• Sonuç bulunamadı

SÖYLEŞİ / PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SÖYLEŞİ / PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SÖYLEŞİ / PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**

* Prof. Dr. Seza Reisoğlu ile söyleşiyi, Dergimizin Genel Yayın Yönetmeni Dr. Naci Önsal gerçekleştirmiştir.

* * Prof. Dr. Seza Reisoğlu, 1931 yılında İstanbul’da doğdu. 1951’de Galatasaray Lisesi’ni, 1955’te ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1958-60 yılları arasında Almanya ve İsviçre’de bulundu. 1958’de doktorasını verdi. Reisoğlu, 1960 yılında Medeni Hukuk doçenti oldu. 1968 yılında aynı kürsüde profesörlüğe yükseldi. Almanca, İngilizce ve Fransızca bilen Reisoğlu’nun ticaret hukuku ve iş hukuku alanlarında yayımlanmış çok sayıda çalışması bulunuyor.

H

ocam, danışmanı olduğunuz Türk Taşıt İşverenleri Sendi- kası’nda (TÜTİS) birlikte ça- lıştığımız yıllarda, sizden çok şey- ler öğrendim. İş Hukukunda benim ilk hocalarımdan biri sizsiniz. O dönem- de, kamu işveren sendikaları için ka- nunda özel düzenlemeler olması ge- rektiğini düşündük ve hükümetlere önerdik. 2003 yılında 2821 sayılı Sen- dikalar Kanununun 3. maddesine de bu düşüncemizi yansıttık. Bunda en bü- yük pay sizindi. Bunca yıl sonra geriye baktığınızda “Doğru yaptık” diyor mu- sunuz?

Çok teşekkür ederim. Evet ben o yıllarda TÜTİS’in danışmanı olduğum için, söz ettiğiniz konunun bizzat için- deydim. Bu konuda gerçekten çok ça- lıştık, işin düşünsel altyapısını oluş- turduk ve zamanın hükümetlerine görüşlerimizi ısrarla belirttik. Sonuçta da başarılı olduk.

2821 sayılı Sendikalar Kanununun 3. maddesinin gerekçesi, ortak görüşü- müzdü. Devletin işveren konumunda olduğu kamu kurum ve kuruluşların- da, siyasi mülahazalardan uzak, adil bir ücret ve sosyal haklar düzeninin ku- rulması mutlaka gerekiyordu. Oyunun

Prof. Dr. Seza Reisoğlu ile Dr. Naci Önsal 1970’lerde bir toplantıda...

“Uygulanan ekonomik politikalar sonucunda, devletin

küçültülmesi, kamusal alanın daraltılması koşullarında, kamu

işveren sendikalarına olan ihtiyaç gittikçe azalıyor.”

(2)

yol gösterici ise, ülkenin en büyük iş- vereni kamu işvereni ise bence doğ- ru olan yapıldı. Ülkenin en büyük işve- reni kamuydu. Kamu işyerlerinde yüz binlerce işçinin çalıştığı dönemler var- dı. Devletin bu kadar büyük bir işveren olduğu kamu kuruluşlarında, sendikalı yüz binlerce işçi çalıştırdığı ve onlar için toplu iş sözleşmelerinin imzalandığı koşullarda, kamu işveren sendikaları- na çok ihtiyaç vardı. Ancak, daha sonra uygulanan ekonomik politikalar sonu- cunda, devletin küçültülmesi, kamusal alanın daraltılması koşullarında, kamu işveren sendikalarına olan ihtiyaç git- tikçe azalıyor.

n Bildiğiniz gibi, 1980 yılında, sendika- ların bir kısmı kapatılmış ya da faali- yetlerine son verilmişti. O sırada Çalış-

verdiği yetki ile tarafların yerine geçe- rek toplu iş sözleşmesini yeniden yü- rürlüğe koymadığını, taraflar arasın- daki uyuşmazlığı vereceği karar ile sona erdireceğini, bu nedenle de taraf- ların teklifleriyle sınırlı hareket etmesi gerektiğini savundum. Dayanağım da başta sizin yazdığınız makaleydi.

Örneğin işçi sendikası, yılık ücret- li izinlere ait maddeyi süresi sona eren toplu iş sözleşmesindeki şekliyle ay- nen teklif etmiş, işveren de değişiklik isteyen bir teklifte bulunmamış, kamu düzenini bozacak bir madde de değil, taraflar ücrette anlaşamadıkları için tüm maddeler uyuşmazlık olarak gel- miş. Yüksek Hakem Kurulu maddeyi değiştiriyor. Bu alandaki en önemli uz- manlarımızdan biri olarak siz buna ne diyorsunuz?

Prof. Dr. Seza Reisoğlu ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyeleri.

(3)

Bu konudaki görüşlerinize tama- men katılıyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi, bu konuya ilişkin bir makale yaz- mıştım.Bu makalemin sizin görüşle- rinizi etkilemiş olmasından mutluluk duydum. Benim kanaatime göre, Yük- sek Hakem Kurulu, genelde çağrıyı ya- pan işçi sendikasının tekliflerini esas alacaktır. İşçi sendikası tarafından ya- pılan tekliflerin daha üzerinde bir ka- rar veremeyeceği gibi, işveren tarafının yaptığı karşı tekliflerin daha altında da karar veremeyecektir. 2364 sayılı Ka- nun döneminde olduğu gibi, ücret ar- tışlarında belli bir oranı ilke olarak ka- bul etmesi ve uygulaması da mümkün değildir. İşverenin verebileceği ücretin daha altında bir ücret de belirlememe- lidir.

Bildiğiniz gibi, Yüksek Hakem Ku- rulu kararları kesindir ve toplu iş söz- leşmesi hükmündedir. Ancak, bu maddelerin kanunun emredici hüküm- lerine aykırı olduğunu düşünen tara- fın, söz konusu maddelerin iptali için iş mahkemesinde dava açması da müm- kündür. Bir de, Yüksek Hakem Kuru- lu kararını verdikten sonra toplu iş söz-

leşmesi maddeleri hakkında yorumda bulunma yetkisine sahip değildir.

n İş Hukuku alanından sonra Banka Hukuku alanına yoğunlaştınız. Ban- kalar Birliği Hukuk Baş Müşavirliği yaptınız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın

Temmuz 2015 Çalışma Hayatı İstatistiklerine göre, Banka- cılık işkolunda 299.151 işçi ça- lışıyor. Ancak, bütün konfe- derasyonlara üye bankacı-

lık sendikalarının toplam üye sayıları 98.251 kadar. Bu duruma göre, sendi- kalaşma oranı yalnızca %33. Bu sonu- cu nasıl değerlendirirsiniz?

Banka Hukuku ile ilişkim geçmi- şe dayanmaktadır. O konuyla zaten il- giliydim. Ancak, Bankalar Birliği Hukuk Baş Müşavirliği görevine gelip, özellikle İstanbul’a taşındıktan sonra, bu konu- daki çalışmalarım daha da yoğunlaş-

Prof. Dr. Seza

Reisoğlu bir konferansta

(4)

tı. Bu görevimi halen de sürdürüyorum.

Bu alanda hazırladığım ve şu anda ba- sım aşamasında olan son kitabım 2 bin 500 sayfa oldu.

Örgütlenme konusuna gelirsek; de- diğiniz gibi bankacılık işkolunda sen-

Bildiğiniz gibi, Anayasa Mahkeme- si verdiği son kararla, bu işkolunda grev yasağını kaldırdı. Bu yasağın kalkma- sının ardından, bankacılık işkolunda sendikal örgütlenmede bir artış görü- lebilir. İşçiler, sendikaların daha etkin olduğunu gördüklerinde ya da hak ve çıkarlarının daha iyi korunabileceği- ni düşündüklerinde, bu işkolunda sen- dikal örgütlenme kanaatimce çok hız- lı olur.

(5)

n 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu grev yasaklarını görece azalttı. Kanun tasarısı üzerinde yapılan çalışmalar sırasında, bankala- rın grev yasağı kapsamından çıkarıl- ması kararlaştırıldı. Ancak bu karar, Kanuna yansımadı. Daha sonra Ana- yasa Mahkemesi bankalarda grev ya- sağına ilişkin düzenlemeyi iptal etti.

Bankalarda grev yasağının kalkması- nı değerlendirir misiniz?

Bankacılık işkolunda grev yasağını kaldıran Anayasa Mahkemesi kararı- nın gerekçesini henüz görmedik. Sağ- lıklı bir değerlendirme yapabilmek için, öncelikle bu gerekçeli kararı görme- miz gerekir. Ancak sizin de hatırlaya- cağınız gibi, 1980 öncesinde bankacılık işkolunda grev yapmak yasak değildi.

Buna rağmen, 275 sayılı Toplu İş Söz- leşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun yürürlüğe girdiği 1963 yılından, grevin yasaklandığı 1980 yılına kadar, bu iş- kolunda çok fazla grev görmedik. Ama o zaman işletme toplu iş sözleşmesi de yoktu. Şimdi bu işkolunda yapılacak bir grev, çok etkin olabilir. Çünkü banka- lar, sendikanın grev kararı alması ha- linde, grevin başlayacağı tarihe kadar ciddi mevduat kayıpları yaşayacakları- nı düşünüyorlar ve bundan endişe edi- yorlar. Kanunda değişiklik yapılması için bir hazırlık içindeler.

Ben Avrupa Birliği ülkelerinin bir- çoğunda bankacılık sektöründe grev yasağı olmadığını, ama grev de yapıl- madığını biliyorum. Fakat bankala- rın da bu konudaki endişelerinde hak- lılık payı olabilir. Onları da bir şekilde rahatlatmak lazım. Biraz önce de söy-

lediğim gibi, öncelikle Anayasa Mah- kemesinin kararının gerekçesini gör- mek lazım. Ondan sonra konuyla ilgili olarak bankaların diyeceklerine bak- mak lazım. Bu konuda grev yasağı kal- dırılırken, belki belli koşullar aranma- lı. Örneğin, işçilerin işkolundaki diğer bankaların işçilerinden, hak ve çıkarlar bakımından görülür bir şekilde geride kalmış olmaları gibi koşullar aranabilir.

Yani, grev kararlarında somut koşullar aranabilir.

n 6552 sayılı Kanunda yapılan de- ğişiklikle, kamu asıl işvereninden iş almış alt işverenin yetkilendirme- si halinde, alt işverenin işyerini/işlet- mesini kapsayacak toplu iş sözleşme- sini kamu işveren sendikası yürütecek ve sonuçlandıracak. Böyle bir yetki- lendirme, bu yetkilendirmeye dayana- rak kamu işveren sendikasının toplu iş sözleşmesini bağıtlaması sizce ola- sı mı?

Sizin de belirttiğiniz gibi, Kanun böyle bir düzenleme yapmışsa, kamu işveren sendikaları buna uyacak ve kanun hükmünü uygulayacak. Ancak bu noktada dikkat edimesi gereken bir husus var. Bildiğiniz gibi, sendika- lar ancak üyeleri için iş ve işlem yapa- bilirler. Sendikaların Kanunda sayılan görevlerini yerine getirecekleri de ga- yet açıktır. Çalışma hayatı bakımından temel kanunlar, İş Kanunları ile Sen- dikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanu- nudur. Bu bakımdan, diğer kanunlar- da yapılacak düzenlemelerle bu temel kanunlara müdahale edilmemesi ben- ce yerinde olur.

Referanslar

Benzer Belgeler

In Islamic societies that do not function as a structure based on class, instead of a concept expressing such a class directly, different and more general

11.6.2013 Yurtdışında İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan alacak davasında “Yurtdışı müteahhitlik işlerinde işçi ile işveren arasında yapılan

Tanımlardan da görüldüğü gibi halkla ilişkiler konusunda hare- ket noktası olarak halkla veya kamuyla düzenli bir ilişki sistemi- nin gcrçekleştirilip, işletme, kurum,

Bu ayrıma göre; idarenin, idare hukuku kuralları çerçevesinde sözleşme yapmasına, sözleşmenin niteliği gereği kamu hukuku kurallarına tabi olması nedeniyle “

İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü

davacı işçi alt işveren işçisi ise, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverenin

through the formation of joint employer/employee boards on health and safety. The second is the right to know about occupational health and safety issues impacting

” serbest zaman olarak kullanabilir. Bu oranlar sözleşmelerle de arttırılabilir. Ayrıca İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma