• Sonuç bulunamadı

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 BİLİM ve İNSAN VAKFI

ELMALILI HAMDİ YAZIR KUR’AN AKADEMİSİ KUR’ÂN-I KERÎM EĞİTİM ve ÖĞRETİM PROGRAMLARI

TASHÎH-İ HURÛF DERSLERİ AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

Hazırlayan :

Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak

(2)

2

7. HAFTA : 15 KASIM 2014 CUMARTESİ

DERS : AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

SÛRE : TÂHÂ

ÂYETLER : 1-24

(3)

3 I) SÛRENİN 1-24. ÂYETLERİYLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER :

Ağırlıklı olarak Mûsâ peygamberin nübüvveti ve onun Firavun ve kavmiyle olan mücadelesinin konu edildiği Tâhâ sûrenin ilk âyetlerinde Kur’ân’ın bir öğüt ve uyarı kitabı olarak Allah tarafından indirildiği bildirilmiş, ardından sûrenin 9. âyetiyle başlayıp 99. âyetine kadar devam eden birinci bölümünde Hz. Mûsâ kıssasına yer verilmiştir. Bu bölümde yer alan ilk âyetlerde (9-24) aile fertleriyle birlikte Mısır’a giderken mukaddes Tuvâ vadisinde ilâhi hitaba mazhar olan Hz. Mûsâ’ya peygamberlik verildiği, kendisine tevhid ilkelerinin öğretildiği, asâsı ve eliyle mucize göstereceği anlatılır.

II- ÂYETLERİN AÇIKLAMALI MEÂLİ :

﴿ ٰهٰط 1

1. Tâ-Hâ.

﴿ ىٰقْشَتِل َنٰاْرُقْلا َكْيَلَع اَنْلَزْ نَا ۤاَم 2

2. “Kur’ân’ı sana sıkıntıya düşesin/mutsuz olasın diye indirmedik”.

Ey Muhammed ! Biz bu Kur’ân’ı, âyetlerini Mekkeli müşriklere tebliğ ederken gösterdikleri olumsuz tepkiler sebebiyle aşırı derecede üzülesin, inkârda direnip iman etmediklerinden dolayı hasretle yanıp mutsuz olasın diye indirmedik1. Onların küfürde inat etmeleri seni üzmesin.

1 Zemahşerî, el-Keşşâf an hakâik-i ğavâmidi’t-tenzîl ve uyûni’l-ekâvîl fî vücûhi’t-te’vîl, Dâru’l-kütübi’l-‘ılmiyye, Beyrut, 2009, III, 48; Kurtubî, el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, Dâru’l-kütübi’l-‘ılmiyye, Beyrut, 1408/1988, VI ( XI. Cüz), s. 113.

(4)

4

Çünkü biz bu Kur’ân’ı insanlara öğüt veresin diye indirdik.

Binâenaleyh kim ona inanır ve nefsini ıslâh ederse bu onun lehine bir durumdur. Kim de inkâr ederse bu da onun aleyhinedir. Onların inkârı seni üzmesin, zira senin görevin tebliğ etmektir2.

ةَرِكْذَت الَِّا

﴿ ىٰشَْيَ ْنَمِل 3

3. “Ancak haşyet duygusu olana bir öğüt (olarak indirdik)”.

Biz bu Kur’ân’ı büyük hürmet ve derin saygı duygusuna sahip olanlara ancak bir öğüt olmak üzere, onunla öğüt veresin diye indirdik. Ondan ötürü güçlük çekip sıkıntıya düşmen için değil, derin bir saygıyla korku duyan kimseye öğüt olsun diye inzâl ettik3.

زْنَ ت

﴿ ىٰلُعْلا ِتاَوٰماسلاَو َضْرَْلَّا َقَلَخ ْناِمِ لي 4

4. “ Yüksek gökleri ve yeri yaratandan bölümler halinde”.

Kur’an yüksek gökleri ve yeryüzünü yaratan Allah katından hepsi bir anda ve bir defada değil, ihtiyaca göre parça parça bölümler halinde indirilmiş bir Kitap’tır.

2 Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, Dâru’l-kütübi’l-‘ılmiyye, Beyrut, 1411/1990, XVI (XXII. Cüz), 5.

3 el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 113-114.

(5)

5

﴿ ىٰوَ تْسا ِشْرَعْلا ىَلَع ُنْٰحْارلَا 5

5. “ Rahmân arşı istivâ etti”.

Allah ilâhî kudret, ilim ve irâdesiyle bütün kâinâtı kuşattı.

O’nun hâkimiyeti bütün varlıklar üzerinde sürekli oldu, hâkimiyetiyle varlıkları idaresi altına alıp yönetti4.

