Bilimsel Etik ve İçerisinde
Etik Bulunan Bilimler
Bilim Nedir?
• Bilim, evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bir bilgidir.
• Dünyanın çok eski zamanlarından beri bilimsel bilgiler vardır. Bu bilgiler kimi
zaman değerli kimi zaman tehlikeliydi. Aynı şekilde bilim insanları bazen
toplumun seçkin tabakasını oluştururken kimi zaman düzeni eleştiren ve
bazen büyücüler olarak değerlendirilirdi.
Bilimde Etik İlkelere İhtiyaç
• İnsanın yaşadığı evrendeki olay ve olguları anlamak, araştırmak ve incelemek amacıyla yaptığı sistematik araştırmaların bilimsel bir nitelik kazanabilmesi için araştırmacıların uymak ve yapmak zorunda olduğu belirli ölçütler vardır.
• Bu ölçütlere uyulmadığı takdirde edinilen bilgilerde hata olması ve gerçeği yansıtmaması gibi sorunlar çıkabilir, bu sorunlar da diğer toplumsal sorunlara sebep olabilir.
• İşte bu sorunlara engel olabilmek için, bilimsel uğraşlar sırasında da etik ilkelere başvurulur.
Bilim Etiği
• Bilim etiği, bilimsel çabalar esnasında ortaya çıkan değer sorunlarını ve bu
sorunların çözümüne ilişkin önerilerin tartışıldığı alan olarak
tanımlanmaktadır.
Bilimsel Etik İlkeler
• Bilim birikimli bir şekilde ilerlediği için araştırmaların gerçekten bilimsel nitelik taşıması ve elde edilen verilerin bilim yararına kullanılacak şekilde sunulması önemlidir.
• Bu sebeple bilimsel süreçte gösterilmesi gereken etik tutum ve davranışlar
bulunmaktadır. Bu tutum ve davranışlar Türkiye’de bilim insanlarının bağlı
bulunduğu TÜBA, TÜBİTAK, YÖK ve Üniversiteler tarafından
belirlenmektedir.
Bilim Etiğinin
Temel İlkeleri (TÜBA)
Gerçeğe Uygunluk Bilimsel
Araştırmanın Zarar Vermemesi
Sorumluluk ve Haklar
Yazarlar Kaynak Gösterme
ve Alıntılar Akademik Etkinliklerde Etik
ve Bilim İnsanı
Bilim İnsanlarının Sorumlulukları
Toplumun bilim insanlarına güven ve saygı duyması oldukça önemlidir. Bundan dolayı bilim insanlarına belirli sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumlulukları şu şekilde sıralayabiliriz:
• Bilimsel dürüstlük, temelinde güven duygusunun yaptığı bir kavramdır.
• Bütün bilim insanlarının güvene ve dürüstlüğe dayalı değerleri korumaları gerekmektedir.
• Güvenli ortamda çalışan kişilerin mutluluğu, üretkenliği ve verimi artar.
Türkiye’de bütün üniversiteler kendi bilimsel yayın etik kurallarını oluşturmuştur.
Bu anlamda Yüksek Öğretim Kurulu Bilimsel Araştırma ve Yayın Yönergesini oluşturmuştur.
Bilim için Önemli Değerler
Objektiflik Dürüstlük Alenilik
Güvenirlik Hakkaniyet Tarafsızlık
Yüksek Öğretim Kurulu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi
Bu düzenlemenin amacı, bu yönerge kapsamına giren her tür bilimsel araştırma,
çalışma, yayın ve etkinliklerde uyulması gereken bilim etiği kurallarını ve
Yükseköğretim Kurulu bilimsel araştırma ve yayın etiği kurallarının görev, yetki,
sorumluluk ve çalışma usullerini belirlemek, devlet üniversiteleri veya vakıf
üniversitelerinin kendi bünyelerinde oluşturacakları bilimsel araştırma ve yayın
etiği kuralları ile ait kurulların uyacakları ilkeleri tespit etmektir.
Kapsam
Devlet üniversiteleri veya vakıf üniversiteleri mensuplarınca yapılan veya üniversite ile ilişkine bakılmaksızın, kişilerce yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca doçentlik veya profesörlük unvanının elde edilmesi aşamasında ve sonrasında yapılan her tür bilimsel araştırma ve çalışmalar ile gerçekleştirilen bilimsel etkinlikler, desteklenen ve/veya yürütülen bilimsel araştırma-geliştirme projeleriyle ilgili araştırma etiği konularını,
Yüksek lisans ve doktora öğrenciliği sırasında yapılan tez ve bilimsel yayınlar ile yürütülen bilimsel araştırma-geliştirme projeleriyle ilgili araştırma etiği konularını,
Devlet üniversiteleri veya vakıf üniversiteleri mensuplarınca yurtiçinde ve yurtdışında her çeşit basın, görsel ve işitsel yayın organlarında yayımlanan ya da yayımlanmak üzere gönderilmiş olan her tür yayınla ilgili yayın etiği sorunlarını,
Devlet üniversiteleri veya vakıf üniversiteleri mensuplarınca biyomedikal araştırmalarda kullanılacak deneklerde ve ekoloji ile ilgili çalışmalarda yapılan etik ihlallerini kapsar.
