• Sonuç bulunamadı

ETNİSİTE VE MİLLİYETÇİLİK ETNİK BİR KİMLİK OLARAK ALEVİLİK BÖLÜM I

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ETNİSİTE VE MİLLİYETÇİLİK ETNİK BİR KİMLİK OLARAK ALEVİLİK BÖLÜM I"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ETNİSİTE VE MİLLİYETÇİLİK ETNİK BİR KİMLİK OLARAK ALEVİLİK

BÖLÜM I

AKİF AVCI ÖZET

“Alevi” etnik kimliğinin temel esasları, etnik bir kimlik olarak Aleviliğin hangi argümanlar üzerine kurulu olduğu, modern milliyetçilik kavramları içerisinde aleviliğin nerede durduğu, siyasal yaşam içerisinde mezhepsel bir etnik kimlik olan aleviliğin, genelde dünya siyaseti özelde ise Türk siyasal yaşamı içerisindeki yerinin araştırılacağı bu çalışmada öncelikle Aleviliğin temel esasları üzerinde kısaca dırulacak, Alevi etnisite ve milliyetçiliğinin yansımalarına göz atılacak, etnikleşmiş dini toplulukların temel karakteristik özellikleri “Alevi” etnik kimliği üzerinden sorgulanacak ve son olarak da Alevilerin siyasal yaşam üzerindeki etkilerine değinilecektir.

Anahter Kelimeler: Etnisite, Alevilik, Kimlik Tartışmaları, Mezhepsel Kimlikler, Türk Siyasi Hayatı

BÖLÜM II GİRİŞ

Alevi kimliğinin etnikleşmesini sağlayan olguların, etnisite ve milliyetçilik araştırmaları literatüründeki karşılığını, ilkçi bir yaklaşımla mı yoksa yoksa modernist bir yaklaşımla mı ele alınması gerektiği üzerine açıklamalar yapmak gerekecektir. Başka bir ifadeyle etnik terimi hangi şartlar ve koşullar altında toplulukların duygu ve davranışlarını ortak bir paydada birleştirir? Bu soru üzerine derinlemesine inmek gerekecektir. Milliyetçilik üzerine yapılan çalışmalardan ilkçi yaklaşımlarda olduğu gibi, etnik bağlılıklarda inancın ve algılamanın rolü üzerinde durmak1 tamamen Alevi kimliğinin ve etnisitesinin kavramsallaşmasını açıklamaya yetmeyecektir. Bu çalışmada salt ilkçi yaklaşım üzerinden tezler üretilmeyecek ve modernist yaklaşımlardan da faydalanılmaya çalışılacaktır.

1 Özkırımlı, Umut, Milliyetçilik Kuramları Eleştirel Bir Bakış, Doğubatı Yayınları, Ankara, 1999, s.34

(2)

BÖLÜM III 3.1. Alevi İnancının Temel Esasları

Aleviliğin İslam’ın Sünni yorumuna bir tepki, alternatif olarak ortaya çıktığına dair genel bir görüş bulunsa da Alevilik, kökleri daha öncesine dayanan bir öğreti, inanç sistemi, sosyolojik bir olgu ve etnik bir kimliktir. Aleviliğin ne olduğu ve bu inancın temel esasları üzerine yapılan çalışmalarda, aleviliği bir noktaya oturtma çabasından ötürü her kesimden farklı açıklamalar gelmektedir.

Dinsizlikten, İslam’ı değiştirmekten İslam’ın gerçek şekli ve manevi ögelerinin uygulandığı bir inanç sistemi olmasına kadar uç noktalarda tanımlamalar yapılmaktadır. Bu karmaşa içerisinde genel olarak Alevilik, geleneğin, dini kurum ve kurallara karşı baskın gelmesi2, Çaldıran Savaşı’ndan sonra meydana gelen ayrılmaları neticesinde Anadolu Şiileri ile İran Şiileri arasındaki bağın kopması3 sonucu -Kızılbaş4 olarak adlandırılan gruplara daha sonra Alevi denilecektir- İslam dini içerisinde farklı bir yapıya bürünmüş, kırsal-göçebe kültürün bir ürünü olan dinsel-etnik ve sosyolojik bir yapılanmadır. Alevi kelimesi Türkçe’de “Ali ve evi”

kelimelerin birleşmesi ile oluşmuş bir kavram olmakla birlikte öz itibariyle Hz. Ali’nin soyundan gelen kişiler için kullanılmaktadır. Arapça’da ise Ali’ye ait, Ali’ye mensup anlamına gelmektedir5. Daha sonraki zamanlarda Alevi kavramı Ali taraftarlığı anlamında kullanılagelmiştir.

Alevilik, kendini Sünni anlayışın dışında konumlandıran, halifeler arasında Hz. Ali’ye daha fazla önem atfeden- bazı kesimlerde diğer halifelere karşı aşırı bir kin ve nefret besleyenler de vardır- ilk zamanlarda kırsal kesimde yaygın olarak görülmesine rağmen modernleşen dünya içerisinde sınıfsal olarak kentli-köylü ayrımının yapılmasının zorlaştığı, “İnsan-ı Kamil”

sıfatına sahip bireyler olmayı amaçlayan bir öğretidir. Daha önce de belirtildiği gibi bu konudaki tanımları yapan grupların aleviliği bir noktaya oturtmak istemesinden dolayı bir karmaşa söz konusudur. Yapılan bir araştırmaya göre, Alevi vatandaşların yüzde 48,6’sı

2 Dönmez R., Altuntaş N., Enneli P., Türkiye’de Kesişen Çatışan Dinsel-Etnik Kimlikler, içinde Yaman, Ali, Tük Siyasi Tarihinde Alevilik:Alevi Hareketinde Etnik ve Dinsel Farklılaşmalar Üzerine Genel Bir Değerlendirme, Say Yayınları, İstanbul, 2010, s.117

3 Öztürk, Serkan, Genel Yapısıyla Alevilik, AL-İ Talha Yayınevi, s.10

4 Kızılbaşlar 15. Yüzyılda özellikle Şah ismail ile Yavus Sultan Selim arasındaki çatışmaların olduğu dönemlerde kızıl sarıklar saran topluluklar.

5 Öztürk, a.g.e., s.11

(3)

Aleviliğin mezhep olduğuna inanmaktayken, yüzde 19,1’i kültür, yüzde 12,3’ü ise din diyebilmektedir6

3.2 Etnik Bir Kimlik Olarak Alevilik

Alevi etnik kimliğini incelemeden önce etnik, etnisite kavramlarının ne olduğunun tanımlanması konuyu analiz edebilmek için daha faydalı olacaktır. Etnik kelimesi birçok olay ve durum için kullanılmakta ve bu alanda bir karışıklık meydana gelmiştir. Dinsel, etnik, milliyetçi ve ırksal kelimeleri birbirinin yerine kullanılmaktadır ancak tam olarak hangisinin hangi durum için uygun olduğu bilinmemektedir. Etnik bir grubu tarif ederken genellikle, soy, kültürel özellikler, ayırıcı ortak bir dil ve ulusal ya da bölgesel köken7 üzerinde durulduğu söylenebilir. Etnisite kelimesinin tanımının üzerine oturtulduğu temel kavramlar olan, soy, dil ve kültür gibi ögelerin değişmeye ve zaman içerisinde farklılaşmaya açık olması da etnisitenin ve etnik grubun özelliklerinin değişmez olmadığını göstermektedir.

Etnisiteyi sosyal bir süreç olarak algılamalıyız8 ve alevi etnisitesininde zaman içerisinde meydana gelen değişikliklere göre farklı anlamlar kazandığı realitesini kabul etmeliyiz.

Alevi etnik kimliği, etnisitesin kültürel boyutuna en güzel örneklerden biridir. Etnik gruplar kullanılan dil ve soy açısından farklılık gösterseler de, kültürel özellik, etnisitenin önemli değişmezlerinin başında gelmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada, Alevi bir kişiye kendisini hangi etnik gruba dahil hissettiği sorulduğunda, hiçbir şık olmamasına rağmen

“Alevi” cevabını vermektedir9.

