilk olarak borderline üçlüsü denmiştir. Sonraki çalışmalar ise genel olarak diğer kişilik bozukluklarında da uygulanmasına yol açmıştır.

Üçlü psikodinamik tema, bütün kişilik bozukluklarında ge- çerli olsa da, hastaların terk depresyonunu deneyimleme ve ona karşı savunma yapma biçimleri farklılık gösterir. Bizim teşhis koymamızı sağlayan da nesne ilişkileri kuramının intrapsişik perspektifinden ele alınan bu savunmalardır. Ör- neğin, gizli narsisistik bozukluğu diğer kişilik bozuklukların-

(13)

xiii

dan ayıran, onun intrapsişik yapısı, terk depresyonunu “nes- nenin kaybı”ndan ziyade “dağılma” olarak deneyimlemesi ve büyüklenmeci kendilik saygısını düzenlemek ve terk depres- yonuna karşı savunmak için tümgüçlü nesnenin idealleşti- rilmesi şeklindeki birincil savunmasıdır. Bu kitapta, kişilik bozukluğu için “kendilik bozukluğu” terimi kullanılacaktır.

Bölüm 1’de gizli narsisistik bozukluk anlatılmakta, birkaç klinik örneğe değinilmekte ve bu bozukluğun klinik resmi çıkartılmaktadır. Bölüm 2’de kuram sunulmakta, instrapsişik yapının etiyolojisi ve klinik görünümleri tartışılmaktadır.

Ayrıca çok önemli olan kendilik bozuklukları üçlüsü dinami- ği ve büyüklenmeci kendiliği düzenlemek için tümgüçlü nesneyi idealize etme şeklindeki çok önemli savunma da vurgulanmaktadır. Kafa karışıklığını giderip terapistin doğru yolda ilerlemesini sağlayan da bu merkezi, kalıcı temalardır.

Ayırıcı tanı üzerine olan Bölüm 3’te gizli narsisistik kendilik bozukluğu, borderline ve şizoid kendilik bozukluklarından, borderline bozukluk, narsisistik savunmadan ve ödipal ça- tışma da narsisistik savunmadan ayrılmaktadır.

Psikoterapiye giriş yapılan Bölüm 4’te, terapötik duruş ve terapötik çerçeve ile uygulanan terapötik tarafsızlık ihtiyacı tanımlanmaktadır. Daha sonra da terapötik görev anlatıl- maktadır: narsisistik kırılganlığın aynalayarak yorumlanması yoluyla hastanın aktarım eyleme vurumunu, terapötik ittifa- ka ve aktarıma çevirmesine yardımcı olmak. Gerçek kendili- ğin kapasiteleri tanımlanmakta ve bu kapasitelerin klinik kanıtları, gerçek kendilik aktive oldukça koyu harflerle belir- tilerek klinik bölümlerde, bu ortaya çıkış vurgulanmaktadır.

(14)

xiv

Sonraki dört bölümde, gizli narsisistik bozukluğu olan dört hastanın psikoterapisinden ayrıntılı süreç notları sunulmak- tadır – her bir hastayla yaklaşık iki yıl boyunca görüşülmüş, ikisi kısa dönemli psikoterapide, ikisi yoğun analitik psikote- rapide yer almıştır. Her dört vaka da kendilik bozuklukları üçlüsünün klinik anlamda gösterdiği değişiklikleri yansıt- maktadır. Bunun yanı sıra bu değişimlerle baş etmek için narsisistik kırılganlığın aynalayarak yorumlamasının nasıl kullanıldığı da gösterilmektedir.

Etkili psikoterapinin önündeki iki temel engel, bilgi eksikliği ve karşı aktarımdır. Bölüm 9’da bu hastalarla karşı aktarımın neden bu kadar büyük bir mesele haline geldiği anlatılmakta, yansıtmalı özdeşim savunma mekanizmasının, karşı aktarım tepkileri uyandırmadaki derin önemi tanımlanmakta ve ör- neklendirilmektedir. Bölüm 10 ve 11’de süpervizyona dair ayrıntılı süreç notları verilmekte ve üç terapistin karşı akta- rımlarının çözümlenmesi anlatılmaktadır.

