• Sonuç bulunamadı

Mayıs 2012

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mayıs 2012"

Copied!
341
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

TÜRKİYE

SERMAYE

PİYASASI

2011

Mayıs 2012

(3)

Editör Alparslan Budak

Yazarlar Ekin Fıkırkoca

Gökben Altaş Özcan Çikot

Düzelti Oben Kurtuluş Bayrak Katkıda Bulunanlar Sermaye Piyasası Düzenlemeleri

Aslı Özkan, Esra Esin Savaşan, Süleyman Morbel Aracı Kurumlar Veritabanı

Sezgin Lafçı

Tasarım Cennet Türker

Baskı: Fabrika Basım ve Tic. Ltd. Şti.

Birinci Baskı: İstanbul, Mayıs 2012

TSPAKB Yayın No. 62

ISBN- 978-975-6483-40-4 ISSN-1303-6688

Bu rapor Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) tarafından bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu raporda yer alan her türlü bilgi, değerlendirme, yorum ve istatistiki değerler hazırlandığı tarih itibariyle güvenilirliğine inanılan kaynaklardan elde edilerek derlenmiştir. Bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçla kullanılmasından doğabilecek zararlardan TSPAKB hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Bu raporda yer alan bilgiler kaynak gösterilmek şartıyla yayınlanabilir.

(4)

TSPAKB I

Sunuş

Dünya ekonomisi açısından 2011 zorlu bir yıl oldu. Avrupa Birliğindeki ekonomik gelişmeler hiç şüphesiz yaşanan sorunların en başında geldi, Amerika Birleşik Devletlerinin de kredi notu ilk defa düşürüldü. Diğer taraftan Japonya’daki deprem felaketi ve Ortadoğu’daki siyasi değişim, tüm dünyanın takip ettiği gelişmeler oldu. Bu olumsuz ortamdan ve çeşitli iç dinamiklerden finansal piyasalarımız da etkilendi, hisse senetlerinde fiyatlar düşüşe geçerken, döviz ve faizde yükselişler yaşandı.

Bu olumsuzluklara rağmen ülkemiz piyasalarında güzel gelişmeler de oldu. Birçok düzenleme değişiklikleriyle, kira sertifikaları, kaldıraçlı işlemler gibi yeni ürünler piyasaya geldi. Yeni ürünlerin yanında, uzun zamandır durgun olan özel sektör borçlanma araçlarının çeşitlendiği gözlendi. Öte yandan, daha uzun vadeli bir bakış açısıyla, tüm piyasa kurumlarının ortak çalışmasıyla vatandaşlarımızın finansal konularda bilgilendirmeye yönelik bir kampanya başlatıldı.

Ülkemiz sermaye piyasalarındaki gelişmeleri detaylı bir şekilde inceleyen raporumuzun onbirinci sayısının siz değerleri okurlar için yararlı bir kaynak olacağı kanaatindeyim. “Türkiye Sermaye Piyasası 2011” raporunun hazırlanmasında emeği geçen Birliğimiz çalışanlarına teşekkür eder, raporun finansal piyasalarımız ve aracılık sektörünün gelişimine katkıda bulunmasını dilerim.

Saygılarımla,

Attila Köksal, CFA Başkan

(5)

II TSPAKB KISALTMALAR

A.D. : Anlamlı Değil AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri APİ : Açık Piyasa İşlemleri

BIS : Bank for International Settlements-Uluslararası Ödemeler Bankası BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

BYF : Borsa Yatırım Fonu

DİBS : Devlet İç Borçlanma Senedi DTH : Döviz Tevdiat Hesabı EGM : Emeklilik Gözetim Merkezi EYF : Emeklilik Yatırım Fonu

FIA : Futures Industry Association-Vadeli İşlemler Sektörü Birliği GİP : Gelişen İşletmeler Piyasası

GSYH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

ICI : Investment Company Institute-Yatırım Fonları Enstitüsü IMF : International Monetary Fund-Uluslararası Para Fonu İMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası

KAS : Kesin Alım-Satım

KİT : Kamu İktisadi Teşebbüsleri KOBİ : Küçük ve Orta Ölçekli İşletme MKK : Merkezi Kayıt Kuruluşu

Mn. : Milyon

Myr. : Milyar

ÖPSP : Ödünç Pay Senedi Piyasası SGMK : Sabit Getirili Menkul Kıymet SPK : Sermaye Piyasası Kurulu

Takasbank : İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.

TBB : Türkiye Bankalar Birliği TPP : Takasbank Para Piyasası

TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

TKYD : Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği TL : Türk Lirası

TMSF : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TÜFE : Tüketici Fiyatları Endeksi

TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

TÜİK : T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu VDMK : Varlığa Dayalı Menkul Kıymet

ÜFE : Üretici Fiyatları Endeksi VİAŞ : Vadeli İşlemler Aracılık Şirketi VİS : Vadeli İşlem Sözleşmesi VTMK : Varlık Teminatlı Menkul Kıymet VOB : Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.

WFE : World Federation of Exchanges-Dünya Borsalar Federasyonu YP : Yabancı Para

(6)

TSPAKB III

İçindekiler

EKONOMİ 1

2011'E BAKIŞ 3

KAMU MALİYESİ 5

PARA VE KUR POLİTİKALARI 9

ENFLASYON 13

MİLLİ GELİR 14

İSTİHDAM 16

ÖDEMELER DENGESİ 17

DIŞ BORÇ 21

FİNANSAL PİYASALAR 23 ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMALAR 26 YATIRIM ARAÇLARININ GETİRİLERİ 34

SABİT GETİRİLİ MENKUL KIYMETLER 36

HİSSE SENETLERİ 41 VADELİ İŞLEMLER 48

YATIRIM FONLARI 51

ARACI KURULUŞLARIN FAALİYETLERİ 57 HİSSE SENETLERİ 61

VARANTLAR 65

SABİT GETİRİLİ MENKUL KIYMETLER 66

VADELİ İŞLEMLER 70 KALDIRAÇLI İŞLEMLER 73 KURUMSAL FİNANSMAN FAALİYETLERİ 73 PORTFÖY YÖNETİMİ FAALİYETLERİ 75 KREDİLİ İŞLEMLER 77

ŞUBE AĞI 77

İNTERNET İŞLEMLERİ 78 ÇAĞRI MERKEZİ İŞLEMLERİ 80 ÇALIŞAN PROFİLİ 81 ARACI KURUMLARIN FİNANSAL VERİLERİ 87 BİLANÇO ANALİZİ 89 GELİR TABLOSU ANALİZİ 94 YATIRIMCILAR 103 YATIRIMCI TERCİHLERİ 105

GENEL TANIMLAR 106

HİSSE SENEDİ YATIRIMCILARI 107

YABANCI HİSSE SENEDİ YATIRIMCILARI 115

VARANT YATIRIMCILARI 120

ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA SENEDİ YATIRIMCILARI 120

VDMK VE VTMK YATIRIMCILARI 122

YATIRIM FONU YATIRIMCILARI 122

EMEKLİLİK YATIRIM FONU YATIRIMCILARI 124

(7)

IV TSPAKB

DÜZENLEMELER 127

KANUNLAR 129

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER 129

BAKANLAR KURULU KARARLARI 130

SERMAYE PİYASASI KURULU YÖNETMELİKLERİ 130 SERMAYE PİYASASI KURULU TEBLİĞLERİ 131

VERGİ MEVZUATINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER 138

SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ ÖNLENMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT 140

ARACI KURUMLAR 143

ACAR YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 146 AK YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 148 ALAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. 150 ALKHAİR CAPİTAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 152 ALTERNATİF YATIRIM A.Ş. 154 ANADOLU YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş. 156 ATA YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş. 158 ATAONLİNE MENKUL KIYMETLER A.Ş. 160 AYBORSA MENKUL DEĞERLER TİCARETİ A.Ş. 162 BAHAR MENKUL DEĞERLER TİCARET A.Ş. 164 BAŞKENT MENKUL DEĞERLER A.Ş. 166 BGC PARTNERS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 168 BİZİM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 170 CAMİŞ MENKUL DEĞERLER A.Ş. 172 CENSA MENKUL DEĞERLER A.Ş. 174 CEROS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 176 CITI MENKUL DEĞERLER A.Ş. 178 CREDIT AGRICOLE CHEUVREUX MENKUL DEĞERLER A.Ş. 180 CREDIT SUISSE İSTANBUL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 182 DEHA MENKUL KIYMETLER A.Ş. 184 DELTA MENKUL DEĞERLER A.Ş. 186 DENİZ YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş. 188 DESTEK MENKUL DEĞERLER A.Ş. 190 DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. 192 DÜNYA MENKUL DEĞERLER A.Ş. 194 ECZACIBAŞI MENKUL DEĞERLER A.Ş. 196 EFG İSTANBUL EQUITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. 198

EGEMEN MENKUL KIYMETLER A.Ş. 200

EKİNCİLER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 202 EKSPRES YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 204 ENDEKSTÜREV MENKUL DEĞERLER A.Ş. 206 ENTEZ MENKUL DEĞERLER TİCARETİ A.Ş. 208 ERSTE SECURITIES İSTANBUL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 210 ETİ YATIRIM A.Ş. 212 EURO YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 214 EVGİN MENKUL DEĞERLER TİCARET A.Ş. 216 FİNANS YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 218 GALATA YATIRIM A.Ş. 220 GARANTİ YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş. 222 GEDİK YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 224

(8)

