• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRME YURTDIŞINDA ELDE EDİLEN GELİRLERİN TÜRKİYE DEKİ VERGİLENDİRME DURUMU VE VARLIK BARIŞI. Engin AYAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DEĞERLENDİRME YURTDIŞINDA ELDE EDİLEN GELİRLERİN TÜRKİYE DEKİ VERGİLENDİRME DURUMU VE VARLIK BARIŞI. Engin AYAN"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Engin AYAN

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013 www.turkakademisi.org.tr

TÜRK AKADEMİSİ

SİYASİ SOSYAL STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI

YURTDIŞINDA ELDE EDİLEN GELİRLERİN TÜRKİYE’DEKİ VERGİLENDİRME DURUMU VE VARLIK BARIŞI

DEĞERLEND İRME

(2)

TÜRK AKADEMİSİ Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) Türkiye’de ve dünyada, yaşanmış ve yaşanmakta olan olayları; siyasî, sosyal, tarihî ve kültürel derinlik içinde ve stratejik bir bakış açısıyla değerlendiren, yeni tasarımlar ortaya koyarak gelecek vizyonu oluşturan bir düşünce kuruluşudur.

TASAV, bilimsel kıstasları esas alarak ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde araştırma, inceleme ve değerlendirme faaliyetlerinde bulunmaktadır. Çalışmalarını hiçbir kâr amacı gütmeden ilgililer ile paylaşan TASAV; tarafsız, doğru, güncel ve güvenilir bilgiler ışığında kamuoyunu aydınlatmaya çalışmaktadır.

TASAV’ın amacı; ülkemizin ekonomik, sosyal, siyasî, kültür ve eğitim hayatının geliştirilmesine; millî menfaat ve birlik anlayışının, insan hak ve özgürlüklerinin, demokrasi kültürünün, jeopolitik ve jeostratejik düşünce biçiminin yaygınlaştırılmasına; toplumda millî, vicdanî ve ahlâkî değerlerin hâkim kılınmasına ve Türkiye’nin dünyadaki gelişmelerin belirleyicisi olmasına bilimsel faaliyetler aracılığıyla katkı sağlamaktır.

ARAŞTIRMA MERKEZLERİ

TASAV, aşağıda belirtilen altı Stratejik Araştırma Merkezi vasıtasıyla çalışmalarını yürütmektedir:

1. Dış Politika Araştırmaları Merkezi 2. Güvenlik Araştırmaları Merkezi

3. Siyaset, Hukuk ve Yönetim Araştırmaları Merkezi 4. Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Merkezi

5. Ekonomi Araştırmaları Merkezi 6. Enerji Araştırmaları Merkezi

(3)

6486 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YURTDIŞINDA ELDE EDİLEN GELİRLERİN TÜRKİYE’DEKİ VERGİLENDİRME DURUMU

VE VARLIK BARIŞI

Engin AYAN

Ekonomik Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No: 3 // Haziran 2013

www.turkakademisi.org.tr

Bu yazının tüm hakları saklıdır. Yazının telif hakkı TASAV’a ait olup kaynak gösterilerek yapılacak makul alıntılamalar dışında önceden izin almadan kullanılamaz ve çoğaltılamaz.

(4)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ ... 1

1. KANUN KAPSAMI NA GİREN VARLIKLAR ... 1

2. KANUN KAPSAMI NDA YAPILACAK İŞLEMLER ... 2

3. KANUN KAPSAMI NDA VERİLEN GÜVENCELER ... 4

4. BEYAN EDİLEN VARLIKLARIN TÜRKİ YE’YE GETİRİLMEM ESİ ... 5

5. VERGİ AFLARINI N VERGİ UYUMUNA ETKİSİ ... 5

SONUÇ ... 6

(5)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

1

GİRİŞ

Tam mükellef gerçek kişilerce yurtdışında elde edilen gelirler yıllık beyan esasında vergiye tâbidir. Bu çerçevede, yurtdışında elde edilen toplam gelir üzerinden gelir vergisindeki artan oranlı (%15-%35) vergi tarifesine göre vergi ödenmesi gerekmektedir. Oysa faiz, menkul kıymet satış kazancı, türev ürünler kazançları, yatırım fonu gibi aynı neviden gelirlerin Türkiye içinde elde edilmesi hâlinde ya çok düşük oranda vergi stopajı uygulaması vardır ya da bu gelirler hiç vergiye tâbi değildir. Bu sebeple; yurtdışında gelir elde eden kişiler, Türkiye’de vergi beyanından kaçınmakta ve birikimler yurtdışında kalmaya devam etmektedir.

Böylece, zaman zaman gündem gelen “varlık barışı” ihtiyacının sebeplerinden birinin farklı vergi uygulamaları olduğu ortaya çıkmaktadır.