Tedaviye ilişkin olan bölümler ise, gerçek kendiliğin ağır ilerleyen ve zor bir mücadele vererek savunmalarını aşması- nı, patolojik duygulanımın ele alınmasını, gerçek kendiliğin doğmasını ve güçlenmesini gözler önüne sermektedir.

(15)

BİRİNCİ KISIM

KLİNİK TABLO

(16)
(17)

1

Klinik Tablo – Bukalemun

“Borderline vakası” olan hastasıyla yaşadığı terapötik bir çıkmazın şaşkına çevirdiği terapist, akıl danışmak için yar- dım alır ve hastasının simgelediği klinik tabloyu güzelce ta- nımlar: depresyon, kendini ifade etme güçlükleri, ilişkilere ve terapistine tutunma çabası, öfke ve dürtü kontrolünde güç- lükler, kendini yeterince algılayamama ve kendine zarar ve- rici davranışların varlığının inkarı.

Şahsın borderline kişilik bozuklukluğu tanısı doğru konmuş- tu ve terapist yerinde bir terapötik müdahaleyle yüzleştirme- yi kullanmıştı. Ancak hasta, terapötik bir ittifak kurmak adı- na yüzleştirmeyle bütünleşmek yerine, terapiste saldırmak ve git gide daha dirençli davranmak suretiyle veya bazen de yüzleştirmeyle bütünleşir gibi görünerek ancak herhangi etkili bir sonuç ya da terapötik ittifak kurmadan, tepki ver- miştir.

Neticede terapist kendini boşuna didinen biri olarak görmüş, git gide yenilgiye uğramışlık hissine kapılmıştır. Olayların bu şekilde gelişmesinde hastanın inadına ve uyuşmazlığına suçu atma baskısı karşı konamaz bir hal almış ve terapisti aşağı- daki şekilde düşünmeye itmiştir: “Ah bu tedavisi çok güç

(18)

2 KENDİLİĞİN DOĞUŞU

borderline vakaları yok mu...” Borderline kişilik bozukluğu vakalarıyla ilgili, bu cümleyle başlayan o kadar çok çalışma var ki! Bu terapist de, ne yazık ki, kişilik bozukluklarında en sık görülen teşhis hatasının kurbanı olmuştur. Kişideki gizli narsisistik kişilik bozukluğunu borderline kişilik bozuklu- ğuyla karıştırmıştır.

Bu karışıklığın birinci nedeni Akıl Hastalıkları Teşhis ve İsta- tistik El Kitabı’nın (DSM-III-R) gizli (closet) narsisistik kişilik bozukluklarıyla ilgili herhangi bir karşılık içermemesidir.

Aşağıda da gösterildiği üzere söz konusu el kitabında sadece tek bir narsisistik kişilik bozukluğu için kriterler sunulmak- tadır; teşhirci.

Narsisistik Kişilik Bozukluğu

1. Kendisinin başkalarından çok daha önemli veya eşsiz olduğu duygusu.

2. Düşüncelerin ve hayallerin sınırsız başarı, güç, güzellik, mükemmelik veya ideal aşkla dolu olması.

3. Teşhircilik; kişinin sürekli ilgi ve saygı istemesi,

4. Eleştirilere karşı soğukkanlı bir ilgisizlik veya belirgin öfke, aşağılık, utanç, küçülme veya boşluk duyguları.

5. Kişilerarası ilişkilerde aşağıdaki bozukluklardan en az ikisinin görülmesi.

a. Sorumlulukların karşılıklı olduğunu düşünmeden, hak etme veya özel muamele beklentisi.

b. Diğer insanlarla karşılıklı ilişkilerde bencilce ve çıkarcı hareket etme.

c. Aşırı eşsizleştirme ve değersizleştirme uç noktaları ara- sında gidip gelen ilişkiler.

d. Empati kurma eksikliği.

(19)

Klinik Tablo - Bukalemun 3 İşte bu nedenlerden ötürü klinisyen bozukluğun varlığına dair tetikte olamamıştır.

Karışıklığın ikinci önemli nedeni ise gizli narsisistik kişilik bozukluğunun, klinik açıdan, borderline kişilik bozukluğuna çok benzemesi ve aynı zamanda, daha az yaygın rastlansa bile, şizoid kişilik bozukluğuna benzemesidir. Bu kitapta, gelişimsel kendilik ve nesne ilişkileri kuramının söz konusu klinik karışıklığı nasıl çözdüğü ve terapistin tutarlı ve temel intrapsişik yapıyı saptayarak, etkili terapötik yaklaşımı nasıl benimseyeceği anlatılmaktadır.

Gizli narsisistik kişilik bozukluğu, yoğun bir temel intrapsişik yapıya sahiptir ve aynı tutarlılıkta savunucu bir tema barındırır: Kendisiyle ilgili aşırı duyguları düzenlemek için sınırsız güce sahip nesnenin eşsizleştirilmesi veya değer- sizleştirilmesi. Temel duygusal yatırım, kendiliğe değil nes- neye yapılmaktadır. Buna rağmen ortaya çıkan klinik tablo, tıpkı bir bukalemun gibi, diğer bozuklukların renklerini taşı- yabilir. Hastanın inkar ettiği sorunun özelliklerinden çok, hastanın şikayetlerini yansıtan bir dizi semptomatik tema mevcuttur. Büyüklük, hak etme düşüncesi veya empati yok- luğu bu duruma verilebilecek örneklerdir.

KLİNİK TEMALAR

Zedelenmiş kendilik; bilinçle kötü, yetersiz, çirkin, iktidarsız, yüz karası, zayıf veya dağılmış şekilde tecrübe edilebilir. Bu durumda en göze çarpan şikayet, samimiyet ve yakın ilişkiler kurmada yaşanan zorluklardır. Gerçek ve sağlıklı bir yakın ilişki, hastanın narsisistik savunmalarını keserek kendi zede- lenmiş kendiliğiyle ve terk edilme depresyonuyla yüzleşme-

(20)

4 KENDİLİĞİN DOĞUŞU

sine yol açacaktır. Bundan ötürü hastanın ilişkilerini narsisistik savunmalar temelinde kurması gerekmektedir. Bu ilişkilerdeki görünümler ve kombinasyonlar sonsuz sayıda- dır. Kopma savunması olan narsist için şikayetler farklı şekil- lerde ortaya çıkabilir; hiç ilişki kurmama veya sınırlı ilişki kurma, bir partnere ilişkide yanıt vermeme (mükemmel yan- sıma yaratamama), gerçeklikte müsait olmayan kişilere ilgi duyma – örneğin evli biriyle ya da uzakta yaşayan veya çok sık seyahat eden biriyle ilişki kurma (aradaki mesafe gerekli olan savunma korumasını sağlamaktadır) – gibi.

Görünüşte tutarsız bir tablo ise karşısındaki insanları değer- siz gören narsist kişilik bozukluğuna sahip hastalarda ortaya çıkmaktadır. Bu kişiler ya sürekli saldırıp aşağıladıkları ya da kendilerini sürekli değersiz gören ve aşağılayan partnerlere kendilerini adamaktadırlar. Cinsel cazibe temelinde tekrarla- yan “anında aşık olma” deneyimleri yaşayarak, sonrasında hayal kırıklığına uğramakta ve ilişki olgunlaştıkça aşkları bitmektedir. Bu hastalar, aynı şekilde, diğer insanların para- sına, gücüne, güzelliğine veya cinsel çekiciliğine (narsisistik erzaklar) kapılmakta, o kişilere karşı samimi duyguları açıkça gösterebilmektedir. Kendilerini çeken niteliklerin ortadan kaybolması neticesinde ise söz konusu duygular hayal kırık- lığına dönüşmektedir. Partnerlerinin, hastadaki her şeyi hak etme duygusunun farkında olmadan, hak etme ihtiyaçlarına cevap verememeleri neticesinde narsisistik öfke ortaya çık- maktadır.

