• Sonuç bulunamadı

Solunum sistemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Solunum sistemi"

Copied!
105
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Solunum sistemi

(2)

8. hafta konuları

Solunum tipleri

Solunum Organları

Akciğer ve gaz değişmi

Dalış fizyolojisi

2

(3)

Kaynak

http://fizyolojilab.weebly.com/

http://fizyolojilab.weebly.com/ders-notlari.html

3

(4)

Solunum tipleri

Solunum

Direk İndirek

Eksternal İnternal

(5)

Direkt ve indirekt solunum

Paramecium ve hidralar gibi küçük akuatik organizmalar dış ortamla direkt temasta

olduklarından, etraflarını çeviren suda bulunan O2 hücrelere girişi ve CO2’in

hücrelerden çıkışı kolaylıkla olur. Bunun için özel bir solunum sistemine gerek yoktur.

Organizmanın hücreleri ve onun çevresi

arasındaki O2 ve CO2 değişimi şeklindeki gaz değişimine direkt solunum denir.

(6)

Direkt ve indirekt solunum

Büyük ve kompleks yapıya sahip

hayvanlarda difüzyon olabilmesi için gaz değişimi yapacak vücut bölgelerine

ihtiyacı vardır.

Solunum yüzeyleri ya da solunum membranları denilen bu yapılarda

meydana gelen solunuma indirekt

solunum denir. İndirekt solunumda iç ve dış solunum fazları görülür.

solungaçlar: balık, yengeç, istakoz akciğerler:reptil, kuş, memelilerde

(7)

Dış ve İç solunum

Dış solunum (eksternal), vücut sıvısı (kan) ve dış çevre arasında özelleşmiş solunum organları

aracılığı ile yapılan gaz değişimidir.

İç solunumda ise (internal), kan

ve vücut hücreleri arasındaki gaz

değişimidir

.

(8)

1.Deri solunumu

2.Solungaç solunumu 3.Trake solunumu

4.Akciğer solunumu

Solunum organları

(9)

Solunum organları

(10)

Canlılarda Gaz Alış Verişi

Tek hücrelilerde solunum gazlarının

hücreye giriş çıkışı, hücre yüzeyinden geçiş (difüzyon) ile sağlanır.Çok

hücreli organizmalardan süngerler ve sölenterelerde de, özelleşmiş

bir solunum sistemi yoktur. Bunlarda tek hücrelilerde olduğu gibi sudaki

erimiş oksijeni vücut yüzeyleri ile

alır, CO

2

yi de aynı yolla suya bırakılır.

(11)

Deri solunumu

Vücut dış yüzeyini örten deri gaz değişimini sağlar.

Alınan oksijen iç dokulara difüzyonla ya da kanla taşınır. Toprak solucanlarının tek katlı epitel

dokudan ibaret derilerinde bulunan Goblet hücreleri çıkardıkları mukoz salgıyla vücut yüzeyinin devamlı nemli kalmasını sağlarlar.

(12)

Kurbağa ve semenderlerin erginlerinde esas solunum organı akciğerlerdir. Nemli olan deri gerekli oksijenin %25 inin alınmasını sağlar.

Memelilerde de kısmi deri solunumu vardır.

Ancak alınan oksijenin oranı çok azdır. (% 1 kadar)

Deri solunumu

(13)

Eklembacaklılardan Böcekler, Çok ayaklılar, Bazı

Kabuklular ve Araknitlerde trake solunumu görülür.

Trakeler dokulardaki hücrelere kadar sokulmuş borular

havalandırma borularıdır.Trakeler O2 yi doğrudan hücrelere taşır. Bu hayvanların kanı O2 ve CO2 taşımada görev yapmaz. Bu nedenle kanlarında oksijen taşıyan solunum pigmentleri

bulunmaz. Kanları renksizdir. Trakelere gaz giriş çıkışı vücut ve kanat hareketleri yardımıyla sağlanır.

Trake

solunumu

(14)

Alternatif yollar

Anal papilyalar

(15)

Suda yaşayan hayvanlarda görülür. Kurbağa larvaları, deniz solucanları, bazı

yumuşakçalar, kabuklular ve balıklarda bulunur. Solungaçlar suda çözünmüş oksijeni alacak şekilde özelleşmiş, yaprak veya tüy biçimindeki yapılardır.

Solungaç solunumu

(16)

Solungaçlar

(17)

Akciğerlerin ilkel yapısını ilk olarak kemikli balıklarda vardır. Hava kesesinin anterior kısmı özefagus ile

bağlantıdır. Kurak mevsimlerde hava kesesi hayvanın oksijen elde etmesine yardım eder .

Akciğer solunumu

(18)

a.

Akciğerli balıklarda (Dipneusti

)

iki solunum organı faaliyet gösterir. Bu balıklar nehirlerde yaşar, bu sürede solungaçlarını

kullanırlar. Su yüzeyine çıkarak hava keselerini dolduran balık, suların çekilmesiyle çamur altına girer.

b.

Kurbağalar ve semenderler

larva devresinde tamamen suda yaşadıkları için solungaç

solunumu yaparlar

. Ergin hale gelen kurbağalarda solungaç kaybolur, yerini akciğer alır. Ergin kurbağa hem deri ile, hem de

akciğerleriyle solunum yapar. Kurbağalar derilerini nemli tutmak için genelde nemli ortamlarda yaşarlar.

Birden Fazla Solunum Organı

Taşıyan Hayvanlar

(19)

Ters Akım Sistemi

100 oC

50 oC

0 oC

50 oC

100 oC

0 oC

100 oC

0 oC parelel akım sistemi

ters akım sistemi

Ters akım veya

pareler akım biyolojik sistemde birçok yerde bulunmaktadır.

Balıkların

solungaçlarında...

Leyleklerin

bacaklarında...

Memelilerin

plasentasında, testisinde veya böbreklerinde...

ve akciğerlerde..

(20)

Kuşlarda solunum

Alveoller yoktur .Parabronşlar solum

yüzeyi sağlar. Ters akım ile etkin solunum

sağlanır.

(21)

Omurgalılarda Gaz değişimi

Ters akım bir çok omurgalı canlını solunum sistemin daha etkin

çalışmasına sağlar

.

(22)

Sonum sistemi yolları

(23)

İnsanda Hava yolu

Burun

Yutak

Gırtlak

Soluk borusu

Trake

Trakeoitler

Alveoller

(24)

Solunum Sisteminin Kısımları

İçerisinde konhe adı verilen yapılar vardır. Bu sayede hava, nemlendirilir, ısıtılır ve 5µm üzeri partiküllerden

temizlenir

Burun

(25)

Solunum sistemi ile sindirim sistemini birbirinden ayıran

bölümdür. Solunum ve sindirim organıdır. Reflex ile kapanır.

Farinx’in üst bölümü

(nazofarinx) yumuşak damakla ağız boşluğu ve burun

boşluğunu birbirinden ayırır. Alt bölümü (laringofarinx) ise

trakea ve özefagusla bağlantı yapar.

Yutak(farinx)

(26)

Gırtlak (Larinx), soluk borusu (trakea) ve akciğer (pulmo) alt solunum yollarını oluşturur.

Solunum ve ses organıdır.

Yapısında birbirine kas ve

zarlarla bağlı olan kıkırdaklar bulunur. Bu nedenle gırtlak

devamlı açık ve hava geçişine izin verilir.

Gırtlağın yapısında bir çok kıkırdak olup bunlardan tek olan kıkırdaklar daha büyük

ve önemlidir. Bunlar yukarıdan aşağı doğru şu şekildedir.

Gırtlak

(27)

Soluk

Borusu(Trake)

Trakea yaklaşık 2,5 cm genişliğinde 10-12 cm boyundadır. Kıkırdak

halkalardan yapılmıştır.

Sayıları 16-20 arasında değişir.

Trakea sağ ve sol 2 tane ana bronşa ayrılır. Bir

bronş sağ bir bronş sol akciğere gider.

Bronşların ince dallarına bronşiol denir.

(28)

Trake

Trake

(29)

Akciğerler (Pulmo)

Solunum sisteminin oksijen ve karbondioksit

değişiminin yapıldığı yerdir.

Akciğerler costalar

tarafından korunan hafif

süngerimsi yumuşak elastik ve hassas bir organdır.

Akciğerin uç kısmına akciğer tepesi (apex

pulmonis), aşağıda geniş olan bölümüne ise akciğer tabanı(basis pulmonis)

denir.

(30)

Trake ve Kanallar

Bronşlar

(31)

Bronşların Dallanması

(32)

Solunum, atmosferden alınan oksijen ile vücuttaki karbondioksitin yer

değiştirmesidir. İki kısım oluşur:

Dış solunum (external solunum)

akciğerlerde olur. Oksijen havadan kana geçer,kandaki karbondioksit dışarı

verilir

.

Solunum Nedir

(33)

İç solunum (internal solunum),

kanla dokular arasında olur.

Oksijen kılcal damarlardaki kandan dokuya girer,

karbondioksit dokudan kana geçer.