Tanımlar
Yükseköğretim Kurumu: Üniversite ile yüksek teknoloji enstitüleri ve bunların bünyesinde yer alan fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, konservatuvarlar, araştırma ve uygulama merkezleri ile bir üniversite veya yüksekokul teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulları ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın ve kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından kurulan meslek yüksekokullarını,
Denek: üzerinde araştırma, inceleme, deney veya değerlendirme yapılan canlı varlıkları, ifade
eder.
Bilimsel Araştırma
Etiğine İlişkin Temel İlkeler
Her çeşit bilimsel araştırmada uyulacak temek ilkeler şunlardır:
• Veriler, bilimsel yöntemlerle elde edilir. Bunların değerlendirilmesinde, yorumunda ve kurumsal sonuçların elde edilmesinde bilimsel yöntemlerin dışına çıkılamaz, sonuçlar saptırılamaz, elde edilmemiş sonuçlar araştırma sonuçlarıymış gibi gösterilemez.
• İnsanlarla ilgili biyomedikal araştırmalarda ve diğer klinik araştırmalarında Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan, 9 Ağustos 2011 tarih ve 28030 sayılı Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurulur.
• Sosyal ve beşeri bilimlerde yapılacak anket ve tutum
araştırmalarında katılımcıların rızası alınır. Araştırma bir
kurumda yapılacaksa, katılımcıların rızasından sonra
bağlı bulundukları kurumun izni alınır.
• Araştırmacılar ve yetkililer, yapılan bilimsel araştırma ile ilgili olarak muhtemel zararlı uygulamalar konusunda ilgilileri bilgilendirmek ve uyarlamakla yükümlüdür.
• Araştırma ve deneylerin, hayvan sağlığına ve ekolojik dengeye zarar vermemesi temel ilkedir. Çalışmalara başlanılmadan önce gerekli izinler yetkili birimlerden yazılı olarak alınır. Bu çerçevede uluslararası beyanname hükümleri ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulur.
• Araştırmacılar, kendi vicdani kanaatlerine göre zararlı sonuçlara ve/veya onaylamadıkları uygulamalara yol açabilecek araştırmalara katılmama hakkına sahiptir.
• Yapılacak çalışmalarda, diğer kişi ve kurumlardan temin edilen veri ve bilgilerin, izin verildiği ölçüde ve şekilde kullanılması, gizliliğine riayet edilmesi ve korunması sağlanır.
• Bilimsel araştırma için tahsis edilen imkan ve kaynaklar amacı dışında kullanılamaz.
Bilimsel Araştırma Etiğine
İlişkin
Temel
İlkeler
Yayın Etiğine
İlişkin Temel İlkeler
Her çeşit bilimsel yayında uyulacak temel ilkeler şunlardır:
• Bilimsel araştırmanın tasarlanması, planlanması, yürütülmesi ve yayına hazırlanması aşamalarında katkıda bulunmamış kişiler, yazar isimleri arasında gösterilemez.
• Bilimsen yayınlarda bir çalışmadan yararlanılırken, bilimsel atıf kurallarına uygun olarak kaynak gösterilir.
• Henüz sunulmamış veya savunularak kabul edilmemiş tezler veya çalışmalar, sahibinin izni olmadan kaynak olarak kullanılamaz.
• Evrensel olarak tanınan bilim kuramları, bilim alanlarının
temel bilgileri, matematik teoremleri ve ispatları gibi
önermeler dışında hiçbir çalışmanın tümü veya bir
bölümü, izin alınmadan ve asıl kaynak gösterilmeden
çeviri veya özgün şekliyle yayımlanamaz.
Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırı Eylemler
• İntihal: Başkalarının fikirlerini, metotlarını, verilerini, uygulamalarını, yazılarını, şekillerini veya eserlerini sahiplerine bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseriymiş gibi sunmak.
• Sahtecilik: Araştırmaya dayanmayan veriler üretmek, sunulan veya yayınlanan eseri gerçek olmayan verilere dayandırarak düzenlemek veya değiştirmek, bunları rapor etmek veya yayımlamak, yapılmamış bir araştırmayı yapılmış gibi göstermek.