﴿ ىٰرا ثلا َتَْتَ اَمَو اَمُهَ نْ يَ ب اَمَو ِضْرَْلَّا ِفِ اَمَو ِتاَوٰماسلا ِفِ اَم ُهَل 6

6. “Göklerde, yerde, bunların arasında ve toprağın altında bulunan her şey Allah’ındır”.

Göklerde mevcut olan her varlık, yeryüzünde var olan her canlı ve her nesne ve bu ikisinin arasında bulunanlar, hatta yerin yedi kat altındaki her şey Allah’ındır. Hepsini O yaratmıştır. Bütün varlıkları ilmi, kudreti ve iradesiyle kuşatıp idaresi ve tasarrufu altına almıştır.

﴿ ىٰفْخَاَو ارِّسلا ُمَلْعَ ي ُهانِاَف ِلْوَقْلاِب ْرَهَْتَ ْنِاَو 7

7. “Sen sözü açığa vursan da, şüphesiz ki O gizli olanı da gizlinin gizlisini de bilir”.

Düşünce ve niyetlerini açıkça ifade etsen de etmesen de Allah için fark etmez. Çünkü Allah, hem insanın kimsenin görmediği bir yerde gizlice başkasına söylediği sözleri (sır), hem insanın kendisinden başka hiç kimseye sözünü etmeyip içinde sakladığı şeyleri (ahfâ); yahut hem insanın içinden

4 Yavuz, Yusuf Şevki, “İstivâ”, DİA, İstanbul, 2001, XXIII, 403.

(6)

6

geçirdiklerini hem de henüz olmayan ve fakat ileride olacak olup da insanın hatırından geçirdiklerini bilir5.

﴿ ٰنْٰسُْلْا ُءۤاَْسَْْلَّا ُهَل َوُه الَِّا َهٰلِا َۤلَّ ُهٰ للَا 8

8. “ Allah o dur ki kendisinden başka hiçbir ilah yoktur;

en güzel isimler O’nundur”.

Allah o dur ki kendisinden başka hiçbir ilah yoktur; en güzel isimler O’nundur. Allah Teâlâ’nın hepsi de en güzel ve en mükemmel olan niteliklerine, özelliklerine delâlet eden isimler (esmâ-i hüsnâ) O’na aittir. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almakta; ayrıca hadislerde O’na başka isimler de nisbet edilmektedir6. İnsan Allah’a ait olan bu isimlerle Allah’a yakarışta bulunmalı, yalnız Allah’a verilebilecek olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına vermemeli, yani başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalıdır7.

دَح َكيٰتَا ْلَهَو ىٰسوُم ُثي

﴿ 9

9. “ Mûsâ’nın haberi sana geldi mi”.

Ey Muhammed ! Mûsâ ile ilgili bilgi sana erişti mi8? Doğumundan ölümüne kadar bir taraftan Firavun, diğer taraftan İsrâiloğulları ile mücadele eden Mûsâ peygamberin başından geçen hadiselerden haberin var mı ?

ُثُكْما ِهِلْهَِلَّ َلاَقَ ف ا راَن ٰاَر ْذِا نِا او ٓ

ي ٓ لَعَل ا راَن ُتْسَنٰا ي ٓ

ْمُكي تٰا ِراانلا ىَلَع ُد ِجَا ْوَا ٍسَبَقِب اَهْ نِم

﴿ ى دُه 11 ﴾

5 el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 114.

6 Heyet, Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, DİB yayınları, Ankara, 2006, II, 632.

7 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, II, 633.

8 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, 627.

(7)

7

10. “Vaktiyle o bir ateş gördü. Ailesine dedi ki : “Durun, benim gözüme bir ateş ilişti. Umarım size ondan bir kor getiririm, yahut ateşin bulunduğu yerde bir kılavuz bulurum”.

Mûsâ peygamber bir gece ailesiyle birlikte Mısır’a doğru seyahat ederken uzakta bir ateş gördü. Ailesine dedi ki :

“Durun hele, bekleyin! Şu dağın yamacında bir ateş gördüm, gidip bir bakayım. Belki oradan bir kor alıp getirir ya da orada yol bilen birini bulurum”.

Hz. Musa kendisine henüz peygamberlik verilmeden önce Mısır’da bir kişinin ölümüne sebep olmuş, Firavun’un kendisini cezalandıracağı endişesiyle Medyen’e gitmişti.

Orada Şuayb peygamberle görüşen Hz. Mûsâ onun yanında sekiz yahut on yıl çalışmış ve kızlarından biriyle evlenmişti.

Hz. Mûsâ sürenin bitiminde oradan ayrılmış, akrabalarını ziyaret etmek düşüncesiyle ailesiyle birlikte Mısır’a doğru yola çıkmıştı. Soğuk bir kış günü kırağı çisentisi altında devam eden yolculuklarında çölde yollarını kaybetmişlerdi.