21.05.2013 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 6486 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” son 5 yıl içinde çıkartılan ve çeşitli farklarla varlık barışı hükümleri ifade eden 3’üncü yasal düzenlemedir. Bu hususa ilişkin diğer iki düzenleme ise şunlardır:

 5811 sayılı Kanun (28.11.2008 – 27062 sayılı Resmî Gazete)

 6111 sayılı Kanun (25.02.2011 – 27857 1’nci mükerrer sayılı Resmî Gazete) 6486 sayılı Kanun, sadece konuya özel münferit bir kanundur. 6486 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na (GVK) eklenen Geçici 85’inci madde ile daha önceki uygulamaya paralel, ancak beklentilerin aksine sadece yurtdışındaki varlıkların bildirimine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.

1. KANUN KAPSAMINA GİREN VARLIKLAR

Düzenleme, gerçek veya tüzel kişilerce, 15.04.2013 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanâat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazları kapsamaktadır. Düzenleme çerçevesinde, gerçek veya tüzel kişilerin kanun kapsamına giren varlıklarını 31.07.2013 tarihine kadar Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle, 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyette bulunan bankalara veya 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca faaliyette bulunan aracı kurumlara bildirmeleri ya da vergi dairelerine beyan etmeleri gerekmektedir.

GVK Geçici 85’inci maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca kanâat verici belge;

devlet tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller (tapu kayıtları, diğer siciller ve yasal yükümlülükler nedeniyle verilen beyannameler) banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar ile posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve belgeleri, Vergi Usul Kanunu’nun İkinci Kitabının

(6)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

2

Üçüncü Kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini koruyan aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeler olarak ifade edilmiştir.

2. KANUN KAPSAMINDA YAPILACAK İŞLEMLER

Düzenleme kapsamında sayılan kıymetler, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihini takip eden ay sonuna kadar kanunî defterlere kaydedilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, düzenleme hükümleri uyarınca kanunî defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunur, sermayeye ilâve dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde ise vergilendirilmez. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz.

Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %2 oranında vergi tarh edilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir.

Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın on beşinci günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler. Bu fıkra ile üçüncü fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez.

Bir bildirim veya beyanda bulunulduktan sonra aynı ay içerisinde, yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla ya da bildirime veya beyana konu edilen varlıkları azaltıcı ya da artırıcı yeni bir bildirim veya beyanda bulunulmak istenilmesi hâlinde, ilk bildirim veya beyanın düzeltilmesi gerekmektedir. Banka ve aracı kurumlara yapılan bildirimlerde, düzeltmenin ilgili banka ve aracı kurum tarafından yapılması gereklidir.

Bildirim veya beyanda bulunulduktan sonraki aylarda, yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla ya da bildirime veya beyana konu edilen varlıkları azaltıcı bir bildirim veya beyanda bulunulmak istenilmesi hâlinde de önceki bildirim veya beyanın düzeltilmesi gerekmektedir.

Bildirim veya beyanda bulunulduktan sonraki aylarda, bildirime veya beyana konu edilen varlıkları artırıcı bir bildirim veya beyanda bulunulmak istenilmesi hâlinde ise önceki bildirim veya beyanın düzeltilmesi söz konusu olmayacak, ilâve olarak bildirilmek veya beyan edilmek istenilen varlıklar için yeni bir bildirim veya beyan yapılacaktır.

Gerçek veya tüzel kişiler yurtdışında sahip oldukları varlıkları, bankalara veya aracı kurumlara bildirebileceklerdir. Ayrıca bankalar veya aracı kurumlar, bildirim

(7)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

3

tarihini takip eden ayın sonuna kadar Türkiye’ye getirilen veya bu sürede Türkiye’de bulunan bankalardaki bir hesaba transfer edilen para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını ilgili müşterileri adına açacakları hesaplara kaydedeceklerdir.

Gerçek veya tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin yetkili kılınmış vekilleri veya kanunî temsilcileri tarafından da yapılabilmesi mümkündür. Bildirimin gerçek veya tüzel kişinin vekili ya da kanunî temsilcisi tarafından yapılması hâlinde, bankalar veya aracı kurumlarca söz konusu vekil veya kanunî temsilcinin yetkili olup olmadığı hususunun kontrol edileceği tabiîdir.

Düzenleme kapsamında bildirilen varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar tarafından herhangi bir belge istenmeyecektir.

15.04.2013 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurtdışında bulunan varlıklar, beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir. Vergi dairelerine beyan edilen varlıklara ilişkin olarak herhangi bir belge istenmeyecektir. Beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden, vergi dairelerince % 2 oranında tarh edilen vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.

Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanlarla ilgili olarak söz konusu beyannamelerin alınması hususunda Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü yetkili kılınmıştır.

Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanların yurtdışındaki varlıklarına ilişkin olarak bu vergi dairelerine beyanda bulunmaları ve tahakkuk eden vergileri ödemeleri mümkündür.

Bildirilen veya beyan edilen varlıklar, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükelleflerce, banka veya aracı kurumlara bildirildiği ya da vergi dairelerine beyan edildiği tarih itibarıyla belirlenen Türk Lirası karşılığı rayiç bedelleriyle, bildirim ve beyan tarihini takip eden ay sonuna kadar yasal defterlere kaydedilecektir.

Yurtdışında bulunan söz konusu varlıkların şirket adına beyan edilmesi durumunda ilgili şirket; gerçek kişiler adına beyan edilmesi hâlinde ise bu gerçek kişilerin kendileri, düzenlemenin sağladığı avantajlardan yararlanabileceğinden, şirket adına bildirim veya beyana konu edilen varlıkların anılan şirketin yasal kayıtlarına intikal ettirilmesi zorunludur.

Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir.

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.

(8)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

4

Bildirilerek veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında Vergi Usul Kanunu’nda yer alan amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.

Kayıtlara alınan bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.

3. KANUN KAPSAMINDA VERİLEN GÜVENCELER

Düzenleme kapsamında, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacaktır.

Bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra 01.01.2013 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi veya takdir komisyonu kararı uyarınca gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, düzenleme kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi şartıyla mahsup edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, inceleme esnasında vergi incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin olarak düzenlemede öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol etmek suretiyle bildirilen veya beyan edilen tutarları mahsup ederek vergi inceleme raporlarını tanzim edeceklerdir. Takdir komisyonları ise düzenleme kapsamında beyan edilen tutarları dikkate almadan kararlarını tanzim edecekler, ancak bu kararlar uyarınca vergi daireleri tarafından tarhiyatın yapılması aşamasında mahsup şartlarının varlığı kontrol edilerek gerekli işlemler tesis edilecektir.

01.01.2013 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak düzenlemenin yürürlük tarihi olan 29.05.2013 tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri veya takdire sevk işlemleri ile 01.01.2013 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri veya takdir işlemleri nedeniyle yapılacak tarhiyatlar açısından düzenlemede öngörülen mahsup hükmünün uygulanması mümkün değildir.

Vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde; vergi incelemesine başlanıldığı hususunun bir tutanağa bağlanması, vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin yazı ile davet edilmesi, kanunî defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da kanunî defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması durumunda, vergi incelemesine başlanıldığı kabul edilecektir.

Düzenleme ile yurtdışından sağlanan kazançlar, belli bir tarihe kadar yurda getirilmesi şartıyla gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmektedir. Buna göre, tam mükellefiyete tâbi gerçek kişiler ile kurumlar;

(9)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

5

a) Kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,

b) Kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,

c) Yurtdışında bulunan işyeri ve daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticarî kazançları,

31.10.2013 tarihine kadar elde edilenler de dâhil olmak üzere, 29.05.2013 tarihinden itibaren 31.12.2013 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesna olacaktır.

Buna ilâveten, tam mükellefiyete tâbi gerçek kişiler ile kurumların, kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31.12.2013 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olacaktır.

4. BEYAN EDİLEN VARLIKLARIN TÜRKİYE’YE GETİRİLMEMESİ

Mahsup imkânından yararlanılabilmesi için, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi şarttır.

Tahakkuk eden verginin vadesinde ödenmemesi veya düzenlemede yer alan diğer şartların yerine getirilememesi nedeniyle mahsup imkânından yararlanılmaması durumu, vergi aslının gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsiline engel teşkil etmemektedir. Ayrıca, bildirim veya beyanlar nedeniyle tahsil edilen vergiler ret ve iade edilmeyecektir.

Banka veya aracı kurumlara bildirimi yapılan varlıklara ilişkin bildirim değeri üzerinden %2 oranında hesaplanan tutarın ödenmemesi durumunda, banka veya aracı kurumların söz konusu bildirimi alma zorunluluğu yoktur.

5. VERGİ AFLARININ VERGİ UYUMUNA ETKİSİ

Vergi uyumu; beyannamenin verildiği zamanda uygulanan vergi kanunları, yönetmelikler ve yargı kararlarına uygun olarak vergi yükümlülüğünün beyannamede tam olarak belirtilmesi ve beyannamenin zamanında verilmesidir.