• Çarpıtma: Araştırma kayıtları ve elde edilen verileri tahrif etmek, araştırmada kullanılmayan yöntem, cihaz ve materyalleri kullanılmış gibi göstermek, araştırma hipotezine uygun olmayan verileri değerlendirmeye almamak.
• Tekrar Yayım: Bir araştırmanın aynı sonuçlarını içeren birden fazla eseri doçentlik sınavı değerlendirmelerinde ve akademik terfilerde ayrı eserler olarak sunmak.
• Haksız Yazarlık: Aktif katkısı olmayan kişileri yazarlar arasına dahil etmek, aktif katkısı olan kişileri yazarlar
arasına dahil etmemek, yazar sıralamasını gerekçesiz ve uygun olmayan bir biçimde değiştirmek, aktif katkısı
olanların isimlerini yayım sırasında veya sonraki baskılarda eserden çıkarmak.
Bilimsel Yayınlarda Etik
• Bilimsel yayın etiği, genel anlamda doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği olarak tanımlanabilecek genel ahlak kavramının ayrılmaz bir parçasıdır.
Bir başka deyişle, insanı insan yapan, dürüstlük,
doğruyu söyleme, yalandan ve sahtekarlıktan
uzak durma, açıklık, emeğe saygı duyma gibi
ahlaki değerlerin bilimsel bilgi üretimine
yansımasıdır.
Bilimsel Yayınlarda Etik Dışı Davranışların Sebepleri
Toplumsal
yozlamşa Bilimsel bilgi
eksikliği Ekonomik
nedenler
Bilimsel araştırma yöntemlerini eksik kullanma
Yabancı dil
eksikliği Ünlü olma isteği Kısa yoldan hedefe ulaşma
isteği
İçerisinde Etik Bulunan Bilimlerden Bazıları
Çevre Medya ve
Yayıncılık Siyaset Spor Hukuk
ÇEVRE ETİĞİ
■ Çevre insaların ekonomik,sosyal, kültürel, sanatsal tüm faaliyetlerden olumsuz yönde etkilenmiştir.
■ Tarih boyunca bu durum çevrenin aleyhinde gelişmiş ve sanayileşme ile çevre üzerinde baskı yoğunlaşmıştır. Özellikle yaşanan büyük çevresel sorunların etkisi ve çevreci hassasiyetleri gelişmiş insanların çalışmaları ile fikir ve akımlar rağbet görmeye ve kabul edilmeye başlamıştır.
■ Çevrenin korunması kirletilmesinde olduğu gibi tek kalemde olmaz. Çevre nasıl ki çok çeşitli
şekillerde kirletiliyor ise koruması konusunda da farklı birçok yöntem kullanmaktadır. Doğaya
karşı etik davranışlar da bunlardan birisidir.
ÇEVRE
SORUNUNU OLUŞMADAN ÖNLEMEK
■ BİLGİLENDİRME: Toplumu oluşturan bireylerin yöresel, bölgesel, ülkesel ve küresel her türlü çevre sorunu, kaynakları ve önemleri konusunda bilgilendirilmeleri gerekir.
■ SORUMLULUK: Yerel yönetimler düzeyinde belde halklarına çevre alanında görev ve sorumluluk verilmesi, bireylerin çevre yönetimi ve denetimine katılmasının ilk adımını oluşturacaktır.
■ DENETİM: Çevresel değerlerin korunması ve
sorunların giderilmesinde merkezi ve yerel
yönetimlere ve yurttaşlara düşen görevlerin
etik ve tüzel araçlarla denetlenmesi, çevre
duyarlılığı ve sorumluluk bilinci taşıyan
bireylerce güç olmayacaktır.
MEDYA VE YAYIN ETİĞİ
Medya etiği toplumun
bütünü ve tek tek bireyler için yaşamsal önem taşıyan kurallar ve bireylerin kişisel varlıklarıyla kitle iletişim
araçlarının karşılıklı
konunlarını, ilişkilerini,
uzlaşmalarını ve çatışmalarını ve medyanın çalışmalarının toplumun beğenileri ile ilgili boyutunu kapsamaktadır.
(Cereci,2003)
Medya etiği kapsamında çoğunlukla kitle iletişim araçlarının yayınlarının toplum etiği ile örtüşüp
örtüşmediği; toplumsal değerlerle çelişen noktaların hangi biçimde ortaya çıktığı, ortaya çıkan sorunların medyadan mı yoksa toplumdan mı kaynaklandığı;
kimin sorumlulukları yerine getirmediği konuları işlenmektedir.
Yaşamın içindeki her konu kitle iletişim araçlarının kullanabileceği bir hammadde olduğu için
dünyanın gündeminde yer alan bütün toplumsal
olaylar, savaşlar, insanlık suçları, başarılar, gösteriler
vb. medya etiği kapsamına girmektedir. Medya
etiği kurumsal olarak, toplum ahlakının, toplumu
düzenleyip, uyumlu bir düzen içinde yaşamasını
sağlamakta gördüğü işlevi kitle iletişim araçları
üzerinde sağlamaya çalışmaktadır.
Medya Etiği
neden gereklidir, neden
önemlidir?
Teknolojinin, iş dünyasının medyanın yaşamı belirleme gücü günden güne küreselleşiyor. Bu alanlarda çalışanların aldıkları kararlar toplumu yönlendiriyor, biçimlendiriyor. Doğru kararların milyonlarca insanı olumlu yönde etkileyebildiği, yanlış kararlarınsa geleceğimizi tehdit ettiğini
görüyoruz. Bunun yanı sıra, özellikle medya etiği ile uğraşılırken medyanın üçlü yapısı göz önüne alınmalıdır.
Medyanın hem bir sanayi, hem bir kamu hizmeti,
hem de siyasi bir kuruluş olması ona muğlak bir
statü vermektedir ki pek çok sorun bu muğlak
statüden kaynaklanmaktadır .
Medya Etiği
neden gereklidir, neden
önemlidir?
Kitle iletişim araçlarının; medyanın hem mesleki hem de ahlaki rolü, bilgi ve haber vermektir. Ne zaman ki bu işlev, bilgi ve haber vermekten (enforme etmekten ),
biçimlendirme ve yönlendirme amacına kayar, o zaman kitle iletişim araçları hem mesleki hem de ahlaki
kurallardan sapmış olur.
Kitle iletişim araçlarının ile ilgili olarak sahiplik ve kontrol konusu çok önemli iki konudur. Bu iki temel faktör, yani mülkiyet ve kontrol faktörleri, medyada ki kültürel
üretimin ideolojisini ve ciddi boyutlarda etkileyen çok önemli etkenlerdir. İşin ekonomik boyutu ilk planda ele alındığında, bu konu bir başka çok önemli konuyu da
çağrıştırmaktadır: Bu da, medyada tekelleşme gerçeğidir.
Yayıncılık Etik İlkeleri
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği tarafından, Türkiye’de televizyon yayıncılığı
alanında yaşanan sorunlar karşısında yayın kuruluşlarının, etrafında uzlaşacakları ortak bir etik davranış zemini
oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalar sonucunda hazırlanan “Yayıncılık Etik İlkeleri” imzalandı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği’ nin ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında, 25 Mayıs 2007 tarihinde bir toplantı düzenerek Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden medya etiği alanında önemli çalışmaları bulunan akademisyenlerin görüşlerine
başvuruldu. Bir toplantı sonucunda ortaya çıkan genel yayıncılık etik ilkeleri ışığında taslak bir metin hazırlandı.
Hazırlanan taslak metin çalışmasının ikinci ayağını oluşturmak üzere 25 Haziran 2007 tarihinde Televizyon Yayıncıları Derneği (TVYD) üyeleri ile toplantı yapılarak uzlaşma sağlandı. Aynı tarihte Televizyon Yayıncıları Derneği, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği ve Yerel ve Bölgesel Televizyon Birliği ile de bir toplantı düzenlenerek sektörde yer alan meslek örgütlerinin de metin üzerindeki görüşleri alındı ve mutabakata varıldı.
Türkiye’de radyo ve televizyon yayıncılığı alanında ilk uygulama
olan Yayıncılık Etik İlkeleri 3 Temmuz 2007 tarihinde düzenlenen
törenle imzalandı.
Yayın
Kuruluşları Tarafından Altına İmza Konulan
Yayıncılık Etik İlkeleri
Şunlardır:
İnsanı onuruna, temel hak ve özgürlüklere saygılı olmak.
İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı çerçevesinde, olay ve olguları doğru, tarafsız ve eksiksiz yayınlamak.
Yayıncılığı haksız amaç ve çıkarlar doğrultusunda kullanmamak.
Çoksesliliğin ve kültürel çeşitliliğin korunmasına önem vermek.
Yayınlarımızda ırk, renk, dil, din, ve cinsiyet ayeımcılığına, aşağılama ve önyargılara yer vermemek.
Kişi ve kurumların cevap ve düzeltme haklarına
saygılıolmak,
Toplumda korku ve infial yaratabilecek olaylar karşısındave kriz zamanlarında sağduyulu davranmak.
