• Sonuç bulunamadı

AK Parti kongreden güçlenerek çıktı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AK Parti kongreden güçlenerek çıktı"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AK Parti kongreden güçlenerek çıktı

Eylül 16, 2015 - 7:31:00

Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu, AK Parti'nin 5. Olağan Büyük Kongresi'nden güçlenerek çıktığını söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "MKYK listesi, bütün bu tecrübeleri yansıtan, belli tecrübeyle yenileşmeyi, tazelenmeyi yansıtan bir liste halinde ortaya çıktı ve birlikte sunuldu. Kongreye, genel başkan adaylığı ve MKYK listesi tek bir bütün içinde sunuldu. Bu anlamda, AK Parti bu kongreden güçlenmiş olarak çıktı" dedi.

Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

AK Parti'nin 5. Olağan Büyük Kongresi ile ilgili, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağırlığında bir MKYK listesi hazırlandığına, Binali Yıldırım'ın imza topladığına" ilişkin haberler yapıldığının

hatırlatılması ve kongrede ve öncesinde neler yaşandığının sorulması üzerine Davutoğlu, kongrelerin partilerin ortak akıl ve vicdanının harekete geçtiği zeminler olduğunu söyledi.

Türkiye'nin en genç partilerinden olmasına rağmen AK Parti'de çok köklü teamüller ve ortak davranış kodları oluştuğuna işaret eden Davutoğlu, 14 yılda, aynı anda birçok MKYK, birçok kabine çıkaracak kadar başarılı isimlerin bir araya geldiğini anlattı.

Başbakan Davutoğlu, "Geriye dönük baktığımızda çok geniş bir insan havuzumuz var. İleriye dönük baktığımızda, şu anda her parti kendi siyasi kaderini yaşar, bir partiyle örtüşmez bir ülkenin kaderi ama herhalde demokrasi tarihimizde AK Parti'nin kaderiyle ülke kaderinin bu kadar örtüşmesi

bağlamında, herhangi bir partinin ülke kaderiyle bu kadar örtüşmesi söz konusu olmadı" diye konuştu.

Türkiye'de, 1950'den bugüne siyasi hayata bakıldığında, Demokrat Parti'nin karşısında her an iktidara gelme ümidi taşıyan bir CHP olduğunu, 1960'lı yıllarda Adalet Partisi'nin karşısında yine CHP'nin yer aldığını, 1980'li, 1990'lı yıllarda ANAP, DYP ve bir çok partinin birbiriyle alternatif bir yapı

oluşturduğunu anlatan Davutoğlu, "Burada, AK Parti'nin hakim parti olduğu anlamına dikkatinizi çekmek istemiyorum, başka bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. O yılların Adalet Partisi, CHP ve

(2)

ANAP ile kıyas edildiğinde bugün, AK Parti dışında toplumun bütün katmanlarını bünyesinde barındıran bir başka parti yok. Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin dokusu ve kaderi örtüşmüş durumda. Geleceğe dönük olarak, AK Parti'de ortaya çıkabilecek herhangi bir sorun, bir anda ülke sorunu haline

dönüşebiliyor, bir parti sorunu olmaktan çıkıp ülke sorunu haline dönüşebiliyor" değerlendirmesini yaptı.

"Vaktinde kongre yapılacağı, vaktinde seçim yapılacağı algısı"

CHP kongrelerinde yaşanan bir çok türbülansın parti içi olarak görüldüğünü ve bu kadar

değerlendirmeye alınmadığını dile getiren Davutoğlu, "Onun için bizim kongremizle ilgili yapılan yorumlar, bir an ülke gündeminin ana esası oldu, çünkü şu anda Türkiye'de tek başına iktidar olma iddiasına ve imkanına sahip yegane parti, AK Parti. Diğer partileri önemsiz gördüğüm için

söylemiyorum ama realist olarak herkes biliyor ki 1 Kasım'da da AK Parti tek başına iktidar olma şansı olan tek parti durumunda" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan görevi devraldığı 1. Olağanüstü Kongre'den sonra hedefler belirlediğini anımsatan Davutoğlu, AK Parti'deki birliği, beraberliği sağlamak, Erdoğan'ın genel başkanlığı döneminde oturmuş olan köklü değer, mekanizma ve uygulamaları sürdürmek ve geliştirmek, ülkeyi seçime götürmek ve 2023 Vizyonu çerçevesinde toplumu motive etmek için çalıştığını anlattı.