Solunum

(34)

Akciğerlerin Yapısı ve Görevleri

Akciğerler, sağ ve sol olmak üzere iki kısımdan

meydana gelir. Sağ akciğer üç bölmeli, sol akciğer iki bölmelidir. Sol akciğerin küçük olmasının nedeni, kalbin buraya yakın oluşudur. Her iki akciğer pleura denilen iki yapraklı ince bir zar ile örtülüdür.

(35)

İkisinin arasındaki boşluğa ise pleura boşluğu adı verilir

Akciğerlerin dışında, kostaların içinde kalan

boşluktaki basınca,

intrapleural basınç (intratorasik basınç

) adı

verilir.Akciğerlerin içindeki basınca ise

intrapulmonik basınç

adı verilir.

Toraks’ın iç

yüzeyini saran zar, parietal pleura

akçiğeri üzerini saran zar ise, visseral

pleura olarak adlandırılır

Pleura Zarları

(36)

Soluk

Soluk alırken, diyafram kası kasılır ve kaburgalar arası açılarak hacim artar,

göğüs iç basıncı düşer ve içeriye hava girer.

Bu esnada göğüs boşluğu genişlemiştir.

Soluk verirken; diyafram kası gevşer,

kaburgalar birbirine yaklaşarak hacim azalır, göğüs iç basıncı artar ve dışarıya hava

verilir. Bu esnada göğüs boşluğu daralmıştır

.

(37)

Basınç değişimi

(38)

Solunumu etkileyen faktörler

Hava yolu direnci

Elastik fibriller

Sülfektan salgısı

(39)

Ventilasyon: havalandırma: Akçiğere volum girip çıkması

İnspiryum: nefes alma

Normal inspiryum sırasında ekstra torasik hava

yollarında transmural + basınç hissedilir ve daralma, içe çökme eğilimi olur. İntra torasik hava yollarında

hissedilen transmural basınç – olup, genişleme olur.

Hava yollarındaki çap değişikliği basınca ve hava yolu kompliansina bağlıdır.

Ekspiryum: nefes verme

Normal inspiryum sona erdiğinde elastik geri çekilmeye bağlı olarak plevra ve alveol üzerinde + basınç hissedilir.

İntratorasik hava yollarında çap azalırken, ekstratorasik hava yollarında genişleme olur.

Soluk Alıp Verme Mekanizması

(40)

Soluk Alıp Verme Mekanizması

Soluk alıp verme mekanizması, göğüs boşluğu ve akciğerlerin genişleyip daralmasına dayanır.

Aynı zamanda bu mekanizmada diyafram kası

ve kaburgalar arası kaslar etkin rol oynarlar.

(41)

İnspirasyon ve Ekspirasyon

Diyaframın kasılması

Kostaların öne ve yukarı hareketi ile Abdominal solunum Kostal Solunum EKSPİRASYON

MEKANİZMASI

Toraks ve akciğerlerin büzülmesi ile olur

Kıkırdak ve kemik ağırlığı Karın kasları Akciğerlerin esnekliği

Pasif Aktif

(öksürük, hapşırma, gülme, havlama,

bağırma)

(42)

İnspirasyon ve Ekspirasyon

(43)

Solunum Mekanikleri

Yüksek basınç → Düşük basınç

(Boyle Yasası)

İnspiryum: alveol basıncının atmosferik basıncın altına

inmesiyle gerçekleşir.

Hava

(44)

İnspirasyon Ekspirasyon

(45)

İnspiryum (soluk alma)

İnspiratuar kaslara uyarı gider.

Diyafragma (eksternal interkostal kaslar) kasılır.

Göğüs duvarının genişlemesiyle toraksın hacmi artar.

İntraplevral basınç daha da negatifleşir.

Alveoler transmural basınç gradyenti artar.

Alveoller genişler. Bu durumda alveoler geri çekimi artar.

Alveoler basınç, alveol hacminin artmasıyla birlikte

atmosferik basıncın altına düşer ve dışarıdan içeri doğru hava akımı oluşur. Hava akımı alveoler basınç ile

atmosferik basınç arası denge oluşana kadar devam eder.

(46)

İnspirasyon aktif, ekspirasyon pasif bir harekettir.

(47)

Ekspiryum(soluk verme)

İnspiratuar uyarı sona erer.

İnspiratuar kaslar gevşer.

Toraks hacmi azalır ve intraplevral basınç daha az negatif olur.

Alveoler transmural basınç gradyenti azalır.

Artan alveoler geri çekiminin etkisiyle alveoller inspiryum öncesi durumlarına geri dönerler.

Alveoler hacim azalınca alveoler basınç atmosferik basınçtan daha yüksek hale gelir. Bunun sonucunda hava akımı oluşur.

Hava, alveoler basınç ile atmosferik basınç dengelenene kadar dışarı doğru akar.

(48)

48

10 dakika ara

(49)

Solunum pigmentleri

Hemoglobin, Hemosiyanin,Klorokruorin, Hemoeritrin

Pigment Renk Eleme

nt Konum Hayvan 100 ml kanda O2 ml miktarı Hemoglobin Kırmızı Demir Alyuvarlar Memeli 25

Kuşlar 18,5

Sürüngenler 9

Kurbağa 12

Balık 9

Plazma Halkalı

solcan 1,5 Yumşakça 2-8 Hemosiyani

n Mavi Bakır Plazma Yumşakça 2-8

Klorokruori

n Yeşil Demir Plazma Halkalı

solcan 9 Hemoeritrin Kırmızı Demir Kan

hücreleri Halkalı

solcan 2

(50)

Gazlarının Taşınması

a. Oksijenin Taşınması :

Oksijen kanda oksihemoglobin halinde taşınır(%98). Çok az bir kısmı kan

plazmasında çözünmüş olarak taşınır.

(% 2 kadar). Akciğerlerde kana

geçen O

2

, alyuvarlardaki hemoglobinle birleşip oksihemoglobini oluşturur.

Hb + O

2

HbO

2

(Oksihemoglobin)

Doku kılcallarında hemoglobinden ayrılıp doku sıvısına, oradan da

difüzyonla hücrelere girer.

(51)

Gaz alışverişi ve hücreler

(52)

Oksijenin Taşınması

 

Akciğer kılcallarında

alyuvarda

O

2

+hemoglobin ---

oksihemoglobin  

Doku Kılcallarında

 Oksihemoglobin  O

2

+hemoglobin  

Açığa çıkan O

2

doku sıvısına geçer.

(53)

Hücrelerde oluşan CO

2

, doku sıvısına geçip difüzyonla kılcal damarlara geçer. Normal olarak CO

2

, kanda çok az erir ve az bir

kısmı kan plazması ile taşınır. Büyük bir kısmı ise alyuvarlara girer(%70).

Alyuvarlarda karbonik anhidraz

enziminin katalizlemesi sonucu CO2, su ile birleşerek karbonik asiti oluşturur. Karbonik asit (H

2

CO

3

), iyonlaşarak H+ ve HCO

3

(bikarbonat) iyonu meydana getirir. H+

iyonu alyuvarlarda hemoglobinle, birleşerek HCO

3

iyonları ise plazmada taşınarak

akciğer kılcallarına getirilir.

Karbondioksit in taşınması

(54)

Karbondioksit in taşınması

 Doku kılcallarında

Karbonik anhidraz enzimi

CO2+H2O  H2CO3(Karbonik asit) H2CO3  H+HCO3Plazmaya geçer (Bikarbonat)

(55)

Akciğer kılcallarında HCO

3

 iyonları tekrar alyuvarlara girerek H+ iyonları ile birleşir ve H

2

CO

3

(karbonik asit) oluşturur.

Yine karbonik anhidraz enziminin etkisiyle, karbonik asit, H

2

O ve CO

2

e ayrışır.

Böylece serbest kalan CO

2

difüzyonla önce plazmaya, oradan da akciğer alveollerine geçer ve soluk verme ile dışarı atılır

Karbondioksit in taşınması

(56)

Gaz

değişimi

(57)

Alveollerde gaz

değişimi

(58)

Kan vücut kılcallarından geçerken; O

2

ve besin azalır, CO

2

ve artık maddeler artar.

Kan akciğer kılcallarından geçerken; O

2

artar CO

2

azalır.

Hemoglobinin O

2

ye ilgisi ortamın sıcaklık ve asit-baz derecesine de bağlıdır.

O

2

nin %2 si kan plazması ile, %98 i ise alyuvar yardımı ile taşınır.

Eğer ortamda CO

2

çoksa karboksihemoglobinin O

2

ye ilgisi azalır. Bu sebeple CO

2

artınca

hemoglobin daha çok O

2

yi serbest bırakır.

Gaz değişimi

(59)

Akciğer ve Dokularda Gaz Değişimi

O2 Hb ye bağlı halde taşınır

CO2:

Plazmada erimiş

(%7)

Proteinlere bağlı

(%3)

Bikarbonat iyonu halinde taşınır

(%70)

Hemoglobine bağlı

(%20)

CO2 + H2O <----K.A.--->HCO3- + H+

(60)

O

2

, CO

2

Değişimi

Tamponlama

(61)

Alveol ve Solunum Zarı

Solunum zarı

Alveol sıvısı

Alveol epiteli

Alveol epitel bazal laminası

Hücreler arası boşluk

Kılcal damarın bazal laminası

Kılcal dama endoteli

(62)

Alveoller

Akciğerlerin fonksiyonel birimleri olan

alveoller, küçük ve içi hava dolu keseciklerdir.

Görünüşü üzüm salkımına

benzer .

(63)

Alveoller

Alveoller tek katlı solunum epitelinden meydana gelmiştir.

Alveollerin toplam yüzeyi 70-85 m2 kadardır

Alveol içerisine yüzey gerilimini düşürücü maddeler salınır

(64)

Alveoller

damarları

(65)

Sürfektan Yapımı

Alveolde tip II

hücrelerince üretilen yüzey gerilimini

düşüren maddelere sürfektan denir. Bu sayede alveollerin büzülmesi ve alveol içerisine kan sıvısının dolması önlenir.

Lipit, protein ve KH karışımı olan

bu madde

Lesitin ve

Sifingomiyeli ndir

Eksikliğinde HİYELİN MEMBRAN veya

ATELECTASİS denen bozukluk ortaya çıkar

(66)

Yüzey gerimini önemli derecede azaltan

yüzey aktif bir ajandır. Alveol yüzeyinde bulunan Tip II alveolar epitel hücrelerinden salgılanırlar. Tüm alveol alanındaki

hücrelerin %10’u kadardır.

Fosfolipidler, protein ve iyonlar içeren kompleks bir karışımdır. Bileşiminde

dipalmitolfosfotidilkolin, surfaktan apoproteinleri ve Ca

+2

iyonları vardır.

Hidrofilik ve hidrofobik kısımları vardır.

Hidrofobik kısım havayla temasta yüzey gerimini azaltır.

Sürfaktan

Suda veya sulu bir çözeltide

çözündüğünde yüzey gerilimini etkileyen (çoğunlukla azaltan)

kimyasal bileşik. Surface active agent

yüzey aktif madde

(67)

Sürfektan Madde Etkisi

Normal alveol ve

Sürfektan madde İNSPİRASYON

Alveol kapanmaya eğilimli

EKSPİRASYON Alveol açılmaya

eğilimli

(68)

0 0 80 80 160 160 0 0

100 100

50 50

pO pO

22

mm mm Hg Hg

% % h e m o h e m o g g lo b in d o y g u n lu ğ u lo b in d o y g u n lu ğ u

pH 8.02 pH 8.02

pH 7.47 pH 7.47

Hava doygunluğu Hava doygunluğu

affinit affinitee

kapatise kapatise

BohrBohr

RootRoot

Bohr ve Root etkisi

(69)

Bohr etkisi

Hemoglobinin oksijene afinitesinin artması

(Dissosiasyon

eğrisinin sola kayması)

Alkalozis ()

Eritrosit içi 2, 3 - DPG’nin azalması

Isının azalması

Karboksihemoglobin

Methemoglobinemi

pCO2‘nin azalması

Hemoglobinin oksijene afinitesinin azalması:

(Eğrinin sağa kayması)

Asidoz (Bohr etkisi)

Eritrosit içi 2, 3 - DPG

artması (Yüksek irtifa, Tiroid hormonları, Anemi,

androjenler)

Isının artması

Hemoglobinopatiler (Orak hücre anemisi)

pCO2 nin artması

(70)

Hemoglobinin Doymuşluk Eğrisi (BOHR Eğrisi)

Hemoglobinden O2 dissosiyasyonu:

Kanın O2 basıncı düştükçe, Hb daha fazla O2

serbestleştirir

Burada önemli olan pO2 40 iken

dokuların

kullanabildiği O2

miktarı ortalama 20 ml O2/100 ml kan’dır.

(71)

BOHR Eğrisi (pH ve Sıcaklık)

1.

Kanın O

2

basıncı düştükçe, Hb daha fazla O

2

serbestleştirir

2.

Kan pH’sı düştükçe Hb daha

çok O

2

bırakır, H

+

bağlar (BOHR ETKİSİ)

3.

Sıcaklığın artışı ile O

2

bırakma artar

4.

