• Sonuç bulunamadı

3. İslam Bilginlerinin Din Psikolojisi Konusundaki Çalışmaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "3. İslam Bilginlerinin Din Psikolojisi Konusundaki Çalışmaları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3. İslam Bilginlerinin Din Psikolojisi Konusundaki Çalışmaları

Gerek dini kaynaklardan, gerekse eski felsefe ve kültürlerden yararlanarak İslam bilginleri, insanın ruhsal yapısı ve davranışları konusunda birçok kavram ve görüş geliştirmişlerdir.

Hicri üçüncü asırdan itibaren ilmü’n-Nefs, ilmü’n-nefs ve’r-Ruh, kitabu’r-Ruh, ilmu ahval-i Ruh gibi başlıklar taşıyan çeşitli çalışmalar yapmışlardır.

Haris B. Esed El-Muhasibi (781-857), genellikle Muhasibi olarak tanınmıştır.

Taşköprülüzade’ye göre derûnî bir hayat yaşaması ve sürekli nefsini hesaba çekmesi nedeniyle bu adı almıştır.

Muhasibi’nin eserleri içinde en meşhur olanı “er-Riaye” aynı zamanda psikolojik tahlillerin yer aldığı en kapsamlı eseridir. Eserde ihlâs, riyaset (baş olma sevdası), mübâhât (aldanış), tefâhur, tehâsüd (hased besleme), hayâ, masiyet, riya kavramlarını ele almıştır. Ayrıca ahlakla ilgili “Marifetün-Nefs” konusunda geniş bilgi vermektedir. Ele aldığı konuları derinlemesine ve en ince ayrıntılarına kadar inceleyen Muhasibi davranışları hataratlar’a bağlamaktadır.

Hataratların kaynağını ise nefis, şeytan ve akıl olarak görmektedir. Muhasibi hatarat’tan “kalpleri her türlü hayır ve şerre çağıran davetçilerin ta kendisidir”

ifadesiyle bahsetmektedir.

Kindi (801-866), İslam düşünce tarihinde nefsin mahiyeti ve işlevlerini, arınmasının yol ve yöntemlerini, ölümden sonraki durumu felsefî açıdan inceleyip temellendiren ilk filozoftur.

“El-Hîle Li-Defi’il-Ahzan” isimli eserinde psikolojik sağlığın korunması konusunda önemli değerlendirmeler ve tavsiyelere yer vermektedir. Kindî, kişilere mutluluğu istemeyi mutsuzluktan kendisini korumayı tavsiye etmektedir. Kindî’ye göre arzuladığımız ve sevdiğimiz şeyler bizim yapımıza uygun olmalı, elimizden gidene üzülmemeli ve bize uygun olmayan duyusal varlıkları istememeliyiz. Kindî, üzüntü ve sevinç iki zıt olup ruhta birlikte bulunmazlar, elden gidenlere ve sevdiğimiz şeylerin kaybına üzülmemeli ve daima sevinçli olmak için güzel alışkanlıklar edinerek her hali gönül hoşluğuyla karşılamalıyız, der.

Ebû Bekir Razî (865-925) ilim öğrenmek için birçok yeri dolaşmış, çeşitli ilim ve kültür merkezlerinde edebiyat, tıp, felsefe ve astronomi alanlarında tahsil görmüştür. Razî’nin tıp, tabii bilimler, mantık, astronomi, felsefe, din, gramer, müzik, fizik, metafizik, kimya, simya, ilahiyat, ahlak vb. sahalarda yazdığı yaklaşık iki yüz kitabı olduğu bilinmektedir.

İlk olarak Razî’nin en ortaya attığı “Et-Tıbbu’r-Ruhanî” kavramı kalbin afetlerini ve

hastalıklarını ortaya çıkararak tedavi yollarını ve iyileştirme çarelerini bulmaya çalışan, ahlaki

(2)

ve psikolojik durumlar aracılığıyla sağlığı düzeltmeye çalışan bir disiplindir. Ortaya attığı kavramla aynı ismi taşıyan eseri “Et-Tıbbu’r-Ruhanî”’de ise endişen ölüm korkusuna kadar pek çok psikolojik kavramı işlemiştir. Razî, eserinde ölüm üzerine düşünmemeyi ve üzüntüden uzak olmayı tavsiye etmiştir.

