• Sonuç bulunamadı

Kayseri'deki kara ses!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kayseri'deki kara ses!"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

+

Türkiye'nin en iyi gazetesi

TÜRKİYE'NİN

EN

N U M A R A

BIZIMCITY

Salllı MEMEGAN

Hoca \ç\eA V<?

t'Yİ.Kİ KAD(MLWE.IM SıyA^ETE

i

k o 5 3 Î|i|iM ( ç tı/’. ç çF.İC .M e5iM E F A K Ş iy ıA i V/-\ B 1' O t r

-RP Kayseri Milletvekili Memduh Büyiikkılıç

Küstahlığa cevap

Refahlı Kayseri Belediye Başkanı

Şükrü Karatepe, “İçim kan ağlaya

ağlaya törenlere katıldım” dedi

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Şükrü Karatepe dün Atatürk’ü anma törenlerine katılıp, anıta çelenk koyduktan ve saygı duruşunda bulun­ duktan sonra Refah Partisi İl Divam’nda partililere “Süslü püslü görünüşüme ba­ kıp da beni laik sanmayın” dedi.

“Bu düzen değişmeli”

Cumhuriyet’in dikta rejimi olduğunu söyleyen Karatepe, 10 Kasım ve diğer milli törenlere “Orada bulunmak zorun­ da olduğu için” katıldığını bildirdi. “Bu düzen değişmeli. Hak düzeni gelinceye kadar biz bu törenlere mecburen katıla­ cağız” diyen Karatepe şöyle konuştu:

“Gün ola, harman ola”

“Ancak siz Müslümanlar içinizdeki hırsı, kini, nefreti asla ve asla eksik etmeyin, içinizdeki hisleri devam ettirin. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola, har­ man ola.”

Duygulara tercüman

Kayseri’deki Selanik Caddesi’nin adının değiştirileceğini bildiren Karatepe’den sonra söz alan Refah Partisi Milletvekili Memduh Büyükkılıç da, “Başkanımız duygularımıza tercüman oldu” dedi.

Ersan TEM İZEL’in haberi sayfa 23’te

“Tepkim

Erbakan’a”

Konuşmasıyla öfke yaratan Karatepe, diln akşam özel televizyonların haber bültenlerinde ise hedefinin Atatürk değil, Erbakan olduğunu iddia etti. “Erbakan gibi Atatürkçü değilim” diyen Karatepe, “Hükümet oldular, hiçbir şey yapamıyorlar. Onların üstünde güç var” dive konuştu.

Erbakan’m zoraki töreni

Başbakan Erbakan dün sabah gönülsüz ola­ rak Anıtkabir’e gitti. Cumhurbaşkanı De­ mirci, Anıtkabir özel defterini imzalarken, Başbakan Necmettin Erbakan Anıtkabir’in tavan süslemelerini inceledi ve Atatürk’ün duvarlara kazınmış vecizelerini okudu.

Onların da

artık bir

Ata’sı var

İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde 2’nci Zırhlı Tugay Komutanlığınca yaptırılan Atatürk Anıtı dün törenle açıldı. Törende, vatandaşlar Tugay Komutanı Tuğgeneral Doğu Silah- çıoğlu’na büyük sevgi gösterilerin­ de bulundu.

Elini sıkmadı

Adı Atatürk Bulvarı olarak değiştiri­ len Fatih Caddesi’ndeki törende Tuğgeneral Silahçıoğlu ile Refahlı Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak gözgöze gelmemeye özen göster­ diler. Silahçıoğlu’nun Koçak’ın elini sıkmaması da dikkat çekti. 7’de

Atatürk’ü

sevgiyle

andık

Atatürk, dün tüm yurtta anıldı. Anıt­ kabir’deki törene katılan Başbakan Erbakan çıkışta bazı va­ tandaşlarca yuhalandı. Demirel, Anıtkabir özel defterine “Milletçe sizi çok seviyor ve çok sayıyoruz” diye yazdı.

Onun yolundayız

Çiller ise Atatürk’ün hayata gözle­ rini kapadığı Dolmabahçe Sara­ yımdaki törene katıldı. Çiller, “Tür­ kiye ve Türk insanı, O ’nun çizdiği yolda ilerliyor ve gelişiyor. İçimiz­ den yollarını şaşıranlar çıkabilir ama Türkiye Cumhuriyeti bu uzun yürüyüşünde asla bir sapma gös­ termeyecektir” dedi. 23’te

O nbinlerce k işi A nıtkabir’e akın etti

Yüce Atatürk’ün ölümünün 58Tnci yıldönümü dolayısıyla dün Anıtkabir ziyaretçi akınına uğradı. Ata’nın kabrini ziyaret edenlerin büyük bir çoğunluğunu gençlerin oluşturması dikkati çekti. Bu arada Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği gösteride onbinlerce kişi, “Şeriata geçit yok” pankartıyla Anıtkabir’e yürüdü. Sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin de desteklediği gösteride “Şeriata karşı omuz omuza”, “Türkiye İran olmayacak”, “Bütün ulus elde, Atatürk’ün izinde”, “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Mollalar İran’a” sloganları atildı.

Refahlı Başkan da geldi

Sultanbeyli’deld Atatürk anıtı önünde düzenlenen anma törenine Tuğ­ general Doğu Silahçıoğlu ve Kaymakam Ahmet Arabacı’nın yanı sıra ilçenin Refahlı Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak da kaüldı.

Yılma?: Özer Çiller

için M İTİ uyarmıştım

ANAP lideri, Özer Çiller’in “ MİT’e adam sokarak çok

önemli bilgilere nüfuz etmek istediğini” söyledi

Yılmaz, Özer Çiller’in, danışmanı Tolga Atik’in yanı sıra bazı kişileri de MİT’e yerleştirdiğini söyledi.

Mehmet Eymür’ün Çiller’in girişi­ miyle MİT’e Daire Başkanı olduğu­ nu bildiren Yılmaz, “Sonradan Tol­ ga Atik de Eymür’le.. çalışmaya başladı. Aynı dairede Özer Bey’in yerleştirdiği başkaları da var” dedi.

Köksal’dan güvence

Yılmaz, Başbakanlığı sırasında MİT Müsteşarı Sönmez Koksalla bu ko­ nuyu görüştüğünü, “Merak etme­ yin, kontrol altında. Bizden bilgi sız­

maz” cevabı aldığını söyledi. 22’de Mesut Yılmaz özer Çiller

Binlerce kişiyi

sokaklara döktüm

TÜYAP’ta benim için ödül töreni vardı. 1 - ... . M Elim değmişken

ki-tap da imzalayacak-

D •••» tim. O gün İstanbul

çığırından çıktı. On- binlerce ’’ meraklı M ı U y okur üşüştü. Kuyru­

ğun başı fuarda, so­ nu ise Adapazarı- Sapanca kavşağın- daydı. Ulan çok mu salladık ne? 22’de

Ölüm doğuran

bomba kızlar

Adana’yı kan gölüne döndüren bombacı Leyla Kaplan verem­ di, 5 vakit namaz kılardı, tiyat­ roya gitmedi, iki kez kuaföre gitti, pembe dizileri kaçırmazdı, İbrahim Tatlıses’i severdi.

Nuriye AKMAN’ın dizisi 21’de

Ata’nın yatağına çiçek

Başbakan Yirdımcısı Çiller ise Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün hayata gözlerini kapadığı yatağın önünde saygı durusunda bulunup çiçek kqyda Çiller törende, “Mustafa Kemal Atatürk, bizimle ve biz­ den sonrakilerle yaşanacak ve devam edecek bir süreçtir” dedi.

Adalet B akanlığından

‘mafyaya teslim ’ itirafı

Adalet Bakanlığı, mafyanın yargının yerini aldığını açıkça itiraf etti. Bakanlığın, 1997 mali yılı bütçe kanunu tasarı­ sıyla birlikte Meclis’e gönder­ diği raporda şöyle denildi:

Güven sarsıldı

“ Bütün vatandaşların son umudu ve hak arama mercii adliyeler olduğu halde, yar­ gının ağır işlemesi vatanda­ şın Devlete olan güvenini azalttı. Bu tablo yasadışı yol­ lardan hak arama yolunu açtı. Mafyalar yargının yerini almaya başladı.”

Haberi sayfa 22’de

Döner tezgahı kuruldu

Sedat Bucak’ın tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi bahçesinde dün aşiret üyeleri ile hastaneye gelenlere döner ekmek dağıtıldı.

“Sedat B ucak b ir

m illi kahram an d ır”

Ulaştırma Bakanı Barutçu, Susurluk’taki kazada yara­ lanan DYP Milletvekili Sedat Bucak’ı ziyaret etti. Ba­ rutçu, “Bucak devletin birlik ve beraberliği için canla­ rını ortaya koymuş, milli kahramandır” dedi. 22’de

Demirel’e çağrı:

Olaylara el koy

Barolar Birliği Başkanlığı, Türkiye'de son zamanlarda yaşanan ve toplumu derinden sarsan olaylara karşı, “ Devle­ tin başı” sıfatıyla Cumhurbaşkanı De- mirel’in ağırlığını koymasını istedi.

Denetleme Kurulu göreve

Yapılan açıklamada, olaylann araştırıl­ ması ve yargı önüne götürülebilmesi için Demirel’in Devlet Denetleme Kuru- lu’nu görevlendirmesi istendi.

Fatih ÇEKİRGE

yazıyor

(2)

Pazartesi

11 Kasım 1996

SABAH

7

Uzak

durdular

Törene, Tugay Komutanı Doğu Silahçıoğlu’nu yanı sıra, Kaymakam Ahmet Arab ve Refah’Iı Belediye Başkanı Ali Nabl Koçak da katıldı (sağda). Doğu Silahçıoğlu İle Ali Nabi Koçak, tören boyunca göz göze gelmemeye özen gösterdiler. Silahçıoğlu’nun, Koçak’m elini sıkmaması da dikkat çekti. Murat KULAKSIZ

S S 9 H

Askerler

nöbette

Geçen hafta kaidesine yerleştirildikten sonra etrafında askerlerin nöbet tuttuğu Atatürk Anıtı’ııın çevresinde, dün de büyük güvenlik önlemleri alındı. Törene 500 kadar asker katıldı.

10 Kasım

Artık Atatürk Bulvan

Anıtın bulunduğu Fatih Caddesl’nin adı, Atatürk Bulva­ rı olarak değiştirildi. Mermer kaide ve 3 metrelik sütun üzerinde fiberglastan yapılan, yaklaşık 3 metre boyun­ daki anıtta Atatürk parmağıyla ileriyi İşaret ediyor. 8 günde bitirilen anıt yaklaşık 600 milyon liraya maloldu.

2’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın

yaptırdığı Atatürk Anıtı, dün törenle

açıldı. Anıtın yerine itiraz eden Tayyip

Erdoğan, “Bu nasıl hukuk devleti” dedi.

Mehmet ÖZIŞIK

Dört yıl önce kurulan Sultanbeyli ilçesi, bu yıl- ki 10 Kasım törenlerinde görkemli kutlamalara sahne oldu. 2’nci Zırhlı TUgay Komutanı Doğu Silahçıoğlu’nun girişi­ miyle yaptırılan ilçenin ilk Atatürk Anıtı törene ayrı bir anlam kazandır­ dı. Adı Atatürk Bulvarı olarak değiştirilen Fatih Caddesi’ndeki törene Kaymakam Ahmet Ara­ bacı, 2’nci Zırhlı Tlıgay Komutanı Doğu Silahçı- oğlu, Belediye Başkam Ali Nabi Koçak, askeri ve mülki erkan ile 500 ka­ dar asker ve yüzlerce va­ tandaş katıldı.

Törende konuşan Kay­ makam Ahmet Arabacı, anıtın ilçeye kazandırıl­ masında katkısı bulunan 2’nci Zırhlı Tügay Komu­ tam 1\ığgeneral Doğu Si- lahçıoğlu’na teşekkür et­ ti. Kaidesinde “Vatan, sa­ na minnettardır” yazılı anıtın açılışı, Kaymakam Ahmet Arabacı, Tuğge­ neral Silahcıoğlu ve Sul­

tanbeyli Belediye Başka­ nı Ali Nabi Koçak tara­ fından, alkışlar arasında gerçekleştirildi. Daha sonra anıta çelenk konul­ du ve saygı duruşunda bulunuldu.

Anıtın mimarı Necati İnci, heykeli yaptıran TUğgeneral Doğu Silah- çıoğlu’na plaket, Kayma­ kam Ahmet Arabacı ve Başkan Ali Nabi Koçak’a Atatürk albümü hediye etti ve rozet taktı.

Refah’ın tepkisi

Refahlı Belediye Baş­ kam Ali Nabi Koçak, tö­ renden sonra Anıt için güvenlik gerekçesiyle il­ çe merkez dışında bir yer gösterdiğim, ancak bu­ nun dikkate alınmadığı­ nı söyledi. İstanbul Bü- yükşehir Belediye Baş­ kam Tayyip Erdoğan, Anıtın Koçak’m gösterdi­ ği yere yapılmamasına büyük tepki gösterdi. Er­ doğan, “Bu nasıl hukuk devleti, nasıl hukuk anlayışı, ben anlam veremiyorum” dedi.

(3)

Pazartesi

11 Kasım 1996

SABAH

17

t

Şimdi ne yapacağız?’

Ölümün

yokladığı

anlar

E rta n Ü N A L ABC Basın Ajansı 2

A tatürk’ü ted avi

ed en d ok torlar

1) “Müdavi” (tedavi eden) doktorlar: Prof. Dr. Neşet Ömer îrdelp

Prof. Dr. Mim Kemal öke Dr. Nihat Reşat Belger

2) “Müşavirt (danışman) doktorlar: Prof.Dr. Akil Muhtar özden ; Prof.Dr. Hayrullah Diker

Prof.Dr. Süreyya Hidayet Serter Dr. Abravaya MarmaralI , Dr. Mehmet Kamil Berk

(Tfedavi eden yabancılar: Prof. Marchioini, Prof. Max Mayer, Prof. Noel Fissenger, Prof. Von Bergman, Prof. Eppinger.)

Atatürk, savaş alanlarında atlattığı ölüm tehlikelerinin yanı sıra, 1923 ve 1927 yıllarında belirtileri kalp krizini andıran iki ayrı rahatsızlık geçirmişti.

ölüm üne kadar yanında bulunan genel sekreteri Haşan Rıza Soyak’ın anılarında belirttiğine göre ilk kriz, 1923 Kasım’mda gelmiş. Gazi öğle ye­ meğini yerken birden rahatsızlanmış- tı. Sofrada, hasta olan Latife Hanım’ı tedavi için gelen Dr. Refik Saydam da bulunmaktaydı. Dr. Saydam, Latife Hanım için gerektiğinde kullanılmak üzere bazı kalp kuvvetlendirici ilaçlan da yanında getirmiş bulunuyordu. Ata­ türk’ün kriz geçirdiğini görünce he­ men kendisine bir iğne ile bu ilacı ver­ miş, böylece krizin geçmesini sağla­ mıştı. Daha sonra İstanbul’dan getirti­ len Kalp Uzmanı Prof. Dr. Neşet Ömer Bey yaptığı muayenede bunun “aşın yorgunluktan kaynaklanan” bir hal ol­ duğunu ifade etti, tütünle kahveyi azaltarak, dinlenmesini salık verdi.

İkinci kriz geldi

İkinci kriz, Atatürk’ü 1927 Mayıs sonlarında yokladı. Gazi, o günlerde sabahlara kadar “Büyük Nutku” hazır­ lamalı: için çalışmaktaydı. Bir gece göğsüne ve sol koluna bıçak gibi bir ağn saplandı. Köşk çalışanlan onun “Bu ağrıyı buradan çekin” diye bağır­ dığım duyunca yanma koştular. Görü­ nüşe göre Atatürk, bir kriz geçiriyordu. Köşke çağrılan Sağlık Bakam Refik Saydam ile Bakanlık Müsteşarı Dr. Asım İsmail Arar ilk müdahaleyi yap­ tılar. İstanbul’dan çağırılan Prof. Neşet Ömer Îrdelp yine bunun “aşın çalış­ maktan ve yorgunluktan kaynaklanan asabi bir hal” olduğunu açıkladı.

Bu açıklama kimseyi tatmin etme­ mişti... İki yabancı tıp adamının, Ber­ lin Tıp Fakültesi Dahiliye Kliniği Di­

Atatürk kaşıntılarının tedavisi için Yalova

K aplıcalarına gitti. Kaplıca M üdürü Prof. Dr.

Nihat R eşat Belger, A ta’yı muayene ettikten sonra

teşhisini toydu. Atatürk, karaciğerinden hastaydı!

D oktorun sözleri A tatürk üzerinde büyük bir etki

yarattı. A ncak hiçbir hayret belirtisi göstermeyen

M ustafa Kemal, doktora büyük bir sükunet içinde

“Şimdi ne yapacağız?” diye sordu.

Ata’n m özel doktoru

Paris’te iç hastalıkları ve kardiyoloji alanında ihtisas yapan Prof. Dr. Neşet Ömer îrdelp, Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’ün doktorluğunu yapmaya başlamıştı. Bunu sonra da sürdürmüştü. Ata’nm en güvendiği uzmanlardan olan Îrdelp, onun son hastalığının tedavisinde büyük çaba harcamıştı.

ilk teşhisi koydu

Atatürk’e ilk teşhisi koyan Prof.

Dr. Nihat Reşat Belger, daha soma tedavisinde de görev almıştı. Onun çağrısı üzerine sık sık ziyaret ederek sağlık durumundaki gelişmelere göre tedavisini sürdürmüştü. Atatürk’ün fazla çalışmasının hastalığın ilerleme­ sini çabuklaştır­ dığım söylemişti.

rektörü Prof.Dr. Kraus ile Münih Fa­ kültesi Dahiliye Kliniği Direktörü Prof.Dr. Von Romberg’in Türkiye’ye çağınlmaları kararlaştırıldı.

Atatürk’ün “çok sigara içmekten kaynaklanan bir anjin geçirmiş oldu­ ğuna” karar veren iki profesör ona içki ve tütünü, aşırı yorgunluğu yasakladı­ lar. Dr. Asım İsmail Arar, anılarında “Bugün olsaydı biz buna hafif geçen bir enfarktüs derdik” diyecekti.

Çeşitli kaynaklarda belirtildiğine gö­ re Atatürk, bu tavsiyeleri hiçe saymış, hatta onların hazırladığı rapor kendisi­ ne getirildiği zaman “Aman efendim aman ben o kocamışların raporuyla mı hareket edeceğim” diyerek eski yaşam tarzım sürdürmüştü. 10’ar bin lira gibi o dönem için çok yüksek sayılabilecek bir ödeme karşılığı Atatürk’ü muaye­ neye gelen bu uzmanlar çok yaşlı oldu­ ğu için Atatürk bu deyimi kullanmıştı.

Atatürk’te 1936 Kasım’ında görülen zatürree başlangıcı ise sıkı tedavi so­ nucu büyümeden önlenmişti.

Atatürk’ün, savaş alanlarında atlattı­ ğı ölüm tehlikelerini ve geçirdiği ra­ hatsızlıkları kısaca özetledikten soma yine 1937 yılının sonlarına dönelim. Yapılan tedaviye ve alman önlemlere rağmen Atatürk’ün kaşıntıları geçmek şöyle dursun, büsbütün artmış, buna __________ bir de burun kanama­

ları eklenmişti. Dok­ torları, ona Yalova Kaplıcalan’nda bir kür yapmasmı salık verdiler. Kaplıcanın şifalı sulan, belki bu rahatsızlığın geçmesi­ ni sağlayabilirdi.

Atatürk, doktorların bu tavsiyesine uya­ rak, henüz tamamlan­ mamış olmasına rağ­ men Yalova’ya mev­ simsiz bir ziyaret ya­ parak, 21 Ocak 1938 günü kaplıcalara gel­ di. Ve burada, Kaplıca Müdürü Prof. Dr. Ni­ hat Reşat Belger tara­ fından hastalığına ilk

kesin teşhis konuldu. Atatürk, karaciğerinden hastaydı! O gü­ ne kadar başlı başına birer ra­ hatsızlık olarak düşünülen ka­ şıntılar, burun kanamaları, za­ yıflama, aşın yorgunluk ve hal­ sizlik, hepsi bu kötü hastalığın kara birer habercisiydi!

Acı gerçek, hastalığın ilk be­ lirtilerinin görülmesinden an­ cak aylar soma ortaya çıkmış, bu süre içinde rahatsızlık ilerle­ miş bulunuyordu...

Prof.Dr. Nihat Reşat Belger, Atatürk’e ilk teşhisi nasıl koy­ duğunu yazar Ruşen Eşref Ünaydın’a yıllar önce şöyle an­ latmıştı:

Kaşıntıya bir çare

“..Atatürk, geceyi Tfermal Otel'deki dairesinde geçirdi. Ertesi sa­ bah otelde kendisine özel olarak yaptı­ rılan banyo dairesine girdi ve beni ça­ ğırtarak şikayetlerini bildirdi. Kaşıntı­ ya çare bulmamı istiyordu.

‘İzin verirseniz önce sizi bir muaye­ ne edeyim. Kaşıntıların sebebini tespi­ te çalışayım’ dedim. ‘Pekiyi’ dedi.