2.3 Difosfogliserat (2.3DPG)

artışı ile O

2

bırakma artar

(72)

Ph

SICAKLIK

(73)

Bohr ve Halden Etkisi

(74)

Solunum Sisteminin Fonksiyonları

Gaz değişimi

Asit- Baz dengesinin sağlanması

Fonasyon

Savunma mekanizmaları

Biyoaktif maddelerin üretimi,

metabolizması, düzenlenmesi

(75)

Solunum hızı

Solunum hızı kandaki CO

2

miktarına

göre düzenlenir. CO2 artışı soluk alıp vermeyi hızlandırır.Çünkü CO

2

kanın pH sını düşürür ve ortam asit hale gelir Bu da beyni uyarır . Soluk alış verişinin hızı ve şiddeti omurilik soğanındaki

sinirler tarafından denetlenir

(76)
(77)

Solunum Tipleri

1.

Eupnea: İstrahat halindeki solunum

2.

Hyperpnea: Frekans ve derinliği artmış solunum

3.

Polypnea: Yüzeysel, çabuk ve kesik kesik solunum

4.

Apnea: Solunumun geçici olarak durması

5.

Dyspnea: Solunum güçlüğü

(78)

Pulmoner ventilasyon, Akciğere giren ve çıkan hava miktarı olarak

adlandırılır

Bir dakikada 12 solunum yapılır ve her seferinde 500 ml hava alınırsa

Pulmoner ventilasyon

= 12 x 500 = 6000 ml olur.

Pulmoner ve Alveoler

ventilasyon

(79)

5000 metrede basınç 400 mmHg

0 metrede basınç 760 mmHg

(80)

Havadaki Gazların Kısmi

Basınçları

(81)

İnsanın soluduğu havada fazla oranda karbon monoksit (CO) bulunursa zehirlenme meydana gelir.

Çünkü, CO hemoglobin ile sıkı bağ yapar ve kolayca kopmaz. Bunun sonucunda oksijen hemoglobinle

bağlanamaz ve dokular O

2

siz kalır.

CO

(82)

pH’nın dengesi Akciğer ve

Böbrekler

(83)

Solunumun Kontrolü (Beyin Merkezleri)

İnspirasyon Merkezi

Kendiliğinden implus çıkarabilir. Uyarıldığı zaman inspirasyon başlar

Ekspirasyon Merkezi

Uyarılınca ekspirasyon başlar ve inspirasyonu inhibe eder. Gerim reseptörlerinden buraya sürekli uyarım gelir

Pneumotaksik Merrkez

Apneustik merkezi inhibe eder, inspirasyon merkezi tarafından uyarılır

Apneustik Merkez

İnspirasyon merkezine uyarı gönderir.

Akciğer gerim reseptörleri ve pneumotaksik merkez tarafından inhibe edilir

(84)

Solunumun Kontrolü

Apneustik Merkez

Aorta ve akciğer arterlerindeki

kemoreseptörlerden

Medulla oblangata içindeki H+ iyonuna hassas

kemosensitif hücrelerden

Vasomotor merkez

Akciğer gerim

reseptörlerinden (Hering Breuer refleksi)

Proprioseptörlerden

Omurilik tonik deşarjlarından

Korteks cerebri Uyarı alır

(85)

Solunum Hızını Etkileyen Faktörler

1.Sinir impusları

2.Kaburga kaslarının kasılıp gevşemesi

3.Diyaframın Kasılıp gevşemesi 4.Akciğerde ki basınç azlığı ve fazlalığı

5.Kanda ki CO

2

konsantrasyonu (CO

2

artarsa asitlik artar ve

solunum hızlanır )

 

(86)

Solunum Fonksiyon Testleri:

Akciğerlerin hacim ve

havanın akış hızına göre fonksiyonlarını

aydınlatmaya yönelik

uygulamalardır.

(87)

Tidal volüm

İnspiratuvar yedek volüm Ekspiratuvar yedek volüm Rezidüel volüm

akciğer volümleri

akciğer

kapasiteleri

İnspiratuvar kapasite Vital kapasite

Fonksiyonel rezidüel kapasite Total akciğer kapasitesi

Kapasite: en az iki volüm değeri toplamı

Akciğer volümü: Hava boşluklarında bulunan gaz miktarı

Akciğerlerin volüm ve kapasiteleri

(88)

Akciğer Hacimleri :

1. SOLUK HACMİ (Tidal volum): Normal solunum hareketi ile akciğerlere alınan veya akciğerlerden çıkarılan hava hacmidir. 500 ml

2. İNSPİRASYON REZERVİ: Normal soluk hacminin üzerine alınabilen fazladan soluk hacmidir. 3000 ml.

3. EKSPİRASYON REZERVİ: Normal bir soluk vermeden sonra zorlu bir ekspirasyonla fazladan çıkarılabilen hava hacmidir. 1100 ml.