Mükelleflerin vergiye uyumunu birçok sebep etkilemektedir. Bunların başında eğitim, gelir seviyesi, gelir dağılımındaki adalet ve vergi affı gelmektedir. Vergi afları, ekonomik ve malî krizlerin ardından ortaya çıkan tahrifatın etkisini azaltmak veya kapsamlı bir reform hareketi ile birlikte yeni bir sayfa açmak amacıyla çıkarılıyorsa, bu afların, vergi uyumuna pozitif etkileri olduğu hususunda görüş birliği vardır. Ancak vergi aflarının siyasî propaganda aracı olarak kullanılması, vergi afları sonrası kapsamlı vergi reformları gerçekleştirilmemesi, vergi aflarının kısa vadeli gelir kaynağı olarak görülmesi, vergi aflarının sık sık

(10)

Varlık Barışı

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Değerlendirme No. 3 // Haziran 2013

6

başvurulan bir araç olarak kullanılması durumunda bunun vergi uyumuna negatif etkileri olduğu açıktır.

Ülke ekonomisinde sık sık krizlerin olması, mükelleflerin ödeme güçlüğüne düşmesi, vergi denetiminin çok düşük olması, malî idarenin etkinsizliği nedeniyle beyan dışı kalan vergi gelirlerinin artırılması ihtiyacı, yargı organlarında biriken ihtilâflı dosyalar ve vergi idaresinde biriken takipli dosyaların hacimlerindeki olağanüstü artış vergi aflarının gerekçeleri arasındadır. Az gelişmiş ülkelerde siyasî istikrarsızlıklar sık sık karışıklıklara neden olmakta, iktidarlar değişmekte, iktidarların değişmesi sonucunda geçmişten gelen malî sorunların azaltılması ihtiyacı doğmaktadır. Bu tür durumlarda vergi afları hem yeni bir toplumsal uzlaşma hem de bir seçim aracı olarak kullanılabilmektedir.

Vergi aflarına ortam hazırlayan bir diğer temel unsur da kayıtdışı ekonominin yaygınlığıdır. Büyüyen bu alan, vergi aflarını cazip hâle getirmiş, normal yollardan alınamayan vergilerin, vergi afları kullanılarak alınması yoluna gidilmiştir. Bunun yanında, aftan yararlananların vergi denetimine tâbi tutulmama güvencesi, mükellefler tarafından vergi affından yararlanılmadığı takdirde vergi incelemesine tâbi tutulacağı düşüncesinin oluşması sonucunu da doğurmaktadır.

Vergi afları, eşitlik ve adalet ilkelerine ters düşmekte olup, vergisini düzenli olarak beyan eden ve ödeyen mükellefler aleyhine eşitsizlik oluşturmaktadır. Vergi aflarının sık sık tekrarlanması, mükelleflerin yeni af beklentisine girmelerine neden olmaktadır. Bu durum zamanla vergisel yükümlülüklerini tam olarak yerine getiren mükelleflerin vergi yükümlülüklerini yerine getirmeyen mükellefleri örnek almasına ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmede zafiyete uğramalarına ve vergi gelirlerinin düşmesine yol açmaktadır.

SONUÇ

Halkın gözünde vergi affı olarak yer eden ve vergiye uyumu azaltan “varlık barışı”

uygulamasının ortada kaldırılması amacıyla aynı neviden gelirlerin yurtiçi-yurtdışı ayrımı yapılmaksızın aynı vergi yükü ile vergilendirilmesi gerekmektedir.

Ülkemizin küresel finans piyasalarına hızla entegre olduğu bu dönemde, “varlık barışı” adı altında düzenlemelerin yapılması yerine, şu sıralar gündemde olan gelir ve kurumlar vergisini birleştirme çalışmaları sırasında bu durumun dikkate alınması ve “varlık barışı” uygulamalarına gerek kalmadan sorunun tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik gerekli düzenlemelerin kanun metinlerine dâhil edilmesi yerinde olacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

İşyeri bazında oluşturulan e-defterler için, aynı vergi kimlik numarasına sahip olan işyerlerini kendi içlerinde bir şube adı altında gruplamak ve e-defter oluşturma ve

Taşıtlara takılacak taşıt kimlik birimleri ve bu birimlerle ödeme kaydedici cihazlar arasında iletişimi sağlayacak cihazların üretim, ithalat, montaj, programlama

Bu Kanunun 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelerin,

● Binaların mal sahiplerinin çocuklarının, anne ve babalarının veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi, (Ancak, bu kimselerin her birinin ikametine birden

İşyeri bazında oluşturulan e-defterler için, aynı vergi kimlik numarasına sahip olan işyerlerini kendi içlerinde bir şube adı altında gruplamak ve e-defter oluşturma ve

65 ve üzeri yaştaki ve Kronik rahatsızlığı olan meslektaşlarımızın mükellefleri için getirilen mücbir sebep uygulamasındaki beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri

Gider kayıtlarınızın giriş işlemi tamamlandıktan sonra, Defter Beyan Sitemine Gönderme işlemi için ekranın sol üst kısmındaki Gider Gib Entegrasyonu ->

maddesinde; “Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile