• Sonuç bulunamadı

64 1 — 1976 YIL — XLVI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "64 1 — 1976 YIL — XLVI"

Copied!
46
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A R K t T E f C

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K , T U R İ Z M D E R G İ S İ

64

1 — 1976 YIL — XLVI S T A N B U L

atı : 30,00 T.L.

(2)

çatınızı

İzocam'la kaplatınız gökyüzünü

ı a t a m a r a ı m

İZOCAM TASARRUFTUR

Dünyanın en ileri sistemiyle (Saint - Gobain TEL Prosedesi) yurdumuzda üretilen îzocam, konut çatılarından sınaî yapılara kadar kullanıldığı her alanda olağanüstü tasarruf sağlar, îzocam kullanıldığı takdirde daha küçük satıhlı kalorifer kazanı, daha az sayıda radyatör dilimi, daha küçük boyutlarda pompa v e boru yeterli olur. Bu suretle yapının inşaat masrafı azalır.

Ayrıca İzocam için ödenecek fark 1-2 yılda kendisini öder. İzocamın her türlü çatıda v e

kalorifer tesisatında kullanılmasıyla gittikçe pahalılaşan yakıt sarfiyatı azalır v e bir türlü ısınmayan en üst katlar kolaylıkla ısınır, size de

" SAĞOLASIN ÎZOCAM" dedirtir,

îzacamla korunan yapı sağlıklı, ekonomik ve komşu anlaşmazlıklarına yer bırakmayan bir yapı olur.

Bütün ısı v e gürültü problemlerinizde bizi hatırlayınız.

# İ Z O C A M

Kesin tecrit,büyük tasarruf, tam konfor.

TEKNİK D A N I Ş M A B Ü R O L A R I M I Z ÜCRETSİZ EMRİNİZDEDİR

İstanbul Ankara izmir Bursa Trabzon Adana İskenderun

49 84 51 1 7 4 6 1 6 3 4 8 5 9 1 2 4 7 0 2 3 9 8 1 2 8 2 3 22 56 45 35 68

Grafika v e Maya -

(3)

wıao

SİRKÜLASYON POMPALARI

-TAMAMEN SESSİZ ÇALIŞIR.

-YAĞLAMA ve BAKIMI GEREKMEZ.

-BİR YIL GARANTİLİDİR.

İMALAT

SİMTEL TİCARET ve SANAYİ A.Ş.

GENEL DAĞITICI

DASA DAĞITIM VE SATIŞ A.Ş.

(4)

Her tür yapıya tek bir kaplama malzemesi

O n d u l f n e

çatı ve cephe kaplamasında

ö n d u l î n e K İ

oluklu levha lan • • S SAĞLAM. PRATİK. EKONOMİK

A R K . -69

(5)

Wertheirrı asansör ve yürüyen merdivenleri

VVERTHEİM ÖZELLİKLERİ

WERTHEIM ASANSÖRLER!

VVERTHEİM apartman, otel; hastane Işhanlarına her kapasitede, her ratte. her yükseklikte insan ve ansörleri tesis edebilecek teknik kânlara sahiptir.

| ÖZELLİKLER i . VVERTHEİM titreşimsiz motor çı

ması ile yüksek konfor sağlaı . VVERTHEİM düşük voltajlı alanlar

İçin bir ve İki kademeli dalgalı akım mekanizması kullanmaktadır.

. VVERTHEİM elektronik kumandalı, kademesiz DİNATRON dalgalı akım- lı mekanizması; orta derecede bir süratle büyük bir insan sirkülas- yonunu karşılayabilecek kapasitede- dir.

. VVERTHEİM yüksek binalarda, insan sirkülasyonunun çok yoğun olduğu ve fazla süratin gerektiği hallerde yüksek konforu; transistor kun dalı WARD - LEONARD düzeni İle temin etmiştir.

. VVERTHEİM asansörlerinin her ünl- tesi; uzun yılların tecrübesi ile ve yapılan araştırmalar sonucunda, ka- lite ve fonksiyonda üstün, kullan- mada kolay olacak şekilde tasar- lanmıştır.

. VVERTHEİM emniyet düzenleri bü- tün uluslararası standartlara uygun-

• VVERTHEİM asansörlerinde binanın | imkan va fonksiyonuna uygun, kul- lanmayı rahat ve pratik hale geti- ren, mekanik veya otomatik, çeşit- li kapı tipleri kullanılmaktadır.

. VVERTHEİM kapı ve kabinleri, bi- nanın mimarisine göre her çeşit kaplama veya fırın boyalı olabil- mektedir.

• VVERTHEİM tesisleri sessiz şak ve emniyetli çalışır.

. WERTHEİM tesisleri az ı ve uzun ömrü dolayısıyle k

ıı itima

. VVERTHEİM tecrübeli montaj ve bakım ekipleri İle müşterilerinin

(6)

VİTRA KALİTESİ

< 0 % İ L E

V BÜTÜN

YURT'DA

(7)

sıcak su sorununu düşünürken

emniyetinizi de • •• m m M m m m%

duşunun

Otomatik A r ç e l i k termosifonunun önemli bir üstünlüğü de

termostatik karbüratörle donatılmış olmasıdır.

Termostatik karbüratör, gaz taşmalarını, fazla sarfiyatı v e kendi kendine sönmeyi önler.

Böylece gazyağınm akışı tam kontrol altına alınmış,

emniyetiniz yüzde yüz sağlanmıştır.

Banyonuzda A r ç e l i k termosifonu varsa, sadece ucuz, devamlı, bol sıcak su kullanmanın değil, tam güvenlik içinde olmanın da rahatlığını duyarsınız.

Dost termosifondur o.

Size yalnız mutluluk sunar.

otomatik

termosifonu

(8)

Bonısanın Yaratıcı gücünüze

Gelişen Türk Sanayiine Borusan'm katkısı her alanı dolduruyor. Otomotiv, tekstil, ev aletleri ve ambalaj sanayiinde, inşaatın her dalında Borusan mamulleri en geniş tatbik kolaylıkları sağladı.

HIUIO.

Başlıca çeşitlerimiz :

• Su ve gaz boruları

• Sanayi boruları (Mobilya ve ekzoz borusu)

• Profil borular

• Kalın etli profiller

• Pencere profilleri

• Paslanmaz çelik borular

• Ambalaj çemberi

• DKP bant

BORUSAN

Gelecek Sanayiin rehberi Reklâm Mora-n - 1975/70

(9)

DıŞ CEPHE KAPLAMA BOYALARıNDA DA

GÜÇLÜDÜR CBS

Ç B S A k r o l i t . . . İ ş t e Ç B S ' n i n y a p ı l a r ı n d a h a d a y a n ı k l ı o l m a s ı n ı s a ğ l a m a k , o n l a r ı k ı ş ı n k a r ı n d a n , b a h a r ı n y a ğ m u r u n d a n , y a z ı n s ı c a ğ ı n d a n v e s o n b a h a r ı n r ü z g a r ı n d a n k o r u n m a k i ç i n ü s t ü n g ü ç l e r l e d o n a t t ı ğ ı v e g ö r e v l e n d i r d i ğ i b o y a . . . E ğ e r b i r y a p ı Ç B S A k r o l i t ' l e d o n a n m ı ş v e g ü ç l e n m i ş s e a r t ı k o y i l l a

e n g ü z e l , e n s a ğ l a m n i t e l i ğ i n i g u r u r l a t a ş ı y a c a k t ı r . . . E v i n i Ç B S A k r o l i t "

t a k v i y e e d e n h e r k e s

y ı l l a r c a h e p a y n ı s ö z ü s ö y l e y e c e k t i r e v i n e h e r b a k ı ş t a . " Ç B S A k r o l i t " d i y e c e k t i r

" t a m a r a d ı ğ ı m b o y a "

her cinsfEte / *'*•

boyada S \ güçlüdür :

* *

ÇBS B O Y A - K İ M Y A SANAYİ!

ve TİCARETİ A.Ş.

Karaköy, Kardeşim Sok.

No. 44/3 İstanbul Telefon: 49 67 10

AF AKRİLİK

cephe kaplama boyası

.KİMYA SANAYİİ VE TİCARETİ A.Ş. -

10

(10)

K o m p l e t e s i s kuran f i r m a d a aranacak ilk iki h u s u s :

y e t e n e k

v e t e c r ü b e

Son beş yılda 10 ile 200 Milyon TL. arası 40' tan fazla tesis yaptık.

Mühendislik hizmetlerini yapan 200' ün üstünde her branşta mühendis kadromuz vardır.

Konularımızla ilgili imalatımizı modern makinalardan Kurulu üç ayrı fabrikada yapıyoruz.

Dünyanın en büyük firmaları ile teknik işbirliği yapmaktayız.

a belirtmek GEREKİRSE anahtar T eslimi tesis kurmada kiye'de söz sahibi BİR şirketler topluluğuyuz.

(11)

L ' A R C H I T E C T E T H E A R C H İ T E C T

p e r i o d i q u e d ' a r c h i t e c t u r e Periodical Pufalication On Architecture d ' u r b a n i s m e e t d e t o u r i s m e T o v n P l a n n i n g a n d t o u r i s m

No. 364 — 4 — 1976 Cild — 45

İ ç i n d e k i l e r :

• Önemli haberler, 145 • Karayolları çevreyi sorumsuzca yozlaştırıyor!. Arkitekt 147 • Bir büyük mağaza (Aksaray - İstanbul). Mimarları : D. TEKELİ, S. SİSA, 'İ. ERTEM, 149 • F. Alman- ya'da bir ilkokul, mimarları : W. LİTZOVV, Engin AYDIN, 154 • «Kodsa» kord bezi fabrikaları, Mimarları : T. SÜTMEN, Y. KOÇAK. A . OKTAY, 157 • Altunîzade huzur hastanesi v e dinlenme evi. Mimarı : S. OKTAY, 161 • Heykeltraş Nusret SUMAN, 168 • Prof. ressam Ayetullah Sü- mer, Yazan M. CÜDA, ressam, 172 0 Tiyatro yapıları projelendirmesine yön veren önemli sorunlar, Yazan : Dr. H. TABANLIOĞLU, Mimar İ.T.Ü. O Ankara'nın imarı üzerine tarihî bir bel- ge, Yazan : muallim mimar Kemalettin, 179 • Trilyonluk yatırımları gerçekleştirecek işletme v e bakımını sağlayacak teknik eleman sorunu, Yazan : T. KÖPRÜLÜ, Mimar İ.T.Ü. 180 • Bir fesim ve heykel müzesi projesi (öğrenci çalışması, Olcay OKAN, 182 • Bibliografya, 186 • Ha- berler, 189 • Malzeme piyasası fiyat cetveli.

No. 364 — 4 — 1976 Volume — 45

C c n t e n t s :

• Important news, 145 • Highway constructions are irresponsibly damaging the environment, Arkitekt 147 O The new department store at Aksaray, İstanbul, D. TEKELİ, S. SİSA, İ. ERTEM, arch. 149 • primary school in Federal Germany, W . LİTZOVV, Engin AYDIN, arch. 154 • The

« K o d s a » Factory, T. SÜTMEN, Y. KOÇAK, A . OKTAY, 157 • Altunîzade'hospital, and nur- sing home, S. OKTAY, arch. 161 • Sculptor Nusret Suman, 168 • Painter Prof. Ayetullah Sümer, by painter M. CÜDA, 172 • Some important points vvhich influence the design of theaters, by dr. H. TABANLIOĞLU, Doc. Arch. İ.T.Ü. • A historical document about the public improvement of Ankara, by'Master architect Kemalettin, 179 O The problem of managing tril- lion worth investments and ensuring tec'hnical personnel for its upkeep, by T. KÖPRÜLÜ Arch.

İ.T.Ü. 180 • A student project for a museum of fine arts, Olcay OKAN, 182 • Bibliography, 186 • N e w s 189, • Current building material prices.

No. 364 — 4 — 1976 Volume — 45

S o m m a i r e :

• Nouvelles importantes, 145 • La direction de la 17. section de l'administration des chaus- s e e s nationales, endommage l'environnement d'une maniere irresponsable, Arkitekt, 147 • Un grand magasin â Aksaray (İstanbul), D. TEKELİ, S. SİSA, İ. ERTEM, Arch. 149 • Une ecole pri- maire en Allemagne Federale, W. LİTZOVV, Engin AYDIN, Arch. 154 • Les usines « K o d s a » , T. SÜTMEN, Y. KOÇAK, A . OKTAY, 157 • Projet d'höpital et pension pour des personnes âgees a Altunîzade, İstanbul S. OKTAY, arch. 161 • Le sculpteur Nusret Suman, 168 • Prof. peintre Ayetullah Sümer, Ecfit par Mahmud CÜDA, peintre, 172 • Problemes importants qui orientent les projets des bâtiments theâtraux, Ecrit par H. TABANLIOĞLU, Doc. Dr. Arch. İng. 174 O Un document historique se rapportant â l'amelioration d'Ankara, Ecrit par le maître-arch. Kemalet- tin 179 • Manque d'elements techniques pour la realisation et entretien d'investissement tril- lionaire, Ecrit par T. KÖPRÜLÜ, Arch. İ.T.Ü. 180 • Projet de musee de peinture et de sculpture (travail d'etudiant) Olcay OKAN 182 • Bibliographie 186 O Nouvelles 189 • Liste des prix de materiaux de consWuction.

(12)

ARKİTEKT

m i m a r l ı k , ş e h i r c i l i k v e t u r i z m d e r g i s i

Her üç ayda bir yayınlanır.

Adres: Anadolu Han 33 — İstanbul Tel: 22 13 07 Kuruluşu 1931 Cilt: 45 Sayı: 364

Sahibi ve sorumlu yayın müdürü:

Dr. Z e k i S. S a y â r Mimar D.G.S.A.

Sekreter:

Keti Çapanoğlu M u h a b i r l e r i :

B. Almanya: Dr. Y. Müh. Arslan TERZİOö- LU Mimar A.I.V. - U.S.A.: Altan GÜRSEL Mimar M.M.F. - Fransa: Halûk TÖGAY mi- mar D.G. S.A. - İsviçre: Seyfi SONAD mi- mar D.G.S.A. Kıbrıs: Behzat A. BEYLİ Mi- mar İ.T.Ü. R.I.B. - MRTPI - İtalya Dr. Baran ÇAĞA mimar - Yunanistan: Sava ÇİLENİS mimar İ.T.Ü/M.M.F.

A b o n e ş a r t l a r ı : Yıllığı: Şahıs için 100.— TL.

Öğrenci 80.— TL.

Bu sayı: 30.— TL.

Yabancı memleketler için: 110.— TL.

İlân tarifemiz istek üzerine gönderilir.

Yazı, foto, resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönde- rilmelidir. Basılmayan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde bize haber vermeleri lâzım- dır. Aksi takdirde kaybolan dergilerden idaremiz sorumlu değildir.

Subscription rates:

Annual subscription Dollars 8.00 Single copy Dollars 2.00 Ali subscriptions, letters, photos, articles advertisements tec. Should be addressed.

To: A R K İ T E K T

Anadolu Han No. 33 Eminönü/İSTANBUL TURKEY Abonnements pour l'etranger 1an 8.00 Dol.

Prix de ce numero 2,00 Dolars Pour iout payerrient et demande des ren- seignements, ainsi que pour tout envoi des documents, tels que photos, artic- les, annonces, bibliographie â insârer s'adresser â la Direction A R K İ T E K T . Anadolu Han No. 33 Eminönü İstanbul —

TUROUİE Ö n e m l i H a b e r l e r :

B a ş k e n t , A n k a r a r e s i m v e h e y k e l

• Bir süre önce kültür Bakanlığı ta- rafından tamir ve tadil edilerek Devlet re- sim ve heykel müzesi haline getirilen eski halkevi binası, yapılan bir törenle Cum- hurbaşkan'ının refikaları tarafından açıl- mış, yıllardanberi devlet resim ve heykel sergilerinden satın alınıp depolarda sak- lanan pek çok san'at eserinin teşhiri sağ- lanarak halkın istifadesine sunulmuştur.

Bu mutlu olay'dan sonra, binasızlıktan kapatılmış olan İstanbul resim ve heykel müzesinin de yeni bir bina'ya kavuşturul- ması, san'at çevrelerince, beklenmektedir.

O n b i n y ı l ö n c e s i n e a i t b o y a l ı r e s i m l e r b u l u n d u

• VAN (A.A.) — Van çevresindeki altı mağarada on bin yıl öncesine ait bo- yalı resimler bulunmuştur.

Van'ın Gürpınar ilçesi Yedisalkım Kö- yü ve çevresinde yer alan derin ve uzun kanyonda yüzlerce mağarada altı tanesi- nin içerisinde boyalı mağara resimleri ortaya çıkarılmıştır.

1971 yılında kurulan, İstanbul Üni- versitesi Edebiyat Fakültesine bağlı Van bölgesi tarih ve arkeoloji araştırmaları merkezi üyesi Arkeolog Oktay Belli yerel araştırmacı Mevlût O'kayer, araştırmaları- nın sonunda, bu altı mağara içinde sayı- sız boyalı mağara resimleri bulmuşlardır.

Günümüzden 10 bin sene öncesine ait olduğu sanılan resimler kırmızı ve ko- yu kahverengi boya ile yapılmışlardır. De- niz seviyesinden üç bin metre yükseklik- teki bu mağaralar prohistorik devirlerde tamamen kült yeri olarak kullanılmışlardır.

K o o p e r a t i f l e r s a h i l l e r i p a y l a ş ı y o r

• KUŞADASI (A.A.) — Kuşadasının Pamukcak ile Akköy arasındaki sahil ke- simi, yapı kooperatifleri tarafından satın

Söz konusu sahil bölümündeki tüm ekilebilir arazilerin parsellenerek satıldı- ğını söyleyen yetkililer, halen Kuşadasın- da 38 kooperatifin faaliyet halinde bulun- duğunu, bunlardan bir kısmının inşaata başladığını ifade etmişlerdir.

Alınan bilgiye göre. kooperatiflerin tümünün inşaatı tamamlanmasından son- ra, Kuşadasında ulaşım, körfez vapurları ile sağlanacaktır.

P e r g e ' d e y e n i e s e r l e r b u l u n d u

• ANTALYA (A.A.) — Antalya'nın Perge antik kentinde arkeolojik kazı ça- lışmaları tamamlanmıştır.

İstanbul Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumunca ortaklaşa yapılan kazıları Prof.

Jale İnan yönetmektedir. Perge antik ken tindeki kazılarda Romalılara ait soptumun severes kral çevmesinin ikinci bölümü de açılmıştır.

İki ay süren kazılarda zafer tanrıçası Nike Heykeli, başsız bir erkek heykeli çok sayıda tabak ve çanak ile bronz hey- keller bulunmuştur.

Öte yandan, Manavgat'ın Şıhlar köyü yakınlarındaki Selevkiya antik kentinde bulunan 18 metrekarelik Orfeus Mozayiki de Antalya bölge müzesine getirilerek onarımına başlanmıştır.

T u r i z m g e l i r l e r i a ç ı s ı n d a n A v r u p a ü l k e l e r i a r a s ı n d a s o n u n c u y u z

(~~) Turizm gelirlerindeki artış oranı bakımından Türkiye'nin, tüm Avrupa ülke- lerinin gerisinde olduğu öne sürülmekte- dir.

OECD (İktisadî İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtlanın topluluğa üye ülkeler arasın- da yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye nin 1975 yılındaki Turizm gelirleri bir ön- ceki yıla oranla yüzde 4 artış, göstermiş tir. (1974 yılında 194 milyon dolar gelire karşılık 1975'de 201 milyon lira turizm ge liri sağlanmıştır).

Raporda diğer Avrupa ülkelerinin tu rizm gelirlerindeki artış ise şöyle belir- tilmiştir :

«Yunanistan yüzde 43, Fransa yüzde 30, İtalya yüzde 35, Norveç yüzde 33, İs veç yüzde 22, Federal Almanya yüzde 23 Belçika yüzde 27, Avusturya yüzde 22 Danimarka yüzde 16, İngiltere yüzde 24»

Öte yandan tüm topluluk üyeleri ara- sındaki bir sıralamaya göre ise turizm gelirlerindeki artış oranı bakımından Tür- kiye Kanada'dan sonra (yüzde 2) ikinci gelmektedir.

(13)

K a r a y o l l a r ı ç e v r e y i s o r u m s u z c a y c z l a ş t ı r ı y o r :

Anadolu yakasına Boğaz köprüsünü bağlayan Söğütlü Çeşme demiryolu-kara- yolu transfer istasyonu bölümü Yoğurtçu deresi üzerinden Kızıltoprak yönüne ge- çen kısmının yapımı devam etmektedir.

Bu güzergâh'ta yakın zamana kadar eski tarihî duvarları kıble taşı çeşmesi, yalakları ve banisinin kitabesile yıllanmış çınarları altında dinlenen ve dinlendiren eski «Ömerefendi» namazgahı, yol isti- kameti içinde kaldığı bahanesile Karayol- ları tarafından yıkılıp ortadan kaldırılmış- tır. Durumdan sonradan haberdar olan rölöve ve anıtlar bürosu, bu eski eserin ancak bir kaç taşını yıkıntılar arasından bulup kurtarabilmiştir.

Ayrıca, aynı yol güzergâhında Kurba- ğalı dere üzerinde yapılan köprünün iki tarafında şerit halinde uzanan ve Kara- caahmet mezarlığının son devamı mezar- lar da yok edilmiştir. Maalesef, Karayol- ları meskûn yerlerde açık arazideki ça- lışma yöntemlerini uygulamakta, çevrede- ki kültür mirası olan bir çok eski eseri düşünmeden yok etmektedir.

Halbuki, meskûn yerlerden geçirecek- leri yolları uygulamadan önce, ilgili ku- rumlarla işbirliği yaparak ata yadigârı eserleri pek âlâ koruyabilir!

Nitekim, Kurbağalı dere'de ana yol ile kavşakların kesişmeleri arasında ka- lan küçük yeşil sahalar içinde bu eski me- zarlıklar kolaylıkla korunabilir, bugün boş

Namazgahın bânisinin kitabesi

(14)

Ömerefendi namazgahının yok olan ağaçları Söğütlüçeşme demiryolu • karayolu transfer kavşağı maketi

toprak meyilli sahalar içinde bırakılabilir- lerdi. Bu suretle çevrenin tarihî niteliği ve atmosferi bozulmaz ve buralara ayrıca bir özellik de kazandırılmış olurdu.

Bugün namazgâh'ın bir kaç çınarı ve bir kısmı yolun kenarında perişan bir hal- de kalmıştır.

Yapılacak bir etüdle namazgahın çev- re duvarı yeni istikamete eski taşlan ve kitabelerile nakledilir ve kurulabilirdi! ha- lâ da buna imkân vardır.

Amma. Karayolcularımızın eski eser- lere değer vermemeleri ve ilgisizlikleri, ne yazık ki, bu konuyu akıllarına bile, ge- tirmemiştir.

Bütün ülkeler doğayı ve kültür mi- raslarını titizlikle korurken, bizim tahrip etmemiz üzücüdür.

H a b e r l e r :

G ü z e l S a n a t l a r B i r l i ğ i n i n

a l t m ı ş ı n c ı k u r u l u ş y ı l d ö n ü m ü s e r g i s i

1~l İstanbul Valisi Namık Kemal Şen- türk'ün korumasında, 6 kasım 1976 günü Taksim Sanat Galerisinde açıldı. Hocala- rın hocası Hikmet Onat başta olmak üzere hemen her kuşaktan sanatçının yapıtları sergilendi. Bu özel sanat olayında belki olağanüstü bir değişiklik yoktu, ama bun- ca yıldır açılagelen sergilerden daha olum- lu ve daha etkileyici olduğu besbelli idi.

Sergi kapanış günü olan 20 kasıma kadar binlerce yurttaş tarafından gezildi ve bü- yük ilgi gördü.

S e r g i l e r :

Q Ressam doçent Devrim Erbil ve ressam Gülsün Erbil 1 - 24 Aralık 1976 tarihleri arasında Taksim San'at galerisin- de yıllık sergilerini açmışlar ve ziyaret- çiler tarafından büyük ilgi ile izlenmiştir.

istanbul D.G.S. Akademisinde Q B r a n c u s i semineri :

15 Aralık 1976 Çarşamba günü ölü- münün 100 yıldönümünü nedenile İst.

D.G.S. Akademisinde C. B r a n c u s i için bir seminer düzenlenmiştir. Se- miner'de Mircea Deac, Prof. N. Berk, Prof. IH. Gezer, Prof. B. Özer ve Ya- vuz Görey konuşmuşlardır. Ayrıca B r a n c u s i ' nin eserleri hakkın- da bir film gösterilmiş ve bir sergi açılmıştır.

heykelleri, hemen hemen ayrıksız olarak, ] Batı Berlin'de, Hermann Noack dökümha-1 nesinde dökülür. En son yapıtlarından bjri 1 olan «Kemer» de, son biçimini burada bul- du. Bu modern heykel 1977 yılında Pa- ris'e gidecek vc orada kalacaktır. O zama- na değin «Kemer» in Berlin'deki ünlü j

«Tiergarten» e, Kongre Sarayının yakınına j yerleştirilebilmesi için (resim) Berlin Be- lediyesi ile 78 yaşındaki sanatçı arasında anlaşmaya varılmıştır. Birçok Alman kent- ] lerinde heykelleri bulunan Henry Moore, j çağımızın en önemli heykeltraşı olarak, i Alman Federal Hükümeti tarafından en büyük nişanla ödüllendirilmiş, geçen yıl da Goslar kentinin kültür ödülü olan «Kai- -I serring»i kazanmıştır.

H e y k e l l e r i n d ö k ü m ü B e r l i n ' d e y a p ı l ı r

• Berlin (DaD) — İngiliz heykeltra- şı Henry Moore, sık sık Almanya Federal Cumhuriyeti'nin konuğudur. Onun büyük

• İstanbul D.G.S. Akademisinde 2 2 - 1 1 Ocak 1977 tarihleri arasında merhum Prof. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ret- rospektif resim sergisi açılmıştır.

1945 - 1975 Avusturya mimarisi konulu sergi :

• 22.11 - 10.12.1976 tarihleri arasında İst. D.G.S. Akademisinde 1945 - 1975 yıllarında Avusturya mimarisi konulu bir sergi açılmıştır.

Q Fransız çağdaş litografi sergisi : 10 - 18 Aralık 1976 tarihleri arasında ist. D.. Akademisinde Fransız çağdaş Litografi sergisi açılmıştır.

(15)

Millet caddesinden görünüş

Sunulan yapı işte böyle bir inançla ve ciddiyetle ele alınmağa çalışılmıştır.

Çevre ile uyum başlıca, yapının tok- luk ve doluluğu ile sağlanmaya çalışılmış, bunun için de dayanıklı malzeme ve da- yanıklı detay çözümleri araştırılmıştır.

Dış kabuk, sadece girişler ve vitrin- lerle açılan devamlı ve kapalı bir yüzey olarak tasarlanmıştır. Bu çözüm yapının fonksiyonuna uyduğu gibi, eski yapılarda algılanan kapalılık hissinin de devamını sağlamaktadır.

Traverten, söğüt beji mermer ve ko- yu kahverengi seramik, dış yüzeylerin do- kusunu oluşturmaktadır.

Sunulan yapı, tarihî İstanbul yarım- adasında, Aksaray alanının bir köşesinde bir büyük mağazalar zincirinin ilki olmak üzere geçen yıl inşa edilmiştir.

Üç yanı açık ve oldukça düzgün ya- pı arsasının asıl önemi, içinde bulunduğu tarihsel çevre idi. Aynı alanda, güzel bir 15inci yüzyıl yapısı olan Murat Paşa Ca- mii ile 19uncu yüzyıl Türk Rokokosu Yeni Valide Camii bulunmakta ve birlikte al- gılanmaktadır. Arsanın tam karşısında ise, bugün restore edilerek Çocuk Kütüpha- nesi haline getirilmiş olan Ebubekir Pa- şa Sübyan Mektebi'nin 18inci yüzyıldan kalma heyecan verici küçük, güzel yapısı

yeralmaktadır.

Bu yapıda, müellifler bakımından asıl sorun, yapı teknolojisinde ve yaklaşımda tamamen çağdaş kalarak, eski ile kültü- rel ve estetik devamlılığın nasıl sağlana- cağı, tarihsel çevreye uyum sağlayabilmiş modern bir yapıya nasıl ulaşılacağında idi.

Romantisizme ve biçim taklitçiliğine düşmeden bu soruna nasıl bir çözüm bu- lunabilirdi?

Müelliflere göre: herşeyden önce, mimarın yapısına ve görevine karşı dav- ranışı çevredeki eski yapılarda izlenen inancı ve dürüstlüğü aksettirmeli idi.

(16)

' - M L L L J T

ra rafn 'K-ıüiııııııtii

» Î T ™

„ i -- .

ta, J U j ı :;:

• • •

M m® i p m ı ı-lült—11

® ® ®

® © ®

® ® ®

- £ ) .

Zemin kat Planı :

Tip Satış katı planı : 1 — Satış alanı 2 — Kat şefi 3 — Müşteri asansörleri

1 — Ana müşterek girişi,

«köşe eyvanı»

2 — Satış alanı 3 — İki kat yüksekliğinde

vitrinler 4 — Personel girişi 5 — Detektif 6 — Kat kliması 7 — Servis merdiveni 8 — Kat satış şefi

(17)
(18)

1 — Teknik servisler, 2 — inci bodrum kat-gıda satışı, 3 — Zemin kat-satış, 4 — Asma kat-satış, 5 — 1nci kat-satış,. 6 — 7nci kat-satış, 7 — 3üncü kat-personel bölümü, soyunma odaları, kafetarya, 8 — 4üncü kat-ana depo, 9 — 5inci kat-genel yöne- tim büroları, 10 — 6ncı kat-çok maksatlı salon.

(19)

Mimarî proje ve meslekî kontrollük : E R T A mimarlık bürosu : Tamay S ü t m e n : Mimar İ.T.Ü.

Yılma K o ç a k : Mimar D.G.S.A.

Akın O k t a y : Mimar D.G.S.A.

Statik Proje : E R A L K O statik atölyesi Yıldırım A I t a v : İnş. Y. Müh.

İdarî ve sosyal binalar elektrik p r o j e l e r i : S E R T E R elektrik bürosu Serter Ü ç e r elektr. Y. Müh.

Güngör D i r i c a n : Elektr. Y. Müh.

Tesisat projeleri :

Fikret T a ş a n g i I : Mak. Y. Müh.

Bir Sabancı Holding kuruluşu olan KORDSA fabrikası ve tesisleri planlaması 1974 yılında başlamış ve 1975 sonunda in- şaat bitirilmiştir.

Fabrika 20.000 m2

İdare ve sosyal tesisler 2800 m2

Kazan dairesi şalt merkezi ve diğer teknik servisler 2500 m2 olmak üzere top- lam 25.300 m2 inşaat sahası vardır.

Fabrika sahası tümü ile klimatize edilmiştir. Zemin kaplaması 3 0 x 3 0 cilâlı sunî taş, tavan termik izolasyonlu alu- minyum asma tavan ile kaplanmıştır.