Soyunma yerine koydurtmuş oldu­ ğumuz şezlonga uzandı. Ben de mua­ yeneye başladım. Thbii, önce vücudun en çok kaşınan yerlerini yani bacakla­ rım muayene ettim. Egzema, ürtiker gibi belirtiler bulmadım. Yalnız, kaşın­ tının bıraktığı tırnak izleri gördüm.

Atatürk’ün yaşayış tarzım gözönün- de tuttuğum için bacaklardan soma kamını ve bilhassa karaciğerini mua­ yeneye koyuldum. Ve derhal gördüm ki Atatürk’ün karaciğeri üç parmak kadar büyümüş ve sertleşmiştir. Kalbi­ ni dinledikten, tansiyonunu da alarak muayenemi tamamladıktan soma kendisine teşekkür ettim, muayene­ nin bittiğini söyledim. O; ‘Doktor, ka­ şıntının sebebini buldunuz mu?’ diye sordu. ‘Evet efendim’ dedim. Bu kaşın­ tının yemek ve bilhassa içmekle ilgili olduğunu arzettim.

‘Buna emin misiniz?’ diye sordu. Atatürk’ün huyunu bilenler sezerler

ki onun bu türlü soruşu, bir sonuç çı­ karmak üzere bir hükme varmak için sözün önemini araştırıp ağırlık derece­ sini ölçmesine bir başlangıçtır.

‘Efendim, kanaatim o kadar katidir ki bu teşhisimin isabetinde şüphenin gölgesi bile yoktur’ dedim. ‘Karaciğeri­ niz büyümüş ve biraz sertleşmiştir. İş­ te, kaşıntının sebebi bu karaciğer ra­ hatsızlığıdır.’

iyiliğe doğru gelişm e

Sözlerim o ana kadar kendisine ka­ raciğer rahatsızlığından bir defa bile bahsedilmemiş Atatürk üzerinde his­ settim ki bir sürpriz tesiri yaptı. Fakat o hiçbir hayret belirtmeksizin bu sözle­ rimi tam bir sükunetle dinledi:

‘Şimdi ne yapacağız?’ diye sordu. Kendisine muvafık gördüğüm şekil­ de termal tedaviyi tespit ettim. Kaşın­ tıyı teskine yardım edecek bir toz bile verdim. Bu tozla birlikte bir de küçük bir perhize girmesini rica ettim. Kaşın­ tının sebebini anlatırken söylediğim içmek sözünden ne kastettiğimi Ata­ türk tamamen sezmişti...”

Atatürk, Yalova’da de Prof. Belger’in tavsiyelerine uydu. 11 gün içinde ka­ şıntıları geçmiş, iştahı açılmış, üstelik bir kilo almıştı. Sağlığındaki bu

düzel-Gözlerinde

hüzün

vardı

Neşesi kaybolmuş, baktığı zaman o İnsanın içine İşleyen mavi gözlerine bir hilzUn gölgesi gelip çökmüştü, ölümden zerre kadar korkmuyordu, bunu savaş alanlarında yeterince kanıtlamıştı.

me onu sevindirdiğinden, Prof. Bel­ ger’in “en az üç haftalık tedavi” gerek­ tiği sözüne aldırış etmeden, l l ’nci gü­ nün sonunda Yalova’dan ayrılarak önce Bursa, sonra da İstanbul’a gitti.

Fhkat talihsizlikler peşini bırakmı­ yordu. Nitekim 4 Şubat 1938 gecesi ak­ şam yemeği için gittiği Park Otel’de üşüttü ve bir gün sonra rahatsızlandı. Acele saraya çağrılan Prof. Dr. Nihat Reşat Belger ve daha sonra gelen dai­ mi hekimi Prof. Dr. Neş’et Ömer İr- delp’in teşhisi aynıydı. Atatürk, zatür­ reeye tutulmuştu!

Prof. Belger, o günlerden şöyle söze- diyor: “Atatürk’ün sağlık durumunu biraz düzelmeye yüz tutar görünce, iş kolay geçiştirilecektir kanısına kapıla­ rak söz dinlemeyip tedavisi bitmeden önce yolculuğa çıkması da hastalığın geçmesini önleyen talihsizliklerden bi­ ri olmuştu.

O zaman daha penisilin yoktu. Has­ tadaki yüksek ateş günlerce sürdü. Karaciğer rahatsızlığı sebebiyle de ne- kahat devresi gecikti ve uzadı. Ata­ türk’ün kendi iradesine aşın güveni de işte bu acı hikayede görülüyor...”

Yarın: “H astalığım

duyulm asın. Zararlı olur”

(4)

4

"

Pazartesi

11 Kasım 1996

Çağdaş

Atatürkçüler

mevlit okuttu

Çağdaş Atatürkçüler Demeği, dün Atatürk için Kocatepe Camii’nde mevlit okuttu. Akşam namazından sonra okutulan mevlitten önce, gazetecilere açıklamalarda bulunan Dernek Başkanı Oktay Sanan, mevlitin, ulusal birliği güçlendirmeyi de amaçladığım belirterek, şöyle dedi: “Toplumumuzu bölmeye çalışan ve gerçek dindar- muhafazakar çoğunluğumuzun mukaddes duygulan ile oynayan iç ve dış destekli karanlık çevrelerin ve maksatlı propagandalann oyunlarının bozulacağı aydınlık bir süreç başlayacaktır.” Dışişleri Bakam ve Başbakan Yardımcısı Çiller de, gönderdiği telgrafta, Atatürk’ün ve şehitlerin ruhuna okutulan bu mevlitin, Allah katında kabul edileceğine inandığım ifade etti.