Bu arada hâmile olan hanımının doğum sancıları başlamıştı.

Hz. Musa ısınıp aydınlanmak için etrafta ateş aramaya başlamıştı. İşte tam bu sırada yakınlarında bulunan dağın yamacında bir alevin parladığını gördü. Ailesine bulundukları yerden ayrılmamalarını, kendisinin gidip ateş yakmak için biraz kor getireceğini veya orada kendilerine yol gösterecek birilerini bulabileceğini ümit ettiğini söyledi.

(8)

8

امَلَ ف ا ٓ اَهيٰتَا َيِدوُن اَي ىٰسوُم

﴿ 11 ﴾

11. “Ateşin yanına vardığında, ‘Ey Mûsâ!’ diye nida edildi”.

Dağın yamacında gördüğü ateşin yanına yaklaştığında “Ey Mûsâ” diye nidâ edildi, kendisinin ismiyle çağrıldığı bir ses duydu.

نِا اَنَا َكُّبَر ْعَلْخاَف َكْيَلْعَ ن َكانِا ِداَوْلاِب ِسادَقُمْلا ى وُط

﴿ 12 ﴾

12. “Muhakkak ki ben, evet ben, senin rabbinim; hemen pabuçlarını çıkar, çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ’da bulunuyorsun”.

Ey Mûsâ ! Benim, ben; senin rabbin. Sen şimdi ayağındaki papuçları hemen çıkar. Zira rabbinin kelâmına muhatap olup vahye mazhar olacağın bir mekânda bulunuyorsun.

İlâhi huzura kabul edileceğin bu kutsal vadide maddî varlığından arınmış olarak hazır bulun !

اَنَاَو َكُتْرَ تْخا ْعِمَتْساَف اَمِل ىٰحوُي

﴿ 13 ﴾

13. “Ben seni seçtim, o halde vahyedileni dinle !”

Ben seni peygamber olarak seçtim, artık sen bir peygambersin. O halde sana vahiy yoluyla bildirilecek şeylere kulak ver ve dikkatle dinle !

(9)

9

نانِا ي ٓ اَنَا ُهٰ للا َل ا ٓ َهٰلِا الِا ا ٓ اَنَا نْدُبْعاَف ِمِقَاَو َةوٰلاصلا يرْكِذِل

﴿ 14 ﴾

14. “Şüphesiz ben, evet ben, Allah’m. Benden başka ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl !”

Şüphesiz Ben, kendisinden başka ilahın bulunmadığı Allahım! Öyleyse sadece bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl! Burada tevhidden sonra bütün ibadetleri temsilen namaz zikredilmiştir. Zira namaz, bütün ibadetler içinde en öne çıkan ve onları temsil eden bir hüviyete sahiptir. Nitekim Şuayb (as)’a inanmayanlar da O’nu eleştirirken, O’nun namazını ön plana çıkarmışlardır:

اوُلاَق اَي ُبْيَعُش َكُتوٰلَصَا َكُرُمْاَت ْنَا َكُرْ تَ ن اَم ُدُبْعَ ي اَنُؤاَبٰا ْوَا ْنَا َلَعْفَ ن اَنِلاَوْمَا ِف اَم ٰشَن اُُٶ َكانِا َتْنََلَّ

ُميِلَْلْا ُديِشارلا

“Şuayb! dediler, ‘atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terk etmeyi yahut mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!’” (Hûd 11/87)

انِا َةَعااسلا ةَيِتٰا ُداَكَا فْخُا اَهي ۪ ىٰزْجُتِل ُّلُك ٍسْفَ ن اَِبِ

ىٰعْسَت

﴿ 15 ﴾

15. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyeceğim.

Amellerin ortaya çıkacağı, hak ile batılın ayrılacağı kıyamet günü kesinlikle gelecek ve herkes dünyadaki

(10)

10

amellerine göre muamele görecektir. Ancak kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başka hiç kimse bilmemektedir.

َلَف َكانادُصَي اَهْ نَع ْنَم َلَّ

ُنِمْؤُ ي اَِبِ

َعَبا تاَو ُهيٰوَه ىٰدْرَ تَ ف

﴿ 16 ﴾

16. Buna inanmayanlar, nefsinin arzu ve ihtiraslarının peşine düşenler, sakın seni on(a inanmak ve hazırlanmak)dan alıkoymasın/vazgeçirmesin, sonra sen de helâk olursun!

Kıyamet gününe inanma ve o gün için hazırlık yapma hususunda, ona inanmayan ve nefsinin peşine düşmüş kişiler sakın seni aldatmasın, sen inandığın gibi yaşamaya devam et; yoksa helâk olursun!