Görevi devralmasından bugüne geçen bir yıllık sürede hem il kongrelerinin yapıldığına hem de milletvekili genel seçimi için sandık başına gidildiğine işaret eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye, demokratik bir seçimi uluslararası standartlarda gerçekleştirdi. Hemen arkasından terör olayları ve küresel ekonomik krizle bir taraftan boğuşurken kongre kararı aldık. Bunun altını çizmek istiyorum. Kongreyi seçim öncesinde yapma kararı bile önemliydi. Bunu yapma sebebimiz, Türkiye'de her şeyin normal seyrinde, AK Parti içinde her şeyin normal seyrettiği, vaktinde kongre yapılacağı, vaktinde seçim yapılacağı algısını topluma yerleştirmemiz. Bu anlamda bence son derece başarılı bir kongre süreci yaşanmıştır.

Görüş farklılıkları olur her toplumda. Aile içinde görüş ayrılıkları söz konusu olabilir ama kongreye giden sürece baktığımızda, ben bütün kurucularla, eski MKYK üyeleriyle, ulaşabildiğim herkesle de istişare içinde, sayın Cumhurbaşkanımız da dahil bir hazırlık dönemi gerçekleştirmeye özen gösterdim.

Sonunda da ortaya çıkan birlik ve beraberliğin tahkim edildiği, değişik yorumlar yapılır, nihayette bin 353 geçerli oyun tümünü alarak genel başkan seçilmiş olmam, AK Parti delegelerinin, AK Parti'nin ortak aklının ve AK Parti'de oluşan 14 yıllık birikimin bana gösterdiği teveccüh. MKYK listesi de bu anlamda, bütün bu tecrübeleri yansıtan, belli tecrübeyle yenileşmeyi, tazelenmeyi yansıtan bir liste halinde ortaya çıktı ve birlikte sunuldu. Kongreye, genel başkan adaylığı ve MKYK listesi tek bir bütün içinde sunuldu. Bu anlamda, AK Parti bu kongreden güçlenmiş olarak çıktı."

Kongrede, şehitler nedeniyle müzik yayını yapılmamasına, coşku ifade eden unsurlar yer almamasına rağmen, salondaki coşkunun herkes tarafından görüldüğünü söyleyen Davutoğlu, delegelerin sadece oy vermediğini, konuşmasının her aşamasında desteklerini gösterdiklerini ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, "Bir kongrede olması gereken her şeyin olduğu, netice itibarıyla da ulaşılması gereken her şeye ulaşılan başarılı bir kongre süreci yaşadık" diye konuştu.

"Hiçbirimiz değerleri ikame edemeyiz"

Kongre öncesinde "AK Parti'nin fabrika ayarlarına dönmesi, kuruluş felsefesine vurgu yapılması" gibi

(3)

kavramlar kullanıldığı anımsatılarak, "AK Parti hangi değerlerinden uzaklaştı da tekrar bu değerleri öne çıkartan bir rota çizdiniz" diye sorulması karşısında Davutoğlu, "fabrika ayarlarına dönme" tabirini çok mekanik bulduğu için hiç kullanmadığını, ancak "kurucu değerler" ifadesine önem

verdiğini söyledi.

