• Sonuç bulunamadı

Bir Kültürel Miras Alanı Olarak Karaköy-Tophane Bölgesi’nin Sahip Olduğu Değerlerin İrdelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir Kültürel Miras Alanı Olarak Karaköy-Tophane Bölgesi’nin Sahip Olduğu Değerlerin İrdelenmesi"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1. Giriş

Karaköy-Tophane Bölgesi, kentsel kültür varlıkları ve sahip olduğu çeşitli değerlerle çokkatmanlı bir dokuya sahip önemli bir miras alanıdır. Tarih boyunca mekânsal ve sosyoekonomik olarak sürekli bir değişime maruz kalmış ve evrilerek günümüze ulaş-mış alan, esas olarak Bizans Dönemi’nden bu yana Galata ismiyle bilinmekte ve kendisiyle ilgili verilere ancak Galata ismi üzerinden ulaşılabilinmektedir. Bu alan; aynı zamanda Erken Bizans Dönemi’nden bu yana yüzyıllardır İstanbul’un ekonomik merkezi olmuş önemli bir liman semtidir. Çalışma alanı, esas olarak sahip oldukları nitelikler bakımından farklılık gösteren iki ayrı semtten meydana gelmekte; ancak bölgenin zaman içerisindeki gelişim di-namikleri, nufüs hareketleri ve ekonomik sebeplere bağlı dönüşümlerinin kültürel önemiyle kurduğu ilişkilerinin tespiti açısından makale kapsamında bir arada değerlendirilmektedirler. Bu bağlamda, makaleye konu olan alan; eski Galata’nın sahil hattında kalan Karaköy bölgesi ile, sur dışında yer alan ve endüstriyel kimli-ğiyle ön plana çıkan, bir dönem Osmanlı Batılılaşma Hareketleri’nin simgesi olan Tophane ve çevresini içerisine almaktadır (Şekil 1). Kent tarihi ve belleği açısından yüzyıllar boyunca önemini kaybetmemiş bu alanın; gerek konum, coğrafya ve

ulaşım olanakları gibi fiziksel nitelikler gerek ise sosyoekonomik arkaplanıyla ya-kından ilintili olarak sahip olduğu değerler bakımından günümüzde halen kültürel önemini devam ettirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Öte yandan, bölgede gerçekleştirilmesi planlanan büyük ölçekli projeler; alanın, bütün değerlerinin ve çevre ölçeğinde sahip olduğu tüm nite-liklerin gelecek kuşaklara aktarılmasına olanak tanınacak biçimde, uluslararası çağdaş koruma yaklaşımları ekseninde ele alınması gerekliliğini doğurmaktadır. Bölgenin halihazırda sahip olduğu de-ğerlerin anlaşılması ve analizlerle ortaya konulmasının, yerin geleceği açısından yol gösterici bir niteliğe sahip olacağı dü-şüncesiyle; anlamlı bir bütünsellik teşkil etmekte olan Kemankeş Karamustafa Paşa ve kısmen Hacı Mimi, Müeyyedzade ve Kılıç Ali Paşa Mahalleleri sınırlarında yer alan 63-78, 80-82, 84- 89, 93-96, 98-102, 104-106, 108, 118, 120, 122, 125- 127, 2213, 2498- 2500, 2502 yapı adalarında tespit, değer belirleme ve analiz çalışma-ları yapılmıştır.

Bölgenin sahip olduğu değerlerin belirlenmesine yönelik olarak; 2015 yılı Temmuz ayında alanda bulunan 202’si tescilli ve 2863 sayılı kanunun 6. maddesi uyarınca korunması gerekli olduğu düşünülerek tescile önerilen 22

Olarak Karaköy-Tophane

Bölgesi’nin Sahip Olduğu

Değerlerin İrdelenmesi

Gülce Güleycan Okyay Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Restorasyon Anabilim Dalı Demet Ulusoy Binan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Restorasyon Anabilim Dalı katmanlı bir dokuya sahip önemli bir miras

alanıdır. Bu alan aynı zamanda Erken Bizans Dönemi’nden bu yana, İstanbul’un ekonomik merkezi olmuş önemli bir liman semtidir. Bu liman semti tarih boyunca, farklı din, kül-tür ve folklörlerin bir arada bulunduğu; Tarihi Yarımada’nın geleneksel kent imgesinden farklılık gösteren önemli bir ekonomik ve stratejik bölge olmuştur. Fetih sonrasında geleneksel Osmanlı ögeleriyle zenginleşen bölgenin sahip olduğu mimari ve kültürel miras, 19. yüzyıl başlarına kadar oldukça iyi biçimde korunarak ulaşmış; fakat bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren, büyük ölçekli şehircilik ve imar kararları bölgede özellikle Ceneviz kent dokusu üzerinde büyük bir tah-ribat yaratmıştır. Ancak yine bu dönemde yapılan ve Osmanlı Batılılaşma Dönemi’nin simgeleri olarak kabul edilen önemli yapılar ile bölgede yaşayan Levantenlerin Batılı üslupta inşa ettirdiği çok katlı kargir binalar; bölgenin günümüzde sahip olduğu değerlerin önemli bir kısmına kaynaklık eden kültürel miras ögeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan, bu bölgenin önemli bir kısmının günümüzde kültür ve turizm alanı olarak yeniden düzenlenmesi amaçlanmaktadır. Bu durum, alanın geleceğini şekillendirecek büyük ölçekli kararların verilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, makale kapsamında kent belleğinde derin bir iz bırakmış bu tarihi merkezin sahip olduğu kültürel değerlerin tespitinin yapılarak analizler yoluyla ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu önemli miras alanının ve bileşenlerinin sahip olduğu tüm değerlerin bütünsel bir perspektifle ele alın-ması; kültürel öneminin anlaşılmasına yöne-lik irdelemelerde bulunulması bakımından bölgenin geleceği için son derece önemlidir.

Abstract

Karaköy-Tophane Region is a prominent mul-tilayered area with its urban cultural assets and various values it encompasses. Additionally, it is an important port district and the economic center of Istanbul since the early Byzantine period.

This port district, where different religions, cultures and folklore have been welcomed throughout history, has always been an important economic and strategic region that differs from the traditional image of the Historic Peninsula. After the Fall of Constantinople, this architectural and cul-tural heritage had enriched with traditional Ottoman fabric and been tolerably well pre-served until the early 19th century. Yet after the second half of this century, large-scale urban planning and zoning decisions had caused great damage especially on the Genoese urban fabric. However, again in this period, prominent symbolic structures of Ottoman Westernization and the multi-storey masonry blocks had been built in Western style. As cultural heritage components, they form the basis for a significant part of the value that the region encompasses today. On the other hand, nowadays an important part of this region is planned to be reorgan-ized and refunctioned as a culture and tourism area. This context necessitates adopting a course of action that shapes the future of the region. Therefore, the values of this historical district that have left a deep imprint in urban memory need to be assesed

(2)

sivil mimarlık örneği dahil olmak üzere toplam 224 yapı üzerinde değer belirleme çalışmaları yürütülmüş; halihazırda restorasyon çalışmaları devam etmekte olan 8 tescilli yapı ile boş durumda olan 5 parsel kapsam dışı bırakılmıştır (Şekil 2-4). Değer belirleme çalışmaları kapsamında; yapıların tarihsel, özgünlük, teknik-tek-nolojik, estetik-sanatsal, teklik-enderlik, grup ve sembolik değerinin saptanması hedeflenmiş; çokkatmanlılık değerinin anlaşılmasına yönelik olarak alan gene-linde dönem analizi yapılmıştır. Benzer biçimde, kullanım değerinin tespitine yönelik olarak ise; alanda yer alan kültür varlıklarının mevcut işlev durumu analiz-leri gerçekleştirilmiştir.

Bunlara ek olarak; yerinde tespiti müm-kün olmayan eğitim değeri ile belgesel ve geleneksel değerlerin saptanması için sözlü ve yazılı kaynaklarda yer alan geleneklerin izleri sürülmüş, Karaköy-Tophane Bölgesi’nin kimliğine katkıda bulunan somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerinin yer ile olan ilişkisi araştı-rılmıştır. Bölgenin sahip olduğu ekonomik değerin kavranabilmesi açısından ise; yapılara ait mevcut rayiç bedeli ve emlak fiyatlarına yönelik araştırmalar yapılmış ve bunların bölge içindeki konumuyla kurduğu ilişki neden sonuç bağlamında irdelenmeye çalışılmıştır.

Bu çerçevede, alana yönelik literatürün zenginleştirilmesi, daha önce yapılan

Şekil: 1

Çalışma alanı sınırları ve kent içerisin-deki konumu (Google Earth, Düzenleyen: Okyay, 2015)

Şekil: 2

Karaköy-Tophane Bölgesi ve Tarihi Yarımada’ya bakış (Okyay, 2015). within the scope of this paper. Last but not least, considering all the values that the site encompasses within a holistic perspective, its cultural significance should also be examined and presented as a basis for the decisions regarding the future of the area.

Anahtar Kelimeler:

Değer, Kültürel Değerler, Kültürel Miras, Karaköy, Tophane.

