Dilthey II
Dünya görüşü: her insanda mevcut olan birlikli hayat anlayışıdır. İnsandaki bu
birlikli bütün, dünya ile ilgili olan
bilgilerin, hayat denemelerinin, her türlü değerlendirme ve real şekillenmelerin, amaç ev araç ilintilerinin meydana
getirdiği ve yönettiği bir bütündür.
Dünya görüşü ile ilgil iolan bu bağlılık, bilginin imkanının temel şartıdır. İnsana, içüinde yaşadığı dünyanın ufuklarını
açan da bu bağlılıktır.
Bilgi her zaman, belli bir dünya görüşü ile ilgili olan bir zemin üstünde gelişir.
Gerçek dünya görüşü, insana içinde yaşadığı dünyayı tanıtır, denemeyi mümkün kılar ve
bilginin sağlam temeller üzerinde
gelişmesini sağlar.
Dilthey anlamayı başlı başına bir bilgi
metodu olarak göz önünde tutmuştur. Bu bilgi metodu, filologların ve tarihçilerin
herhangi bir metnin yorumlanmasında kullandıkları anlam metodudur.
Dilthey’e göre biz kendi iç denememize ve kendi yaşantılarımıza dayanarak ,
toplulukla ilgili olan, hem geçmişteki hem de şimdiki olguları anlayabiliriz. Bu
anlamda anlama, aynı zamanda bir
birlikte yaşama ve ardından yaşamadır.
Manevi ilimlerle ilgili olan anlama, insanın kendini başka bir varlığın yerine koymasını ve bu varlığa göre şekillendirmesini
gerektirir. Dilthey’e göre anlamayı sağlayan ortam psişik yapıdır.
Anlama, verilen hayat işaretlerinden, bunlarla ilgili olan psişik bütünü
kavramadır.
Anlama kendi varlığımızın sübjektif sınırları içinden dışarı taşmak, kendi hayat
imkanlarımızı ve kendi varlığımızı aşarak başkalarına ait ruh
durumlarını içten yaşamak, insanlık dünyasının bilgisini yaşayarak
kavramaktır.
Yaşantının sırrı ve başarısı, bu kendi dışına çıkmak, kendi dünyasının
sırırlarını aşarak başkalarına ulaşmaktır.
Burada kendi benimizin içinde, bir
başka benlik meydana getirmemiz ve yaşamamız söz konusudur. Kendi
benimizin bu çabası, bir ardından
yaşama ile gerçekleşir.
Dilthey anlamayı başlı başına bir bilgi
metodu olarak göz önünde tutmuştur. Bu bilgi metodu, filologların ve tarihçilerin
herhangi bir metnin yorumlanmasında kullandıkları anlam metodudur.
Dilthey’e göre biz kendi iç denememize ve kendi yaşantılarımıza dayanarak ,
toplulukla ilgili olan, hem geçmişteki hem de şimdiki olguları anlayabiliriz. Bu
anlamda anlama, aynı zamanda bir
birlikte yaşama ve ardından yaşamadır.