BaykaFa

sevgi

gösterisi

CHP lideri Deniz Baykal, Ankara İl ’teşkilatı üyeleri ile Anıtkabir'i ziyaret etti. Atatürk’ün mozolesine çelenk koyan ve saygı duruşunda bulunan Baykal, Anıtkabir özel defterine “Kumcusu olduğun CHP’nin, saygılarım, sana ve eserine olan bağlılıklarını bir kez daha ifade etmeye geldik. Geçen zaman, ülkemize açtığın ufkun ve laik, demokratik Cumhuriyetin ne kadar değerli ve gerçek olduğunu daha iyi gösteriyor” dedi. Vatandaşlar, geliş ve gidişi sırasında Baykal’ı alkışladılar. Bazı vatandaşlar da Baykal’a çiçek vererek, elini sıktılar.

Çankırı’da

Atatürk’e

çirkin saldırı

Çankırı şehir merkezinin girişinde bulunan Atatürk Anıtı, önceki gece, kimliği belirsiz kişiler tarafından kırmızıya boyandı. Dün sabah 10 Kasım törenleri için sokağa çıkan Çankınhlar, Merkez Karakolu’nun yarımda bulunan 10 metre yüksekliğindeki anıt ile kentin girişindeki Atatürk heykellerinin kırmızıya boyandığım gördüler. Yetkililerin talimatıyla sabahın erken saatlerinden itibaren Anıt ve heykellerin üzerindeki boyalar temizlenmeye çalışıldı, ancak başan sağlanamadı. Anıt önünde saygı duruşu yapan Çankınlılar, olaya büyük öfke duyduklarım bildirdiler.

D Ü Ş Ü N BUL

E m r e h a n H a l ı c ı

Sahte para

B

ayX , birpastaneden

750.000 TL'lik pasta alır, ödem eyi

yapm ak üzere pastacıya 1.000.000 TL verir. Pastacım n bozuk parası olmadığı için bu parayı bitişiğindeki gazeteciye bozdurur ve para üstü olan 250.000 TL'yi BayX'e

öder. Bir m üddet sonra g azeteci, 1.000.000 TL’nin

"sahte olduğunu"

söyler ve pastacı m ecburen bu parayı alarak başka bir

1.000.000 TL verir. Pastacının zararı ne kadardır? D ü n k ü s o r u n u n c evabı :

I—® Grafik:V eda t Kemer-ianl

Onbinler “ŞERİATA GEÇİT YOK” pankartıyla Anıtkabir’e koştu

Anıtkabir dün tarihi günlerinden birini yaşadı. Devlet erkanı, Çüler dışında

Ata’nın huzuruna çıktı. Törenden sonra onbinlerce AnkaralI Anıtkabir’e

yürüdü. Anıtkabir’deki izdiham akşam saatlerine kadar sürdü.

“Yeriniz ulaşılmaz” Demirel, Anıtkabir özel defterine şunlan yazdı: “Kurduğunuz demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti, ilerleme ve güçlenme yolundadır. Cumhuriyet meşalesi sonsuza kadar yanacaktır. Milletimizin gönlünde ve zihnindeki yeriniz ulaşılamaz. Ruhunuz şad olsun.”

ANKARA - Türkiye Cumhuriye- ti’nin kurucusu Mustafa Kemal Ata­ türk, ölümünün 58’inci yıldönü­ münde tüm yurtta törenlerle anıldı.

Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir, dün yine olağanüstü günlerinden birini yaşadı. Cumhur­ başkanı Süleyman Demirel, Başba­ kan Necmettin Erbakan ve Bakan­ lar Kumlu üyeleri Atatürk’ün huzu­ runa çıktı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ise İstanbul’daki tören­ lere katıldı.

Erbakan yuhalandı

Anıtkabir’deki törende, subaylar, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş hazır bulundu. Binlerce Ankarah devlet töreninin bitimine kadar Anıtkabir kapılarında caddelere ta­ şan uzun kuyruklar oluşturdu. Töre­ nin ardından “trona madeni”nde in­ celemelerde bulunmak üzere Bey- pazan’na giden Erbakan, Anıtka­ bir'den ayrılışında yuhalandı.

Anıtkabir'de düzenlenen tören, Demirel ve devlet erkanımn

Arslan-h Yol’dan yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Cumhurbaşkanı, Ata­ türk’ün hayata gözlerini yumduğu saat olan 09.05’te mozoleye çelenk koydu ve saygı duruşunda bulundu. Ardından İstiklal Marşı okundu. De­ mirel, daha sonra Misakı Milli Kule- si’ne geçerek, Anıtkabir özel defteri­ ni imzaladı.

Anıtkabir’de tarihi gün

Devlet töreninin ardından onbin­ lerce kişi “Şeriata geçit yok” pan­ kartı açarak Anıtkabir'e yürüdü.

Ata’nın kabrini ziyaret edenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluş­ turdu. Vatandaşlar gruplar halinde Atatürk’ün manevi huzurunda say­ gı duruşunda bulundu. Anıtka­ bir'deki izdiham akşam saatlerine kadar sürdü. Vatandaşların eşleri ve çocuklarıyla birlikte katıldıkları mi­ ting ve yürüyüş, başta BBC olmak üzere çok sayıda uluslararası yayın kuruluşu tarafından izlendi. Anıtka­ bir’e yürüyen vatandaşlara, çevrede­ ki apartmanların pencerelerinden ve balkonlarından el sallayarak des­ tek verenler dikkat çekti. Bu arada, Anıtkabir çevresinde polis ve asker yoğun güvenlik önlemleri aldı. Anıt­ kabir çevresi helikopterlerle sürekli kontrol altında tutuldu.

