• Sonuç bulunamadı

Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir üretim şekli olarak tarım, belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanı.

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinin ağır ilerlediği Türkiye’de ise yoğun nüfus artışı, bozulan toprak-insan dengesi ve buna bağlı yaşanan yapısal sorunlar şeklinde karşımıza çıkıyor. Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

sorusuna yanıt arayalım. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan tarımda, toprak en önemli üretim faktörü. Tarım sektörünün ülke nüfusunu beslemesi, istihdama katkı sağlaması, sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılaması ve ihracata dolaylı ve doğrudan katkı sağlaması gibi nedenlerden dolayı tarımda yaşanan sorunların

ivedilikle çözüme kavuşturulması önem teşkil ediyor.

Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

Sürdürülebilir tarım uygulamasının tüm fonksiyonları ile hayata geçirilebilmesinin devlet, üreticiler, işletmeler, tüketiciler, tedarikçiler ve üniversitelerin işbirliğiyle mümkün olabileceğini savunan uzmanlar, sorunların ortak irade ile çözümlenebileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sürdürülebilir tarım kavramını endüstriyel tarımın ortaya çıkardığı sorunları çözüm önerileri ışığında ortaya

çıktığını belirtiyor. Sorunların çözümüne ilişkin olarak uzmanlar, basit bir gerçeğe dikkat çekiyor. Bu gerçek ise, tarımsal üretim için kullanılan kaynakların, sınırsız olmadığı ve doğal dengeyi bozarak istenilen ölçüde ve

(2)

şeklinde ifade ediyor. Peki, Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

Sanayi toplumu olmanın sancılarını yaşayan Türkiye Su kaynaklarının yetersiz olması:

1.

Sulama, tarımsal verimi etkileyen en önemli faktör. Türkiye’de suyun yaklaşık yüzde 70’i tarımsal amaçla tüketiliyor. Su yönetimindeki uygulanan yanlış politikalar, artan nüfusla birlikte tüm sektörlerde artan su talebi, küresel iklim değişikliği, su sorununun nedenleri olarak sıralanıyor. Türkiye’de sulanabilir arazilerin giderek azalması,

özellikle yağlı tohumlu bitkilerde ithalatı artıyor. Suyun etkin kullanılamaması ve gereksiz su sarfiyatı, üretimin düşmesine neden oluyor.

Tarımsal üretimde kayda değer su tasarrufu sağlayan ve suyun en etkili şekilde kullanılmasına olanak sağlayan damlama sulama sistemi başta olmak üzere yeni sistemler uygulanarak, kıt kaynaklar içinde yer alan suyun verimli kullanımı sağlanmalı, bu tür projelere verilen destekler artırılmalı.

Şehirleşmeye bağlı olarak tarım alanlarının azalması:

2.

Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi?

Artan nüfus ve buna bağlı olarak şehirleşme nedeniyle tarıma elverişli arazilerde son dönemlerde kayda değer azalma söz konusu.

Buna göre, 1995-2013 döneminde toplam tarım alanları yüzde 11.3 azalarak 26.83 milyon hektardan 23.81 milyon hektara geriledi. Tarım arazilerinin, konut ve işyeri

(3)

olarak kullanıma açılması, şehirleşmenin getirdiği en büyük sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yine şehirleşmeye ve sanayileşme bağlı olarak çevre sorununa karşı ise tesisleşme ile atık yönetimi birlikte

düşünülerek teşvik verilmesi gerekiyor. Kamu kuruluşlarının bu konuda koordinasyon içinde çalışarak özellikle küçük ölçekli tarıma dayalı işletmelerin çevre korumaya yönelik

faaliyetlerinde ekonomik analizlerinin iyi yapılması ve denetlenmesi gerekiyor.

Erozyon:

3.

Türkiye, içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim, topoğrafya, jeolojik yapı ve toprak şartları sebebi ile erozyona karşı oldukça hassas. Toprakların yaklaşık yüzde 80’inde çok ve orta şiddetli erozyon, tarımın sürdürülebilirliğini etkiliyor. Tarımsal

uygulamalar, özellikle işleme biçim ve teknikleri bitki örtüsünü tahrip ederek,

erozyona yol açıyor. Tarım alanlarının arazi kabiliyet sınıflarına göre kullanılmaması, eğimi yüksek marjinal alanlarda tarım yapılması, hatalı toprak işlenmesi yanlış zamanda, yanlış alet ile sürüm yapılması; toprak ve su korumaya yönelik tarla içi tedbirlerin alınmamış olması gibi sebepler (tarla tesviyesi, tarla içi drenaj, tuzlu ve alkali toprakların ıslahı) toprağın verimliliğini kaybetmesine sebep oluyor.

Kimyasal gübreleme:

4.

Sürdürülebilir tarım anlayışı içinde su ve toprak kaynaklarının korunması, entegre ilaç yönetimi gibi birçok uygulama yer almakla birlikte ilaç, sentetik gübre gibi doğal

(4)

olmayan girdilerin kullanılmasından kaçınılarak kalite, sağlık ve çevresel standartlarla buluşan organik tarım teknikleri anahtar rol oynuyor. Sağlıklı gübreleme teknikleri uygulanmadan kullanılan kimyasal gübreler toprağı kirletiyor. Fazla azotlu ve fosforlu gübre kullanımı toprakların fiziksel ve kimyasal yapısını etkileyerek kirliliğe neden oluyor. Toprakta organik madde birikimi zorlaşıyor ve verimlilik düşüyor.

Yanlış ilaçlama yöntemleri:

5.

Gereğinden fazla miktarlarda uygulanan ve kullanılmaması gereken maddeleri içeren mücadele ilaçları doğal çevre üzerinde olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Tarım ilaçları çevrede bulunan başta yararlı canlılar olmak üzere pek çok organizmayı etkileyerek, doğal dengenin bozulmasına neden oluyor. Dengenin bozulması yeni hastalık ve zararlı beraberinde getiriyor. Bu da daha fazla ilaç kullanımına sebep oluyor. Uzun vadede sürdürülebilir bir tarım sistemi üzerinde olumsuz etki gösteren bu durum ancak ilaç kullanımının azaltılması ile mümkün

olabilir. Üreticilerin tarımda kayba neden olan canlılarla mücadelede ilaçlı mücadeleye alternatif olan çevre dostu yöntemleri öğrenmesi, tarımsal ilaçların zararları

konusunda bilinçlenmesi ve tarımsal ilaçları doğru bir biçimde kullanması ile birim alan başına ilaç tüketimini de azalacaktır.

Parçalı tarım arazileri:

6.

Tarımın en temel sermayesi olan toprak, diğer üretim faktörlerinden farklı olarak yeniden üretilemez nitelikte olduğundan, sürdürülebilir kullanımı özel bir önem taşıyor. Tarım arazilerinin kullanım niteliklerini belirlemede ‘arazi kullanma kabiliyet sınıflaması (AKKS)’ yöntemi kullanılıyor. Fakat Türkiye’de tarım arazileri; miras, sermaye ve iş gücü yetersizliğinden dolayı kiracılık ve ortakçılık, çeşitli

kamulaştırmalar, arazi alım-satım işleri gibi nedenlerle parçalanıyor. İşlenen arazi

(5)

miktarlarında küçülme yaşanıyor. Ayrıca, düzensiz, dağınık ve küçük parseller, zaman, iş gücü, sermaye kayıplarına yol açıyor.

Sürdürülebilir insan kaynağı:

7.

Türkiye’de yaş ortalaması 28 iken, çiftçilerin yaş ortalaması 54. Yeni nesil, tarım faaliyetlerine ilgi göstermiyor. Tarım kültürü, edilen bilgi ve deneyimler bir sonraki jenerasyona devredilemiyor. Özellikle meyve ve sebzede katma değerli ürünlerle ilgili olarak, ziraat mühendisliği ve teknik eleman konusunda eksiklik yaşanıyor.

Makine kullanımı:

8.

Ürünün zamanında ekimi, hasadı ve yüksek verim için makine kullanımı şart. Ancak makine kullanımı Türkiye’de yeterli ölçüde gelişim gösteremedi. Bunun sebepleri ise;

makine kullanıma elverişsiz alanların varlığı, kullanımının ekonomik olmadığı küçül alanların varlığı, iş gücünün bazı bölgelerde daha ucuz olması, fiyatların çiftçinin alım gücünün üstünde olması şeklinde sıralanıyor.