Cinsel işlev noktasında da sorunlar ortaya çıkabilmektedir, ancak bu sorunların nedeni belirli bir cinsel çatışma değil cinsel ilişki esnasında beliren yakınlık kurma süreçlerinin

(21)

Klinik Tablo - Bukalemun 5 yarattığı duygusal baskının ürettiği depresyondur. Bu kişiler, hayatlarına dahil olmadıkları partnerleriyle iyi bir cinsel ya- şama sahip olabilirler ancak ilişkideki yakınlık arttıkça cinsel işlevin korunması için duygudan kopuş gerekecektir.

Kendini harekete geçirmede yaşanan güçlükler de farklılık gösterebilmektedir. Hastanın ne istediğini bilmemesi, ne istediğini bilmesine rağmen bunu hayata geçirememesi veya süreci başlatsa bile gerisini getirememesi gibi. Aynı şekilde bu hastalar sadece eşsizleştirdikleri kişilerle kurdukları iliş- kiyle kendilerini harekete geçirebilmekte ancak eşsizleştiri- len kişilerden ayrıldıklarında harekete geçirme becerilerinde gerileme yaşanmaktadır.

Kendini harekete geçirmede yaşanan zorluk, aynı zamanda, hastaların oldukça başarılı oldukları ancak herhangi bir an- lam veremedikleri ve tatmin olamadıkları işlerde çalışmala- rına neden olmaktadır. Aslında sanatçı olmak isteyen avukat örneğinde görüldüğü gibi. Bu hastalar, gizli yetenekleri te- melinde bir kariyer başlatıp, ne istediklerini saptayabildikleri anlarda dahi (gerçek kendini harekete geçirme) elde ettikleri başarının gizli savunmalarını engelleyerek kendilerini sahne ışıklarının altına çektiğini hissedeceklerdir. Bu durumun yarattığı ciddi kaygıdan kurtulmak için de başlattıkları işin gerisini getirmeyeceklerdir. Söz konusu kaygıdan kurtulma çabaları, sıklıkla alkol ve madde bağımlılığına yol açabilmek- tedir. Samimi/yakın ilişkilere karşı işkoliklik ve kendini ha- rekete geçirmeden kaynaklanan kaygı duygusu yaygın rastla- nan durumlardır. Uğraşılan işin yapısı, eşsizleştirilen nesneye yaptıkları duygusal yatırımın çeşnisi olmakta, uzun saatler çalışsalar bile duygusal bir denge hissi yaşamaktadırlar. Bu

(22)

6 KENDİLİĞİN DOĞUŞU

şekilde yalnızlık, tecrit ve tükenmişlik yadsınmaktadır. Ger- çek kendini harekete geçirme sürecinde yaşanan bu zorluk, diyet yapma, kilo kontrolü, spor yapma, dinlenme ve kendi- ne bakma gibi kişisel ihtiyaçların tam olarak karşılanmasında da zorluklar yaratabilir. Öte yandan bazı hastaların kendile- rine bakmak için aşırı zaman harcadıkları da görülmüştür.

Duyguyu düzenleme sürecinde, kopma, çok az ve çok aşırı duygu ya da narsisistik öfke patlamaları şeklinde sorunlar ortaya çıkabilir. Teşhircilerin tam tersi biçimde bu hastalarda kendilik bozuklukları üçlemesi deneyimi tekrarlanarak ya- şanmaktadır: kendini harekete geçirme, kaygı ve depresyona yol açmakta, bu da savunma mekanizmalarını tetiklemekte- dir. Ayrılık stresi altında depresyonun şiddeti artmakta ve hasta intihara meyilli hale gelebilmektedir. Bunun aksi hal- lerde ise depresyona karşı savunmalar daha güçlü olmakta ve depresyon daha düşük düzeylerde ortaya çıkmaktadır.

Bu hastalarda bir sürü nevrotik semptom da söz konusu ola- bilir; kaygı ve fobiler, zorlanım ve histerik semptomlar gibi.