Konstrüksiyon sistemi prefabrike ko- lon ve U oluk kirişleri ile boru konstrük- siyon çatı makaslarından teşekkül etmek- tedir. Çatı cephe kaplaması prekast pa- nolarla temin edilmiştir. Çatı örtüsü eter- nittir, doğramalar kutu profillerden imal edilmiştir.

İdarî ve sosyal bina konstruksiyonları betonarme karkas olarak yapılmıştır. Dö- şeme kaplamaları 3 0 x 3 0 sunî taş, doğ- ramalar metal kutu profil, iç duvarlar plastik boya, dış duvarlar ise, ince sıva üzerine akrilik boya yapılmıştır. Çatı izo- lasyonu bitümlü olarak yapılmış, üzeri prekast plaklarla örtülmüştür.

Fabrika Ankara asfaltından uzak bir sahaya yerleştirildiğinden parlak renkler- le boyanmıştır. İdarî ve sosyal binalarda çatıdaki sun'î taşlar kırmızı, cephe duvar- ları lâcivert, parapetler şafak grisi ile bayanmıştır. Fabrikada ise çatı panoları lâcivert konstrüksiyon çıplak beton beden duvarları ise şafak grisi ile boyanmıştır.

Bahçe yeşillendirilmiş ve yürüme yol- larında özel yaya yolu plâkları kullanıl-

(20)
(21)

J 4f£

1

Hipi şair - 1971

S U M A N '

1905 de Karaferye'de doğdu. Subay bir baba'nın oğlu'dur. İlk san'at temayülü babasının suluboya resimlerini izlediği sırada çocukluk çağında başlar. Okul sı- ralarında devam eden bu tutku, onun 1922 de Güzel San'atlar Akademisine girmesini

Resim tahsiline Akademi'de Hikmet Onat atölyesinde başladı. Sonra Çallı İb- rahim atölyesine geçti. Fakat Nusreti yağlı boya'dan çok, eski Yunan ve Roma hey- kelleri etkiliyordu. Bu eserlerin yalnız de- senlerini çizmek onu doyurmaz olmuştu.

Kararını vererek İhsan bey'in heykel atöl- yesine geçti. Çamur'u yoğurarak şekillen- dirmek onu mutlu ediyordu. Nusret artık iyi bir heykel öğrencisi idi.

1929 da Avrupa ödülünü kazandı ve Almanya'ya gönderildi. Önce Münih Aka- demisinde ve Prof. Hoffmann atölyesinde üç yıl çalıştıktan sonra, Paris'e geçti.

Heykelci Despieu ile bir yıl çalıştı ve yurda döndüğünde, Akademi'de görev aldı.

1969 a kadar hocalığını sürdüren Nusret, aynı yıl isteğile emekli oldu ve B. Amerika'ya giderek orada üç yıl ça- lıştı.

(22)

'cagdas malzeme"

TürickabEo ALÜMİNYUM profilleri

Alüminyum, hafif, gösterişli, sağlam, paslanmayan çağdaş bir malzemedir. Sayılamayacak kadar çok kullanma yerine sahiptir. Modern yapıların kapı ve pencere doğramaları, dekoratif seperatörler, tavan ve alın süsleri...

Otobüslerin, vagonların pencere doğramaları, süsleri, televizyon antenleri, yağmurlama tesisle- rinin boruları, ev ve büro eşyalarının çeşitli parçaları...

Ancak bu mükemmel v e çağdaş malzemeden ya- rarlanma, güvenilir bir imalâtçının işbirliği ile mümkündür. Türkkablo, bilgisi, tecrübesi, kaliteli hammaddesi ve imalât imkânları ile size yardım- cı olacak güçlü bir ktıruluştur.

I T U R K K A B L O A.O.

I Merkez:inönü Caddesi 69/1 Taksim-İstanbul Tel:45 52 38-39 Teleks:22266 rika:RK.53 İzmit Tel:1476-1397 TÜRKKABLO MAMÛLLERİ TEVZİİ A.Ş.

Kemeraltı Caddesi 34 Karaköy-İstanbul Tel: 43 00 06-43 0007

A d m a r - 76587/75

(23)

Karayolu taşımacılığının gittikçe ge- lişmesi, kent merkezinde nakliye anbarla- rının çoğalmasına yol açmıştır, öncelcri Sirkeci gümrükleri arka sokağı ile, mer- kez hal çevresinde bulunan anbarlar, yıl- lar geçtikçe buralara sığamaz olmuş, so- nunda 12 metrelik Ebussuud caddesindeki eski evlerde faaliyete başlamışlardır. Bu- radaki binaların mal depolamasına yeterli olmamaları, yükleme işlerini cadde üze- rine sirayet ettirmiş bu faaliyet o kadar yoğunlaşmıştır ki, bugün Sultan Ahmet istikametinde trafiği tamamen tıkamıştır.

Kentte, Nakliye anbarları yıllardan beri Belediye'yi, trafik Komisyonlarını çok meşgul eden bir sorundur. Zaman zaman Belediye anbarları kent içinden çıkarmak için teşebbüsler yapmış, fakat her defa- sında anbarcıların direnişi ile karşılaş- m.ştır.

Anbarların halen bulundukları y e r l e r-

halen İstanbul'un manifatura ve hırdavat piyasası gibi iş merkezlerine yakın olma- sı, Anadolu'ya sevk edilecek malların toplanmasını kolaylıkla ve masrafsızca sağlamaktadır.

1961 yılında, yapılan çalışmalar sonun- da anbarları kent dışına çıkarılması için Topkapı dışında Çırpıcı Çayırı yöresinde yer gösterilmiştir.

Halen bu sahada nakliye anbarları sitesi inşa edilmekte, fakat bir türlü bi- tirilmemektedir! Bu işin uzaması yukarı- da izah ettiğimiz gibi anbarcıların işine gelmekte, kent merkezinden çıkmamak için âdeta direnmektedirler. Site inşaatının uzatılması da bu nedenledir. Muhtelif sü- relerde Belediyenin nakil için yaptığı te- şebbüsler, önlenmekte, konu vilâyete, Bakanlıklara aksettirilmektedir. Nitekim bir süre önce anbarcılar haksız olarak direnişe bile geçmişlerdir.

Anbarların kent içinden tümü ile kal- dırılması şüphesiz ki, Eminönü-Unkapanı caddesi, bilhassa Ebussuud caddelerinde- ki tıkanıklığı ortadan kaldıracak, trafik akışını nisbeten kolaylaştıracaktır.

Trafik sorunu için nihaî bir çözüm olmamakla beraber, bunun mutlak tahak- kuk ettirilmesi şarttır.

Nakliyeciler sitesi inşaatının bitimi- ne kadar bilhassa Ebussuud caddesinde indirme ve bindirme işlerinin yalnız ge- celeri yapılması şarttır. Avrupa'da kent içinde kamyonla nakliye yalnız geceleri yapılmakta, yalnız saat 20.00 den sabah 5 e kadar kentlerin içine girmelerine izin verilmektedir. İstanbul trafik Komisyonu bu usulü uygulamak istemiş fakat başa-

G ö k d e l e n l e r d e y a n g ı n

• Düsseldorf (Dad) — Almanya Fe- deral Cumhuriyetinin birçok büyük kentin- de geçen hafta yangın denemeleri yapıldı.

Özellikle gökdelenlerde, örneğin Mannes- mann Firmasının Düsseldorf'taki 23 katlı yapısında çalışan 500 kişinin çıkarılıp, ya- pının boşaltılmasının ne kadar süreceği bilinmek isteniyordu. Almanya Federal Şehircilik Bakanlığınca verilen bir araş- tırma çerçevesine giren bu denemede içi hava dolu muazzam yastıklardan da faydalanıldı. Bilindiği gibi eskiden yangın- larda, pencereden atlayanları kurtarmak için aşağıya böyle içi hava dolu yastıklar konmaz, büyük çarşaflar gerilirdi (resim).

Bu deneme sırasında, mevcut yangın sön- dürme araçları, itfaiyenin çabuk işe koyu- labilmesi için park olanakları ve benzeri hususlar da gözden geçirildi. Gerçi bugü- ne değin Almanya Federal Cumhuriyetin- de meydana gelen 50 yangında sadece 10 kişi ölmüştür. Buna rağmen gerek uzman- lar gerekse politikacılar, güvenlik tedbir- lerine daha çok önem verilmesi gerektiği kanısındadırlar.

rılı olamamış, uygulama çevre yolunun inşasından sonraya bırakılmıştı.

Çevre yolu ve kavşakları biteli iki yıl geçtiği halde, kent içinde kamyonla nak- liyat elân devam etmektedir.

Bu yöntem uygulandığı takdirde, yal- nız anbarların bulunduğu caddeler değil, bütün iş merkezlerinde trafik önemli bir şekilde ferahlayacaktır.

(24)

P r o f e s ö r R e s s a m A y e t u l l a h S ı i m e r

Gaziyalar - 1976

Ressam olduğunuzu öğrenenler he- men tanıdıklarını sorar, söyleyişe girişir- ler. Siz de, ister istemez, katılırsınız. Üç beş lâftan sonra da boşuna çene çaldı- ğınızı anlayıverirsiniz. Çünkü, sordukları, dayı-teyze oğullarıdır. Komşuları ya da arkadaşlarıdır. Yahut da, adını bir yakın- larından duymuşlar, bir yerde okumuşlar- dır. Belki de radyodan, televizyondan gör- müş ve dinlemişlerdir.

Oysa, bir ressamı tanımış olmak için yapıtlarını görünce, en azından, adını anımsamak gerektir.

Bana da çok sormuşlardır. Fakat, so- rulan ressamların arasında yapıtlarından tanınmış olanlar beşi, altıyı geçmez. Bun- ların başında da Ayetullah Sümer gelir.

Nedendir ?

Hani (halka dönük) diye bir söz var- dır. Sanatta da kullanılır. Fakat, halka dönük sanat, nasıl bir sanattır ? Bunun yanıtlanması oldukça karmaşıktır gibime gelir. Ama, plastik değerleri zedelemeden, belirli duygu ve düşünceleri, halkın anla- yacağı biçimde sunmak da bir açıklama sayılırsa eğer, Ayetullah Sümer çok ba- şarılı bir sanatçıdır. Kanıtı da sergiler zenlerin belleklerinde en çok yer eden- lerden oluşudur.

Ayetullah Sümer, yapıtlarında kişili- ğinin yansımaları belirgin olmakla bera- ber, güzelin hem objektif, hem sübjektif olduğunu savunan teze içtenlikle bağlıdır.

172 Atatürk - Y. boya

(25)

Şal, vazo ve sedef

Paris salonu - 1932

Bu bağlılığının, bence, en başarılı ürünü de (gaziya'lar) en yeni tablosu olan sarı çiçeklerdir. Geçenlerde açılan Güzel Sa- natlar Birliğinin altmışıncı yıldönümü ser- gisindeki yapıtlarının ortasındaydı.