Şiddeti teşvik etmemeye ve meşrulaştırmamaya özen göstermek.
Özel hayata ve mahremiyete saygılı olmak.
Kadınların sorunlarına duyarlı olmak ve kadınları nesneleştirmekten kaçınmak.
Çocuk ve gençleri uygun olmayan içerikten korunmaya özen göstermek.
İzleyicilerin ve dinleyicilerin gereksinim, beğeni ve hassasiyetlerine
önem vermek.
SİYASET ETİĞİ
Siyaset Felsefesi özgürlük, eşitlik, hak ve ödev gibi kimi temel
idelerle çalışacağı için öncelikle bu idelerin felsefi açıklamasını,
kavramlaştırılmasını vermek gereklidir. Bu bir anlamda siyaset
olgusuna felsefi açıdan bakmak, siyaset olgusunu felsefi olarak
açıklamak, siyaset sorunlarına felsefi çözümler getirmek
demektir. İşte tam burada siyaset ile etik kesişirler. Siyaset
insanın başkalarıyla ilişki içinde gerçekleştirdiği eylemlere bağlı
olarak ortaya çıkan bir olgudur ve aynı şekilde etik de insanın
başkalarıyla ilişki içinde gerçekleştirdiği eylemlere açıklama
getiren bir disiplindir. Öyleyse her siyaset olgusu aslında etik bir
olgudur, bu yüzden de siyaset felsefesi etikten bazı temeller
alacaktır.
SİYASET ETİĞİ
Etik sorunu, toplumsal sistemde ve daha da önemlisi meşru güç kullanma tekelini elinde bulunduran bir iktidarda söz konusu ise daha büyük sorunlarla karşılaşılabilir.
Politikacıların etik olmayan davranışlardan sakınmaları ya da genel manada siyasi yolsuzlukların üstesinden gelinebilmesinde en etkili araç ise şüphesiz siyasal etiktir.
Siyasal etik bağlamında, Max Weber’in 1919 yılında “Meslek
Olarak Siyaset” adlı eserinde yapmış olduğu etik sınıflamaları
ve etiğin siyasi işlevleri konusundaki açıklamaları, özellikle
günümüz politikacılarının okumaları ve davranış modeli
olarak benimsemeleri gereken ve halen güncelliğini koruyan
önemli bir eserdir. ( Yılmaz ve Doğan, 2013 )
SİYASET ETİĞİ
Bir toplumun kalkınması, yeterli kaynağın bulunmasından çok bu kaynakları bir araya getirip yönlendirecek iyi işleyen bir yönetim yapısına ve yöneticilere bağlıdır. Ancak örgütsel, siyasal hukuksal ve ekonomik nedenlerle bunun her zaman gerçekleştiği söylenemez. Etiğin unsurları olan görev, sorumluluk, vicdan iyi niyet, sevgi, onur, başkalarına saygı, kamu yararı devlet yönetiminde de önemli ögeleri oluşturmaktadır.
Toplumu oluşturan bireylerin de belli bir ahlaki düzeyde
olmaları; özen, çalışkanlık ve sabır gibi ahlaki ilkeler
benimsemeleri gerekmektedir (MEB, 2013).
SİYASET ETİĞİ
Siyasal iktidarı elde etmek için uğraşan politikacılar, bu hedefe ulaşma noktasında amaca ulaşan her yol mubahtır anlayışla hareket ederek inandırıcılıklarını yitirebilmektedirler. Halka gerçekler yerine halkın seveceği şeyleri söyleyerek onların sempatisini kazanmak, kısa vadede bir başarı olsa da uzun vadede politikacılık mesleği açısından büyük bir kayıptır. Bu kayıp, politikacı ile yalancılığı özleştirecek kadar üst seviyelere ulaşabilmektedir.
Politikacıların etik olmayan davranışlardan sakınmaları ya sa
genel manada siyasi yolsuzlukların üstesinde
gelinebilmesinde en etkili araç ise şüphesiz siyasal etiktir
(Yılmaz ve Doğan, 2013).
SİYASET ETİĞİ
Demokratik toplumlarda bir siyasi parti liderinin başarısı yaptıkları ile değerlendirilir. Liderin başarısı; iyi bir insan, erdemli ve ahlaklı olması değil seçim kazanması, iktidara gelmesi iktidarda kalması ile ölçülür. Güç insanları baştan çıkarabilir.
İktidar gücünü elinde bulunduranların zamanla etik
değerlerden uzaklaşması söz konusu
olabilmektedir (Erberk,2012).