TSPAKB V

GFC GENERAL FİNANS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 226 GLOBAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 228 GÜNEY MENKUL DEĞERLER TİCARETİ A.Ş. 230 GÜVEN MENKUL DEĞERLER A.Ş. 232 HAK MENKUL KIYMETLER A.Ş. 234 HALK YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 236 HSBC YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 238 İNFO YATIRIM A.Ş. 240 ING MENKUL DEĞERLER A.Ş. 242 İNTEGRAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 244 İŞ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 246 J.P. MORGAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. 248 KAPİTAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 250 KARE YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 252 MARBAŞ MENKUL DEĞERLER A.Ş. 254 MEKSA YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 256 MERRILL LYNCH MENKUL DEĞERLER A.Ş. 258 METRO YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 260 MORGAN STANLEY MENKUL DEĞERLER A.Ş. 262 NOOR CAPİTAL MARKET MENKUl DEĞERLER A.Ş. 264 ÖNER MENKUL KIYMETLER A.Ş. 266 OPTİMAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 268 OSMANLI MENKUL DEĞERLER A.Ş. 270 OYAK YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 272 PAY MENKUL DEĞERLER A.Ş. 274 PİRAMİT MENKUL KIYMETLER A.Ş. 276 POLEN MENKUL DEĞERLER A.Ş. 278 PRİM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 280 RENAİSSANCE CAPİTAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. 282 SANKO MENKUL DEĞERLER A.Ş. 284 SARDİS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 286 SAYILGAN MENKUL DEĞERLER TİCARETİ A.Ş. 288 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 290 STANDARD ÜNLÜ MENKUL DEĞERLER A.Ş. 292 STRATEJİ MENKUL DEĞERLER A.Ş. 294 TACİRLER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 296 TAIB YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 298 TAKSİM YATIRIM A.Ş. 300 TEB YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 302 TEKSTİL YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 304 TERA MENKUL DEĞERLER A.Ş. 306 TİCARET MENKUL DEĞERLER A.Ş. 308 TOROS MENKUL KIYMETLER TİCARET A.Ş. 310 TURKISH YATIRIM A.Ş. 312 UBS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 314 ULUKARTAL KAPİTAL VADELİ İŞLEMLER ARACILIK A.Ş. 316 ULUS MENKUL DEĞERLER A.Ş. 318 UNİCREDİT MENKUL DEĞERLER A.Ş. 320 VAKIF YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 322

(9)

VI TSPAKB

X TRADE BROKERS MENKUL DEĞERLER A.Ş 324

YAPI KREDİ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 326

YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER A.Ş. 328 ZİRAAT YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 330

(10)

EKONOMİ

(11)
(12)

TSPAKB 3 Ekonomideki

büyüme güçlü bir şekilde devam ederken, cari açık milli gelirin %10’una

yükselmiştir.

2011’e Bakış

Küresel krizin ardından 2009 yılında gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetler daralırken, gelişmekte olan ülkeler grubunda ekonomik büyüme yavaşlayarak devam etmişti. 2010 yılı küresel ekonominin toparlandığı bir yıl olsa da, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanma sınırlı kalmıştır. Bu ülkelerde genişletici para politikaları sürerken, küresel likiditedeki bolluk gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını güçlendirmiştir. 2011’de ise, küresel toparlanma yavaşlamıştır.

Yıl içinde, Avrupa Birliğinde bazı ülkelerin kamu dengelerinde görülen bozulma ile zor durumdaki ülkelerin kredi notu düşürülmüştür. Ağustos ayında, ABD’nin kredi notunun AAA seviyesinden AA+’ya indirilmesi bu ülke için bir ilk olmuştur.

Dünyanın diğer coğrafyalarında da, Japonya’daki deprem felaketi ve Ortadoğu’daki siyasi değişim, tüm dünyanın takip ettiği gelişmeler olmuştur.

Türkiye’de ise, genel seçimler gündemin önemli bir maddesi olmuş, 12 Haziranda yapılan seçimlerde iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi %50 oy oranıyla yerini korumuştur.

2011 yılında, özel sektör ve bankaların kullandığı yurtdışı kredilerdeki artış ve yurtdışı yerleşiklerin Hazine borçlanma araçlarına gösterdiği ilgi ile yabancı sermaye girişleri sürmüştür.

Yabancı sermayenin ve negatif reel faizlerin etkisiyle iç talep canlılığını korumuş, 2011 yılında ekonomik faaliyetler %8,5 oranında büyümüştür. Dolar bazında milli gelirdeki artış TL’nin değer kaybı dolayısıyla daha düşük kalmış, 772 milyar $ GSYH ile Türkiye ekonomisinin dünya sıralamasındaki yeri 18’inciliğe gerilemiştir.

Diğer taraftan, ekonomideki hızlı büyümeye eşlik eden yüksek cari işlemler açığı “aşırı ısınma” endişelerini beraberinde getirmiş, bankacılık ve para otoriteleri yabancı sermaye girişinin yol açtığı ve yüksek iç talep artışına sebep olan kredilerdeki hızlı büyümeyi kısıtlayıcı tedbirlere başvurmuştur.

Küresel krizle beraber 2009 yılında işgücünün %14’üne kadar yükselen işsizlik oranı, 2010 yılının ardından 2011’de gerileyerek

%10’a inmiştir. Yine de bu oran küresel karşılaştırmalara göre yüksektir.

Ekonomi

(13)

4 TSPAKB

Canlı iç talebi kısıtlamaya yönelik

tedbirler ve kurlardaki artışla enflasyon ve faizler

artmıştır.

Canlı iç taleple beraber dış ticaret açığındaki hızlı artış sene sonuna doğru bir miktar yavaşlasa da sürmüştür. Cari işlemler açığı bir yılda 31 milyar $ artarak 77 milyar $’ı bulmuştur. Milli gelirin %10’una denk gelen cari açık, ekonominin kırılganlığını arttırmaktadır.

Öte yandan, beklenenin üzerindeki ekonomik büyümenin ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasının katkısıyla bütçe açığının milli gelire oranı önceki yıl %3,6 iken 2011’de %1,3’e gerilemiştir. Avrupa Birliği tanımlarına göre hesaplanan kamu toplam borç stokunun milli gelirdeki payı 3 puan düşerek %39 olmuştur.

Para politikaları tarafında 2010 yılının sonuna doğru Merkez Bankası finansal istikrarı gözettiği vurgusunu yapmaya başlamıştı. Bu ortamda, Banka uyguladığı para politikası araçlarından biri olan ve “politika faizi” olarak andığı 1 haftalık repo faizini düşürmüş; TL’deki aşırı değer kaybı sonucunda ise, sene sonuna doğru gecelik faizlerin %10 civarına çıkmasına olanak sağlamıştır. Enflasyon ve gecelik faizlerdeki artışla, yıla

%7 civarında başlayan ikincil piyasadaki tahvil faizleri de %11’i bulmuştur.

Merkez Bankasının politika faizini düşürmesiyle döviz kurları Ağustos ayına kadar hızlı bir yükseliş sergilemiştir. Bankanın döviz alım ihalelerini durdurup satışa geçmesi ve kısa vadeli faizlerde yükselişe izin vermesiyle, yılın son çeyreğinde kurlar nispeten yatay seyretmiştir. Yıl geneline bakıldığında, ABD doları

%23 artarak 2011 sonunda 1,89’a çıkmış, dolar karşısında değer kaybeden avro/TL kuru yılı %19 artışla 2,44 seviyesinde kapamıştır.

Canlanan iç talep ve TL’nin değer kaybıyla enflasyon, tüketici fiyatlarında %10,4 ile hedefin iki misline çıkmıştır.

Kur, enflasyon ve faizin yükseldiği, gelişmiş ülkelerdeki ekonomik gidişata ilişkin endişelerin arttığı 2011 yılında, ilerleyen bölümlerde görüleceği üzere sermaye piyasaları olumsuz bir performans sergilemiş, hisse senetleri fiyat endeksi de %22 düşmüştür.

(14)

TSPAKB 5 Ekonomik büyüme

ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasının

katkısıyla, bütçe hedefleri aşılmış,

borçluluk gerilemiştir.

Kamu Maliyesi

Küresel krizle beraber milli gelirin daraldığı 2009 yılında, faiz dışı fazla önemli ölçüde azalırken borç stokunun milli gelire oranı artmıştı. Söz konusu dengeler 2010 yılının ardından 2011’de de iyileşmiştir. Beklenenin üzerindeki ekonomik büyüme ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasının katkısıyla, bütçe hedefleri aşılmış, borç göstergeleri önceki yıla kıyasla gerilemiştir.

Bütçe Dengesi

2011 yılında merkezi yönetim gelirleri hedefi aşarken, giderler faiz ödemelerinin planlananın altında kalması sayesinde hedefle uyumlu gerçekleşmiş, bütçe açığı ise hedefin yarısında, 17 milyar TL’de kalmıştır.

Merkezi Yönetim Bütçesi

(Milyon TL) 2010 2011 % Reel

Değişim 2011

Program 2012 Program

Gelirler 254,277 295,862 9.3 279,026 329,845

Vergi 210,560 253,765 13.2 232,220 277,677

Diğer 43,717 42,097 -9.6 46,807 52,168

Giderler 294,359 313,302 0.0 312,573 350,948

Faiz Dışı 246,060 271,090 3.5 265,073 300,698

Personel ve Sos. Güv. Devlet Primleri 73,378 85,751 9.8 85,036 95,971

Mal ve Hizmet Alımı 29,185 32,448 4.4 30,049 28,859 Cari Transferler 101,857 110,075 1.5 115,778 130,220

Diğer 41,640 42,815 -3.4 34,209 45,648

Faiz 48,299 42,212 -17.9 47,500 50,250

İç Borç 42,148 35,064 -21.9 37,859 40,495

Dış Borç 5,982 6,668 4.7 7,490 7,780

Diğer 168 479 167.2 2,151 1,975

Bütçe Dengesi -40,081 -17,439 -59.1 -33,546 -21,104 Faiz Dışı Bütçe Dengesi 8,217 24,773 183.1 13,954 29,146

Kaynak: Maliye Bakanlığı

Reel değişim ortalama TÜFE artışı ile hesaplanmıştır.