Türkiye’de yaşayan müslümanların yaklaşık olarak %30’unun Alevi olduğu sanılmaktadır.

Günümüzde Aleviler kendilerini salt tek bir kimliğe bağlı hissetmemektedirler. Türkiye’de yaşayan Alevilerin içerisinde, Türk, Kürt, Arap, Arnavut ve Zaza kimliğine kendini yakın hisseden gruplar bulunmaktadır10. Bu kimliklere kendi yakın hisseden Alevilerin olduğunu ortaya koymaktaki kasıt, Alevilerin birden fazla dili konuştukları ve ortak bir dile sahip olmadıklarını belirtmektir. Etnisite araştrımalarının önemli bir ögesi olan dil üzerinden Alevileri değerlendirdiğimizde, genel bir kanı olan etnik grupların ortak bir dil konuştukları tezi de bu duruma tezat teşkil etmektedir. Alevilerin etnik bir tanımlama ile sınırlandırılmasının yanlış olduğunu savunan Ali Yaman şu ifadeler ile bu duruma tepki göstermektedir: “Alevi İnanç Sisteminin, bugün etnik kimlik gibi köken, ırkçı anlayışlara giden bir kavramla açıklanıyor olması doğru bir yaklaşım olmasa gerektir. Şüphesiz ki tüm bu

6 Stratejik Düşünce Enstirüsü, Alevi Raporu, Ankara, 2009

7 Fenton, Steve, ETNİSİTE Irkçılık Sınıf ve Kültür, Phoneix Yaynevi, çev. Nihad Şad, Ankara, 2001,s.5

8 Fenton, a.g.e., s14

9 Stratejik Düşünce Enstirüsü, Alevi Raporu, Ankara, 2009

10 Yaman, a.g.e., s.124

(4)

gelişmeler dünyada kimlik merkezli politikaların ve “etnik mobilizasyonun” hız kazandığı 1990’ların ortamının bir yansımasıdır.”11

Etnisite zaman içerisinde, etkileşim ve tarihsel arkaplanlar nedeni ile değişen bir olgudur ve Alevi etnik kimliği de kendi içerisinde ve dışarıya karşı değişimler göstermektedir. Geniş bir coğrafyada yaşayan Alevi gruplar arasında, kendisini Türk, Kürt, Zaza, Arap gibi farklı etnik gruplarla özdeşleştiren kesimler de bulunmaktadır. Bazı araştırmacılara göre “Aleviler özbeöz Türklerdir, bazılarına göre ise Alevilik bir Türkleşme olgusudur ve buna Türkmen Aleviliği de denilebilir.”12

Etnik olarak ayrıştırılan ve ötekileştirlen Alevi gruplarının kendi kültürel özelliklerini korumak için daha fazla içe kapandıkları bir gerçektir ve yıllardır -başta Türkiye olmak üzere- birçok ülkede siyasal sorunlarla boğuşmaktadırlar. Etnisite makro, mezo ve mikro boyutları olan bir kavramdır ve makro sosyal boyutunun mikro-sosyal boyutundan daha önemli olduğunu düşünmek yanlış olacaktır.13 Makro boyutta devlet ve toplum nezlinde “öteki”

olarak algılanan Alevi topluluklarının, sosyal yaşamdaki farklılıkları da bu ötekileştirmenin ortaya çıkmasındaki sebeplerdendir. Geleneksel Sünni anlayıştan farklı olarak düzenlenen dini törenler, kutsal gün ve gecelerde meydana gelen farklılaşmalar14 ve bu farklılaşmalardan doğan algılar da Alevi etnik kimliğinin oluşmasında ve devam etmesinde öenmli bir yere sahiptir.

3.3. Alevi Milliyetçiliği ve Etnisite Tartışmaları

Milliyetçilik tartışmalarının önemli bir noktası, milliyetçiliğin milletlerden önce var olup olmadığıdır. Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Bir diğer önemli argüman da milliyetçilik tartışmalarının “etnisite” kavramından ithal edildiğiyle alakalıdır. Milletlerin milliyetçilikten önce var olduğunu savunan ilkçi yaklaşım perspektifinde alevi etnik kimliğini değerlendirdiğimizde karşımıza şu sonuçlar çıkmaktadır.