SİYASİ ETİK İLKELERİ
■ Kişilerin, toplumların ve dünyanın barış ortamında
bir hayat sağlaması ütopik bir söylem olsa da,
bizim yapacağımız bu siyasi etik ilkelerini
oluşturmak ve uygulamaktır.
Siyasetçilerin
uyması gereken siyasi etik
ilkelerini şu şekilde
sıralayabiliriz;
Kamu düzenini sağlamak ve kamu yararını gözetmek,
Dürüst ve güvenilir olmak,
Görev ve sorumluluğunu yerine getirmek,
Uluslararası anlaşmalara uymak,
Sabırlı ve çalışkan olmak,
Onurlu olmak.
Siyasilerin bazı toplumsal olaylara vermiş oldukları tepkiler o toplumun siyasi etik anlayışını göstermektedir.
Dünyanın bütün ülkelerinde deprem, sel, orman yangınları veya tren
, uçak kazaları olmaktadır. Bu kazaların sonucunda ihmal varsa
bunun sorumluları bir şekilde cezalandırılır. Gelişmişlik düzeyi yüksek
olan ülkelerde sorumluluğu bakanlar hatta başbakan bile alırken,
gelişmekte olan ülkelerde o işlerden sorumlu genel müdürleri
görevden alma ile sonuçlanıyor. Az gelişmiş ülkelerde ise hiçbir
yaptırım yapılmamaktadır.
z
SPOR ETİĞİ
z
▪
Günümüzde sporda karşılaşılan en önemli etik
problemlerden birkaçı doping, bahis, şike ve şiddet olarak sıralanmaktadır.
▪
Sporda etik dışı davranışların temel nedeni olarak, spor
dünyasında ki ahlaki değerlerin yerini parasal değerlerin
alması gösterilmektedir. Birçok spor olayında ‘ne olursa
olsun kazan’ felsefesi davranışların etik açıdan kontrolünü
ortadan kaldırmaktadır.
z
z
Sporda Uyulması
Gereken Etik İlkeler;
1) Sporcular araç değil, amaç olarak görülmelidir.
• Antrenörler ve spor yöneticileri
sporculara saygılı davranmalı, onların öz varlıklarına değer vermeli; sporcuları
sömürmemeli, aşağılamamalı ve robot gibi görmemelidir.
• Sporcular rakiplerine saygılı olmalı,
rakiplerine gözdağı verme ya da onlara kasıtlı zarar vermeyi içeren taktiklere göz yummamalıdırlar.
• Kullanılan ekipmanlar, süreçler ve spor kuralları, sporla ilgili tüm tarafların
güvenliğini sağlayacak nitelikte olmalıdır.
z
z
Sporda Uyulması
Gereken Etik İlkeler;
2) Müsabakalar adil olmalıdır.
• Liglerin yönetimi ve karşılaşmaların denetimi, bütün taraflara eşit olarak uygulanan tarafsız kurallara göre yapılmalıdır.
• Spor tanımı gereği bedensel güç ve
mücadeleyi içeren bir yarışmadır. Bu nedenle müsabakalarda verilecek kararlar, sportif
ideallere uygun olarak yalnızca fiziksel beceriler, güdülenme, strateji ve şans
etkenlerine göre belirlenmelidir. Bir sporcuya ya da takıma doping maddeleri vererek veya şike yaparak sporculann performanslarını yapay olarak attırmak kural dışıdır.
• Bahisçilerin ya da sporcuların yolsuzluk yaparak müsabakaların sonuçlarını
etkilemeleri sporun ruhuna aykırıdır.
z
z
Sporda Uyulması
Gereken Etik İlkeler;
3) Katılım, liderlik, kaynaklar ve ödüller başarıya dayalı
olmalıdır. Bu ilkenin anlamı,
spor etkinliklerine katılacaklara eşit fırsatlar sağlanmasıdır.
• Spor erkinliklerine kimlerin
katılacağına ırk, inanç, cinsiyet veya toplumsal konuma göre değil, yetenek ve güdülenme durumuna göre karar verilmelidir.
• Erkek ve bayan sporcular arasında
kaynak dağılımı yapılırken cinsiyet
ayrımcılığından kaçınılmalıdır.
z
z
Sporda Uyulması
Gereken Etik İlkeler;
4) Spor etkinlikleri katılımcıların güvenliğini sağlayacak biçimde olmalıdır: Spor kuralları ve
gerekli ekipmanlar sporcuları koruyacak biçimde
düzenlenmeli ve üretilmelidir.
• Sporcuların sağlığı ve güvenliği, antrenörler ve yöneticiler tarafından takım başarısından daha önemli sayılmalıdır.