Kayseri’deki kara ses!

R efahlı Büyükşehir Belediye B aşkanı Şükrü Karatepe, A tatürk’ü anm a törenlerine katıldıktan sonra “İnancım ıza saygı duyulmadığı, sövüldüğü bir dönem de, içim kan ağlayarak bugünkü törenlere katıldım . H ak düzeni gelene kadar bu törenlere m ecburen katılacağız” dedi.

Eksan TEMIZEL-Kayseri Kayseri’nin Refahlı Bü­ yükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, içindeki kin ve nefreti bir kez daha kustu. Atatürk için dün sa­ bah düzenlenen anma tören­ lerine katılarak anıta çelenk koyan ve saygı duruşunda bulunan Karatepe, “İçim kan ağlayarak bugünkü tö­ renlere katıldım” dedi.

Anma törenlerinin ardın­ dan partisinin İl Divan Tbp- lantısı’na katılan Karatepe, Türkiye’deki hakim güçle­ rin, herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hereket et­ meye zorladığım söyledi. RP’li Belediye Başkam şu id­ diaları ortaya attı:

“Hakim güçler, Ya bizim gibi yaşarsınız ya da her tür­ lü fitneyi, fesadı içinize soka­ rız’ diyorlar. Bu yüzden de RP’li bakanlar bile kendi dünya görüşlerim bakanlık­ larına yansıtamıyorlar. Bu sabah, ben de, resmi göre­ vim, sıfatım nedeniyle bir tö­ rene katıldım. Süslü püslü

görünüşüme bakıp da laik sizin hiçbir mecburiyetiniz olduğumu sakın sanmayın, yok. Bu düzen değişmeli... İnancımıza saygı duyulmadı- Bekledik, biraz daha bekle- ğı, sövüldüğü bir dönemde yeceğiz. Gün ola, harman içim kan ağlayarak, bugün- ola... Müslümanlar, içlerinde- kü törenlere katıldım. ki hırsı, kini, nefreti eksik

et-Belki Başbakan’m, bakan- meşin.”

lann, miUetvekiUerinin bazı “Demokratik Cumhuriyeti mecburiyetleri vardır. Ancak, Dikta Cumhuriyeti yaptılar”

350 milyar yolsuzlukla suçlanıyor

Refah Partisi’nin “adil düzen” adlı

projesinin fikir babalarından Kayseri Büyükşehir Belediye Başkam Şükrü Karatepe, 1995 yılında toplamı 350 milyar tutan 11 ayrı yolsuzluk yapmakla suçlanmıştı.

1995 yılının Nisan ayında, kendisi . tarafından göreve getirilen Ffen ve İmar Dairesi Başkam Mustafa Alttın

tarafından açıklanan dosyada yer alanlardan bir bölümü şöyle: 27 Mart yerel seçimlerinin ardından göreve gelen Karatepe, ilk iş olarak Fbn İşleri Müdürü Enver Batukan’ın halasının oğlu

olduğunu söyleyerek görevde kalmasını, diğer personeli de istediği gibi

değiştirebileceğini söyledi.

Daha sonra İl Tarım Müdürlüğü’nde görevli olan teyzesinin oğlu Mehmet

Güntay’ı Büyükşehir Park ve Bahçeler Müdürü olarak göreve almaşım istedi. Karatepe, Kayseri Spor’u sıkıntılı durumdan kurtarmak için belediyenin sahip olduğu bazı arsaları satmak istedi. Arsa, diğer arsalarla karşılaştırıldığında değeri 60 milyar olarak hesaplanmasına rağmen, 12 milyara Kayserispor’a ihale edilmiş gösterildi.

Karatepe, 1 Aralık 1994’te sahte bir encümen karan çıkararak krediyle otobüs alımına gitti. “Anadolu Finans” adlı bir kuruluşla pazarlık yapan Karatepe, yüzde 60 faizle, her biri 3 milyar 832 milyon değerinde, toplam 38 milyar 320 milyon lira değerinde 10 , otobüs için kredi aldı. 12 aya yayılan kredinin faizi 14 milyar 370 milyon lira

olarak hesaplandı. /

Karatepe bunu

hep yapıyor

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkam Şükrü Karatepe, 1994 yılındaki Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmamak için 27 Ekim’de Almanya’ya gitmişti. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarım “şaklabanlık” olarak nitelendiren Karatepe, Almanya dönüşü Belediye Meclis Salonu’nda bir de basın toplantısı düzenlemişti. Karatepe bu toplantıda şunlan söylemişti: “Eğer cumhuriyet, gerçekten halkın iradesinin hakim olmasıysa, bu anlamda cumhuriyeti en iyi temsil eden Refah Partisidir. Ama birileri çıkar da, halk iradesine uygun yönetimi, bir grubun sultasına dönüştürmek isterse, ya da Cumhuriyet Bayramı’m karnavala çevirmek isterse, bizim bu tür şaklabanlıklara ortak olmamızı kimse beklemesin. Gitsin,

kamavallanm kendisi yapsın. Bizi şaklabanlığa alet etmeye kimsenin hakkı yoktur.”

u

Başbakan ve

mületvekillerimiz bu

törenlere mecbur

oldukları için

katılıyorlar. Ama

sizlerin mecburiyeti

yok. Müslümanlar,

içlerindeki hırsı, kini

ve nefreti eksik

etmesin. Bekledik,

biraz daha

bekleyeceğiz

V)

diyen Karatepe, son olarak Büyükşehir Belediyesi Dü­ ğün Salonu’nun önünden geçen Selanik Caddesi’nin adının değiştirileceğini, cad­ deye eskiden olduğu gibi “Kalenderhane” adının veri­ leceğini bildirdi.