Resimde sarı çok sakıncalı bir renk- tir. İnsan parlaklığına aldanır, yeğnikliğe düşer. Kurtulmak için pırıltısını söndür- mek ister, ama, rengi kirletir. Oysa, Aye- tullah ışığı-gölgesi ve bütün ayrıntılarıyla sarıyı o kadar uyumlu yerleştirmiştir ki, ustalığına saygı duymamak elde değildir.

O, kendine özgü teknik yöntemiyle sürekli çalışan, çok da verimli olan bir sanatçımızdır. Yapıtları arasında natür- mortlarla portreler çoğunluktadır. İstanbul görünülerinin de toplamı oldukça kabarık- tır. Bu arada, Atatürk portresi yapımında sayıca geçilemiyeceğini söylersem, yanılgı

Güzel Sanatlar Akdemisinde uzun yıllar profesörlük etmiş, Akademi dışın- da da bir çok hevesliye yol göstermiş, yardımcı olmuştur. Hepsi birbirinden ye- tenekli, güzellikden yana da resimleriyle yarışan öğrencilerinin ard arda açtıkları sergiler ulusal sanatımız adına kıvanç vericidir.

Değerli sanatçımızı candan kutlar, Yurt içinde ve dışındaki başarılarına ye- dilerini katmasını dilerim.

k ı s a b i y o g r a f i s i

1905 yılında İzmir'de doğdu. Resim tahsilini Devlet hesabına Fransa'da Paris'- te yaptı. 1932'de Paris ve Versay salon- larında eserleri teşhir edildi. Gümüş ma- dalya aldı. 1933'de Devlet Güzel San'atlar Akademi'sinde Fresk atölyesini kurarak

bu dalın profesörlüğüne getirildi. Ulusal ve Uluslararası bir çok sergilere katıldı.

Resim ve Heykel Müze'sinde ve Deniz Müze'sinde eserleri vardır. Bir çok ünlü kişilerin portrelerini yapan san'atçı, 1939 yılında, devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnö- nü'nün daveti üzerine, huzurunda portresi- ni yapmıştır. 1970 yılında D.G.S. Akade- misinden emekli oldu.

(26)

T i y a t r o y a p ı l a r ı p r o j e l e n d i r m e s i n e y ö n v e r e n ö n e m l i s o r u n l a r

H a y a t i T a b a n l ı o ğ i u D o ç . D r . M i m a r İ . T. Ü.

T i y a t r o y u o l u ş t u r a n e l e m a n l a r

Birçok uygar ulusların dillerine yer- leşmiş bulunan «Tiyatro» Yunanca Tanrı demek olan «Theos» kelimesinden gel- mektedir.

Eski Yunancada,

Theos Hayretle bakılan şey Thea «Spectacle»

Theatron Mekân Theastai Görmek anlamındadır.

«Tiyatro» kelimesi böylece bütün bunlarla ilgili anlamları kapsar, buna göre

«Tiyatro» yu bir mekânda tanrısallıkla ka- rışık hayret verici olayları, temaşa etmek diye tanımlayabiliriz.

Tiyatronun dinsel törenlerle, ayinler- den doğmuş olduğu yerleşmiş bir kanı- dır. Gerçekte ise, insan hayatının normal akışında, yargılaması çoğunlukla yapıla- mıyan olayların, insan bilincindeki fantezi- lerin, şekillendirilip bir sanat kompozisyo- nu halinde yeniden canlandırılması, top- luluklarda ötedenberi önemli faaliyet ko- nuları olmuştur. Kültür hayatının derin ve etkili bir bölümünü oluşturan bu faaliyet TİYATRO sanatının gelişmesini sağlamış- tır.

Seyreden ve seyredilen varlıkların birleştiği Tiyatro olayının üç ana parçası TEMSİL EDİLEN ESER, SANATÇI, ve SE- YİRCİ'dir.

TİYATRO'da temsil edilen eserin ni- teliği, Dekorasyon, Kostüm, gereğinde Müzik, yardımıyla, Sanatçının anlatım ça- balarını bir araya getiren Sahneye konuş.

Seyircinin de aktiviteye katılabilme ora- nıyla, bir sanat düzeyine ulaşır.

Böylece tiyatro olayında, seyredenle seyredilenin ilişkisinin önemi ortaya çık- maktadır. Bu nedenle seyirci ile oyun ala- nının bağıntısı Tiyatro olayının gerçekle- şeceği mekânın düzenlenmesinde en önemli sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

T i y a t r o y a p ı l a r ı n ı n t a r i h s e l g e l i ş m e s i n d e s e y i r c i —

O y u n a i a n ı i l i ş k i s i Tiyatro yapıları tarihin çok eski devir- lerinden bugüne kadar değişik biçimlerde uygulanmıştır. Toplumdaki sosyal eğilim ve karakterlere paralel olarak, oyun alanı- seyirci, bağıntısı değişiklikler göstermiş- tir.

Tiyatro binalarının orijini çok eski de- virlerde bulunabilirse de günümüzdeki yapılarda da etkisini sürdüren ilk tiyatro tesislerr ESKİ YUNANİSTAN'da görülmek- tedir. (T.1, T.2)

Başlangıçta yalnız dinsel âyinlerin ya- pıldığı arenada halk çepeçevre yer alırdı (Theatron). Eski Yunan Tanrıları onuruna koronun söylediği şarkılar, dialoglara dö- nüşmüş. daha sonraları da savaşlardaki kahramanlık menkıbeleri temsil edilmeye başlanmıştır. Böylece dinsel karakterde, dolayısıyle hayalde yaşıyan fanteziler, gerçekteki olaylara yönelince, temsil eden- ler dekorasyon ihtiyacı duyarak seyircinin ortasında kenara doğru çekilmişler, böy- lece bu kısımdaki seyirci yerleri kaldırıl- mış, ve arenanın hemen yanında aktör- lerin soyunma ve dinlenme yeri olarak kullanılan bir bina inşa edilmiştir. (Skini).

Tiyatro mekânı böylece aksiyal bir düzene girmiştir. Seyirci ve oyun alanı, içiçe değil, yanyana, fakat iyice kaynaş- mış durumdadır. Eski Yunanistan antik tiyatrosu ile onun bir varyantı olan Roma tiyatrosu, açıkta tam bir hacim bütünlüğü göstermektedir.

ORTAÇAĞ Avrupa'da Hiristiyanlığın, toplumları çok etkilediği bir devirdir. Tem- siller başlangıçta kilise avlularında altar önünde dinsel âyinler şeklindedir. 13. Asır başlarında tekrar dramatik konuların temsilleri söz konusu olunca, bu tutum dinsel politikaya uymadığından kiliseler- de temsiller yasaklanmıştır.

Bunun üzerine şehrin meydanlarında, sokaklarında sahneler kurulmuş, bir tem- silin bir sahnesi bitince, oyuncular ve se- yirciler başka bir sahneye yer değiştir- mişlerdir. Böylece Ortaçağ Tiyatrosunun karakteristiği, büyük bir hacim hudutsuz- luğu içinde olmaktır. (T.3)

RÖNESANS ÇAĞINDA, Antik Tiyatro mekânı biçimi benimsenerek ilk defa üs- tü kapalı bir tiyatro tesisi kurulmuştur.

Antik tiyatronun sonsuzluğa giden hacım etkisi böylece sınırlanmıştır. Oyunun önünde cereyan ettiği tablolar seyirci ye- ri ile oyun yerini ayırıcı karakterdedir. An- cak perspektifin bulunuşu ile optik'te ol- sa bir derinlik etkisi elde edilebilmiş, bu yöntem günümüze kadar kullanılmış- tır. Ancak perspektifle sağlanan derinlik etkisi sadece, tabloların üstten ve yanlar- dan sınırladığı bir çerçeve içinde olabil- diğinden, oyun yeri-çerçevelenmiş, sahne karakteri almıştır. (Rahmenbühne).

16. yüzyılın 2. yarısında inşa edilen Vicenza'dakr Teatro Olympico, Roma Ti- yatrosunun Skini'deki portaline dar so-

Tablo 2

(27)

kaklar şeklinde kulislerin eklenmesinden ibarettir ve üstünün örtülmesinden başka önemli bir yenilik getirmemektedir. Bu arada 16. yüzyılın ilk yarısında Sebastiano Serlio tarafından yapılmış fakat uygulan- mamış bir tiyatro projesi, modern tiyatro- nun ilk eskisi sayılabilecek niteliktedir.

(T.4, T.5)

İngiltere'deki ELİSABETHAN DEVRİ TİYATROSU (Eski İngiliz Tiyatrosu), karak- teristik tipini Shakespeare . sahnesinde vermiştir. Burada Antik Tiyatro biçiminin kapalı bir hacme konduğu görülmektedir.

Podyumda değişmez bir dekor vardır.

Globe ve Swan Tiyatroları bunun tipik örnekleridir. (T.6)

BAROK DEVRİN (GALERİ) LOCA Tİ- YATROSU, çok sayıda seyircinin kapalı bir mekSn içine yerleştirilmesinden doğmuş- tur. Seyircinin çoğunluğu çağın aristok- ratlarıdır. Seyirci mekânı aşırı süslüdür.

Temsili seyretmekten çok kendini göster- mek ve başkalarını görmek söz konusu- dur. Tiyatro olayı ikinci derecededir.

Oyun alanı aşırı süslü bir portal gerisinde tamamen ayrı bir mekândadır. (T.7)

BAROKTAN SONRA GÜNÜMÜZE KA- DAR UZANAN ÇAĞIN TİYATROSU ;

Tiyatro dinsel ve aristokratik anlayış yerine toplumun kendi sorunlarını arama- ya yönelmiştir. Tiyatro mekânının düzen- lenmesinde reformcu olarak anılan Schinkel ve Semper gibi Mimarlar, antik devrin hacim biçimini esas alarak, seyir- ci salonunu sahneye yöneltmişler ve se- yirciyle oyun yerini birleştirici üçüncü bir eleman aramışlardır. Bu eleman önce- leri «Manteau d'arlequin) diye adlandırı- lan bir tüldür. Daha sonraları bu tülün bulunduğu yer büyümüş ve oyun yeri ile seyirciler arasında «ÖN SAHNE» olarak üçüncü ve çok önemli bir mekân haline gelmiştir. 19. yüzyıl sonuna doğru ünlü VVagner, Bayreuth Festival Binasında, Mimar Brückvvald ile birlikte ilk defa or- kestrayı gömerek, (ön sahne) yi opera temsillerinde de birleştirici bir bölge ola- rak düzenlemiştir. (T.8)

GÜNÜMÜZDE TİYATRO YAPILARIN- DA EĞİLİMLER ;

İnsanlığın eski çağlarından beri var- olan Tiyatro, günümüzde de canlılığını sürdürmektedir. Sinema, televizyon gibi tekniğin çok yaygın insan topluluklarına temaşa olanakları sağlandığı çağımızda da, Tiyatro istek görmektedir.

Tarih boyunca olduğu gibi bugün de şehir yerleşmelerinde Tiyatro Binaları çevresini etkileyen yapılar olarak ele alın- maktadır.

Günümüzde TİYATROMUN İNSANA YAŞANTISINI DEĞİŞTİREBİLECEĞİ VE İN- SANLARCA DEĞİŞTİREBİLECEK YÖNLE- RİNİ GÖSTERMESİ GEREKTÎĞİ varsayıl- maktadır.

Bu görüş açısından ve Antik, Barok, Klâsik, Modern ve diğer her tür sahne eserinin günümüzde sahneye konuşunda SEYİRCİ-OYUN ALANI ilişkisini gereğince saylamak için Tiyatro Yapıları tasarımında türlü eğilimler söz konusu olmuştur.

Tiyatro mekCmının TEK HACIM da çözülebileceğini öngörenler çok basit ola- rak oyun yerini seyircinin ortasında dü- zenlemek istemişlerdir. Çok belirli oyun türlerine uygulanabilecek bu çözümün sa- kıncaları şunlardır :

— Her seyirci oyun yerini ayrı bir görüş açısından izleyecektir.

— Oyun yerinin arka fonunda da se- yirciler yer alacaktır.

— Oyun yerinde dekor ve teknik ola- naklar çok sınırlıdır.

Bunlara karşılık mekân bütünlüğünün ve oyun alanında plastik etkinin sağlan- ması tam olmaktadır.

Tiyatro yapılarında yukarıda belirtilen amaçları sağlıyacak mimarî tasarımda, çözüme yaklaşmak için eylemleri ve ihti- yaçları gerçekçi bir görüşle ele almak

Seyirci, Sanatçı ve diğer görevlilerin bir araya gelerek içinde temsil-seyretme ve diğer gerekli eylemlerin yapılacağı Ti- yatro Yapısı çeşitli mekânları kapsıyan bir komplekstir. Çok sayıda insanlar bü- tün duyularıyla bu mekânlarda yaşıyacak-

Tiyatro yapısı günümüzde şu mekân- lardan oluşmaktadır :

1 — Seyredenler için :

Belirli sayıda seyircinin yer alacağı SEYİRCİ SALONU

Seyirci Salonu'na bağlanan fuayeler, girişler, gardroplar, W.C. büfe v.b.

hacımlar.

Bu kısımlarda sağlanacak önemli hususlar : seyircinin rahat ve gü- venli sirkülasyonu, seyirci salonun- da iyi görme ve işitme olanakları.

2 — Oyun alanı olarak :

Türlü sahne eserlerinin temsili için bütün teknik olanakları kapsıyan bir SAHNE ve yardımcı sahneler.

Sanatçı, yönetici ve görevliler için hazırlık, dinlenme hacımları ile, de- kor, kostüm atölye ve depoları ve diğer gerekli teknik hacımlar.

3 — Seyirci ve Oyun yerini birleştirici niteliklerde :

(ÖN SAHNE)

Bir tiyatro kompleksinde bütün bu mekânların fonksiyonlarına göre biçimlen- dirilmeleri ve belirli konfor ve güvenliğin sağlanması gerekmektedir.

B i r t i y a t r o y a p ı s ı t a s a r ı n d a a n a m e k â n l a r d a s o n u c u b e l i r l e y e n ö n e m l i h u s u s l a r :

SEYİRCİ SALONU'nda oturma yerle- rinden oyun yerinin tam olarak görülmesi:

Seyirci Salonu'ndan her seyircinin oyun yerini tam olarak görmesi bir ön koşul olarak ortadadır. Ancak Tiyatro bi- nalarının tarih boyunca bütün gelişiminde bu koşul her zaman uygulanamamıştır. Bu da yaşanılan devrin sosyal karakteri ile ilgilidir. Antik Tiyatroda bütün seyirci oturma yerleri oyun yerine tam olarak yöneltilmiştir. Buna karşılık Barok devrin loca tiyatrosunda çoğunluk seyircilerin oyun yerini görememesi, sakıncalı sayıl- mamıştır. Seyircinin her noktadan oyun

m

0 - J -

0 - 1 - 0

m 0 i 0

j~ 12 [ DAĞINIK SİMÜLTAN SAHNE

Tablo 3

d ] Ü 3 P H G 3 C D C D

• H • H H H

0

(28)

yerini tam olarak görebilmesi için arka arkaya oturanların göz yüksekliklerinin belli düzey farklarında olması, bunun so- nucu olarak da Seyirci Salonu döşemesin- de de seyirci sıralarının farklı kotlarda döşemeye oturması gerekmektedir.

Bu kotların saptanması çeşitli yön- temlerle elde edilebilir.

Çizim Yöntemi :

Sahnenin belirlenen kritik görüş nok- tası ilk sıradaki seyirci göz yüksekliği ile birleştirilip arka sıradaki göz yüksekliği arasındaki fark (min. 6 cm.— max. 12 cm.) eklenmek yoluyla ikinci göz kotu bulunur. En arka sıra kotu bu işlem ta- mamlanarak belirlenir. Ancak çizimde ya- pılacak en ufak hata birbirine eklenerek kotlamada yanlış sonuç verebilir.

Hesap Yöntemi :

Kotların belirlenmesinde çeşitli hosap yöntemleri ortaya konmuşsa da bunların en doğruya yakını Gellinek f o r m ü l ü d ü r : P ... Oyun yerinde görülmesi en kritik olan nokta (Çoğunlukla sahnenin en önü, Çelik Perde)

a ... Görüş noktası ile en yakın seyirci gözü arasındaki uzaklık (min. 5 m) b ... En yakın seyirci göz yüksekliği ile

görüş noktası arasındaki yükseklik farkı (15-20 cm)

c ... Arka arkaya iki seyirci göz düzey- leri arasındaki fark (min. 6 cm. - max. 12 cm.)

d ... Arka arkaya sıralar arasındaki uzak- lık (min. 80 cm. ve 100 cm.) x,y .. P sıfır noktası olmak üzere kurulan

ordinat sistemine göre herhangi bir seyirci göz noktasının ordinatlarını, göstermek üzere bağıntı şöyle kurulmuş-

b + c

Oyun alanının görünmesinde en iyi nitelikte yerler aşağıdaki ölçü sınırları arasında kalmaktadır.

Sahne ağzını 60° ile gören çenber, Sahne ağzını 30° ile gören çenber, Sahne ağzı doğrultusuyla 104° lik açı yapan iki doğru.

i y i i ş i t m e n i n s a ğ l a n m a s ı ( A k u s t i k ) :

Bir Tiyatro mekânında seyirci-oyun yeri ilişkisi için iyi görüş kadar iyi işitme- nin de sağlanması gereklidir. Hacım akus- tiği hesap ve deneysel yöntemle kontrol edilebilir ve mekânın biçimlendirilmesi ve kullanılacak malzemelerin nitelikleri be- lirlenebilir. Açık mekânda normal bir ko- nuşma önde 25 m. yanda 13 m. ve arkada 10 m. ye kadar duyulur. Kapalı mekânda

ses daha büyük uzaklıklara yayılır. Kapa- lı bir mekânın döşemesi, yan ve arka du- varları, tavanı ve içinde bulunan cisimler sesin yayılışını etkiler. Bu bakımdan se- sin kaynaktan kulağa doğrudan doğruya gelişi ile yansımaların kulağa ulaşışı ara- sındaki zaman farkı işitmede önem kazan- maktadır.

Sesin seyirci kulağına doğrudan doğ- ruya gelebilmesi için oturma yerlerinin kademelendirilmesi gereklidir. Yan duvar- ların yankıyı önleyecek şekilde paralelli- ğinin bozulması olumlu sonuçlar verir. Se- yirci salonu duvarları ve tavanın sesi se- yirciye iletecek yansıtıcı veya gereğinde emici malzemeyle kaplanması gerekir.

Genel olarak bir seyirci salonunda seyirci başına 4,5 - 6,0 m' hacim boşluğu iyi bir akustik sonuç almak için bir ölçü- dür.

T i y a t r o y a p ı l a r ı n d a

Tiyatro yapılarında önemli bir husus da seyircilerin, sanatçıların ve diğer gö- revlilerin özellikle yangın veya herhangi bir tehlike anında binayı güvenle boşalta- bilmeleridir. Olaylar göstermiştir ki, bir tiyatro binası yangınında, yangının doğru- dan doğruya tahribatından çok, panik anın- da boşalmayı sağlıyacak çıkışların yeter- sizliği daha büyük zararlar doğurmuştur.

Seyircilerin gerektiğinde güvenlikle bina dışına kaçabilmelerinin sağlanması ile birlikte girişlerden seyirci mekânın- daki oturulan yerlere kadar da akıcı bir sirkülasyon gereklidir. Bugünkü tiyatro

yapılarının 5-10 katı daha fazla seyirci alan Antik Tiyatrolarda sirkülasyonunun i rahatlık ve güvenlik esas alınarak düzen- lendiği görülmektedir.

Seyirci kısımlarında insan trafiğiyle ilgili olarak :

Seyirci Salonunda oturma düzeni, Seyirci Salonunda giriş çıkışlar, Seyirci Salonunu çevreliyen seyirci mekânlarının düzenlenmesi, önem taşımaktadır.

Tiyatroda toplam sirkülasyon alanı olarak ortalama şu değerler sağlanmalıdır.

(29)

DURMA YERLERİ

O y u n " y e r i ( S a h n e ) Asıl oyun yeri olan SAHNE, Seyirci Salonu'na, ÖN SAHNE ile bağlanmaktadır.

Sahnenin ölçülendirilmesi, seyirci sa- lonunun büyüklüğüne ve temsil türüne bağlıdır.

Oyun yeri, günümüzde rejisöre her türlü sahneye koyma olanaklarını sağlı- yan mekanik ve elektrik tesisatla dona- tılmıştır. Mekanik tesisat, sahne döşeme-- sini oluşturan belirli en ve genişlikte dü- şey hareket edebilen, eğik duruma geti- rilebilen, sahne kürsüleri ile bunların üzerine yardımcı sahnelerde (sağ. sol ve arka sahneler) sürülebilen arabaları, ge- reğinde döner sahneyi (plak veya silindir biçiminde), sahne kulesinde dekorların asılabildiği makaralı döşemeyi ve dekor asansörlerini kapsar. Sahneyi ön sahne ile birlikte her noktada istenilen açılardan ışıklandırabilen sahne ışıklandırması ile elektroakustik tesisat rejisöre istediği her türlü etkiyi elde etmeyi sağlar.

Sahne tekniği Tiyatro yapılarında mi- marın sıkı bir işbirliği yapması gereken özel bir uzmanlık konusudur.

Ö n s a h n e v e s a h n e d e b a z ı ö l ç ü l e r

(Giriş-çıkışlar, Fuayeler v.b.) : Seyirci Sayısı 800'e kadar olan binalarda

seyirci başına eri az 1,20

» 800 - 1200 arası olan bina- larda seyirci başına en az 1,60 m2.

1200 üzerinde seyirci başı- na en az 2,00 m2. Ö n s a h n e

Seyirci-Oyun alanı ilişkisini sağlıya- cak ÖN SAHNE'nin düzenlenmesinde her tür temsilin sahneye konulabilmesi sağ- lanmalıdır.

Bunun için :

Opera, müzikli oyun, operet, rövü için bir orkestra yeri,

Tiyatro (dram, komedi) temsilleri için ana oyun yerinin, uzantısı olarak se- yirciye yaklaşan sahne kısmı, elde edilmelidir.

Bunları sağlıyabilmek için :

— Ön sahne yan duvarları ve tavanı se- yirci salonu duvarlarının devamı ola- rak sahneye doğru uzanmalıdır.

— Ön sahnenin döşemesi bölünmüş podyumlarla düşey olarak kademele- nebilmelidir. Bu kademelenme çeşitli tür temsil gereklerine göre (Opera Operet, Tiyatro, Konser) düzenli bilmelidir. Orkestra çukurunun büyük lüğü enstrumanlı müzisyenlerin sayı- sına göredir. 1 müzisyene 1,25 - 1,40 m2, yer hesaplanır.

Tiyatro Oper Oda Tiyatrosu

Orkestra alanı 90-110 m2. 100-140 m2. 30 m2 (veya hiç yok)

Müzisyen sayısı Max. 80 Max. 100 Max. 20 » » »

Max. sahne açıklığı 12 m x 8 m. 14 m x 8 m. 10 m.x 6 m.

Min. Sahne açıklığı 9 m ,x 4,5 m. 11 m x 5,5 m. 7 m.x 3,5 m.

Esas sahne ölçüleri 24 rr ,x 18 m. 26 m x 20 m. 10 m.x 14 m.

Sahnede sofito

yüksekliği 22 m 24 m. 24 n.- 26 m. 10 m. - 16 m.

Yuvarlak sahne çapı 7 -11 m. 9-14 m. 9 m.

T i y a t r o y a p ı a r ı n d a

Tiyatro yapılarında, işletme güvenliği ile, içinde bulunan bütün insanların ko- runmasının sağlanması önemli bir konu-

Sahne, içinde bulundurduğu yanması kolay dekor ve çok sayıda projektör, ref- lektör gibi fazla ısı çıkaran cihaz ve te- sisatla dofu olduğundan yangın bakımın- dan tehlikeli bir mekândır. Seyirci kısım- ları çok sayıda insanın bir arada bulun- ması nedeniyle tehlike anında kritiktir.

Dekor, kostüm depoları yanıcı cisimlerin bulunduğu ve her zaman kontrol altında olmayan yerlerdir. Bu nedenlerle Tiyatro yapılarında hacımların fonksiyonlarına gö- re tesisin projelendirme ve uygulamasın- da genel olarak şu güvenlik tedbirleri alın-

— Tüm tiyatro kompleksinin çevresinde belirli ölçülerde boşlukların, çıkışların ve itfaiye, kurtarıcı v.s. araçların ya- naşabileceği alanların, yolların bırakıl- (Devamı 181. sahifada)

(30)

Cenajans - 3578/79

kısa sürede

eviniz hazır

İ k i y a t a k o d a s ı , g e n i ş s a l o n u o l a n 5 5 , 5 m 2 ü z e r i n e

k ı s a z a m a n d a k u r u l u v e r e n b i r e v b u . P r e f a b r i k Y T O N G K o n u t l a r ı n d a n . E l e m a n l a r ı f a b r i k a d a n h e m e n a l ı r

y ı l i a r b o y u s ü r e c e k r a h a t b i r y a ş a m s a ğ l a r s ı n ı z .

Y a z ı n s e r i n , k ı ş ı n ı l ı k g ü n l e r y a ş a r s ı n ı z / Y T O N G k o n f o r u i ç i n d e . /

YTONG #

" Ç o k y ö n l ü t a s a r r u f " S e r

TÜRK YTONG SANAYİ A.Ş.

MALİYE CAD. DEMİRCİLER SOK.

MÜHENDİSLER HAN KAT 1 KARAKÖY - İSTANBUL Tel. : 45 41 18

(31)

Cumhuriyet'le beraber yeni'Türk al- fabesinin kabulünden önce, arap harfle- rile yayınlanmış olan mimarî ve san'at tarihine ait yazıları genç kuşakların oku- yamadıklarını dikkate alan dergimiz bir süreden beri, enteresan bulduğu makale ve incelemeleri bu sahifalarda yayınla- makta, bu suretle araştırma yapmak is- teyenlere yardımcı olmaktadır.

Bu defa da mimar Kemalettin beyin HAYAT dergisinin 1927 yılında yayınlanan 24 numaralı sayısında çıkmış olan « An- kara'nın İmarı » adlı yazısını eski terkip- leri sadeleştirerek ve tümce Kuruluşla- rına sadık kalarak yayınlamaktayız.

Eski kaynakları seçmek ve taramakta bize öncülük eden yın Urofesör H. Kema- li Söylemezoğlu'na teşekkür ederiz.

A r k i t e k t

« HAYAT » dergisi - I. Cilt - Sayı : 24 - 12. Mayıs. 1927

Türk kavminin muhakkak, fevkalâde ve hattâ komşu kavimleri özelliklerinin etkisi altında bırakan azim bir uygarlığı var! Bu uygarlığın şimdiye kadar ne ya- zık ki, yeni usullerle belgeli bir tarihi tesbit edilmemiştir. Çağdaş terakkiyatı- mızda. yalnız taklid şekli içinde kalmıya- rak asar ve uygarlığımızın ürünlerinin millî özelliğinin tesirini de ifade edecek surette vücuda gelebilmesi için bu ta- rihi etrafıyla ve tekmil asar ve kalıntıları ile tet tetkik ve tamim etmeliyiz. Bu tet- kikatın bize eski Türk medeniyetinin bi- limsel ve imar değerine dair zengin fi- kirler ve belgeler vereceğini muhtelif de- virler ve iklimlerden kalan muazzam imar eserleri harabelerinin hayret verici teş- kilâtıyla şimdiden temin edebiliriz.

Böyle zengin bir fikir ve imar hazi- nesinden hakkıyla ve hakikatıyla istifade etmemek bir takım garezler altında me- deniyetimizi tanımamakta ısrar edenleri takviye ve teşci demek olur.

Cumhuriyetimizin açtığı imar sahala- rı bize bu hususta en büyük fırsatları vermektedir. Bu fırsatlardan istifade eder- ken Türk vatandaşlarına esaslı bir su- rette terettüp eden bir millî vazife var- dır : Türk namı altında vücuda getirilen terakkiyat ve imâr hareketleri ile bilcüm- le san'at eserlerinin o namın kıymet, fa- zilet ve kudsiyetini yüceltecek, tekmil maddî ve manevî vasıflarını tamamen ve

daima hâiz olmasına ve onun sâf ve ne- cip olan şöhretini zerre kadar bozacak yanlış yabancı ve çirkin tesirlerden arî bulunmasına fevkalâde itina etmek!...

Cumhuriyet merkezinin imarında bilhassa bu itinaya ehemmiyet vermek lâzımdır.

Ankara tabiî ve iklim vaziyeti geregi en güzel bir şehir olarak teessüs etmeğe müsaittir. Yalnız, imâra iyi tetkik ve tes-

' t edilmiş bir program ve müstakbel seklin tatbik kabiliyeti olan bir munta- zam haritası ile başlamak lâzım gelmek-

"••^dir. Böyle değişmez pir program ve ha- rita olmayınca, gerek yolların vüsat ve vaziyetinde, gerek şehrin manzara ve gü- zelliğini husule getirecek mühim binal».

-ın « k i l ve mevkilerinde. İslahı kahll Al- mayan bir takım yanlışlıklara düşmekten sakınmak mümkün olamaz. Memleketin iklim ve ihtiyaçlarını her yabancıdan da- ha iyi bilen muhtelif şubelerde ihtisas ve selâhiyetle bu program ve haritayı vücuda getirmeğe muktedir Türk mühen- dis ve mimarları yetişmiştir. Ve her bir- leri ilmî tecrübe ve ihtisas sahibi olan bu zevatı toplayarak mütehassıs namı ile getirilen yabancılara temin edilmekte olan maddî fâidelerin yarısı ile, görevlen- direrek her cihetle pek semereli netice- ler verecektir.

Ankara'nın mamur bir şehir halinde teşekkülü her halde medenî, şehirlerin te- şekkülü tarihinde mühim ve kıymetli bir

mevki alacaktır. Bir kaç sene içinde mey- dana gelen eserler şimdiden bizi çalışma- ğa teşci edebilecek vüsat ve cesâmette- dir. Bu eserlerin tekmil teferruatına ka- dar fennî ve sınaî kaidelere, millî zevk ve hislere uygun tam ve mükemmel ol- duğunu iddia edecek vaziyette olmadığı- mızı itiraf etmek mecburiyetindeyiz. Fa- kat, bir şehrin her türlü medenî ihtiyacı ile teşekkül etmesi gibi önemli bir işin yanında zarurî bazı yanlışlıkların tekâmül kaidesi gereği olduğunu da takdir etme- liyiz.

•Ankara tabiî ve coğrafî durumu ile en güzel bir şehir olabilmek kabiliyetini hâiz olmakla beraber, bir kaç sene evvel metruk bir köy tesiri vermekten hâli kal- mıyordu. Bugünkü Ankara büyük bir şe- hir olarak teşekkül etmek yolunu emsal- siz bir faaliyetle tutan azîm bir yapı sa- hasıdır. Bu sahanın her yerinden haftalar geçmeden ümran ve medeniyet eserleri doğuyor ve yükseliyor. Mühendis ve mi- marlar için böyle vasi bir ümran havası içinde geçen hayatın ne kadar zevk ve bediî heyecanlarla dolu olduğunu ilk defa olarak Ankara'da his ve idrak etmekteyim.