• Antrenörler, sporcuların bedensel rahatsızlıklarından korumalı, susuzluk ya da halsizlik gibi durumların meydana gelmesinden kaçınmalıdır.
• Sporcular rakiplerine zarar verecek kasıtlı
eylemlerden kaçınmalıdır.
HUKUK ETİĞİ
• Hukuk toplumun bireylerine adalet dağıtan, yasaların uygulanma sürecinde ortaya çıkan haksızlıkları düzeltme işlevini yüklenen ve bağımsız olarak işlenmesi gereken bir sistemdir.
En genel tanımıyla hukuk, toplumu düzenleyen ve kamu gücüyle desteklenen kuralların bütünüdür. Hukuk düzeninin amacı toplumda düzen sağlamaktır.
• Günümüz de bilgi ve işletim teknolojileri alanında ortaya çıkan hızlı ve kapsamlı gelişmelerle
birlikte, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarda gözlenen köklü değişiklikler
beraberinde birçok sorunu da getirmektedir. Varlığını iyice hissettirmeye başlayan çeşitli
meseleler ve bunalımlar karşısında; dikkatler ister istemez etik ve hukuk alanına
yöneltilmektedir. Gün geçmiyor ki hukukun yetersizliğinden, adalet sisteminin çökmesinden,
ahlaki yozlaşmanın had safhaya ulaşmasından söz edilmiyor olsun.
Bir meslek etiği olarak hukuk etiği de, temel olarak adalet ile ilgilidir. Zira hukukun nihai amacı
adalet, hukuk uygulanmasının nihai amacı adil sonuçlara ulaşmak ise bu amacı sağlamak için,
bu meslekle uğraşanların, yani kendisine hukukçu dediğimiz topluluğun, adil insanlardan
oluşması gerekir. Adil olma, hukukçu olmanın temel bir erdemi olarak ortaya konduktan sonra
yapılacak şeylerden ilki bir karakter erdemi olarak adil olmanın anlamını belirlemek, ardından
da adil olmanın bütün hukukçulara yönelik olduğunu belirtmektir. Adil olma, adalet duygusunu
geliştirmiş olmayla yakından ilgilidir. Her insan da, insan olmanın gereklerine uygun olarak,
bulunduğu kabul etmesi gereken adalet duygusu, adaletin gereklerini anlama, uygulama ve bu
gereklere davranmayla ilgilidir.
Ceza Ve Hukuk
Adaletinde Etik İlkeler
1) Bağımsızlık
Bağımsızlık adil yargılanma hakkının garantisi, onun bir başka görünüş şeklidir. Hâkim bağımsızlığı, Anayasa tarafından da garanti altına almıştır. Bağımsızlık çok yönlüdür;
• Yasama- Yürütme hatta yargı organının kendisine karşı,
• Muhakemenin taraflarına karşı,
• Halka karşı,
• Basın ve medyaya karşı,
• Diğer hâkim ve savcıya karşı,
• Hâkimin kendisine karşı
• Hâkim kendisine karşı da bağımsız olmalıdır. Bundan kasıt önyargılardan uzak durması gereğidir,
• Benzer hususların savcı/avukat için de geçerli olduğu
söylenmelidir.
2)Tarafsızlık
• Tarafsızlık ile bağımsızlık iç içe geçmiştir. Bağımsız olmayanın tarafsız olabilmesi de kural olarak mümkün değildir. Dürüst, adil ve doğru karar verebilmek için tarafsız olmak şarttır. Verilen karar kadar, o karara götüren sürecinde tarafsız olması gerekir.
• Tarafsız önyargılardan, doğrudan ya da dolaylı çıkarlardan arınmış olmayı gerektirir.
• Hâkimin tarafsızlığını sağlamak üzere CMK ve HMK ile önemli hükümler getirilmiştir.
3) Doğruluk Ve Tutarlılık
• Yargılama süreci hem içerik hem de şekil olarak adaletin gerçekleştirildiği hissini vermelidir. Bu ise doğru tutarlı yargılamayı gerektirir. Bu anlamda hâkimin tutum ve davranışları ortalama bir birey de herhangi bir serzenişe yol açmamalıdır.
Ceza Ve Hukuk
Adaletind e Etik
İlkeler
4) Dürüstlük
•
Adil yargılanmanın gereklerinden biri de dürüştük ilkesidir.Tarafsızlık ancak dürüstlük ile sağlanılabilir. Dolayısıyla dürüstlüğüne, diğer ilkeleri destekleyen bir yönü olduğu
söylenmelidir. Hâkim, mesleği ve meslek onuru ile bağdaşmayan tutum ve davranışlar olarak nitelenebilecek bazı davranışlarda bulunmak hususunda kendisine getirtilebilecek kısıtlamaları
baştan kabul etmiş olmalıdır. Hâkim mümkün olduğu ölçüde aile bireylerinin davranışlarına da yön vermeli örneğin malvarlığı ile ilgili olarak şeffaflığı sağlamalıdır.