2011 yılında bütçe gelirleri 296 milyar TL ile önceki yıla göre reel anlamda %9 oranında bir artış sergilemiştir. Bütçe gelirlerinde vergi gelirlerinin payı 3 puan artarak %86’ya yükselmiştir. Güçlü iç talep ile katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ve dış ticaretten alınan vergiler gibi dolaylı vergiler, reel olarak %12 oranında büyümüştür. Öte yandan, yıl içinde gecikmiş bazı vergi borçlarında faiz ve cezaların silinerek yeniden yapılandırılmasına imkân tanıyan düzenleme sayesinde 2011 yılı içinde 13 milyar TL’lik vergi tahsilatı yapılmıştır. Bu ortamda, kurumlar vergisi tahsilatı da hedefin 4 milyar TL kadar üzerine çıkarak 27 milyar TL’yi bulmuştur.

Harcamalar tarafında, bütçe toplam giderleri programla eş düzeyde gerçekleşerek 313 milyar TL olmuştur. Son yıllarda olduğu gibi, faiz dışı harcamalar hedeflenenin üzerine çıkarken, faiz ödemeleri programın altında kalmıştır.

(15)

6 TSPAKB

2011 sonu itibariyle faiz dışı fazla milli

gelirin %1,9’una, bütçe açığı ise

%1,3’üne denk gelmektedir.

Faiz dışı harcamaların içinde en ağırlıklı kalem, sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerini yansıtan cari transferlerdir. Bu harcamalar önceki yıla kıyasla kısıtlı bir reel artışla 110 milyar TL olmuştur. Bu kalemin yaklaşık yarısı sosyal güvenlik sistemine yapılan transferleri yansıtmaktadır. Bir diğer önemli kalem olan personel giderleri ve ilgili sosyal güvenlik primi harcamaları reel olarak %10 artış göstererek 86 milyar TL olmuştur.

Sonuç itibariyle faiz dışı harcamalar hedeflenen seviyenin 6 milyar TL üzerine çıkarken, faiz giderleri hedefin 5 milyar TL altında kalmıştır. Diğer taraftan, iç talepteki güçlü artış, gelirlerin öngörülenin 17 milyar TL üzerinde gerçekleşmesine neden olmuştur. Böylelikle, faiz dışı bütçe fazlası hedefin 11 milyar TL üzerine çıkıp 25 milyar TL olurken, bütçe açığı 17 milyar TL ile hedefin 16 milyar TL altında kalmıştır.

Bütçe gerçekleşmelerinden çeşitli geçici etkileri hariç bırakan ve IMF ile yapılan anlaşmaya referansla “program tanımlı” olarak anılan büyüklükler Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanmaktadır. Bu şekilde hesaplanan merkezi yönetim bütçesine dair “program tanımlı faiz dışı fazla” 2011 yılında 17 milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 2010 yılında bu denge 6 milyar TL açık vermişti.

Bütçe dengelerine milli gelire kıyasla bakıldığında, ağırlıklı olarak düşen faiz harcamalarının katkısıyla bütçe açığının azalma eğilimi sergilediği görülmektedir. Faiz dışı fazla ise, artış göstermesine rağmen kriz öncesi seviyeye ulaşamamıştır. 2011 sonu itibariyle faiz dışı fazla milli gelirin %1,9’una, bütçe açığı ise %1,3’üne denk gelmektedir.

Hükümetin açıkladığı üç yıllık Orta Vadeli Programda bütçe harcamalarının kısılması yoluyla, bütçe açığının milli gelire oranının kademeli olarak düşürülmesi öngörülmektedir. Bu oranın 2012 yılında %1,5’e, 2014’te ise %1’e kadar düşmesi hedeflenmektedir.

-8%

-6%

-4%

-2%

0%

2%

4%

6%

8%

2007 2008 2009 2010 2011

Faiz Dışı Denge/GSYH Bütçe Dengesi/GSYH Faiz Harcamaları/GSYH

Bütçe Büyüklükleri

Kaynak: Hazine, TÜİK

(16)

TSPAKB 7 Bütçenin finansmanı

ağırlıkla iç borçlanma yoluyla

yapılmış, iç borç çevirme oranı %85

olmuştur.

Bütçe Finansmanı

Nakit olarak gerçekleşen fakat bütçe ödeneklerine yansıtılmayan ve gider yazıldığı halde nakden ödenmeyen tutarların netleştirilmesi sonucunda, 2011 yılında finanse edilmesi gereken açığın 2 milyar TL azaldığı görülmektedir. 2011 yılında finansmanı gerçekleşen nakit açık 15 milyar TL ile önceki yılın reel olarak %59 altında kalmıştır.

Merkezi Yönetim Finansmanı

(Milyon TL) 2010 2011

% Reel Değ.

Finansman 34,934 15,208 -59.1

Borçlanma 26,946 12,422 -56.7

Dış Borçlanma, Net 4,164 -2,160 A.D.

İç Borçlanma, Net 22,782 14,581 -39.9

Diğer 2,029 4,180 93.5

Banka Kullanımı, Net 6,355 -2,955 A.D.

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı

Reel değişim ortalama TÜFE artışı ile hesaplanmıştır.

2011 yılında konsolide bütçenin finansmanının neredeyse tamamı iç borçlanma yoluyla yapılmıştır. Çeşitli kamu kurumlarından yapılan 4 milyar TL aktarım Hazineye kaynak teşkil etmiştir. Diğer taraftan 2 milyar TL’lik net dış borç geri ödemesi yapılmıştır. Sonuç olarak, Hazine’nin banka hesapları 3 milyar TL kadar artmıştır.

2011 toplamında Hazine nakit olarak, 132 milyar TL’si iç borca ilişkin olmak üzere, toplam 150 milyar TL’lik borç ödemesi yapmıştır. Yıl içinde gerçekleştirilen yeni iç borçlanma 112 milyar TL’de kalmış, diğer bir deyişle iç borç çevirme oranı %85 olarak gerçekleşmiştir.

Hazinenin 2012 finansman programında yer alan tahminlere göre, 2011 yılında 122 milyar TL iç borç ve 19 milyar TL dış borç anapara ve faiz ödemesi bulunmaktadır. Toplam borç servisinin 153 milyar TL ile önceki yılın %6 altında kalacağı tahmin edilmektedir. Bu ödemelerin 30 milyar TL’lik kısmının, faiz dışı fazla ve özelleştirme gelirleri ile İşsizlik Sigortası Fonu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir. 2012’de iç borç çevirme oranının %84 olması, iç borçlanma tutarının 102 milyar TL’de kalması planlanmaktadır.

Dış borçlanmanın ise 9,5 milyar TL olması beklenmektedir. Bu tutara Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan alınması planlanan krediler de dâhil edilmiştir.

Borç Stoku

2008 yılından itibaren, bütçe dengesindeki olumsuz gelişmeler ve dış koşullardaki bozulma ile beraber, borç stokunun milli gelire oranındaki gerileme durmuş, 2009 yılında çeşitli borç göstergelerinde bu oranlar 4-6 puan kadar artmıştı. 2010 yılının ardından 2011 yılında da azalan bütçe açığı ve düşük faiz

(17)

8 TSPAKB

Kamu kesiminin toplam net borcunun milli gelire

oranı %22’ye inmiştir.

oranları sayesinde, çeşitli borç stoku göstergelerinin milli gelire oranı 3-4 puan kadar gerilemiştir.

Kamu kesimi genel dengesi, konsolide bütçenin yanı sıra mahalli idareler, fonlar, KİT’ler ve sosyal güvenlik kuruluşlarını da içermektedir. Kamunun net borç stoku hesabında, kamu mevduatı ile Merkez Bankası net varlıkları düşülmektedir. İşçi ve işverenlerden kesilen primler ve devlet katkısıyla oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonunun net varlıkları da kamu net borç stoku hesabında dikkate alınmakta, diğer bir deyişle kamu için bir finansman kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Bilindiği üzere, 2008 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle, Fonun nema gelirlerinin bir kısmı Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı kapsamındaki yatırım alanlarında kullanılmaktadır. Fonda biriken tutar 2011 sonunda 54 milyar TL’ye yükselmiştir.

Kamu Net Borç Stoku

(Milyar TL) 2010 2011 % Değ.

Kamu Net Borç Stoku (I-II-III-IV) 317.6 290.5 -8.6 I. Toplam Kamu Borç Stoku (Brüt) 496.9 546.0 9.9

İç Borç 368.9 387.4 5.0

Dış Borç 128.0 158.6 23.9

II. Merkez Bankası Net Varlıkları 86.2 143.2 66.1 III. Kamu Mevduatı 47.2 58.9 24.8 IV. İşsizlik Sigortası Fonu Net Varlıkları 45.9 53.5 16.5 Kamu Net Borç Stoku/GSYH 28.9%22.4% -- Kaynak: Hazine Müsteşarlığı

Kamu kesiminin toplam net borç stokunun milli gelire oranı 2009 yılında 4 puanlık artışla %33’e yükseldikten sonra, ağırlıkla iç borçtaki nispi gerilemeyle 2010 yılında %29’a, 2011 sonunda ise %22’ye inmiştir.

Avrupa Birliği tanımlarına göre hesaplanan genel yönetim borç stoku rakamları, merkezi yönetim borç stokuna, mahalli idareler ile İşsizlik Sigortası Fonu dâhil olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının borcu ve dolaşımdaki bozuk para stokunun

0%

10%

20%

30%

40%

50%

2007 2008 2009 2010 2011

AB Tanımlı Toplam Net Toplam Brüt İç Borç

Borç Stoku/GSYH

Kaynak: Hazine

(18)

TSPAKB 9 Merkez Bankası

geleneksel örneklerin dışında

bir para politikası bileşimi kullanmıştır.

eklenmesi, genel yönetimin elindeki DİBS'lerin çıkarılmasıyla hesaplanmaktadır.

AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku

(Milyar TL) 2010 2011 % Değ.

AB Tanımlı Borç Stoku 465.9 510.6 9.6 Genel Yönetim Toplam Borç 487.4 534.4 9.6 İç Borç Stoku 361.2 377.9 4.6 Dış Borç Stoku 126.2 156.6 24.1 Ayarlama Kalemleri -21.5 -23.9 10.8 Borç Stoku/GSYH 42.4% 39.4% -- Kaynak: Hazine Müsteşarlığı

Türkiye’nin AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı 2011 yılında 3 puan düşerek %39’a inmiştir. Orta Vadeli Programda bu oranın 2012 yılında %37’ye, 2014’te ise %32’ye kadar düşmesi hedeflenmektedir. Avrupa Birliğinin parasal birlik sürecinde üye ülkelerden uyulmasını istediği ve Maastricht kriterleri olarak bilinen şartlar arasında bu oranın %60’ın altında olması yer almaktadır.

Para ve Kur Politikaları

Merkez Bankası, 2006 yılı başından itibaren açık enflasyon hedeflemesi politikası sürdürmektedir. Bu kapsamda Banka, hükümet ile beraber belirlediği orta vadeli enflasyon hedefi doğrultusunda, temel politika aracı olarak kısa vadeli faiz oranlarını kullanmaktadır. Ancak, 2010 sonundan itibaren Banka, enflasyon hedefinin yanı sıra, finansal istikrarı da dikkate aldığını vurgulamaya başlamıştır.

Bu çerçevede Banka, 2010 yılında “politika faizi” olarak benimsediği 1 haftalık borç verme faizinin yanı sıra, 2010’un son çeyreğinden itibaren gecelik borç alma ve borç verme faizleri arasındaki koridoru da politika aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Banka, yanı sıra, zorunlu karşılık oranlarını da kullanarak, geleneksel örneklerin dışında bir para politikası benimsemiştir.

Banka, “küresel ekonomiye dair olumsuz gelişmelerin yurtiçinde olumsuz yansımalarını hafifletmek” amacıyla 2011 yılında haftalık borç verme faizini düşürdüğünü açıklamıştır. Yıla %6,5 seviyesinde başlayan politika faizi, Ocak ayında 0,25 puan, Ağustos ayında 0,50 puan indirimle %5,75’e çekilmiştir.

Gecelik faiz koridoru, gecelik faizler için Merkez Bankasının öngördüğü alt ve üst sınırları belirlemektedir. Bankanın koridoru genişletmesi, gecelik faizlerde genişletilen yönde daha fazla oynaklığa olanak sağlamaktadır. Bu şekilde oluşan belirsizlikle, kısa vadeli yabancı sermaye akımlarının, dolayısıyla Türk lirasındaki değerlenmenin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Yıla %1,5 seviyesinde başlayan koridorun alt sınırı, Ağustos

(19)

10 TSPAKB

Politika faizi düşürülmüş, ancak sene sonuna doğru işlevini yitirmiştir.

ayında %5’e yükseltilmiştir. Ağustos ayına kadar, İMKB repo piyasasında gecelik faizler Bankanın politika faizi etrafında belirlenen %1,5-9 koridoru içinde %6 civarında dalgalanmış, negatif reel faiz ortamında Türk lirası önemli ölçüde değer kaybetmiştir.

TL’nin değer kaybının sürmesi, Bankanın %9 seviyesinde tuttuğu üst sınırı, Ekim ayında %12,5’e yükseltmesine yol açmıştır. Yanı sıra Banka, politika faiziyle 1 hafta vadeli fonlama miktarını da düşürmüş, piyasaya yaptığı fonlamanın maliyetini %8 civarına yükseltmiştir. TL de bu dönemde yabancı paralara karşı istikrar sağlamıştır. Öte yandan, bu politika 1 haftalık “politika faizi”nin işlevini yitirmesine yol açmıştır.

Bankaların mevduatlarına karşılık TCMB’de tutmak zorunda oldukları “zorunlu karşılık oranları” da, likiditeyi etkilemek için kullanılmaktadır. Zorunlu karşılık oranının artırılması temelde, piyasadaki likiditeyi azaltmaktadır. Banka bu şekilde kredi büyümesini yavaşlatmayı hedeflemektedir. Zorunlu karşılıklarda uygulanan farklı oranlar ise, düşük oran uygulanan vadeyi teşvik edicidir. Ocak 2011’den itibaren zorunlu karşılık oranları vadeye göre farklılaştırılarak kısa vadelerde artırılmıştır. 1 aya kadar vadeli mevduatlarda oran Nisan ayında %16’ya kadar yükseltilmiştir. Ekim ayında ise, gecelik faizlerde artışa zemin açılırken, zorunlu karşılık oranları 3 aya kadar tüm vadelerde

%11’e çekilmiş, diğer bir deyişle faiz koridoruyla para politikası sıkılaştırılmış, zorunlu karşılık oranıyla da likidite bir miktar artırılmıştır.

Sonuç olarak 2011 içerisinde, politika faizi düşürülmüş, TL değer kaybetmiş, sene sonuna doğru ise piyasada oluşan kısa vadeli faizler Bankanın politika faizinden uzaklaşmış, enflasyon ise yıl sonunda hedeflenen %5’in neredeyse iki katına çıkarak %10,4 olmuştur.

0 2 4 6 8 10 12 14 16

01-10 03-10 05-10 07-10 09-10 11-10 01-11 03-11 05-11 07-11 09-11 11-11

İMKB, Gecelik Faiz Gecelik Borç Alma Faizi Gecelik Borç Verme Faizi 1 Haftalık Borç Verme Faizi

Kaynak: İMKB, TCMB

TCMB Faiz Oranları(Basit, %)

(20)

TSPAKB 11 Ağustos ayından

itibaren Merkez Bankası döviz satış

ihalelerine başlamıştır.

Yıllık TÜFE Artış Hedefi ve Belirsizlik Aralığı

(%) 2010 2011 2012 2013 2014

Üst Sınır 8.5 7.5 7.0 7.0 7.0

Hedef 6.5 5.5 5.0 5.0 5.0

Alt Sınır 4.5 3.5 3.0 3.0 3.0

Kaynak: TCMB

Banka orta vadeli %5 enflasyon hedefi çerçevesinde, enflasyon hedeflemesi politikasına devam edeceğini açıklamıştır. 2012 yılında Banka “istisnai gün” tanımıyla gerekli gördüğü günlerde bankalara sağladığı fonlamanın faizini artırmaya devam etmektedir. Sene sonu için, Nisan 2012’de açıklanan Enflasyon Raporunda yıl sonu tahmini %6,5’tir. Enflasyonun 2011 sonunda geldiği seviye göz önüne alınarak, ekonomik büyümede aşırı bir yavaşlama da arzu edilmediğinden, Banka orta vadeli %5 hedefine 2013 yılında ulaşılacağını tahmin etmektedir.

Merkez Bankası, 2005 yılında döviz rezervlerini güçlendirme hedefiyle yıllık döviz alım ihalesi programı açıklamaya başlamış, Ekim 2010’da, önceden açıkladığı ihale koşullarını bir miktar esnekleştirmişti. 2011 yılında Temmuz sonuna kadar TCMB döviz alım ihaleleriyle bankalardan 6,5 milyar $’lık döviz almıştır.

AB’deki borç krizinin derinleşmesiyle, döviz alım ihaleleri durdurulmuş, Ağustos ayında ise döviz satım ihaleleri başlatılmıştır. Yılın son 5 ayında bu ihalelerde 11 milyar $ satılmıştır. Yanı sıra, kurların hızlı çıkışı karşısında Banka önce Ekim ayında 525 milyon $’lık, ardından, Aralık sonunda 1,9 milyar $’lık satış müdahalesinde bulunmuştur. 2007 yılından itibaren TCMB, ihaleler haricinde döviz piyasalarında doğrudan alım veya satım yapmamaktaydı. Banka ayrıca Kasım sonunda döviz piyasasında aracılık faaliyetine, Ekim 2008-Ekim 2010 döneminde olduğu gibi, tekrar başlamıştır.

Sonuç olarak, 2011’e 81 milyar $ seviyesinde başlayan TCMB’nin (altın hariç) brüt döviz rezervleri, sene sonunda 78 milyar $’a inmiştir. İleride değinileceği üzere Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku aynı tarih itibariyle 84 milyar $ iken, 2011 yılında 77 milyar

$ cari işlemler açığı kaydedilmiştir.

0 20 40 60 80 100

12-06 06-07 11-07 04-08 09-08 02-09 07-09 12-09 05-10 10-10 03-11 08-11

TCMB Rezervleri(Milyar $)

Kaynak: TCMB

(21)

12 TSPAKB

Reel efektif kur endekslerine göre

Türk lirası ortalamada %12 değer kaybetmiştir.

