• Sonuç bulunamadı

Kronik Böbrek Yetmezlikli Hastalarda Görülen ArteriyovenözFistül Komplikasyonlarý ve Cerrahi Tedavisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kronik Böbrek Yetmezlikli Hastalarda Görülen ArteriyovenözFistül Komplikasyonlarý ve Cerrahi Tedavisi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G

Giirriiþþ

Ülkemizde böbrek nakli gerçekleþtirilme olanaðý bulamayan çok yüksek sayýda kronik böbrek yetmezlikli hasta, hayat boyu diyalize baðýmlý halde yaþamaktadýr. Bu hasta grubunda hemodiyaliz giriþi için ilk seçenek, hiç þüphesiz otojen

arteriyovenöz fistüllerdir. Hemodiyaliz sirkülasyonu için kolay giriþe ve sürekli kullanýma müsait olan bu tip fistül, ilk olarak Brescia ve arkadaþlarý [1] tarafýndan tanýmlanmýþtýr. Brescia-Cimino fistülleri, prostetik materyale ihtiyaç duymadan kolayca gerçekleþtirilebilmesi yanýnda, kol ve elde fonksiyonel kýsýtlama olmadan ve günlük bakým gerektirmeden hastanýn

Kronik Böbrek Yetmezlikli Hastalarda Görülen Arteriyovenöz

Fistül Komplikasyonlarý ve Cerrahi Tedavisi

SURGICAL TREATMENT OF ARTERIOVENOUS FISTULA COMPLICATIONS

IN PATIENTS WITH CHRONIC RENAL FAILURE

Veysel Kutay, Hasan Ekim, Melike Karadað, *Vechettin Öztürk, **Kaan Kýrali, **Cevat Yakut

Van Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Kalp Damar Cerrahi Kliniði, Van *Van Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Hemodiyaliz Kliniði, Van

**Koþuyolu Kalp Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Kalp Damar Cerrahi Kliniði, Ýstanbul

Ö

Özzeett

Ammaçç: Kronik böbrek yetmezliði olan hastalarda hemodiyaliz giriþi için ilk seçenek otojen arteriyovenöz fistüllerdir. Bu çalýþmanýn amacý hemodiyaliz baðýmlý hasta grubunda geliþen arteriyovenöz fistül komplikasyonlarýnýn görülme sýklýðý ve cerrahi onarým gereksiniminin deðerlendirilmesidir

Materyal vve Metod: Kliniðimizde Ocak 2000 ile Kasým 2003 tarihleri arasýnda, kronik böbrek yetmezliði teþhisi konmuþ 251 hastada, 324 direkt arteriyovenöz fistül açýlmýþtýr. Hastalarýn %41’i kadýn olup, ortalama yaþ 49.4 ± 21.5 (13-74) yýldýr. Hastalara 241 (%74) radyosefalik fistül [114 (%47) anatomik snuff box, 127 (%53) bilek ve önkol], 83 brakiyosefalik-basilik fistül (%26) gerçekleþtirilmiþtir.

Bulgular: Erken dönem fistül oklüzyonu en sýk görülen komplikasyon olup, radiyosefalik fistül için ilk üç ay açýk kalým oraný %76, brakiyosefalik fistül için %94 olarak bulunmuþtur. Brakiyosefalik fistül sonrasý görülen diðer komplikasyonlar sýrasýyla hematom (%13), venöz anevrizma (%7), ödem (%4.8), psödoanevrizma (%2), el iskemisidir (%2).

Sonuçç: Brakiyosefalik fistüllerin erken ve uzun dönem açýk kalým oranlarý radiyosefalik fistüllere göre belirgin olmakla birlikte, yüksek arteriyovenöz þanta baðlý geliþebilecek komplikasyonlarýn önüne geçebilmek ve tedavi edebilmek için her hasta için uygun olacak hemodiyaliz giriþinin tespiti ve cerrahi sonrasý takibi büyük önem taþýmaktadýr.

Anahtar kelimmeler: Arteriyovenöz fistül, venöz anevrizma, hemodiyaliz, kronik böbrek yetmezliði, psödoanevrizma

Türk Göðüs Kalp Damar Cer Derg 2004;12:115-118

S

Su

um

mm

maarry

y

Background: There is no doubt that the first choice for the hemodialysis access is the autogenous arteriovenous fistula. The purpose of this study was to evaluate the incidence of arteriovenous fistula complication and results of surgical treatment in chronic renal failure patients.

Methods: From January 2000 to November 2003, 324 direct arteriovenous-fistula were performed on 251 patients suffering from end stage renal disease. Patient’s mean age was 49.4 ± 21.5 years and ranged from 13 to 74 years, 41% of them were female. The patients included in the study received 241 (74%) radiocephalic fistulas 114 (47%) were created in the anatomic snuff box, 127 (53%) in the forearm including wrist and 83 (26%) brachiocephalic-basilic fistulas.

Results: Occlusion of the access was the most common complication and occured in 62 cases. Six months primary patency rate was 76.3% for radiocephalic fistulas and 94% for brachiocephalic fistulas. The other complications which were seen after brachiocephalic fistulas are hematoma (13%), venous aneurysm (7%), arm edema (4.8%), pseudoaneurysm (2%) and hand ischemia (2%), respectively. Conclusions: Although the early and late patency rates of brachiocephalic fistulas are higher than radiocephalic fistulas, the incidence of complication due to overflow of shunt is much more higher. The knowledge of the limitating factors and optimal conditions for suitable hemodialysis access and removing of the complications may improve the success of arteriovenous-fistulas.

Keywwords: Arteriovenous fistulas, venous aneurysm, hemodialysis, chronic renal failure, pseudoaneurysm

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2004;12:115-118

115

Adrres: Dr. Veysel Kutay, Yüzüncü Yýl Üniversitesi Týp Fakültesi Araþtýrma Hastanesi, Kalp Damar Cerrahisi Kliniði, Van. e-mmail: vkutay@yahoo.com

Kutay ve Arkadaþlarý Arteriyovenöz Fistül Komplikasyonlarý Türk Göðüs Kalp Damar Cer Derg

(2)

günlük aktivitesine devam etmesi yönünden büyük kolaylýk saðlar. Bununla birlikte, kronik süreç içerisinde tromboz, lokal enfeksiyon ve venöz anevrizma gibi komplikasyonlarýn görülme olasýlýðý az deðildir. Bu çalýþmanýn amacý, hemodiyaliz baðýmlý hasta grubunda geliþen çeþitli arteriyovenöz fistül komplikasyonlarýnýn görülme sýklýðý ve cerrahi onarým gereksiniminin deðerlendirilmesidir.

M

Maatteerry

yaall v

vee M

Meetto

od

d

Van Yüksek Ýhtisas Hastanesi’nde Ocak 2000 ile Kasým 2003 tarihleri arasýnda, kronik böbrek yetmezliði teþhisi konmuþ 251 hastada, 324 direkt arteriyovenöz (a-v) fistül açýlmýþtýr. Hastalarýn %41’i kadýn olup, ortalama yaþ 49.4 ± 21.5 (13-74) yýldýr. Bu çalýþmadaki hastalara 241 radyosefalik fistül (%74) [114 anatomik snuff box (%47), 127 bilek ve önkol (%53)], 83 brakiyosefalik-basilik (%26) fistül gerçekleþtirilmiþtir. Anastomoz tekniði olarak uç-yan veya distal ven ligatüre edilerek yan-yan anastomoz kullanýlmýþtýr. Distal sefalik ven kalibrasyonunun yeterli olmadýðý (< 1.5 mm) veya daha önce gerçekleþtirilen radyosefalik fistülün tromboze olduðu durumlarda rutin olarak brakiyosefalik veya bazilik a-v fistül uygulandý. Endojen fistül gerçekleþtiriminin mümkün olmadýðý durumlarda (ön kolda uygun yüzeyel venin bulunamamasý ve daha önce açýlan fistüllerin tromboze olmasý veya venöz anevrizma geliþmesi), 5 veya 6 mm çapýnda PTFE loop greft kullanýlarak brakiyobasilik þant gerçekleþtirildi. Anastomoz edilen venin tekrar eden hemodiyaliz enjeksiyon travmasýný tolere edebilmesi için damar duvarýnýn kalýnlaþýp arteriyelize olmasý yaklaþýk dört hafta sürdüðünden, þantlar bu süre dolduktan sonra kullanýlmaya baþlandý. Arteriyovenöz fistül lokalizasyonu, primer açýk kalým oraný, tromboz ve stenoz nedeniyle re-operasyona ihtiyaç duyma yüzdesi, ekstra-anatomik bypass gereksinimi, hematom, hemodiyaliz giriþ yeri enfeksiyonu, venöz anevrizma geliþimi, arteriyovenöz yüksek þanta baðlý oluþan ciddi ödem ve sonrasý geliþen el ve kol hareket kýsýtlýlýðý gibi komplikasyonlar çalýþmaya dahil edilen olgularýn açýlan fistüllerinin radyosefalik (RS) veya brakiyosefalik (BS) lokalizasyonlu olmasý bakýmýndan iki gruba ayrýlarak retrospektif olarak deðerlendirildi. Çalýþmadaki olgularýn verileri ve takipleri, hasta dosyalarýndan ve hemodiyaliz konsültan hekimlerinden elde edilen bilgiler aracýlýðý ile retrospektif olarak dökümante edildi.

Her iki gruptaki hastalarýn verileri, ki-kare, fischer exact test ve student t testi kullanýlarak istatistiksel anlamlýlýklarý deðerlendirilmiþtir. Ýstatistiksel anlamlýlýk sýnýrý p < .05 olarak kabul edilmiþtir.

B

Bu

ullg

gu

ullaarr

Erken dönem fistül oklüzyonu en sýk görülen komplikasyon olup, toplam 62 olguda görülmüþtür. Ýlk üç ay için fistül açýk kalým oran RS fistüller için %76, BS fistüller için %94 olarak bulunmuþtur (Þekil 1). Erken dönem görülen fistül týkanýklýðý dýþýnda karþýmýza çýkan diðer komplikasyonlar ve sýklýklarý Tablo 1’de görülmektedir. Brakiyosefalik veya basilik fistül açýlan hastalarýn %13’ünde operasyon sonrasý insizyon bölgesinde hematom gözlendi. Bu hastalar ayný gün veya ertesi gün operasyona alýnarak hematomlarý boþaltýldý ve kanama odaklarý koterize edildi. Brakiyosefalik fistül grubundan 6

hastada sefalik ve/veya basilik ven anevrizmasý geliþtiði gözlendi. Bu hastalarda anevrizma geliþme süresi ortalama 11 ± 3.8 ay olarak tespit edildi. Ayrýca anevrizma geliþmi gözlenmeyen 4 olguda ciddi kol ödemi, bunlarýn ikisinde kontraktür ve elde iskemi tespit edildi. Yine bu grupta 2 olguda anastomoz bölgesinde diyaliz iðnesi multipl travmasýna baðlý olarak geliþen psödoanevrizma oluþumu tespit edildi. Toplam 10 olgu operasyona alýnarak BS fistül ligasyonu gerçekleþtirildi. Venöz anevrizma formasyonu geliþmiþ olan 6 hastanýn anevrizmatik ven segmentleride distal ve proksimal uçlar baðlandýktan sonra rezeke edildi (Þekil 2A). Tromboz, venöz anevrizma, ödem ve uygun yüzeyel ven bulunamayan 3 olguda PTFE loop greft kullanýlarak tekrar brakiyobasilik þant gerçekleþtirildi. Venöz anevrizmasý olmayýp yüksek akýmlý þanta baðlý kol ödemi olan hastalarýn ikisinde önce anastomoz açýklýðý cerrahi olarak azaltýldý, ancak postoperatif erken dönemde ödemde gerileme olmadýðý gözlendiðinden tamamen ligatüre edildi (Þekil 2B). Komplikasyon geliþen BS fistüllü hasta grubundan cerrahi düzeltim sonrasý ayný seansta veya daha sonra tekrar fistül açýlma olanaðý bulunamayan veya sosyal olarak hemodiyaliz programýna devam etmekte güçlük çeken yedi hastaya periton diyalizi uygulanmaya baþlandý. Brakiyosefalik fistül ligasyonu gerçekleþtirilen olgularýn hiçbirinde elde iskemik deðiþikliðe yol açan arteriyel komplikasyon gözlenmedi. El iskemisi gözlenen üç olgudan ikisinde fistülün kapatýlmasýna raðmen düzelme tespit edilmedi (Þekil 2C). Bu hastalarda mekanik olarak kan akýmý azalmasýnýn tetiklediði diyabetik anjiyopati ilerlemesi durduralamadý ve kapiller oklüzyon nedeniyle parmak amputasyonuna ihtiyaç duyuldu. Fistül ve enjeksiyon bölgesinde geliþen yüzeyel eritem ve selülit uygun intravenöz antibiyotik kullanýlarak tedavi edildi. Tedavi süresince hemodiyaliz sirkülasyonu santral venöz kateter ile gerçekleþtirildi. Bizim tedavi ettiðimiz hasta grubu içerisinde yüksek venöz dönüþe baðlý kardiyak yetersizlik gözlenmedi.

T

Taarrttýýþþm

maa

Arteriyovenöz fistül cerrahisi sonrasý en sýk görülen komplikasyon tromboz veya stenoza baðlý þant oklüzyonudur. Erken dönemde görülen oklüzyonun baþlýca nedenleri, anastomoz teknik hatasý, venöz kalibrasyon ve kan akýmý

116

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2004;12:115-118 Kutay et al

Arteriovenous Fistula Complications

(3)

117 yetersizliði, hipotansiyon, erken kullanýma baðlý geliþen hematoma baðlý kompresyon olarak sýralanabilir [2]. Bizim çalýþmamýzda, RS fistüllerin açýk kalým yüzdesinin BS fistüllere göre belirgin olarak düþük olduðu görülmektedir. Bu oklüzyon oranýnýn yaklaþýk yarýsýnýn erken dönemde görülme nedeninin yeterli venöz runoff’un olmamasýna baðlamaktayýz.

Zeebregts ve arkadaþlarý [3], Brescia-Cimino fistül yetersizliði geliþiminde yedi klinik deðiþkenin rol aldýðýný düþünmektedirler. Bu deðiþkenleri, radiyal arter ve sefalik venin yeterli kalitede (kalibrasyon ve kan akýmý yönünden) olmamasý, diyabet, kadýn cinsiyet, ileri yaþ, antitrombositik tedavi kontrendikasyonu olmasý ve fistülün hasta hemodiyalize girmeye baþladýktan sonra açýlmasý olarak sýralamýþlardýr. Hemodiyalize girmeden önce a-v fistül açýlan hastalar ile diyaliz programýna alýndýktan sonra fistül açýlan hastalar arasýndaki açýk kalým oranlarýndaki farklýllýðý diyaliz sýrasýndaki muhtemel hipotansif sürece baðlamýþlardýr. Bizim çalýþma grubumuzdaki hastalarýn çoðu, daha önce en az birkez fistül açýlmýþ hemodiyaliz programýna devam eden hastalardan oluþtuðu için, fistül açýlým zamanlamasýnýn açýk kalým oraný üzerine etkisi olup olmadýðýný net olarak gözlemleyemedik. Ayrýca Brescia-Cimino fistül oklüzyonu olup re-operasyon gereksinimi duyan hastalarýmýz arasýnda da cinsiyet bakýmýndan belirgin bir farklýlýk tespit edilmemiþtir. Erken dönem fistül oklüzyonunu etkileyen diðer bir neden olan anastomoz tekniði, arter ve venin pozisyonu ve yapýsýna göre dört farklý tarzda uygulanabilir. Biz, non-dominant kolda mümkün olduðunca distalde (ilk tercih snuff-box anastomoz) venöz uç-arteriyel yan anastomoz tekniðini kullandýk. Brescia-Cimino fistüllerin çalýþmadýðý veya uygun distal venin bulunamadýðý durumlarda sekonder prosedür olarak brakiyobasilik veya brakiyosefalik a-v fistül açýlan hastalarda erken ve uzun dönem açýk kalým oranlarýnýn oldukça yüksek olduðu görülmüþtür. Erken dönemin yaný sýra uzun dönem içerisinde geliþen týkanýklýklarýn baþlýca nedenlerinden biri anastomoz alanýndaki venin intimal hiperplazisidir. Ven intimasýndaki fibromuskuler hipertrofiye kronik süreç içerisinde arteriyel yüksek debinin yaratmýþ olduðu travmanýn neden olduðu bildirilmiþtir [4]. Bender ve arkadaþlarý [5], kronik hemodiyaliz hastalarýnda kullanýlan BS fistül açýk kalým oranlarýný 3 yýl için %80 olarak bildirirken, bizim çalýþmamýzda bu oran %90’ýn üzerindedir. Ancak açýk kalým oranýný direkt etkileyen damar kalibrasyonu ve kan akýmý yüksekliði, ayný zamanda bu çalýþmaya konu olan komplikasyon geliþimini de direkt etkilemektedir. Tablo 1’de görüleceði üzere BS fistül sonrasý geliþen komplikasyon sýklýðý, RS fistüllere göre daha fazladýr. Bu komplikasyonlarýn baþýnda venöz anevrizmalar ve venöz hipertansiyon gelmektedir. Karþýlaþtýðýmýz a-v fistül komplikasyonlarýnýn ikisi hariç tamamý yeterli vasküler cerrahi klinik tecrübesi bulunmayan hekimlerce açýlan brakiyosefalik-basilik fistüller sonrasý geliþmiþtir. Bunun baþlýca sebebi, anastomozun geniþ yapýlmasý ve ven distalinin ligatüre edilmemesidir. Uç-yan anastomoz açýklýðýnýn 5 mm üzerinde olmamasýna dikkat edilmesi, muhtemel arteriyel iskemi, venöz hipertansiyon ve venöz anevrizma geliþimini azaltacaktýr [6,7]. Anastomoz tekniði hatalarýnýn yaný sýra, venöz damar duvarýndaki kollajen yapý yetersizliði, devamlý tekrarlayan enjeksiyon giriþ travmasýna maruz kalma ve enfeksiyon psödo ve gerçek venöz anevrizma geliþimine neden olan diðer etmenlerdir. Gerçek venöz anevrizma formasyonu endojen venlerde görüldüðü gibi prostetik greft materyalindeki dejenerasyona baðlý olarak da ortaya çýkabilir [8]. Enfeksiyon, kronik hemodiyaliz hastalarýnda ölümcül komplikasyonlara yol açabilen ve hýzla tedavi edilmesi gereken çok ciddi bir durumdur. Çoðu sistemik enfeksiyon hemodiyaliz giriþ yeri kontaminasyonuna ve bu

Türk Göðüs Kalp Damar Cer Derg 2004;12:115-118

Kutay ve Arkadaþlarý Arteriyovenöz Fistül Komplikasyonlarý

Þekil 2. Brakiyosefalik fistül açýldýktan sonra geliþen üç ayrý komplikasyon. (A) Ön kolda geliþen sefalik ve basilik ven anevrizmasý intraoperatif görüntüsü, (B) yüksek þanta baðlý ciddi kol ödemi ve kontraktürü, (C) yine yüksek þanta baðlý geliþen venöz anevrizma ve parmaklarda görülen iskemi.

A

B

(4)

hastalarda ki immün direnç düþüklüðüne baðlý olup, patojen ajan olarak %70 olguda S. aureus tespit edilmiþtir [9,10]. Bizim çalýþmamýzda hemodiyaliz giriþ yeri enfeksiyonu saptanan toplam 4 hastada erken dönem baþlanan sistemik antibiyotikler ile sistemik yayýlým önlenmiþ olup, septisemiye baðlý olarak hasta kaybedilmemiþtir. Vasküler giriþ yeri enfeksiyon geliþimini önleyecek en önemli faktör, hemodiyaliz personelinin çalýþma sýrasýnda el hijyenine dikkat etmesidir. Uygun yüzeyel kol veni bulunamadýðý veya birçok kez fistül açýlýp tekrar tromboze olan hastalarda hemodiyaliz giriþ için kullanýlabilinecek bazý alternatif cerrahi teknikler bildirilmiþtir [11,12]. Biz bu tür hastalarý eðer herhangi bir kontrendikasyon yoksa peritoneal diyaliz programýna dahil ediyoruz.

Sonuç olarak, hemodiyaliz giriþi için optimal þartlarýn bilinmesi ve saðlanmasý yanýnda, geliþen komplikasyonlarýn uygun cerrahi tedavi ile ortadan kaldýrýlmasý, endojen arteriyovenöz fistüllerin uzun dönem komplikasyonsuz açýk kalým oranlarýný artýracak ve hasta yaþam kalitesini yükseltecektir.

K

Kaay

yn

naak

kllaarr

1. Brescia MJ, Cimino JE, Apel K. et al. Chronic hemodialysis using veni-puncture and a surgically created arteriovenous fistula. N Engl J Med 1966;275:1089-92. 2. Tedoriya T, Urayama H, Katada S, Watanabe Y. A survey of

vascular access for hemodialysis. Vasc Surg 1995;29:123-7. 3. Zeebregts C, Dungen J, Bolt A, et al. Factors predictive of failure of Brescia-Cimino arteriovenous fistulas. Eur J Surg 2002;168:29-36.

4. Stehbens WE, Karmody AM. Venous atherosclerosis associated with arteriovenous fistula for hemodialysis. Arch Surg 1975;110:176-80.

5. Bender MH, Bruyninckx CM, Gerlag PG. The brachiocephalic elbow fistula: A useful alternative angioaccess for permanent hemodialysis. J Vasc Surg 1994;20:808-13.

6. Waakel JA, Huraib S, Mitwalli A, et al. Hemodialysis vascular access and complications. Vasc Surg 1994;28:107-13.

7. Nazzal MS, Neglen P, Christenson JT, Hassan HK. The brachiocephalic fistula: A successful secondary vascular access procedure. VASA 1990;19:326-8.

8. Bhama JK, Guinn G, Fisher W. Venous aneurysm following construction of a polytetrafluroethylene arteriovenous dialysis graft. Ann Vasc Surg 2002;16:239-41. 9. Dobkin JF, Miller MH, Steigbigel NH. Septicemia in patients on chronic hemodialysis. Ann Intern Med 1978;88:28-33.

10. Kaplowitz LG, Comstock JA, Landwehr DM, et al. Prospective study of microbial colonization of the nose and skin and infection of the vascular access site in hemodialysis patients. J Clin Microbiol 1988;26:1257-62. 11. Sunar H, Cýkýrýkcýoglu M, Halici U, Duran E. Autogenous

arterial radial-basilic forearm looped transposition. J Vasc Surg 2003;38:864-5.

12. Haimov M, Burrows L, Schanzer H, et al. Experience with arterial substitutes in the construction of vascular access for hemodialysis. J Cardiovasc Surg (Torino) 1980;21:149-54.

Kutay et al

Arteriovenous Fistula Complications

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2004;12:115-118

118

Tablo 1. Postoperatif dönemde görülen komplikasyon oranlarý ve her iki grup içindeki daðýlýmý görülmektedir. Brakiyosefalik fistül sonrasý komplikasyon görülme oraný anlamlý olarak yüksek bulunmuþtur.

Radyosefalik fistül Brakiyosefalik fistül P

n = 241 % n = 83 %

Erken dönem oklüzyon 57 24 5 6 < .001

Geç oklüzyon 49 20 2 2.4 < .001

Hematom 9 3.7 11 13 < .01

Psödoanevrizma 1 0.4 2 2.4 > .05

Venöz anevrizma 1 0.4 6 7.2 < .01

Ciddi kol ödemi - - 4 4.8 < .05

Venöz hipertansiyon - - 2 2.4 < .05

El iskemisi 1 0.4 2 2.4 > .05

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna karşı- lık ED grupları hafif-orta ve ileri olarak sınıflandırıldığı takdirde; HD’ye giren şiddetli+orta ED’si olan grup ile, HD’ye girmeyen şiddetli+orta

Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, 41900 Derince, Kocaeli, Türkiye.. Tel: 0533 - 718 36 93 e-posta: parlar.hakan@yahoo.com

Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda hemodiyaliz amaçlı vasküler arteriyovenöz fistül sonrası geç dönem bir komplikasyon olarak psödoanevrizma geli- şebilir.. Bu

Yine sadece arteriyel sisteme stent greft implante edildiğinde venöz sistemde gelişen staz neticesinde venöz tromboz gelişebilir.. Venöz sisteme stent greft uygulaması

Sonuç olarak, mükerrer sayıda AVF açılmış, nativ damarları ile AVF açmak için kullanılabilecek başka yeri kalmamış ve var olan fistülünde anevrizma

Bu hastada da çok sayıda otojen ve greftli AV fistül açıldı ve belli bir süre işlev gördükten sonra fistüller tıkandı... Ökten

Böbrek yetersizliği olan hastalarda var olan kalıcı damar erişim yolu sıkıntısı nedeniyle, ligasyon yerine anastomozun daraltılmasının veya yalnız anevrizma

Ýkinci operasyona karþýn fistülü çalýþmayan 21 olgumuzda sefalik veya bazilik venden uygun olan bir venöz komponent ile brakiyal arter arasýnda üçüncü kez opere