• Sonuç bulunamadı

Ali Fuat Ciler 9 juin, 11:45

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ali Fuat Ciler 9 juin, 11:45"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 Haziran tarihinde, bu site’de  ‘’Ali Fuat Çiler cevap ver’’ adlı bir yazı yazdım. Ali Fuat Çiler bu yazıya özel bir cevap verdi. Bu cevabı noktasına virgülüne dokunmadan aşağıya

aktarıyorum. Önce bunu okuyalım.

Ali Fuat Ciler 9 juin, 11:45 

onurlu insan en az kendi onurunu koruduğu kadar başkalarının onurunu korumakta titiz davranandır.Ama görüyorumki ne sende nede seninle hemfikir olan ve aynı çetede yer alan diyerlerinde onurun haysiyetin zerresi yok.nedenmi sayayım.

1-Ben ve eşim 13 şubat 1978 de peşimize takılan mit siyasi şube ve diyer güvenlik kuvvetleri tarafından pusu kurularak haydarpaşa da vapurdan iner inmez üç fruko arabası dolusu polisin

tüm haydar paşayı sarmak suretiyle yakalandık.Sırasıyla

istanbul ,adana ,ve antakya emniyetlerinde sorgulandıktan sonra

17 şubatta antakyada tutuklandık

.eşim adanada kaldı ben antakya cezaevine kondum.orada iken mustafa burgaz

da vardı bir süre beraber kaldık..sonra beni diyer suç ortaklarımın bulunduğu adana cezaevine gönderdiler.istanbul adana ve antakyada ki sorgularımda illegaliteyle ve illegal eylem ve

kadrolarıyla ilgili bir tek şey söylemedim.yüzlerce şey bildiyimi ve birçoğunda benim olduğumu şu an sizinle birlikte hareket edenlerde bilir..

2-ben antakya devrimci kültür derneyinde mustafa ile birlikte hem kurucu hemde yönetici olarak çalıştımarkasından harbiye devrimci derneyinin hem kurucusu hemde başkanlığını yaptım daha sonra hatay devgenç in hem kurucusu hemde başkanlığını yaptım.sorgularımda illegalite yle ilgili oladığımı ve daha çok derneklere gelip giden legak insanlarla ilgili ifadeler verdim..

3-Tutuklanmamdan sonra sırasıyla antakya ,adana ,niğde ,ankara ,kayseri ,amasya

,adıyaman,urfa ,adana ,antakya ,olmak üzere 1984 ün sonunda davamızın karara bağlanması sonucu tam tamına yedi yıl duruşmalar sürdü önce idam sonra ek bir deyiştirilerek yöneticilikten 10 yıl ceza ve ömür boyu kamu dan mahrumiyet ile çanakkalede 3 yıl 4 ay on gün sürgün cezası verildi.1979 tarihinde amasya cezaevinde idim sana ne daha önce nede daha sonra gelmedim o zamanda ne sen beni tanıyordun nede ben seni tanımıyordum.

(2)

antakyada mustafa yanımda idi adanada tüm suç ortaklarım vardı niğdede ankarada suç ortaklarım yanımda idi kayseride olduğumu kayseri deki yoldaşlar ziyaretime geliyorlerdı hepsi biliyor .gittiyim her cezaevinde hem bizim davadan hem diyer siyasetlerden yatan binlerce insan var hepsi tanıktır.

.4-istanbulda ki sorgumda üzerimde ne anahtar nede telefon yakalatmadım karakolda iken koltuğun arasına masaların altına sıkıştırdım.bir iki gün sonra bulup bunu sordular bende onları inkar ettim bütün evlerin anahtarı vardı ..haydar paşada eşberabiyle bir

görüşmemiz olmadı eşber abi hayatta sorulabilir ben tutuklandıktan iki ay sonra benim vekaletimi antakya ve adanaya gelerek aldı savunmalarımı yaptı yakalandıktan sonrada bir daha gelemedi.irfanın evine gelince ben hiçbir zaman nursel o evi söyledi demedim tekrar okuyun o zaman göreceksiniz ben polise evi bilmediyimi söyledim onlarda

nurseli takip ettik biz biliyoruz senide hedef yapmak için götürüyoruz dediler

..nurselinde emniyetten serbest bırakılmasını benim onla ilgili bizimle bir ilişkisi olmadığını hasta bir insan olduğunu söylememle oldu.

.5-bu güne kadar cevap vermememin bir teknedeni var baştan itibaren beldenaaşşağı vurmaya insan onurunu hiçe sayan suçlama ve karalamalarla örgüt içi sorunlarımızı sorumsuzca internet yolu ile deşifre etmeye işkencelerde açıklanmayan eylem ve kadroları deşifre etmenizkarşı devrime hizmet olarak kabulettiyim içindir.

6-ben mihraçla ülkeden çıkıncaya kadar ki tüm eylemlerde vardım ve engin le sizin

pisliklerinizi temizlemekle vur emri ile aranıyor olmamıza rağmen mücadele ve örgütleme faaliyetlerine devam ettik her şeyi günü geldiyinde devrimcilere yakışır birortamda

biraraya gelindiyinde tek tek herşeyin hesabını vermeye hazırım

.Mihraca ülkeden kaçıncaya kadarki tüm eylemlerine tanığım ve hepsinde ben vardım tüm yapılanlarada mihracada bu anlamıyla

ben gözaltına alınıncaya kadarki geçmişe sahip çıkıyor savunuyorumda

..o ülkeden çıktıktan sonra ne onunla nede başkalarıyla ne birlikteliyim oldu nede orada olup bitenle benim uzaktan yakından bir ilişkim olmamıştır.orada ne olduysa onun sorumlusu onunla sorumluluğu paylaşan o zaman herşeyini harfiyyen onaylayan siz

kaçkınlarsınız.kongre tutanaklarını okudum hiçbir muhalif oyunuzu görmedim tüm olup bitenlerden en az mihraç kadar sizler sorumlusunuz..bu hareketi bu duruma getiren türkiye devrimci mücadelesinde müstesna bir yeri olan acilcilerin şu an düşürülmüş aşağılanmış halinin müsebibi olanlardan mutlaka bir gün hesap sorulacaktır.

6- Sana cezaevinde iken mektup yazıp resim istemiştim sanırım bayrampaşada

(3)

Ben 27 mart 1984 te tahliye oldum.Ondan bayağı bir süre sonra sen bizim harbiyedeki evimize geldin ve beni suriyeye götürmek için geldiyini söyledin..Ben bazı gelişmeleri beyenmediyimi gitmek istemediyimi söyleyip geri çevirdim.Daha sonra bir çok vaatlerde bulundun tabi sana söyleneni bidirdin ama ben tüm vaatleri geri çevirdim ve gitmeyi redettim.Daha sonra bana eşinin köyde yalnız olduğunu onunla ilgilenmemi hastaneye gitmesi gerektiyini yardımcı olmamı istedin.çünkü eve gidemediyini ilgilenemediyini söyleyip suriyeye döndün.Ben daha sonra köye yengenin yanına gitti,m onunla iki gün kaldım ve döndüm ertesi günlerde antakyada onunla buluştuk hastaneye götürmek istedim sen gelme peşimde olanlar var dedi.

.7-suriyeyle ben hiç bir zaman şirket kurmadım yıllar önce fransaya geldiyimde nasıl fransada ne kadar eski tanıdık dost yoldaş varsa nasıl ziyaret edip hal hatır sorduysam aynı şekilde suriyeye gittiyimde ordakileri ziyaret edip hasret giderdik..geçmişimizi deyerlendirdik arşivi inceledim kim nedir ne deyildir kim neyin yanında neyin karşısında olmuş ona baktım ben düşüncelerimi söyledim oda düşünceleriniş söyledi bazan hemfikir olduk bazanda zıt yada çok farklılaştığımızı gördük..ben sosyalizme ve hareketimizin geçmişine hem sahip çıkıyorum hemde savunuyorum..yaptıklarımıza sahip çıkyorum.bu uğurda yaşamını feda eden

yoldaşlarımı saygıyla anıyorum.blerek suç işlemişler hariç tüm yoldaşlarıma sahip çıkıyorum ve onlarıda saygıyla anıyorum.8-sizler o kadar aşşağılık suçlamalar yaptınızki o naramızda bir hesaplaşmanın sorunu diyelim ailelerimizi babalarımızı analarımızı kardeşlerimizi suçlamaya aşşağılık insanların çirkefiyle pisliyinizi bulaştırmaya çalıştınız..onlar ölüydü savunamazdı biz burdayız ve kıçlarınızı dayadığınız ülkeler sizi bu onursuzluklardan kurtaramıyacak..ülkede her şeye rağmen kalan içerde ve dışarda her koşulda canını ortaya koyup örgütümüzün düşünceleri doğrultusunda bu uğurda canını veren önderlerimizin bıraktığı yerden daha ileriye götürmek için mücadeleyi seçen kaçmıyan bizim gibi insanlarsahip çıkacaktır..sizin gibi kaçkınlar da

bulundukları ülkelerde kara çalmaya onurlu kalmış geçmişine leke getirmiyen her söyleneni kanıtlıyabilen devrimci onur ve çalışma tarzını örgütlenme anlayışına sadık bir gün devrimci bir ortamda devrimci onuruyla kalan insanlara hesap vermek üzere bekliyoruz.

.9-cezaevi sürecini hem resmi evraklarla tutuklama müddetname ve şartla tahliye karar v.b tüm resmi evraklarla ispat edebilirim hepsini bir araya topladım ve hakkımda yapılan suçlamalara ve karalamalara şamar gibi suratlarınıza atacağım..ayrıca tüm siyasetlerden insanlar hayatta beni tüm cezaevlerinde nasıl direndiyimi ve tüm cezaevlerinden nasıl isyanla sürgün edildiyim ve bütün cezaevlerinde nasıl sorumluluk üstlendiyime tanıklık edecek insanlar mevcut ayrıca hakkımda açılmış isyan elebaşılığı v.b suçlardan dolayı dışardaki onlarca suçlama tutuklama ve yargılamalara ek olarak cezaevlerindeki eylemlerim dolayısıyla resmi evraklarıda

toparladım..yakında mahkemelerde hepinizle layık olduğunuz şekilde heaplaşacağım...tam tamına yedi yıl yattım ve hastane ve duruşmalar sürgünler hariç hiçbirzaman dışarı çıkarılmadım aksini ispateden varsa hodri meydan..istanbul adana ve antakyada bırak polisteki sorguları mahkemede bile gelip aleyhimde bu bizim liderimiz deyip

(4)

suçlamalarına ve resmi duruşma tutanaklarıyla ispatı varken bile bir tek evi kadroyu eylemi kendi evim dahil hiçbir şehirdeki hiçbir şeyi vermedim...sadece legal derneklerle ilgili derneye gelen bizi ve diyer siyasetlerden insanları ki dernek üyeleri listeleri poliste olmasına rağmen kabul ettiyim için hala kendimle hesaplaşıyorum .

.onuda hele başka siyasetten insanları söylememden dolayı kendimi affetmiyorum..bunun dışında varsa bir tek insan çıksın hodri meydan her suçlamayı çürütmeye hazırım..güneş balçıkla sıvanmaz pislik çukurunda olanlar debelendikçe etraflarındaki insanlara ne kadar pislik bulaştırmaya çalışsalar üstlerine haketmedikleri pisliyi temizliyebilir ama pislikte olanlar

debelendikçe o pislik çukurunda batmaya boğulmaya mahkumdurlar..

delikanlıysan dokunmadan aynen koy..

Ali Fuat Ciler 9 juin, 11:51 

 nuray yerine nurseli emniyetten bıraktırdım olacak..

Ali Fuat Ciler 9 juin, 13:25 

 nursel yerine nevini bıraktırdım olacak sinirden isimleri karıştırdım..çünkü sustukça çamur atmaya devam ediyorsun..

Evet, Ali Fuat Çiler’in Facebook’tan bana yolladıgı mektup bu.’’ Delikanlıysan dokunmadan aynen koy’’dediği yazıyı koyuyorum. Delikanlılık( !)tan dolayı değil. Gerçegin oldugu gibi bilinmesi açısından koyuyorum.

Bu yazı üzerine Aşağıdaki notu aynı yöntemle Ali Fuat Çiler’e yolladım.

(5)

Ibrahim Yalcin 10 juin, 13:24

Ali Fuat Çiler'e.

Küfür dolu mektubunu aldım. Küfürlerini ciddiye almıyorum. Cezaevlerinde yattıgını, yerleri ve tarihleride yazmışsın, bunları not ettim. Resmi olarak nerede ne kadar yattıgın zaten biliniyor.

Bunları da geçiyorum.

Mihrac Ural ile yoldaşlıgın, onu temel kadrosu oldugun konusuna da birşey demiyorum. Öyle diyorsanız öyledir.

İstanbul haydarpaşa garında yakalandıgını o dönemin tanıkları biliyor. Buda dogru. Yalnız, nasıl yakalandıgın konusunda kimse birşey bilmiyor. Takip edilerek yakalandıgın kesin olmasına karşın, takip'in nerede başladığı ne kadar takip edildiğin belli değil. Bunu sadece sen bilebilirsin.

Bu konuda birşey yazmıyorsun. osman Nuri gündeş'ten ögreniyoruz. MİT istanbul bölge

başkanı Osman Nuri gündeş, Senin yakalanma olayını kitabında uzun uzun anlatıyor. ''İçlerinde adamlarımız vardı, kanat vardı, nereye gidip geldiklerini eylem yapacakları an operasyon

yapıyorduk'' diyor. 

Bu kanat hakkında hiçbir şey söylemediğine göre, ya bilmiyor veya biliyor ama söylemek istemiyorsun. reha Çamuroglu isminden bahsediyorsun. reha çamuroglu nerede ? hangi mahkemede, Kimin hakkında ne tür bir suçlamada bulundu ben bilmiyorum. Biliyorsan neden yazmıyorsun?

Mihrac Ural'ın çetleşmelerinden okuduk. reha çamuroglunu kendısının örgütlediğini yazıyor.

nasıl ve nerede örgütlemiş haberin varmı?

Bunları da geçiyorum.

İrfan dayıoglu'nun evine yapılan baskında sen evden 200 metre ilerde bir sokak başında polis arabası içersinde değilmiydin?

(6)

İrfan'ın evi basıldıgı zaman İrfan evde yoktu, evde bulunan hanımı Nuray yakalandı. Nurayı yakalayan polisler, Nurayı senin içinde bulundugun polis ekip'i arabasına koydular. Sen orada ne arıyordun?

Ve sen orada Nuray'a ''sizin evi mecburen verdim çünkü bizim evde malzeme vs vardı ''demedinmi?

O zaman bunu Nuray'a söylediğin halde şimdi inkar ediyorsun ve evi ben vermedim, Bu ev Nursel Göktaş'ın takip edilmesi üzerine bulunmuş diyorsun. Nursel Göktaş takip edilmiş ve İrfan'ın evi bulunmuş ise Nursel Göktaş nasıl olurda yakalanmaz? Bu nasıl Olur. Ayrıca aynı operasyonda İrfan Kaçak durumuna düştüğü zaman, Senin takip edilerek evin bulunmasının sebebi olarak gösterdiğin Nursel Göktaş, İrfan ile birlikte bir seneden daha fazla kaçak olarak Nursel ile birlikte örgütsel faaliyet yürütmüş ve aynı evi paylaşmıştır.

Buna ne diyeceksin peki?

Tanık gösterin diyorsun ya, işte sana tanık. İrfan'ın evi basılıyor sen evin 200 metre ilerisinde köşe başında polis arabası içersinde oturuyorsun. Evi basılan ve yakalanan nuray yoldaş, seni, getirildiği polis arabası içersinde görüyor. Sen bu durumu kabul ediyorsun ama beni oraya kalkan olarak getirdiler, irfan evde çatışsaydı beni kurşunların önüne koymak ve öldürtmek için oraya getirdiler diyorsun. Dogru söylemiyorsun Ali Fuat. Polis öldürtmek istediği kişiyi çatışma çıkacagını tahmin ettiği evin 200 metre ilerisinde bir köşe başında polis ekipi arabası içersinde bekletmez...

ben vermedim. Nursel göktaş takip edilerek o ev bulunmuş diyorsun. Yalan söylüyorsun Ali Fuat, Dediğin gibi olsaydı eğer senden önce Nursel Göktaş'ı yakalarlardı. Oysa Nursel göktaş yakalanmadı. 

Öte taraftan, Polis, sana İrfan Dayıoglu'nun evinin Nursel göktaşın takıp edilmesi sonucu bulundugunu niçin söylesin ki? böyle birşey olurmu? Söylermisin, sana niçin böyle bir açıklama yapsınlar?

Şimdi geliyorum asıl konumuza. Benim Amasya cezaevinde ziyaretime gelme olayına...

(7)

1.       Ali Fuat Çiler, ben seni tanımazdım. Amasya Cezaevine ziyaretime geldiğin güne kadar seninle hiçbir yerde karşılaşık mı?

karşılaştıysak söyle. Hayır karşılaşmadık.

2. Seninle ilk kez Amasya'da karşılaştık. Agustos 78 tarihinde İsparta !da cezaevinde isyan çıktı ben Amasya'ya getirildim. Amasya'da iki ay kadar bir süre yattım. Bu süre içersinde yanıma senden başka kimse gelmedi. Bana geldin ve Samsun ve Havza'da yoldaşları görmeye geldim, senin burada oldugunu söylediler seni de görmek istedim ''dedin. Memnun olmuştum. O

zamana kadar senin ne adını duymuş ne de görmüştüm. Yakalanmış oldugunu dahi bilmiyordum.

3. Ali Fuat ben seni ikinci kez 1986 yılında Antakya postahanesinin önünde gördüm. İlğinçtir tesadüfen karşılaştık. Söylermisin bana, ben seni Amasya'da görmemiş olsaydım eger, Antakya postahanesinin önünde birbirimizi nasıl tanıyacaktık?

Birden önüme çıktın. o sırda sana polis tarafından büyük bir operasyon olacagını özellikle mürüvetin kendine çok dikkat etmesi gerektiğini, bizden yeni bir haber gelinceye kadar sakın hiç kimse en ufak bır örgütsel faaliyet yürütmesin, herkes evlerinde, örgüte ait ne varsa kaybetsin ve beklesin

Dedim mi demedim mi?

Özellikle Murüvet'in sakın ola ki Suriye'ye çıkma nıyeti varsa bundan vazgeçmesini ve beklemesini söyledim mi? söylemedim Mi? Benim bu sözlerim üzerine sen derhal İzmir'e mürüvvet'e telefon etin ve bak İbrahim yoldaş böyle böyle söylüyor dedin mi demedin mi?

hatta bu telefon konuşması sırasında. bana dönerek ''belki bana inanmaz al sende söyle diyerek telefonu bana vererek murrüvvet'le konuşturdun mu? konuşturmadın mı? ben o sırada sana anlattıgım her şeyi Mürrüvvete de söyledim ve bizden ikinci bir haber alıncaya kadar herkes tüm örgütsel faaliyetlerini durdursun dedim mi demedim mi?

Şimdi söyle bakalım Ali Fuat. Benim senınle bu karşılaşmam Amasya'dan sonraki ikinci

(8)

karşılaşmam değil mi?

Seni Amasya'da tanımış olmasaydım Antakya postahanesi önünde ne sen benı nede ben seni tanıyabilirmıydık?

Benim yalan söylediğimi, Amasya'da yanıma gelmediğini söylüyorsun. Güzel , o halde söylesene, Sen beni daha önce nerede gördün? Öyle ya, Antakya postahanesi önünde tesadüfen karşılaşıp birbirimize sarıldıgımıza göre, daha önce biryerlerde birbirimizi tanıyor olmamız gerekir. Ben 1986 yılı nisanın son günü hapıste  çıkmıştım. ondan önce hıç bir yerde de karşılaşmamıştık, söyle bakalım biz Antakya postahanesi önünde birbirimizi nasıl tanıdık?

tanıdık çünkü Amasya cezaevinde ziyaretime geldin Ali Fuat Çiler...

Amasya cezaevinde ziyaretime senden başka kimse gelmedi gözüm...

4. Ali Fuat Çiler, seninle üçüncü karşılaşmamız Paris'de kemal bayram'ın restorantında oldu.

Murüvvet ile Paris'e gelmiştiniz. Akşam üzeriydi. Ben kemal bayramın yanına ugradım siz muruvvetle oturuyordunuz sizi tanımadım. Bir süre sonra ''Ulan allahsız bizi tanımadın mı'' diye benim masaya geldin. Yıne sarıldık kucaklaştık. Sohbet ettik. Orada da sana söyledim.

Tanıyamadım çünkü bu bizim Amasya ve Hatay'dan sonra üçüncü karşılaşmamız ''dedim.

Sesini çıkartmadın. Orada bana Ne Amasya'sı ben Amasya'da senın yanına gelmedim ki diyebilirdin, demedin.

Ben, son dönemlere kadar senin Amasya'da benim yanıma geldiğini konu açıldıgında heryerde söyledim ama bunu söylerken hıç bir art niyetim kesinlikle yoktu. Ben senın o tarıhte yakalanmış ve hapiste oldugunu bile bılmıyordum. Sonradan bunun farkına vardım ve çok ilğinç geldi. 

Ali Fuat Çiler, Bana gönderdiğin notu yayınlayacagım merak etme. Bu notuma da cevap vermelisin ki konu tamamen netleşmiş olsun ikisini birden yayınlayacagım.

Bana yazdıgın bu not konusunda samimi isen eğer, sen gerçekten ya çok saf, ya çok aptal veya çok zavallı bir kişilikmişsin diyeceğim.

Biz bu örgütü deşifre ediyoruz öyle mi? vah benim biçare eski yoldaşım. 

Bundan bir süre önce sen değilmiydin ''BİZ ACİLCİLER'' diye yazılan ve tüm kamuyouna açıklanan isim listesindeki Ali Fuat Çiler...

(9)

Sen Acilciler örgütünü ''kuş sevenler derneği mi' zannediyordun.

Söyle bakalım Ali Fuat, Bugüne kadar yazılanlar içersinde gizli olan bilinmeyen polisin bilmediği ne var?

Somut konuşmalısın, öyle ajitatif beylik sözlerli bir yan bırak somut konuş somut...

Müntecep kesici'nin nasıl ve kimler tarafından katledildiği bilinmiyor mu?

Zihni Alan ( Yusuf) ın nasıl ve kimler tarafından kurşunlandığı bilinmiyor mu?

Sami yoldaşın nasıl ve kimler tarafından işkence edilerek öldürüldüğünü bilmeyen mi var?

suriye'deki pisliklerden senin haberin yokmu? namusun ve şerefin üzerine söyle, sen bu pislikleri bilmiyormusun?

Arşivi okumuşsun. vay be Ali Fuat, söylemisin sen hanği arşivi okudun?

Lübnan'da FKÖ gerillaları tarafından katledilen yoldaşlarımız için yazılanları da okudun mu? ne yazıyor orada?

Mihrac Ural ile tartıştıgını söylüyorsun. hangi konuyu tartıştık? hangi konuda muhatap oldun nelere itiraz ettin?

Sen, ''BİZ ACİLCİLER'' diye kamuoyuna açıklama yaptın mı? yapmadın mı?

Bütün bunları bır yana bırakıyorum Ali Fuat. Bir kez daha soruyorum. Biz senınle ne zaman tanıştık?

Biz seninle ilk kez nerede karşılaştık?

Biz seninle, İlk kez Amasya'da, ikinci kez, Antakya postahanesi önünde ve son kez de Paris'de krşılaşmadık mı?

Bunların dışında seninle hiçbir yerde karşılaşmadıgımızı söylüyorum.

Hayır diyorsan söylede bende bileyim. ne dersin?

(10)

SONRA NE OLDU…

Ali Fuat Çiler’e verdiğim bu karşı yazıdan sonra bir süre bekledim. Cevap gelmedi. Bu arada Eşi Mürüvvet’ten bir haber aldım Kendisini telefonla aramamı rica ediyordu. Aradım, bir saatten fazla telefonla konuştuk.

Ne konuştuk?

Bunları Mürüvvetin izni olmadan yayınlamayacagım. Eğer yayınlamamı isterse oldugu gibi yayınlamaya hazırım. Yalnız şu kadarını belirtmekle yetinecegim.

Telefon konuşmamız sırasında, Mürüvvet bana, Ali Fuat’la bir kez daha konuşacagını ve benimle Amasya ve Antakya postahanesi dışında başka nerde karşılaşmış olabılecegımızı bır kez daha düşünmesini  ve hatırlamaya çalışmasını isteyeceğini  söyledi. Bende, iyi olur

bekleyecegım dedim. Yalnız, hemen belirteyim. Bu konuşma sırasında Murüvvet, Ali Fuat Çiler’le birlikte kendisini Antakya postahanesi önünde aradıgımızı ve o telefon konuşması sırasında benım kendisine, daha önce birkaç kere yazdıgım şeyleri kabul ederek,  evet,  bana bunlardan bahsettiğini sen yazdıktan sonra hatırladım demistir. Bu konuşmayı ve ‘’ polis çemberi içersinde olduğumuzu söylediğimi Ali Fuat’da kabul ediyor)

Öte yandan, bu konuşma sırasında Mürüvvet’in benden bır rıcası oldu. Ali Fuat’ın bana yazdıgı birinci mektupda adı geçen Reha’nın ismini yayınlamamamı istedi. Yayınlamayacaktım ama Ali Fuat’ın ikinci mektubundan sonra yayınlamaya karar verdim.

Mürrüvvet ile konuştuktan sonra bir sure daha bekledim.  Ali Fuat’tan bir cevap gelmeyınce bir kez daha Ali Fuat’a  aşagıdaki notu  yazdım.

Ibrahim Yalcin 18 juin, 10:41

(11)

Ali Fuat Çiler'e

merhaba

Mürüvvet'le konuştuğum'da bana, senin gönderdiğin yazıyı yayınlamamamı rica etti. Ve seninle bir kez daha konuşacagını , hatay görüşmesinden önce bir yerde karşılaşıp karşılaşmadıgımızı bir kez daha düşünmeni söyleyecekti. Bekledim cevap gelmedi. Ayrıca sana yazdıgım cevaba da cevap gelmedi.

Mürüvvet'e söz verdiğim için bekledim. Bır kez dada sorayım dedim.

Bana yazdıgın yazıyı yayınlayacagım ( yazı içersindeki M.'nin dediği ismi çıkararak) ne diyorsun?

Bu nottan sonra Ali Fuat’tan aşagıda yayınladıgım ikinci mektup geldi.

Oldugu gibi aşagıya aktarıyorum.

Ali Fuat Ciler 20 juin, 11:01

İbrahim merhaba.

Aslında ne olursa olsun çok farklı şeylerde düşünsekde birbirim,ize merhaba

diyebilmeliydik..Birbirimizi suçlamadan önce gerekli araştırmaları yaparak eleştiri ve özeleştiri mekanizmasını işleterek devrimci işleyişe uygun davranmalıydık. Bunu sadece ikimiz için deyil bu tartışanın tarafı olan herkes için söylüyorum..Yeride internet deyil kendi içimizde bir araya gelerek yapmalıydık.Ben bu çabanın içinde oldum haydar yılmaz ve haydar kılıç tanıktır.

.Hareketimizi birbirimizi tüm dünyaya rezil etmek yerine kendi içimizde bunu yapmalıydık başarmalıydık.Suriyeye gittiyimde aynı şeyleri orada söylemiş internet yolunun devrimci bir yöntem olmadığını başkalarına hizmet olduğunu ve bunu sürdüren kim olursa olsun

düşmanlarımıza hizmet olduğunu defalarca söyledim.

(12)

Neyse ben seni cezaevinden çıkıncaya kadar tanımadım.Sana cezaevinde iken mektup yazıp resim istemiştim sanırım bayrampaşada hastanede yatarken bir resmin geldi halen bende

onuda sken edip yollayabilirim .

Ben 27 mart 1984 te tahliye oldum.Ondan bayağı bir süre sonra sen bizim harbiyedeki evimize geldin ve beni suriyeye götürmek için geldiyini söyledin..Ben bazı gelişmeleri beyenmediyimi gitmek istemediyimi söyleyip geri çevirdim.Daha sonra bir çok vaatlerde bulundun tabi sana söyleneni bidirdin ama ben tüm vaatleri geri çevirdim ve gitmeyi redettim.Daha sonra bana eşinin köyde yalnız olduğunu onunla ilgilenmemi hastaneye gitmesi gerektiyini yardımcı olmamı istedin.çünkü eve gidemediyini ilgilenemediyini söyleyip suriyeye döndün.Ben daha sonra köye yengenin yanına gitti,m onunla iki gün kaldım ve döndüm ertesi günlerde antakyada onunla buluştuk hastaneye götürmek istedim sen gelme peşimde olanlar var dedi.

Ben bugüne kadar kimseyi arayıp canım gülüm ben tarafsızım mihraç la ilgim yok demedim ben tekrar söylüyorum ben cezaevine girinceye kadar mihraçla birlikte geçirdiyim her ana sahip çıkıyor savunuyorumda ..Ancak ben içinde olmadığım bir süreci bilmem imkansız başkalarının anlatımlarıyla deyerlendirmem sağlıklı olmaz ..Ancak başkalarının belge sunması ikna edici gerekçeler sunması ve bunları devrimciliye yakışır yol ve yöntemleri kullanarak yapması inandırıcı olabilir..Dışarda olanlar suriyede ikenbirbirleriyle al gülüm ver gülüm halinde iken herşeye evet derken herkes farklı nedenlerle farklı siyasetlere farklı devletlere gidince tüm sorumsuzlukları bir tarafa atmaları doğru deyil.

.Orada olup bitenlerden orada iken bu hareketi yönetenler mk.dayer alanlar her karara uyan itiraz etmeden kabul edenlerin hepsi sorumludur..kongrede geçmişi kim akladıysa onların hepsi sorumludur sadece bir kişi deyil..Ben günü geldiyinde devrimciler yakışır şekilde geçmişe ihanet çizgisinde olanlar dışında geçmişi ile geleceye yönelik sosyalizmi savunan ve bu uğurda

mücadele eden insanlarla bir araya gelir geçmiş ve gelecek konusunda benim veremiyeceyim geçmişimde karanlık olabilecek hiçbir eylemim ve tavrım olmadığı için hesap vermek gerekirse veririm..Tüm devrimci mücadele sürecinde inancımın gereyini fazlasıyla yaptım..

Hem dışarda hem sorgulamalarımda ve hemde zindanlarda iki defa öldü diye bırakılmama rağmen dirildim ve mücadeleme devam ettim.

Buna binlerce insan tanıktır o günlerdeki basın izlenirse bana yapılan işkencelerin ve hakkımda açılmış bir çok cezaevindeki isyan önderliyi ve yakılan cezaevlerindeki zararların tazmini için açılan davalarla sabittir..

Tekrar ve son kez söylüyorum İstanbul ,Adana ,Antakya da ki sorgularımda güney bölg .sorumlusu olmam daha sonra istanbul bölg.sorumlusu olmam nedeniyle tüm evleri yoldaşlarımızı ve yapılan eylemlerin çoğunda bilfiil yer almam nedeniyle bilmeme rağmen bir teki ortaya çıkmamış bir tek insan yakalanmamış kendi evimiz dahil hiçbir ev

gösterimemiştir..Bunun aksini ispat eden varsa çıksınSen benim adımı verdin beni yakalattın şu eylemi verdin şu mermi v.bkimse diyemez

çünkü aksi olmamıştır ve alnımızın akıyla çıktık ..biz devrime inanıyoruz benim gibi devrime ve

(13)

hata ve eksikliklerimizi yanlışlarımızı en şidetli şekilde eleştiriyor gerekenleri mahkum ediyor özeleştirimizi yapıyoruz ..Ancak geçmişimizi internet aracılığı ile karalayan mahkum eden bu uğurda verilen mücadeleyi küçümseyen saygısızca saldıran deşifre eden kim olursa olsun onların karşısında olmaya devam edeceyiz..Savunduklarına sahip çıkmayan hatalarını kısaca eleştiri ve özeleştiri yapmayan insanlarla birlikte yer almamaya devam edeceyiz..

Okadar şeyler yaşandıki tek tek hepsi irdelenmeli ve geleceye ışık tutan çok dersler ortaya konmalıdır..O kadar doluyumki binlerce sayfa yazacak şey var ama ne yazıkki kullanılan bu yol ve yönteme karşı çıkmama rağmen zorlandığım için son kez yazıyorum .Zaten teknoloji özürlüyüm..bilgisayar kullanmak programları da bilmiyor bilebildiyim kadar yazı imla kurallarına bakmadan yazmaya çalışıyorum.

O yazıma ek olarak bunuda ekleyip yayınlarsan o zaman olayların doğru bir yola girmesine yardımcı olur inanıyorsan özeleştirini bekliyorum .İnanmıyorsan onur cellatlığına engin ve şürekasıyla devam edersin

..Erkan kim geçmişi ne aranıza hangi amaçla sokuldu benimle nebille arasında ne işi oldu..o kadar karanlık ki ..neyse gün ola harman ola bir gün bu inancı sürdürenler geçmişi ve geleceyi devrimci anlamda deyerlendiren ona göre hayatını şekillendirenler bir yerde buluşacak ve bu gün yanlış yapan devrime ihanet edenler onların çok uzağında olacaklardır...

Ibrahim Yalcin 20 juin, 12:01

Ali Fuat

Bütün söyleyeceklerin bu olduguna göre, ben bu yazıların tamamını. oldugu gıbı

yayınlayacagım ve elbette söylediğin her söze de cevap vereceğim. Bu tartışma nasıl başladı kim başlattı ve kim yalan söylüyor. tek tek cavaplayarak seninle ilgili yazılarıma son verecegim.

Son verecegim çünkü herkes son sözünü söylemiş oldu. Okuyucu karar versin.... Hoşca kal.

Ibrahim Yalcin 20 juin, 12:16

Ali Fuat

(14)

Bayrampaşa Hastahanesinde yatarken sana resim yolladıgımı, istersem yollayabılecegini söylüyorsun lütfen o resmi bir an önce bana yolla. Nasıl olur. Ben hiçbir zaman Bayrampaşa hastahanesinde yatmadım.

Yazışmalar bu kadar.

ALİ FUAT ÇİLER’E  BİR KEZ DAHA VE SON KEZ CEVAP VERİYORUM..

a- Ali Fuat ‘ın birinci mektubuna dikkat ediniz. Güney bölgesi ve İstanbul sorumlusu olarak yakalandıgını söylüyor.

Dikkat ediniz , 13 Şubat 1978 de İstanbul Haydarpaşa’da yakalanıyor. Önce Adana, ardından Antakya’ya götürülüp sorgulanıyor ve 17 Şubat 1978 tarihinde de tutuklanıyor. Ben söylemiyorum kendisi yazıyor. İstanbul,Adana ve Antakya sorgusu topu

topuna 3 gün sürüyor ve tutuklanıyor. Ali Fuat’ın 2. Mektubuna da dikkat ediniz. Orada, sorgusu sırasında iki kez işkencede öldü diye bırakıldıgını yazıyor.

İnsaf demek gerekmez mi peki. İstanbul’da 13 mart 1978’de ögle üzeri yakalanan Ali fuat, bir gece sonra, 14 şubat 1978 de Adana’ya götürülerek sorgulanıyor ve bir gün sonra’da 15 şubat 1986 da Adanadan Antakya emniyetine getirilip orada da sorgulandıktan sonra 17 Şubat’ta tutuklanıyor ve Antakya cezaevine konuluyor.

Kısaca, 3 günlük gözaltı sürecinde üç şehirde sorgulanıyor ve tutulanarak Antakya cezaevine konuluyor.

3 gün içinde 3 şehir dolaşan  ve tutuklanan bir kişiye işkence yapmaya zaman bile kalmaz.

Kalmaz çünkü Ali Fuat’ı uçakla dolaştırmadılar otobüsle dolaştırdılar ve bu şehirleri dolaşmak için ancak üç gün gerekir.. Bu durumda Ali Fuat’a işkence ne zaman yapıyorlar ? İşkence yapacak zaman kalmıyor ki. Nerede hangi sorguda iki kez öldü diye bırakılmış peki ?

(15)

 Ali Fuat’ın, aynı gün İsatnbul’da birlikte yakalandıgı İrfan Dayıoğlu’nun hanımı, ‘’Akşam

şubede kaldık sabah erkenden Ali Fuat ve hanımını Adana’ya götürdüler, hiç birimize tek bir fiske dahi vurmadılar’’

diyor.

İstanbul sorumlusu diye yakalanacaksın, ve yine Ali Fuat’ın kendi deyişine göre, Vur emriyle aranacaksın ve tek fiske yemeden bir gece şubede kalıp sabah Adana’ya götürüleceksin.

Burada bir gariplik yok mu dersiniz.

 Bu durumda Ali Fuat’ın şu yazdıgı dogru olabilir mi ? Bakın ne diyor.

‘’…Istanbulda ki sorgumda üzerimde ne anahtar nede telefon yakalatmadım karakolda iken koltuğun arasına masaların altına sıkıştırdım.bir iki gün sonra bulup bunu sordular bende onları inkar ettim ‘’ Olmaz böyle şey. 13 şubat 1978 de ögle üzeri yakalanacaksın o gece şubede kalacak ve sabahleyin Adana’ya götürleceksin ve arkasından da ‘

’yakalandıgım zaman koltugun altına gizlediğim anahtarlar bir iki gün sonra bulundu sorgumda bunları kabul etmedim’’

diyeceksin. Ali Fuat Çiler sen kimle dalga geçiyorsun söylemisin ? Yakalandıktan bir iki gün sonra sen İstanbul’da değil, Antakya’daydın. Bunları söyleyen sensin. Bir iki gün sonra o anahtarları istanbul polisinin sana sorması mümkün değil, çünkü sen İstanbul’da değil, Adana yada Antakya’dasın.

 Aynı Şekilde, Güney bölge sorumlusu olarak ‘’ vur emriyle’’ aranırken yakalanacak ve

Adana’ya getirileceksin bir gece şubede kalıp Antakya’ya götürüleceksin. Antakya’da da bir gün sonra tutuklanarak cezaevine konulacaksın.

Bu durumda Ali Fuat Çiler kendi kendini ele vermiş olmuyor mu ?  Yakalandıgı ve tutuklandıgı tarıhi ben degil kendisi yazan  Ali fuat’ın hiç bir yerde işkence görmeye fırsatı dahi kalmadan, koşar adım dogru dürüst sorgulanmadan bile tutuklanarak cezaevine konuldugu nu ben değil kendisi söylemiyor mu ?

(16)

Ali Fuat Çiler,’’Antakya cezaevinde Mustafa Burgaz’da vardı’’ diyor. Dogru söylüyor. Ama bir şeyi atlıyor. Antakya cezaevine gelen Ali Fuat Çiler’in üzerinde en küçük bir  işkence izi dahi olmadıgı için, cezaevinde, içlerinde Mustafa Burgaz’ın da bulundugu bir gurup arkadaşlar tarafından bozuk para ile vucuduna darp (!) yapılarak ‘’poliste işkence yaptılar’’ imajı verilmek suretiyle rapor alınmasına çalışılıyor.  Bu ne demek? Bunun anlamı, toplam 4 gün içersinde 3 şehirde sorgulanan Ali Fuat’ın hiçbir işkence görmediği anlamına gelmez mi?

 Elbette gelir. Doğru değil, ben işkence gördüm diye hala iddia ediyorsa eğer, Antakya

cezaevine geldiği zaman kendisinin tanık olarak gösterdiği Mustafa Burgaz’I ben de tanık olarak gösteriyorum.

Antakya cezaevinde, Ali Fuat Çiler’in vucuduna bozuk para ile işkence izi yapanlardan bir taneside Mustafa Burgaz’dır. Hadi bakalım Ali Fuat Çiler, dogru mu, yalanmı? Yalanlasana.

b) Ali Fuat Çiler, dogru söylemiyor. Hep yalan yazıyor. ‘’Ben tutuklandıktan iki ay sonra Eşber yanıma geldi vekaletnamemi aldı beni savundu

’’ diyor. İki ay sonra Eşber’in Adana’ya gelmesi mümkün değil. Eşber, Ali fuat’tan bir ay sonra yakalandı. Olsa olsa bir en fazla iki hafta sonra gelmiş olabilir. Savunmasını yapmış olması da yıne mumkun degıl. Tutuklu bir kişinin bir başka kişiyi savundugu nerede görülmüş.

Ali Fuat Çiler’in ikinci mektubu çok daha garip ve kendi kendisini yalanlayan çelişkilerle dolu.

Amasya cezaevinde beni ziyarete gelmediğini(!) söylüyor. Bunu söylerken, ‘’o halde biz seninle Antakya postahanesi önünde nasıl karşılaştık? Birbirimizi nasıl tanıdık Ali Fuat diye sormam üzerine

bakın neler yazıyor. Bir kez daha aktarıyorum dikkat ediniz.

‘’..Sana cezaevinde iken mektup yazıp resim istemiştim sanırım bayrampaşada

(17)

Ben 27 mart 1984 te tahliye oldum.Ondan bayağı bir süre sonra sen bizim harbiyedeki evimize geldin ve beni suriyeye götürmek için geldiyini söyledin..Ben bazı gelişmeleri beyenmediyimi gitmek istemediyimi söyleyip geri çevirdim.Daha sonra bir çok vaatlerde bulundun tabi sana söyleneni bidirdin ama ben tüm vaatleri geri çevirdim ve gitmeyi redettim.Daha sonra bana eşinin köyde yalnız olduğunu onunla ilgilenmemi hastaneye gitmesi gerektiyini yardımcı olmamı istedin.çünkü eve gidemediyini ilgilenemediyini söyleyip suriyeye döndün.Ben daha sonra köye yengenin yanına gitti,m onunla iki gün kaldım ve döndüm ertesi günlerde antakyada onunla buluştuk hastaneye götürmek istedim sen gelme peşimde olanlar var dedi’’

Dikkat  ediniz. Ali Fuat Çiler, Benim kendisine Bayrampaşa Hastahenesinde yatarken resim yolladıgımı yazıyor. Ben hayatm boyunca Bayrampaşa hastahenesinde değil. Bu yaşıma kadar hiç bir hastahanede yatmadım.

Ayrıca,. Ali Fuat 27 mart 1984 tarihinde cezaevinde çıktıgını ve ondan bayagı bir sure sonra benim kendisini Antakya’da harbiye’deki evinde ziyaret ettiğimi ve Suriye’ye götürmek için vaatlerde bulundugumu yazıyor.

Kesinlikle dogru değil. Ali Fuat’ı Suriye’ye götürmek için kesinlikle bir girişimim olmamıştır.

Aslında Farkına varmadan bu söylediklerini aynı paragraf içersinde kendisi bile yalanlıyor.

Bir kere, Ali Fuat her nedense defalarca tekrar etmeme ragmen Antakya postahanesi önündeki karşılaşmamızı hep atlıyor ve garip şeyler yazıyor. ‘Ben 27 mart 1984 te tahliye oldum.Ondan bayağı bir süre sonra sen bizim harbiyedeki evimize geldin ve beni suriyeye götürmek

için geldiyini söyledin.. ’ diyor. Aslında

herşey çok açık ve net. Ali Fuat, 27 mart 1984 de hapisten çıkıyor, oysa ben 30 nisan 1986’da yani Ali Fuat’tan iki sene sonra hapisten çıkıyorum. Kesinlikle Ali Fuat’ın harbiye’deki evine gitmediğim gibi. Ali Fuat’a da Suriye’ye gitmesi için bir teklifte de bulunmadım. Bırakın böyle bir teklifte bulunmayı Ali Fuat Suriye’ye gelmek isteseydi bile getirilmemesi kararımız vardı. Kaldıki, Antakya postahanesi önünde Kendisiyle birlikte Eşi Mürrüvet’e telefon ederek ‘

’sakın Hiç bir yere gitme, hiç bir faaliyette bulunma, herkesi uyar ve bizden ikinci bir haber gelinceye kadar varsa bir örgütsel faaliyetin hepsını durdur ve bekle ‘’ diye birlikte telefon konuştuk.

(18)

Hanımına böyle söyleyerek uyardıktan sonra, dönüp kendisine Suriye’ye gidelim diye teklifte bulumanın, üstelikte vaatlerde bulunarak böyle bir teklif yapmanın mantıgı olabilirmi?

Bu iddiaya kargalar bile gülmez mi?

Ali Fuat hep kafadan atıyor ve hep yalan yazıyor. Kendisine ‘’ben eve gidemiyorum eşimle ilğilenemiyorum eve git eşimle ilğilen ‘’

dediğimi söylüyor.Bu kadar aleni bir yalanı nasıl söyler aklım almıyor. Benim böyle birşey söylemem için uzun sure evime gitmemiş olmam gerekirdi. Oysa ben Hapishaneden çıktıktan sonra Antakya’ya Altınözü’nün

Sarılar köyünde

ögretmenlik yapan eşimin yanına gittim ve bir gün sonra onu da yanıma alarak Elbistan’a köyüme gittim.Ali Fuat’ın eşimin ögretmenlik yaptıgı köye gidip yanında iki gün kalması imkansız. Eşim Sarılar köyünde oglumla birlikte bir odalı bir evde kalıyordu. Ali Fuat bu eve kasinlikle gelmedi. Dogru söylemiyor.

Tekrar söylüyorum. Ben Antakya’da Ali Fuat’ın evine kesinlikle gitmedim. Ali Fuat’ın nerede oturdugunu bilmem, Ben Ali Fuat ile Antakya postahanesi önünde karşılaştım ve birlikte İzmir’e Mürrüvet’e telefon ederek. Kendisini Tıpkı Ali Fuat’I uyardıgım gibi sıkı sıkı uyardım ve tedbili olmasını sakın ola ki ikinci bir haber gelinceye kadar örgütsel faaliyet içersinde bulunmamasını söyledim. Benim bu söylediklerimi, Mürrüvet’in kendisi bile daha birkaç gün önceki son telefon konuşmamızda da onayladı. ‘’ evet beni uyardın bana bunları söyledin’’ diye beni tastik etti.

Bu durumda bile,Ali Fuat’ın söylediği herşeyin yalan oldugu zaten ispatlanmış oluyor.

ALİ FUAT ÇİLER’E DÜŞEN  GÖREV …

Ali Fuat’I bir kez daha ve son kez yazdım. Bundan sonrasına, Acilciler örgütüne emek vermiş eski yoldaşlarımız karar versinler.

Bana göre Ali Fuat’ın saga sola kıvırmasına, her seferinde yeni bir şey yazarak kendi kendisiyle çelişmesine ve kendi kendisini yalanlamasına gerek kalmadan, herşeyi oldugu gibi açık

yüreklilikle ve dürüstce yazmasıdır. Hata’larını Kabul etmelidir. Mihrac Ural ile aralarındaki sırlarını deşifre etmelidir.Hiç bir şeyi saklamadan oldugu gibi yazmalıdır. Dogru konuştugu,

(19)

aydınlatılmasına önemli katkılar sunar. Aksi taktirde,Vebal altındadır haberi olsun.

Ali Fuat, boş konuşuyor. ‘’Şanlı şerefli örgütümüzü rezil ettiniz’’ vs diye ahkam kesmsine hiç gerek yok. Kim deşifre edildi. Bilinmeyen hangi eylem deşifre edildi? Bir tane somut örnek ver bakalaım diye sorsak kem küm edecek. Bunu sormaya bile gerek yok. Ali Fuat ve onun gibi düşünenlerin sıkıntıları, örgütün deşifre edilmesi falan değil.Böyle birşeyin olmadıgını çok iyi biliyorlar. Onların deşifreden kasıtları kendilerinin çevrelerine karşı deşifre edilmiş olmasıdır.

İhanetler ve yapılan tüm pisliklerin devlet katında  yıllardan beri bilindiğini çok iyi biliyorlar. Bu pislik ve ihanetlerin devrimciler tarafından bilinmesini istemiyorlar. Devletten değil,

devrimcilerden korkuyorlar.

Ali Fuat hep boş konuşuyor. ‘’Yapılan pisliklerden sizlerde Mihrac kadar sorumlusunuz’’

diyor. ‘’Suriye’deyken al gülüm ver gülüm yaptınız hıc birşeye karşı çıkmadınız ama avrupaya gıdınce herşeyi Mihrac’ın üzerine atıyorsunuz’’

demek istiyor. Suriye’de belgeleri okudugunu söyleyen Ali Fuat yalan yazıyor.  Sadece bir tek örnek vereceğim. Birinci kongreden hemen sonra alınan ilk kararın ne oldugunu biliyormu?

Kongre sonrası alınan ilk kararın, Suriye’deki örgüt mal varlıgının derhal tasfiye edilerek

Avrupa’ya aktarılmasına ve Türkiye’de faaliyet yürütecek yoldaşların kullanımına harcanmasına ilişkin karar ( Mihrac Ural’ın karşı oyuna ragmen bu karar alınmıştır.) ın neden uygulanmadıgını biliyor mu? Böyle bir kararı okumuşmu acaba. Okuduysa neden uygulanmadıgını sormuş mu?

Kim nerede ve nasıl al gülüm ver gülüm yapmış? Açık konuşsun bakalım.

Tekrar ediyorum.

Ali Fuat samimi olmalıdır. Açık yürekli davranmalıdır. Hem kendi ğerçekliğini, hem de, tanıgı oldugu ihanetleri, devrimci kamuoyuna açıklamalıdır

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölüm içerisinde, farklı oranlarda fındık zuruf kompostu ilave edilen killi tın bir toprağa, farklı nem düzeylerinde (hava kuru (N1), tarla kapasitesinin %60’ı (N2) ve

Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 1,08 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 0,58 puan artarak yüzde 16,19 olmuştur (Grafik 1).. Bu dönemde B ve C endekslerinin

Özetle bu dönemde gıda enflasyonundaki yavaşlamada taze meyve-sebze fiyatları etkili olurken, diğer gıda grubunda yıllık enflasyon yüzde 15,26’ya yükselmiştir (Grafik

Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 1,03 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0,04 puan yükselerek yüzde 19,71 olmuştur (Grafik 1).. Alt grupların yıllık

Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 0,99 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0,03 puan azalarak yüzde 10,23 olmuştur (Grafik 1).. Bu dönemde B ve C endekslerinin

Fuat Atasoy

Fuat Atasoy

Kale boğaz kumandanı Weber adında bir Alman idi ve gemilerin Çanakkale'­ ye doğru gelmekte olduğunu, Türkiye '- de seferberlik ilânından beri Başkuman dan vekili