2012 yılında Banka enflasyon hedeflemesine, dalgalı kur rejimi altında devam edecektir. Banka önceki yıllarda olduğu gibi, çeşitli şokların gerçekleşme olasılığına karşı 2012 yılında da, döviz arzının arttığı dönemlerde döviz rezervi biriktireceğini açıklamıştır.

Yukarıda belirtildiği üzere, döviz kurları Ağustos ayına kadar hızlı bir yükseliş sergilemiş, ardından Banka döviz alım ihalelerini durdurup satış ihalelerine başlamış, satış yönünde müdahalelerde de bulunmuştur. Döviz satışları ve Bankanın kısa vadeli faizlerde yükselişe izin vermesiyle, yılın son çeyreğinde kurlar nispeten yatay seyretmiştir. Yıl geneline bakıldığında, ABD doları %23 artarak 2011 sonunda 1,89’a çıkmış, dolar karşısında değer kaybeden avro/TL kuru yılı %19 artışla 2,44 seviyesinde kapamıştır.

Kur hareketlerini enflasyondan arındırarak değerlendiren reel efektif kur endeksleri, Türk lirasının yabancı paralara göre 2011 yılı ortalamasında, tüketici fiyatları enflasyonuna göre %12, üretici fiyatları enflasyonuna göre %10 değer kaybettiğini göstermektedir.

1.01.2 1.41.6 1.82.0 2.22.4 2.62.8

12-06 06-07 12-07 06-08 12-08 06-09 12-09 06-10 12-10 06-11 12-11

Kaynak: TCMB

Döviz Kurları

Dolar/TL Avro/TL TL

80 90 100 110 120 130 140

12-06 04-07 08-07 12-07 04-08 08-08 12-08 04-09 08-09 12-09 04-10 08-10 12-10 04-11 08-11 12-11

Kaynak: TCMB

Reel Efektif Kur Endeksleri (2003=100)

TÜFE Bazlı ÜFE Bazlı

TÜFE-Gelişmekte Olan Ülkeler

(22)

TSPAKB 13 Kredilerdeki

büyümenin hızını kesmek üzere otoriteler çeşitli önlemler almıştır.

Parasal büyüklükler tarafında, yabancı para cinsinden vadeli ve vadesiz mevduatlar ile, repo, likit fonlar ve 2010 sonundan itibaren bu ihraçlardaki artışa paralel olarak bankalarca çıkarılan vadesi 2 yılın altında TL cinsinden tahvil ve bonoları içeren M3, 2011 yılında %14 oranında büyüyerek 700 milyar TL olmuştur.

Bu oran TÜFE ile enflasyondan arındırıldığında reel olarak %3 artışa denk gelmektedir.

Geniş anlamlı para arzı M3’teki büyüme, büyük oranda TL cinsinden mevduattaki artışı yansıtmaktadır. Yabancı para cinsinden mevduat, döviz kurlarının artmasına rağmen dolar bazında yalnızca %1 oranında artmıştır.

2010 yılında faizlerdeki düşüş ve uluslararası likiditedeki bolluk neticesinde krediler hızla artışa geçmişti. 2011 yılında TCMB, BDDK ve TMSF tarafından alınan çeşitli önlemlerle artış hızı kontrol altına alınmaya çalışılmış, sene başında %40’ın üzerinde olan yıllık büyüme sene sonunda %32’ye inmiştir.

Parasal Büyüklükler

(Milyar TL) 2010 2011 %

Değişim % Reel Değişim

M3 616.2 700.5 13.7 2.9

Toplam Mevduat* 543.4 616.3 13.4 2.7 TL Mevduat 389.8 424.9 9.0 -1.3 Döviz Mevduat 153.7 191.4 24.6 12.8 Döviz Mevduat † ($) 99.9 101.3 1.4 -- Toplam Kredi* 475.1 628.8 32.4 19.8

Kaynak: TCMB

*: Katılım bankaları dahildir. Yurtiçi, bankacılık hariç.

†: $ cinsinden.

Kredilerin mevduata oranı, 2008 son çeyreği haricinde uzun süredir artış eğilimindedir. 2010 sonunda %87 olan bu oran, 2011 sonunda %102’ye çıkmıştır.

Enflasyon

Güçlü iç talep, uluslararası emtia fiyatlarındaki artış ve Türk lirasının değer kaybı gibi sebeplerle 2008 yılına kadar hedeflenen seviyenin üzerinde gerçekleşen tüketici enflasyonu, 2009 ve 2010 yıllarında küresel krizden sonra revize edilen hedefe nispeten yakın gerçekleşmişti.

Yıllık Enflasyon, Hedef ve Gerçekleşmeler (%) 2007 2008 2009 2010 2011 TÜFE Hedef 4.0 4.0 7.5 6.5 5.5 TÜFE Gerçekleşme 8.4 10.1 6.5 6.4 10.4 ÜFE Gerçekleşme 5.9 8.1 5.9 8.9 13.3 Kaynak: TCMB, TÜİK

2011 yılında ise, TL’nin değer kaybı ve canlı iç talebin etkisiyle enflasyon önemli ölçüde artış göstermiş, tüketici fiyatlarında hedefin 2 misline çıkarak %10,4’ü bulmuştur. Yılın son

(23)

14 TSPAKB

Enflasyon, tüketici fiyatlarında hedefin

iki misline çıkarak

%10,4’e ulaşmıştır.

çeyreğinde tütün ürünlerinde vergi tutarının artırılması ve gıda fiyatlarındaki artış da bu sonuçta etkili olmuştur.

Bazı alt kalemleri dışarıda bırakarak hesaplanan “özel kapsamlı TÜFE göstergeleri”, endeksi belirli ürünlerin fiyat hareketlerinden arındırmaktadır. Gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altını hariç tutan ve TCMB tarafından yakından takip edilen H ve I endekslerindeki artış, önceki yıl %3 civarında iken, 2011’de %8’in üzerine çıkmıştır.

Üretici fiyatları endeksi, yurtiçinde üretimi yapılan ürünlerin KDV ve benzeri vergiler hariç satış fiyatlarını yansıtmaktadır. ÜFE’de de yılın ilk çeyreğinden sonra ciddi bir yükseliş gözlenmiştir.

TCMB’nin açıkladığı orta vadeli enflasyon hedefi %5 seviyesindedir. Bankanın Nisan 2012’de yaptığı açıklamaya göre ise, enflasyonun mevcut seviyesi göz önüne alınarak, sene sonu enflasyonu %5,3 ile %7,7 aralığında (orta noktası %6,5) tahmin edilmektedir. Nisan 2012 sonu itibariyle Merkez Bankasının düzenlediği Beklenti Anketi, yıl sonu TÜFE artış tahminlerinin Bankanın tahminlerinden daha yüksek, %7,6 civarında olduğuna işaret etmektedir.

Milli Gelir

ABD’de konut fiyatlarındaki orantısız artışın tersine dönmesiyle tetiklenen küresel krizle beraber Türkiye’nin büyüme hızı 2007 yılında yavaşlamaya başlamış, 2009 yılında ise ekonomik faaliyetler daralmıştı. 2010 yılındaki hızlı büyümenin ardından, 2011 yılında da milli gelir önemli bir büyüme sergilemiştir. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2011 sonunda 1,3 trilyon TL (772 milyar $) olmuştur. Rakamlara dolar bazında bakıldığında büyüme oranı %5’e inmekte olup, kişi başına GSYH ise 10.444 $ olarak hesaplanmaktadır.

-5 0 5 10 15 20

12-06 03-07 06-07 09-07 12-07 03-08 06-08 09-08 12-08 03-09 06-09 09-09 12-09 03-10 06-10 09-10 12-10 03-11 06-11 09-11 12-11

Kaynak: TÜİK

Enflasyon(Yıllık, %) ÜFETÜFE

(24)

TSPAKB 15 İç talepteki hızlı

büyümeyle milli gelir reel olarak %8,5 oranında artmıştır.

Mevsimsellik ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH rakamları, 2009 yılında başlayan göreli düzelmenin, 2011’in son çeyreğinde yerini nispi bir yavaşlamaya bıraktığını göstermektedir.

Milli gelirin üçte ikisini oluşturan yerleşik hanehalklarının tüketimi 2010 yılında %6,7, 2011’de %7,7 büyümüştür. 2011 yılında özel tüketimdeki artış, milli gelirdeki büyümeye 5,3 puan katkıda bulunmuştur. Özel sektör yatırımlarında 2010 yılındaki %34 artışın ardından, 2011 yılında da %23 büyüme meydana gelmiştir.

Net ihracatın milli gelirdeki payı, kriz yılları haricinde, negatif olmaktadır. 2009 yılında pozitife dönen bu kalem, 2010 yılında tekrar negatife dönmüş, 2011 yılında da artarak büyüme rakamını 1,4 puan aşağıya çekmiştir.

Seçilmiş Harcama Kalemlerine Göre GSYH (Yıllık Reel Değişim, %)

2010 2011 GSYH’de Pay

GSYH Değişimine Katkı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 9.2 8.5 100.0 8.5 Yerleşik Hanehalklarının Tüketimi 6.7 7.7 68.6 5.3 Devletin Nihai Tüketim Harcamaları 2.0 4.5 10.3 0.5 Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu 30.5 18.3 26.0 4.4

Kamu 17.7 -3.2 3.7 -0.1

Özel 33.6 22.8 22.3 4.5

Stok Değişmeleri A.D. A.D. 0.0 -0.3

Mal ve Hizmet İhracatı 3.4 6.5 23.6 1.6

Mal ve Hizmet İthalatı (-) 20.7 10.6 -28.6 -3.0 Kaynak: TÜİK

Milli gelir sektörler bazında incelendiğinde, katma değerin yaklaşık dörtte birini oluşturan imalat sanayinde büyümenin bir önceki yıl %13,6’dan 2011’de %9,4’e indiği görülmektedir.

