• Sonuç bulunamadı

TÜRK MİLLETİ ADINA T.C. DİYARBAKIR 1. AİLE MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRK MİLLETİ ADINA T.C. DİYARBAKIR 1. AİLE MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK MİLLETİ ADINA T.C.

DİYARBAKIR

1. AİLE MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/708 Esas KARAR NO : 2015/893

HAKİM : KEMAL UĞUR 104797 KATİP : HÜLYA KOÇAK 58669

DAVACI - BİRLEŞEN DAVALI : NURCAN TÜFEKÇİ - 11447096754 Aziziye Mah. Toki 9 Cad. 2 Co-1/2 Yenişehir/ DİYARBAKIR

VEKİLLERİ : Av. MEHMET ŞİRİN YILDIZ - Dr. Selahattin Yazıcıoğlu Cad. Karakoç Plaza Kat:5 No:63 Yenişehir/Diyarbakır 21100 Merkez/ DİYARBAKIR

Av. CANAN ATABAY - Lise Cad. 2. Sok. Aktaş 4 Apt.

Kat:2 No:10 .. Yenişehir/ DİYARBAKIR

DAVALI - BİRLEŞEN DAVACI : MURAT ATILGAN -42670956010 Yeşiltepe Mah.494 Cad.No.85/67 (Kuzey Ankara Evleri) Keçiören/

ANKARA

VEKİLİ : Av. MEHMET ALİ ARSLAN - Selahattin Yazıcıoğlu Cad.

İnka 1 Apt. Kat:1 No:2 Yenişehir/Diyarbakır 21100 Yenişehir/ DİYARBAKIR

DAVA : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması DAVA TARİHİ : 19/04/2011

BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 31/12/2014 KARAR TARİHİ : 22/12/2015 KARAR YAZMA TARİH : 31/12/2015

Mahkememizde görülmekte bulunan Çocukla Kişisel İlişki Kurulması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili 19/04/2011 tarihli dilekçesinde; müvekkili ile davalının görücü usulü ile evlendiklerini, bu evlilikten müşterek 1 çocuklarının olduğunu, davalının evlilik birliğinin yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getirmediğini, sürekli müvekkiline hakaret

(2)

ettiğini, kınada ve düğünde takılan takıları kendisine vermesi hususunda sürekli zorlamalarda bulunduğunu, müvekkilinin vermek istememesi neticesinde müvekkili ile kavga ettiğini, aşağıladığını, evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine ve 500 TL nafaka verilmesine, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebep olması ve ağır kusurlu olması nedeniyle 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata ve müvekkile ait olan ziynet ve altınların, ortak ikametgahta bulunan şahsi eşyaların müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı adına çıkartılan tebligat 27/04/2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.

Davalı 11/07/2011 tarihli cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen hususların büyük bir kısmının yanlış ve abartılı olduğunu, evlilik birliğinin bir dayanışma ve paylaşma kurumu olduğunu, eşinden borçların ödenmesi konusunda maddi destek istemesinin bir kusur olarak gösterildiğini, altınları eşinden hiçbir şekilde talep etmediğini, ayrıca yasal olarak alınması mümkün olmayan 4 aylık bebeği aldıracak doktor tanıdığının olduğunu ve çocuğu aldırmayı talep ettiğini hatta bu konuda eşine baskı yaptığının iddia edilmesinin çok vahim bir durum olduğunu, kendisinin bu evliliğin devam etmesini istediğini, ikinci bir şansın hem evlilikleri yönünden, hemde çocuklarının maddi ve manevi gelişimi açından şart olduğunu, bu nedenlerle boşanma davasının reddine, boşanmanın ferileri olan velayet, maddi-manevi tazminat, nafaka, altınlar ve ortak ikametgahtaki şahsi eşyaların davacıya teslim edilmesi hususlarındaki taleplerin reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti konusundaki taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı 03/11/2011 tarihli duruşmada; cevap dilekçesini tekrarla, davacı ile yaklaşık 7 aydır ayrı yaşadıklarını, çocuğun annesi ile birlikte kaldığını, tanık ve delil bildirmeyeceğini, boşanmaya karar verilmesi durumunda çocuğun velayetinin kendisine verilmesini imzası tahtında bildirmiştir.