Tarımsal aracılara akreditasyon sistemi getirilmesi gerektiğini savunan uzmanlar, tarımsal üretim için kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) kaldırılması, tarımsal üretimde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi, tarımda kullanılan elektrik bedelinin hasat sonunda ödenmesi gibi çözümler sunuyor.

Girdi maliyetlerinin yüksek olması:

Üreticilerin tarım sektöründe kalabilmeleri için sektörden kararlı ve yeterli bir gelir sağlamaları gerekir. Ancak mazot, gübre, tohum, ilaç ve yem hammaddeleri gibi

tarımsal girdilerin büyük bölümünde dışa bağımlı olan Türkiye’de, girdi fiyatları kontrol

(6)

manipülasyonlarını sektöre kayda değer zarar veriyor. Uzmanlar, tarımsal aracılara akreditasyon sistemi getirilmeli, tarımsal üretim için kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) kaldırılması, tarımsal üretimde yenilenebilir enerjinin kullanımının teşvik edilmesi, tarımda kullanılan elektrik bedelinin hasat sonunda alınması yönünde çözüm önerileri getiriyor.

Devlet teşviklerinin rasyonel olmaması:

9.

2015 yılında tarıma toplam 10.1 milyar lira destek verildi. Türkiye’de tarıma verilen destek azımsanmayacak oranda olmasına rağmen dağınık ve hedefi olmayan bir destekleme politikası var. Verilen desteğin tarımsal üretime, verimliliğe, kaliteye katkısı hesaplanmıyor. Böyle olunca desteklerin tarımsal üretimi yönlendirmesi, üretimi planlaması mümkün olmuyor. Ekonomiye kayda değer oranda kaynak

sağlayan tarım uygulamaları için devletin de sürdürülebilir tarım politikası yürütmesi gerektiğini belirten uzmanlar, tarımda sıralanan sorunların teşvik, kaynak, hibelerle değil, tarımda üretim ve verim odaklı, sistematik bir politikayla çözümlenebileceği kaydediyor.

Türkiye tarım sorunlarını çözebilecek mi? sorusunun cevabı bu maddelerin kusursuz uygulanmasına bağlı. Organik solucan gübresi üretmek, Kaliforniya Solucanı pazarı genişlemesi gibi konular da sektörde bizim sorunlarımız.

Referanslar

Benzer Belgeler

1- Mevsimlik işçiler başta olmak üzere tarımsal üretimde çalışan vatandaşlarımızın barınma, çalışma alanlarının il/ilçe tarım müdürlükleri

Dolaylı enerji girdileri; kimyasal gübreler, tarım ilaçları, tarım alet ve makinaları, sera ve hayvan barınakları gibi tarımsal yapıların yanı sıra, tohum ve yem

Daha sonra ise bitkisel üretim açı- sından önemli olduğu düşünülen ayrıca Eurostat tarafından hazırlanan raporlarda da ele alınan ürünler (buğday, mısır, çeltik,

Zararlı böcek populasyonlarını insan ve çevre sağlığını ön plan alarak , çeşitli yöntemlerle ekonomik zarar düzeyi

Özetle, tarımsal Ar-Ge konusunda sayılar ziraat fakülteleri, araştırma enstitüleri, teknoparklar, araştırmacılar, araştırma projeleri ve en önemlisi Ar-Ge için

uğraş ve geçim alanının tarım olduğunu belirmiş, kalan kısım ise tarımın yanında başka işlerle uğraştıklarını ifade etmişlerdir.. ABD’de 2.2 milyon

Çoğulcu tarımsal yayım sistemi, yayım çalış- malarında kamu yayım servislerinin yanında diğer paydaşların da (çiftçi organizasyonları, sivil toplum kuruluşları,

Bölgenin tarımsal alan dağılımı incelendiğinde 2011 verilerine göre 4.221.881 dekar toplam tarımsal alanının olduğu ve bu alanın Türkiye tarım alanının