• Sonuç bulunamadı

K İmza Günü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "K İmza Günü"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

13

“Şiirlerinizde yaşadıklarınızı mı yazıyorsunuz efendim?”

“…”

Hişt! Sana soruyorlar duymuyor musun?

K

ıymetli hanımefendi, bu sorunuzun muhatabı ben değilim. Bakın orada oturuyor. Kendileri bu konuda size gerekli açıklamayı yapa- caktır. Ben şimdi ne söylesem yarım kalır. Evet, şu salonun en arka sırasında oturan... Şu kafası koltuğa gömülü olan... Çekinmeyin, benimle ilgili ne bilmek istiyorsanız ona sorabilirsiniz. Gözlerinin içine baka baka sorun. Cevabınız gözlerinde gizli. Her dizemde ayrı emeği vardır gözlerinin.

Başını kaldır gömdüğün utançtan. Sana soruyorlar duymuyor musun?

Filmlerdeki gibi hışımla ayağa kalkıp “Ben vurdum!” diye haykırsana.

Yoksa ben mi konuşsam... Dilime “ateş” emri verip harfe mi dizsem iha- net yığını gövdeni… Delik deşik olursun, yığılır kalırsın oraya. Harf yara- sından insan içine çıkamazsın. Bunu yapmayacağım sana. Aynı fincandan kahve içmişliğimiz var çünkü. Kulpu kırık da olsa bir hatır girdi araya.

En iyisi sen anlat olanı biteni. Hadi başla… Arka kapak şiirinde şairin ne anlatmak istediğini şerh etmekle başlayabilirsin mesela.

“Şair burada…” Eee, devam et hadi!

Zor değil mi? Ah bu kelimeler… Sözlükte durduğu gibi durmuyor na- mussuzlar? Gün olur gülün dibine gübre, gün olur kovanın karnında saçma.

Bir tek el midir nasır tutan dil de nasırlanır. Konuşamazsın, kelimelerin zehri yakar genzini.

İmza Günü

Mustafa SOYUER

Türk Dili Şubat 2017 Yıl: 67 Sayı: 782

(2)

İmza Günü

14 Türk Dili

Dilinle mamur ettiğini, elinle harap ettin. Niye geldin ki! Gerçi siz katil- lerin âdetidir. Cinayet mahallini kontrole geldin herhâlde. Şimdi sıkılmadan tabutuma da omuz vereceksin. Topla gözlerini ve git. “Gözlerinin yeşilliğin- den koy soframıza…” Yeşilden nefret ediyorum, istemiyorum soframda.

Sadece bana değil şiire de ihanet etti gözlerin. Kalemime kan çektin gidişinle. Yazdıkça büyüdü öfkem. Volkan gibi patladı hıncım. Yazanı ya- kıyor, okuyanı yakıyor. Bu yangın yerinden git. Alışığı olduğun gibi ardına bakmadan git.

Yok, vazgeçtim; gitme. Gel, otur şu sandalyeye. Bu eser senin. İmza et- mek senin hakkındır. İmzala da resmileşsin ihanetin. Bak, en çabuk satanlar listesinde birinci sıraya koydum seni. Mutlu musun? Oysa bilmiyorlar ki ben seni çoktan ruhumun sahaflarına kaldırdım.

Hanımefendi sorusuna cevap bekliyor, hu! Susarak nereye kadar... Suçlu, ayağa kalk ve savunma hakkını kullan! Şair yalanıdır hepsi, benim bu cina- yette ne bir teşebbüsüm ne de dahlim olmuştur de. O kendisi intihar etmek istedi, ben sadece yataklık ettim de. Yalan söyle. Ki senin ihtisasındır. Hiçbir gerçek senin yalanın kadar sahici olamamıştır cihanda. Bugün peygamber- liğini ilan edecek olsan şehirler dolusu ümmetin olur. Yalan mı? O gözler sende olduktan sonra…

Yayın balığı gibi oltana nasıl yakalandığımı anlat. O oltanın ucuna taktı- ğın gözlerinden bahset. Bilsin insanlar. O geceyi anlat, o sahili... Hani deniz küçük küçük dudağından öpüyordu kumların. Yıldızlar gülümsüyordu yü- zümün kızarıklığına. Ay sırf ben çekinmeden şiirler söyleyeyim diye mah- sustan yüzünü bulutla örtüyordu. Gecenin o vakti hastalar yatağında sabre- diyor ki ambulans sesiyle bozulmasın büyü. Polis sirenleri bile uşşak maka- mından çalıyordu. Şehirlere bombalar yağıyordu ve sadece biz güvendeydik.