Tarihi süreçlerde "kurucu liderler" ve "kurucu değerler" kavramlarının öne çıktığına dikkati çeken Davutoğlu, "Eğer bir harekette çok kuvvetli şahsiyetler yoksa, sadece değerlerden bahsediliyorsa, o hareket bir müddet sonra hamasi bir nitelik taşır. Değerler dile getirilir ama başarı beraberinde gelmez. Eğer bir harekette çok güçlü bir insan potansiyeli var ama değerler zafiyet göstermişse o hareket de bir müddet sonra özünü, muhtevasını kaybeder. Çünkü hiçbirimiz o anlamda değerleri ikame edemeyiz. Biz, değerleri hayata geçirerek onları ikame edebiliriz" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Türk siyasi tarihinin geçmişteki zaaflarını ortaya koyduğu için AK Parti'nin kuruluşunda yapılan vurguları hatırlattı. Türkiye'de 8190'li, 1990'lı yıllarda ortak aklı üretme kabiliyetini, istişareyi, mekanizmaları harekete geçirme düşüncesini kaybeden siyasi yapının zamanla gücünü de

kaybettiğini söyleyen Davutoğlu, AK Parti'nin bu anlamda çok köklü bir geleneğe sahip olduğunu, bunun da korunması gerektiğini kaydetti.

"2001'de yola çıktığımızda bizim gücümüz, makamlarımız yoktu"

Ortak vicdan niteliği taşıyan temel unsurların altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ortak ahlaki referanslar var. Kibirden, şatafattan, millete mesafeli durmaktan uzak durmak... 'Millete tepeden bakılmaz', biz sürekli bunu söyledik ama herhangi bir yerde 'AK Parti kadroları elde ettikleri güç dolayısıyla milletten uzaklaştılar' diye bir algı oluşmuşsa o algıyı düzeltmek bizim görevimiz, milletin görevi değil. Böyle bir algı belli zeminlerde var mı? Bazı araştırmalarda bu ortaya çıkıyor.

O zaman benim genel başkan olarak görevim, arkadaşlarıma, kadrolara, liderlik kadrolarına 'Arkadaşlar, 2001'de yola çıktığımızda bizim gücümüz, makamlarımız yoktu. Hiçbirimiz bakan,

hiçbirimiz belediye başkanı, belki daha eskiden olanlar hariç, şu veya bu teşkilatta üst düzey yönetici değildik ama bir şeyimiz vardı, değerlerimiz. Onlardan hareket ettiğimizde bütün bu makamlar anlam kazandı. Kibirden uzaklaşıp tevazuyla, aşkla, karşılıksız bir şekilde, diğerkamlıkla, fedakarlıkla yol yürüdüğümüzde bu makamlara geldik ama bunları terk edersek bu makamlarda duramayız'. Benim görevim bunu hatırlatmak. Başta kendime, kendi nefsime hatırlatmak. Makamların geçici, değerlerin kalıcı olduğunu. Dolayısıyla bir fabrika ayarı gibi mekanik bir şekilde ayarlanan bir şeyden değil, bir zihniyetten bahsediyoruz."

AK Parti'nin kurucu değerlerine işaret eden Davutoğlu, sağlam bir ahlak ile tahkim edilmeyen gücün insanı yanıltıcı yönlere sevk edebileceğini belirtti.

Baskıcı 28 Şubat döneminin bütün acıları ve sancıları üzerinde AK Parti'nin kurucu kadrosu ile yola çıktıklarını anlatan Davutoğlu, AK Parti'nin bu güce ulaşması ve bu gücü tahkim ederek millete hizmet etmesinin kolay olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bir şey azalmış görünüyorsa bir iç muhasebe yapma ihtiyacı var. Aslında yüzde 41, çok yüksek bir oran demokrasilerde. Biz, yüzde 36 ile çok daha büyük bir farkla iki partili Meclis'te büyük bir çoğunluk ede etmiştik. Şimdi dört partili Meclis'te bunu elde edemedik. Üç partili olsaydı bu Meclis, yüzde 41 ile biz 330'u yine bulacaktık. Dolayısıyla sadece matematiksel bir şeye bakmıyorum ben. Milletin

algısında ne olup bittiğiyle ilgili çok anketler yaptık, sorduk. Bir çok husus, benim önüme, genel başkan olarak da geliyor."