- Alevi kimliğinin ortaya çıkması modern milliyetçilik ve etnisite tartışmalarından daha öncelere dayanmaktadır.

- Alevi kimliği içerisinde dünyaya gelen bireyler, bu kimliğin doğallığı içerisine doğarlar.

11 Yaman, a.g.e., s. 125-126

12 Yaman, a.g.e. s128

13 Fenton, a.g.e. s21

14 Alevi-Bektaşi İnancının Temel Esasları, Danimarka Alevi İnanç Toplumu, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu Yayını, Danimarka,2008

(5)

- Alevi kimliği, sürekli ve değişmez bir süreç içerisinde varlığını devam ettirmiş değildir.

Alevi etnik kimliği üzerine, milliyetçilik literatüründe ilkçi yaklaşım olarak adlandırılan görüşün alt dalı olan sosyo-biyolojik yaklaşımla eğildiğimizde, tatmin edici bulgulara rastlamaktayız. Sosyo-biyolojik yaklaşıma göre: İnsanlar öncelikle üreme ve çoğalma güdüsü ile yaşarlar. Bu amaca yönelik en yaygın davranışsa, yakınlarla, akrabalarla evlenmektir.

Üreme eyleminde hısım/akraba olanı seçmek insanların genlerine işlemiş bir davranıştır. Peki insan kendine yakın olanı nasıl seçer? Burada önemli olan nokta kültürel benzerliktir. Etnik grupların kökenlerine ilişkin bilgiler sunan kültürel ögeler, bireylere yakınlarını belirleme noktasında kılavuzluk eder.15

Yukarıdaki pasajda anlatılmak istenen nokta ve çıkarılmak istenen sonuç şudur: Alevi etnik kimliği içerisindeki insanların, sosyo-biyolojik yaklaşım içerisndeki kavramları iler yakından alakalı olduğudur. Alevi etnik kimliğine sahip bir birey başka bir kimlikten insanla evlenme noktasında tereddütler yaşamaktadır. Hatta gözlemlere ve deneyimlere bakılarak, Alevilerin başka bir etnik kimlik ile evlenme noktasında çok tutucu oldukları dahi söylenebilir. Aleviliği etnik bir kimlik olarak adlandırmayan görüşe göre, Alevilik kültürel bir birliktelik ya da mezhepsel bir ayrışmadır. Aleviler içerisinde başka etnik kökenlere ait insanların da var olması, aleviliği, etnik bir kimlik olmaktan uzaklaştırmaktadır. Ancak ilkçi yaklaşımın sosyo- biyojik termnolojisinden değerlendirildiğinde Alevi kimliğinin kültürel birliktelikten ziyade etnik kimliğe daha yakın olduğu anlaşılacaktır. Aleviliğin etnik bir kimlik olarak değerlendirilmesinde bir diğer önemli nokta ise, Alevi bir bireyin herhangi bir tercih yaparken, Türk, Kürt, Arap vs. gibi kimliklerden ziyade salt Alevi kimliğine mensup bireyleri tercih ediyor olmasıdır. Burada ki “tercih” kelimesinden kasıt, sosyal hayatta yapılan tercihlerdir ( evlilik, arkadaşlık, ticaret vs.). etnik gruplar akrabalık ilişkisinin geniş ölçekli düşünülmesiyle oluşur.16

3.4. Modernist Milliyetçilik Yaklaşımı ve Alevilik

Modern milliyetçilik yaklaşımına göre milletler ve milliyetçilik modern çağa, son birkaç yüzyıla ait çalışmalardır. Milletler ve milliyetçilik, kapitalizm, sanayileşme, merkezi devletlerin kurulması, kentleşme, laikleşme gibi modern süreçlerle birlikte ya da onların

15 Özkırımlı, a.g.e., s.90

16 Özkırımlı, a.g.e., s.91

(6)

ürünü olarak ortaya çıkmıştır.17 Alevi milliyetçiliğinin bu süreçler sonunda ortaya çıktığı savunanların yanında, Alevi milliyetçiliği diye bir kavramın omadığını iddaa edenler de vardır. Aleviliği ayrıştırıcı bir öge olmakatan ziyade bütünleştirici bir kavram olarak görenler, Aleviliğin milliyetçi literatür içerisinde değerlendirilmesine karşı çıkmaktadırlar.18 Modernist yaklaşıma göre, milliyetçilk ve milletlerin ortaya çıkmasında başat rol oynayan unsur kapitalizmdir. Kapitalist sisteme geçiş ile birlikte ortaya çıkan ulus-devletler ile birlikte bu düşünce de insanların zihinlerinde yer edinmeye başlamıştır.

Modern milliyetçilik kuramları içerisinde ekonomik dönüşüm tezini savunan neo-marxist yazarlar milliyetçiliği markizsm başarısızlığı olarak adlandırmaktadırlar. Milliyetçiliik olgusunu milletlerin iç dinamiklerinde değil dünyanın tarihsel dönüşümü içerisnde değerlendirmek gerektiğini savunmaktadırlar. Alevi etnik kimliği/milliyetçiliği üzerine yazaılan yazıların bazılarında yine bu yaklaşımdan beslenerek, tarihsel olarak egemen olan Sünni anlayışa bir tepki olarak alevi kimliği kendisine yer edinmeye çalışmıştır. Kapitalizmin dengesiz gelişmesinin milletçiliğin çıkmasında başat rol oynadığını savunan Nairn, milliyetçiliği bir savunma mekanizması bir tepki olarak adlandırmaktadır.19 Alevi milliyetçiliği tartışmaların başlaması da yine Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih yazımı ve ekonomik yaşam içerisinde geri planda kalan Alevi etnisitesinin yaşadığı tarvmalarla ilintilidir.

Michael Hetcher’in iç sömürgecilik kuramı perspekifinde Alevi etnisitesinin oluşması değerlendirilebilir. Topluluklar arası kültürel farklılıklar arttıkça, ezilen topluluklar arasında ki dayanışmanın da artacağı20 savı üzerinde durulmaktadır. Bu noktada Alevi kimliğinin, baskın kimlik olan Sünni kimliği içerisindeki “öteki” algısı, Alevi kimliğin oluşmasında etkili olmuştur. Külütrel manada yaşanan farklılıklar ve gruplar arasındaki oratk tarihi anılarda meydana gelen ayrışmalar da yine etkili olan objelerdir. Etno-sembolcü yaklaşımda önemli noktalar olan semboller de yine burada değinilmesi gereken kavramlardır. Ayrıca sembollere atfedilen önem ve sembollerin değeri noktasında Sünni kesim ile aralarında yaşanan farklılıklar da yine etkili olgular arasında zikredilebilir.

17 Özkırımlı, a.g.e., s.105

18 Muxundi, Seyfi, Evrensel Alevilik ve Milliyetçi Alevilik, 2011

19 Özkırımlı, a.g.e., s.113

20 Özkırımlı, a.g.e., s126

(7)

BÖLÜM IV 1.Türk Siyasi Hayatında Alevi Kimliği

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan Aleviler, iki kırılma noktası üzerinden tartışılmaktadır. Birincisi, Türkiye nüfusu içerisindeki İslami kesimde çoğunluğu sağlamış grup olan Sünnilerin bakış açısına göre, “yanlış, sapkın” bir inanç sistemi olmasıdır. İkincisi ise Alevilerin sol ideolojiye yatkın olmalarıdır.21 Aleviliği “sapkın” bir inanç olarak değerlendiren kesimler tarihsel perspektif içerisinde Alevileri Sünni kimliği içerisnde eritmeye çalışmışlardır.22 Ali Yaman’a göre Aleviler Türk siyasi hayatı içerisinde nüfusları oranında temsil edilmemişlerdir ve bu durumun sebepleri şunlardır:

1. Tarihsel ve sosyolojik olarak, Alevilerin yaşamındaki kırsal ağırlık, onların Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze sivil, askeri, bürokrasi düzeyinde geri planda kalmalarında etkili olmuştur.

