HAFTAYA FİNANSAL BAKIŞ 04.01.2020
• 2020 yılının en yüksek getirisi olan yatırım aracı %56,4 ile altın oldu. Altını %36,8 ile Eur takip ederken dolar Bist 100’ün %29,1 lik getirisinin gerisinde kalarak %24,9 ile dördüncü sırada yer aldı.
• Yurtdışı fon girişleri hızlanırken, yurtiçinin döviz talebi azalıyor 2020 yılında pandeminin etkisiyle yılın ilk yarısında gelişen ülkelerin hisse senetlerinden belirgin çıkış yaşanmıştı. IIF’in günlük olarak veri açıklayan gelişen ülkelerden derlediği seriye göre, Mayıs sonu itibariyle hisse senetlerinden 66.9 milyar dolar, tahvillerden de 29.4 milyar dolar çıkış yaşandı. (Grafik 1) Haziran ayından itibaren ekonomilerin açılması ile kısa bir süre fon girişi yaşansa da, sonrasında ABD seçimlerine yönelik belirsizlikler ve global olarak
koronavirüs vaka sayılarının artması ile risk iştahı tekrar olumsuza döndü. Kasım ayında ise, hem aşı konusundaki gelişmeler, hem de ABD seçimlerinde Biden’in kazanması ile global risk iştahı güçlendi. Bu doğrultuda, Ekim sonundan 24 Aralık’a kadarki dönemde gelişen ülke hisse senetlerine 50.6 milyar dolarlık, tahvillere de 4.8 milyar dolarlık giriş oldu. Ancak bu girişten sonra bile yabancı yatırımcıların gelişen ülkelerdeki hisse senedi pozisyonu, 2020 başından 18.4 milyar dolar, tahvil pozisyonu da 22.0 milyar dolar daha düşüktür. Bu da gelişen ülkelere yeni yılda da portföy girişleri için belirgin alan olduğunu
düşündürmektedir. Türkiye’de ise DİBS, eurobond, hisse senedi ve şirket tahvillerinden Ekim sonuna kadar fon çıkışları devam etmiştir. Bahsettiğimiz yatırım gruplarından 2020 yılındaki toplam fon çıkışı Ekim sonu itibariyle 22.0 milyar dolara ulaşırken, bunun 7.6 milyar doları yurtiçi devlet tahvillerinden, 5.8 milyar doları hisse senetlerinden, 4.6 milyar doları şirket tahvillerinden, 3.9 milyar doları da devlet eurobondlarından olmuştur. (Grafik 2)
Bunların yanında, BDDK’nın açıkladığı bankaların bilanço dışı döviz pozisyonu ve bizim hesapladığımız TCMB’nin swap miktarındaki değişimden, yurtdışı yerleşiklerin kısa vadeli swap pozisyonlarındaki değişim hesaplanıyor. Bu kanaldan Ekim sonuna kadar 23.2 milyar dolarlık yine yüksek bir çıkış olduğu hesaplanıyor. Yani Ekim sonu itibariyle, yukarıda bahsettiğimiz tahvil, eurobond ve hisse senetleri ile birlikte yabancı yatırımcıların toplam portföy çıkışı 45.2 milyar doları bulmuştur. Kasım ayında hem global risk iştahı güçlenmiş, hem de yurtiçinde ekonomi politikaları enflasyonu düşürmeyi ve istikrarlı piyasa görünümünü destekler bir görünüm almıştır. Bunların etkisi ile fon girişlerinin belirgin olarak güçlendiği gözlenmektedir. Ekim sonundan, en son açıklanan 25 Aralık tarihine kadarki dönemde hisse senedi, tahvil ve eurobond kanallarından toplam 8.0 milyar dolarlık, swap (carry trade) kanalından da 10.8 milyar dolarlık, yani toplam 18.8 milyar dolarlık fon girişi olduğu
hesaplanıyor. (Grafik 2) Ancak bu girişlerden sonra bile yabancı yatırımcıların toplam portföy yatırımları 2020 başına göre 26.4 milyar dolar daha düşük seviyededir. Yani gelişen
ülkelerdeki görünüme benzer şekilde, fon girişi için halen belirgin alan olduğu
anlaşılmaktadır. Yurtdışı kaynaklı güçlü fon girişine rağmen, yurtiçi yerleşiklerin döviz alımları devam etmiştir. Altın ve parite etkisinden arındırdıktan sonra, yurtiçi döviz mevduatının Temmuz ortasından 25 Aralık’a kadarki dönemde 24.3 milyar dolar arttığı, bunun 19.5 milyar dolarlık ağırlıklı kısmının bireylerden kaynaklandığı gözlenmektedir. Son 3 haftada bireysel yatırımcıların ortalama DTH artışının 0.4 milyar dolara yavaşladığı
gözlenmektedir. Ayrıca, TCMB’nin efektif deposunda Ekim sonundan beri gözlenen 0.4 milyar dolarlık artışın da işaret ettiği gibi, son haftalardaki artış efektif girişi ile de ilgili olabilir. Sonuç olarak, yılın başında yabancı yatırımcıların fon girişlerinin gücünü korumasını beklerken, yurtiçi yerleşiklerin döviz talebinin de yavaşladığını gözlemliyoruz. Bunun yanında, önceki raporlarımızda incelediğimiz gibi dış borç ödemeleri de yılın ilk iki ayında düşüktür. Bu doğrultuda, döviz likiditesi görünümünün senenin başında destekleyici kalacağını tahmin ediyoruz.
• Kasım’da cari açıktaki genişleme sürecek TÜİK'in nihai dış ticaret verilerine göre, Kasım ayı dış ticaret açığı 5 milyar dolar ile öncü verilere paralel gerçekleşti. Yıllık %0.9 oranında azalan aylık ihracat 16.1 milyar dolara, %15.9 oranında artan ithalat 21.1 milyar dolara geldi.
Dış ticaret açığı ise geçen yılın aynı ayına göre 3 milyar dolar genişledi. Bu sonuçla, 12 ay birikimli dış ticaret açığı Kasım’da 50 milyar dolara çıktı. Ticaret açığındaki genişlemenin
kompozisyonuna bakıldığında, ihracatın yıllık bazda 0.2 milyar dolar azaldığı, ithalatın 2.9 milyar dolar arttığı görülüyor. Altın ithalatı geçen yılın aynı ayına göre 1 milyar dolar
artarken, enerji ithalatı düşen petrol fiyatı sebebiyle 0.8 milyar dolar azaldı. Dolayısıyla, altın ve enerji
dışı ithalat geçen yıla göre 2.7 milyar dolar yükseldi ve dış ticaret açığındaki genişlemenin belirleyicisi oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre, Kasım'da ihracat aylık %4.1 oranında azaldı, ithalat %8.3 oranında arttı. İhracattaki düşüş ve ithalattaki yüksek artış, ay başındaki Ticaret Bakanlığı verilerine dayanan hesabımızla büyük ölçüde
uyumluydu. İhracat, son düşüşe rağmen pandemi öncesi seviyelere yakın seyrediyor. İthalat tarafında, altın ve enerji dışı aylık değerlerin 2018 ortalarından beri en yüksek seviyelere ulaştığını görüyoruz. Bu durum ekonomik aktivitenin son çeyrekteki güçlü seyriyle uyumludur. Fakat parasal sıkılaşma ve pandemiye bağlı kısıtlamaların etkisiyle, ithalatın önümüzdeki aylarda ivme kaybetmesi bekleniyor. Kasım ayı nihai dış ticaret ve turizm verilerinin açıklanmasıyla cari dengenin görünümü de netleşti. Buna göre geçen senenin aynı ayında sıfır olan aylık cari işlemler dengesinin bu sene Kasım ayında 3.7 milyar dolar açık vermesini bekliyoruz. Böylece 12 ay birikimli cari açık 37.5 milyar dolara çıkacaktır. Aralık ayından da genişleyecek cari işlemler açığı böylece yılın tamamında GSYH'nin %5'ini aşmış olacak.
• Cuma günü yayınlanan Aralık ayı İTO fiyat endeksi ise aylık %1.4 artışla önceki senenin aynı ayındaki %1.1 artıştan yüksek gerçekleşti. Gıda fiyatlarındaki artış %2.2 ile 2019 Aralık ayındaki %1.6’dan, meyve-sebze fiyatlarındaki %11.2 artış da 2019 Aralık’taki %10.1’den yüksek gerçekleşti. Bu da bizim %1.3’lük aylık gıda fiyat enflasyonu tahminimiz, dolayısı ile TÜFE tahminimiz üzerinde yukarı yönlü risk yaratmıştır. Bunların yanında, Ocak ayı
enflasyonuna yönelik olarak, elektrik fiyatlarında %6, doğalgaz fiyatlarında da %1 artış yapıldı. Bunların enflasyona 0.19 puan etkisi olacağını hesaplıyoruz. Bunun yanında, köprü ve otoyollara yapılan %26’lık zammın ise enflasyona %0.03’lük çok sınırlı etkisi olacağını hesaplıyoruz. Bu hafta ayrıca Aralık ayı imalat sanayi PMI, öncü dış ticaret verileri ve Hazine nakit dengesi açıklanacak. Daha önce açıklanan reel sektör güven endeksi, imalat dışı
sektörlerden farklı olarak Aralık’ta artış kaydetmiş ve imalat aktivitesinde güçlü artışın sürdüğüne işaret etmişti. Geçen hafta MÜSİAD’ın yayımladığı SAMEKS imalat endeksi de Aralık’ta 8.5 puan artarak 55.8’e yükseldi. Dolayısıyla, Kasım’da 51.4 olan PMI da bu ay yükselebilir.
• TCMB’nin sıkılaşan para politikası ve dolardaki küresel zayıflama TL’yi destekliyor. Buna karşın USD/TL yılın son günü sığ piyasada dalgalı seyretti ve 7.50’yi test etti. Kur bu sabah 7.40 seviyesinin altında başladı. 5 yıllık Türkiye CDS’i 2020 yılını 303 baz puanda
sonlandırdı. 2 yıllık tahvil faizi ise %14.52 oldu. Hazine bugün 2 ve 5 yıl vadeli sabit kuponlu tahvil ihalelerinin ardından yarın 7 yıl vadeli FRN ve 10 yıl vadeli sabit kuponlu tahvil
ihaleleri düzenleyecek. Bunun dışında 19 Ocak’ta 15 aylık kuponsuz tahvil ve 5 yıl vadeli TLREF’e endeksli tahvil ihaleleri bulunuyor. Bu ihalelerin tamamıyla Hazine Ocak ayında, 37.2 milyar TL’lik iç borç itfasına karşılık 25.4 milyar TL’lik iç borçlanma planlıyor.