Benzer şekilde, ticari faaliyetlerin katma değerindeki artış da

%11,4’e gerilemiştir.

-1010-8-6-4-202468

1-2007 2-2007 3-2007 4-2007 1-2008 2-2008 3-2008 4-2008 1-2009 2-2009 3-2009 4-2009 1-2010 2-2010 3-2010 4-2010 1-2011 2-2011 3-2011 4-2011

Kaynak: TÜİK

Milli Gelirde Reel Değişim (Yıllık Ortalama, %)

GSYH (önceki yıla göre değ.)

Arındırılmış GSYH (önceki döneme göre değ.)

(25)

16 TSPAKB

İşsizlik oranı gerileyerek %10’a inse de, bu seviye

uluslararası karşılaştırmalarda

yüksektir.

Seçilmiş Sektörlere Göre GSYH (Yıllık Reel Değişim,%)

2010 2011 GSYH’de Pay

GSYH Değişimine Katkı

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 9.2 8.5 100.0 8.5

Tarım, Avcılık ve Ormancılık 2.4 5.2 8.9 0.5

İmalat Sanayi 13.6 9.4 24.4 2.3

İnşaat 18.3 11.2 5.8 0.6

Toptan ve Perakende Ticaret 13.6 11.4 13.1 1.5

Ulaştırma, Depolama ve Haberleşme 10.6 10.8 14.9 1.6 Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri 6.8 9.6 11.9 1.1

Konut Sahipliği 1.8 1.9 4.5 0.1

Gayrimenkul, Kiralama ve İş Faaliyetleri 7.6 9.3 3.7 0.3 Kamu Yönetimi ve Savunma, Sosyal Güv. 0.5 3.9 2.9 0.1 Kaynak: TÜİK

Mali aracı kuruluşlar kesimindeki büyüme, kriz döneminde dahi sürmüştür. Finans kesiminde hesaplanan katma değer, 2011 yılında %9,6 büyüme kaydetmiştir. Mali aracı kuruluşların milli gelirdeki payı (sabit fiyatlarla) %12 gibi önemli bir orandır.

Hükümetin Ekim 2011’de açıkladığı Orta Vadeli Programda, 2012 yılında milli gelirin reel anlamda %4 oranında büyümesi öngörülmektedir. 2013 ve 2014 için büyüme %5 olarak tahmin edilmektedir.

İstihdam

Milli gelirdeki hızlı büyüme döneminde bile yüksek kalan işsizlik oranı, 2009 yılında %14’e kadar çıkmıştı. 2010 yılında ekonomide kaydedilen yüksek büyümeyle %12’ye inen bu oran, 2011 yılında da %10’a inmiştir.

2009 yılı ortalamasında 3,5 milyona çıkan işsiz kişi sayısı, ekonomik büyüme ve hükümetin işverenlere genç ve kadınların istihdamına yönelik teşviklerinin etkisiyle, 2010 yılında 3 milyona, 2011’de 2,6 milyona inmiştir. İşsizlik oranı kadınlarda

%11 iken, erkeklerde %9 olmuştur. 2009’da %17’nin üzerine çıkan tarım dışı işsizlik oranı 2011 ortalamasında %12’ye, 15-24 yaş grubundaki işsizlik oranı ise %25’ten %18’e inmiştir. Eksik istihdam, daha fazla çalışmaya müsait olan kişileri göstermektedir. 2011 ortalamasında, eksik ve yetersiz istihdam edilen kişilerin sayısı %14’lük düşüşle 1 milyon civarına inmiştir.

2011 yılında çalışma çağındaki nüfus 54 milyon kişiye yaklaşmış iken, işgücü yalnızca 27 milyon kişiden oluşmaktadır. İşgücüne katılım oranı 1 puanlık artışla %50’ye çıkmıştır. Yıl genelinde erkeklerde %72 düzeyinde olan işgücüne katılım oranı, kadınlarda %29 olmuştur. Bununla birlikte, bu oranın son 5 yılda 5 puan kadar arttığı gözlenmiştir. İstihdam edilen kadınların sayısı 2011 ortalamasında 7 milyon olup, bu kişilerin

%42’si tarım sektöründe, ağırlıkla ücretsiz aile işçisi olarak,

(26)

TSPAKB 17 Canlı iç taleple

ithalattaki hızlı artış, yıl sonuna doğru

yavaşlasa da devam etmiştir.

çalışmaktadır. Tüm çalışanlar arasında herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların oranı ise bir önceki yıla göre 1 puanlık düşüşle %42’ye inmiştir.

Orta Vadeli Programda, işsizlik oranının 2012 yılında %10,4 olması, 2014’te bu oranın %9,9’a inmesi öngörülmektedir.

Ödemeler Dengesi

Elverişli uluslararası konjonktürde, hem ihracat, hem de ithalat tutarları 2008 yılına kadar önemli artış sergilemiş, bununla birlikte cari işlemler açığı da dikkate değer bir seviyeye çıkmıştı.

2009 yılında ise, küresel krizin iç ve dış talep üzerindeki daraltıcı etkileriyle hem dış ticaret hacmi, hem de cari açık önemli derecede daralmıştır. Ancak, iç talepteki güçlü toparlanmayla 2010’un ardından 2011’de de dış ticaret açığı ve cari açık hızla genişleyerek rekor seviyelere ulaşmıştır.

Dış ticarette 2008 yılının ikinci yarısında başlayan düşüş trendi, 2009’un son aylarından itibaren yerini toparlanmaya bırakmıştı.

2011 yılında, ihracat TL’deki değer kaybının da katkısıyla %19

46 47 48 49 50

0 5 10 15 20

2007 2008 2009 2010 2011

Kaynak: TÜİK

İşsizlik Oranları(%)

Eksik İstihdam Oranı İşsizlik Oranı

İşgücüne Katılma Oranı (sağ)

0%

20%

40%

60%

80%

100%

0 50 100 150 200 250

2007 2008 2009 2010 2011

Dış Ticaret (Milyar $)

İhracat İthalat İhracat/İthalat (sağ)

Kaynak: TÜİK

(27)

18 TSPAKB

Dış ticaret hadleri Türkiye’nin aleyhine

gelişmiş, enerji ithalatı 54 milyar $’a

çıkmıştır.

oranında artıp 135 milyar $’a çıkmıştır. Diğer yandan, ekonomik aktivitedeki canlılıkla birlikte ithalat da hızla artmıştır. Yılın ikinci yarısında milli gelir artış hızındaki yavaşlama ve TL’nin süregelen değer kaybının sonucu olarak başlayan yavaşlamaya rağmen, yıl toplamında ithalat %30 büyümeyle 241 milyar $ olmuştur.

İthalatın daha hızlı artmasıyla, ihracatın ithalatı karşılama oranı 2009 sonunda %73 iken, 2011 sonunda %56’ya inmiştir.

Küresel krizle beraber 2008 yılının son çeyreğinden itibaren gerek ihracat gerek ithalat fiyatları hızla gerilemişti. 2009 yılında fiyatlar tekrar artmaya başlamış, bu trend 2011 yılında da sürmüştür. Emtia fiyatlarındaki artışın da katkısıyla, dış ticaret hadleri Türkiye’nin aleyhine gelişmiş ve 2011 yılında %4 civarında gerilemiştir.

AB ülkelerine yapılan ihracatın payı 2011 yılında değişmeyip

%46’da kalmakla beraber, küresel kriz öncesine kıyasla 10 puan kadar gerilemiş durumdadır. Öte yandan, Yakın ve Orta Doğu ülkelerine olan ihracatın payı 2007’ye kıyasla 7 puan kadar artarak %21’e ulaşmıştır. Asya ülkelerinin payı ise 5 yılda 3 puan artışla %8’i bulmuştur. Bölgede yaşanan siyasi değişikliklere bağlı olarak Kuzey Afrika ülkelerine yapılan ihracat ise bir yılda

%5 azalarak 6,7 milyar $’a inmiştir.

Ekonominin önemli girdilerinden ham petrolün varil fiyatı, uluslararası piyasalarda 2008 yılı yaz aylarında 140 $’a kadar yaklaştıktan sonra, küresel krizle beraber hızla 35 $ civarına inmişti. 2009 yılının ikinci yarısında artışa geçen fiyatlar 2011 sonuna doğru 110 $’a yaklaşmıştır. Bu ortamda Türkiye’nin enerji ithalatı önceki yıl 38 milyar $ iken, 2011’de 54 milyar $’a çıkmıştır. Bu etkiyle ara malların toplam ithalattaki payı 1 puan artışla %72’ye yükselmiştir. Tüketim malları ithalatı, yılın ikinci yarısındaki kur artışından daha fazla etkilenmiş, toplam ithalattaki payı 2010 yılındaki %13’ten, %12’ye inmiştir.

Sermaye malları ise ithalatın %15’ini oluşturmuştur.

İthalat yapılan ülkelere bakıldığında, Avrupa Birliği %38 payla önde gelmektedir. Rusya Federasyonu %10, Çin %9 payla ithalatta önemli diğer ülkelerdir.

