Nisan 2000 11
Hemofili (kanama) hastalarının uy-mak zorunda oldukları sıkıcı ve tehli-keli bir rutin, AIDS’e yol açan HIV gi-bi virüsleri bulaştıragi-bilecek enjeksi-yonlar. Ancak deneme aşamasında olan iki yeni teknik, bu bağımlılığı ortadan kaldırmayı vaat ediyor.
Bu hastalığı taşıyanların kanlarında iki önemli pıhtılaştırıcı protein olan Faktör VIII ve Faktör IX’dan biri eksik oluyor. Bu faktörlerin ikisi birden olma-dan hastaların kanı pıhtılaşamıyor ve en ufak bir kesik sonucu bile ortaya çıkan kanama normalin çok üstünde sürüyor. Bu tür hastaların baş etmek durumunda kaldıkları daha büyük bir tehlikeyse, eklemlerde kan birikmesi sonucu hare-ket kaybına yol açan iç kanama. Hemo-fili hastaları için uygulanan geleneksel tedavi, eksik faktörü enjeksiyon yoluy-la vermek. Bu faktörse, başkayoluy-larının ba-ğışladığı kandan süzülerek elde edile-bildiğinden, virüs bulaşması sık rastla-nan bir olay. İkinci bir yol, eksik faktö-rü yapay olarak üretmek. Bu tedaviyse herkesin harcı değil. Öyle ki bir yıllık maliyeti ABD’de bile 100 000 doların üzerinde. Üstelik pek çok kimsenin bünyesi, yapay faktöre karşı antikor üretip tedaviyi etkisiz kılıyor.
Soruna etkili bir çözüm bulabilmek için, ABD’nin Maryland Eyaleti Birle-şik Hizmetler Üniversitesi Tıp Fakül-tesi hücre biyologu Harvey Pollard, her iki faktöre de bağımlılığı giderecek bir implant geliştirmiş. Yüksük büyük-lüğündeki teflon implantın içinde, in-san pıhtılaştırıcı faktörü Xa ile kaplan-mış küçük boncuklar bulunuyor. Bun-lar, hemofili hastalarının kanında bulu-nan Faktör VII’yi, aktif bir pıhtılaştırı-cı tür olan Faktör VIIa’ya dönüştürü-yor. Pollard, düzeneğin bir tuzluk gibi çalıştığını belirtiyor. Yarı geçirgen bir zar, Faktör VII’nin implanta girmesine ve Faktör VIIa’nın da dışarı çıkarak dolaşım sistemine dönmesine izin ve-riyor. Ancak zar daha büyük molekül-leri geçirmiyor ve böylece boncukları olası bir bağışıklık tepkisinden koru-yor. İmplant yaşamsal organları çevre-leyen periton zarına yerleştirilerek, ye-terli ölçüde kanla beslenmesi sağlanı-yor. Düzenek kobaylardan sonra bir Rhesus maymununda da başarıyla de-nenmiş. Araştırmacılar, şimdi deneyle-ri insanlara taşımaya hazırlanıyorlar. Ama bundan önce implantın boyutları-nın ve etkinliğinin arttırılması gerekti-ğini vurguluyorlar.
Başka araştırmacılarsa gen tedavisi yöntemini deniyorlar. Stanford Üni-versitesi Tıp Fakültesi’nden Mark Kay, deneme aşamasındaki bir yön-temle iki ağır hasta üzerinde olumlu sonuçlar elde etmiş. Hastaların beden-leri, normal insanların kanında bulu-nan Faktör IX oranının yüzde birinden daha azını üretebiliyormuş. Kay ve ekibi, hastaların bacak kaslarına, içine Faktör IX üretecek gen yerleştirilmiş bir virüs aşılamışlar. Üç denek hasta-dan ikisinde Faktör IX iğnelerine du-yulan gereksinme 100 gün süreyle % 75–80 arasında azalmış.
New Scientist, 11 Mart 2000
Hemofiliye Karşı Yeni Teknikler
İngiliz araştırmacılar, kanserli hüc-relere girerek intihar etmelerine yol açan genler aracılığıyla, kadınların kor-kulu rüyası olan meme kanserine kar-şı etkili bir tedavi yöntemi denedikle-rini açıkladılar. Yalnızca kanserli hüc-releri etkileyen intihar genlerinin farklı bileşimler halinde kullanılma-sıyla, yöntemin öteki kanser türlerine de yaygınlaştırılabileceği umuluyor. Londra’daki Hammersmith Hastanesi endokrinoloji uzmanı Nicholas Lemo-ine ve ekip arkadaşları, tedavilerLemo-ine temel olarak kanserin normal hücre-lerde yol açtığı değişimi almışlar. Bu-nun için de yalnızca kanserli hücreler-de etkin hale geçen intihar genleri aşı-lamışlar. Aşılanan genler, zararsız ilaç-ları kanser hücrelerini öldüren etkili zehirlere dönüştüren enzimler kodlu-yor. Genler genellikle teşvik edici (promotör) denen DNA parçacıklarıy-la birlikte bulunurparçacıklarıy-lar. Araştırmacıparçacıklarıy-ların
yararlandıkları, erbB2 adlı, cenin geliş-mesinde önemli rol oynayan; ama
ye-tişkinlerde uyku durumuna geçen bir gen. İngiliz ekibi, göğüs kanserine ya-kalanmış hastaların %20’sinde hücre-lerin bu geni yeniden ürettikhücre-lerini be-lirlemişler. Bunun üzerine erbB2 geni-nin teşvik edici DNA bölümünü alan araştırmacılar, bunu intihar genlerine eklemişler. Sağlıklı hücreler erbB2 promotörünü tanımadıkları için tepki göstermiyorlar. Ancak tümör hücreleri promotörü bildiklerinden kendilerini yok edecek olan enzimlerin üretimine girişiyorlar. Lemoine ve ekibi, bu yön-temi 12 kanserli hasta üzerinde başa-rıyla denemiş. Düşündükleri gibi inti-har genleri yalnızca kanserli hücreler-de harekete geçmiş. Ekip şimdi hücreler-de birden çok intihar genini değişik bile-şimlerde bir arada kullanarak hem tü-mör ölümünü hızlandırmayu hem de tedaviye direnci ortadan kaldırmaya çalışıyor.
New Scientist, 18 Mart 2000
Kanser Tedavisinde İntihar Genleri
Pıhtılaştırıcı İmplant
Aktif olmayan Faktör VII Aktif Faktör VIIa
Yarı geçirgen sentetik zar Faktör Xa ile kaplanmış boncuklar Faktör Xa tarafından etkinleştirilen Faktör VIII