Hastanın hasar görmüş gerçek kendiliğini “vücudu parçala- nıyormuş” gibi tecrübe etmesi neticesinde bedensel semp- tomlar da yaygın biçimde gözlemlenmektedir. Bazı hastalar- da ise daha önceden bastırdıkları duyguları dışarı vurma semptomlarına rastlanmaktadır; özellikle doymaz iştah has- talığı ve anoreksiya nervoza gibi. Yetişkin hastalarda, aynı zamanda, anne veya babalarıyla ya da her ikisiyle süregelen ağlaşmış bir ilişki de söz konusu olabilir. Bu durum hastanın kendisini psikolojik bakıcı gibi hissetmesine ve bu rolden kendisini kurtaramamasına neden olabilir.

(23)

Klinik Tablo - Bukalemun 7 Ayrılık stresi yaygın biçimde aşağıdaki klinik sendromu hız- landıracaktır: eşsizleştirilmiş veya değersizleştirilmiş nesne- den ayrılma ve/veya narsisistik erzaklarından mahrum olmak – para, güç, güzellik veya görünüm gibi.

KLİNİK ÖRNEKLER

Aşağıdaki örneklerde, daha sonra psikoterapi bölümlerinde ayrıntıyla anlatılacak olan hastaların kısa tanımları sunul- maktadır.

Bayan A Vakası

Bayan A; uzun boylu, sarışın, narin hatlı ve boşanmış 40 ya- şında homoseksüel bir kadındır. Kendi işinde çalışmaktadır ve iki çocuk sahibidir. Bayan A’nın şikayeti kişilerarası ilişki- lerde yaşadığı zorluklardır. İlk homoseksüel ilişkisini üniver- sitede yaşamıştır. Daha sonra bir erkeğe aşık olmuş ve onun- la evlenmiştir. Evliliğini şu sözlerle tanımlamaktadır: “Kendi benliğimi kaybettim. Sadece kocam ve çocuklarım için her şey oldum.” 10 yıl evli kalmıştır ve bu dönemde herhangi bir homoseksüel ilişki yaşamamıştır. Bayan A aşağıdaki şikayette bulunmuştur: “10 yıldan sonra farkettim ki kendi benliğimi kaybetmiştim ve kocamla da herhangi bir yakınlığım kalma- mıştı. İçmeye başladım ve alkol eşiğim çok düşüktü. Bu du- rum beni bir alkolik yaptı ve bilinç kararmaları yaşamaya başladım. Üç yıl boyunca içtim ve nihayet geçen yıl AA’ya katıldım ve bir kadınla ilişkiye başladım.”

“İçki içtiğim üç yıl süresince bir kadın ve bir erkekle ilişkim oldu. Her ikisi de zor ve çatışmalarla doluydu. Beni çekici bulan kadınlara kendimi satma eğilimindeydim. Kendimi

Referanslar

Benzer Belgeler

Taşlar, yıllar sonra kızımın masum ellerinden benim kadın ellerime akı- yor.. “Beş taş oynayalım

“Yapıt üretiyorum, öyleyse varlığıma ilişkin bir anlam arıyorum” alır. Hakikate, özne ile nesne, tin ile beden, mantık ile sezgi ve akıl ile akıl-dışı arasında

Bey’in temel gelişimsel duraksamasının büyüklenmeci kendilik kutbunun ihtiyaçları boyutunda (aynalanma ihtiyaçları) olduğu düşünülmektedir.. Buradaki duraksamayı

Ölçeğin güvenirliğini belirlemek için yapılan güvenirlik analizinde ölçeğin bü- tünü için Cronbach Alpha içtutarlılık katsayısı .84, alt boyutlarda ise

Ya Masterson gibi gelişimsel duraklamayı Mahler’in ve Stern’in ve nörobiyolojik olarak duraklama olarak adlandıracak… ama orada karmaşayı anlattım… ya Kernberg

Çalışmada vücut geliştiren bireylerin narsisizm puanlarının fitness yapan bireylere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiş ancak aralarında istatistiksel olarak

Genç erişkinlik döneminde başlayan; yoğun dürtüsellik, duygu durumda ve kişilerarası ilişki- lerde dengesizlik, yoğun öfke, kendine zarar ver- me davranışı,

DSM’nin ortaya koyduğu tanı kriterlerinin daha çok betimsel bir tasvir içerdiği, bu tasvirin de ağırlıklı olarak narsisis- tik kişilik bozukluğunun büyüklenmeci