İleriki bölümde ele alınan ödemeler dengesine bakıldığında, 2011 yılında dış ticaret açığına paralel olarak, cari işlemler açığının hızla genişlediği görülmektedir.

Cari işlemler dengesinde ihracat rakamları, TCMB tarafından tahmin edilen ve “bavul ticareti” olarak bilinen kayıt dışı ihracatı da içermektedir. 4 milyar $’lık bavul ticaretinin yanı sıra çeşitli ayarlama kalemlerinin de dahil edildiği mal dengesi hesabında oluşan açık, önceki yıla kıyasla %58 artarak, 89 milyar $ olmuştur. Öte yandan, 2009 ve 2010 yıllarında gerileyen net turizm gelirleri, %10 artan ziyaretçi sayısına paralel olarak, 2011’de %13 artışla 18 milyar $’a ulaşmıştır. Yatırım

(28)

TSPAKB 19 Cari işlemler

açığının milli gelire oranı 2011 sonunda

%10’u bulmuştur.

gelirlerindeki düşüş neticesinde, gelir dengesi hesabı %8 artarak, 2011 yılında 7,8 milyar $ açık vermiştir. Çeşitli hibeler ve işçi gelirlerini içeren cari transferler hesabı %20 artışla 1,7 milyar

$ giriş kaydetmiştir.

Sonuçta dış ticaret açığındaki yükseliş ile, cari işlemler açığı %65 artarak 2011 sonunda 77 milyar $ olmuştur. Cari işlemler açığının artış hızında, 2007 ve 2008 yıllarındaki küresel kriz ile beraber bir yavaşlama görülmekteydi. 2009 yılında ise, 7 yılın ardından ilk kez açık azalmış, bu tutarın milli gelire oranı, %6 civarından %2’ye gerilemişti. 2010’da tekrar %6’yı aşan cari işlemler açığının milli gelire oranı, 2011 sonunda %10 ile hayli yüksek bir seviyeye çıkmış durumdadır.

Ödemeler Dengesi (Milyon $)

2010 2011 Değ.

Cari İşlemler Hesabı -46,643 -77,157 65%

Mal Dengesi -56,445 -89,406 58%

Bavul Ticareti 4,951 4,424 -11%

Hizmet Dengesi 15,493 18,241 18%

Turizm 15,981 18,044 13%

Gelir Dengesi -7,139 -7,726 8%

Cari Transferler 1,448 1,734 20%

Sermaye ve Finans Hesabı 43,910 64,999 48%

Sermaye Hesabı -51 -20 -61%

Doğrudan Yatırımlar 7,574 13,440 77%

Portföy Yatırımları 16,093 22,215 38%

Hisse Senedi 3,468 -986 A.D.

Borçlanma Senedi 16,149 20,513 27%

Diğer Yatırımlar 33,103 27,551 -17%

Krediler 9,697 18,557 91%

Rezerv Varlıklar (-artış) -12,809 1,813 A.D.

Net Hata ve Noksan 2,733 12,158 345%

Kaynak: TCMB

Ödemeler dengesinin sermaye hareketleri incelendiğinde, cari işlemler açığının 2011 yılında temel olarak yurtdışı yerleşiklerin Hazine’nin yurtiçi ve yurtdışında ihraç ettiği tahvillere olan

-10%

-8%

-6%

-4%

-2%

0%

2%

4%

6%

8%

10%

-100 -80 -60 -40 -20 0 20 40 60 80 100

2007 2008 2009 2010 2011

Ödemeler Dengesi (Milyar $)

Cari İşlemler Sermaye ve Finans

Cari İşlemler/GSYH (sağ)

Kaynak: TCMB

(29)

20 TSPAKB

Bankalar ve özel sektör yurtdışından net 19 milyar $ kredi

sağlamıştır.

yatırımları ile özel sektör ve bankaların kullandığı yurtdışı krediler ile karşılandığı görülmektedir.

Doğrudan yatırımlar, 2005-2009 döneminde finans hesabının yaklaşık yarısını oluşturmuştu. 2010’da ise, doğrudan yatırımlar finans hesabının %17’sini, 2011’de bir miktar artışla %21’ini oluşturmuştur. 2011’de yurtdışı yerleşiklerin yatırımlarının yarısı (8 milyar $) hizmetler sektöründe olmuş, bu kalemin 6 milyar

$’lık kısmı ise mali kuruluşlar kesiminde gerçekleşmiştir. Bilindiği üzere, hizmetler sektörünün üretimi yurtiçi piyasaya yönelik olup, döviz yaratacak yapıda değildir.

Portföy yatırımları tarafında, 2008’deki çıkışın ardından, 2009 yılında cüzî bir sermaye girişi meydana gelmişti. 2010 yılında ise bu kalem tekrar önem kazanmıştı. 2011’de yabancı yatırımcılar hisse senedi yatırımlarını 1 milyar $ azaltmıştır. Öte yandan, kamu kesimi yurtdışında net 2,5 milyar $’lık tahvil (eurobond) satışında bulunmuştur. Bununla beraber, önceki yıl 10 milyar

$’lık net devlet iç borçlanma aracı alımında bulunan yurtdışı yerleşik yatırımcılar, 2011’de de 15 milyar $’lık borçlanma senedi satın almıştır. Bu tutar, şimdiye dek kaydedilen en yüksek seviyedir. Öte yandan, bankacılık sektörü, ağırlıkla yurtdışındaki tahvil ihraçlarıyla, toplam 3 milyar $ değerinde sermaye girişi sağlamıştır.

Diğer yatırımlarda, 28 milyar $’lık net sermaye girişi söz konusudur. Bu tutarın 19 milyar $’lık kısmı kısa ve uzun vadeli kredilerden oluşmaktadır. Bankalar 12 milyar $ kadar net kredi sağlamıştır. Özel sektörü ifade eden diğer sektörlerin kullandığı net kredi tutarı ise 7 milyar $’dır. Diğer yatırımlar başlığı altında Hazine’nin, IMF ile olan anlaşmalar çerçevesinde kullanılan kredilere ilişkin hareketler de takip edilmektedir. 2011’de Hazine, kullandığı kredilere karşılık, 2,8 milyar $ geri ödeme yapmıştır.

Öte yandan, ölçüm hataları ile kaynağı belirsiz döviz hareketlerini yansıtan net hata ve noksan kalemi 12,5 milyar $ giriş kaydetmiştir.

Cari işlemler açığı artarken, sermaye girişinin daha düşük olması ile resmi rezervler 1,8 milyar $ azalmış, TCMB’nin brüt döviz rezervleri 78 milyar $’a inmiştir. Altın rezervleriyle beraber Banka’nın toplam rezervleri 2011 sonunda 88 milyar $’dır.

Krizden sonra küresel ekonomik aktivite beklenenden daha hızlı toparlanmış, 2010 yılında tüm dünyada ekonomik büyüme %5,3 olarak gerçekleşmiştir. Büyüme 2011’de yavaşlamış, %3,9’a inmiştir. IMF’nin Nisan 2012’de açıkladığı 2012 yılı için dünya ekonomisinde büyüme tahmini %3,5’tir. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı %5,7 olarak tahmin edilmektedir.

(30)

TSPAKB 21 Brüt dış borçların

milli gelire oranı

%40’ta kalmıştır.

Küresel GSYH Reel Değişimi (%)

2007 2008 2009 2010 2011 2012T 2013T

Dünya 5.4 2.8 -0.6 5.3 3.9 3.5 4.1

Gelişmiş Ülkeler 2.8 0.0 -3.6 3.2 1.6 1.4 2.0 Avro Bölgesi 3.0 0.4 -4.3 1.9 1.4 -0.3 0.9 Gelişmekte Olan Ülkeler 8.7 6.0 2.8 7.5 6.2 5.7 6.0

Kaynak: IMF T: Tahmin

Gerek Türkiye, gerekse diğer ülkelerdeki büyüme tahminleri çerçevesinde, Orta Vadeli Programda Türkiye’nin cari işlemler açığının 2012 yılında 65 milyar $ (milli gelirin %8’si) olması öngörülmüştür. 2014 yılında açığın milli gelire oranının %7’ye inmesi beklenmektedir.

Dış Borç

Dış borç istatistikleri tarafında, 2009 yılında toplam stok 7 yıldır süregelen bir artışın ardından ilk kez gerilemişti. 2010 yılında, borçluluk artmaya devam etmiş ve mutlak rakam, kriz öncesi seviyesinin de üzerinde çıkarak 290 milyar $’ı bulmuştur. Artış 2011 yılında da devam etmiş ve toplam stok ağırlıkla özel sektörün borcunun artmasıyla 307 milyar $’ı bulmuştur. Kamu kesimi, Merkez Bankası ve özel kesimin toplam kısa vadeli borcu 6 milyar $, uzun vadeli borcu ise 9 milyar $ yükselmiştir. Brüt dış borcun milli gelire oranı, ekonomideki daralma ve TL’nin değer kaybıyla 2009’da %48’e kadar çıkmıştı. 2010’da %40’a inen bu oran 2011 yılında değişmemiştir.

Dış borç stokundan, TCMB ve bankacılık kesiminin varlıkları düşülerek hesaplanan “net dış borç stoku” 2010 sonunda 173 milyar $’dan 2011 yılında 184 milyar $’a çıkmış, milli gelire oranı hafif artarak %24 olmuştur.