Mahkememizce davacı Nurcan Tüfekçi tarafından açılan boşanma davasında yapılan yargılama sonunda, 03/10/2012 tarih ve 2011/480 esas, 2012/1272 karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları 2011 dğl. Melike Tanem ATILGAN'ın velayetinin davacı anneye verilmesine, velayeti anneye verilen baba ile müşterek çocuk arasında "müşterek çocuk ile babanın farklı şehirde kalmaları durumunda eğitim durumunu engellememek koşulu ile her yıl 1-30 Temmuz tarihleri ve dini bayramların 1. Günü saat 10.00 dan ikinci günü saat 10.00'a kadar aynı şehirde yaşamaları halinde her ayın ilk ve üçüncü pazar günü sabah saat 8.00 den akşam saat 21.00 e kadar ve dini bayramların 1. Günü saat 10.00 dan ikinci günü saat 10.00 a kadar

(3)

baba yanına aldırılmak suretiyle şahsi ilişki tesisine" şeklinde şahsi ilişki tesisine karar verilmiş, verilen kararın boşanma, velayet, tazminat ve kişisel eşya yönünden temyiz edilmemesi neticesi 01/11/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Mahkememiz kararı davalı Murat Atılgan tarafından kişisel ilişki yönünden, davacı tarafça da iştirak nafakası ve şahsi münasebet yönünden temyiz edilmiş, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 18/04/2013 tarih ve 2012/25260 esas, 2013/11101 karar sayılı ilamı ile, mahkememizin yukarıda belirtilen kararı küçük ile baba arasında kişisel ilişki tesis düzenlenirken küçüğün bedeni ve fikri gelişiminin esas alınması, müşterek çocuğun yaşı dikkate alınarak baba ile uzun süreli ve yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerektiği gerekçesi ile mahkememizi kararında 4. Fıkra olarak

"velayeti annede olan çocuk ile davalı baba arasında her ayın 1. Ve 3. Cumartesi günü sabah saat 10.00 ile 17.00 saatleri ile dini bayramların 2. Günü saat 10.00 ile 17.00 saatleri arasında çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulması" sözcüklerinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği görülmüştür. Davalı tarafından yapılan karar düzeltme talebinin ise Yargıtay 2. HD'nin 2013/21938-25892 esas ve karar sayılı karar ile reddine karar verilmiştir.

Yukarıda belirtilen mahkememiz kararının Yargıtay 2 HD'nin yukarıda belirtilen kararları ile kesinleşmesi ile davalı tarafından Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yoluna gidilmiş ve Anayasa Mahkemesi 2013/9047 başvuru numaralı 07.05.2015 tarihli kararı ile başvurucunun Anayasanın 20. Maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabul edilebilir olduğunu, Anayasanın 20. Maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın mahkememize gönderilmesine karar vermiştir, Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararı ile dosya mahkememizin 2015/708 esas numarasına kaydı yapılmış, yargılamaya mahkememizde devam olunmuştur.

Davalı Murat Atılgan tarafından 31.12.2014 tarihinde mahkememizin 2014/983 esas sayılı dosyası ile, 31.12.2014 havale tarihli dilekçe ile mahkememizin yukarıda belirtilen kararı ve Yargıtay 2 HD'nin kararı belirtildikten sonra anne Nuran Tüfekçinin iki kez çocuk teslimine muhalefet ettiğini, bu hususta Diyarbakır 1. İcra Ceza Mahkemesinin 2013/248 ve 2014/170 esas sayılı dosyaları ile şikayette bulunduklarını, müşterek çocuğun gerçek doğum tarihinin 25.11.2010 tarihi olduğunu ancak nüfusta 25.02.2011 tarihi olarak tescil edildiğini, ayrıca davalının 19.04.2011 tarihinde Aile Mahkemesindeki beyanında bu hususu dile getirdiğini, bu sebeple çocuğun dört yaşını bitirdiği ve beş yaşında olduğu hususunda tereddüt olmadığını, müşterek çocuğun baba ile az zaman geçirdiği, Ankara’da çok kaldığı hususlarında davacı babaya söylendiğini, ekte sundukları resimlerden de müşterek çocuğun baba ile birlikteyken çok mutlu olduğunu, davalı

(4)

Nurcan Tüfekçi'nin davacı Murat Atılgan'ın devamlı olarak telefonlarına cevap vermediğini, bu sebeple davacı Murat Atılgan'ın müşterek çocuğun sağlık durumu hakkında bilgi alamadığından çocuğun sesini 1-2 dakika duyabilmek için ve akşamları yatmadan önce aramak kaydıyla müşterek çocuğa cep telefonu aldığını, ancak davalı Nurcan'ın telefonu kapatarak ve hiç bir akşam açmayarak iletişimi engellediğini, bunun için ise dilekçelerine ekli yazıyı bahane ettiğini (dilekçeye ekli psikolog ile görülüşüldüğüne dair çocuğun özel telefona sahip olmasının uygun görülmediğine dair yazı), müşterek çocuğun baba tarafından hiç kimseyi tanımadığını, müşterek çocuğun dedesinin 80 yaşın üstünde olduğunu yolculuk yapamadığını, torununu görmeden öleceğini düşündüğünü, bu sebeplerle, her hafta sonu cuma akşamından pazar akşamına kadar yatılı olarak baba yanında kalmasana, yılda en az bir ay baba yanında kalmasına, dini bayramlarda iki gün baba yanında kalmasına, doğum günüde baba ile görüştürülmesine, babalar günü gibi özel günlerde baba yanında kalmasına sadece akşamları yatmadan önce 1-2 dakika baba ile telefonda görüştürülmesine, müşterek çocuğun sosyal, psikolojik, zihinsel gelişimi ve sağlığı ile ilgili olarak babayı bilgilendirmesi hususunda davalının yükümlü kılınmasına karar verilmesi ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkememizin 2014/983 esas sayılı dosyası ile baba Murat Atılgan tarafından açılan dava, yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama hususunda verdiği karar ile yeniden yargılamaya başlanan dosya ile aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesi ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Birleşen davalı vermiş olduğu 27.01.2015 tarihli cevap dilekçesi ile, mahkememizin 2011/480 esas ve 2012/1272 karar sayılı kararının kesinleşmesinden bu yana bir yıl gibi bir zaman geçtiğini ve şartlarda bir değişiklik olmadığını, müvekkilinin iki defa çocuk teslimine muhalefet etmediğini, davacının çocuğun beş yaşında olduğu iddiası yönünden ise, çocuğun büyüdüğü ve kendi kendine yetebilecek bir yaşa geldiği çocukluk gelişim evrelerini tamamladığı anlamına gelmeyeceğini, çocuğun kimlik yaşından bir kaç büyük olmasının durum ve şartların değiştiği ile müşterek çocuğun gelişim evlelerini tamamladığını göstermeyeceğini, müşterek çocuğun dört yaşını yeni doldurduğunu ve beş yaşından gün almaya başladığını, bu yaştaki bir kız çocuğunun cinsiyet ayrımı yapacağı bir evrede olduğunu, annesinin koruması ve kontrolünün çocuğun fiziksel güvenliği için önem arzettiğini, bu yaştaki çocuğun yetişkin desteğine ihtiyaç duyduğunu, karanlıktan yalnız kalmaktan, bilinmeyen ortamlardan korkacağı bir evre olduğunu, müşterek çocuğun davalıya neden sık gelmediğini sormadığını, çocuğun ilk başlarda baba ile görüşmekte sıkıntı yaşamadığını bir süre sonra davacının davranışlarından olacak ki baba ile görüşmenin canını sıktığını mutlu olmadığını gerek annesine gerek teyzesine söylediğini, davalının düzenli olarak mahkeme kararında düzenlendiği şekilde

(5)

çocuğu görmeye gelmediğini, davacının müşterek çocuğu mal olarak gördüğünü, gerek davalıya ve gerek davalının iş iş arkadaşlarına benim malım onda/sende kaldı dediğini, davacının müşterek çocuğa telefon aldığını, davalının davacının telefonlarına cevap vermemesinin haklı nedenlere dayandığını, davacının çocuğu sormak yerine sürekli rahatsız edici ve tacizkar şekilde konuştuğunu, her hafta cuma akşamından pazar akşamına kadar müşterek çocuk ile yatılı ilişki kurmasının tarafların ayrı şehirlerde yaşıyor olmaları sebebi ile kabul edilemeyecek bir durum olduğu gibi müşterek çocuğun annesiyle zaman geçirmesine engel mahiyette olduğunu, her akşam telefonla görüşme talebinin çocuğun gelişimi için uygun olmayacağını müvekkilini bilgilendirme konusunda sorumluluk altına sokmasının hukuken mümkün olmadığını bu sebeplerle davanın reddine aksi takdirde müşterek çocuğun ilk okul çağında itibaren yatılı olarak kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin davadan tahsiline karar verilmesin talep etmiştir.

Dava Anayasa Mahkemesinin hak ihlalinin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere gönderilen kişisel ilişki kurulması davası birleşen dava ise kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır.

TMK 182 maddesine göre; Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

TMK 183 maddesine göre; Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.

TMK 323 maddesine göre; Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.

TMK 324 maddesine göre; Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.

