• Sonuç bulunamadı

Kiosk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kiosk"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"K'

lOS

k"

Prof Dr.

Şükü

Haluk AKALIN

Önce kö§e ba§larında, yol kenarlarında gazete, sigara, soğuk içecekler, hazır dondurma satılan kulübeler olarak kar§ımıza çıktı ... Belediyelerin halka bir hizmeti olan ucuz ve sağlıklı ekmekler de buralarda satılıyordu. Bu kulü-beler, çoğunlukla beyaz sert plastikten, fiberglastan, yapılmaktaydı. Kimi kurulu§ların ithal, kimi kurulu§ların da imal ettiği bu ürüne Türkçeden kar§ı­ lık aramak, yeni bir ad vermek yerine İngilizcedeki kiosk sözü olduğu gibi kabul edildi. Ancak halkımız bu söz yerine büfe veya kulübe adını kullanmayı tercih etti. Çünkü halk ağzında bu sözler yaygın biçimde kullanılıyordu. Ga-zete satılan büfelere de 'gazeteci' denmeye devam edildi. Kısacası bu yeni yapım büfeler, kiosk adıyla yaygınla§madı.

Derken bili§im teknolojisindeki geli§meler, bize yeni bir ürünü daha ta-nıttı. Bir bilgisayarda bulunan bütün özellikleri ta§ıyan, Yerel Ağ'a (İntranet) veya Genel Ağ' a (İnternet) bağlanabilen, özel veya genel bilgilerin yüklendi-ği, bireysel bankacılık i§lemlerinin yapılabildiği, çizgi (veya gömme) klavyele-rin yer aldığı ayaklı bilgisayarlar veya duvara asılan çerçeve biçimindeki bilgi-sayarlar da bu adla anılmaya ba§landı: kiosk ...

Bu defa daha §anslıydı kiosk, kısa sürede yaygınla§tı. Bankalar, çe§idi §ir-keder, kitapçılar, belediyeler, hava yolu ve turizm §irketleri, pek çok resmı veya özel kurumlar, kurulu§lar ürünlerini ve kurumlarını tanıtmak amacıyla kioskları çe§idi yerlere kurdular. Kiosklar kısa sürede aranılan bilgiye hemen her yerde ula§ılabildiği bilgi kaynakları halinegeldi. Büyük alı§veri§ merkez-leri, mü§terilerine verdiği tüketici kartları sayesinde mü§teriler aylık harca-malarını takip edebiliyor, ürün fiyadarını görebiliyordu. Uçak, deniz otobüsü, gemi gibi araçların hareket saaderi, yolculuk bilgileri kiosklardan kolayca edinilebiliyordu. Ulusal ve uluslararası toplantılarda, kongrelerde toplantı ve etkinliklerin programı da kiosklarda katılımcılara sunulabiliyordu. Kısacası

kiosklar insansız danı§ma ve bilgi merkezleri idi. Bir kurulu§a, bir bankaya, bir kuruma ait özel amaçlı bilgiler kısa sürede kiosklardan öğrenilebiliyordu.

Gündelik ve ݧ hayatımıza giren bu ürünün adı da kendisiyle birlikte di~

(2)

"IGosk"

limize girmi§ti. Bili§im aygıtlarını satan firmalar; bu ürünü kiosk adıyla pa-zarlamakta, son kullanıcılar da bu ürünü kiosk adıyla kullanıma sunmakta bir sakınca görmedi. Pek çok üründe olduğu gibi, bu üründe de teknolojiyi üret-meyenler olarak terimleri de adları da olduğu gibi alıp kullanmakta tereddüt göstermiyorduk. Gerçi yeni bir teknolojiyi bulmakla ve üretmekle övünen bir beyaz e§ya üreticisi kurulu§umuz, bulduğu teknolojiye İngilizce bir ad ver-mekte çekinmemi§ti. Böylece ürettiği teknolojiye kendi dilinden değil de yabancı dilden ad bulan bir kurulu§ olarak tarihe geçmi§ti.

Üretmediğimiz bir aygıtı kendi adıyla almı§tık ama bu defa durum fark-lıydı ... Kiosk sözü Türkçeden İngilizceye geçmi§, aslı bizden bir sözdü ...

Hamit Atalay'ın hazırladığı ve Türk Dil Kurumunun yayımladığı İngi­

lizce-Türkçe Sözlük'te kiosk Türkçe kökenli olarak gösterilmektedir. İngilizce­ Türkçe sözlükler arasında en geni§ kapsamlı sözlük olma özelliğini ta§ıyan bu esere göre kiosk "kö§k, kasır, yazlık (ev), sayfiye (evi); gazete satılan kulübe; çalgıcılara özgü kameriye" anlamlarındadır (Atalay 1999: 1949). Redhouse

sözlüğünde ise "kulübe: newspaper kiosk gazete kulübesi. telephone kiosk telefon kulübesi; (parkta bulunan ve büyük bir kameriyeye benzeyen) pavyon" an-lamları verilmi§tir (Redhouse).

Genel Ağ' daki en geni§ kapsamlı İrigilizce sözlük olan Merriam Webster' e göre Türkçeden Fransızcaya geçen kÖjk sözü 1625 yılında da Fransızcadan İngilizceye geçmi§tir ve "çardak, kameriye; cumba; ilan ve reklam yapı§tırılan veya çe§itli hizmetler için (fotoğraf banyosu ve baskısı vb.) kullanılan küçük kulübe" anlamlarındadır. 1 Genel Ağ' daki bir ba§ka İngilizce sözlük olan Bartleby ise bu sözün anlamını "üzeri açık küçük balkon, cumba, binanın cep-he çıkıntısı; gazeteci kulübesi; üzerine reklam afı§lerinin yapı§tırıldığı silindir biçiminde kulübe" olarak vermektedir. Kökeni ise, İngilizceye Fransızca aracı­ lığıyla Türkçeden geçtiği, Türkçeye de Orta Farsçadan geldiği biçiminde açıklanmaktadır (İng. kiosk

<

Fr. kiosque

<

Türkçe kÖık

<

O. Far. gÖıak).2 Söz detektifi adlı bir sayfada da kiosk sözünün anlamları ve İngilizceye nasıl

geçtiği verilmektedir. 3

,

Gerek basılı gerek ağ ortamındaki genel sözlüklerde İngilizcedeki kiosk

sözü yukarıda verilen anlamlarda kullanılmakta, ancak bili§im teknolojilerin-deki aygıt anlamındaki kullanılı§ı henüz genel sözlüklere girmemi§

bulun-maktadır. Buna kar§ılık Genel Ağ'daki İngilizce bili§im sözlüklerinde kiosk ve

açıklaması yer almaktadır. Bilgisayar ve Genel Ağ sözlüklerinde kiosk genel-ı http://www.m-w.com (2.5.2003)

2 http://www.bardeby.com/61/30/K0073000.html (3.5.2003)

3 http://www.word-detective.com/12 1 597 .html#kiosk (3.5.2003) 614

(3)

Prof Dr. Şükrü Halt1k Malın

likle "halka açık yerlerde kendi kaidesi üzerinde duran veya duvara asılan bir bilgisayar ve mini gösterici (monitör)" olarak tanımlanmaktadır. Ekrana do-kunarak veya çizgi (gömme) klavye ile kullanılan ve mü§terilerin etkile§imli olarak kullanabildiği bilgi teknolojisi biçiminde belirtilmektedir.4