2. Özellikle 16. Yüzyıldan itibaren Süniliğin Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi mezhebi haline gelmesi, Alevi toplulukları Sünniliğe aykırı ve gayri resmi inanaışları nedeniyle marjinal ve kapalı bir topluluk durumuna getirmiştir.

3. Diğer bir neden ise bir önceki nedenle ilişkili olarak siyasi marjinalitedir. Siyasi marjinalite olarak ortaya çıkan durum ise Osmanlı-Safevi mücadelesi ve bu mücadelede Kızılbaş-Alevi toplulukların, Türkçe şiirleri de olan Şah İsmail’in başında olduğu Safevi Devleti’ni desteklemelerine dayanmıştır.23

Yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı Türk siyasi hayatı içerisinde Alevi toplulukları marjinal bir grup konumuna gelmiştir. Türkiye Cumhuruiyeti’nin 1923 yılında kurulması ile Aleviler yeni rejimi desteklemeye başlamışlardır. Bu desteğin altında yatan sebep ise, Osmanlı döneminde hakim mezhep olan Sünnilik inancının tasfiye edilmesidir. Teoride, sadece Sünnilik değil diğer tüm mezhep ve dinlere karşı eşit mesafede olan laiklik anlayışının benimsenmesi ile Sünniliğin yanında Aleviliğin de eşit derecede zarara uğraması sonucunda bu destek olmuştur. Bu olayların akabinde yeni rejimin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı Aleviler içerisinde bir yakınlık olmaya başlamıştır..

21 Yaman, a.g.e., s.120

22 Subaşı, Nejdet, AKP ve Aleviler -"Yol" ve "Yordam" Arayışı, Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, http://www.necdetsubasi.com.

23 Yaman, a.g.e., s.121

(8)

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uyguladığı mezhepçi politkalar akabinde Aleviler yeniden ikincil kimlik konumuna gerilemeye başlamışlardır ve 1980 yılında yapılan askeri müdahale sonrasında da yine Sünnilere nazaran Aleviler zararlı çıkan grup olarak adledilebilir.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı ile daha fazla siyasi alanda görülmeye başlayan Aleviler, bu parti iktidarından çeşitli taleplerde bulunmuşlardır. Bu talepler arasında, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması, Alevi inanç önderlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda daimi kadrolarda görevlendirilmesi ve sosyal yaşam içerisinde bir eşitlik isteği24 sayılabilir. AKP döneminde tartışılmaya başlayan bu konularda 2012 yılı itibariyle dişe dokunur bir sonuç elde edilememiştir ve tatmin edici adımlar atılamamıştır. Etnik bir kimlik olarak Alevilik günümüz dünyasında birçok sorun ve kimlik karmaşaması ile uğraşmaktadır.

BÖLÜM V SONUÇ

Alevi inancına yönelik açıklayıcı, tanımlayıcı çalışmaların sonucunda ulaşılan “etnik bir kimlik” tanımlaması Alevilik inancı içerisindeki bazı kesimler tarafından kabul edilmemesine rağmen, kültürel ve sosyo-biyolojik açıdan bakıldığında ulaşılan bulgular, Alevilik için “etnik bir kimlik” tanımlamasına zemin hazırlamaktadır. Etnik kimliklerin oluşmasındaki tarihsel ortak anılar ve bastırılmış kimliklerin geri dönüşü noktasındaki açıklamalar ile Aleviliğin etnik bir kimlik olduğunu söylemek gerekmektedir. etnisite ve milliyetçilik tartışmaları içerisnde mezhepsel birlikteliklerin konumlandırılması güçlüğü, tanımlama ve açıklama noktasında güçlüklere sebep olmaktadır.

Aleviliğin çıkış noktası, Türk siyasi hayatı içerisindeki rolü ve Alevi bireyler arasındaki algılama farklılıklarının doğurduğu sonuçlardan dolayı etnik ve milliyetçi açıklamalar içerisinde muhalif bir konumda yer almaktadır.