(6)

Kişisel ilişki belirli gün ve saatte velayet kendisine verilmeyen eş ile çocuk arasında yüz yüze görüşme olarak tanımlanabilir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ile boşanma veya ayrılık kararından sonra velayet kendisine verilmeyen tarafın çocuk ile kişisel ilişki kurma talep hakkı vardır. Kişisel ilişki hem hukuksal hem de duygusal bir ilişkidir. Velayet kendisine verilmeyen veya velayeti kendisine bırakılmayan çocuk ile anne veya babanın kişisel ilişki kurulmasının duygusal amacı, sevinç ve hüzün paylaşımı zaman içerisinde birbirine yabancılaşmamadır. Bu sebeple duygusal ilişkinin devam etmesi için hukuk düzenimiz velayeti kendisine verilmeyen veya çocuk kendisinden alınan taraf için kişisel ilişki düzenlenmesini ana ve babanın bu husustaki görüşü alındıktan sonra tarafların arzu ve iradesine değil öncelikle çocuğun sağlık eğitim ve ahlak bakımından gelişimi dikkate alınarak kamu düzenini ilgilendiriyor olması sebebiyle resen düzenleme imkanı tanımıştır. Yine kişisel ilişki yalnızca velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf hakkı olarak düşünülse de bu hak aynı zamada çocuğun da hakkıdır, yani çocuğunda velayet verilmeyen anne veya babası ile duygusal ilişkisinin devamı yönünden kişisel ilişki hakkı vardır, bu hak sadece annenin veya babanın değil çocuğunda hakkıdır.

Boşanma veya ayrılık halinde velayet hakkı sahibi ile kişisel ilişki hakkı sahibi olarak ana veya baba karşı karşıya gelmektedir. Kişisel ilişki duygusal ilişkinin devamını sağlamayı, özlem gidermeyi amaçlamakta olup bu sebeple kişisel ilişki hakkı velayet hakkına göre çocuğun yaşamına müdahale hakkı vermediğinden daha dar kapsamlıdır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun menfaati daha üstün tutulması gerekmektedir. TMK 323 maddesinde belirtilen uygun kişisel ilişki kurma isteme hakkı, çocukla kişisel ilişkinin çocuk menfaatine olacak şekilde ve zamanda olması gerektiği şeklinde anlanılması gerekmektedir. Aynı sonuca yukarıda belirtilen TMK 182/2 maddesinden de açıkça ulaşılabilmektedir. Bu şekilde kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun menfaatine öncelik verilmesi gerekmektedir.

Kişisel ilişkinin belirli gün ve saatte velayet kendisine verilmeyen eş ile çocuk arasında yüz yüze görüşme olarak tanımlanması ve kişisel ilişkinin çocuğun menfaati dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğinden çocuğun yaşı, mesajlaşma, telefonlaşma, her hafta sonu görüşme, veya çok sık şekilde görüşmenin aynı zamanda kişisel ilişki hakkına göre daha geniş yetkiye sahip olan velayet hakkı sahibinin de ailevi hayatı kişisel hayatının da göz önünde bulundurulması ve velayet hakkı sahibinin hakkı, kişisel ilişki hakkı sahibinin hakkı ve çocuğun menfaati arasında bir denge sağlanması gerekmektedir. Küçük yaştaki çocuğun velayet kendisine verilen taraf yanında ve bu kişinin ikinci kez evlenme halinin düşünülmesi durumunda telefonla, birleşen davacının talep ettiği doğum günlerinde, babalar gününde vb şekilde sık sık görüşmenin velayet hakkı sahibinin kendi hayatı üzerine müdahale anlamına gelebileceğinden aynı evde küçük ile kişisel ilişki kurulması

(7)

mahkememizce velayet hakkı sahibinin velayet hakkına ve kendi aile hayatına müdahale anlamına geleceğinden mahkememizce yerinde görülmemiştir.