4. REZİDÜEL (tortu) HACİM: Zorlu bir

ekspirasyondan sonra akciğerlerde kalan hava hacmidir.

1200 ml

(89)

Akciğer Kapasiteleri:

1. İnspirasyon kapasitesi: Soluk hacmi ile inspirasyon rezervinin toplamıdır. 3500 ml

2. Fonksiyonel rezidüel kapasite: Ekspirasyon rezervi ile rezidüel hacmin toplamıdır. 2300 ml.

3.Vital Kapasite: İnspirasyon rezervi, soluk hacmi ve ekspirasyon rezervlerinin toplamıdır.

4500 ml.

4. Total Akciğer Kapasitesi: Vital kapasite ile

rezidüel hacmin toplamıdır. 5800 ml.

(90)

Statik volümler

Tidal volüm ( VT): Sakin solunum sırasında akciğerlere giren veya çıkan hava hacmidir.

Ortalama 500 ml.dir.

TİDAL VOLÜM

(91)

İnspiratuvar yedek volüm (IRV):

Sakin solunum sırasında inspirasyon tamamlandıktan sonra derin inspirasyonla alınan hava volümüdür.

TİDAL VOLÜM İNSPİRASYON

YEDEK

VOLÜM

(92)

Ekspiratuvar yedek volüm (ERV)

Sakin solunum sırasında ekspiryum tamamlandıktan sonra tam bir ekspirasyonla atılan maksimum hava volümüdür.

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM TİDAL VOLÜM

İNSPİRASYON YEDEK

VOLÜM

(93)

Rezidüel volüm (RV)

Maksimum bir ekspirasyondan sonra akciğerlerde kalan hava volümüdür.

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM

TİDAL VOLÜM İNSPİRASYON

YEDEK

VOLÜM

REZİDÜE L VOLÜM

(94)

Total akciğer kapasitesi

Maksimal inspirasyondan sonra akciğerlerde bulunan hava miktarıdır.

Tüm volümlerin toplamından oluşur (RV+ERV+VT+IRV)

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM

TİDAL VOLÜM İNSPİRASYON

YEDEK

VOLÜM

REZİDÜEL VOLÜM

TOTAL AKCİĞER KAPASİTESİ

(95)

İnspiratuvar kapasite

Sakin solunum sırasında ekspiryum tamamlandıktan sonra maksimum inspirasyonla alınan hava hacmidir.

VT ile IRV’ün toplamından oluşur.

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM

TİDAL VOLÜM

İNSPİRASYON YEDEK

VOLÜM

REZİDÜEL VOLÜM TOTAL

AKCİĞER KAPASİTESİ

İNSPİRASYON KAPASİTESİ

(96)

Vital kapasite (VC)

Maksimum bir inspirasyondan sonra tam bir ekspirasyonla çıkartılan (ekspiratuvar VC), maksimal ekspirasyondan sonra tam bir inspirasyon ile akciğerlere alınan (inspiratuvar VC) hava volümüdür. (VT+ IRV + ERV)

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM

TİDAL VOLÜM

İNSPİRASYON YEDEK

VOLÜM

REZİDÜEL VOLÜM

VİTAL KAPASİTE

TOTAL AKCİĞER KAPASİTESİ İNSPİRASYON

KAPASİTESİ

(97)

Fonksiyonel rezidüel kapasite (FRC)

Normal bir ekspirasyonun sonunda akciğerlerde bulunan hava volümüdür (RV + ERV)

FRC= ekspiryum sonu akciğer volümüne (EELV)

EKSPİRASYON YEDEK VOLÜM

TİDAL VOLÜM

İNSPİRASYON YEDEK

VOLÜM

REZİDÜEL VOLÜM

FONKSİYONEL REZİDÜEL

KAPASİTE

VİTAL KAPASİTE

TOTAL AKCİĞER KAPASİTESİ İNSPİRASYON

KAPASİTESİ

(98)

Su Altı (Dalış) Fizyolojisi

Suya dalan bir kimse hem suyun hem de su üzerinde kalan atmosfer basıncının

baskısı altında kalmaktadır.

Su yüzeyinde basınç 1 atmosferdir.

Derinlere inildikçe her 10m de 1 atmosfer basınç artışı olur.

Diğer bir değişle yaklaşık 30m derinlikte 4

atmosferlik bir basınç vardır.

(99)

Boyle yasasına göre Basınçla hacim arasında ters bir orantı mevcuttur ,basınç iki kat arttığında hacim yarıya düşmektedir.