Keywords:

Values, Cultural Values, Cultural Heritage, Karakoy, Tophane

(3)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

mimari tespit çalışmalarının mevcut eksikliklerinin bir ölçüde tamamlanması, bölgenin sahip olduğu mimari karakteri meydana getiren değerlerin olduğu kadar somut ve somut olmayan unsurların irdelenmesi ve içerisinde bulundukları bağlamsal bütünlüğün anlaşılması hedef-lenmiştir. Alanda ulaşılması hedeflenen bütüncül değerlilik haritası, bölgede halihazırda yaşanmakta ve yaşanması muhtemel olan değişimin ön çalışmaları-nın yapılması ve alandaki etkisinin değer-lendirilmesine yönelik mevcut koşulların anlaşılmasını olanaklı kılmaktadır. 2. Karaköy-Tophane Bölgesi’nin Tarihsel Gelişimi ve Mevcut Durumu

Notitia Dignitatum (URL-1); Theodosios zamanındaki sur içinde kalan ve o dönemde Regio Sycaena denilen bölgede bir kilise, bir forum, hamamlar, tersane,

büyükçe bir sundurma, tiyatro, değirmen, fırın ve 431 hane bulunduğunu yazmak-tadır. Theodosios’un Regio Sycaena’sı daha sonraları Sycia ismi ile anılmış, sonrasında ise tepelik bir alandan düz-lükteki limana açılan Haliç ve Körfez arasında bir yarım daire içinde tasvir edilen Galata’ya dönüşmüştür (Kuban 1996, 55-159). Bizans’ın 13. bölgesi olan bu alan; Müller-Wiener (2003, 30-42) tarafından, yer yer genişleyip daralan kıyı şeridi üzerinde depo, atölye ve binaların –ve muhtemelen tek tük meyhanelerin- yer aldığı, çok çeşitli malların üretildiği, alış-veriş yapılan, tüccarların veya kiliselerin mülkiyetinde bulunan iskelelere sahip bir serbest liman bölgesi olarak tasvir edil-mektedir. 12. yüzyılın sonlarında bölgeye yerleşen Cenevizlilere Latin işgali sonrası çok özel haklar tanınmış; bu durum, 14. yüzyılın başlarında, kentin genişletilerek

Şekil: 4

Çalışma alanında yer alan yapı adaların-dan görünüşler (Okyay, 2015).

Şekil: 3

Çalışma alanında yer alan yapı adaların-dan görünüşler (Okyay, 2015).

(4)

sur ve hendeklerle çevrelenmesine olanak tanımıştır (Akın 2011, 82-86).

Arseven (1989, 40) Fetih’in ardından Galatalıların büyük bir kısmının gemile-riyle İtalya’ya göç ettiğini, kalanların da şehri terk etmemesi için Fatih’in evlerini, mağazalarını, değirmenlerini, bağlarını ve gemilerini kendilerine bıraktığını; yalnız Osmanlı Devleti’nin iradesini göstermek amacıyla Galata Surları’nın bir kısmının yıktırıldığını ifade etmektedir. Ancak bu bölge, Osmanlı Dönemi’nde de gerek mimari gerek kültürel bağlamda Tarihi Yarımada’nın geleneksel ahşap dokuyla bezeli çehresinden uzak, kozmopolit bir liman şehri olarak gelişmeye devam etmiştir (Çelik 1996, 20-26). Kuban (1996, 215-219) konuyla ilgili olarak; Galata’ya batılı bir yaşam alanı niteliği kazandıranın yalnızca İtalyan kökenliler ya da Rumlarla Yahudilerin burada yaşaması olmadığının; Galata’yı olduğu gibi korumanın Osmanlı toplumunun kendi seçimi olduğunun altını çizmektedir. Fatih’den başlayarak bölgede uygulanan iskan politikaları; sur içinde yer alan bölgenin ve o bölgede yaşayan halkın büyük ölçüde korunarak Türk ma-hallelerinin bu alanın hemen çevresinde kurulmaya başlanması bu savı doğrular niteliktedir (Şekil 5).

Batılılaşma Dönemi’nde de bu duru-mun, dönemin değişen konjonktörü çerçevesinde biraz farklılaşarak devam

ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu dönemde sur içinde yer alan ve bugünkü Karaköy’ü içine alan Galata; yüzyıllardır liman ve limana bağlı ticaret işlevinin aktif olarak sürdürüldüğü, Ceneviz Dönemi yerleşiminin ve Avrupai kültürün yoğun olarak izlerini taşıyan, bu durumun uzantısı olarak özellikle 19. yüzyıl ve sonrasında Levanten kesimle kurduğu ilişkinin mekânsal yansımalarını etkin biçimde hissettiren bir semttir. Hemen sur dışındaki Tophane ise; Galata Surları’nın bittiği bölgede stratejik olarak konumlanmış, Kılıç Ali Paşa Camii ve çevresindeki yapılarla Türkleştirilmiş ve Müslümanlaştırılmış, sanayi ve endüstriyel kimliğin ön plana çıktığı; ancak sonra-sında Tophane Kışlası, Nusretiye Camii ve Saat Kulesi’nin de inşasıyla zenginleşen prestijli bir geçit alanıdır.

Bu dönemde yaşanan değer değişiminin, sosyal, kültürel ve mimari düzlemdeki izlerini kentin belirli bölgelerinde, ancak en çok Galata-Pera-Karaköy üzerinde hissettirdiğini söylemek yanlış olmaya-caktır. Bölge, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde belki de en parlak çağını yaşamış olup Altıncı Daire’nin kurulması; İngilizler ve sonrasında pek çok diğer devletle imzalanan anlaşmalarla bağlantılı olarak Galata ve çevresinin çok sayıda banker, tacir ve yatırımcı için gözde bir yer haline gelmesi, ulaşım faaliyetlerine yöne-lik yapılan yatırım ve gelişmeler, bölgenin

Şekil: 5

(Solda) Matrakçı Nasuh’un 1553 tarihli ve (Sağda) Meisner’ın 1638 tarihli Galata ve Tarihi Yarımada’yı tasvir eden gravürleri (URL-2,3)

(5)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

önem kazanmasında rol oynayan belli başlı unsurlardır (Akın 2011, 97-125). Yine bu süreçte; alan genelinde çoğunlukla kargir, yüksek katlı, Batılı üslupta plan ve cephe düzenine sahip yapılar inşa edilmiş ve mo-dern taş bir rıhtım yapılmaya başlanmıştır. Bu yapılara sosyal yaşantıdaki dönüşümün de izlerini yansıtan biçimde; kafe, pastane, taverna, içkili eğlence mekânları ve tiyatro gibi çeşitli işlevler yüklenmiş; Galata ve çevresi bu dönemde bir kez daha Avrupai yaşantının simgesi haline gelmiştir (Mantran 2001, 286-298).

Öte yandan, değişen yaşam koşulları ve ihtiyaçlara bağlı olarak dönemin ruhu içerisinde gerçekleştirilen ve dünyanın pek çok önemli kentinde örneklerine rastlanan uygulamalar çalışma alanında da kendini göstermiş olup bunların başında kuşkusuz Cenevizlilerden kalma surların Altıncı Daire’nin kararıyla yıkılması gelmektedir (Akın 2011, 106-107). Bu önemli askeri anıtların yıkımı; sahip oldukları tarihsel, belgesel ve teknik değerin yok edilmesine sebebiyet vermesi kadar, kent belleği ve imgesinin geri dönülemez bir biçimde tahrip edilmesi bakımından da sorunludur. Yine aynı dönemde inşa edi-len taş rıhtım ve dolgu alanlar ise; yıkılan kıyı surlarının da etkisiyle bölgede kent dokusunun denizle olan ilişkisini büyük ölçüde değiştirmiş ve kent mekân algısını sekteye uğratmıştır (Şekil 6).

Cumhuriyet yıllarının ise, Karaköy ve Tophane bölgesi açısından gerek mimari

gerek sosyoekonomik anlamda zorlu geç-tiğini söylemek mümkündür. Başkentin Ankara’ya taşınmasıyla İstanbul’un giderek gözden düştüğü ve kente yapılan yatırımlarda büyük ölçüde azalma olduğu bilinmektedir. Menderes Yıkımları olarak adlandırılan ve 1950’li yıllarda hızlı ve iyi planlanmamış biçimde gerçekleştirilen kentsel planlama uygulamaları sırasında; kent belleği açısından önemli kültür varlıklarının da yer aldığı çok sayıda yapı ve yapı grubu yok olmuştur. Pervititch ve Suat Nirven Haritalarından rahatlıkla izlenilebilen bu değişikliklerin en önem-lileri Kemeraltı ve Maliye Caddeleri’nin açılışı olup istimlaklerin çalışma alanı ve çevresindeki belirli başlı zaiyatları arasında, Aziziye Karakolu, Havyar Han, Borsa Han, Patrikiadis Han, Noradunkyan Han, Kevork Bey Hanı, Manukoğlu Hanı, Vagon Li Binası, Mehmet Ali Paşa Hanı, D’Aronco’nun Karaköy Mescidi gibi yapı-lar bulunmaktadır (Pervititch, 2000). Genel olarak Galata ve çevresinin mekânsal algılanışını ve günümüzdeki görüntüsünü büyük ölçüde farklılaştıran bu müdaha-leler; sonrasında hızlı biçimde değişen kent dokusu ve çok katlı betonarme ofis ve gümrük binalarıyla birleşerek alandaki tahribatın artmasında rol oynamıştır. Bu durum, alanın gündüzleri yoğun; fakat gece tenhalaşan kısmi bir iş merkezi haline gelmesinde de etkili olmuştur. Buna ek olarak, bölgede yaşayan gayri-müslim vatandaşların kentten ayrılarak bölge ve çevresinde Müslüman nüfusun

Şekil: 6

Galata Kulesi’nden Galata ve Tophane’ye bakış (URL-4)

(6)

artmasının; yakın dönemde yaşanan kimlik karmaşası ve belleksel kopuklu-ğun önemli sebeplerinden biri oldukopuklu-ğunu söylemek yerinde olacaktır. Bu durum, 1940’ta çıkarılan ve gayrimüslim iş adamlarına uygulanan Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül olaylarıyla da kendini göstermiş; yaşanan olumsuz süreç kente yaşamını sürdüren Müslüman ve Türk olmayan kesimin ilerleyen yıllarda ülkeyi terk etmesi ve bu kişilere ait çok sayıda mülkün el değiştirmesi ile sonuçlanmıştır (Ökte 1951, 47-50). Zaten halihazırda özgün kullanıcısını yitirmiş olan bu önemli alan yüzyıl sonu itibariyle yer yer tanımsız ve bağlamından kopuk bir hal almış; çevre ölçeğinde yasal koruma çerçevesinin etkin biçimde sağlanmasının gecikmesine de bağlı olarak neredeyse bir çöküntü bölgesi olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bölge, günümüzde İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07/07/1993 gün, 4720 sayılı kararı ile ilan edilen Beyoğlu Kentsel Sit Alanı içinde yer almaktadır. Planlama

ve İmar Müdürlüğü’nün 2005 yılı Kentsel Sit Alanı Envanteri ve Beyoğlu Belediyesi’nden edinilen güncel Tescilli Eski Eserler Ada-Parsel listesinin kar-şılaştırılmalı verilerine göre ise çalışma alanında bulunan 519 parselden 202’si tescilli durumdadır (Tablo 1).1 Çalışma

alanında yer alan Kemankeş Mahallesi 112 pafta, 78 ada ile 2498 ada 45 parselde bulunan kısım ise 15.12.1994 tarih 94/6345 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “Turizm Bölgesi” ilan edilmiştir.

Çalışma alanı olarak seçilen Karaköy ve Tophane bölgeleri doku, karakteristik özellikler ve yapı yoğunluğu bakımından birbirinden ayrışma göstermektedir. Karaköy; düzenli yapı adaları ve anıtsal yapılarla birlikte, ana akslar çevresinde sı-ralanmış sivil mimarlık örnekleriyle bezeli dokusuyla kentsel bağlamda daha düzgün bir gelişim gösterirken; Tophane, büyük ölçekli anıtsal binaların kaybının akabinde bütünlüğünü yitirmiş, önemli simgesel ya-pıları ve antrepo binaları ile daha dağınık ve tanımsız bir görünüm sergilemektedir.

1 106 ada 7-9-26--29 ile 119 ada

1-6-22-23-25-27 parsellerde yer alan yapılar sağlıklı yüzdeleme yapılabilmesi açısından tek parsel olarak kabul edilmiş; Salıpazarı Kruvaziyer Liman Projesi kapsamında ele alınması planlanan 2498 ada 71-72 ve 74 parseller ise proje detayları kesinleşmediği için değerlendirme dışı bırakılmıştır.

Tablo: 1

Karaköy-Tophane Bölgesi’ndeki yapıların tescil durumları

Tescil Durumu Parsel Sayısı Yüzde

Tescilli 202 39 %

Tescile Öneri 22 4 %

Dokuyla Uyumlu 128 24 %

Dokuyla Uyumsuz 141 28 %

Tescilsiz Boş Parsel 26 5 %

Şekil: 7

Karaköy-Tophane Bölgesi’ndeki yapıların tescil durumları

(7)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Meclis-i Mebusan Caddesi’nin ana bir aks olarak gelişmesi, bu bölgenin çevresindeki ahşap konut dokusunun da yerini çok katlı yüksek ofis binalarına bırakmış olması bölge açısından önemli bir değer kaybına işaret etmektedir.

Korunarak günümüze ulaşabilen tescilli kültür varlıkları arasında ise; 19. yüzyılın Batılı üslupta inşa edilmiş Neoklasik, Neorönesans, Eklektik, Barok ve Art Nouveau yapı örnekleri yoğun olarak göze çarpmaktadır (Şekil 7). Bu yapılar, günü-müzde ticari işletmeler, dükkanlar, hanlar ve ofis olarak varlıklarını sürdürmekte; yerin süregelen yeme-içme ve eğlence kültürünün bir uzantısı olarak alan genelinde çok sayıda restoran ve kafe de işlev vermektedir.

Bölgede son yıllarda hızlı bir dönüşüm ve canlanmanın yaşandığını söylemek mümkündür. Uzun süre bakımsız halde kalmış tescilli yapıların birçoğu; kapsamlı onarımlar geçirerek otel, kafe ve restoran olarak yeniden düzenlenmektedir. Bu kafe ve restoranlar; bazıları geç saatlere kadar çalışan, genel olarak günün her saati canlı, son derece gözde eğlence mekânları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bölgede gerçekleştirilen onarımlar ve yeniden işlevlendirilen yapılar, bölgede canlılığı arttırması ve kullanım saat aralığının genişlemesi bakımından sevindirici olsa da; kontrolsüz ve hızlı bir şekilde yaşanan bu farklılaşma, bölgedeki tahribatı artırma riski taşıması bakımından endişe vericidir. 3. Bir Kültürel Miras Alanı Olarak Karaköy-Tophane Bölgesi’nin Sahip Olduğu Değerler

3.1 Kültürel Miras Değerleri

Kültürel miras, varolduğu dönem ve yere özgü, devamlılığı olan bir sosyal yapıdır ve kendini meydana getiren değerler ile yakından ilintilidir. Bu yere özgülük, aynı zamanda uluslararası ve ulusötesi bir çoklu yaratım döngüsünün de parçasıdır ve evrensel öneme sahiptir. Bu nedenle, kültürel değer ve miras kavramları söz konusu olduğunda, tekille bütün arasında birbirini doğuran, besleyen ve geliştiren kompozit bir ilişkiden söz etmek mümkün

olmaktadır. Başka bir deyişle, değer kav-ramı bir bakıma mirasın ve onu oluşturan küçük veya büyük ölçekli bütün ögelerin temel taşı ve koruma olgusunun en önemli dayanak noktasıdır.

Değer, dilimizdeki ilk kullanımıyla ‘Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet’ anlamına gelmektedir (Türk Dil Kurumu, 2011). Burada dikkat çeken önem belirle-mek fiili, koruma alanında gerek kuramsal gerek pratiğe dönük olarak değerlen-dirilsin; bir yapı, alan veya çevrenin, daha geniş tanımıyla bir yerin; niteliğini tanımlamak ve bütünün içindeki anlamını kavramak ihtiyacından doğmaktadır. Zira bir miras ögesinin gelecek kuşaklara aktarılabilmesinin ilk adımı; nasıl, neden ve hangi ölçüde korumaya esas teşkil eden kültürel niteliklere sahip olduğunun anlaşılması ve tanımlanmasıdır.

Bu bağlamda; ilk olarak Riegl, 1903 yılında yayımlamış olduğu ‘Modern Anıt Kültü’ eseriyle eskilik değeri, tarihi değer, amaçlanmış anımsatma değeri, kullanım değeri, yenilik değeri, görece sanatsal değer gibi pek çok kavramı tartışmaya açmıştır. Akabinde, koruma olgusunun bilimsel çerçevede kapsamlı bir şekilde ele alınmasına yönelik teorik çalışmalara paralel olarak; çeşitli değer tanımları ve sınıflandırmalar literatürde yerlerini almıştır. Bu sınıflandırma ve tanımla-rın hazırlandıkları dönem ve kişilere göre farklılık gösterdiğini söylemek mümkündür.

Özellikle son yıllarda farklı uzman, kurum ve kuruluşlar tarafından oluştu-rulan ve yayımlanan değer esaslı koruma metodolojileri (English Heritage, 1998; ICOMOS Australia, 1999, 2013 vd.) ekseninde; bu konu koruma pratiği bakımından sistematik bir bağlamsal çerçeve hazırlanmasına olanak tanıyacak biçimde ele alınmaya çalışılmaktadır. Benzer şekilde, ülkemizde de konu üzerine çeşitli çalışmalar yürü-tülmekte olup Madran ve Özgönül (2005) ile ICOMOS Türkiye’nin (2013) yaptığı yayınlar kültürel değerler ve bu değerlerin korumadaki yeri ile ilgili kaynakların başında gelmektedir. Makaleye konu olan

(8)

değer belirleme çalışması kapsamında ise; ICOMOS Türkiye tarafından yayımlanan 2013 tarihli Mimari Mirası Koruma Bildirgesi’nde yer alan kültürel miras değerleri esas alınmıştır. Ancak, bu bildir-gede yer almayan sembolik değer, eğitim değeri, ekonomik değer ve çokkatmanlılık değeri de; alanın sahip olduğu değerler ve nitelikleri bağlamında sağlıklı bir irdeleme yapılmasına katkıda bulunacağı düşüncesiyle değer skalasına eklenmiştir. 3.1.1 Tarihsel Değer

ICOMOS Türkiye Kültürel Mirası Koruma Bildirgesi’nde (2013) tarihsel değer; miras ögelerinin tarihsel önem taşıyan bir “olay”, kişi ve/veya kurumla ilişkili olması veya eskiliği olmak üzere iki ölçütle bağıntılı olarak tanımlanmak-tadır. Bu tanımla ilintili olarak; çalışmalar kapsamında, tarihin belirli bir dönemine ait iz taşıyan ve bu dönemin anlaşılma-sına yönelik doğrudan ya da dolaylı bir referans oluşturan yapı veya yapı grupları “tarihsel değer taşıyan yapılar”, tescilli parsellerde rekonstrüksiyon yapılan veya yeni yapılaşma olan örnekler “tarihsel değer taşımayan yapılar” olarak nitelendi-rilmiştir (Şekil 8).

Bu bağlamda, makaleye konu olan çalışma alanında tespiti yapılabilen yapılardan çok azının tarihsel değer taşımadığı düşünül-mektedir. Tarihsel değer taşıdığı düşü-nülen tescilli yapılar ise 199 adet olarak tespit edilmiştir. Çoğunluğunu geç dönem Batılı üsluptaki kargir, çok katlı han ve apartmanların oluşturduğu bu yapılar, alan genelinde dikkat çekici bir baskınlığa sahiptir. Bu veri, yerin korunmuşluk durumuna verdiği olumlu referansa paralel olarak, geçmişi ile kurduğu kültürel ilişkiye önemli bir katkı sağlaması bakı-mından oldukça değerlidir (Tablo 2). 3.1.2 Özgünlük Değeri

Bilindiği üzere, özgünlük kavramı ve bu değerin varoluşsal niteliğine dair esaslar; çağdaş koruma anlayışının önemli yapı taşları arasında yer almaktadır. Feilden ve Jokilehto (1998, 66-74), özgünlük kriterlerini tasarım, malzeme, işçilik ve çevresel faktörler bağlamında değerlendirmekte; UNESCO (2005, 21-22), bu kriterlere Nara Özgünlük Belgesi’nin (ICOMOS 1994) 13. maddesine referans vererek gelenek, tek-nik, yönetim sistemi, dil ve ruh, hissiyat gibi somut olmayan kültürel mirasın diğer ögelerini de eklemektedir.

Şekil: 8

Karaköy-Tophane Bölgesi tarihsel değer analizi

Tablo: 2

Karaköy-Tophane Bölgesi Tarihsel Değer Analizi.

Tarihsel Değer Yapı Sayısı Yüzde

Tarihsel Değer Taşıyan Yapılar 199 94 %

(9)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Bu değerlendirmeler ışığında; özgünlük değeri analizi kapsamında çalışma alanı sınırları içerisinde yer alan tescilli yapılar “iyi,” “orta” ve “kötü” olarak sınıflandırıl-mıştır. Bu sınıflandırmada değerlendirilen yapıların yapım sistemi, tekniği, cephe düzeni, çatı biçimlenişi, örtü malzemesi vd. ögeleri bakımından, özgün mimari karakterlerini sürdürebilme ve çevresiyle uyum gibi kriterler dahilinde mevcut durumları tespit edilmiştir (Şekil 9). Özgün mimari karakterini; tasarım, malzeme, yapım tekniği ve çevreyle kurduğu ilişki bakımından günümüze kadar aktarabilmiş yapıların özgünlük değeri “iyi”; bu özellik-lerini bir ölçüde kaybetmiş, plan ve cephe düzenlerine kısmi müdahaleler yapılmış, kapı pencere doğramaları değiştirilmiş veya zarar görmüş yapıların özgünlük değeri “orta”; plan, cephe, yapı elemanı ve detayları bakımından büyük ölçüde kayba uğramış, kapsamlı restitüsyon ve restoras-yon çalışmaları gerektiren yapılar özgünlük değeri açısından “kötü” olarak tanımlan-mıştır (Binan 1994, 267-272; Binan 2013, 16-18). Yukarıda belirtilen kriterler doğrultusunda yapılan değerlendirmelerde; halihazırda

bölgedeki tescilli kültür varlıklarından özgünlük değeri “iyi” olan yapıların sayısı 76, “orta” olan yapılarınki ise 118 olarak belirlenmiştir (Tablo 3). Bu yapılar, alan genelinde inşa edildikleri dönemin özgün mimari karakterini kısmi kayıplarla da olsa halen sürdürebilmeleri bakımından oldukça değerlidirler. Özgün yapıların genele oranı dikkate alındığında; alanda yer almakta olan kültür varlıklarının sahip olduğu nitelikler kadar bölge genelinde de özgün mimari karakterin ve doku bütünlüğünün büyük ölçüde korunabildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Öte yandan, çalışma alanında özgünlük değeri “kötü” olarak nitelendirilen; başka bir deyişle özgünlü-ğünü yitirmiş 17 adet yapı tespit edilmiştir. Bunların büyük çoğunluğu, tescilli parselde yer alan niteliksiz yapılaşmalar olup zaman içerisinde yapılmış hatalı müdahale ve ihya çalışmaları; özgünlük kaybının dikkat çeken nedenleri arasında yer almaktadır. Bu durum, bölgenin geleceği açısından restorasyon çalışmaları süren yapılarda uygulanacak yöntemlerin çağdaş koruma anlayışına uygun gerçekleştirilmesi gerekli-liğinin bir kez daha altını çizmektedir.

Şekil: 9

Karaköy-Tophane Bölgesi özgünlük değeri analizi

Özgünlük Değeri Yapı Sayısı Yüzde

Özgünlük Değeri İyi Olan Yapılar 76 36 %

Özgünlük Değeri Orta Olan Yapılar 118 56 %

Özgünlük Değeri Kötü Olan Yapılar 17 8 %

Tablo: 3

Karaköy-Tophane Bölgesi özgünlük değeri analizi

(10)

3.1.3 Teknik-Teknolojik Değer Karaköy-Tophane Bölgesi’nin imgesel ve materyal çağrışımları değerlendirildi-ğinde; alana ilişkin en önemli verilerden birinin yüzyıllar boyunca üretim ve bu üretimle kurduğu mimari ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Bu ilişkiye kaynaklık eden göreceli sanatsal veya teknik değeri açıklarken; Feilden ve Jokilehto (1993, 19), bilimsel ve eleştirel tarihi değerlendir-meye dayalı, tasarım, teknik, strüktürel ve işlevsel anlayışla doğrudan ilişkili bir olguya referans verirler. Bu olgudan doğan ve gelişen teknik-teknolojik de-ğer; aynı zamanda kendi dönemi, diğer dönemler ve günümüz ile dolaylı bir bağ kurmaktadır. Ancak bu dolaylı bağlantının somut verilerle ortaya konulması oldukça güç olduğundan; alanda yapılan değer belirleme çalışmalarında yalnızca teknik, strüktür ve işlev özelliklerinden kaynakla-nan teknik-teknolojik değerin belgelenme-sine çalışılmıştır (Şekil 10).

Çalışmalar sonucunda elde edilen verilere göre; alanda değer belirleme çalışmaları yürütülen 211 tescilli parselden günü-müzde yalnızca onunun teknik-teknolojik değer taşıdığını söylemek mümkün

olmaktadır. Bu sayı, alan geneline kıyasla oldukça düşük bir orana tekabül etmekte olup halihazırda teknik-teknolojik değer taşımadığı saptanan yapıların bölge gene-linde dikkat çekici çoğunluğu oluşturduğu anlaşılmaktadır (Tablo 4).

Özellikle Tophane ve çevresinin yüzyıllar boyunca sahip olduğu; üretime yönelik, geleneksel ve endüstriyel kimliği dikkate alındığında bu oran son derece düşündürü-cüdür ve bölge genelinde açık biçimde bir değer kaybına işaret etmektedir. Bu değer kaybı; büyük ölçüde uygarlığın gelişmine bağlı olarak, yalnızca ülkemizde değil; tüm dünyada endüstri alanlarında örnek-leri görülen bir durumdur. Geçtiğimiz yüzyılda sanayi ve gelişim süreci başka bir boyut kazanmış; bu ve benzeri üretim alanları, çoğunlukla etkin işlevsel niteli-ğini yitirmiş ve kent merkezlerinin dışına taşınmıştır. Ancak, çalışma özelinde ortaya çıkan bu tabloda Altıncı Daire ve Menderes Dönemi yıkımlarının önemli bir payı olduğunu söylemek de yanlış olma-yacaktır. Başta Ceneviz Surları, Tophane Kışlası ve meydanı çevreleyen diğer yapı adaları olmak üzere; alanda geri dönüşsüz biçimde kaybedilen çok sayıda kültür

Şekil: 10

Karaköy-Tophane Bölgesi teknik-tekno-lojik değer analizi

Tablo 4.

Karaköy-Tophane Bölgesi Teknik-Teknolojik Değer Analizi

Teknik-Teknolojik Değer Yapı Sayısı Yüzde

Teknik-Teknolojik Değer Taşıyan Yapılar 10 5 %

(11)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

varlığı dikkat çekmektedir. Öte yandan, özellikle 1960’lar ve sonrasında bölgede yer alan diğer küçük ölçekli üretim atölyeleri de terk edilmeye başlanmış ve konuyla ilgili olarak bölgede yaşanan değer tahribatı oldukça hızlanmıştır. 3.1.4 Estetik-Sanatsal Değer Kültür varlıklarının sahip olduğu este-tik-sanatsal değere yönelik yapılan çalış-maların pek çoğu kişisel veya toplumsal ölçekte, bireyin veya o kültürün ulaştığı beğeni seviyesi ile doğrudan bağlantılıdır. Bilinçli koruma anlayışının başlangıcından bu yana, değer ve değer belirleme üzerine çalışma yapan neredeyse tüm uzmanların ortak olarak sözünü ettiği bu değerin göreceliliği; Riegl’dan (1996, 69-83) günü-müze üzerine çokça vurgu yapılagelen bir konu olmuştur. Bu bağlamda; çalışma kapsamında çevre ve bağlam ile uyum, iç mekânda ve cephede form, ölçek, tasarım, renk, doku ve malzeme gibi nitelikler ölçüt olarak kabul edilmiş; bütünsellik içerisindeki mekânsal, cephesel ve detay bazındaki sanatsal fikirsellik irdelenmiştir. Değer belirleme çalışmalarına konu olan tescilli yapılardan 113’ünün

estetik-sanat-sal değeri “iyi” olarak nitelendirilmiştir (Şekil 11). Benzer şekilde, estetik-sanatsal değeri “orta” olarak nitelendirilen tescilli yapı sayısı 79’dur. Estetik-sanatsal değeri bakımından “iyi” olarak değerlendirilen yapılar genelin yarısından fazlasını oluştururken; sahip olduğu nitelikler bakımından “orta” olarak değerlendirilen-ler de azımsanmayacak sayıdadır. Alan genelinde, döneminin seçmeci mimari anlayışına ve tasarım bağlamında çok sa-yıda farklı üsluba referans vermekte olan cephe ve mekân düzenlemeleri; bu estetik ve görsel zenginliğin başlıca kaynağıdır. Öte yandan, yapılan değer belirleme çalışmalarında 19 yapının estetik-sanatsal değeri “zayıf” olarak tanımlanmıştır (Tablo 5). Bu yapılar tasarım anlayışı, yapı detay ve bütününü oluşturan mimari karakter ile bezeme özellikleri bakımın-dan çevre ölçeğinde sahip olunan görsel ritmin ve çoğulluğun dışında kalmış; “zayıf” nitelikli olarak yorumlanmışlar-dır. Halihazırda, bahsi geçen nitelikleri okunmaz biçimde zarar görmüş bazı yapılar da; bu 9%’luk dilimin içinde kalmaktadırlar.

Şekil: 11

Karaköy-Tophane Bölgesi estetik-sanatsal değer analizi

Estetik-Sanatsal Değer Yapı Sayısı Yüzde

Estetik-Sanatsal Değeri İyi Olan Yapılar 113 54 %

Estetik-Sanatsal Değeri Orta Olan Yapılar 79 37 %

Estetik-Sanatsal Değeri Zayıf Olan Yapılar 19 9 %

Tablo: 5

Karaköy-Tophane Bölgesi estetik-sanatsal değer analizi

(12)

3.1.5 Çokkatmanlılık Değeri

Çokkatmanlılık, yapılı çevreyi oluşturan tüm dönemlere özgü, biricik ve tekrar edilemez ögeler bütününün bir arada bulunmasından ve o yeri meydana getiren değerlerin sürdürülebilirlik bağlamında birbirine eklemlenmesinden kaynaklanmaktadır (İSMEP 2014, 39). Bu değer, çalışma alanı sınırları içerisinde yer alan kültür varlıklarının tekil ve bir aradalık durumları üzerinden rahatlıkla okunabilmektedir.

Makaleye konu olan çalışma dahilinde; Karaköy-Tophane Bölgesi’nde yer alan kültür varlıklarının ait olduğu dönemlerin tespiti yapılarak, alan ölçeğinde gelişimsel skalanın mevcut izlerinin belirlenmesi ve bölgenin çokkatmanlılık değerinin ortaya konulması amaçlanmıştır (Şekil 12).

Dönem analizi yardımıyla elde edilen mevcut tabloya göre; bölgede yer alan yapılar, üslup ve dönem özellikleri itibariyle; Bizans, Osmanlı Klasik Dönem, Osmanlı Batılılaşma Dönemi yapıları, 19.-20 yüzyıl Batılı üslupla inşa edilmiş yapılar ve Erken Cumhuriyet Dönemi yapıları olarak sınıflandırılabilmektedir. Bu durum, bölgenin dönemsel zenginliği-nin olduğu kadar farklı mimari ve kültürel niteliklere referans vermeyi sürdüren anlamlı bir katmanlaşmanın da göstergesi niteliğindedir.

Diğer yandan, alan genelinde deprem ve yangın gibi doğal felaketler başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yıkılmış veya zarar görmüş çok sayıda yapı, aynı parsel üzerinde bir önceki yapının malzemeleri kullanılarak yeniden inşa edilmiştir. Bu anlamda, farklı dönemlerde inşa edilmiş pek çok kültür varlığı da kendinden önce gelen diğer yapıların plan ve malzeme bakımından ardılıdır. Bu süreklilik, yapı ölçeğinde çokkatmanlılık değerine önemli bir katkıda bulunmaktadır. Bizans Dönemi’nde inşa edilmiş ve halihazırda Kastellion’un kalıntıları üzerinde varlığını sürdürmekte olan Yeraltı Camii, bu duru-mun alan genelindeki en önemli kanıtıdır. Benzer şekilde, alanda yer alan kiliseler başta olmak üzere günümüze ulaşmış çok sayıda anıtsal yapı da kökensel olarak özdeş bir gelişim göstermektedir. Kılıç Ali Paşa Camii ve Külliyesi Klasik Dönem Osmanlı; Tophane Meydanı ve çevresini imleyen Tophane Çeşmesi, Nusretiye Kasrı, Nusretiye Camii, Saat Kulesi gibi önemli kültür varlıkları ise Batılılaşma Hareketleri sonrası mo-dernleşen devleti simgeleyen Osmanlı Batılılaşma Dönemi yapıları arasında öne çıkmaktadır. Bu anıtsal yapıların çevresini sarmalayan, Neoklasik, Neorönesans, Barok, Eklektik ve Art Nouveau üslupta inşa edilmiş pek çok kargir sivil mimarlık örneği; alanda günümüz dokusunun

Şekil: 12

Karaköy-Tophane Bölgesi çokkatmanlı-lık değerine yönelik dönem analizi

(13)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

büyük çoğunluğunu oluşturan anlamlı bir bütünsellik içerisindedir. Bu miras, erken Cumhuriyet ve 1940 sonrası kargir yapılar ile desteklenmekte; bu süreçte inşa edilen yapılar gerek kendi dönem üslubunu ba-şarılı bir biçimde yansıtan karakteri gerek ise kendinden önce yapılmış olan diğer kültür varlıklarıyla olan dokusal uyumu bakımından önem teşkil etmektedir. Sayıları çok fazla olmayan anıtsal ve sivil mimarlık örneği bu yapılar; çalışma böl-gesinin bütünlüğüne değer katan bir diğer katman olarak ortaya çıkmaktadırlar. 3.1.6 Teklik-Enderlik ve Grup Değeri Teklik-enderlik ve grup değerleri, yapı ve yapı gruplarının benzerleriyle kurduğu ilişkiden veya bu ilişkinin noksanlı-ğından kaynaklanan önemli verilerdir. ICOMOS Türkiye Mimari Mirası Koruma Bildirgesi’nde (2013) yer alan “benzerleri zaman içerisinde yok olmuş yapılar ya da yapı elemanları enderlik değeri” ve “türü, mimari üslubu ve tasarımcısı bağlamında benzeri olmayan ya da günümüze tekil olarak gelen yapı ya da yapı elemanları teklik değeri taşırlar.” ibareleri bu ilişkinin doğasına ve tespit ölçütlerine dair önemli yönlendirmeler içermektedir.2 Grup değeri

ise, bir araya gelerek anlamlı bir bütünsel-lik içinde ele alınabilen, mimari ve işlevsel anlamda bir arada tasarlanmış veya yan yana getirilmiş yapı gruplarının taşıdığı bir değerdir.

Çalışmalar kapsamında bu değer bölgenin belirgin tarihsel dönemlerinin mimari üslup özelliklerini tekrar eden yapı karak-terinin bir aradalığı üzerinden nitelenmiş ve kısmen Madran ve Özgönül’ün (2005) çokluk değerine de referans verecek biçimde tanımlanmıştır. Bu bağlamda; alanın bütünsel değerlilik haritasının ve bölgede yer alan sivil mimarlık örnekleri-nin birbirleriyle kurduğunu ilişkiörnekleri-nin daha belirleyici olması amacıyla; teklik-en-derlik ve grup değerlerleri beraber ele alınmış; olası çakışmalar ihmal edilebile-cek düzeyde olduğundan değerlendirme dışı bırakılmıştır.

Alan genelinde benzerlerini zaman içerisinde yitirerek günümüze ulaşmış, az sayıda örneği bulunan veya türü, mimari üslubu ve tasarımcısı bağlamında tek-lik-enderlik değerine sahip yapılar 43 adet olarak tespit edilmiştir (Şekil 13). Bu yapılar, çalışmalara konu olan kültür varlıklarının 20%’lik bir bölümünü meydana getirmekte ve ağırlıklı olarak bölgede yer alan anıtsal yapılardan oluşmaktadır. Makaleye konu olan çalışma alanı sınırları içerisinde yer alan, anlamlı bir bütünselik içinde değer-lendirilen ve grup değerine sahip olduğu düşünülen yapılar ise çoğunluktadır (Tablo 6). Bu kültür varlıkları, çoğunlukla 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başında inşa edil-miş kargir örnekler olup bölgenin mimari karakteri bağlamında yapısal ve anlamsal

2 Ülkemizde henüz tüm kültür varlıklarına

yönelik kapsayıcı ve detaylı envanterleme ve döküm çalışmalarının tamamlanmamış olması sebebiyle, ortak bir veri tabanı üzerinden değerlendirme yapma şansı olmadığı için yapıların hangilerinin günümüze benzerlerini yitirerek veya tekil olarak ulaştıklarını söylemek tam olarak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, bu iki değer çalışmalar kapsamında bir arada değerlendirilerek teklik-enderlik değeri başlığı altında sınıflandırılmıştır.

Şekil: 13

Karaköy-Tophane Bölgesi teklik-enderlik ve grup değeri analizi

(14)

bütünlüğünü ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir. Bölgenin bugünkü mirasının temelini meydana getiren bu somut veri; tek başlarına kendilerine özgü birçok değer arz eden kültür varlıklarının, bir bütün olarak değerlendirildiklerinde yapılı çevreyi oluşturan bir aradalığa da katkıda bulunabildiklerinin iyi bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen ölçütler dahilinde teklik-enderlik veya grup değerine sahip olarak nitelenemeyen yapıların önemli bir çoğunluğunu ise; alanda tekil veya ayrık biçimde yer alan ve Cumhuriyet sonrası dönemde organik bir biçimde ortaya çıkan kültür varlıkları oluşturmaktadır. Bölgenin çokkatmanlılık değerine önemli bir katkıda bulunan ve zaman içerisinde gelişen koşullara bağlı olarak ihtiyaç duyulan bu yapıların; inşa edildikleri dönem veya kültürel anlamlılıkla ilişkile-rinin istemli bir doku bütünlüğü dahilinde kurulamamış olması sebebiyle tek-lik-enderlik veya grup değeri taşımadığı düşünülmektedir.