•
Hâkimlik mesleğinin prestijini ne kendisine ne de yakınlarına çıkar sağlayacak şekilde kullanmaktan kaçınmalıdır. Hâkimin, hâkimlerle ilgili derneklere katılması veya böyle bir dernekkurması ya da hâkimlerin çıkarlarını temsil eden diğer örgütlere katılması dürüstlüğü zedelemez. Hâkim ancak hatıra ya da ödül şeklinde ki eşyaları alabilir. Bir hukuk mesleğinin icrası sırasında bir başka hukuk mesleği yapılamaz. Bu çerçeve de hâkim ya da savcı avukatlık yapamaz. İfade etmek gerekir ki dürüstlük sadece hâkimleri ilgilendiren bir ilke değildir. Mahkemeye katılan herkes dürüstlük ilkesine uygun hareket etmelidir.
Ceza Ve Hukuk
Adaletind e Etik
İlkeler
5) Eşitlik
•
Hâkim önünde herkes eşit muameleye tutulmalıdır. Hâkimdavayla ilgili olmamak kaydıyla cinsiyet, din, tabiiyet, sosyal sınıf, sakatlık, yaş, evlilik durumu, cinsel yönelim, sosyal ve ekonomik durum ve benzeri diğer sebeplerden doğan farklılıkların bilincinde olmak ve bunları anlamak zorundadır. Hâkim, yargıçlık görevini yerine getirirken, davaya mesnet olmayan sebeplere dayanarak herhangi bir kişi ya da gruba karşı sözle veya davranışlarıyla meyilli ya da önyargılı olarak hareket edemez.
•
Hâkim, yargısal görevlerini; bir ayrımcılığa gitmeksizin davanın tarafları, tanıklar, avukatlar, mahkeme personeli ve yargı görevini icra eden meslektaşları dâhil herkes için uygun yasal mülahazalarla yerine getirmelidir. Hâkim, mahkeme personelinin veya hâkimin nüfuzu, yönetimi veya denetimi altında olan diğer kişilerin;hâkimin önüne gelmiş bir konuda, davaya mesnet olmayan
sebeplere dayanarak, bireyler arasında ayrımcılık yapmalarına izin vermemelidir. Hâkim, mahkeme önündeki yargılama aşamasında, avukatlardan; sözleriyle veya davranışlarıyla, yargılama konusunun ve savunma konusunun bu sebep olması hali dışında, davaya
mesnet olmayan sebeplere dayanarak herhangi bir kişiye ya da kuruma karşı meyilli ya da önyargılı olduklarını izhar
etmemelerini talep etmelidir.
Ceza Ve Hukuk
Adaletind e Etik
İlkeler
6) Ehliyet Ve Liyakat
•
Bir hâkimin yargısal görevleri, diğer tüm etkinliklerin önünde yer alır. Hâkim, mesleki aktivitesini, sadece mahkemedeki yargısal işlevler ile sorumlulukların yerine getirilmesine ve karar vermeye değil aynı zamanda mahkemenin işleri ve yargıçlık makamıyla ilgili diğer vazifeleri de içeren yargısal görevlere adamalıdır.•
Hâkim, yargıçlar için yargının kontrolünde yapılan eğitim ve diğer fırsatları kollayarak, yargısal görevlerin düzgün bir şekilde icrası için mesleki bilgisini, becerisini ve bireysel yeteneklerinisürdürmek ve artırmak için gerekli adımları atmalıdır.
•
Hâkim, uluslar arası sözleşmeleri ve insan hakları normlarını oluşturan diğer belgeleri kapsayan uluslar arası hukuk gelişmeleri hakkında kendisini sürekli güncellemelidir.•
Hâkim, mahkemede ki tüm yargılama aşamalarında düzeni ve uygun hareket edilmesini sağlamalı, davanın tarafları, tanıklar, avukatlar ve diyalog kurduğu resmi bir sıfatı haiz diğer kişilerle sabırlı, nazik ve vakur olmalıdır. Hâkim, aynı davranış tarzını tarafların yasal temsilcilerinden, mahkeme personelinden vehâkimim nüfuzu, yönetimi ve denetimine bağlı diğer kişilerden de talep etmelidir. Hâkim, yargısal görevini layıkıyla yerine
getirmesine uygun düşmeyen davranışlar içerinde bulunamaz.