Tıbben tanınmış birden fazla metodun bulunması veya belirli bir standardın
yerleşmemiş bulunması durumunda, tıbbi tartışmalar hekimin aleyhine
sonuçlandırılamaz. Bu nedenle, öğretide tedavi özgürlüğü prensibi esas alınmak suretiyle tıbbi gelişmelerin yol açacağı sonuçlara yer verilme olanağı sağlanmış ve hekime tıbbi sorularda
belirli bir serbest alan bırakılmış olmaktadır. Bu husus aynı zamanda hastanın kendi geleceğini belirleme ve kendi kararını verme hakkının da bir sonucudur.
Göz önünde tutulması
gereken husus, hekimin riski yükseltmemesi gereğidir.
Hekim açısından riski artırma
yasağı vardır. Bu itibarla, hekim mevcut metotlardan en az riskli olanı seçmek zorundadır.
Hekim, «çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın
özelliklerini göz önünde tutmalı, onu
gereksiz risk altına sokmamalı, en emin yolu seçmelidir.» Böylece, ameliyat
dışındaki daha risksiz yöntemlerle tedavi edilebilecek bir hastalık için
ameliyat yoluna başvurulması halinde hekim sorumlu olabilir.
Meslek özgürlüğü, hekimi hukukun bağlayıcılığından azade etmez.
Aydınlatma yükümlülüğüne, mesleki özene, susma yükümlülüğüne, yeni metotların uygulanmasına ilişkin
hukuk kuralları ile hekimlik
sözleşmesi, hekimi hukuka uymaya zorlamaktadır.
Hastanın tıbbi müdahaleyi tümden değil de belirli bir tıbbi müdahaleyi reddettiği hallerde, hekim de tıbbi müdahaleyi bu
şekilde yapmayı reddedebilir.
Hekim hastanın talebinin bu yönde olduğunu ileri sürerek, hukuka
uygun davrandığını ileri süremez.
Hekimin tedavi yükümlülüğünün sınırı,
hastanın kendi geleceğini belirleme hakkıdır.
Hasta her an bir tıbbi tedbiri reddedebilir.
Hekim çok bariz tehlikeli durumlarda ya da hastanın talebinin çok mantıksız olduğu
hallerde dahi hastayı yeteri kadar uyardıktan sonra, hastanın talebine uymak zorundadır.
Hekim hastanın şuuru açık olduğu
müddetçe, talebine uymak ve istemediği sürece tıbbi müdahalede bulunmamak
zorundadır.
Hekimin tedavi hakkı diye bir hakkı yoktur ancak tedavi
yöntemini seçme konusunda
özgürlüğü vardır. Ancak yöntem seçme özgürlüğünün de sınırları vardır. Bunlar hastanın tercihleri ve özen yükümlülüğüdür.
Çoğu kez hasta, basından veya bir yerden duyduğu belirli bir tedavi yöntemi talebiyle hekime müracaat edebilir. Bu talepler,
hekimin tedavi yöntemlerinden sapabilir, hatta klasik tıp dışındaki bir yöntem
olabilir. Bu durumda hekim, hastayı doğru tedavi yöntemi konusunda ikna etme
çabası göstermelidir. Hekim hastanın fikrini değiştirmemesi değiştirmemesi durumunda tedaviyi reddedebilir.