3.1.7 Sembolik Değer

Riegl (1996, 69-83); amaçlanmamış anıtların

değerini belirleyenin onlarla ilişkilenen bireylerken, amaçlanmış anıtın anımsatma değerinin anıtı yapanlar tarafından işaret edildiğinin altını çizmektedir. Bu ayrım, sembolik değerin özünü oluşturan önemli noktalardan biridir. Sembolik değere sahip taşınır veya taşınmaz tüm kültür varlık-ları; belirli bir dönemin, bir olayın veya düşüncenin günümüzdeki yansımasıdır. Bu ögeler; bir bakıma toplumsal belleği var eden ve devamlılığını sağlayan, ileti-şime yönelik sembolik araçlar olarak da nitelenebilir. Bu iletişim dini veya politik olduğu kadar; bir ulusa özgü, manevi, bir yaşanmışlık veya gelenekle ilintili olabilir. Karaköy-Tophane Bölgesi’nde yerin ruhuna, kimliğine ve kültürel önemine yaptığı katkı bakımından sembolik değer atfedilen kültür varlığı sayısı 39 olarak belirlenmiştir (Şekil 14). Kılıç Ali Paşa Külliyesi, Tophane Çeşmesi, Fransız Geçidi, Karaköy Palas, Yeraltı Camii, Karaköy Yolcu Limanı gibi bazı tescilli yapılar bunlardan başlıcalarıdır. Öte yandan, alanda yer alan diğer kültürel miras ögelerinin ise; içinde bulunduğu yapılı çevre ile imgesel bağlantısı

kurula-Teklik-Enderlik ve Grup Değeri Yapı Sayısı Yüzde

Teklik-Enderlik Değeri Olan Yapılar 43 20 %

Grup Değeri Olan Yapılar 137 65 %

Teklik-Enderlik veya Grup Değeri Olmayan Yapılar 31 15 %

Tablo: 6

Karaköy-Tophane Bölgesi teklik-enderlik ve grup değeri analizi

Şekil: 14

Karaköy-Tophane Bölgesi sembolik değer analizi

(15)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

mamış olup sembolik değer taşımadıkları düşünülmektedir (Tablo 7).

Alan ölçeğinde incelendiğinde ise; bölgenin kendisini meydana getiren yapılardan görece bağımsız olarak sahip olduğu, tarih boyunca onunla ilişkili kişi, grup ve sosyal yaşantılardan edindiği bir sembolik değerden bahsetmek mümkün olmaktadır. Karaköy sahil hattı, Bizans Dönemi’nden günümüze özerk bir ticaret ve liman bölgesi olarak varlığını sürdür-müştür. Yüzyıllar boyunca bir Ceneviz kenti görünümü sergileyen bu yerleşme; 19. yüzyıl ve sonrasında ise Batılı kültü-rün ve kent yaşantısının simgesi olan ve ayrıcalıklı Levanten kesimle bütünleşen bir semttir. Çalışma alanının Tophane Bölgesi’nde kalan kesimi ise; ismini top dökümhanelerinden almış ve endüstriyel bir kökenden beslenen önemli bir miras alanıdır. 16. yüzyıl Osmanlı Devleti iskan politikalarına uygun olarak Kılıç Ali Paşa Külliyesi çevresinde yerleşim gösteren bu Müslüman mahallesi, sonraları Osmanlı Batılılaşma Dönemi’nin de simgesi haline gelmiştir. Bu en yalın iki tasvir; çalışma alanının kent belliğindeki yerini, kimliğini ve kültürel önemini yansıtarak çevre ölçeğinde sahip olduğu sembolik değeri gözler önüne sermesi bakımından son derece önemlidir.

3.1.8 Belgesel Değer ve Eğitim Değeri Anıtların korunmasında ve onarılmasın-daki amaç onları bir sanat eseri olduğu kadar bir tarihi belge olarak da korumaktır (ICOMOS 1964, Madde 3). Bahsi geçen değer, kültürel varlıkların ve bu varlıkların bir araya gelerek oluşturduğu yapılı çevrenin mevcudiyetinden ve nesiller arası aktarım kapasitesinden kaynaklanmakta; bu aktarım, mimari koruma alanında kültürel varlıkların tekil ve grup olarak geçmişe dair sahip oldukları bilgilendirici nitelikler bütünü yardımıyla gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle, belgesel değer; bir yapı, yapı grubu veya yapılı çevrenin varlığı

yoluyla geçmişe ait mimari, ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikleri anlatabilmesi durumudur.

Beyoğlu Kentsel Sit Alanı içerisinde yer alan ve günümüzde Karaköy-Tophane Bölgesi’nde varlığını sürdürmekte olan kültürel varlıkların referans verdiği en önemli veri; kuşkusuz, 19. ve 20. yüzyıla ait mimari karakter ve onu meydana getiren sosyokültürel arkaplana yöneliktir. Ne var ki; Bizans’ın ilk dönemlerinden bu yana yerleşim alanı olarak varlığını sürdürmüş bu bölgenin, özellikle çalışma alanı sınırları içerisinde kalan kesiminde bu dokuya ait izleri takip edebilmek kolay değildir. Pek çok kaynakta bir Ceneviz kenti gibi tasvir edilen Galata’nın sur içi bölgesine ait kent izleri günümüzde büyük ölçüde yok olmuştur. Yalnızca Kastellion’un üzerine kurulmuş ve günümüzde Yeraltı Camii olarak varlığını sürdüren alan ile Kemankeş Karamustafa Camii arasında kalan kısımda, Bizans Dönemi’ne ait ve günümüzde son derece bakımsız durumda olan bir sur kalıntısı bulunmaktadır.

Diğer yandan, bölgede sonraki dönem-lerde inşa edilmiş ve çoğunluğu gayrimüs-limlere ait dini yapıların halen varlığını sürdürmekte olduğu görülmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda bölgede yaşayan yerel hakın kaybolmasıyla sosyokültürel bağlamını önemli biçimde yitirmiş olsa da; Aya Nikola, Aya Yani, Meryem Ana ve Surp Lusavoriç Ermeni Kiliselerinin halen korunur durumda olması, bölgenin sahip olduğu değerlerin sürdürebilirliği açısın-dan son derece önemlidir. Aynı şekilde, sur dışında kalan kısımda Osmanlı Klasik Dönem anıtsal yapılarından Kılıç Ali Paşa Camii ve Külliyesi’nin büyük ölçüde varlığını sürdürüyor oluşu; bölgenin Müslümanlaştırılmasına yönelik iskan faaliyetlerinin belirgin bir örneği olarak günümüze ulaşması bakımından anlamlı-dır. Ancak, Tophane’den Kabataş’a uzanan sahil hattında ahşap dokunun büyük

Tablo: 7

Karaköy-Tophane Bölgesi sembolik değer analizi

Sembolik Değer Yapı Sayısı Yüzde

Sembolik Değer Taşıyan Yapılar 39 18 %

(16)

ölçüde tahribata uğramış olması bu bütün-selliği zedeleyen önemli bir faktördür. Benzer şekilde, Tophane Meydanı’nı imle-yen, karakteristik Barok üsluplu Tophane Çeşmesi’ne ek olarak; II. Mahmut Dönemi’nin Balyan imzalı Nusretiye Camii, 1851 yılında William James Smith tarafından inşa edilen; fakat Can’ın (1993, 185) ifadesiyle bir Fossatti tasarımı olduğu izlenimi vermekte olan Nusretiye Kasrı, yine aynı döneme tarihlenen Tophane Saat Kulesi geç dönem Osmanlı mimarisinin önemli simgesel yapıları olarak günü-müzde halen varlığını sürdürmektedir. Döneminin öne çıkan askeri yapılarından 1826 tarihli ve Menderes Dönemi’nde yol genişletme çalışmaları sırasında yıkılan Tophane Kışlası, bölgenin mekânsal ve imgesel bütünlüğüne zarar veren önemli bir değer kaybına işaret etmekte ise de; bu meydan ve yapıları Osmanlı Batılılaşma Dönemi’ni belgeyen nitelikli kültür varlıklarıdır.

Bu durum erken Cumhuriyet Dönemi yapıları ile de devamlılığını sürdürmüş, İkinci Milli Mimari üslubunu yansıtan anıtsal binalar ve sade çizgileriyle ön plana çıkan az katlı modern kargir yapılar alanda dikkat çeken diğer ögeler olarak yerlerini almışlardır. Bu yapılar az sayıda olmalarına rağmen; kendi dönemlerinin hakim mimari ve düşünsel karakteri, gelişen yapım tekniği, tasarım ve malzeme özellikleri gibi niteliklerini yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Diğer yandan, yapılı çevreyi oluşturan somut ve somut olmayan kültürel mirasın geçmişe yönelik bir veri arz etme niteliği kadar; günümüz ve gelecek nesiller açısından öğretici olma özelliği de bulun-maktadır. Bu öğreticilik, geçmişe yönelik bilgi edinme isteğinden kaynaklanmakta; toplumu oluşturan bireylerin aidiyet duygusunu ve geçmişle kurduğu bağı besleyen önemli bir unsur olarak kendisini var etmektedir. Bu bağlamda, Feilden ve Jokilehto (1998, 20) eğitim değerini bir mi-ras ögesinin (ya da ögeler bütününün) kültürel turizm potansiyeli ve tarihi kaynakların günümüzle entegrasyonu üzerinden tanımlamaktadır.

Karaköy- Tophane Bölgesi turist yoğun-luğunun yüksek olduğu bir alan olmakla birlikte; kültürel turizm aktivitelerinin yoğun olarak gerçekleştiği bir çevre değildir. Alanda yer alan yapılardan, yalnızca taşıdığı üstün mimari nitelikler bakımından Kılıç Ali Paşa Camii ve turistik amaçlı olarak Kılıç Ali Paşa Hamamı yabancı ziyaretçiler tarafından yoğun bir ilgi görmektedir. Aynı şekilde, dini ve manevi özellikleri sebebiyle Yeraltı Camii yerli halk tarafından düzenli olarak ziyaret edilmektedir. Bu nedenle, bölgenin sahip olduğu eğitim değerinin daha çok dolaylı bir nitelik göstermekte olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Bu dolaylılık, alanın gözlemlenmesi ve deneyimlen-mesine bağlı olarak oluşan algısal bir bilgilenme sürecinden kaynaklanmaktadır. Bu doğrultuda, bölgenin sahip olduğu kültürel kaynakların etkin bir yönetim ve planlama sürecine dahil edilmesi ve eğitim değerinin arttırılmasına yönelik olarak sistematik çalışılmalar yürütülmesi gerekmektedir.

3.1.9 Geleneksel Değer

Somut miras ögeleri ve kültürel varlıklar kendini biçimlendiren sosyal çerçeve ve arkaplandan bağımsız düşünülemez. Jokilehto (2006, 7-8), geleneğin etimolojik kökeni hakkında irdelemelerde bulunur-ken; inanç, adap, örf ve adetlerin sözlü ya da eylemsel olarak aktarımı veya kuşaktan kuşağa devredilmesi gibi olguların altını çizmektedir. Bu bağlamda, geleneksel değerin de; kültürün sürekliliği ekseninde yerel halkın sahip olduğu sosyoekonomik niteliklerin yapılı çevreyi oluşturan mimari ve somut olmayan kültürel miras ögeleriyle kurduğu ilişkiden kaynaklandı-ğını söylemek pekala mümkündür. Bu eksende, Karaköy-Tophane Bölgesi ile ilgili olarak öne çıkan geleneksel değer ögelerinin başında; gayrimüslim ve azınlık kimliği ile bütünleşik bir kültürel özerklik; ticaret; liman işleviyle ön plana çıkan gemicilik ve bu yaşam biçiminin sosyal hayata yansıması ile Tophane ve çevresinde yaygınlaşmış üretim ve endüstriyel işlevli doku gelmektedir. Bu bağlamda, günümüzde alanda

(17)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

geleneksel değerini yoğun bir biçimde devam ettiren en önemli unsur ticarettir. Necatibey Caddesi başta olmak üzere ara sokaklarda konumlanmış çok sayıda küçük dükkan, hanlar ve bankalar; bölgedeki ticari faaliyetleri aktif bir biçimde devam ettirmektedir. Öte yandan, liman ve limana yönelik faaliyetler bölge genelinde kısmen sürdürülebilmektedir. Karaköy İskelesi’nden sağlanan deniz yolu ulaşımı bölgenin yüzyıllardır süregelen kültürünü halen yaşattığını göstermekte ise de; gümrük ve Denizcilik İşletmeleri Binaları’nın halihazırda etkin bir biçimde kullanılmıyor oluşu kültürel sürekliliğin sağlanması bakımından endişe vericidir. Benzer şekilde, kamu kullanımın kısıtlan-mış ve rıhtım hattının önemli bir kısmına rahatça erilişemiyor oluşu da; yapılması planlanan büyük ölçekli projeler ekse-ninde, bölgenin geleceği ve değer aktarımı açısından sıkıntılı bir konu olarak karşı-mıza çıkmaktadır.

Tophane ve çevresinde yer alan üretim atölyeleri ise; günümüzde işlevselliğini neredeyse tamamen yitirmiş, bu binaların bir çoğu yeniden işlevlendirilerek kafe ve restoran ağırlıklı işletmelere dönüşmüştür. Bölgede yaşanan bu işlevsel dönüşümü ve açılmaya başlanan kafe ve restoranları, hem geleneksel Galata’nın yeme-içme-eğ-lence hem de Tophane ve çevresindeki kahvehane kültürünün bir uzantısı olarak

görmek mümkündür. Ancak, üretim kapasitesinin ve bu işlevin mekânsal yansımalarının sürdürülemiyor oluşu; bölge açısından önemli bir değer kaybına işaret etmektedir.

3.1.10 Kullanım Değeri

Kullanım değeri; geçtiğimiz yüzyılda kül-türel kaynakların kısıtlılığı düşüncesine bağlı olarak önem kazanan bir olgudur. Yapıların ancak yaşayarak ve kullanılarak ayakta kalabiliyor oluşunun yanı sıra; bu durum, kültür varlığının işlev olarak fayda sağlamasına olanak tanımakta ve yapıların kullanım değerini doğurmaktadır. Başka bir deyişle; kültür varlıklarının özgün işleviyle veya yeniden işlevlendirilerek kültürün süreğen yaratım sürecine etkin birer öge olarak katkıda bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Çalışmalar kapsa-mında alanda bulunan kültür varlıklarının mevcut işlev durumu analizi yapılarak kullanım değerine yönelik irdelemelerde bulunulması amaçlanmıştır (Şekil 15). Alanda yer alan kültür varlıklarının tescil fişleri ve eski haritalar başta olmak üzere ilk işlevlerine yönelik bilgi edinilmesine olanak sağlayan kaynaklar ile karşılaş-tırma yapıldığında; günümüzde 129 yapı-nın özgün işlevi ile varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Bu tescilli kültür varlık-larından bazılarının ise zaman içerisinde özgün işlevlerini kaybederek başka

fonk-Şekil: 15

Karaköy-Tophane Bölgesi kullanım değerine yönelik işlev durumu analizi

(18)

siyonlar ile kullanılmaya başlandığı ve bu nedenle kullanım niteliği bakımından değerli olduğu anlaşılmaktadır(Tablo 8). Bölgede yer alan kültür varlıklarının büyük çoğunluğunun kullanılır durumda oluşu bölgenin geleceği bakımından oldukça sevindiricidir. Halihazırda kul-lanılmayan kültür varlıklarının pek çoğu ise; kendi haline bırakılmış, bakımsızlık sonucu strüktürel olarak da sıkıntılı hale gelmiş sivil mimarlık örnekleridir. Öte yandan, tescilli boş parseller ve inşaat halindeki yapılar dışında; değer belir-leme çalışmasının yapıldığı tarihlerde restorasyon hazırlığı yapılan, çalışmaları bitmiş veya henüz kullanımına başlan-mamış bazı yapılar da yalnızca geçici olarak kullanılmaz durumdadır. Geçici olarak kullanılamayan bu yapıların, yakın gelecekteki olası kullanım de-ğerlerinden söz etmek mümkündür. Bu doğrultuda, yapılan kullanım analizleri yalnızca çalışmaların yürütüldüğü dönem açısından geçerli olup değişken nitelik göstermektedir.

3.1.11 Ekonomik Değer

Kültürel varlıkların sahip olduğu ekonomik değerinin anlaşılmasına yönelik olarak; kolaylıkla tespit edile-bilen, dönüşüm ve fiyata dönüştürme niteliği taşıyan ilk veri, piyasa değeridir (De La Torre 2002, 12-13). Bu piyasa değeri, varlığın getirisi olarak adlandırılabile-cek; sağlayacağı gelir, mülk sahibine veya ülke ekonomisine katkıda buluna-bilecek, eder olarak karşılığı bulunan bir birimdir.

Ekonomik değere katkıda bulunan diğer değerler ise; piyasa değeri gibi maddi bir karşılığı bulunmayan ve yalnızca olası bir faydadan kaynaklanan niteliklerdir. Frey (1997, 233-240) tarafından “varlık”, “seçenek” ve “miras” değeri alt başlık-larıyla betimlenmiş olan bu değerlerin tespiti göreceli olarak daha zordur ve

sosyokültürel değerler ile ilintilenmeleri daha mümkün görünmektedir.

Bu doğrultuda, Karaköy-Tophane sahil hattının piyasa değeri oldukça yüksek bir bölge olduğunu söylemek yanlış olma-yacaktır. Tek yapı ve çevre ölçeğinde; konumu ve tarihi alanlara yakınlığı, deniz ve kara ulaşımı açısından merkez bir noktada bulunması ve raylı sistem aksı üzerinde yer alması bakımından oldukça değerlidir. Benzer şekilde, eşsiz bir tarihi ve doğal güzelliğe sahip Tarihi Yarımada’yı karşıdan ve doğrudan bir biçimde görüyor olması, bölgeye olan talebi arttıran önemli bir unsurdur. 2015 yılı rayiç bedelleri incelendiğinde, Kemankeş Mahallesi sınırları içerisinde yer alan en yüksek rayiçli alan, 17.859,35 TL ile Kemeraltı Caddesi olarak karşı-mıza çıkmaktadır. Bu bedeli, 16.808,80 TL ile Rıhtım Caddesi takip etmekte; listede üçüncü sırayı ise 15.758, 25 TL ile Necatibey ve Maliye Caddeleri paylaş-maktadır (URL-5). Niteliksiz yapılaşmala-rın, bu caddelere bakı veren noktalarda artış gösteriyor oluşu; ekonomik değer ile paralellik gösterdiği göz önünde bulundurulduğunda, bölgenin genel doku bütünlüğü açısından endişe vericidir. Bu anlamda, bölgede yer alan her kültür varlığı halihazırda bir ekonomik değere sahiptir. Ancak bu durum, bu gibi kültü-rel miras alanlarının sahip olduğu diğer değerlerin zaman zaman geri planda kal-masına sebep olması bakımından sıkıntı-lıdır. Benzer şekilde, koruma öncelikleri belirlenirken ekonomik getirinin alanın ihtiyaçlarının ve taşıma kapasitesinin önüne geçmesi; bu miras alanlarında yaşanan hızlı dönüşümü tetiklemekte ve tahribatı hızlandırmaktadır. Karaköy-Tophane Bölgesi bu açıdan önemli bir risk alanıdır ve alana yönelik uluslararası çağdaş koruma yaklaşımlarına uygun politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.

Tablo: 8

Karaköy-Tophane Bölgesi kullanım değerine yönelik işlev durumu analizi

Kullanım Değerine Yönelik İşlev Durumu Yapı Sayısı Yüzde

Özgün İşlevini Sürdüren Yapılar 129 61 %

İşlevi Değişerek Günümüze Ulaşmış Yapılar 51 24 %

(19)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

4. Karaköy-Tophane Bölgesi’nin Sahip Olduğu Değerler Bütünü

Bir kültürel miras alanının sahip olduğu değerlerin tanımlanması; o alanın kendisinin, mimari dokusunun, arkap-lanının, kullanımının, çağrışımlarının, sahip olduğu anlamların, kayıtların, ilgili diğer yer ve objelerin; başka bir deyişle, kültürel öneminin (ICOMOS Australia, 2013) anlaşılmasını da olanaklı hale getirmek-tedir. Bu eksende, Karaköy-Tophane Bölgesi’nin sahip olduğu değerler bütününün ve buna bağlı olarak kültürel öneminin anlaşılması; bu makaleye konu olan ve alanda tespitleri yapılan pek çok diğer değere ait verilerin irdelenerek farklı açılardan, çok yönlü biçimde anlamlandırılmasına bağlıdır. Alandaki değerlilik dağılımının ele alınması; bütünü meydana getiren tekil unsurların bölge içindeki yoğunluklarının belir-lenmesi ve yerle kurdukları ilişkisel ağa yönelik tespitlerde bulunulmasını mümkün kılacak bir altlık çalışma olma niteliği taşımaktadır.3

Bu çerçevede, çalışma alanında yer alan ve bölgenin tespit edilen değerlilik dağılımının ön sıralarında yer alan yapıların anıtsal nitelikli dini binalar olduğu görülmektedir (Şekil 16). Bu anıtsal yapıların, diğer tescilli yapılar ile değer karşılaştırmaları yapıldığında ise;

belirle-yici sebebin yerle kurdukları sosyal, dini ve kültürel bağlar olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu anıtsal yapıları, alanın mekânsal kimliğine katkıda bulunan ve bölgenin tarihsel gelişimi bakımından simgesel ve ayırt edici bir nitelik taşıyan kültür varlıkları izlemektedir. Bunların tamamı; bölge açısından sembolik değer taşıyan ve somut olduğu kadar somut olmayan kültürel miras ögelerini de içinde ba-rındıran önemli kültür varlıklarıdır. Bu yapılar; bölgenin sosyokültürel gelişimini doğuran, besleyen ve sürdürülmesini naklı kılan olmazsa olmaz unsurlar ola-rak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmada, bu yapıları bölgede bulunan diğer kargir sivil mimarlık örnekleri takip etmekte; bu yapıların alan içerisindeki dağılımı sahip olduğu özgünlük, estetik ve tarih-sellik gibi yapısal nitelikler bağlamında çeşitlilik göstermektedir.

Buradan hareketle, yapısal kaynaklı nitelikleri bakımından eşit özellikte iki yapıdan; yerle ve yerelle daha kuvvetli bağlar kuran, halkın sosyal ve kültürel yaşantısına kaynaklık ve öncülük eden, gelenek ve inanışlarının temsili veya somut birer karşılığı olarak varlığı sürdürmekte olan yapının diğerine göre daha yüksek değere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür. Başka bir deyişle,

3 Bu dağılımın elde edilmesine yönelik olarak;

basitleştirilmiş bir yöntem ile kültür varlıklarının sahip oldukları değerler bütünsel bir değerlilik skalasında bir araya getirilmiştir. Bu doğrultuda; bir değere sahip olup olmama durumu ikili dizge dahilinde ifade edilebilen tarihsel, kullanım, sembolik ve teknik-teknolojik değerler 1 puan ile nitelenmiştir. Bu değere sahip olmayan kültür varlıkları, değerlendirmede 0 puan almışlardır. Sahip olunan değerin ‘iyi’ ve/ veya ‘orta’ olarak iki dereceli biçimde ifade edilebildiği özgünlük ve estetik-sanatsal değer analizinde; sahip oldukları bu nitelikler bakımından ‘iyi’ olarak tanımlanan kültür varlıkları 2, ‘orta’ olanlar ise 1 puan ile değerlendirilmiştir. Benzer biçimde; bir arada değerlendirilen teklik-enderlik ve grup değerlerinden; teklik-enderlik değeri 2, grup değeri 1 puan ile değerlendirilmiş; bu yöntemle alan içerisindeki mevcut değerlilik durumuna yönelik bir dağılım çıkarılması hedeflenmiştir.

Şekil: 16

Karaköy-Tophane Bölgesi bütüncül değerlilik haritası

(20)

değer belirleme çalışmalarında yerle ilişkili kişilerin o alanla kurduğu ilişki ve yükledikleri anlam da en az kültür varlıklarının sahip oldukları öz nitelikler kadar önem kazanmaktadır. Bu durum, neden kültürel miras alanlarının yalnızca fiziksel ve mimari niteliklerinin değil; onları var eden sosyoekonomik arkaplana dair bütün ögelerin bir arada korunması gerektiğinin somut bir kanıtıdır. Çağdaş koruma anlayışına esas teşkil eden ölçüt ve yaklaşımlar; bir yerin kültürel öne-mine katkıda bulunan tüm katmanlarının anlamlı bir bütünsellik içerisinde korun-masını zorunlu kılmaktadır.

5. Değerlendirme ve Sonuç

Karaköy-Tophane Bölgesi, kent tarihi ve belleği açısından yüzyıllar boyunca önemini kaybetmemiş; gerek konum, coğrafya ve ulaşım olanakları gibi fiziksel nitelikler gerek ise sosyoekonomik arkap-lanıyla yakından ilitili olarak sahip bu-lunduğu değerler bakımından günümüzde halen kültürel önemini devam ettiren bir alandır. Bu bağlamda, tarih boyunca kent açısından yadsınamaz bir ekonomik, simgesel ve işlevsel bir değer taşıyan bu merkezin sahip olduğu değerlerin koruna-rak gelecek kuşaklara eksiksiz bir biçimde aktarılması; kent kimliğinin temsiliyeti bakımından son derece önemlidir.

Şekil: 17

Korunması gerekli sivil mimarlık örneği, (solda) özgün hali (KVKK arşivi) ve yapılan hatalı onarım (Okyay, 2015).

Şekil: 18

Yıkılarak betonarme olarak yeniden inşa edilen tescilli yapı, (solda) özgün hali (KVKK arşivi) ve (sağda) günümüzdeki hali (Okyay, 2015)

(21)

Şekil: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Tablo: 10

İnşa edilen 160 yata ait üst bina malzemesi.

Ancak, büyük ölçekli ve ağır tahribatlara sebebiyet vermiş uygulamalara rağmen, dokusal özgünlük ve bütünlüğünü önemli ölçüde koruduğu gözlemlenen bölge, günü-müzde çeşitli koruma sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Menderes Dönemi'nin izleri, uzun yıllar köhneleşmeye bırakılmış alanda özellikle son yıllarda yaşanmaya başlayan hızlı dönüşüm, işlevsel ve mimari gerekliliklerdeki farklılık, koruma çalışmalarındaki yetersizlik, bakımsızlık ve kullanılmayan yapılar, yanlış veya hatalı uygulamalar, niteliksiz müdahaleler, çarpık yapılaşma ve yıkılan tescilli eserler bu sorunların başlıcalarıdır (Şekil 17-18). Yapısal açıdan ele alındığında; çalışma alanında bulunan yapılardan 141 tanesinin dokuyla uyumsuz olduğu görülmektedir. Büyük oranda Necatibey Caddesi, Kemeraltı Caddesi ve Kılıç Ali Paşa Külliyesi ile kıyı şeridi arasındaki bölgelerde yoğunlaşan bu sorun; alan genelinin yaklaşık dörtte birlik bir bölümüne yayılmaktadır. Buna rağmen; alanda yer alan tescilli parseller ile do-kuyla uyumlu yapıların çevresel anlamda büyük çoğunluğu oluşturmakta olduğu

gözlemlenmiştir. Bu tespit, halihazırda bölge genelinde varlığını sürdüren yapı karakteri, doku-parsel-sokak ilişkisi ve gabari bakımından olumlu bir veri olarak nitelenebilir.

Diğer yandan; çok katlı yüksek ve niteliksiz betonarme yapıların özellikle ekonomik değerin yükseldiği noktalarda artış gösteriyor oluşu; alanın bütünlüğünü ve geleceğini tehdit eden önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Şekil 19). Bu yapılar, kentin pek çok diğer kültürel miras alanında olduğu gibi; çalışma bölgesi genelinde de dikkate değer bir koruma sorununa işaret etmektedir. Bu durum, yapıların sahip olduğu ve ekonomik değeri de dolaylı olarak arttıran faktörler arasında yer alan özgünlük, teklik-enderlik, este-tik-sanatsal ve sembolik değer gibi önemli niteliklerin; kesinlikle bölgenin ekonomik değerinin gerisinde değerlendirilmemesi; çağdaş koruma yaklaşımına uygun, sağ-lıklı bir denge içinde ele alınması gereklili-ğini bir kez daha ön plana çıkarmaktadır. Bununla birlikte, alandaki kültür varlık-ları incelendiğinde; tescilli yapılardan özgünlük durumu “iyi” olanların sayısının

Şekil: 19

Maliye Caddesi üzerindeki niteliksiz yapılar (Okyay, 2015).

Referanslar

Benzer Belgeler

İç Asya, Anadolu ve Mezopotamya kültür geleneklerinin buluşma noktası, aynı zamanda doğu Hıristiyanlığının ilk büyük merkezlerinden biri olarak, bilim ve kültürel

Papaya da muz yetiştiriciliğinde olduğu gibi gerek tropik ve gerekse subtropik iklim kuşağında yer alan birçok ülkede ekonomik olarak yetiştirilme şansına sahip bir

Burun birincisi ve en ehemmiyetlisi oyunun mevzuu olan muhabbeti vatan kadar âli bir fikrin benim gibi bir âciz ta­ rafından teşrih olunmasıdır.. İkinci maksat

Daha önce buraya yapmak istedi ği AVM projesi, mahkeme kararıyla iptal edilen İbb’nin yeni bir plan hazırlayarak, Kadıköy’de yap ılaşmaya açılmayan son alanlarından

Ormanlık alan tahrip edilerek yapılacak olan kalker ocağının yanı sıra deniz yolu ile kalker taşımacılığı için iskele de yapılacağını belirten Şile ve Ağva Civar

Kültürel miras kavramı ile ilişkili ögeler, moda ve tekstil tasarımı alanında trend analizi sağlayan şirketlerin çeşitli sezonlara ilişkin öngörülerinde de yer

Referans tarih olarak gelecekteki herhangi bir zaman seçildiğinde tüm nakit akışlarının gelecekteki tarihteki ekonomik eşdeğerliği faiz oranına ve periyot sayısına bağlı

Araştırma verilerinden elde edilen bulgular ışığında ortaya çıkan sonuçlar şu şekildedir: Düğün Dernek 2: Sünnet filminde on iki farklı değere yönelik toplamda 97