Son yılarda Aleviler üzerinde yapılan araştırmalar ve Türkiye siyasi yaşamında Alevi kimliği üzerinden yapılan tartışmalar sonucunda daha fazla gündeme gelen Aleviliğin ne olduğu sorusuna veirlecek cevap, bu çalışmadaki bulgulara göre “etnik bir kimlik”tir, cevabı olmaktadır.

24 Subaşı, a.g.e.

(9)

Aleviler, Türk müdür, Kürt müdür, sorusunu sormaktan ziyade, Aleviliği etnik bir kimlik, unsur olarak ele almak gerekmektedir. Aleviliği etnisitenin üzerinde tanımlayan, gören yazarlar olmasına rağmen Alevilik sahip olduğu kültürel özellikler ve grup içerisndeki sosyo- biyolojk etkileşimler, etnisitenin soy ve kültürle ilgili özelliklerini karşılamasından dolayı

“Alevilik etnik bir kimliktir.” Denilebilir.

KAYNAKÇA

1- Özkırımlı, Umut, Milliyetçilik Kuramları Eleştirel Bir Bakış, Doğubatı Yayınları, Ankara, 1999

2- Dönmez R., Altuntaş N., Enneli P., Türkiye’de Kesişen Çatışan Dinsel-Etnik Kimlikler, içinde Yaman, Ali, Tük Siyasi Tarihinde Alevilik:Alevi Hareketinde Etnik ve Dinsel Farklılaşmalar Üzerine Genel Bir Değerlendirme, Say Yayınları, İstanbul, 2010

3- Öztürk, Serkan, Genel Yapısıyla Alevilik, AL-İ Talha Yayınevi 4- Stratejik Düşünce Enstirüsü, Alevi Raporu, Ankara, 2009

5- Fenton, Steve, ETNİSİTE Irkçılık Sınıf ve Kültür, Phoneix Yaynevi, çev. Nihad Şad, Ankara, 2001

6- Alevi-Bektaşi İnancının Temel Esasları, Danimarka Alevi İnanç Toplumu, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu Yayını, Danimarka, 2008

7- Muxundi, Seyfi, Evrensel Alevilik ve Milliyetçi Alevilik, 2011

8- Subaşı, Nejdet, AKP ve Aleviler -"Yol" ve "Yordam" Arayışı, Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, http://www.necdetsubasi.com.

9- Nursi, Said, Lemalar, Envar Neşriyat, 1996

10- Ateş, Kazım, yurttaşlığın Kıyısında Aleviler- “Öz Türkler ve Heretik Ötekiler”, Phoneix Yayonevi, Ankara, 2011

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama Birin­ ci Dünya Savaşı patlayınca bütün yurt dışındaki sanatçı­ lar gibi ülkesine dönmek zo­ runda kaldı.. O sıralar Güzel Sanatlar Akademisine

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Musa Celil’in Moabit Defterleri’nde yer alan şiirleri dikkatle incelendiği zaman, onun bu serideki eserlerinin hemen tamamında

In this work, a novel SOC prediction model based on Extended Kalman Filter (EKF) integrated with Thevenin equivalent battery circuit model is proposed.. First, the

The success of the ANN model with 10 input, 15 neurons, 1 hidden layer and 1 output layer (10-15-1) in predicting fraud risk in financial statements as a result of

The B-all tier score is the sum of participants’ biased responses to both the first and the second tiers, which are biased, and uncertain.. In order to be counted as B-all

Zeynep Özal’ın, Civan skandalından sonra ilk kez kendisini savunduğu Mete Akyol’un programına izleyiciler “danışıklı dövüş” diye tepki gösterdi.. •Z e y n e p

Siyasal görüş olarak sağ politik görüşleri benimseyen ve etnik gruplarıyla daha yüksek düzeyde özdeşleşme gösteren Türk katılımcıların, Kürtlere

“Yunan asması, Yunan bozması, Yunan cavuru,Yunan gavuru, Yunan çocuğu, Yunan dölü, Yunan gavurunun dölü, Yunan ib.nesi, Yunan inadı, Yunan iti, Yunan kanı,