Köken bilgisi sözlüklerinin birçoğunda köık sözünün Türkçeye Farsçadan geçmi§ olduğu yazılıdır (Eren 1999: 262; Rasanen 1969: 294; Eyuboğlu 1991: 440). Oysa değerli Türkologlarımızdan Prof. Dr. Şinasi Tekin, kö§k sözünün Türkçe kökenli olduğunu ve Türkçeden Farsçaya geçtiğini tanıkla­ rıyla ortaya koymu§tur. Prof. Dr. Tekin'e göre Türkçenin tarihı kaynakların­ da köıik 'gölge', köıige 'hafif gölge', kÖfiklig yir 'gölgeli bir yer', köıi- 'önlemek (güne§ ı§ığını), gölge etmek' vb. Prof. Dr. Tekin, Mlik 'gölge', kölige 'koyu gölge, karanlık' sözlerini de tanık göstererek köli- ve kôji- fiillerinin bir

*M-köküne kadar inilebileceğini belirtir. Her iki sözün ta§ıdığı anlamlarda 'ört-rnek, güne§ ı§ığını engellemek, güne§ten korunmak, gölgelernek' etrafında döndüğünü yazan Prof. Dr. Tekin, köık sözünün anlamlarının kö- kökünün türevIerinin anlamlarıyla örtü§tüğünü tanıklarıyla gösterir ve kôjik sözünün ya§anan dil olayları sonucunda kö§k biçimini aldığını kanıtlar (Tekin 2001: 31).

Kısacası, kökeni Türkçeye dayanan köık sözü, İngilizceye kiosk biçiminde geçtikten yakla§ık dört yüz yıl sonra biraz deği§ikliğe uğrayarak, dpnüp dola-§ıp dilimize tekrar girmi§tir. Sözün İngilizcede aldığı biçim, Türkçe söyleyi§e uygun değildir. Bu sebeple, kökeni bizden olan kiosk sözünü Türkçede köık biçiminde kullanmamız çok daha doğrudur. Gerçek anlamdaki kö§kten ayırt etmek için e-köık biçimi de kullanılabilir. Sadece bilgi veren information kioska

ise bilgi köıkü diyebiliriz.

Kaynakça

Atalay, Hamit (1999), İngilizce-Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara. Eren, Hasan (1999), Türk Dilinin Eıimolojik Sözlüğü, Ankara.

Eyuboğlu, İsmet Zeki (1991), Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal yayınları, İstanbul.

Redhouse Tek Tuş CD Sözlük, 2001, İstanbul.

Tekin, Şinasi (2001), İşıikakfZnın Köşesi, Simurg yayınları, İstanbuL. .

4 http://www.netlingo.com; http://whatis.techtarget.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Reduce by ¾ the maternal mortality ratio Achieve universal access to reproductive health.. Causes of Maternal Death

(yük) madde başındaki bi- rinci veya ikinci anlama uyan bir örnek cümle: “Birkaç yıl sonra pazara yük yük kayısılar, şeftaliler indireceklerdi.” (NC/SY, 10-11).

- acı acıya su sancıya: Bu atasözü TS’de var, ancak yakın bir örnek verilmemiş- tir: “Baktığını göremiyerek yüreği öz başına acı acıya su sancıya çarparak içinden

1990 yılından itibaren Su Kirlenmesi Araştırmaları ve Kontrolü Türk Milli Komitesi (SKATMK) tarafından yılda 3 kez düzenli olarak yayınlanmış ve 14 cilde ulaşmış olan Su

Bu fareler yaygın olarak bilinen ve otçul olan farelere çok benzerler, ancak böcekle beslenmeleri aralarındaki en büyük farktır.. Türkiye

2 Nisan’ın Dünya Otizm Farkındalık Günü olması ve tüm Nisan ayının Birleşmiş Milletler tarafından Otizm Farkındalık Ayı olarak kabul edilmesi vesilesiyle

Ziraat Fakültesi Rektörü Francisco Vazquez üniversitenin, çocuklar ın yüzde 50'sinde beslenme bozukluğu görülen ülkenin karşı karşıya olduğu vahim durumla başa

Karamanoğullarının Anadolu'ya gelişlerini ise, Türk yurdundan itibaren Salur boyunun da öteki Oğuz boyları ile birlikte Yukarı Yurttan, 920'de, İli ve Isık gölünün