اَمَو َكْلِت مَيِب َكِني ۪ اَي ىٰسوُم

﴿ 17 ﴾

17. Ey Mûsâ, şu sağ elinde tuttuğun şey de nedir?

Allah Teâlâ, her şeyi en iyi bildiği halde, Hz. Musa’nın dikkatini, onun asasına çekmek için elinde tuttuğu şeyin ne olduğunu soruyor.

َلاَق َيِه َياَصَع ُؤاكَوَ تَا ۪

ا ۪ اَهْ يَلَع ُّشُهَاَو اَِبِ

ىٰلَع مَنَغ ي ۪ َِلَو ۪ف ُبِرٰاَماَهي ىٰرْخُا

﴿ 18 ﴾

18. Mûsâ: “O asamdır; ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak çırparım; ayrıca onunla daha birçok ihtiyacımı gideririm” dedi.

(11)

11

َلاَق اَهِقْلَا اَي ىٰسوُم

﴿ 19 ﴾

19. Allah şöyle buyurdu: Onu yere at ey Mûsâ!

Hakk Teâlâ, Hz. Musa’nın cevabının akabinde, onun saydıklarının tamamen dışında bir mucizeyi kendisine göstermek/vermek/bildirmek için ondan elindeki asayı yere bırakmasını istiyor.

اَهيٰقْلَاَف اَذِاَف َيِه ةايَح ىٰعْسَت

﴿ 21 ﴾

20. Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, (kocaman) bir yılan oldu!

Hz. Musa asayı yere attığında, onun hareket eden gerçek bir yılana dönüştüğünü görüyor ve bir beşer olarak bu durumdan ürperiyor…

َلاَق اَهْذُخ َلََّو ْفََتَ

عُنَس ۪ اَهُدي ۪ ۪س اَهَ تَري ٰلوُْلَّا

﴿ 21 ﴾

21. Allah, al onu, korkma! Biz onu eski haline çevireceğiz! buyurdu.

Ancak Allah Teâlâ, Hz. Musa’yı uyarıyor, ona korkmamasını ve o yılanı eline almasını; zira onu tekrar asaya dönüştüreceğini söylüyor.

ْمُمْضاَو َكَدَي ٰلِا َكِحاَنَج ْجُرَْتَ

َضْيَ ب َءا ٓ ْنِم ِْيَغ ُس ٍءو ٓ ةَيٰا ىٰرْخُا

﴿ ۪ 22 ﴾

22. Bir de elini koynuna sok! Bir başka mucize olarak lekesiz, bembeyaz/parlak bir halde çıksın.

(12)

12

َكَيِرُنِل ْنِم اَنِتاَيٰا ىٰرْ بُكْلا

﴿ ۪ 23 ﴾

23. Böylece sana en büyük mucizelerimizden (birini daha) göstermek istiyoruz.

ْبَهْذِا ٰلِا َنْوَعْرِف ُهانِا ىٰغَط

﴿ ۪ 24

24. Firavun’a git! Çünkü o, iyice azdı.

Asanın yılana dönüşmesi ve Hz. Musa’nın elinin bir güneş gibi ışık saçıp parlaması, O’nun peygamberliğini ispat eden mucizeler olarak kendisine verilmiştir. O (ve kardeşi Hz.

Harun), bu mucizelerle Firavun’a ve onun halkına gönderilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Esmâ-i Hüsnâ tamlamasının, geniş anla- mıyla bunların hepsini içine almakla birlikte ıstılah olarak daha çok doksan dokuz ismi ifade ettiği kabul edilir.. Esmâ-i

Oysa ki biz onlardan önce mal-mülk ve refah seviyesi bakımından kendilerinden daha yüksek seviyede nice kavimleri 16 , (Âd ve Semûd kavmi gibi) toprağı işleyerek bayındır

IGMG Ev Sohbetleri 39 20140714 Güzel İnsanın Güzel Sıfatlarından Bazıları 4 Gizlilikleri araştırmak, iyi niyetli insanların değil, kötü niyetli insanların

Buradan şu husus anlaşılabilir; eğer Allah’ın rızası hedef edinerek cihad ve İslam daveti için harcama yapacaksınız açık olursa güzeldir.. Bu, başkalarını da

Bunun için insanoğlu yalnız O’na ibadet etmek ve her şeyden daha çok O’nu sevmek durumundadır.. Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz Allah’ı sevmede de bize en

Muhsin olan Yüce Allah, bir kere daha isminin gereğini yapmış “İhsan Edenlerin En Güzeli” oldu- ğunu göstermişti.... SÖZÜNE

Eğer bi- lirseniz, şüphesiz Allah katında olan sizin için daha hayırlı- 96.. Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan

Kerim olan Yüce Allah’ın yarattıklarına ihsan ettiği en büyük ikramdır.. Ne olur kendine