‘Bize tercüman oldu’

Karatepe’den sonra söz alan RP Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç da, ko­ nuşmasına, “Başkanımız duygularımıza tercüman ol­ du” diyerek başladı. Büyük- kılıç, “Eğer biz iktidarday­ ken bu ülkede hâlâ başörtü­ sü tartişılıyorsa, bu bize utanç veriyor. En kısa süre­ de gereğini yapıp, başörtü­ sünü ülke gündeminden atacağız” dedi.

“Tepkim Erbakan’a”

Karatepe, dün akşam özel televizyonların haber bülten­ lerinde, kamuoyunda büyük öfke yaratan konuşmasında tepkisinin Atatürk’e değil, li­ deri olan Başbakan Erba­ kan’a yönelik olduğunu savundu. “Erbakan gibi Ata­ türkçü” olmadığını belirten Karatepe, “Refah düzeni de­ ğiştirecekti. Hükümet oldu­ lar, hiçbir şey yapamıyorlar. Halkın iradesi ile seçilip de, iktidar olanların üstünde güç var. Ben bunları anlatmaya çalıştım bugün” dedi.

23

Sevdiği şarkıları söyledi

Atatürk’ün en sevdiği sanatçılardan Safiye Ayla, Ata için sahneye çıkıp, O’nun sevdiği şarkıları söyledi. Haliç Rotary Kulübü’nün, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği törene, onur konuğu., olarak Safiye Ayla ve Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Çakırlıoğlu katildi. Gecede, yıllar sonra sahneye çıkan Ayla, ayakta durmakta güçlük çektiği için bir koltukta oturarak, Atatürk’ün çok sevdiği Yanık Ömer ve Yemen Türküsü’nü seslendirdi. Nükhet Duru ve Neco’nun “Efelerin Yüreği”ni söylediği gecede, şiirler okundu, oyunlar sahnelendi. AKM’de, Cem Vakfı ve Galata Mevlevihanesi’ni Yaşatma Demeği’nin düzenlediği ikinci törende ise, Semah ve kardeşlik gösterileri yapıldı.

En güzel çiçekler O’na

İstanbul Kadıköy’deki törenler, Atatürk Anıtı önünde yapıldı. Saygı duruşudan sonra isteyenler Belediye binasında açılan “Ata’ya bağlılık defteri”ni imzaladı. Kadıköylüler “Seni unutturmaya

çalışıyorlar. Ama başardıkları tek şey seni ne kadar çok sevdiğimizi hatırlatmak oluyor” diye yazdı. Törenin sonlarında küçük bir çocuk, elindeki çiçekleri Atatürk heykelinin avucuna bıraktı.

Safa KÖKTENER-Cemal KÖYÜK (SHA)

Çocuklar 3 bin Adan dikti

Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği çocuklar, 58’inci yıldönümünde O’nu anlamlı ve farklı bir törenle andılar. Doğayı, Çevreyi ve Tırizmi Koruma Demeği, Bahariye Moda İlköğretim, Nurettin Tfeksan ilköğretim, Muhsin Adil, Semiha Şakir, İlhami Ahmet Örnek ilkokulu öğrencileriyle Dudullu Ümraniye Polis Ormanı’na 3 bin ağaç fidanı dikti. Büyük bir dikkatle fidanları diken küçükler, “Beraber büyüyeceğiz” dediler. Murat KULAKSIZ

Atatürk Lisesi’nde anıldı

İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı Özel Kemal Atatürk Lisesi’nde düzenlenen anma törenine Sarıyer Kaymakamı Zeki Çepoğlu, Belediye Başkanı Yusuf Tülün, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcısı Veli Engin Arslan, İlçe Milli Eğitim M üdürü İlyas Ttekin, ilçedeki okulların müdürleri ve öğrenciler katıldı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tek başına ve KM ile birlikte KAL-1 uygulaması, KM grubuna göre arginaz aktivitesinde daha fazla azalmaya sebep olduğu ve bu azalmanın ise KM+KAL-1 grubunda

 Yetişkin eğitimi, halk eğitimi, toplum eğitimi, yaşamboyu eğitim yapan;..  Bireyin gelişmesine

edilmektedirler. İnsanların birbirlerini sadece “insan” olarak değerlendirdikleri bir pazar yeri ya da sokak kalabalığı bu anlamda bir grup sayılmamaktadır... •

TKT 7-11 testi sonuçlarına göre, üstün yetenekli öğrencilerin ayırt etme yetenekleri ile akıl yürütme yeteneklerinin diğer yetenek alanlarına göre daha üst düzeyde

Does the evidence thus interpreted in fact suffice to support the idea of the Mycenaeans being enticed chiefly by this factor, and, secondly, does it support the notion that

Siyasî çevrelerde, Yarbay de Gaulle’ün nazariyesine karşı alâka gösteren az kimse arasında Paul Reynaud bulunuyordu. 1935 senesinde Reynaud, zırhlı ve motorlu

Having no pathological diagnosis after trans thoracic needle biopsy, 18FDG PET/CT helped to exhibit the diffusiveness of the disease and to see a systemic disease with

3 Hard and light brown clay, inclusion white mica flakes and lime particles; surface pink, rough.. 3 Hard and pink clay, inclusion white mica flakes; surface