"Bu harekete katkı sağlamış herkes değerlidir bizim için"

(4)

Davutoğlu, "Kurucular arasında yer alan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü kongreye davet ettiniz ancak ortaya çıkan MYK, MKYK listelerine baktığımızda şöyle bir tespit yapıldı; Sayın Gül'e daha yakın isimler liste dışında kaldı. Kurucu kadroları yeterince parti yönetimine yansıtmama gibi bir durum mu var?" sorusunu yanıtlarken "Sayın Abdullah Gül, bizim cumhurbaşkanımızdır, AK Parti kadroları içinden çıkan ilk Cumhurbaşkanıdır, ilk Başbakandır" dedi.

Gül'ün kendisinin akademik hayattan siyasi hayata geçmesine vesile olduğunu aktaran Davutoğlu, Gül ile çok yoğun mesai harcadığını, çok yakın dost olduklarını anlattı. Davutoğlu, şunları söyledi:

"AK Parti'ye katkısı hiçbir zaman göz ardı edilemez. Kendisine de hem telefon ettim, ayrıca gidip ziyaret edecektim, tam o gün 16 şehidimiz olduğu için Van'a gitmek durumunda kaldım. Lütfettiler, bir mesaj gönderdiler. Gelmiş olsalardı, tabii ki AK Parti'nin en önemli kurucu isimlerden biri olarak da kongremizde mutlaka her zaman hak ettiği takdiri, zaten yapılanda da ifade ettik, dolayısıyla burada bir fark gözetmek söz konusu olamaz. Bütün bu yola, bu harekete katkı sağlamış herkes, en öncü kadrolardan mahalle teşkilatındaki herhangi birine kadar hepsi değerlidir bizim için. Bu anlamda hiçbir kimse, bir değer taşımak bakımından ihmal edilemez. Bunu açıklıkla ifade etmek isterim.

İsimlerin şuna veya buna yakın olması ise kesinlikle fraksiyonel bir yaklaşım. Şu isimler Abdullah Gül'e yakın, şu isimler Davutoğlu'na, şu isimler Sayın Cumhurbaşkanına, vesaire, bunlar, doğru tasnifler değil. Baktığınızda bu isimlerin geçmişte en zor dönemlerden nasıl omuz omuza çıktıklarına herkes şahittir. Böyle kategorilerle tasnif etmeye kalkarsak işte tam da ben bunu engellemek için 'AK Parti'nin kaderi, Türkiye'nin kaderidir' diyorum. Eğer biz, AK Parti'nin içinde ikinci kaderler oluşturmaya

başlarsak, Allah korusun, 'Şunların kaderi, bunların kaderi, diğerlerinin kaderi birbirinden ayrıdır' gibi bir şey oluşturulma çabaları olursa o zaman AK Parti'nin kaderi de etkilenir Türkiye'nin kaderi de etkilenir. Hiçbir şey Türkiye'nin kaderinden o anlamda AK Parti'nin kaderinden azade ve daha önemli değildir."

MKYK'ya giren herkesin geçmişte partiye hizmet etmiş kişiler olduğuna işaret eden Davutoğlu, gelecek 3 yıl boyunca birlikte omuz omuza çalışacaklarını bildirdi. Davutoğlu, "Şu bina içinde herkes, herkese aynı ölçüde yakın, aynı ölçüde uzaktır. Bu binaya gelene kadar farklı düşünebilirler. Benim görevim, bu binanın içine giren her AK Partilinin bir diğeri ile mesafesinin hiçbir şekilde ayrım gözetmeden aynı noktada kalmış olmasıdır" diye konuştu.

Türkiye'nin ve partinin geleceğini her zaman şahsi geleceğin önüne aldıklarını vurgulayan Davutoğlu,

"İnsanın olduğu yerde sorun olmaz mı olur? İnsanın olduğu yerde farklı görüş olmaz mı? Olur? İnsanın olduğu yerde hırs olmaz mı? Olur ama bunları aşacak olan şey işte o bahsettiğim değerler" dedi.