Meslekdaşlarım da tabii aynı bahtiyarlık- la mesutturlar. Bu saadet bizi ilmî esas- lara istinaden memleketimizin Türk mü- hendisi ve Mimarlığına şeref verecek bir surette imarına elbirliği ile çalışmağa teşvik etmek için kâfidir.

(32)

T R İ L Y O N L U K Y A T I R I M L A R I G E R Ç E K L E Ş T İ R E C E K İ Ş L E T M E VE B A K I M I N I S A Ğ L A Y A C A K T E K N İ K E L E M A N S O R U N U

( M i K ö p r ü l ü n a r İ. T. Ü. )

Yurdumuzdaki güncel konu durmaksı- zın (Örneğin : her hafta bir baraj ya da her kente bir fabrika ya da fabrika yapan fabrikalar sloganları ile) temelleri atılan çeşitli milyarlık yatırımlar olduğuna göre:

Bunların gerçekleştirilmesini sağlaya- cak teknik elemanlardan oluşan kadroların da yurdumuzda var olduğu varsayılıyor olması gerekir.

Durum bu olduğuna göre, milyarlık yatırımlar yanında pek mütevazi kalmasına karşın, gene de (deyim uygunsa) orta halli bir yatırım kimliğindeki : (toplam maliyeti 400 milyon olan) İSTANBUL IN- TER-CONTINENTAL OTELİ İNŞAATININ gerçekleştiren teknik eleman kadrosunun bilinmesinin ; En azından, milyarlık bir yatırım için zorunlu teknik eleman sayısı konusunda bilgi edinebilmek yönünden ya- rarlı olacağını sanıyorum.

Bu nedenle de Malsahibi'nin teknik bölümünün denetimi ve Koordinasyonu altında : Ana Müteahhit firma ve çeşitli"

taşaronlar ve proje ve danışman bürola- rının şantiyede görevlendirdikleri- teknik . personelin (isim ve unvanları dahil) sayı-

larının belirtilmesi ile :

Toplam inşaat alanı 44.478.—M2 olan 418 odalı lüks sınıf bir otel ya da ben- zeri inşaat şantiyelerinde görevlendirilme- si gereken teknik personel sayısı konu- suna ışık tutulmuş olacağı kanısındayım.

Aşağıda açıkladığımız kadrolar inşaa- tın uygulama süresinde çalışanları kapsa- maktadır.

— inşaat müteahhidi (KUTLUTAŞ) firma, sının şantiye örgütü teknik personel

— Y. Mühendis - Y. Mimar 17 kişi

— Teknisyen kalfalar 19 »

— Operatör ve makinistler 5 »

— Mekanik tesisat taşeronları (SELNİKEL) firmasının şantiye örgütü personel

•— Mühendis 5 kişi

— Teknisyen ve montör 3 »

— Elektrik tesisat taşeronları şantiye ör- gütü teknik personel sayısı :

— Mühendis 5 kişi

— Teknisyen montör 12 »

— İnşaatın tüm kontrol ve koordinasyo-

nunu yürüten, malsahibinin şantiye ör- gütü :

— Mühendis ya da mimar 7 kişi

— Teknisyen 3

— Gerçekleştirilen yapının proje müel- lifleri :

— Mimarî proje 2 kişi

— Statik hesap, betonarme proje 1 »

— Mekanik tesisat 4

— Elektrik tesisat 4

— Dekorasyon 2 »

— Bahçe projesi 1

— Danışmanlar :

— Zemin işelri 1 kişi

— Statik hesapları 3 »

— Mekanik ve elektrik 2 » ı— Programlama 3 »

— Elektrik armatür 1 » Yukarda sayımını yaptığımız kuruluş- lardan KUTLUTAŞ ve MALSAHİBİ adına çalışan TAŞARONLARIN Şantiyede görev- lendirdikleri teknik eleman sayısı ise :

KUTLUTAŞ'ta : Aluminyum işlerinde (TÜRKELİ) 2 mimar + 3 teknisyen, Mer- mer İşlerinde (ALİMOĞLU) 1 Mim., Ahşap şlerinde (TEPE-AĞAÇ) 2 teknisyen, Boya işleri (H. TİRYAKİ) 1 Mim.,

MALSAHİBİNDE : Asansör ve Yürür Merdivenler 1 Müh. + 2 yabancı -j- 2 yerli montör, Mutfaklar ve Çamaşırhane (EKA ve ERSÜ) 1 Müh. + 3 teknisyen, Soğuk Odalar (MESAN) 1 Müh. + 2 tek- nisyen, Sabit dekorasyon işleri (RİMSAN ve O. DEMİRPENÇE) 2 Mim. + 2 teknis- yen'den oluşmaktadır.

Böylece yatirımda görev almış teknik eleman toplamı :

Mühendis ve Mimar 75 Teknisyen, montör v.b. olarak 58 dır.

inşaatın Süresi : Yurdumuz ve bir- çok yabancı ülke içinde çok süratli bir se- yir kabul edilebilecek süre olan 36 aydır.

Ne var ki MALSAHİBİ, KUTLUTAŞ, SELNİKEL, SIMKO firmaları ve bir bölüm projeci büroların şantiye örgütleri dışın- dakilerin 36 ay süreli aralıksız çalışmaya katılmadıkları ya da çalışmalarının bu in- şaata düşen paylarının bir yıl üzerinden hesaplanması gerektiği gerçeğidir.

Bu durumda sözünü ettiğimiz yatırı- mımızda çalışması gerekli teknik eleman- ların eleman/yıl olarak hesaplanmasında geçerli sayılar :

— Mimar, mühendisler için (yaklaşık) 50 eleman/yıl

— Teknisyen, montör ... v.b. için de (yak- laşık) 50 eleman/yıl olarak kabul edi- lebilir.

Baştan beri sayımını yaptığımız işlerin maliyeti :

(İnşaat + tesisat + mutfaklar, ça- maşırhane, soğuk odalar + (Hareketli ve sabit mobilya, halı, aydınlatma armatür-

leri dahil) dekorasyon işleri + projeci v danışman giderleri + Malsahibi şantiye örgütü giderleri dahil) yaklaşık 300 milyon TL.sıdır.

Başka bir deyişle, belirlediğimiz tek- nik eleman sayısı 300 milyonluk bir bina yatırımı için zorunludur.

Temeli atılan yatırımlar ise çoğun- ? lukla baraj ve sanayi tesisleri olduğuna göre ; Çalışılacak saha yönünden çok ge- niş olmasına karşın imalât çeşidinin daha az olacağını varsayarak ;

300 milyonluk lüks sınıf bir otel ya- tırımının, 1 milyarlık bir sinaî tesis yatı- rımına eş değerdeki eleman sayısı ile ger- çekleştirilebileceğini kabullenmek ;

İyimser bir görüş olmakla beraber, sanırım çok hatalı bir kıyaslama sayılma-.:

yacaktır.

Şu halde : 1 milyarlık bir yatırım için

« teknik eleman/yıl » ihtiyacı saptanmış- tır.

Yurdumuzda sayılarının ne olduğu ke- sinlikle bilinmeyen (daha doğrusu benim bilmediğim) : Görgüsü ve bilgisi yeterli ve uygulama tecrübesi bulunan, eğitilmiş kalifiye kalfa sınıfı olan teknisyen ve montör » leri bırakarak ; Müh. ve Mim.-

durumlarına bir göz atarsak : İnşaat mühendisi Mimar Makine Mühendisi Elektrik Mühendisi

15.690 ; 8.331 12.000 .

Toplam 41.821 olduğu görülecektir.

NOT: Yukardaki sayılara, çalışma çağını da yitirmiş bulunanlar da dahildir.

Zira sayılar odaların kurulmasından bu yana kaydı yapılmışları içermek- tedir.

5 yıllık bir dönem için sözü edilen yatırımlar toplamı olan 1 trilyon TL.sının gerektirdiği, teknik eleman sayısı da :

(1 yıl için 200 milyar hesabı ile) 10.000 müh., mimar/yıl anlamını taşıya-

Bu sayılara göre trilyonluk yatırımla- rın gerçekleştirileceğinden söz etmenin nedenli inandırıcı ve sağlıklı olduğunun anlaşılabilmesi için, bilmem ki, bilge ol- maya gerek var mıdır?

Değinmeden geçilemeyecek önemli bir konu da : know-how'dur.

Yapım bilimi, anlamına da kullanılabi- leceğimiz bu deyimi ; Yurdumuzda uygu- laması yapılmamış bir tekniğin dış ülke- lerden, transferi olarak da adlandırabiliriz.

Bu transferlerde, en azından yabancı danışmanlarla ilişki kurabilmek amacı ile, dil bilir teknik elemanların görevlendiril- meleri zorunludur.

Bir eğitim sorunu olan bu durumun da tek çözümü ; yatırım öncesi program-

Referanslar

Benzer Belgeler

DENİF Katılımcı Memnuniyeti Araştırması Denizli Sanayisi Genel Görünüm Araştırması Denizli Tektik Tekstil Dönüşüm Araştırması Rodos Ekonomik İlişki Hacmi

mefâ’îlün/ mefâ’îlün” kalıbıyla yazılmış Terci’-i Bend mütekerrirdir... Aruzun

The names of the fi rst six authors, title of the article, abbreviated title of the journal, year of the publication, numbers of the volume, the relevant page numbers,

cih ed€n tlhlibazlarln cizll tgİdlrlÖrlne t8vdi ejılirso, ylrmincj y0zyllda ya9ıyıp d€mokrasl gtiketi taglmanl;. x|ymet.i haöly€gl ng

Projede arsa sahibi- yine beşer odalı üç daire kiraya vereceği gibi bütün evlerin, apartman yapıl- dığı takdirde elde edilemeyen hususî bahçe- leri vardır.. Projede

17.1  Finiş deklarasyonu; Deniz Kuvvetleri Kupası Yarışı ve Çakabey–936 yarışı sonunda tekne sahibi veya sorumlu kişisi tarafından imzalanmış olarak

3.1 Yarış, tam boyları (LH/LOA) 8 metre ve daha büyük, içten takma sabit bir dizel motora sahip, 2017 yılı ENDORSED IRC Ölçü Belgesi olan tekneler ile yeni başlayan,

resmi almış ve bazı kıymetli arsalara sahip olmuş i- se de, 9 milyon lira gibi mühim bir yekûn tutan bu para ile, istimlâk işlerini tanzim ederek belediyeye menfaat temin