0%

10%

20%

30%

40%

50%

60%

0 50 100 150 200 250 300 350

2007 2008 2009 2010 2011

Uzun Vadeli Brüt Borç Kısa Vadeli Brüt Borç Brüt Dış Borç/GSYH Net Dış Borç/GSYH

Dış Borç Stoku

Kaynak: Hazine

Dış Borç Stoku

Milyar $

(31)

22 TSPAKB

Dış Borç Stoku (Milyon $)

2010 2011 Değişim Toplam Dış Borç 292.3 306.6 4.9

Kamu 89.0 94.1 5.8

Kısa Vadeli 4.3 7.0 63.5

Uzun Vadeli 84.7 87.1 2.8

TCMB 11.8 9.7 -18.0

Kısa Vadeli 1.6 1.3 -19.5

Uzun Vadeli 10.3 8.4 -17.8

Özel Sektör 191.5 202.8 5.9

Kısa Vadeli 71.6 75.5 5.5

Uzun Vadeli 119.9 127.2 6.1

Net Dış Borç 173.3 184.3 6.4

Dış Borç Stoku/GSYH 40.0% 39.7% -- Net Dış Borç Stoku/GSYH 23.7% 23.9% --

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı

Hazine’nin Şubat 2012 itibariyle açıkladığı tahminlere göre, 2011 yılında özel sektörün 28 milyar $’ı kısa vadeli olmak üzere toplam 65 milyar $, kamu kesiminin ise 12 milyar $ dış borç (anapara ve faiz) geri ödemesi mevcuttur.

(32)

FİNANSAL

PİYASALAR

(33)
(34)

TSPAKB 25 Küresel çapta

yaşanan sıkıntıların yanı sıra, Türkiye

ekonomisine yönelik endişelerin artması ile sermaye

piyasası olumsuz etkilenmiştir.

Dünyada, 2008 yılında yaşanan küresel finansal krizin ardından büyümeyi destekleyici önlemler ve finansal sektöre sağlanan kamu destekleri gündeme gelmişti. Bu destek ve önlemlere bağlı olarak, 2009 yılının ikinci yarısından itibaren başlayan toparlanma, 2010 yılında da devam etmişti.

Öte yandan, özellikle 2011 yılının ikinci yarısından itibaren Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerin mali yapılarındaki bozulmanın derinleşmesi ve bu ülkelerdeki düşük büyüme performansı ile oluşan güvensizlik ortamı, küresel ekonomiyi de olumsuz etkilemiştir. Krizin başlangıcında banka ve özel sektör ana risk unsuru olurken, krizin bu aşamasında “kamu” da risk altına girmiştir. Artan ülke risklerine bağlı olarak özellikle riskli ülke tahvillerindeki değer düşüşü, portföylerinde kamu kağıtları bulunduran finans sektörünü de etkilemeye başlamıştır.

Avrupa’da bu olumsuz gelişmeler yaşanırken, ABD’de de büyüme beklenenden düşük gerçekleşmiş, istihdamda yeterli iyileşme sağlanamamış ve bankacılık kesimindeki problemler devam etmiştir.

Bununla birlikte, yüksek kamu borçları ve bütçe açıkları ile karar alma süreçlerinde yaşanan gecikmeler gibi nedenlerle ABD’nin kredi notu tarihinde ilk kez Ağustos 2011’de düşürülmüştür.

Gelişmiş ülkelerde yaşanan bu belirsizlikler diğer ülkelere de yayılmış, dünya genelinde yatırımcı güveninin zayıflamasına ve sermaye hareketlerinin azalmasına neden olmuştur.

Bu gelişmelere paralel olarak, sermaye piyasaları da olumsuz etkilenmiştir. Küresel ölçekte yılın ikinci yarısından itibaren dünya borsa endeksleri genel bir düşüş trendine girmiş, piyasalar değer kaybına uğramıştır. Her ne kadar eski itibarını kaybetmiş olsalar da, alternatifi olmadığı için yatırım kararlarına yön vermeye devam eden kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen not indirimleri ile de borsa endekslerinde hızlı düşüşler yaşanmıştır.

Finansal piyasalarda yaşanan bu gerilimi azaltmak ve güveni tekrar sağlamak üzere gerek Avro Bölgesi gerekse ABD liderleri kurtarma paketlerini yenilemiş, yaratılan parasal genişlemeler reel ekonomide gerekli ivmeyi sağlayamamıştır. Benzer şekilde sermaye piyasalarında da amaçlanan etkiyi bırakamamış, bu piyasalardaki değer kayıpları devam etmiştir.

Dünya ekonomisinde yaşanan bu sıkıntıların yanı sıra Türkiye ekonomisindeki aşırı ısınma ve enflasyondaki artış, yurtiçi finansal piyasaları da olumsuz etkilemiştir. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren borsa endeksi düşüşe geçmiş, İMKB dünyada en fazla kaybettiren borsalar arasında yer almıştır. Son yıllarda enflasyon ve

Finansal Piyasalar

(35)

26 TSPAKB

WFE üyesi borsaların toplam piyasa değeri 2011 yılında, bir önceki yıla göre

%14 gerileyerek 47 trilyon $’a inmiştir.

risk primlerindeki düşüşle gerileyen faiz oranları, yılın son çeyreğinde yükselişe geçmiştir.

Türkiye finansal piyasalarının ele alındığı bu bölümde, uluslararası karşılaştırmalar çerçevesinde analize başlanacak, ardından 2011 gelişmeleri detaylı şekilde incelenecektir.

Uluslararası Karşılaştırmalar

Bu bölümde, yurtdışı sermaye piyasalarındaki gelişmeler incelenecek, Türkiye sermaye piyasasının uluslararası piyasalardaki yerinin tespiti yapılacaktır. Araştırmaya konu olan ülkeler ile ilgili veriler çeşitli uluslararası örgütlerden alınmıştır. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla verileri, Uluslararası Para Fonunun (IMF) veri tabanından Nisan 2011’de alınan yıllık dolar bazındaki verilerdir. Türkiye’ye ait verilerde ise Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) dolar bazında açıkladığı rakamlar kullanılmıştır.

Hisse Senetleri

Hisse senetleriyle ilgili veriler, Dünya Borsalar Federasyonundan (World Federation of Exchanges-WFE) alınmıştır. WFE’ye üye 58 ülkeyi kapsayan 51 borsa arasında, seçilen başlıklarda sıralama yapılmıştır.

Piyasa Değeri

2008’deki küresel krizin ardından finansal piyasalarda sağlanan toparlanma eğilimi, 2011 yılında çeşitli ekonomik ve siyasi gelişmelerin etkisiyle duraksamış, yılın ikinci yarısından itibaren yerini düşüşlerin yaşandığı olumsuz bir görünüm almıştır. 2010 sonunda, 55 trilyon $’a çıkan toplam piyasa değeri, 2011 yılında %14 gerileyerek 47 trilyon $ ile 2009 yılındaki seviyeye inmiştir. Bu dönemde 51 borsadan sadece 4’ünün piyasa değeri artmıştır.

Dünya borsaları piyasa değerine göre sıralandığında, ilk sırada önceki yıl olduğu gibi New York Borsasının (NYSE) yer aldığı, toplam piyasa değerinin dörtte birinin New York Borsasındaki şirketlere ait olduğu görülmektedir. Ardından gelen Nasdaq ile beraber ele alındığında ABD’li borsalardaki şirketler toplamda 16 trilyon $’lık bir piyasa değerine sahiptir. Diğer taraftan Atlantik aşırı bir ortaklık olan New York-Euronext oluşumunun toplam piyasa değeri ise 14 trilyon $’dur.

Bu çatı altında işlem gören şirketlerin piyasa değeri tüm dünya borsalarındaki şirketlerin %30’unu temsil etmektedir. Avrupa’nın en büyüğü ise 3,3 trilyon $ piyasa değeri ile Londra Borsası Grubudur.

2011 yılında, dünyadaki toplam piyasa değerinin %70’ini ilk 10 borsa oluşturmuştur. İlk 10 sırada yer alan borsalar 2010 yılına göre fazla değişmemiştir. Bir önceki sene 9. sırada yer alan Hintli Bombay Borsası 15. sıraya düşerken, Avustralya Borsası ilk 10 borsa arasında yerini almıştır. 2010 yılına göre, Bombay Borsasından sonra piyasa değerindeki en fazla düşüş %20 ile Brezilya Borsasında yaşanmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Dış borç stokundan, TCMB ve bankacılık kesiminin varlıkları düşülerek hesaplanan net dış borç stoku, 2011 sonunda 183 milyar $’dan 2012 yılında 189 milyar

Dış borç stokundan, TCMB ve bankacılık kesiminin varlıkları düşülerek hesaplanan net dış borç stoku, 2011 sonunda 183 milyar $’dan 2012 yılında 189 milyar

Dış borç stokundan, TCMB ve bankacılık kesiminin varlıkları düşülerek hesaplanan “net dış borç stoku” 2010 sonunda 173 milyar $’dan 2011 yılında 184 milyar

KALAN VADEYE GÖRE BORÇLU BAZINDA KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU (*) (Aralık 2015 itibarıyla). (Milyon

Dış yardım, gelişmiş ülkelerin veya uluslararası kurtuluşların gelişmekte olan ülkelere, kalkınmalarını desteklemek amacıyla sağladıkları sermaye akımları

Bu bağlamda çalışmanın amacı Türkiye’de döviz kuru oynaklığı ile brüt toplam dış borç stoku, kısa vadeli dış borç stoku ve uzun vadeli dış borç stoku

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yurt dışında ihraç edilen borçlanma senetlerinden (eurobond) itfasına bir yıl ve daha kısa vade kalanlar için yapılacak

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yurt dışında ihraç edilen borçlanma senetlerinden (eurobond) itfasına bir yıl ve daha kısa vade kalanlar için yapılacak