"Ortaya çıkabilecek her tür yanlış algıyı ortadan kaldırabilmek için de bizim görevimiz"

Davutoğlu, "Tam da siz kibir ve tevazu vurgusu yaptığınız günlerde yine parti ile köklü bağları olan kişilerden de ekip ruhundan kişiselleşmeye, birinci çoğul şahıstan birinci tekil şahısa kaymalar olduğu yönünde eleştiriler geldi. Bunlar da mı kurucu değerlere dönme kavramı içinde değerlendirilmeli?"

sorusu üzerine birer birer bütün açıklamaları değerlendirmenin doğru olmadığını belirtti.

"Biz, özel hayatımızda da sürekli muhasebe yapmakla mükellefiz" diyen Davutoğlu, 5 kez bir ibadeti tekrar etmenin, bir ritüeli tekrar etmek olmadığını, zaman aralığı içinde yapılanlarla ilgili muhasebe imkanı olduğunu söyledi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Biz, günde 5 kez bu muhasebeyi yaparız, yapmalıyız. Haftada bir kez yaparız. Mesele gidip de sadece bir ibadete oturup, yalnız kalmak. Her dinde, her kültürde bu var. İnanan, inanmayanlar için başka

(5)

türlü olur. Herkesin yaptığı bir şeydir. Kendisi ile hesaplaşmayan birinin başkası ile hesaplaşma gücü olmaz. Kendisini sorgulama dürüstlüğüne sahip olmadan başkası üzerinden sorgulama yapmak, doğru da olmaz. Hepimiz için bu şey var. söylediğiniz hususlar biraz da hepimizin bu değerleri, düşünceleri bir muhasebe imkanı olarak görmesinden. Biz, bu muhasebeyi yapıyoruz. Şahsi olarak yaptığımız muhasebeyi, şimdi kolektif olarak yapıyoruz. Nerede varsa bir kibir bazı hususlarda arkadaşlarımızın dikkatini çekiyoruz. Ola ki bende yanlışlık varsa onlar da benim dikkatimi çekme hakkına sahip. Bir yerde yavaş yavaş bu meselenin şahsi çıkarlar için kullanıldığının işaretini

gördüğümüzde bazı uygulamalarda ona karşı da tedbir almak bizim sorumluluğumuz. Dolayısıyla bunu bütün bu hayat akarken ortaya çıkabilecek her tür yanlış algıyı ortadan kaldırabilmek için de bizim görevimiz. Kast edilen budur zannediyorum."

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer bir deyişle, AK Parti’nin ulusal kimlik vizyonunu ortaya koyan söylem ve icraatlar, Türk ulusal kimliğinin belirleyenlerini ve Türkiye’de İslamcı söylemlerin

Ali Aydınlıoğlu, Alev Dedegil, Ayhan Sefer Üstün, Ayşenur Bahçekapılı, Aziz Babuşçu, Berat Albayrak, Binali Yıldırım, Burhan Kuzu, Cemil Çiçek, Efkan Ala,

İSTANBUL-2 10 FATMA BENLİ İSTANBUL-2 11 HÜSEYİN BÜRGE İSTANBUL-2 12 HAYDAR ALİ YILDIZ İSTANBUL-2 13 AHMET HAMDİ ÇAMLI İSTANBUL-2 14 MARKAR ESEYAN İSTANBUL-2 15 OKTAY

Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini hızlı toplumsal değişimlerin yaşandığı günümüz dünyasında özellikle bütün aktörlerin pozisyonlarının hızla değiştiği

• Kızıltepe Devlet Hastanesi Yeni Bloğu, (Acil Servis ve Diyaliz Ünitesi). • Kızıltepe

MADDE 14 VELİNİN KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU KAPSAMINDA AÇIK RIZA BEYANI Verilerimizin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde ve Çocuk Gözünden Ramazan Resim

Düzenlenen kahvaltıya Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Muğla Belediye Başkanı, CHP Muğla Büyükşehir Başkan Adayı Osman Gürün, CHP Bodrum

Toplantıya Muğla Milletvekili Nihat Öztürk, İl Başkanı Kadem Mete, Bodrum İlçe Başkanı İbrahim Macit Gündoğdu ile çok sayıda partili katıldı.... Konacık