Razî’nin eserinden yararlanan pek çok âlim olmasına rağmen kendisi mülhid ilan edildiği için kendisine atıf yapmaktan çekinmişlerdir.

İbn-i Sina (öl.1037) insan psikoloji üzerine çeşitli değerlendirmeler yapan bir İslam filozofudur. İbn-i Sina özellikle nefs konusuyla ilgilenmiş, onun cisimden farlı oluşu ve nefsin bedende bulunmasından dolayı bedende ortaya çıktığı görülen fiillerin aslında nefse ait olduğunun saptanmasına çalışmıştır. İbn-i Sina insanı bir nefs ve bir bedenden oluşan bir varlık olarak kabul eder ve nefsin güçlerini nebati, hayvani ve insani olmak üzere bir sınıflamaya tabii tutar. Nefsin bu güçleri arasında tam bir sıra ve düzen vardır. İnsani yetkinliğin kazanılması ve mutluluğun elde edilmesi için bir alttaki gücün bir üsttekine hizmet etmesi gerekir.

Mutluluk nedir? O yalnız ruhani midir? Yoksa hem ruhani hem de cismani midir? Sorularının cevaplarını aramıştır. Hemen bütün ortaçağ filozoflarının eserlerinde görüldüğü gibi, İbn-i Sina’nın eserlerinde psikolojiyi metafizikten, metafiziği ahlaktan, ahlakı siyasetten ayırmak mümkün değildir.

Gazali (1058-1111)’nin fikirleri ve incelemeleri de din psikolojisi açısında oldukça önemlidir.

Gazali kalp, ruh, nefs, akıl kelimelerinin üzerinde durmuş ve onlara yüklediği anlamları açıklamıştır. Kalbi hem cisim olarak hem de idrak eden bilen ve kavrayan ruhani bir varlık olarak ele almıştır. Ruhun ise evin bir köşesinde yakılan lambanın ışığının eve dağılması gibi damarlar aracılığıyla bedene dağılan ve koklamayı, dinlemeyi, görme ve hissetmeyi

sağladığını belirtir. Nefsi ise insandaki şehvet ve öfke kuvveti olarak anlatır. Akıl’a işlerin hakikatini bilmek ve ilimleri idrak eden nesne olarak anlamlarını yüklemiştir. Gazâlî’ye göre;

irade, kudret, görme koklama, duyma ve dokunma ise kalbin destekleyicileridir

Referanslar

Benzer Belgeler

Pocket Photo 2.0 yazıcı, özel olarak tasarlanmış fotoğraf kâğıtları üzerine ısı uygulayarak görüntü meydana getiren ZINC teknolojisi kullandığı için mürekkep

Tez çalışmasında dünyada ve Türkiye‟de film gösterimi yapılan mekânların tarihi gelişimi, kent kültürü içinde sinema olgusu, seyircinin filmi sinemada

Gerçek dünyadaki rasgele sonuçlu bir deneyle ilgili olabilecek sonuçların kümesi Örnek Uzay, olaylar Örnek uzayın altkümeleri ve ilgilendiğimiz olayların kümesi ise

Batılı Bilginlerin Din Psikolojisi Konusundaki Çalışmaları İslam Bilginlerinin Din Psikolojisi Konusundaki Çalışmaları Din Psikolojisi Alanında Kullanılan

• Bu tanımların yanında, bugün geldiğimiz noktada zihin ve davranış birleştirilerek psikoloji, zihinsel süreçleri ve davranışları akademik ve uygulamalı olarak inceleyen

Wundt’a göre nasıl ki dil, dini gelenekleri canlı olarak koruyor ve birey bunlar vasıtasıyla kendi kişiliğine has dindarlığı elde ediyorsa, örf ve adetlerden de her ferdin

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan