KANAATKÂRLIK NEDİR?
Eflatun'a iki soru sormuşlar.
Birincisi ; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir? "
Eflatun tek tek sıralamış:
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler...
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler...
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar...
- Hiç ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...
Sıra gelmiş ikinci soruya ; "Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış ;
- Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır...
- Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır"..
Öğrencilerle ısınma ve giriş amaçlı bir sohbetten sonra öğrencilere aşağıdaki soruları sorun:
o Kanaatkarlığın anlamını bilen var mı?
o Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz atasözümüz ne anlama gelmektedir?
Herkesin kendisini ifade etmesine izin verin. Olumlu uygulamalar için onları takdir ve teşvik edin.
Bugünkü oturumun genel amacını açıklayarak bu oturumda işlenecek konulara ilişkin kısa bir bilgi verin.
Etkinlik KANAATKARLIK
Amaç
Kanaatkarlık değeri hakkında farkındalık oluşturmaSüre
10 dk.Materyal
Hikaye
Hikaye
ALTIN ŞEFTALİYönerge
Öğretmen aşağıdaki hikayeyi sınıfa okur.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, sık ağaçlarla kaplı bir orman kıyısında fakir bir oduncu ile karısı yaşarmış. Adamcağız her gün bulduğu kadar bal, çam kozalağı ve yakacak dal toplamak üzere ormana gidermiş. Çok fakir olmalarına rağmen ellerindekiyle geçinip giderlermiş.
Bir gün oduncu erkenden ormana gitmiş, ama akşam eve hemen hemen eli boş dönmüş. Ormanda hiçbir şey bulamamaktan şikayet etmiş. Elindeki birkaç dal parçasını gören karısı, “Seni tembel”, diye azarlamış adamcağızı.
“Bu kadar az şey getirirsen ne yer ne içeriz? Ha! ” Bu durum üstüste birkaç gün daha devam edince bir sabah karısı, “Eğer bugün de işe yarar bir şey bulamazsan, hiç eve gelme!” diyerek kapıyı oduncunun yüzüne kapamış.
Zavallı adam ümitsizce ormanda dolaşmaya
başlamış. Dolaşmaktan bitap düşünce , önüne çıkan ilk ağacın altına çöküvermiş. “Sanki yer yarıldı da işime yarayacak her şey içine giriverdi,” diye düşünerek dalıp gitmiş.
Öylece otururken bir yandan da dua ediyormuş.
Birden bire önünde birinin belirivermesiyle, gözleri
faltaşı gibi açılmış ve ayağa fırlamış. “Korkma! Ben bu
ağacın perisiyim “ demiş önünde beliren kişi.
Oduncunun şaşkın bakışları arasında ona parıl parıl parıldayan altın bir şeftali uzatmış: “Bu şeftaliyi al ve bahçene ek.
Hızla büyülü bir ağaç boy atarak sana altın şeftaliler sunacaktır. Her gün bu altın meyvelerden birini koparıp pazarda satarsın. Karınla birlikte sonsuza kadar mutlu bir hayat sürersin” “Ne iyisiniz,” demiş adamcağız. “Size çok müteşekkirim.”
Ağaç perisi, “Yalnız.”, diye uyarmış , “Açgözlülük yapar da günde bir şeftaliyle yetinmezseniz, ağaç bütün büyüsünü yitirir ve meyveler taşa dönüşür.”
Ağaç perisi bu sözleri söyledikten sonra aniden ortadan kayboluvermiş. Oduncu müjdeyi vermek üzere hemen eve koşmuş.
Karısıyla birlikte şeftaliyi ekmişler ve iki gün sonra, üzeri altın meyvelerle yüklü olan bir ağaç ortaya çıkmış. Adamcağız artık her gün bir şeftaliyi ağaçtan koparıp pazarda satmaya başlamış.
Aldığı parayla da karısına yeterince yiyecek
götürüyormuş. Ama gel gör ki karısının aklına bir kurt düşmüş. “Bir şeftaliyle bu kadar iyi geçiniyorsak, günde iki, hatta üç şeftali satarak çok daha rahat bir hayata kavuşamaz mıyız?" Artık başka bir şey
düşünemez hale gelen kadıncağız, bir gün
dayanamaz ve kocası pazardayken gidip ağaçtaki diğer şeftalileri toplamaya başlar. “Ağaç perisi beni görecek değil ya!
Bir..iki…üç…dört,” derken, birden ağaç yıldırım
çakmış gibi sarsılır ve tüm meyveler taş kesilir.! Neye uğradığını şaşıran kadıncağız, hemen eve koşarak, hiç olmazsa biriktirdiği paraları kurtarmak için
sandığını açar. Ne görse beğenirsiniz? Sandıktaki paralar da taş olmamış mı? Elindekiyle yetinmeyen insanın sonu kötü olur. Oduncu ile karısı artık
eskisinden de fakirdir.!
Sorular
Öykü ile ilgili sorular:
1. Oduncu geçimini nasıl sağlıyordu?
2. Ormanda bir şey bulamayınca çaresizlikten ne yaptı?
3. Ağaç perisi ona ne verdi ve nasıl bir uyarıda bulundu?
4. Karısı acaba neden elindekiyle yetinmemişti.?
5. Birden fazla şeftaliyi koparınca ne oldu?
6. Onun yerine siz olsaydınız ne yapardınız?
Etkinlik KANAATKARLIK
Amaç
Öğrencilere kanaatkarlık konusunda temel bilgilerin kazandırılmasıSüre
15 dk.Materyal
Hikâye
Yönerge
Öğretmen metni öğrencilerle paylaşır.
Öğretmen hikâyeyi okuduktan sonra paylaşım sorularını sorarak sınıf etkileşimini başlatır.
Paylaşım Soruları
Açgözlü tilki koyunu görünce ne yapmış?
Balık tilkiye ne söylemiş?
At tilkiye ne yapmış?
Hikayede anlatılmak istenen nedir?
Öğretmen burada söz alarak bütüncül bir bakış açısı ile konuyu toparlar.
Kanaatkar olmanın önem ve değeri üzerinde durur.
Etkinlik
Amaç
Elimizdekilerin kıymetini anlama
Hedef
o Kanaat etmenin önemini kavramao Hayatımızdaki küçük güzellikleri de fakedebilme
Materyal
ŞiirYönerge
Şiir öğrencilerle paylaşılır.
Öğrencilerin şükredeceği özellikleri yaszmaları istenir. Daha sonra bu özellikler sınıfla paylaşılabilir.
ŞÜKÜR
Potinlerimle paltoma Teşekkür etmeliyim Teşekkür etmeliyim yağan kara
Bugüne bu sevince Yere bastığım için şükür Şükür gökyüzüne
toprağa
Adını bilmediğim yıldızlara
Suya ateşe hamdolsun
Oktay RIFAT
Çocuklar siz de şair gibi mi düşünüyorsunuz ? Şükredecek ne çok şeyimiz var değil mi?
Sağlığımız,………
…..………
………
………
Etkinlik
BİR KEMİK DAHAAmaç
Kanaatkarlık bilincini geliştirmeSüre
10 dk.Materyal
HikayeDavranış
o Kanaatli olmaya karşı duyarlılık geliştirme o Yetinebilmenin önemini kavratma
Yönerge
Hikaye öğrencilerle paylaşılır.
Bir gün, köpeğin biri ağzına layık kocaman bir kemik bulmuş. O kadar
açmış ki çok sevinmiş, herkesten uzakta yiyebileceği bir yer aramaya başlamış. Böyle güzel bir
kemiği gören her köpek,
ona ortak olmak isteyeceği için kemiği kaptığı gibi koşmaya başlamış.
Yolunun üzerinde bir ırmak, ırmağın üzerinde de bir kütük varmış. Karşı tarafa geçmek için kütüğün üzerinde yavaş
yavaş yürümeğe başlamış. Suya baktığında ne görsün! Aşağıda da bir köpek, ağzında kocaman kemiği ile yürümüyor mu…Aslında aşağıdaki kendisi imiş yani kendi
görüntüsünün suya yansıması imiş. Fakat bizim ki o kemiği de görünce o
kadar heyecanlanmış ki, bunu düşünememiş. “Fazla mal göz mü çıkarır,
şu kemiği de kapayım. Bugün şanslı günüm olmalı” demiş ve sudaki
köpeğin ağzından kemiği almaya karar vermiş. Dişlerini aralamış,
hırlamış, o da ne! Ağzındaki kemik birden ırmağa düşmesin mi…Üstelik,
sudaki köpeğin de kemiği yok olmuş. Neye uğradığını şaşıran köpek tıs mtıs ırmaktan uzaklaşmış
Açgözlülüğü sayesinde, değil yenilerine sahip olmak, elindekini bile yitirdiğini geç anlamış.
Etkinlik
ZAYIFLAYAN DiLENCiLERAmaç
Kanaat ile ilgili bilinç geliştirmeSüre
15 dkMateryal
HikayeHedef
o
Yöntem
Öğrencilerle hikaye paylaşılarak yorumlanır.Yönerge
Bir varmış, bir yokmuş, ülkenin birindeki bir kentte dilenip yedikleriyle şişmanlamış dilenciler varmış. Bunu görenler şaşırarak arkalarında söyle tartışıyorlarmış.
Birisi: “Dilenerek geçinen bu adamlar nasıl oluyor da böyle şişmanlıyorlar” derken, bir başkası “Bunları zayıflatmak için iyice doyurmak gerek. Bakın, isterseniz size bunu
gösterebilirim.” demiş. Bunu diyen adam dilencileri davet etmiş.
Onları evinde ağırlayarak karınlarını en iyi yemeklerle iyice doyurmuş. Onlara tatlı, tuzlu, ekşi, acı, mayhoş, buruk ne varsa hepsini tattırmış.
Öyle ki en yüksek tatlarla doyurmuş onları. Sonraki günler yine eski dilenciliklerini sürdüren bu adamlar nedense gitgide
zayıflamaya başlamışlar. Dilencileri evinde ağırlayan adam bu durumu arkadaşlarına şöyle açıklamış.
“Bu adamlar yağlı ve şişmandı. Çünkü sadaka olarak verilenleri severek yiyorlardı. Ama şimdi iyi tatlıları anımsayınca bu
verilen sadakalar onlara yavan geliyor. Beğenmedikleri için yiyemeyip, zayıflıyorlar.”
Bu yüzden akıllı insan kendini kanaatkarlığa alıştırmalıdır. Eline geçeni beğenmeyip, mutlu olamamak hem bu dünyada hem de öteki dünyada dinmeyen acıların kaynağıdır.
Öykü ile ilgili sorular:
1. Adam, dilencileri niçin evinde ağırladı, onlara ne ikram etti?
2. Dilenciler neden zayıflamaya başladı?
3. İnsan niçin kendini kanaatkarlığa alıştırmalıdır?
4. Siz de yemek seçiyor musunuz? Yemekte kanaatkarlık nasıl olur? Anlatınız.
BOYAMA ÇALIŞMALARI
Kanaatkarlık değerinin özetini yaparak, değer tamamlanır.
Öğrencilere duyarlılıklarından, katılımlarından dolayı teşekkür ederek oturumu bitirin.