• Sonuç bulunamadı

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İnönü Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Yakıncı ile koruyucu sağlık alanında geliştirdiği çalışmaları ve sağlık üzerine yazdığı öykü kitaplarını konuştuk.

Prof. Dr. Cengiz Yakıncı ile

Röportaj 13’te

Kasım 2016 / Yıl: 3 / Sayı: 25

80’li yıllar Türk Sineması’nın en iyi kötü jönlerin- den Nuri Alço, sinemaya dair düşüncelerini, sinema geçmişini ve Yeni Türk Sineması’na bakışını İNÖNÜ İLETİŞİM gazetesine değerlendirdi.

İ N Ö N Ü Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L E T İ Ş İ M F A K Ü L T E S İ U Y G U L A M A G A Z E T E S İ h t t p s : / / w w w. i n o n u . e d u . t r / t r / c m s / g a z e t e i l e t i s i m

2016-2017 AKADEMİK AÇILIŞ TÖRENİ YAPILDI

İnönü Üniversitesinin 2016-2017 Akademik Yıl Açılış Töreni, Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde yapıldı.

Sabah saat 09.30’da Merkez Kampüsteki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunması ile başlayan tören, Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde devam etti. Törene, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Malatya Valisi Mustafa Toprak, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan, Malatya Büyükşehir Belediye Baş- kanı Ahmet Çakır, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, birçok kurum ve kuruluşun yöneticileri veya temsilcileri, öğretim üyeleri ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki törende konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, çağımızın temel özelliği bilgi ve enformasyonunun sınır tanımayan niteliğiyle yayılma hızı olduğunu söyledi.

Bilim ve teknolojide büyük aşamaların kaydedildiğini belirten Bakan Tüfenkci, “Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi atomaltı parçacıklarının ışıktan daha hızlı hareket ettiğini öne sürdü.

Oysa yakın zamana kadar ışıktan daha hızlı hareket eden hiçbir şey olmadığı düşünülüyordu. Kuantum mekaniği tüm klasik mekanik bilgileri alt üst etti. Kuantum ile ışığın varsayıdığı düz bir çizgi halinde hareket etmediği parçacıklı bir yapısı olduğu anlaşıldı. Bu yapının gözlem yaptığınızda herşeyi değiştirdiği ve sonsuz bir olasılıklar zinciriyle karşı karşıya olduğumuzu ortaya çıkardı. Üniversiteler bu bilimsel değişimin ve ilerleme-

Nuri Alço ile Röportaj 4’te

Yeşilçam ve Türkan Şoray

#ReklamDemişken

İNÜHABER Merkezi Kuruldu

nin öncüsüdür. Dünyadaki bu değişimi, dönüşümü üniversitele- rimiz iyi takip etmelidir. Çünkü üniversiteler dünyanın hemen her ülkesinde toplumsal ilerlemenin lokomotifi, toplumların beyni, kalkınmanın itici gücüdür” diye konuştu.

Bakan Tüfenkci, 21. yüzyılda eğitimin hayat boyu öğrenme ve bilgi toplumu olmak üzere iki önemli özelliğini olduğuna deği- nerek, “Bilgi toplumuna geçişte stratejik kaynak sermaye değil bilgidir. Biz de ülke olarak sadece teknolojiyi kullanmakla yetinemeyiz. Türkiye teknolojiyi üreten bir ülke olmalıdır. İşte bu noktada üniversitelerimizin asli vazifesi bilgiyi üretmektir.

Üniversitelerimiz dünya standartlarında bilgi üretmeye, dün- yada ses getirmeye başlayınca Türkiye çok daha güçlü bir ülke haline gelecektir” ifadelerini kullandı.

Sayfa 6’da

3’te

8’de

10’da

90’lı yıllarda çocukların vazeçilmezlerinden olan

“Pokemon” çizgi filmi, 2016 yılına gelindiğinde mobil cihazlarla buluşarak oyun haline geldi. Pokemon izle- yerek büyüyen neslin yıllar sonra oyunuyla buluşması beraberinde birçok farklı olayı da getirdi.

Teknoloji

11’de

(2)

DOSYA HABER 2

YEŞİLÇAM’A GÜZEL BAKIŞ RÜZGÂRI: TÜRKAN ŞORAY

Seçil Fişenkçi

Sayısız Film, Karakter ve Sultan...

B

akışlarıyla, mimikleriyle, güzelliğiy- le ve oynadığı rollerle Yeşilçam’a damgasını vurmuş bir aktrist...

Türkan Şoray; namı-diğer “Yeşilçam’ın Sultan’ı”...

Türk Sineması’nın duayenlerinden Şoray, oynadığı sayısız filmi, aldığı nice ödülleri ve izleyenlerinin gönlünde taht kurmasıy- la filmlerin aranan yüzü haline gelmiştir.

Sadece oyunculuğu değil aynı zamanda yönettiği filmlerle -Dönüş-1972, Bodrum Hakimi- 1976, Azap-1973, Uzaklarda Arama-2015-başarıyı yakalamıştır. Tür- kan Şoray’ın sinema masalı, bir arkada- şını izlemek için gittiği sette başlar. Daha 15 yaşındayken önce güzelliği dikkat çeken Şoray’ın oyunculuk yeteneği yadsınamaz bir gerçektir. 203 filmde 203 karaktere hatta kimi zaman aynı filmde iki farklı karaktere hayat vermesi, onun sahip olduğu yeteneğin nişanesidir. Ünlü yönetmenler, adından söz ettiren senarist- ler ve genç kızların aşık olduğu birçok

ünlü aktörle çalışma fırsatı yakalayan Sultan, şüphesiz ki Yeşilçam’ın şanslı isimlerinden olmayı başarmıştır.

Türkan Şoray sadece aşk filmlerinde oyunculuğunu göstermemiş, dönemin toplumsal sorunlarını dile getiren filmle- rin de üstesinden gelmiştir. Köyde yaşa- yan, çocuklarının hayatını topraktan ka- zanan bir kadın olmuştur kimi filmlerinde -Açlık-1974, Dönüş-1972-; kimi film- lerinde ise bir hanım ağa rolüyle kocası- nın intikamını almak isteyen hırslı ama dimdik duran veya hakim rolüyle idealist bir kadın olmuştur Türkan Şoray, -Dila Hanım-1977,Bodrum Hakimi-1976- Bir balıkçı tezgahında ya da Karadeniz’in hırçın kızı olarak karşımıza çıkan Şoray, birçok filminde başrolü paylaştığı Kadir İnanır’la birlikte sinema perdesinde adeta devleşmiştir.

Gözleriyle konuşan mimikleriyle oyun- culuğunu üst seviyelere taşıyan Şoray, kadının sinemadaki yansıması haline gelmiştir.

1960-1980 yıllarında çekilen filmlerde kadın, erkeğine uyum göstermesine kar- şın daha dik, ayakları yere basan kent-kır

fark etmeksizin çocuklarının geçimini üstlenmekten çekinmediği görülmektedir.

Türkan Şoray sinemasının bu dönemde parlaması ve bu rollerin hakkıyla üstesin- den gelmesi dikkatleri üzerine çekmesini sağlamıştır.

Türkan Şoray o dönemde modernizmin, kadınları “kötü yola sürükleyen, ürkü- tücü” bir kavram olmayışının aslında hayatta kadına yer veren bir açılım oldu- ğunun anlatısı olmuştur rolleriyle.

Kitaplara İlham Veren Oyunculuk 15 yaşında başladığı sinema yolculuğu sırasında günümüzde bile sık sık bahsedi- len “Türkan Şoray Kuralları” kimilerine göre bir ego gösterisi, kimilerine göre ise yaptığı işe gösterdiği değer olarak nitelendirilmiştir.

İstanbul sokaklarının set olarak kulla- nıldığı ve Şoray’ın anılarının yaşadığı İstanbul sokakları oyunculuğunun, rol aşklarının, gülüşmelerinin en yakın ta- nıkları olmuştur. Türkan Şoray’ın kaleme aldığı ve otobiyografi niteliğinde olan kitabı “Sinemam ve Ben” de sokaklarda

Sinemada Dört Güzel

Yeşilçam öyle bir derya denizdir ki içinde delikanlıların aşık olduğu dünya güzeli aktristleri, genç kızların gönlünü fetheden yakışıklı aktörleri barındırır.

Yıllarca beyaz perdeyi süslemiş olan bu oyuncular gerek yetenekleriyle gerek- se de yaşadıkları gösterişli hayatlarıyla izleyenlerinin dikkatlerini çekmiştir.

Günümüzde dahi Türk Sineması’nın gözde oyuncuları dünya çapında tanın- maya ve hala genç kızların ve delikanlıların hayranlıklarını kazanmaya devam

etmekte.

“Yeşilçam’ın 4 yapraklı yoncası” olarak hafızalarımızda ve sinemada yer edinen Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik şüphesiz ki dönemin kadın oyuncuları olarak parlamış, hayat verdikleri her bir karakter ile adlarından söz ettirmiştir. 70’li ve 80’li yıllara damgasını vurmuş bu dört isim giydikleriyle, yedikleriyle, yaşantısıyla her an takip edilmek istenen ama günümüz teknolojisinin olmadığı dönemde bu isimlere ulaşmak oldukça zor olmuş; hayran mektuplarıyla ve çiçeklerle odaları dolup taşmıştır.

çekilen filmlerin birçok kez Türkan Şoray hayranları tarafınca basıldığından bah- setmiştir. Yazdığı anılar içinde sinemanın kendisine sabrı ve mütevazılıği öğretti- ğine değinmiş ve çektiği her filmde her karakteri kendisiyle özdeşleştirdiğine değinmiştir.

Öyle ya özellikle köyde yaşayan ve çoğu zaman çocuğuyla imtihana tutulan birçok anneye hayat vermiştir filmlerinde -Dö- nüş-1972, Azap-1973,Selvi Boylum Al Yazmalım-1977- ve bu filmlerini gerçek hayatta anne olmadığı dönemlerde dahi annelik duygusunu vererek canlandırmış- tır. Gözyaşları eşliğindeki acısı beyaz- perdede sahte durmamış, izleyenlerin gözlerinde bir damla yaş, boğazlarında bir düğüm olmuştur hüzün.

Sadece sosyo-politik veya aşk filmlerinde yer almayan romantik komedi diye ad- landırabileceğimiz -Sultan -1978- ,Ateşli Çingene -1969-, filmlerde de rol olarak sevimli bir genç kız olmasının yanında dik başlı ve asi –vamp- bir kadın olarak da hayranlarının karşısına çıkmıştır.

Melodram filmlerinin aranan kadın oyuncusu olmuş; ulusal ve uluslararası

(3)

3 BİZDEN HABERLER

Merhaba,

Yeniden ve yenilenmiş olarak karşınızdayız, Ülkemizin yaşadığı ihanet girişimi ve bu ihanet karşısında milletimizin

şanlı karşı duruşu bizlere de ilham vermeye devam ediyor. 15 Tem- muz süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeler birliğimizin, sevdamızın

ve irademizin ne kadar güçlü olduğunu; bu değerleri elimizden almak isteyen güçlerin hiçbir zaman ve şartta başarılı olamayacaklarını tüm dünyaya olduğu gibi bizlere de bir kez daha gösterdi.

Bu şevk ve kararlılıkla gazetemizin yeni sayısıyla beraberiz. Son sayımızdan bugüne bir çok değişiklik oldu. Üniversitemizin yeni yöne- timi, fakültemizin yeni bölümü bunların belki de en önemlileri. Aynı za- manda Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın önemli teşvik ve desteğiyle gerek fakültemize gerekse de üniversitemize kazandırdığı İNÜHABER Merkezi yayın hayatına başladı. İletişim fakültelerinin en önemli parçasının olan uygulama birimleri olduğu tartışılmaz bir gerçek. 3 yıl önce kurduğumuz İnönü İletişim Gazetesi’nin yanında artık bir de haber merkezimiz var. Bu sayede artık İnönü Üniversitesi olarak kendimizi daha iyi ifade edebilecek, öğrencilerimizin gelişimine daha fazla katkı sağlayabileceğiz.

İletişim Fakültesi bünyesinde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nden sonra Gazetecilik Bölümünün de bu seneyle birlikte öğrenci almaya başladığını duyurmaktan son derece mutluyum. Her geçen yıl daha da güçlenen ve büyüyen fakültemizin yeni öğrencilerimizle daha etkin olacağına inancımız tam. Bu konuda emeği geçen herkese İnönü İletişim Gazetesi olarak teşekkürü borç biliyoruz.

Yenilenen içeriğimizle bizi keyifle okuyacağınızı umut ediyorum. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle.

Öğr. Gör. Yasemin KESKİN YILMAZ

birçok ödüle aynı zamanda Altın Portakal Ödülü’ne layık görülen aktris, oynadığı dizilerde de sempatikliğini konuşturmuş- tur. Öyle ki; Tatlı Hayat -2001- dizisinde İhsan Bey’in -Haluk Bilginer- kaprisini çeken ama hanımefendiliğinden ödün vermeyen bir kadını canlandırırken İkinci Bahar -1998- dizisinde fedakar ve ayakları yere sağlam basan Ali Haydar Usta - Şener Şen- ile sil baştan bir yaşam kurmaya çalışan bir anneyi canlandırmış- tır. Uzun yıllar süren bu dizilerde Tür- kan Şoray sadece sinema alanında değil televizyon dizilerinde olan başarısını da göstermiştir.

Dönemin popüler dergileri olan Ses, Ka- dınca, Roman’a defalarca kapak olmuş;

adına birçok belgesel hazırlanmış ve altı kitap -Türkân Şoray, Bir Yıldız Böyle Doğdu, Sümbül Sokağın Tutsak Kadını, Türkân Şoray (biyografi), Türkân Şoray ile Yüz Yüze, 50 Yıllık Aşk, Türkan Şoray, Sinema Emekçisi Türkan Şo- ray- yazılmış olan Sultan aynı zamanda

“UNICEF 2010 Türkiye İyi Niyet Elçisi”

seçilmiştir. Oyunculuğuna dair yazılan kitaplar, denemeler, makaleler aslında Sultan’ın, Türk Sinemasına yıllarca kattı- ğı değerlerin birer göstergesidir.

Yeşilçamın efsaneleşmiş kadın oyuncusu günümüzde senarist ve yönetmen olarak hala sık sık adından söz ettirmeyi sürdü- rüyor...

İNÖNÜ’DE MİLLİ İRADE KOŞUSU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Sevil Adıgüzelman Fahri Karaman

İ

nönü Üniversitesinde “15 Temmuz Milli İdare Koşusu” etkinliği yapıldı.

Etkinlik Üniversite Mediko durağından başlayıp 3 kilometre sonra tekrar durakta son buldu.

Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı, Spor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından organize edilen “15 Temmuz Milli İdare Koşusu” yoğun katılım ve coşkuyla ger- çekleşti. İnönü Üniversitesi kampüsünde yapılan etkinliğe Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Rektör Yardımcıları Prof. Dr.

Abdulkadir Baharçiçek, Prof. Dr. İbrahim Tükmen, Prof. Dr. Nusret Akpolat, Rek- tör Danışmanları Doç. Dr. İlhan Erdem, Yrd. Doç. Dr. Cemal Koyunoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Özcan, Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanı Ömer Çelik, akademik, idari personel ve öğrenciler katılımıyla gerçekleştirildi.

Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın baş- langıç düdüğü ile başlayan ve 3 kilometre koşan sporcular kıyasiye bir mücadele

verdi. Rektör Prof. Dr. Kızılay’ında eşlik ettiği koşunun son bulmasıyla dereceye giren sporcular için ödül töreni düzenlen- di. Ödül töreninde konuşan Rektör Prof.

Dr. Kızılay, 15 Temmuz’da gerçekleştiri- len hain darbe girişiminin ülkemize ciddi olumsuzluklar yaşattığını belirtti. Rektör Prof. Dr. Kızılay, “Türkiye’de her şey yolunda giderken ve birçok konuda her gün yeni başarılar ortaya konurken bir anda hain bir darbe teşebbüsüyle karşı- laştık. O gece dünyanın büyük güçleri tüm piyonlarını kullanarak Türkiye’ye diz çöktürmek istedi. Başta Sayın Cum- hurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere siz gençlerin ve tüm mil- letimizin sağlam duruşu, bu hain darbe teşebbüsünü durdurdu ve başarısız kıldı.

Dünyada şimdiye kadar başka bir örneği görülmemiş bir direniş ve dik duruşla bu darbeyi boşa çıkardık, boşa çıkardınız.”

diye konuştu. 15 Temmuz darbe girişi- minin Türkiye’nin dünyada ve bölgesin- de söz sahibi olmasına dur demek için yapıldığını kaydeden Rektör Prof. Dr.

Kızılay, “Şimdi bu darbeyi atlatarak, boşa

çıkartarak hainleri de tek tek temizleye- rek ülkemizin önünü tüm kurumlarımızla birlikte tekrar açtık. Yeniden gücümüze güç katarak yolumuza devam ediyoruz.

Bu millet hiçbir zaman esarete ve hain- liğe geçit vermemiştir. Bundan sonra da geçit vermeyecektir. Bundan hepimiz eminiz. Hepimiz buna karşı tek yürek ve tek bileğiz. Onun için Allah bir daha bu ve benzeri girişimleri bizlere gösterme-

sin.” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz Milli İrade Koşusunun sonuçlanmasından sonra İnönü Üniversi- tesi Mediko Önü Mudanya Meydanında yapılan törende farklı branşlarda birinci- lere 750 lira, ikincilere 500 lira, üçüncü olanlara ise 250 lira verildi. Ödül töreni- nin ardından İnönü Üniversitesi Engelsiz İnönü Topluluğunun hazırladığı 15 Tem- muz Milli İrade Resim Sergisi gezildi.

(4)

RÖPORTAJ 4

İ N Ö N Ü Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L E T İ Ş İ M F A K Ü L T E S İ U Y G U L A M A G A Z E T E S İ h t t p s : / / w w w. i n o n u . e d u . t r / t r / c m s / g a z e t e i l e t i s i m

İnönü İletişim Gazetesi

“KÖTÜ ADAMI, İYİ OYNAYARAK DOĞRU YERLERE MESAJ VERDİM”

Y eşilçam’ın yakışıklı-kötü adamı olarak unutulmaz filmlerle hafızalara kazınan bir isim O. “Gazoz içer misin” repliği ile genç kızları tuzağına düşürmeye çalıştığı filmlerine rağmen hala gençler tarafından ilgi ve saygı gören Nuri Alço ile yaptığımız röportajda geçmişe dair tecrübelerini, sinemaya bakış açısını ve günümüz sinema oyunculuklarını konuştuk.

Nazlı Genç

Mankenlik ile başlayan serüveniniz 1974 yılında Yeşilçam’a geçerek devam etti. Bize bu süreçten biraz bahseder misiniz?

Eskişehirliyim ben. Pfizer ilaç firmasın- da çalışıyordum o zamanlar. Çalışırken İstanbul’a gelişimle mankenlik yapmaya başladım. Saklambaç, Kelebek Gaze- teleri, Ses, Hayat Mecmuaları vardı. O zamanlar Yeşilçam’a yarışmalar ile geçi- liyordu. Onların yarışmalarına katıldım ve birinci oldum. Öyle geçtim sinemaya.

İlk filmim “Ah Bu Ne Dünya” da Romi- na Terry, Sevda Karaca ve Ünsal Emre ile rol aldım. İkinci filmimde ise Orhan Gencebay ile çok güzel bir filmde rol al- dım. Ondan sonra ardı arkası kesilmeyen diziler, filmlerde oynadım. Şu an 200’ün üzerinde film ve dizilerim var.

Sinema hayatınız boyunca genellikle tecavüzcü ve kötü adam rollerini oyna- dınız. Ama insanlar sizi hala seviyor, bunun sırrı ne?

Bu, güzel bir şey. Türkiye’de değil dünyada ilk defa bir aktörün başına gelen bir şey. Dağlara, taşlara, duvarlara ismi yazılan herhalde hiçbir aktör olmamıştır.

Bu gençlere verdiğim mesajlarla, genç- lerin adına oynadığım, çektiğim filmler sayesinde oldu. Kötü adamı oynadığım filmlerde en iyi şekilde onlara göstererek çok genç kardeşimizi kötü yollardan kur- tarma başarısına nail oldum ve ailelerin içine kadar girdim, sevildim. Bu benim

için çok mutluluk verici bir süreç.

Bir dönem bütün duvarlara hatta Küba, Hollanda ve Paris de bile Nuri Alço yazılıyordu. O yazıları sildirmek istemiş- siniz.

E tabi bir sabah uyanıyorsunuz gayet nor- mal bir yaşantı varken bütün basın sizi arıyor. Bütün duvarlarda, elektrik trafola- rında, sokaklarda “Başbakan Nuri Alço”

gibi güzel laflar ile İstanbul dağıtılıyor bir gecede. Aynı karakter yazısı ile sprey- le her yere yazılmış. Bu bir örgüt olabilir diye düşündüm ve tabi ki korktum, çekin- dim. Bunun üzerine Şişli Savcılığı’na di- lekçe verdim. Sonra baktım ki gençlerden oluşan bir grup yapmış. Onlarla görüştüm niyetlerinin iyi olduğunu ve beni çok sevdiklerini söylediler. Sinan Çetin, Şans Kapıyı Çalınca filmini Küba’da çekerken bir gün beni arıyor Barbunya Adası’ndan.

“Barbunya adasının haritada yeri yok, senin burada ismin var filmi çekiyorum ve galasına geliyorsun.” dedi. Böyle bir şey yaşadım.

En unutamadığınız Yeşilçam filmi hangisi? Filmlerde oynarken özellikle dikkat ettiğiniz noktalar var mıydı?

Kayıp Kızlar ve Telekızlar benim en dikkat çekici filmlerimden biri. Bunlarda tabi zorlandım. Cüneyt abi ile çektiğim, zorlandığım sahneler oldu. Bilhassa Ka- yıp Kızlar filmini çekerken Ahu Tuğba ile kezzap sahnemiz vardı ve gerçek kezzap kullanıldı çekim yapılırken. Bu sahne çekilirken karşımdaki oyuncunun da bana

güvenmesi gerekiyordu. Üzerindeki kıya- feti yırtıp kezzabı döktüğüm zaman ku- maşı paramparça etmişti. O sahneyi hiç unutmuyorum, çok önemli bir sahneydi.

Ama çekilmesi gerekiyordu. Cüneyt abi ile çektiğim kızı Şehnaz Dilan’ı uyuş- turucuya düşürüp kaçma sahnem var.

Emniyet müdürünün kızını uyuşturucuya düşürüyorsunuz ve helikopter ile kaçıyor- sunuz. Kaçarken arkamdan atlıyor. Orada helikopterin üzerinde kavga ediyoruz ve helikopter yükselmiş vaziyette. O sahnede yumruk yedim ve karton kutu- ların üzerine düştüm arkamdan da onun atlaması zor sahnelerdi. Bire bir çektiği- miz sahnelerdi ve benim için unutulmaz çekimlerdi. En ufak hata kabul edilemez çünkü oradan düşerken yere de çakılabi- lirsiniz. Hiçbir önlem yok ama bunlara katlanmak meslek aşkı ve sevgiden başka bir şey değil.

Nuri Alço’nun sınırları neler?

Benim sınırlarım belli zaten. Ben dram oynarım. Mesela 3 tane çocuğu olan, kömür satan, hamallık yapan, böbreğini satan ve ölü diye çöplüğe atılan bir adamı oynadım. Yani her türlü rolü oynarım fakat tek oynamayacağım, malum kadınsı rolleri oynamam. Benim oynayacağım roller belli.

Yerinizi dolduracak -oynadığı rol itiba- riyle- gönül rahatlığıyla arkanızı dönüp gideceğiniz jönler var mı?

Ben hiçbir jönün arkasından jön yetiştiği- ni kabul etmiyorum. Yeşilçam sinemasına baktığınız zaman değerli, yerleri doldu- rulamayacak isimler var örneğin Erol Taş, Kazım Kartal, Kadir Savun, Hayati Hamzaoğlu, Hulusi Kentmen gibi isim- lerin yerini dolduracak ve onlarla aynı performansı sergileyecek hiçbir oyuncu yok. Yeşilçam oyuncularının çocukları olan örneğin Keman Sunal’ın oğlu Ali Sunal’a bakın Kemal Sunal nerde Ali Sunal nerde. Ali Sunal donuk, esprisi olmayan bir adam. Mesela Sadri Alışık, Kerem Alışık örneği bazılarında babadan oğula geçmemiş. Ama bir tek oyunculuk- ta babadan evlada geçen Şener Şen, Ali Şen var. İkisi de çok büyük oyuncudur.

Onun haricinde hiçbir zaman yetişme- miştir, yetişemez de.

Oyunculuk eğitimi almış -büyüklerin tabiriyle “yeni yetme”-oyuncular sahne önüne nasıl bakıyor sizce, sanat için mi para için mi?

Para için bakıyorlar. Sahne için baktık- larına hiç inanmıyorum. Çünkü parayı birden bulunca şımarıyorlar. Ama eski

Düzelti

Öğr. Gör. Yasemin KESKİN YILMAZ

Basım Yeri: emart REKLAM Nasuhi Cad. Antepli Sok. No. 9 - MALATYA

Basım Tarihi: Kasım 2016 Sayı: 25

Yıl: 3

Yayın Türü: Yerel, süreli eposta: gazeteiletisim@inonu.edu.tr

Adres: İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Merkez Kampüsü

Merkez / MALATYA.

Tel: +090 422 377 46 90 - 1107 Fax: +090 422 341 01 63 İnönü Üniversitesi

İletişim Fakültesi Adına Sahibi Dekan

Prof. Dr. Ahmet KIZILAY Genel Yayın Yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Fatma NİSAN

Yazı İşleri Müdürü Öğr. Gör. Yasemin KESKİN YILMAZ

Muhabirler Doğan GÜNEY

Nazlı GENÇ Neslihan KORKMAZ

Özge SEVER Seçil FİŞENKÇİ Sevil ADIGÜZELMAN

Foto Muhabirleri Ali Ekber ÇIPLAK Fahri KARAMAN Harun KUTLU İbrahim Ali KOMAN Görsel Tasarım ve Uygulama

Burak GÖZÜTOK Hüseyin Can AYDIN

(5)

5 RÖPORTAJ

saygı, sevgi, disiplin maalesef yok. Bir kere sanatçı giyimi, kuşamıyla, halkın içindeyken nasıl davranacağını bilen, ör- nek bir insan olması gerekir ama maale- sef genç nesil sanatçılarda ben hiç örnek olacak birilerini görmüyorum. Alkol içip içip sarhoş oluyorlar. Basına saldırıyorlar.

Madem seni çekmelerini istemiyorsun gitme oraya. Sen orada gazetecinin ol- duğunu bilmiyor musun? Nerede olduk- larını bildiğin halde gidiyorsan o zaman çekilmeye gidiyorsundur. Çoğunun ken- disi telefon açıyor bu akşam buradayız diyor. Sonra rezalet çıkarıyorlar gündem yaratmak istedikleri için. Bizde önceden gündem çektiğimiz filmlerle, dizilerle yaratılırdı. Sizin gibi gazeteci arkadaşlar önceden film setlerine gelirlerdi. Film setlerinde haber yaparlardı. Ama şimdi film setinde haber yapıldığını pek görmü- yorum. Şu an hep gece hayatında ve özel hayatlarıyla ilgili haberler yapılıyor. Türk sinemasında örnekler var Fatma Girik, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, İzzet Günay, Murat Soydan gibi dev sanatçıla- rın düzenli bir hayatı vardı. Ben de hep sanatımla ön plana geldim.

Eskişehir’de başlayan “Uyuşuyorum”

adlı kampanyada yer almışsınız. Yıllar- ca sahne yüzünde gazoza ilaç atan Nuri Alço bu kampanya ile nasıl bir mesaj verdi?

Ben üniversitelerin uyuşturucu konulu sempozyumlarına katılıyorum, Narko- tiğin uluslararası davetlerine çağırılıyo- rum. Son zamanlarda bonzai denen ölüm- cül bir uyuşturucu üretiliyor. 5 TL’ye satılıyor. Ve 5 TL gibi ucuz bir fiyata satıldığı için alıyorlar. Sonu ölümcül olu- yor. Bu uyuşturucuyu kullanan insanları kurtarmak gerekiyor. Bunları gençlere anlatmak için üniversitelere gidiyorum.

Televizyonda bu konuyla ilgili program- lara katılıyorum. Uyuşturucuyla ilgili filmlerde oynayan benim gibi oyuncula-

rın bunu gençlere anlatması daha etkili ve inandırıcı oluyor. Ve ben çok kişiyi de kurtardığımı biliyorum. Sanatçıların gö- revlerinden biri de uyuşturucu kullanan insanları topluma kazandırmaktır. Sosyal sorumluluk projelerinin hepsine sanatçı- ların katılması lazım.

Bir röportajınızda “Kötü adamı iyi oynayarak verdiğim mesajların doğru yerlere gittiğini görmekten son derece mutluyum” demişsiniz. Türk halkı bu kötü adamı nasıl yorumluyor?

Gayet iyi. Üniversitelere gittiğim zaman bunu görebiliyorum. Bugün başrolde oynayan diğer büyüklerim karşısında dahi onlardan fazla ilgiyi, alakayı çeken, onlardan fazla alkışı alan, sevilen ve on- ların içinde olan bir insanım. Katıldığım söyleşide bir kız arkadaşımız kalktı ve siz ne kadar da içimizdensiniz, doğal olarak her şeyi anlatıyorsunuz demişti. Onu ya- şayıp onu vermek lazım. Bunu verebildi- ğiniz zaman inandırıcı oluyorsunuz. Ben yapmacık ve yarım yamalak anlatsam herkes ne kadar kasıntı diyecek. Oysa ben de onların arasından geldim, ben de o sıralarda okudum. Para kazandım, şöhret oldum diye insanları küçümsemem mi gerekiyor. Yok, öyle bir şey. Para insana mutluluk getirmiyor.

Şimdilerde neler yapıyorsunuz?

Temel ile Dursun’u çektim bitti. Yeni bir proje var şu anda Kıbrıs’ta çekeceğimiz.

Hunt filmin çekeceği bir film var. Onun için hazırlıklar sürüyor.

Para

insana mutluluk

getirmiyor.

(6)

BİZDEN HABERLER 6

PROF. DR. KIZILAY: “ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE BİLGİ ÜRETMEK ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZDİR”

Sevil Adıgüzelman İbrahim Ali Koman

Ü

niversitelerin bilim merkezleri olmalarının yanı sıra bölgesel iler- lemenin ve kalkınmanın da anahtarları olduğunu dile getiren Bakan Tüfenkci, şunları kaydetti:

“Üniversitelerimiz bulundukları bölgele- rin özelliklerine ve ihtiyaçlarına yönelik olarak uzmanlaşması, bilgi ve teknoloji üretmesi hem üniversiteyi hem bölgeyi hem de ülkemizi güçlendirecektir. Malat- yalı bir devlet adamı olarak üniversitemi- zin çalımalarını yakından takip ediyorum.

Üniversite sanayi işbirliği hem üniversi- teler hem de iktisadi hayat için önemlidir.

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası ile İnö- nü Üniversitemizin Malatya Teknokent’le birlikte çalışmaların şehrimiz ve ülkemiz açısından önemli bir katma değer oluştu- racağına inanıyorum”

Bakan Tüfenkci, İnönü Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılının hayırlı olmasını temennisinde bulundu.

Malatya Valisi Mustafa Toprak da dünya- da küresel değişim ve dönüşümün yaşan- dığı ciddi bir rekabet olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Bilgi toplumu olma noktasında herkes

bu rekabet içerisinde yer almaya çalı- şıyor. Bilgi toplumu olma noktasında ekonomide, sanayide, milli eğitimde, sağlıkta, tüm alanlarda bilgiyi üretme, bilgiyi kullanma, bilgiyi patente, marka- ya ve tescile giden yolda özellikle onun sonrasında üretime dönüştürerek, ülke- mizi güçlü kılma adına önemli çalışmalar yapılıyor. Dünyadaki bu çalışmalar kar- şısında şüphesiz ki ülkemizin de önemli hedefleri var. Hem ekonomide hem hava ve uzay savunma sanayisinde hem tüm sektörlerde, ülke insanımızı müreffeh kılacak, refah içerisinde yaşatacak çalış- maları ve gücü bilgi toplumuyla birlikte vatandaşlarımıza sunmak gayretleri var.

Bu anlamda, bu gayretlerin en önemli noktasının üniversitelerimiz, bilimin ve bilimsel çalışmaların ortaya çıkarıldığı, teknolojinin, araştırma ve geliştirmele- rin yapıldığı, bunların üretime dönüş- türüldüğü bir yapı ve merkezdir. İnönü Üniversitemizin de bu kutlu yolda önemli katkıları olduğunu, Malatya’ya, ülkemize ve tüm dünya eksenine önemli bilimsel çalışmalar yaptığını da görüyoruz.”

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır da İnönü Üniversitesinin Malatya’nın gözbebeği olduğunu söyledi.

Çakır, İnönü Üniversitesinin şehre değer katmasıyla birlikte Malatya’nın yapılaş- masın da, imarında, sanayisinde rehberlik edeceğini kaydederek, “Yeni rektörümüz ve yeni kadroyu tebrik ediyorum. Ortaya koydukları yeni bakışla inşallah kenti- mize çok daha büyük değer katacaktır”

dedi.

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.

Ahmet Kızılay ise iki hafta önce tüm üniversitelerin akademik yıl açılış töreni Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cum-

hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda yapıldığını bugün ise İnönü Üniversitesinin akademik yıl açılış töre- nini için bir araya geldiklerini ifade etti.

Rektör Kızılay, 15 Temmuz’da hain bir darbe girişimi yaşandığını anımsata- rak, “Hepinizin bildiği gibi ülkemiz 15 Temmuz günü hain bir darbe teşebbü- süyle karşı karşıya kaldı. Bir grup hain;

anayasal düzeni yıkmak, devletimizi ve milletimizi bölüp parçalamak, demok- ratik yollarla iktidara gelen hükümeti devirmek istedi. Halkın tercihi ile seçilen Cumhurbaşkanımızın hayatına kast eden bu vatan hainleri, Türkiye üzerine yüzyıllardır oyun oynayan ve ülkemize diz çöktürmek isteyen güçlerin taşeron- luğunu yaptı. 246 şehit verdiğimiz ve iki binden fazla insanımızın yaralandığı bu kanlı darbe teşebbüsü, Cumhurbaş- kanımızın güçlü liderliği, milletimizin birlik ve beraberlik içinde ortaya koy- duğu irade ile önlenmiştir. Milletimizin 15 Temmuz’da ortaya koyduğu irade, dünya siyasi tarihinde eşi görülmemiş bir kahramanlık ve cesaret örneğidir. Bu sayede vatan haini bu darbeci güruhun terör eylemleri önlenmiştir. Ülkemiz üzerine oynanan oyun boşa çıkarılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu alçak ve hain darbe teşebbüsünden sonra ülkenin güvenliğine yönelen tehditlere karşı ülke içinde ve ülke sınırları dışında çok daha güçlü ve kararlı adımlar atarak gereken cevabı vermiştir ve vermeye devam etmektedir. 15 Temmuz aynı zamanda bütün dünyaya bu milletin sahip oldu- ğu değerlerin ne kadar güçlü olduğunu,

‘Yenikapı ruhu’ diye tanımlanan birlik ve beraberlik duygusunun ne kadar derin olduğunu göstermiştir. Türkiye büyük ve

(7)

7 BİZDEN HABERLER

güçlü bir ülkedir. Avuçlarını ovuşturarak Türkiye’nin diz çökmesini bekleyen dış güçler ve onlara hizmet eden içerideki uzantıları Türkiye’nin gücünü bir kez daha iliklerine kadar hissetmişlerdir.

Devletimiz, ülkemizi dört koldan ablu- kaya almak isteyen bu terör saldırıla- rına karşı koyarken demokratik hukuk devleti kuralları içerisinde, insan hak ve özgürlüklerini koruyarak mücadeleye devam etmektedir. Bu vesile ile bu darbe teşebbüsünü planlayanları, yapanları, destekleyenleri ve işbirlikçilerini tekrar lanetliyorum. Aziz şehitlerimize rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyor, tedavisi devam edenlere şifa diliyorum. Üniversitemiz BESYO son sı- nıf öğrencisi Enes Gün de bu hain darbe teşebbüsünde gazi olmuştur. Cansiperane fedakarlığından dolayı Enes’e şükranla- rımızı ifade ediyor, alnından öpüyorum.

Enes’e bugün bir plaket vereceğiz. Bir kez daha vurgulamak isterim ki Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Ülkemizin gücünü sınamak isteyenler bugün olduğu gibi, yarın da hüsrana uğrayacaklardır”

şeklinde konuştu.

İnönü Üniversitesinin eğitim, bilim, sa- nat, kültür, sağlık ve sporda ülkeyi daha ileri düzeye ulaştırmak için çalıştığını aktaran Rektör Kızılay, şöyle konuştu:

“İnönü Üniversitesi bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da ahlak, erdem ve insani değerler üzerine kurulu güçlü ve kadim medeniyetimize değer katmaya devam edecektir. Eğitim, bilim, sanat, kültür, sağlık ve sporda ülkemizi daha ileri düzeye ulaştırmak için çalışıyoruz.

40 yılı aşan bir geçmişiyle üniversitemiz;

bugün 14 Fakülte, 1’i devlet konservatu- varı olmak üzere 4 yüksekokul, 12 mes- lek yüksekokulu, 5 enstitü, 1 teknokent ve 23 araştırma ve uygulama merkezine sahiptir. Üniversitemiz 7 bin dekarlık merkez kampüsüyle birlikte 11 yerleş- kede eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama faaliyetini sürdürmektedir.

İnönü Üniversitesinin toplam çalışan sayısı 5 bin 608’dir. Bin 678’i akademik, bin 867’si idari, 74’ü sözleşmeli, 69’u sürekli işçi, 28’i geçici işçi ve bin 892 ta- nesi şirket personeli olarak çalışmaktadır.

Üniversitemizde yaklaşık olarak 43 bin 500 öğrenci eğitim ve öğretim görmek- tedir. Öğrencilerimizin dağılımı ise şu şekildedir, 25 bin 978 lisans, 9 bin 757 ön lisans, 3 bin 715 yüksek lisans ve doktora ve 3 bin 122’si ise uzaktan eğitim öğren- cisidir. Yabancı uyruklu öğrencilerimizin sayısı ise yaklaşık bin 200’dür.”

Konuşmasında öğrenci ve akademis- yenlere de seslenen Rektör Kızılay,

“Sevgili öğrenciler, sizler bizim için çok önemlisiniz, geleceğimizin teminatısınız.

Devletimiz sizler için büyük imkanlar sağlamaktadır. Sizlere yeterli imkan ve uygun ortam sağlandığında yüksek başarıya ulaşacağınıza yürekten inanıyo- rum. Üniversiteler öğrencilerin sadece temel ve meslek bilgileri edindikleri bir yer değil, aynı zamanda onların kendi kendine öğrenebilme, teknolojiyi kulla- nabilme, sosyalleşme ve grup içerisinde çalışma yapabilme, sorgulama ve eleşti- rel düşünme yeteneğini kazandıkları ve geliştirdikleri yerlerdir. Bizim görevimiz sizler için uygun koşulları sağlamaktır.

Bu çerçevede eğitim-öğretim faaliyetleri yanında kültür, sanat ve spor aktiviteleri- ne katılmanız çok önemlidir. Saygıdeper

hocalarım, ülkemizde her alanda deği- şim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Eğitim, araştırma ve topluma hizmet süreçlerini denge içerisinde yürütmek, her birinde düzeyimizi önceki yıldan ileriye taşımak zorundayız. Değişen dünyayı yakalaya- cak bir vizyonu öğrencilerimize kazan- dırmak hedefimizdir” dedi.

Rektör Kızılay, İnönü Üniversitesinin güçlü bir beşeri sermaye ve fiziki potan- siyeli sahip olduğunu kaydederek, “Fiziki altyapısını büyük ölçüde tamamlayan üniversitemiz, bundan sonra niteliğe odaklanacaktır. Bilimsel faaliyetler ve yayınlar daha fazla desteklenecektir.

Öğretim üyelerinin ders yükününün azal- tılması ve bilimsel çalışmalara daha fazla zaman ayırmaları sağlanacaktır. Disip- linler arası çalışmalar teşvik edilecektir.

Sağlık ve temel bilimler alanlarında ba- şarılı olduğumuz gibi, sosyal ve ekonomi içerikli çalışmalarda da başarılı olmak için gerekli destek sağlanacaktır. Akade- mik ve idari kadrolara yapılan atamalarda bilimsel nitelik, ehliyet ve liyakat esas alınacaktır. Yönetimde katılımcılık, şef- faflık ve ortak aklın harekete geçirilmesi önemlidir. Herkesin bilgi ve tecrübesin- den yaralanmak temel anlayışımızdır.

Bütün çalışanlarımızın işlerini daha iyi yapabilecekleri ortamlar hazırlanacaktır”

ifadelerini kullandı.

“Dünyada İlk 500 Üniversite Arasına Girmek İstiyoruz”

İnönü Üniversitesinin hedefleri hakkında da bilgiler veren Kızılay, şunları söyle- di: “Hedefimiz cumhuriyetimizin 100.

yılında üniversitemizi Türkiye’nin ilk on, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına sokmaktır. Sağlık alanında üniversitemiz güçlü bir konumdadır. Turgut Özal Tıp Merkezi ve Karaciğer Nakli Enstitüsü şehrimizin göz bebeğidir. Karaciğer nakli konusunda dünya çapında eriştiği- miz düzeyi, kalp, akciğer ve hemen her alandaki nakillerde de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kısa süre içerisinde Onko- loji Hastanesini kurup faaliyete geçire- ceğiz. Sağlık alanında atacağımız yeni adımlarla üniversitemizin sahip olduğu

marka değerini daha ileri bir düzeye ta- şıyacağız. Aynı gün içerisinde muayene, tetkik, ameliyat ve taburcu işlemlerinin yapıldığı ‘gün hastanesini’ hayata geçir- mek için çalışıyoruz. Bakanım, Onkoloji hastanesini güçlü desteğiniz sayesinde bu yıl programa alabildik. Mimari projesini yapıyoruz. 2017 başında temelini ata- cağız. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, size, hükümetimize, milletvekil- lerimize teşekkür ediyorum. Size daha önce arz ettiğim üzere hastanemizin çok büyük bir borç yükü mevcuttur. Ayrıca 100’den fazla hasta yatağımızı hemşi- re ve personel eksikliğimiz nedeniyle hizmete alamıyoruz. Hastanenin borcu ile idari ve akademik kadro tahsisi konusun- da desteğinizi önemle istirham ediyoruz.

Sayın Bakanım, Saygıdeğer Misafirler, Üniversitemizin Değerli Mensupları, Güç ve bilgi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi üretmek ve teknoloji ge- liştirmek öncelikli hedefimizdir. AR-GE çalışmalarına olan destekleri artıracağız.

Yurt içi ve yurt dışında bilimsel faaliyet- lere katılımı destekleyeceğiz. Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisinin birer yıldız haline getirilmesi hedefimizdir. Bilimsel etkinliklerde kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile işbirli- ğine çok önem veriyoruz. ERASMUS, FARABİ ve MEVLANA gibi öğrenci ve öğretim elemanı değişimi programların- dan daha fazla kişinin yararlanması için çalışmalarımız sürmektedir. Üniversite- miz ile dünyadaki saygın üniversiteler arasında bilimsel ve kültürel işbirliği ar- tırılacaktır. Bir dünya üniversitesi olmak ana hedefimizdir.”

Rektör Kızılay, üniversite-toplum ilişki- lerini her alanda güçlendirilecek öğretim üyelerinin topluma katkılarının artırılaca- ğını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

“Malatya ve çevresinin eğitim, sağlık, sanat, spor, tarih, kültür, tarım, sanayi ve hizmet sektöründeki potansiyelinin ortaya çıkarılması, geliştirilmesi ve de- ğerlendirilmesine üniversitemiz öncülük edecektir. İnönü Üniversitesi olarak, şehrimizin kamu kurumları, meslek kuru-

luşlarımız ve sivil toplum örgütleri ile her alanda işbirliği ve koordinasyon içerisin- de şehrimize ve ülkemize değer katma azmi ve çabası içinde olacağız. Güzel sanatların her alanına destek verilecek- tir. Topluma yönelik olarak kültürel ve sanatsal faaliyetler düzenlemeyi üniver- sitemizin sorumluluğu olarak görüyoruz.

Bütün faaliyetlerimizde çevreye duyarlı- lık esastır. Çok güzel olan kampüsümüzü daha da geliştirmek için ‘Kampüs Master Planı’ yapıyoruz. Hızla sonuçlandırılıp uygulamaya konulacaktır. Kampüsün görüntüsünü bozacak yapılaşmalardan kaçınılacaktır. Bölgemiz küresel güç- ler tarafından 100 yıl önce olduğu gibi, bugün yeniden şekillendiriliyor. Etrafı bir ateş çemberine dönüşen Türkiye bütün zorluklara rağmen siyasi istikrarını sür- dürüyor, demokratik düzenini yaşatıyor ve dünyadaki ekonomik krizlere rağmen ekonomik büyümesini devam ettiriyor.

Bunları başarmamızı sağlayan temeller ise sahip olduğumuz güçlü devlet gele- neği, milli ve manevi değerlerimiz ve kadim medeniyetimizdir. İnönü Üniver- sitesi olarak yapacağımız çalışmalarla ülkemizin muasır medeniyetler seviye- sinin üstüne çıkmasına, birlik ve bütün- lüğünün sağlanmasına, demokrasimizin derinleşmesine ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bu duygularla 2016-2017 Akademik Yılı- nın üniversitemize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, açılış törenimizi onurlandıran başta bakanımız olmak üze- re hepinizi saygıyla, muhabbetle selam- lıyorum.” Rektör Kızılay, konuşmasının ardından 15 Temmuz hain darbe girişi- minde darbeci askerlerin silahından çıkan kurşunla yaralanan İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu (BESYO) son sınıf öğrencisi Enes Gün’e plaket takdim etti.

Açılış töreni, Prof. Dr. Enis Şahin ‘Mi- sak- Milli’ konulu açılış dersi ile sona erdi.

Açılış töreninin ardından Bakan Tüfenk- ci, İnönü Üniversitesi Rektörlük bina- sına geçti. Burada Rektör, Kızılay’dan üniversite çalışmaları hakında bilgi alan Tüfenkci, üniversiteden ayrıldı.

(8)

GENÇ FİKİR 8

Özge Sever / Fahri Karaman

Coca-Cola reklamları Ramazan ayında sofralarda olduğu mesajını verdiği ve ekranda belli dönemlerde çok

sık tekrarlandığı için aklıma gelen ilk marka oldu.

Coca-Cola’nın Ramazan ayında iftar sofralarında birlik, beraberlik ve aile olma duygularını çok iyi yansıttığını

düşünüyorum.

Kurum rengi kırmızı olduğu ve son reklamı olan

“Mutluluk Her

Yerde” sloganını çok beğendiğim için Ülker markasının kurumsal reklamı, hatırladığım ilk marka.

Elidor şampuan markası. Zaten Elidor

, saç için kullandığım bir marka. Reklamda oynayan ve bu markanın her mecrada

reklam yüzü olan Meryem Uzerli ile hatırladığım için reklamı denince aklıma ilk Elidor geliyor Tv

.

Lays cips markasının reklamlarının üzerinden zaman geçmiş olmasına rağmen hala ilk hatırladığım reklam ve markadır

. Ayşe teyzenin gülüşüyle aklımda kalmıştı.

Türk Telekom’un reklamları aklıma gelen ilk reklamlar.

Çünkü müziği dikkat çekiyor ve sürekli ekranda, her kanal- da ve özellikle her mecrada karşıma çıktığı için hafızamda

yer etmiş durumda.

Tv reklamı denince Snickers çikolata markası ilk aklıma gelen marka oluyor. “Açken sen, sen değilsin” sloganı ile hatırlıyorum çünkü bu slogan oldukça etkili ve bu nedenle

çok dikkatimi çekmişti.

Aklıma ilk gelen marka Eti. Çünkü kurulduğu günden itiba- ren cıngılını hiç değiştirmedi. Her reklamının ve logusunun sonunda aynı müziği kullandığı için aklıma gelen ilk marka

oluyor.

Gözde Hamzaçebioğlu Derya Bayındırlı

Aslıhan Yılmaz

Şifa Eşut

Ahmet Akın

Ezgi Taştan

Asiye Karakurt

#ReklamDemişkenAklındaKimVar

D ünden bugüne markaların kendini tanıtmak, öne çıkarmak, farklı kılmak ve en nihayetinde satın alınmasını sağlamak için

kullandıkları en dikkat çekici mecra reklamlardır. Sadece logo ya da görsel kimlikleri ile tüketicilere ulaşmanın yetersiz ol-

duğu günümüzde reklamları da iyi kullanan pazarlamacılar, markaları tüketmesek bile reklamlar ile sürekli karşımıza çıkarak

hafızalarımıza kazınıyor. İletişim Fakültesi öğrencileri hangi markayı, hangi özelliğiyle hatırlıyor?

(9)

9 KÜLTÜR SANAT

Hırsın Aşkla Dansı:

Rüzgar Gibi Geçti...

“Gone With The Wind”

Seçil Fişenkçi Amerika’da yaşanan bir savaş...

Kuzey ve Güney Bölgeleri’nin birbirine karşı düşmanlığı...

Bir kumarbaz ile zengin ve ilgiden hoşlanan bir kız....

Kült film denildiğinde listelerin de hafızaların da ilk sırasına yerleşen bir film...

Margaret Mitchell’in kaleminden dökül- müş kelimeleriyle Pultizer ödülünü almış

olduğu romanın 1939 yılında uyarlaması olan filmdir Rüzgar Gibi Geçti.

Savaşın ortasında yaşanan hırslı ve inatçı bir aşkın destanıdır film. Filmin kırdığı gişe rekorları, aldığı sayısız ödülleri, süresinin uzunluğu, gerçekçi sahneleri ve ABD yapımı filmler içinde zirveye yerleşmesi şüphesiz onu önümüzdeki yüzyılda da popüler kalmaya ve adından söz ettirmeye devam edecektir.

Dünya Sinemasının gördüğü en önemli epik dramlardan biri olan Rüzgar Gibi Geçti, film oyuncularının bir araya gel- mesinde uzun bir uğraş verilmiş özellikle

Scarlett O’Hara karakterinin seçilmesi için binlerce aday denenmiştir. Sonunda Vivien Leigh 4 yılın sonunda bu karakter için uygun görülmüştür.

Filmde geçen görkemli ve gerçek olan yangın sahnelerinden en önemlisi Atlanta yangını olmuştur ve filmin yönetmeni sahnelerin gerçekçiliği arttırmak amacıy-

la eski film setlerini ateşe vermiştir.

Çekildiği yıl olan 1939 yılında 4 yıl boyunca vizyonda kalan film, defalarca izlenmiş Türkiye’de de 1 Şubat 1974 yılında gösterime girmiş, tv’lerde göste-

rilmiştir. Toplamda 200 milyon kişinin izlediği film, savaş ve tarih esintileri içinde yaşanan bir aşkı anlatıyor olsa da bilindik romantik aşk filmlerinden epey uzaktadır.

Filmin can alıcı sahneleri bir Victor Fle- ming dahiyanesi olarak filmde ortaya çı- kıyor. Kitabı okuyanların zaten fazlasıyla

etkileneceği sahneler, yönetmenin bakış açısıyla her defasında daha fazla deva-

sallaştığı gibi gün batımı sahnelerinin birer şölene dönüştüğü filmde dönemin şartlarına rağmen harikalar yaratılıyor.

Karakterler ve Oyunculuk Rhett Butler (Clark Gable) karakterinin Scarlett O’Hara (Vivien Leigh)’ya olan aşkı daha doğrusu onun dik, asi, mücade-

leden zevk alan yapısına olan aşkı filmin ana noktasını oluşturuyor olsa da savaşın ortasında geçen bu ihtiras, kesinlikle oyunculukların muhteşem olmasıyla filme ayrı bir hava katmıştır.

Scarlett O’Hara her ne kadar kendini be- ğendirmeyi seven ve aşık olduğu Ashley dışında hiçbir insana değer vermeyen biri

gibi görünse de kesinlikle Ashley’nin ka- rısı Melanie’ye olan yardımları, savaşta

sırasında insanlara yaptığı yardımlar ve ailesinden kalan çiftlik Tara’yı kurtarmak için her yolu denemesi onu anti-kahra- man bir kadın karakter olarak karşımıza çıkarmıştır. Bazı filmler izlenirken seyir- ciler film içinde kaybolur; setin içinde bir

göz gibi oyuncuların yanında hissedilir.

Rüzgar Gibi Geçti işte tam da böyledir.

Oyuncular rollerini öyle gerçekçi oyna- mıştır ki, izleyenler kendilerini 4 saat boyunca kabarık etekler giyen hanıme-

fendilerin ve takım elbiseleriyle gezen beyefendilerin dünyasında bulur.

Rhett Butler’ın sahip olduğu gülümseme Scarlett O’Hara için her ne kadar itici gelse de dönemin genç kızları için Rhett Butler karakteri ideal erkek, eş ve baba olmuştur.

Emek, yetenek ve tecrübe üçlüsünün bir araya geldiği film en iyi kadın ve erkek oyuncu, en iyi kurgu, senarist, yönetmen... ödüllerine kadar ortalığı silmiş sürmüş, aynı zamanda dadı rolünü canlandıran Hattie McDaniel’a da en iyi yardımcı kadın ödülünü kazandırarak film, bir ilki gerçekleştirmiştir. İlk defa bir siyahi oyuncuya verilen akademik ödül...

Her Sahne Bir Şölen Her sahneyi fotoğraflamak, resmetmek istiyor insan filmi izlediğinde, öylesine sanatsal bir bakış açısı ve izleyenleri alıp götüren bir havası vardır ki dekorlar, her bir ayrıntı aslında dönemi anlatan bir betimleme olarak karşımıza çıkıyor.

Ulaşılmayan her şeyin insanın gözünde artan değerini ve her yeni günün yeni bir umut doğurduğunu özellikle Scarlett O’Hara karakteri öyle güzel anlatıyor ki unutulmaz replikler arasına “Bunu şimdi düşünmeyeceğim. Bunu yarın düşünü-

rüm” girmeyi başarıyor.

Savaşın sonunda kazananların değil yenilgiye uğramış iki tarafın olduğunun açık bir göstergesidir film. Öyle ki yara-

lanan, ölen ve yıllarca yoksulluk çeken Güney ve Kuzey halkı savaş bitiminde yeniden birbirleriyle ticarete başlıyor.

Yıllandıkça değeri artan nadir şeyler vardır ve kesinlikle üzerinden geçen 80 yıla inat hala değerini koruyan bir filmdir Rüzgar Gibi Geçti.

(10)

BİZDEN HABERLER 10

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASININ BİLİNMEYENLERİ

İNÜHABER MERKEZİ KURULDU

Nazlı Genç

Gülnihal Türkmen

İ

nönü Üniversitesi İş Sağlığı ve Güven- liği Koordinatörü A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Öğretim Görevlisi Murat Arpa, 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerçekleştirilmesi ge- reken yasal düzenlemeler hakkında İnönü İletişim Gazetesi’ne bilgi verdi.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun aslında 2012 yılının Haziran ayında meclisten geçerek yasalaştığını ancak kamu kurumlarına gerekli altyapılarını oluşturmaları amacıyla öncelikle iki yıla, ardından bu iki yıllık sürenin üç yıla çıkartıldığını belirten Arpa konuşmasın- da “Çalışma Bakanlığı İş Sağlığı Birimi Genel Müdürlüğünde bu işlerin takibi yapılmaktadır. Mevcut görevlendirmeler ise ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı’ dediğimiz ‘İSG KATİP’ üzerinden yapılmaktadır. Kamu kurumlarına verilen sürenin üç yıla kadar uzatıldığını belirtti. Özel kuruluşlarda ise, kurumları çok tehlikeli sınıf, tehlikeli sınıf ve az tehlikeli sınıf olmak üzere 3 sınıfa ayırmaktayız. Çok tehlikeli dedi- ğimiz sınıf türünü araştırma hastaneleri, inşaatlar ve maden ocakları gibi çalışma yerleri, tehlikeli dediğimiz sınıf türünü Diş Hekimliği Fakülteleri başta olmak- la üzere, tekstil firmaları, kuaförler ve benzeri çalışma alanları oluştururken, bürolar, eğitim hizmetleri, marketler, bakkallar gibi çalışma alanları ise az teh- likeli dediğimiz kurumlar olarak geçmek- tedir. Bu sınıf ayrımını yaptıktan sonra, çok tehlikeli sınıf kapsamında yer alan iş yerlerinin, iş sağlığı güvenliği uzmanları- nı hemen barındırmaları istendi. Bununla birlikte, 50’den fazla çalışanı, 50’den az çalışanı ve bir de kamu kurumu olmak

üzere beraberinde bir ayrım daha yapıldı.

50’den az çalışanı olan gruplara öncelikle bir süre verildi ve o grup şu an mevcut hali ile gündemde. 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıftaki iş yerleri ile kamu kurumlarına 1 Temmuz 2016 tari- hine kadar ikinci bir süre daha verildi ve o süre bir kez daha uzatıldı. Bu nedenle iş sağlığı güvenliği noktasında kamu ku- rumlarının yasal zorunluluğu 1 Temmuz 2017 itibari ile başlayacaktır.” ifadelerine yer verdi.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI

İSTİHDAMI MI YOKSA İŞ YERİ HEKİMİ İSTİHDAMI MI?

Arpa “İş kazaları bazında Dünya ülkeleri arasında 3., Avrupa ülkeleri arasında ise 1. sırada yer alan Türkiye için 6331 Sa- yılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun uygulama alanı bulması son derece önemlidir. Ülkemizde meydana gelen iş kazalarının ve meslek hastalıklarının minimize edilmesi gerekmektedir. Bunun için iş kazaları ve meslek hastalıkları- nın nedenleri ile ilgili iş yerlerinde risk değerlendirmesi son derece önem arz etmektedir. İş Güvenliği Hizmetleri de- nince gerek kamu kurumlarında gerekse diğer işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi istihdamı akla gelmekteydi, oysa iş güvenliği hizmetleri devlet, işve- ren ve çalışanların tümüne görev olarak düşen bir sorumluluktan ibarettir. Burada İSG profesyoneli istihdamı bu hizmetin devamlılığında gerekli öğelerdir.

Sanayi şehri olmamasına rağmen maa- lesef Malatya’da dahi yılda ortalama on iki ila on dört kişi iş kazasından dolayı hayatını kaybediyor. Bu rakamları en aza indirgeyebilmek adına çalışanı korumak, işletmeyi korumak, üretimin kalitesini arttırmak olmak üzere iş güvenliği bağ- lamında üç farklı prensibimiz mevcuttur.

Bu prensipler ışığında 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, bir yandan çalışanı, bir yandan işletmeyi diğer bir yandan ise üretimin kalitesini artırmayı amaçlayan özelliği mevcuttur. Bir iş ye- rinde siz patron olarak çalışanınızın sağ- lığını düşünmediğiniz takdirde işletmeyi koruyamazsınız ve bununla birlikte de hem üretimin kalitesinde hem de üretim- de önemli miktarlarda düşüş yaşarsınız.”

şeklinde konuştu.

‘’ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN DAHA İNSANİ VE UCUZDUR’’

İnönü Üniversitesi olarak “Önlemek ödemekten daha insani ve ucuzdur”

prensibinden yola çıkarak 6331 Sayılı İSG kanunun yasalaştığı 2012 yılında yasal zorunluluk için öngörülen 2 yıllık süre beklenmeden İş Sağlığı ve Güvenli- ği Koordinatörlüğü kurulduğunu belirten Murat Arpa, Üniversiteye bağlı tüm iş yerlerinin risk değerlendirmeleri tespit edildikten sonra maliyet hesabı çıkarıldı- ğını, çalışanlara mesleki risklerle ilgili İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğün- de görevli işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları tarafından eğitimler verilerek görev tanımları belirlendiğini ayrıca Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü bünyesinde İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Kurumu kurulduğunu ifade ettti.

Bunun yanında merkezde İş Güvenliği Uzmanlığı ve İşyeri Hekimliği ile diğer sağlık personeli eğitimlerinin düzenlen- diğini, eğitimden sonra ÖSYM tarafın- dan yapılan sınavda 70 puanı aşmaları halinde ‘İş Yeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı veya Diğer Sağlık Personeli Belgesi’ aldıklarını sözlerine ekleyen Arpa, bu kapsamda ulusal olarak hiz- met verdiklerini, 800 civarında iş sağlığı güvenliği profesyoneline eğitim sunduk-

larını, belge alan iş güvenliği uzmanların tecrübelerine göre A, B ve C sınıfı olmak üzere üç gruba ayrıldıklarını söyledi. Çok tehlikeli dahil tüm tehlike sınıflarındaki iş yerlerine A sınıfı uzmanının, tehlikeli ve az tehlikeli iş yeri sınıfındaki bir yere B sınıfı uzmanının ve az tehlikeli iş yeri sınıfındaki bir yere ise C sınıfı uzmanının baktığını ifade etti. Arpa, İnönü Üniver- sitesinin ise bu düzenlemeler kapsamında şu an hali hazırda 32 tane iş sağlığı ve güvenliği profesyoneli bulundurduğunu, üniversitemizin gerek merkez kampüsün- de gerekse ilçe kampüslerinde iş güvenli- ği hizmetlerinin verildiğini, ayrıca diğer kamu kurum kuruluşlarına da iş sağlığı ve güvenliği alanında gelen talepler üze- rine destek sağlandığını, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi bün- yesinde kurulan İş Güvenliği Uzmanlığı ve İşyeri Hekimliği Eğitim Kurumunda ise 40 eğitici ile ulusal olarak iş sağlığı güvenliği profesyonelinin eğitimlerine devam ettiklerini belirtti.

Sevil Adıgüzelman Piruze Acer

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde İNÜHABER Merkezi kurul- du. İNÜHABER Merkezinde öğrenciler, fotoğraf çekme, kamera kullanma, kurgu- tasarım yapma, haber takibi ve yazımı konularında eğitim alacak.

İNÜHABER Merkezi hakkında bilgi ve- ren İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve İNÜHABER Merkezi Genel Yayın Yönetmeni Yrd. Doç. Dr.

Fatma Nisan, İNÜHABER Merkezinin

ulusal ve yerel basın için haber kaynağı görevi göreceğini söyledi. İNÜHABER Merkezini Malatya’daki en iyi haber merkezi yapmayı planladıklarını vurgula- yan Nisan, kurulma aşamasında en büyük desteği İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.

Dr. Ahmet Kızılay’ın sağladığını belir- terek, Rektör Kızılay’a desteklerinden dolayı teşekkür etti. İNÜHABER Merke- zinde fotoğraf çekimi, kamera kullanımı, televizyon haberi yapımı, kurgu, tasarım ve haber takibi ile yazımının yapılacağını ifade eden Nisan, iletişim fakültesi öğ- rencileri için bu tarz uygulamaların çok önemli olduğunu dile getirdi.

Nisan, haber merkezinin kurulma ama- cının üniversiteyle şehir arasındaki bağı güçlendirip öğrencilere uygulama sahası sağlayabilmek olduğunu kaydederek,

“İletişim fakültesi öğrencileri teorik derslerinin yanı sıra burada uygulama ya- parak teoriği biraz daha pekiştirebilecek ve öğrendiklerinin daha kalıcı olmasını sağlayabileceklerdir” dedi. İNÜHABER Merkezinin, sadece Gazetecilik bölümü öğrencilerine yönelik olmadığını, Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü öğrencileri

için de öğrendiklerini pratiğe dökebilme noktasında önemli bir uygulama mer- kezi olduğunu ifade eden Nisan, “İyi bir halkla ilişkiler uzmanı olabilmek için gazeteci bakış açısına sahip olmak gerekir. Gazetecilerin nasıl haber oluş- turduğunu ve haber oluştururken neye öncelik verdiklerini bilmeleri gerekir. Bu noktada İNÜHABER Merkezi tam olarak bu görevi görecek ve genç iletişimcilere haber oluşturma ve yayınlama aşamasın- da birebir eğitim alma imkânı sağlaya- caktır” şeklinde konuştu. Nisan, günü- müzün piyasa koşullarının çok acımasız olduğunu ve iletişimcilerin kendilerine bir değil birden fazla artı değer kazandır- maları gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Şu bir gerçek; iletişim alanında yüksek notlara sahip olmak, hatta dip- loma sahibi olmak çok önemsenmiyor.

Çünkü sektörde ‘alaylı’ diye tabir edilen üniversite mezunu olmayan ya da iletişim fakülteleri dışındaki bölümlerden mezun olan çok sayıda kişi var. Bu çok acımasız bir durum ama maalesef gerçekler böyle.

Dolayısıyla iletişim fakültesi öğrenci- lerinin uygulama sahasında kendilerini

her anlamda geliştirmeleri gerekiyor. İyi haber yazabilmeyi, fotoğraf makinası ve kamera kullanabilmeyi, tasarım- kur- gu yapabilmeyi öğrenmeleri gerekiyor.

Bunu da öğrenciyken yapabilirlerse onlar için büyük bir avantaj olur. Zaten bizim ÜNİHABER Merkezi olarak en büyük amacımız donanımlı öğrencileri basın ca- miasına kazandırmaktır.” Teknik bilgiye sahip olmanın yanında iletişim kurabilme özelliğinin de önemli olduğunu vurgula- yan Nisan, iletişimi güçlendirebilmenin yolu da çok insanla muhatap olmaktan geçtiğini ve haberciliğin öğrencilere bu imkânı sunduğunu kaydetti. Nisan, İNÜ- HABER Merkezinde görev alan hocalar, rektörlük basın ve halkla ilişkiler biri- minden gelen görevliler, diğer çalışanlar ve öğrencilerle birlikte üniversitenin dışarıya açılan penceresi konumunda olan ÜNİHABER Merkezi için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi. Nisan, son olarak ÜNİHABER Merkezi tarafın- dan programlarının takibinin yapılmasını isteyen kurum ve kuruluşların

habermerkezi@inonu.edu.tr adresinden ulaşmaları gerektiğini söyledi.

(11)

11 TEKNOLOJİ

SOKAKLARI ARŞIN ARŞIN GEZDİRDİ

POKEMON GO SADECE OYUN MU?

Pokemon Go oyunu Niantic tarafından geliştirildi ve The Pokemon Company tarafından 10 Eylül 2016’da yayınlandı.

Oyun ücretsiz olmakla birlikte uygulama içi satın alma opsiyonu ile yayınlandı.

Klasik oyunların aksine kapalı mekânlar yerine sokaklarda gezerek “Pokemon”

avı şeklinde gerçekleşen oyun sanal ger- çeklik uygulamalarına da yeni bir boyut getirmiş gibi görünüyor. Ayrıca Poke- mon Go yoğun ilgi görürken bir yandan da bağımlılık derecesine ulaştı. Online araştırma şirketi olan DORinsight’ın 25- 28 Temmuz 2016 tarihleri arasında 5 bin 499 kişi üzerinde gerçekleştirdiği “Mo- bil Oyunlar Araştırması” anketinde her üç katılımcıdan birinin oyunu oynadığı belirlendi. Katılımcıların yüzde 76’sının oyunu bildiği, yüzde 35’nin ise oyunu oynadığı elde edilen bulgular arasında.

Oyunun bu denli cazip hale gelmesinde rekabet duygusunun yoğunluğu ve boş zamanları değerlendirme isteği yarattı- ğı kaçınılmaz bir gerçek. Üretici firma, Pokemon Go oyununu oynayan kullanı- cıların sosyalleştiğini söylese de aslında bunun tam tersi olduğu sosyal medyadaki tepkilerden açıkça görülüyor. Oyunun işleyişi Pokemon yakalama ve diğer oyuncuların yakaladığı Pokemonlar ile savaşı üzerine kurgulanmış. Oyun öyle sevildi ki, Norveç Başbakanı Erna Sol- berg parlamentoda Pokemon Go oynar- ken görüntülendi.

NASIL OYNANIR?

Bir Pokemon karakterinin seçilmesi ile başlayan oyun daha sonra kamera üzerin- den hareketle diğer Pokemonları yaka- layarak devam ediyor. Çizgi filminde de olduğu gibi enderlik seviyesine göre katedilen yol da böylece artıyor ve daha uzak yerlere avlamaya gidilmesi gereki- yor.

YAŞANAN SORUNLAR?

2000’li yıllarda Dünya’da ve Türkiye’de çocuklar tarafından beğeniyle izlenen Pokemon çizgi filmi, çocukların ruh sağlığını olumsuz yönde bozduğuna dair örnekleri hatırlatmakta fayda var. Mer- sin’de dört yaşındaki küçük bir çocuk, kendisini Pokemon sanarak 7. kattan at- masıyla çizgi filmin bilinçaltına olumsuz mesajlar verdiği gündeme geldi.

Oyun piyasaya sürüldükten sonra benzeri olaylar da oyunla birlikte baş gösterdi.

Dünyada oyunun yan etkilerinin farklı biçimde yaşandığı örnekler sıkça basında yer aldı. İlk olarak ABD’nin Wyoming eyaletinin Riverton şehrinde Pokemon oynayan genç bir bayanın nehir kıyısında bir ceset bulmasıyla başlayan sıradışı olaylar, Meksikalı bir adamın Pokemon yakalamak isterken köprüden düşüp hayatını kaybetmesiyle devam etti. Yakın

A kıllı telefonlar son yıllarda hayatımızın olmazsa olmazlarından. Bu telefonlar gerek maillerimizi kontrol etmek gerekse de sosyal medya hesaplarımızda paylaşım yapmak için hızlı olduğu kadar çabuk ulaşılabilir araçlar haline geldi. Artık bu araçlara o kadar bağımlı hale geldik ki dijital dünyanın bize sunduğu her türlü nimeti “akıllı” telefonlarımızla tüketmek zorunluluğu hissediyoruz. Bunun farkında olan dev oyun şirketleri, mobil oyunlar sayesinde küresel çapta bir pazar elde ederken kullanıcıların boş zamanlarını değer- lendirdikleri “eğlence” yönü ağır basan mobil oyunlar tasarladı. Bu oyunlardan en dikkat çekeni ise “Pokemon Go” oldu. Kısa zaman içinde akıllı telefonlara yüklenen oyun, milyonlarca kişi tarafından oynandı ve genç yaşlı fark etmeksizin geniş kitlelere ulaştı. Bununla birlikte akıllarda soru işaretleri oluştu.

geçmişte ise oyunun başkenti olarak gösterilen Japonya’da karşıdan karşıya geçerken oyun oynayan bir gencin otobü- sü fark etmemesiyle hayatını kaybetmesi ile Guetemala’da iki gencin Pokemon Go oynarken yabancılar tarafından saldırıya uğrayarak kurşuna dizilmeleri yaşanan diğer olumsuz olaylardan sadece birkaçı.

Türkiye de Pokemon Go çılgınlığından nasibini aldı. Geçtiğimiz günlerde iki arkadaşın İstanbul Şişli’de Pokemon yakalamak için Emniyet Müdürlüğü- nün bahçesine girmesiyle komik olaylar yaşandı. Polisler tarafından yaka paça gözaltına alınan gençler, neye uğradıkla- rını şaşırdılar.

Elbette insanları sokağa döken oyuna ilişkin olumlu sayılabilecek durumlar da mevcut. Edirne’de üniversite öğrencisi bir genç, Pokemon Go oyunu sayesinde 4 günde 30 kilometre yürüyerek 4 kilo verdiğini açıkladı. İnsanları spora yönel- terek yürümek zorunda bırakan bir oyun niteliği taşıyan Pokemon Go’nun insanla- rın özellikle gençlerin odalarına kapa- nıp bilgisayar başında saatlerini oyun oynayarak geçirdikleri dönemleri geride bıraktığı konusunda avantajlar sağladığı düşünülüyor.

NE KADAR KAZANDILAR?

Peki, dünya çapında bu derece ilgi uyan- dıran Pokemon Go oyunu yapımcısına ne kadar kazandırmış dersiniz?

Her ne kadar popülerliği düşüyor olsa da Pokemon Go oyunu Nintendo şirketine günde milyonlarca dolar kazandırmaya devam ediyor. Bu sayede şirket, değeri- ni 9 kat daha arttırdı. Ücretsiz bir oyun yapan ve gelirini oyun içi ödemelere dayandıran Nintendo, ilk günkü oranla büyük bir düşüş sağlamasına rağmen günde 2 milyon dolar gelir kazandırıyor ve hala bir gün içinde 700 bin kişi oyunu indirmeye devam ediyor. İlk zamanlarda oyun günde 16 milyon dolardan fazla kazandırıyorken bazı ülkelerde yasak- lanması sebebiyle bu miktar 8 kat düşüşe uğramış durumda.

SADECE OYUN MU?

Peki, kısa sürede bu kadar kişiye ula- şabilen ve bu derece kar marjı yüksek olan oyun sizce zararsız bir oyun olabilir mi? Nintendo şirketi nedense bu oyunu ABD’de CIA için istihbarat araştırma- ları yapan Niantic adlı firmaya yaptırdı.

CIA’nin insanları bu oyun ile istediği bölgeye gönderdiği ortaya atılan iddialar arasında. İddialara göre oyunun sunucu- lara kamera, konum ve ses kaydı ileti- yor olması CIA’in oyunu oynayanların kamerasını casus gibi kullanıp ev, iş yeri ve sokaklar gibi tüm noktaların bilgile- rine kolaylıkla erişmesine neden olduğu konuşuluyor.

KAYNAKÇA

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pok%C3%A9mon_GO

http://www.sabah.com.tr/teknoloji/2016/10/14/pokemon-go-yolun-sonuna-mi-geliyor

http://www.kamusaati.com/teknoloji-haberleri/pokemon-go-cilginligi-suruyor-sirket-3-gunde-9-mil- yar-dolar-kr-elde-etti-h10707.html

http://www.teknolojioku.com/haber/pokemon-gonun-en-sevilen-pokemonu-37206.html http://www.cnnturk.com/turkiye/pokemon-go-oynayarak-4-kilo-verdi

Doğan Güney

(12)

BİZDEN HABERLER 12

ULUSLARARASI ŞEHİR VE MEDENİYET SEMPOZYUMU YAPILDI

Nezahat Erişmiş Neslihan Korkmaz Fahri Karaman İbrahim Ali Koman

İnönü Üniversitesi, Yeşilyurt Belediyesi ve Yeşilyurt Medeniyet ve Sanat Araştır- maları Merkezinin ortaklaşa düzenlemiş olduğu “Uluslararası Şehir ve Medeni- yet Sempozyumu” Malatya Kongre ve Kültür Merkezinde 10 oturum şeklinde gerçekleştirildi.

Düzenlenen sempozyuma Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Millet- vekili Öznur Çalık, AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulkadir Bahar- çiçek, TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Tu- ran, AK Parti Malatya İl Başkanı Hakan Kâhtalı, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, İstanbul Küçükçek- mece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, sempozyum düzenleme kurulu heyeti, yurt dışı ve yurt içindeki üniversiteler- den gelen bilim adamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla açılış töreni gerçekleştirildi.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, sempozyumun yaklaşık 6 aylık bir çalışma sonucunda oluşturulduğunu ve sempozyuma Türkiye’nin dört bir tara- fından, İran’dan ve Hindistan’dan bilim adamları ve akademisyenlerin katıldığı- nı belirtti. Sempozyum süresi boyunca düzenleme kurulunda görev alan İnönü Üniversitesi akademisyenlerine teşekkür eden Polat, Malatya’nın kültürel alanlar- da geleceğine ışık tutacak önemli hizmet- lerle halkı buluşturduklarını söyledi.

“MEDENİYETİMİZİN DEĞERİNİ BİLELİM”

İnönü Üniversitesi Rektör Vekili Prof.

Dr. Abdulkadir Baharçiçek ise, Malat- ya’nın geçmişten bugüne kadar kadim

medeniyet değerlerinin oluşmasında ve uygulanmasında önemli kentler arasında olduğunu ifade etti. Baharçiçek, “Sem- pozyumun düzenlenme tarihi aslında çok önemli. Ülkemiz çok kritik ve önemli bir süreçten geçiyor ama Türkiye düşündü- ğümüzden daha güçlü bir ülkedir. Bunun temel kaynağı ise, sahip olduğumuz değerler ve medeniyetimizdir. Ahlâk ve erdem, ‘insan eşrefi mahlûkattır’ anlayışı üzerine inşa edilmiş değerli bir mede- niyettir. Bugün evrensel anlamda kabul edilen birtakım değerler vardır, bizim de kaybettiğimiz bazı yitik değerlerimiz var.

Ama onları bulacağımıza inanıyorum ve sahip olduğumuz değerleri daha ileriye götüreceğiz. Bizim çok güçlü bir medeni- yetimiz var ve bunların kıymetini bilme- miz gerekiyor” dedi.

İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bi- limler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.

Dr. Gökhan Tuncel, davetlilere iki gün süren sempozyumun içeriği ve detayları hakkında bilgi verdi. Tuncel, “İki tane emanet konu olan şehir ve medeniyeti konuşup, tartışmak, anlamak ve hatırlat- mak adına burada bulunuyoruz. İki gün boyunca bu emanetlerin daha iyi irdelen- mesi ve farklı boyutlarıyla aktarılması için toplandık” dedi. Konuşmaların ar- dından Yeşilyurt Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından hazırlanan “15 Temmuz Milli İrade Dire- nişi” adlı slayt gösterisi izlendi.

Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat moderatörlüğünde gerçekleşen

“Şehir ve Siyaset” konulu ilk oturum- da konuşmacı olarak AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Malatya Bü- yükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan, şehir, medeniyet ve siyaset anlayışı üze- rine uzun yıllardır edindikleri tecrübe ve deneyimlerini paylaştılar. Yapılan çalış- maların insan odaklı olduğuna ve gelecek nesillere zengin bir kültür bırakacaklarına inandıklarını aktardılar.

Uluslararası Şehir ve Medeniyet Sem- pozyumu ikinci gününde de Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçek-

leşti. Sempozyumda “Şehir ve Siyaset, İnsan, Toplum ve Medeniyet, Medeniyet ve Mimarı, Tarih, Şehir ve Medeniyet, İslam, Medeniyet ve Şehir, Sivil Toplum ve Medeniyet, Medeniyet, Değişim ve Şehir, Şehir ve Estetik, Toplum ve Şehir, Bir Medeniyet Şehri Malatya” gibi şehir ve medeniyet üzerine farklı konular ele alındı.

Sempozyumun kapanış konuşmasını yapan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.

Dr. Ahmet Kızılay “Milli değerlerimize sahip çıkarak daha güçlü olacağımıza inanıyorum. Bundan dolayı sempozyumu düzenleyen ve katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Malzeme Odası Boğaza bakan kısım 9,35 m2 15 Nolu Oda Dr.. Üyesi

Elde edilen panel veri modelinin analizinde, çalışmanın veri setini oluşturan G20 ülkelerine ait fiziki sermaye harcamaları kriterlerinden olan, Sabit

Basım Teknolojileri Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Dijital Oyun Tasarımı İşletme Bilgi Yönetimi Yönetim

Dünyanın önde gelen organ na- kil cerrahlarından biri olan ve Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olarak organ na- kil merkezi başta olmak üzere, birçok

Ulusal ve uluslararası yarışma film gösterimleriyle devam eden festival, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi konferans salonunda İnönü Üniversitesi Gençlik

Güç ise eğitim, bilim, teknoloji, sanayi, tarım, sanat ve spor gibi her alanda çok çalışma, araştırma ve geliştir- meyle ancak elde edilir.” Mezun olan öğrencilerin

Eğitim almak için İNOSAR’a başvuran herkese eğitim verdiklerini dile getiren Yetkiner, bütün eğitimleri- nin sertifikalı olduğunu bu güne kadar çok

Türkiye'nin Eski Dünya Karaları ortasında ve bu iki kurak iklim alanı arasında yer almasına rağmen, daha farklı ve daha yağışlı bir ülke olarak ayrılmasının başlıca