Niye kafanı koltuğa gömüyorsun? Hadi, niye gittiğini de anlat insanlara.

Giderken nasıl ayaklarına kapandığımı, yalvarışlarımı anlat.

“gururu kırılan atlar gibi beni hayallerimden vur da git”

Son sözüm… Hatırladın değil mi? Yaralıyım dedim, hiç oralı olmadın.

Ardına bile bakmadın. Gururumu dibinden kırıp gittin. Topallayışı bundan- dır kalbimin. Elde ettiğin değdi mi bari kaybettiğine?

Susacak mısın hep böyle? Hadi ama…

(3)

Mustafa SOYUER

Türk Dili 15

Hanımefendi görüyorsunuz, susma hakkını kullanıyor kendileri. Ce- vaplamıyor sorunuzu, elimden ne gelir. Size de ne demeli bilmem ki… Sora- cak başka soru mu kalmadı Allah aşkına. Edebiyat-gelenek ilişkisini sorun;

Türk şiirindeki kafiye problemini sorun; edebiyat dergilerinin günümüzdeki durumunu, okullarda edebiyat eğitimini, olmadı postmodernizmi, sürrea- lizmi sorun. Hadi diyelim bunlar ağır kaçıyor; şiirlerimi deftere mi yoksa bilgisayara mı yazdığımı sorun, gece mi yoksa gündüz mü yazdığımı sorun.

Siz tutuyorsunuz en olmadık soruyu soruyorsunuz.

Birazdan kendi eserini bana imzalatacaksın. Nasıl bir hitapla imzala- yayım: “Sevgili S.” desem diğer sevgililere yazık. “Kıymetli S.” nasıl olur? Bir ciklet alacak kıymetin yok gözümde. “Saygıdeğer S.” desem saygıya kıyısın- dan bile değmiyorsun. Ah bu kelimeler… Öldürecekler beni. En iyisi ben sadece imzalayayım, üstünü kendin doldur. O eski filmlerdeki gibi. Kendi ederini kendin belirle.

“Efendim cevap vermeyecek misiniz?”

“Pardon, ne buyurmuştunuz hanımefendi, bir daha alabilir miyim?

“Şiirlerinizde yaşadıklarınızı mı yazıyorsunuz diye sormuştum?”

“Ben mi? Eee, şey…”

Referanslar

Benzer Belgeler

Eserlerinde Anadolu insanını anlatan Yaşar Kemal, Tek Kanatlı Bir Kuş adlı romanında Anadolu insanının korkularını ve inanışlarını fantastik bir boyutta

Kısa öykü üzerine yapılan incelernede kurmaca anlatının birimlerini oluş­ turan sahne, tablo, özedeıne, yorumlama gibi yapıların farldı kipsel kategori­ lerle

Hikâyede evrensel anlamda mekân -dünya ve Oğuz yurdu- gerçeğin simgesel değerler olarak ortaya çıkması, Boğaç Han’ın kendini gerçekleĢtirme, kurma

Anlat›c› bir baflka yerde yeniden oyun izle¤ini sorgular kendi içinde: “Buna karfl›l›k, iflin içinde bir oyun varsa, birimiz, birkaç›m›z, ya da hepimiz bir oyunun

Haydi anlat bakalım, saf Müslümanları Köln’de, Frankfurt’ta, Berlin’de nasıl kandırıp “Allah rızası için” nasıl tokatladığını..!. Kurdu ğun şirketlerle,

Yönlendirilmiş doğru parçasıdır. Şeklen doğru parçasının ucuna bir ok konularak gösterilir. Vektörün ismini belirten harf, vektörün üzerine yazılır ve harf üzerine

TEK DİŞE AİT BOZUKLUKLAR DÜŞMEYEN SÜT DİŞİ... YER

Yakamoz saatlerinde rüyalarımı toplamaya gidiyorum deniz kenarına!. Masallardan arta kalan kirli ve eprimiş elbiselerini dikmeye uğraşıyorum