Tarafların boşanma davasından sonra mahkememiz karar tarihinde müşterek çocuk, tarafların kabulünde olduğu üzere 25.11.2010 doğumlu olması sebebi ile beş yaşını doldurmuş durumdadır. Beş yaşını doldurmuş müşterek çocuk ile velayet kendisine verilmeyen kişisel ilişki hakkı sahibi davalı birleşen davacı babanın çocuğun yanında kalacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesini talep hakkı vardır. Zira yukarıda açıklandığı üzere hukuksal olarak düzenlenen kişisel ilişkinin duygusal olarak amacının gerçekleştirilmesi için müşterek çocuğun yaşı da dikkate alındığında çocukla düzenli ve yatılı olarak baba ile kişisel ilişki düzenlenmesi gerekmektedir. Yine yukarıda belirtildiği üzere bu hak sadece velayet kendisine verilmeyen somut olayda davalı birleşen davacının değil aynı zamanda müşterek çocuğunda hakkıdır. Bu sebepledir ki müşterek çocuğun babası ile arasında duygusal kopuş yaşanmaması için daha sık sürelerle ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu arada kısa kararda tarafların aynı yerde ve farklı yerlerde ikamet etmeleri haline göre kişisel ilişki düzenlenmiştir. "İkamet" kavramı bir yerde oturma, eğleşme, bulunma anlamına gelmektedir bu sebeple ki TMK 19 maddesinde belirtilen yerleşim yeri kavramıyla eş anlamlı değildir. Yerleşim yeri, yasada belirtildiği üzere, kişinin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer iken ikamet etmekte süreklilik yoktur ve mahkememizce kısa kararda yasada tanımlanan yerleşim yeri kavramından farklı olarak bir yerde oturma, eğleşme ve bulunma anlamında kullanılmış olup, bu şekilde kişisel ilişki hakkı sahibi babanın Diyarbakır'da bulunması halinde her ayın 1 ve 3 Cumartesi günleri başlamak üzere Pazar günlerine kadar kişisel ilişki düzenlenmesine karar verilmiştir, yani bu halde davalı birleşen davacı baba Diyarbakır'da müşterek çocuğu ile ve çocuğu yanına alarak kişisel ilişki kurabilir. Temmuz aylarında ise davalı birleşen davacı babanın müşterek çocuğu kendi yerleşim yerine götürebilmesine imkan verecek şekilde, farklı yerlerde ikamet etmeleri halinde temmuz ayının ilk ve son günleri kişisel ilişki tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-Anayasa Mahkemesi'nin 2013/9047 başvuru numaralı karar sonucu yapılan yeniden yargılama neticesinde davalının talebinin kişisel ilişki ile sınırlı olmak üzere kısmen kabulü ile ve birleşen dosya davacısının davasının kısmen kabulü ile ,

2-Müşterek çocuk ile babanın aynı yerde ikamet etmeleri halinde her ayın 1. ve 3.

Cumartesi günleri saat 09:00 dan Pazar günü saat 17:00 ye kadar, farklı yerde ikamet etmeleri halinde her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 09:00 dan 30. günü saat 17:00 a

(8)

kadar, her iki halde de dini bayramların 2. günü saat 09:00 dan 3. günü saat 17:00 ye kadar görüştürülmek suretiyle şahsi ilişki tesisine,

3-Murat ATILGAN kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 2.kısım 2.bölümüne göre hesaplanan 1.800,00 TL vekalet ücretinin Nurcan'dan alınarak Murat'a verilmesine,

4-Alınması gerekli 27,70 TL harcın peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2,50 TL harcın Nurcan'dan alınarak hazineye irad kaydına,

5-Murat tarafından bu dosyada ve birleşen dosyada yapılan toplam 140,40 TL yargılama giderinin Nurcan'dan alınarak Murat' a verilmesine,

6-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,

Dair, davacı ve vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2015

Katip 58669 Hakim 104797

Referanslar

Benzer Belgeler

Çocuğun kend özel alanını koruyab lmes ç n öncel kle bu alanı çocuğa tanımlamak gerek r.. Çocuk ç n tanımlanan özel alan aynı zamanda anne-babanın da

Nitekim ilk yaklaşıma göre koruyucu aile korunmaya ihtiyacı olan çocuklar bakımından AÇSHB’nin yardımcısıdır ve bu kurum, korunmaya ihtiyacı olan çocuğun ana

Keywords: Obstructive sleep apnea, lung volumes, airway resistance Amaç: Obstrüktif Uyku Apne sendromu (OUAS), uyku sırasında üst.. solunum yollarında tekrarlayıcı tam veya

maddesi uyarınca veri sorumlusu sıfatıyla, aşağıda belirtilen şekillerde elde ettiğimiz kişisel verilerinizin, ticari ilişkilerimiz kapsamında veya sizlerle olan iş

28 MUSTAFA KEMAL ÖZDEN Sosyal Bilgiler ÇARŞAMBA 10:55-11:35. 29 CEMİLE

Bu bildiride İran’da tarafımızdan şahsi kütüphanelerde tespit edilen Türkmen Türkçesi el yazmaları ve tarihî belgeler hakkında bilgi verilerek bu belleğe

• Öğrencilerinize okulda hangi belirli gün ve haftalarla ilgili anma ve kutlama etkinlikleri yapıldığını sorun.. • Belirli gün ve haftalarla ilgili yapılan

• Görüşme esnasında ele alınacak konular, başlıklar veya sorular bir taslak şeklinde önceden hazırlanır, ancak.. görüşmeci görüşme esnasında ek sorular sorma