Örneğin yüzeyde 6 litrelik akciğer total kapasitesine sahip bir şahsın akciğer kapasitesi 10m de (2 atmosfer basınçta) 3 litreye , 20m ise (3 atmosfer basınçta) 2 litreye

düşmektedir.

30m den daha derinlere inmek tehlikelidir. Çünkü kemik yapılar özellikle göğüs kafesi dış su basıncına direnç gösterirken içteki hava basıncı aynı kalacak , kan

basıncının artması nedeniyle kan, damar dışına sızacak , akciğerde ödem ve kanamaya yol açabilecektir.

Boyle Yasası

(100)
(101)

Derinlere inildikçe solunum kaslarının gücü su basıncını aşmaya yetmediğinden solunan

havanın basınçlı olması gerekir.

Bu nedenle yeteri kadar uzun bir boru yada snorkel aracılığıyla suyun altında kalıp nefes alıp verebilmek olası değildir.

Bu amaçla SCUBA (self- ontained underwater breathing apparatus) adı verilen tüp sistemleri geliştirilmiştir. SCUBA sisteminde dipteki su basıncını yenebilecek güçte basınçlı hava gerektirmektedir.

Örneğin 20m derinlikte 3 atmosferlik bir basınçlı (3 x 760 = 2280mmHg) hava gerekir.

Su Altı (Dalış) Fizyolojisi

(102)

Dekompresyon (vurgun)

(103)

Derinliklere inerken veya çıkarken belli prensiplere

uyulması gerekmektedir, aksi takdirde hava embolisi , akciğerleri kollobs olması , dekompresyon (vurgun) vb..

patolojiler oluşabilmektedir.

Dekompresyon derinliklerde kanda erimiş olarak bulunan nitrojenin kurallara uyulmaksızın ani yüzeye çıkılması

durumlarında hacmin genişlemesi nedeniyle venöz ve arteryel kan damarlarının tıkanması nedeniyle oluşur.

Belirtileri baş ağrısı sersemlik bilinç kaybı , kaslarda uyuşma , felç ve ölümdür.

Tedavi için kişi yeniden aynı derinlik seviyelerine indirilerek uygun basınç koşullarında bekletilerek yavaş yavaş

yüzeye çıkartılır. Yada vurgun yiyen şahıs rekomprasyon (basınç) odasında tutularak hacmi genişleyen nitrojen

kabarcıklarının yeniden erimiş nitrojen duruma geçmesi sağlanır .

Su Altı (Dalış) Fizyolojisi

(104)

ŞNORKEL

Snorkel denilen bir boru yardımıyla yüzeydeki havanın solunması yöntemi soluk borusunun uzamasını ,

dolayısıyla ‘ölü boşluk’ hacmini arttırmaktadır. Buda CO2 Birikimine neden olmaktadır. Bu nedenle ara sıra kuvvetli nefes verme (inspirasyonla) ile ölü boşluktaki hava dışarı atılıp oksijenle zengin atmosfer havası

solunmaya çalışılmalıdır. Su soğukluğu derinliklere inildikçe artar , bu nedenle vücut ısısı düşer , kalbin atım sayısı düşer , bradikardi oluşur.

(105)

Daha koyu bir akciğer için SİGARA

Referanslar

Benzer Belgeler

sonuç alınamaz; su, solunum yolları salgısını artırarak, iyi bir balgam söktürücü etki gösterir.. o Hayvan barınaklarının havasının rutubetlendirilmesi de

-L.propriya bezsiz,L.muskularis yerine elastik iplikler ve bağ dokudan zengin iç yutak fasiyası ve submukoza katmanı bulunur.... Farenks

 Solunum yollarını genişleten ilaçlar  Sağaltımda kullanılan gazlar.. Öksürük

Akciğerlerin radyografik olarak iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi için (sağ ve sol L/L, D/V ve V/D) dört pozisyonda grafi alınmalıdır.. Gerektiğinde oblik pozisyonlarda da

Burun boşluğu veya ağız boşluğu ile solunum yollarına giren hava süzülür , ısıtılır ve nemlen ir.. Burun boşluğu (nazal boşluk) burnun arkasındaki

Solunum yolları burun (nasus), yutak (pharynx), gırtlak (larynx), soluk borusu.. (trachea) ve bronşlar (bronchus)

• Önde: glandula thyroidea, arcus aorta ve sternum • Arkada: yemek borusu (oesophagus). • Yanlarda: gl.thyroidea, a.carotis communis, akciğer

Haftalar Haftalık Konu Başlıkları o Anatomik Terimler o Semptomlara Ait Terimler o Tanısal Terimler. o Ameliyatlara İlişkin Terimler o